Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Doğa Olayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğa Olayları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Haziran 2022

Obruk

Obruk, yer altında kireçtaşı gibi eriyebilen kayaçların zamanla boşluklar meydana getirmesi ve bu boşlukların tavanlarının çökmesiyle oluşan karstik yer şekli.

Yer altı suyunun, karbondioksit ile birleşimi sonucu karbonik asit oluşur. Bu karbonik asit kireç taşının yoğun olduğu toprakları zamanla çözerek yer altında mağaralar oluşmasına neden olur, bir müddet sonra mağaranın üstünde bulunan toprak çöker. İşte bu çökme sonucu oluşan derin çukurlara obruk denir. Çözünebilir kayaçların bulunduğu bölgelerde yeryüzü boyut ve şekilleri çeşitlilik gösteren çok sayıda çöküntüyle doludur.

Obrukların çoğu iki şekilde oluşur. Birincisi alttaki eriyebilen kayaçlar topraktan sızan sularla çözünürler ve kayaç içinde bulunan doğal boşluklar genişler ve üzerlerinde bulunan toprakla doldurulurlar. Yer altı suyu kayacı çözmeye devam ettikçe toprak ortadan kalkar ve geride yamaç eğimi düşük, derinliği fazla olmayan çöküntüler bırakır. Komşu obruklar birleştiğinde ise çözünme vadileri denilen daha büyük, düzensiz, kapalı bir çöküntüler ağı oluşturur. Obruklar ayrıca bir mağara tavanının çökmesi sonucu dik kenarlı bir krater şeklinde de oluşur. Bu yolla oluşan obruklar özellikle nüfusun fazla olduğu bölgelerde ciddi bir tehlikedir.

Obrukların oluşması için karstik alanların bulunmasından başka şartlar da gereklidir. Yeraltı su seviyeleri farklı iki havza bulunmalı. Bu alanları daha yüksek bir eşik birbirinden ayırmalıdır. Havzaların yeraltı suları bu eşiğin altından akış göstermelidir. Tüm bu şartlar Obruk platosunda bir araya gelir. Tuz Gölü havzası ile Konya ovası arasında Obruk platosu eşik durumundadır. Daha yüksek olan Konya yeraltı suyu platonun altından Tuz gölü havzasına doğru yeraltı akışı gösterir. Bu akışın oluşturduğu erime güncel obrukların oluşumunun başlıca sebebidir. Bu nedenlerden başka yerel fay hatlarının da obruk oluşumuna katkısı bulunur. Tuz gölünün güneybatısında bulunan fay Dikmen-Kolca obruklarının oluşum sebebidir

Ülkemizin yeraltı sularının 3'te 1'ini barındıran Konya Havzası'nda 20'yi aşkın obruk bulunuyor. Bunlardan en meşhuru 300 m genişliği ve 145 m derinliğiyle Kızören obruğu. Merkez Karatay ilçesine bağlı Obruk kasabası da ismini ondan alıyor. Obrukların diğer bir özelliği de yazın ilk aylarında koyu lacivert ve yeşil olan renginin yaz ilerledikçe çivit mavisi, berrak bir renk alması. Meyil, Çıralı, Gökhöyük Obruk, Kuru obruk, Kangallı obruğu, Hamam obruğu Obruk Platosu'nun diğer obruklarıdır. Obrukların yaygın olduğu diğer bir alan ise Antalya'nın doğu kesimindeki Çimiköy platosudur. Burada 22 obruk belirlenmiştir. Mucur Obruğu, Cennet ve Cehennem obrukları bilinen diğer obruklarımızdır.

Derinliği ve genişliği bir metreden yüzlerce metreye değişen bu oluşumların içi genellikle suyla doludur. İçindeki suyun derinliği ve berraklığı sebebiyle de bu obruklardan 7-8 tanesi su altı dalışları için uygun yerler.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Konya Kapalı Havzası'nın Akılcı Kullanımına Doğru adlı bir projeyi uygulamaya başladı. 

Türkiye'deki obruklar listesi

Obruk adıTaban yükseltisi (m)Derinliği (m)
Kuru Obruk99248
Meyil Obruğu (göl düzeyi)979104
Ak Obruk107975
Karain Obruğu (su düzeyi)97995
Hamam Obruğu102946
Kızıl Obruk98491
Celal Obruğu102020
Kurk Obruğu102020
Yeni Opan Obruğu103832
Yarım Obruk101347
Derin Obruk98090
Fincan Obruğu102055
Potur Obruğu98882
Cennet Obruğu-135
Cehennem Obruğu-110
Kangallı Obruğu99862
Zincancı Obruğu99857
Çıralı Obruğu (göl düzeyi)980125
Yunus Obruğu100832
Kayalı Obruğu103025
Çifteler Obruğu I99875
Çifteler Obruğu II100370
Cehennem Deresi Obruğu105525
Dikmen Obruğu99095
Kızören Obruğu (göl düzeyi)979171
Karkın Obruğu102456
Güvercinli Obruğu (göl düzeyi)987.4072
Berket İni Obruğu (su düzeyi)105515

