Yağış, hava kütlelerinin soğuk bir hava tabakası ile karşılaşarak, soğuk bir yerden geçerek ya da yükselerek soğuması sonucunda içerisindeki su buharının yoğuşarak sıvı veya katı halde yeryüzüne inmesi olayıdır. Plüvyometre adı verilen bir âletle ölçülür. Yıllık yağış miktarı mm, cm ve m olarak, günlük yağış miktarı ise kg/m² ile ifade edilir. Yıllık toplam yağış miktarının bir alanda oluşturduğu yükseklik baz alındığı için uzunluk birimleriyle ifade edilir. Birçok farklı formda meydana gelebilir, bunlar yağmur, kar, graupel, dolu ve sulusepkendir.
Yağışın
oluşabilmesinin temel şartı ortamda su buharı (nem) bulunmasıdır. Nemin yanında
şu olaylarında gerçekleşmesi gereklidir.
Soğuma: Yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için soğumanın gerçekleşmesi
gerekir. Soğuma, sıcak havanın soğuk zemine temasıyla (konveksiyon) oluşabilir.
Gökyüzünün açık olduğu bulutsuz gecelerde yerin ısı kaybıyla (radyasyon)
olabilir. Soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karışımı ile oluşur. Isınan havanın
yükselmesi ile (adyabatik) yöntemle soğuma gerçekleşir.
Yıl içinde
ortalama yağışın aylara göre değişimi
·
Yoğunlaşma: Nemin bulunduğu havada yoğunlaşmanın başlayabilmesi
için yoğunlaşma çekirdeklerinin bulunması gerekir. Yoğunlaşma çekirdeği;
havadaki asılı haldeki çölden kalkan tozlar, okyanuslardan uçuşan tuz
parçaçıkları, volkandan püsküren kül zerrecikleri, meteorların parçalanma
artıkları gibi katı zerreciklerdir. 10 mikrondan küçük bu parçacıklar üzerinde
su tutunabilir. İnce film tabakası halindeki higroskopik su giderek
kalınlaşır. Yer çekimine karşı koyamayacak ağırlığa ulaşınca düşmeye başlar.
· Alana yeni bulut gelmesi: Bulutlarda bulunan 2-3gr/m³ su kısa sürede tükenir, alana yeni bulutlar gelmedikçe uzun ve güçlü bir yağış oluşmaz.
Yoğunlaşma Ürünleri
·
Yağmur: Bulutlardan düşen
0.5 mm çapından daha büyük su damlalarına verilen isim. 6 mm'den
büyük yağmur damlalarının hava sürtünmesinden dolayı parçalanır ve küçülür.
·
Kar: Buluttaki nemin
0 °C altında buz kristalleri şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşan yağış türü.
·
Dolu: Dikey hava hareketlerine
bağlı, damlacıkların yükselmesi ve aniden donmasıyla oluşan buz parçalarının
yere düşmesiyle oluşur.
·
Çisenti: 0.5 mm'den küçük
damlaları olan yağmura verilen addır.
·
Kırağı: Çiy oluşumu ile
benzerdir. Farkı, toprak ve zeminde soğumanın şiddetli olmasından dolayı, nem
buz kristalleri haline dönüşür. Cisimlerin üzerini ince, beyaz bir buz tabakası
kaplar.
·
Vergla: 0 °C'nin altına
kadar soğumuş cisimler üzerine yağmur tanelerinin düşerek, donmasıyla oluşur.
Yağmur, kar, dolu, çisenti,sulusepken gökyüzünden düştükleri için yağış (düşen hidrometeor) denir. Kırağı, çiğ, vergla yerde oluşur, düşmeyen hidrometeor adı verilir.
Oluşum Şekillerine Göre Yağış Türleri
Konveksiyonel (Yükselim) Yağışlar)
Yükselim yağışları olarak da bilinirler, ısınan havanın yükselerek soğuması sonucunda; sıcaklık düşer, mutlak nem azalır, bağıl nem yükselir. Hava neme doygun hale gelince yağış bırakır. Alçak basınç alanlarında havanın yükselme hareketinden dolayı sıkça görülür. Ekvator çevresinde yılın her vaktinde, Türkiye'de daha çok ilkbahar mevsiminde bu yağışlara rastlanır.
Cephe Yağışları
Frontal yağışlar olarak da bilinirler; farklı karakterdeki iki hava kütlesinin karşılaşması sonucu, yeterli neme sahip havanın soğuyarak içerisindeki su buharının yoğuşması sonucu oluşur. Genellikle soğuk ve sıcak hava kütlelerinin karşılaşmasıyla oluşur. İlerleyen soğuk hava, daha ağır olduğundan sıcak havanın yükselmesine neden olur. Yükselen nemli ve sıcak hava kütlesinin soğumasıyla yağış oluşur.Akdeniz kıyılarında kış aylarında görülürler, Orta Avrupa ve Batı Avrupa'da batı rüzgârları ve kutup rüzgârlarının karşılaşması sonucunda yılın her vakti oluşurlar.
Orografik Yağışlar
Yamaç yağışları olarak da bilinirler; bir hava kütlesinin bir yamaç boyunca yükselmesi, giderek soğumasına neden olur. Bu durum maksimum nemi düşürerek havanın neme doygun hale gelmesine neden olur. Yüksek alanlar çevrelerine göre bu yağış türüyle daha fazla yağış alırlar. Dağın uzanış doğrultusu hakim rüzgâr yönüne dik olduğu durumlarda yağış daha da artar. Rize yaklaşık 2500 mm yağışla Türkiye'nin en fazla yağış alan yeridir. Bu olayda Kaçkarların hakim rüzgâr yönüne dik uzanışta olması temel sebeptir. Yağışın çoğunu denize bakan yamaçta bırakan hava kütlesi dağın diğer yamacına kuru olarak geçer. Bu yamaç yağış gölgesinde (yağış duldası) kalır. Yüksek dağların orta kısımları daha çok yağış alır. Yükselen hava kütlesi neminin önemli kısmını alt ve orta yüksekliklerde bıraktıktan sonra, zirvelere daha az nemle ulaşırlar. Yamaç yağışı rüzgâr yıl boyu eserse yıl boyu, dönemli eserse estiği dönemde görülür.. Muson Asyasında yamaç yağışları yaz musonları etkisiyle sadece yazın oluşur.