22 Mart 2022

Şensi Depremi

1556 Şensi depremi veya Hua ilçesi depremi yaklaşık 830.000 kişinin ölümüne sebep olarak en çok kişinin ölümüne sebep olmuş deprem olarak kaydedilmiş depremdir. 23 Ocak 1556 sabahında Şensi, Çin'de meydana gelmiştir. Şensi, Şansi, Henan, Gansu, Hebei, Shandong, Hubei, Hunan, Jiangsu ve Anhui illerinin 97'den fazla ilçesi etkilenmiştir. 835 kilometre (520 mil) genişliğinde bir alan harap olmuştur ve bazı ilçelerde nüfusun %60'ı ölmüştür. O zamanlarda nüfusun büyük çoğunluğu yapay lös (kül rengi toprak) toprağından uçurumlardaki yapay mağaralarında yaşamaktaydılar, felaket sırasında bu mağaraların birçoğu göçmüştür.

Deprem

Deprem Ming hanedanından İmparator Jiajing'in saltanatı zamanında olmuştur.

Jeolojik verilere dayanarak yapılan modern tahminlere göre, depremin Mw (moment magnitude scale) ölçüsüne göre yaklaşık 11 şiddetinde olduğunu tahmin edilmektedir. Tarihte en ölümcül deprem ve en ölümcül beşinci doğal felaket olmasına rağmen, daha büyük şiddette depremler de olmuştur. Artçıl şoklar ayda birkaç kere olmak üzere yarım yıl kadar sürmüştür. Depremin merkezi Şensi'de bulunan Hua Dağı yakınındaki Hua ilçesidir (enlem 34.5, boylam 109.7).

Çin vakayinamelerinde şu şekilde anlatılır:

1556 kışında, bir deprem felaketi Şensi ilçesi ve Şensi ilinde gerçekleşti. Hua ilçemizde çeşitli talihsizlikler meydana geldi. Dağlar ve nehirler yer değiştirdi ve yollar harap oldu. Bazı yerlerde zemin birden yükseldi ve yeni tepeler meydana geldi, bazı yerlerde ise birdenbire çöktü ve yeni vadiler oluştu. Diğer yerlerde, aniden bir dere ortaya çıktı veya yer yarıldı ve su yolları açıldı. Birden tüm kulübeler, resmi daireler, tapınaklar ve şehir duvarları yıkıldı.


Deprem Stel Ormanı'ndaki stellerin birçoğuna hasar vermiştir. 114 Kaicheng Taş Klasikleri'nden 40 tanesi depremde kırılmıştır.

Bilgin Qin Keda deprem sonucunda sağ kalmıştır ve ayrıntılarını kaydetmiştir. Deprem sonucunda şunu yazmıştır "Depremin ilk başında, içerideki insanlar hemen dışarı çıkmamalıdırlar. Çömelmeli ve şanslarını beklemelidirler. Yuva çökse bile, içinde bulunan bazı yumurtalar sağlam kalabilirler." Bunun gösterdiği, içeride kalanların bazılarının sağ kalırken, birçok insanın kaçmaya çalışırken öldüğüdür.

Deprem Xi'an'da bulunan Küçük Vahşi Kaz Pagodası'nın yüksekliğinin 45 metreden 43.4 metreye düşmesine sebep olmuştur.

Lös mağaralar

O zamanlarda milyonlarca insan Lös Vadisi'nin olduğu bölgede yüksek tepelerde yapay lös mağaralarda yaşamaktaydılar. Lös rüzgarın uzun yıllar boyunca getirdiği ve yaylada biriktirdiği alüvyonlu toprağın ismidir. Milyonlarca yıl boyunca rüzgarın Gobi Çölü'nden getirmiş olduğu alüvyonlar yumuşak lös balçıklar oluşturmuştu. Lös erozyona yüksek derecede eğilimli bir topraktır, sudan ve rüzgardan kolayca etkilenebilmektedir. Lös Vadisi ve tozlu toprağı tüm Şansi, Şensi, ve Gansu illerinin ve diğerlerinin bazı bölümlerini kaplamaktadır. Birçok insan, tepelerdeki Yaodong ismi verilen evlerde yaşamaktaydı. Bu, büyük ölüm sayısına sebep olan başlıca etmendi. Deprem toprak kaymaları nedeni ile mağaraların yıkılmasına sebep olmuştur.