Karadeniz'deki dağların kuzey yamaçları, Toroslar'ın güney
yamaçları Türkiye'de yamaç yağışlarının görüldüğü alanlardır. Dünyada yamaç
yağışları en fazla Hawaii'de, Madagaskar ve Brezilya'nın doğu kıyılarına düşer. Deniz üzerinden
gelen alizeler yağışın temel
nedendir. Yaz musonları Himalaya ve Gat
dağlarına yamaç yağışlarıyla bol yağmur bırakırlar.
Yağışın Yeryüzüne Dağılışı
0-300 mm
300-500 mm
500-700 mm
700-1000 mm
1000-2100 mm
2100-4200 mm
4200-6301 mm
6301-8401 mm
8401-10501 mm
n/a
1973 yılı
Ortadoğuda yağış haritası
Yağış yeryüzüne eşit dağılmaz. Değişik coğrafi şartlara sahip alanlarda yağış miktarı farklılık gösterir. Fazla yağış alan iklim bölgeleri şunlardır:
·
Ekvatoral iklim: Dünyanın şeklinden
dolayı güneş ışınlarını yıl boyu dik ve dike yakın alır. Bu ısınmanın fazla
olmasına, ısınma ise konveksiyonel yağışlara sebep olur.
Isınmanın fazla olduğu ekinoks dönemlerinde yağış bir miktar artar. Ekvatoral iklim
bölgesinde yağış bol ve yıla düzgün dağılmıştır. Kurak mevsim yoktur.
·
Muson iklim
bölgesi: Denizden karaya doğru esen yaz musonları bol miktarda yağış
bırakır. Yaz musonları güneyden geldikleri için sıcaktır, deniz üzerinden
geçtikleri için ise bol nem taşırlar. Özellikle kıyılardaki dağlık
alanlarda yamaç yağışlarına neden olurlar.
Dünyada yıllık ortalama en fazla yağış bu bölgede, Himalayalar yamaçlarında, Assam (Hindistan), Çerapunci’de
gerçekleşir: 12.000 mm.
·
Ilıman okyanusal iklim Bölgesi: Güneyden ve
deniz üzerinden geçen Batı rüzgârları bol nem taşırlar, orta enlem karalarının
batı kıyılarına bol yağış bırakırlar. Yağış rejimi düzenlidir.
Dünyada
bazı alanlar ise oldukça az yağış alan, kurak yerlerdir. Dönence çölleri, kutup
bölgeleri ve kıtaların iç kısımları bu alanlardandır.
·
Dönence çölleri: 30°
enlemleri ekvatordan yükselen üst alizeler dünyanın dönüşünün etkisiyle
alçaldığı alanlardır. Alçalan hava kütleleri adyabatik olarak ısındığı için nem
ihtiyacı artar, yağıştan uzaklaşır. Kuru bir hava haline gelir. Bu alanlarda
kuzey yarımkürede ve güney yarımkürede geniş çöller oluşur: Büyük Sahra Çölü, Namib Çölü, Kalahari Çölü, Atakama Çölü, Gibson çölü, Büyük Victoria Çölü
·
Orta enlem kıtalarının iç kısımları: Denizden oldukça uzakta
bulunduklarından nemli hava kütleleri bu alanlara ulaşamaz. Bu alanlarda
ilkbahar ve yaz başlarında ısınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşan
konveksiyonel yağışlar görülür. Yağış azlığı çöllerin oluşmasına neden
olur: Gobi çölü, Taklamakan Çölü, Kızılkum ve Karakum çölleri, gibi.
· Kutup bölgeleri: Kutuplar 150 mm civarında yağış alırlar. Soğuk çöl olarak adlandırılan alanlardır: Grönland, Antarktika. Yağış azlığının nedeni sıcaklık düşüklüğünden dolayı buharlaşmanın bunun sonucunda ise mutlak nemin az olması ve yüksek basınç alanı olmasıdır.
Yapay yağmur
Gökyüzünde
bulutun bulunduğu durumlarda uygulanabilir. Yoğunlaşma çekirdekleri bulunmaması
nedeniyle yağışın oluşmadığı durumlarda kullanılır.
Yoğunlaşma
çekirdeği olarak; kuru buz (Karbondioksit buzu), su damlacıkları, nem çeken
maddeler veya gümüş iyodür kullanılır. -5C sıcaklığa sahip bulutlara atılabilen
CO2 buzu, CO2'nin -90C'de
dondurulmasıyla elde edilir. Yağışa uygun şartlardaki bir buluta, 200 gr CO2 buzu atıldığında 100
ton yağış elde edilmesi mümkündür.
Yapay yağmurlar havaalanlarındaki sisi dağıtmak, doluyu azaltmak, orman yangınlarını söndürmek, yağışı artırmak amaçlarıyla kullanılmaktadır. Dünyada 1940'lı yıllarda kullanılmaya başlanan sistem, 1990'lı yıllarda İSKİ tarafından İstanbul'da uygulanmıştır. Daha sonraki yıllarda İzmir ve Ankara'da kullanılmıştır.
0 Yorum:
Yorum Gönder