Maliyeti

Depremin sebep olduğu maddi zararın şu anki terimlerle ölçülmesi imkânsızdır. Ancak ölü sayısı, geleneksel olarak 830.000 olarak belirtilmektedir. Mülk zararı ise hesaplanamayacak kadar büyüktür, iç Çin'in tüm bir bölgesi yok olmuştur ve bölgenin nüfusunun yaklaşık %60'ı ölmüştür. Zararın maliyeti, eksiksiz bir nükleer silahın patlamasının açacağı yıkıma eşit olurdu (yan etkileri hariç).

Karşılaştırma

Ancak 1556 Şensi Depremi, Çin tarihinin en kötü felaketi değildir. Örneğin, 1959 ile 1961 yılları arasında Doğal Felaketlerin Üç Yılı'nda on milyonlarca Çinli ölmüştür.

05 Aralık 2021

Yağmur ve Bergeron süreci


Yağmur, bulutlardan su şeklinde yağan yağış biçimidir. Yağmur taneleri düşme esnasında kuru havadan geçerken bir kısmının veya tamamının buharlaşması sonucu bulut tabandan aşağı doğru sünüyormuş gibi görünür buna virga denilir. Bilim insanlarının yağmurun oluşumu ve yağışı ile ilgili açıklamaları Bergeron Süreci olarak adlandırılır. Ayrıca yazın bazı günlerde bulut olduğu halde yağmur yağmamasının sebebi hava kütlesinin taşıdığı toplam su miktarının az olması sebebiyle yeterince yağış yapacak kadar yoğunlaşmamasıdır. Yapay yağmurlar ise havanın bulutlu olduğu günlerde bulutlara gümüş iyodür bulutu sıkılarak yağdırılır. Havada bulut olmazsa asla yapay yağmur yağdırılamaz.

Wegener-Bergeron-Findeisen süreci (ya da "soğuk yağmur süreci"), bazı özel koşullar altında buz kristallerinin oluşumunu anlatır. Adını Alfred Wegener, Tor Bergeron ve Walter Findeisen'den alan süreçteki bu özel koşullar; çevre buhar basıncının, su üstündeki doygun buhar basıncı ile buz üstündeki alt doygunluk buhar basıncının arasında kaldığı bölgelerdeki karışık durum (aşırı soğumuş su ve buz karışımının karışık olarak bulunduğu) bulutlarında gözlenir. Bu özel çevre, sıvı su için azdoymuş fakat buz için aşırıdoymuş bir ortam olup, bunun sonuncunda, sıvı suyun aşırı hızlı buharlaşmasına ve buz kristallerinin buhar birikimi yoluyla hızlıca oluşmasına neden olur. Eğer buzun sayısal yoğunluğu sıvı suya göre daha düşükse, buz kristalleri hızla oluşup buluttan kopabilecek kadar büyüyebilir ve daha sonra alt tabaka sıcaklıkları yeterince yüksekse, eriyip yağmur damlalarına dönüşebilir.


Bergeron süreci, uygun koşulların oluştuğu durumlarda, büyük damlaların oluşması sürecinde daha etkili bir yöntemdir. Bu süreçte küçük damlalar daha çok büyük damlalar oluşur. Çünkü, sıvı su ile kristal buz arasındaki doygunluk basıncı farkı küçük damlalar (toplam kütleye katkı edebilecek kadar büyük damlalar) üzerine etkiyen doygunluk basıncının geliştirilmesinden daha baskındır. Parçacık (damla) boyutunu etkileyen diğer süreçler yağmur ve bulut fiziği altında incelenir.

Tıkla ve izle

16 Ağustos 2021

Deprem Işıkları

Yüzyıllar boyunca görgü tanıkları zaman zaman açıklanamaz bir fenomeni depremden dakikalar önce, deprem sırasında veya sonrasında gördüklerini bildirdiler. Gökyüzünde görülen bu garip parlak ışıklar en son 2017’de 8.1 büyüklüğünde deprem Meksika’yı vurduğunda gözlemlenmiş, gökyüzünde oluşan yeşil ve mavi ışıkların ürkütücü görüntüleri sosyal medyada uzun süre dolaşmıştı. Bu ışıklar Deprem ışıkları olarak biliniyor. Işıklar bazen gökkuşağı renklerinde ve gökyüzüne yayılmış olarak, bazen de renkli küreler halinde ya da titreşen ışıklar şeklinde görülebiliyor. Ortaya çıktığı bölgeler de tıpkı renk ve şekilleri gibi değişkenlik gösteriyor. Işıklar bazen depremin merkez üssünden 400 kilometre uzaklıkta bile belirebiliyor. Bu doğa fenomeni uzun bir zaman boyunca yerbilimciler tarafından dikkate alınmamış olsa da artık yürütülen ciddi bilimsel araştırmalar ve bazı açıklamalar mevcut.

Deprem Işıklarının Olası Nedenleri

2003 yılında NASA fizikçisi Dr. Friedemann Freund, konuyu araştırması ile bildiklerimiz biraz daha netlik kazandı. Freund ve arkadaşları, tarihi 1600 yılına kadar ulaşan bu tür ışıkların bildirildiği 65 vakayı incelediler ve bulgularını 2014 yılında yayınladılar. Çalışmalarının neticesinde, ışıkların bazı kayalardaki elektrik aktivitesinden kaynaklandığını öne sürdüler. Örneğin, Bazalt kayalar ve gabro denilen silikatlı siyah volkanik taşlar kristallerinde havaya elektrik yükleri bırakabilecek küçük kusurlara sahiptir. Fizikçi, depremlerin ardından oluşan şok dalgalarının, silikon ve oksijen içeren mineraller üzerinde etkili olduğunu, elektriksel özelliklerini değişime uğratarak akımı iletip ışık yayacak duruma getirdiğini söylüyor. Bazı durumlarda bazalt ve gabrolar, zamanla soğuyan magmalardan oluştukları için yüzeyden yaklaşık 100 kilometre derinliğe dek uzanabiliyor. Freund, bu nadir rastlanan ışıkların, böyle bir yapıya sahip kayalar nedeniyle, deprem sırasında derinlerde başlayan bir süreçle ortaya çıktığını düşünmekte.

Deprem ışıklarını incelemedeki komplikasyonlardan biri elbette öngörülemez ve kısa ömürlü olmaları. Bu sorunu çözmek için, bazı bilim insanları fenomeni laboratuvarda yeniden yaratmaya çalıştılar. ABD’nin New Jersey eyaletindeki Rutgers Üniversitesi fizikçilerinden Troy Shinbrot, üç farklı malzeme kullanarak deprem bölgelerinde oluşan mekanizmanın bir benzerini yarattı.


Plastik bir disk, cam parçacıkları ve una benzeyen organik tozları kullandığı deneyinde, bunun nasıl olduğu anlaşılamamış olsa da dışarıdan fiziksel güç uygulandığında tüm bu malzemelerin elektrik gerilimi ürettiğini gördü. Bu araştırmanın sonucu, elektriğin hiç ummadığımız malzemelerde bile ortaya çıkabileceğini ve henüz anlayamadığımız şekillerde oluşabileceğini gösterdi. Tıpkı şimşeklerin bulutlardaki elektrik yükünün artışıyla oluşuyor olması gibi, deprem ışıkları da yerdeki elektrik yükünün artmasıyla meydana geliyor olabilir. Dolayısıyla bu yeni keşif, ışıkların sadece tabakaların ayrıldığı yerlerde oluşuyor olabileceği teorisini de desteklemiş oldu. Sonuç olarak, deprem ışıklarının kesin oluşum biçimini hala net olarak bilemiyoruz. Genelde sadece birkaç saniye süren bu garip ışıkların anlaşılması, hayvanların depremi önceden sezebiliyor olmalarının ya da bazı insanların depreme saniyeler kala şiddetli baş ağrıları yaşamasının sebebini de açıklayabilir.

31 Temmuz 2021

Sel

Sel, genellikle kuru olan araziyi sular altında bırakan bir su taşmasıdır. "Akan su" anlamına gelen kelime, gelgitin içeri akışına da uygulanabilmektedir. Taşkınlar hidroloji disiplinin bir çalışma alanıdır. Tarım, inşaat mühendisliği ve halk sağlığı gibi alanlarda önemli bir endişe kaynağıdır. Genellikle insanların çevreye verdiği değişiklikler, sellerin yoğunluğunu ve sıklığını arttırır. Örneğin; ormansızlaşma ve sulak alanların kaldırılması gibi arazi kullanımı değişiklikleri, su seti akışındaki değişikliklere ve iklim değişikliğine yol açar. Aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesi gibi daha büyük çevresel sorunlara da yol açmaktadır.

Seller, orman yangınlarından sonra Dünyadaki en yaygın ikinci doğal afet olarak kabul edilir.

Ekim 1634'te Almanya ve Danimarka'nın Kuzey Denizi kıyılarına vuran selin çağdaş resmi.
Jawa Tengah, Cava'da selden sığınan insanlar. 1865-1876

Sel; nehir, göl veya okyanus gibi su kütlelerinden su taşması halinde meydana gelir. Seller suyun üst üste geldiği veya setlerin kırıldığı zaman suyun bir kısmının olağan sınırlarından kaçmasına neden olabilir  ya da alansal bir taşkında doymuş bir zeminde yağmur suyunun birikmesi ile ortaya çıkabilir. Bir gölün veya başka bir su kütlesinin boyutu, yağıştaki mevsimsel değişiklikler ve kar erimesi ile değişmektedir. Bu boyuttaki değişikliklerin mülkleri su basmadığı veya evcil hayvanları boğmadığı sürece önemli kabul edilmesi olası değildir.

Seller, özellikle su yolundaki kıvrımlarda veya mendereslerde meydana gelir. Fakat akış hızı nehir kanalının kapasitesini aştığında ise nehirlerde de meydana gelebilir. Taşkınlar, nehirlerin doğal taşkın ovalarında olmaları halinde evlere ve iş yerlerine zarar verir. Nehirlerdeki taşkın hasarı, nehirlerden ve diğer su kütlelerinde uzaklaştırılarak ortadan kaldırılabiliyorken insanlar geleneksel olarak bu nehir kıyılarında yaşamakta ve çalışmaktadırlar. Çünkü araziler genellikle düz ve verimli olduğundan kolay ticaret, sanayi ve seyahat erişimi sağlamaktadır.

15 Mayıs 2021

Yağış

Yağış, hava kütlelerinin soğuk bir hava tabakası ile karşılaşarak, soğuk bir yerden geçerek ya da yükselerek soğuması sonucunda içerisindeki su buharının yoğuşarak sıvı veya katı halde yeryüzüne inmesi olayıdır. Plüvyometre adı verilen bir âletle ölçülür. Yıllık yağış miktarı mm, cm ve m olarak, günlük yağış miktarı ise kg/m² ile ifade edilir. Yıllık toplam yağış miktarının bir alanda oluşturduğu yükseklik baz alındığı için uzunluk birimleriyle ifade edilir. Birçok farklı formda meydana gelebilir, bunlar yağmurkargraupeldolu ve sulusepkendir.



Yağışın Oluşumu

Yağışın oluşabilmesinin temel şartı ortamda su buharı (nem) bulunmasıdır. Nemin yanında şu olaylarında gerçekleşmesi gereklidir.


     Soğuma: Yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için soğumanın gerçekleşmesi gerekir. Soğuma, sıcak havanın soğuk zemine temasıyla (konveksiyon) oluşabilir. Gökyüzünün açık olduğu bulutsuz gecelerde yerin ısı kaybıyla (radyasyon) olabilir. Soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karışımı ile oluşur. Isınan havanın yükselmesi ile (adyabatik) yöntemle soğuma gerçekleşir.

Yıl içinde ortalama yağışın aylara göre değişimi

·         Yoğunlaşma: Nemin bulunduğu havada yoğunlaşmanın başlayabilmesi için yoğunlaşma çekirdeklerinin bulunması gerekir. Yoğunlaşma çekirdeği; havadaki asılı haldeki çölden kalkan tozlar, okyanuslardan uçuşan tuz parçaçıkları, volkandan püsküren kül zerrecikleri, meteorların parçalanma artıkları gibi katı zerreciklerdir. 10 mikrondan küçük bu parçacıklar üzerinde su tutunabilir. İnce film tabakası halindeki higroskopik su giderek kalınlaşır. Yer çekimine karşı koyamayacak ağırlığa ulaşınca düşmeye başlar.

·         Alana yeni bulut gelmesi: Bulutlarda bulunan 2-3gr/m³ su kısa sürede tükenir, alana yeni bulutlar gelmedikçe uzun ve güçlü bir yağış oluşmaz.

Yoğunlaşma Ürünleri

·         Yağmur: Bulutlardan düşen 0.5 mm çapından daha büyük su damlalarına verilen isim. 6 mm'den büyük yağmur damlalarının hava sürtünmesinden dolayı parçalanır ve küçülür.

·         Kar: Buluttaki nemin 0 °C altında buz kristalleri şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşan yağış türü.

·         Dolu: Dikey hava hareketlerine bağlı, damlacıkların yükselmesi ve aniden donmasıyla oluşan buz parçalarının yere düşmesiyle oluşur.

·         Çisenti: 0.5 mm'den küçük damlaları olan yağmura verilen addır.


·
   Sulusepken: Kar ve yağmurun birlikte yağması durumudur.


     Çiy: Baharlarda, açık, soğuk ve rüzgârsız gecelerde zemin, bitkiler ve cisimler havadan daha soğuk durumdaysa, su buharı bu cisimler üzerinde yoğunlaşır. Yerdeki cisimler üzerinde su damlacıkları oluşur.


·         Kırağı: Çiy oluşumu ile benzerdir. Farkı, toprak ve zeminde soğumanın şiddetli olmasından dolayı, nem buz kristalleri haline dönüşür. Cisimlerin üzerini ince, beyaz bir buz tabakası kaplar.


          Kırç: Aşırı soğumuş cisimler üzerinde buz tabakaları halinde yoğunlaşmasıdır. Kırağının ilerlemiş halidir.

·         Vergla: 0 °C'nin altına kadar soğumuş cisimler üzerine yağmur tanelerinin düşerek, donmasıyla oluşur.


Yağmur, kar, dolu, çisenti,sulusepken gökyüzünden düştükleri için yağış (düşen hidrometeor) denir. Kırağı, çiğ, vergla yerde oluşur, düşmeyen hidrometeor adı verilir.

Oluşum Şekillerine Göre Yağış Türleri

Konveksiyonel (Yükselim) Yağışlar)

Yükselim yağışları olarak da bilinirler, ısınan havanın yükselerek soğuması sonucunda; sıcaklık düşer, mutlak nem azalır, bağıl nem yükselir. Hava neme doygun hale gelince yağış bırakır. Alçak basınç alanlarında havanın yükselme hareketinden dolayı sıkça görülür. Ekvator çevresinde yılın her vaktinde, Türkiye'de daha çok ilkbahar mevsiminde bu yağışlara rastlanır.

Cephe Yağışları

Frontal yağışlar olarak da bilinirler; farklı karakterdeki iki hava kütlesinin karşılaşması sonucu, yeterli neme sahip havanın soğuyarak içerisindeki su buharının yoğuşması sonucu oluşur. Genellikle soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karşılaşmasıyla oluşur. İlerleyen soğuk hava, daha ağır olduğundan sıcak havanın yükselmesine neden olur. Yükselen nemli ve sıcak hava kütlesinin soğumasıyla yağış oluşur.Akdeniz kıyılarında kış aylarında görülürler, Orta Avrupa ve Batı Avrupa'da batı rüzgârları ve kutup rüzgârlarının karşılaşması sonucunda yılın her vakti oluşurlar.

Orografik Yağışlar

Yamaç yağışları olarak da bilinirler; bir hava kütlesinin bir yamaç boyunca yükselmesi, giderek soğumasına neden olur. Bu durum maksimum nemi düşürerek havanın neme doygun hale gelmesine neden olur. Yüksek alanlar çevrelerine göre bu yağış türüyle daha fazla yağış alırlar. Dağın uzanış doğrultusu hakim rüzgâr yönüne dik olduğu durumlarda yağış daha da artar. Rize yaklaşık 2500 mm yağışla Türkiye'nin en fazla yağış alan yeridir. Bu olayda Kaçkarların hakim rüzgâr yönüne dik uzanışta olması temel sebeptir. Yağışın çoğunu denize bakan yamaçta bırakan hava kütlesi dağın diğer yamacına kuru olarak geçer. Bu yamaç yağış gölgesinde (yağış duldası) kalır. Yüksek dağların orta kısımları daha çok yağış alır. Yükselen hava kütlesi neminin önemli kısmını alt ve orta yüksekliklerde bıraktıktan sonra, zirvelere daha az nemle ulaşırlar. Yamaç yağışı rüzgâr yıl boyu eserse yıl boyu, dönemli eserse estiği dönemde görülür.. Muson Asyasında yamaç yağışları yaz musonları etkisiyle sadece yazın oluşur.

Karadeniz'deki dağların kuzey yamaçları, Toroslar'ın güney yamaçları Türkiye'de yamaç yağışlarının görüldüğü alanlardır. Dünyada yamaç yağışları en fazla Hawaii'de, Madagaskar ve Brezilya'nın doğu kıyılarına düşer. Deniz üzerinden gelen alizeler yağışın temel nedendir. Yaz musonları Himalaya ve Gat dağlarına yamaç yağışlarıyla bol yağmur bırakırlar.

Yağışın Yeryüzüne Dağılışı 

Dünya yıllık yağış ortalaması. Karalara düşen yıllık yağış

  0-300 mm

  300-500 mm

  500-700 mm

  700-1000 mm

  1000-2100 mm

  2100-4200 mm

  4200-6301 mm

  6301-8401 mm

  8401-10501 mm

  n/a

Ülkelerin yıllık ortalama yağış miktarı



1973 yılı Ortadoğuda yağış haritası

Yağış yeryüzüne eşit dağılmaz. Değişik coğrafi şartlara sahip alanlarda yağış miktarı farklılık gösterir. Fazla yağış alan iklim bölgeleri şunlardır:

·         Ekvatoral iklim: Dünyanın şeklinden dolayı güneş ışınlarını yıl boyu dik ve dike yakın alır. Bu ısınmanın fazla olmasına, ısınma ise konveksiyonel yağışlara sebep olur. Isınmanın fazla olduğu ekinoks dönemlerinde yağış bir miktar artar. Ekvatoral iklim bölgesinde yağış bol ve yıla düzgün dağılmıştır. Kurak mevsim yoktur.

·         Muson iklim bölgesi: Denizden karaya doğru esen yaz musonları bol miktarda yağış bırakır. Yaz musonları güneyden geldikleri için sıcaktır, deniz üzerinden geçtikleri için ise bol nem taşırlar. Özellikle kıyılardaki dağlık alanlarda yamaç yağışlarına neden olurlar. Dünyada yıllık ortalama en fazla yağış bu bölgede, Himalayalar yamaçlarında, Assam (Hindistan), Çerapunci’de gerçekleşir: 12.000 mm.

·         Ilıman okyanusal iklim Bölgesi: Güneyden ve deniz üzerinden geçen Batı rüzgârları bol nem taşırlar, orta enlem karalarının batı kıyılarına bol yağış bırakırlar. Yağış rejimi düzenlidir.

Dünyada bazı alanlar ise oldukça az yağış alan, kurak yerlerdir. Dönence çölleri, kutup bölgeleri ve kıtaların iç kısımları bu alanlardandır.

·         Dönence çölleri: 30° enlemleri ekvatordan yükselen üst alizeler dünyanın dönüşünün etkisiyle alçaldığı alanlardır. Alçalan hava kütleleri adyabatik olarak ısındığı için nem ihtiyacı artar, yağıştan uzaklaşır. Kuru bir hava haline gelir. Bu alanlarda kuzey yarımkürede ve güney yarımkürede geniş çöller oluşur: Büyük Sahra ÇölüNamib ÇölüKalahari ÇölüAtakama ÇölüGibson çölüBüyük Victoria Çölü

·         Orta enlem kıtalarının iç kısımları: Denizden oldukça uzakta bulunduklarından nemli hava kütleleri bu alanlara ulaşamaz. Bu alanlarda ilkbahar ve yaz başlarında ısınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşan konveksiyonel yağışlar görülür. Yağış azlığı çöllerin oluşmasına neden olur: Gobi çölüTaklamakan ÇölüKızılkum ve Karakum çölleri, gibi.

·         Kutup bölgeleri: Kutuplar 150 mm civarında yağış alırlar. Soğuk çöl olarak adlandırılan alanlardır: GrönlandAntarktika. Yağış azlığının nedeni sıcaklık düşüklüğünden dolayı buharlaşmanın bunun sonucunda ise mutlak nemin az olması ve yüksek basınç alanı olmasıdır.

Yapay yağmur

Gökyüzünde bulutun bulunduğu durumlarda uygulanabilir. Yoğunlaşma çekirdekleri bulunmaması nedeniyle yağışın oluşmadığı durumlarda kullanılır.

Yoğunlaşma çekirdeği olarak; kuru buz (Karbondioksit buzu), su damlacıkları, nem çeken maddeler veya gümüş iyodür kullanılır. -5C sıcaklığa sahip bulutlara atılabilen CO2 buzu, CO2'nin -90C'de dondurulmasıyla elde edilir. Yağışa uygun şartlardaki bir buluta, 200 gr CO2 buzu atıldığında 100 ton yağış elde edilmesi mümkündür.

Yapay yağmurlar havaalanlarındaki sisi dağıtmak, doluyu azaltmak, orman yangınlarını söndürmek, yağışı artırmak amaçlarıyla kullanılmaktadır. Dünyada 1940'lı yıllarda kullanılmaya başlanan sistem, 1990'lı yıllarda İSKİ tarafından İstanbul'da uygulanmıştır. Daha sonraki yıllarda İzmir ve Ankara'da kullanılmıştır.

07 Mart 2021

1621 ve 1954 Şubat İstanbul Kışı

1621 yılında İstanbul'da inanılmaz bir kış mevsimi yaşanmış. İşte İstanbul Boğazı'nın buz tuttuğu o sert kışa dair birkaç bilgi.

Fotoğraf temsilidir.

İstanbul sokaklarında domuzların, kurtların ve geyiklerin dolaştığı, denizin donduğu, tipi ve kar sebebiyle evlerin kapılarının açılmadığı, uğultunun hiç susmadığı, akşamları konaklarda yapılan sohbetlerde birilerinin sürekli tuhaf yaratıklar gördüğünü iddia ettiği, özellikle edirne ve istanbul'da akşamları umacı adlı yaratığın dolaştığına inanıldığı için çocukların dışarı çıkmasının yasaklandığı bir kış hâyâl edin. işte bu kış, o kıştır: 1621 istanbul kışı!

12 ocak 1621'de padişah İkinci Osman (Genç Osman), babası Birinci Ahmed'in aldığı kararın aksine davranıp kardeşi şehzade Mehmed'i boğdurur. şehzade Mehmed, ölüme giderken "Osman, Allah'tan dilerim ki ömrün berbat olsun. beni hayatımdan mahrum ettin, inşallah sen de saltanat süremeyesin" diye beddua eder. şeyhülislam, ulemanın çoğunluğu ve halk bu kardeş katline büyük tepki gösterir.

Genç Osman


aradan bir ay bile geçmez. 9 şubat 1621'de İstanbul ahâlîsi gözlerine inanamaz. insanlar, boğazın bir yanından öbür yanına donmuş denizin üzerinde yürüyerek gidip gelmektedir. haliç de donmuştur. gemiler mecburen açıkta beklerler ve boğaza gelemezler. devrin bazı şairleri "ateş donduran soğuk" diye bahsetmiştir bu kıştan. tabii deniz donmadan önce de müthiş bir soğuk ve kar yağışı vardır haftalarca süren. İstanbul'da yiyecek sıkıntısı başlar.

yatsı namazına gidenlerin yürürken çarıklarını kardan zar zor kaldırdıklarından bahseden tarihçiler vardır. Haşimî çelebi, "yol oldu Üsküdar'da bin otuzda Akdeniz dondu" der boğazın donmasıyla ilgili. Hüseyin Tûgî, Musibetnâme adlı eserinde Üsküdar ile Beşiktaş arasının kara parçası hâline geldiğini söyler. eserin adının musibetnâme olmasının sebebi bu olay değil, bizzat ikinci Osman'ın kendisidir.

sadece Tûgî değil, İstanbul halkı da padişahı uğursuz olarak görmeye başlar. yeniçeriler tarafından zaten sevilmeyen padişah Osman, artık halk tarafından da sevilmez. 20 mayıs 1622'de başı açık, üstü başı yırtık, perişan hâlde bir eşeğe bindirilir ve dövülerek, hakaretlere uğrayarak Yedikule'ye götürülüp burada öldürülür. burnu ve kulakları kesilip amcası Sultan Mustafa'nın annesine gösterilir askerler tarafından.

tabii daha sonra en çok hayranlık duyduğum padişah; Fatih-i Bağdat, Sultan Dördüncü Murad, ulemayı da ahâlîyi de askeri de öttürecektir. uğursuzluğu o zaman görecektir millet.


24 Şubat 1954'te İstanbul Boğazı Nasıl Oldu da Buz Tuttu?

İstanbul Boğazı'nın buz tuttuğu fotoğraflara mutlaka internet ortamında rastlamışsınızdır. Evet, o gördüğünüz fotoğraflar gerçekti fakat bu olay nasıl gerçekleşti?

yetkili agizlardan bilgi aktaralim:

bakin konuyla ilgili istanbul üniversitesi deniz bilimleri enstitüsü öğretim üyesi doç. dr. cem gazioğlu ne diyor:

“bizim bulunduğumuz enlemde o şartların oluşması mümkün değil. deniz suyu sıcaklığı -4’e düşse bile çok ince bir zar şeklinde donar. komple sistemin dibe kadar donması mümkün değil. bizim bölgemizdeki hava sıcaklığının kuzey buz denizi’ndeki seviyeye gelmesi mümkün olmadığından dolayı istanbul boğazı’nda donma olayı gerçekleşmez.

çünkü kuzey buz denizi ve civarında hava sıcaklığı -45, deniz suyu sıcaklığı ise -10’larda seyrediyor. boğaz suyunun donma sürecinin başladığı -4 derecenin altına inmesi için istanbul’daki hava sıcaklığının -25 derece olarak ölçülmesi gerekiyor.”

Meteoroloji Yüksek Mühendisi Gökhan Abur’a ne diyor peki;

"İstanbul son yüz yılda kandilli kayıtlarına göre -13,8, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’ne göre -16 dereceyi gördü. termometreler -20’leri henüz kaydetmedi. 1900’lerden önce hava sıcaklığının -25’lere kadar düşüp düşmediği bilinmiyor; ama bilim adamları düşmediği görüşünde."

türk deniz araştırmaları vakfı başkanı prof. dr. bayram öztürk ise, boğaz’ın donması için 15 gün boyunca aralıksız kar yağmasının gerekli olduğunu, boğaz’daki 1,5 metrelik dalgaboyu ve poyraz nedeniyle donmanın mümkün olmadığını söylüyor.

peki bu fotograflar ne?

1954 yilinda cekildigi iddia edilen bu fotograflar aslinda tuna nehri'nden gelip karadeniz uzerinden bogaza yonelen buz parcalarinin olusturdugu goruntuler. gordugunuz gibi vapurlar ve gemiler calismaya devam ediyor. cunku sadece suyun uzerinde buz parcalari yuzuyor. insanlar ise, kiyidaki birikmis buzlarin uzerinde duruyor. karsiya gecme olayi falan da yok.

dedelerimiz iyi kekliyor bizi...



Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!