1621 yılında İstanbul'da inanılmaz bir kış mevsimi yaşanmış. İşte İstanbul Boğazı'nın buz tuttuğu o sert kışa dair birkaç bilgi.
Fotoğraf temsilidir.
İstanbul sokaklarında domuzların,
kurtların ve geyiklerin dolaştığı, denizin donduğu, tipi ve kar sebebiyle
evlerin kapılarının açılmadığı, uğultunun hiç susmadığı, akşamları konaklarda
yapılan sohbetlerde birilerinin sürekli tuhaf yaratıklar gördüğünü iddia
ettiği, özellikle edirne ve istanbul'da akşamları umacı adlı yaratığın
dolaştığına inanıldığı için çocukların dışarı çıkmasının yasaklandığı bir kış
hâyâl edin. işte bu kış, o kıştır: 1621 istanbul kışı!
12 ocak 1621'de padişah İkinci Osman (Genç Osman), babası Birinci Ahmed'in aldığı kararın aksine
davranıp kardeşi şehzade Mehmed'i boğdurur. şehzade Mehmed, ölüme giderken
"Osman, Allah'tan dilerim ki ömrün berbat olsun. beni hayatımdan mahrum
ettin, inşallah sen de saltanat süremeyesin" diye beddua eder.
şeyhülislam, ulemanın çoğunluğu ve halk bu kardeş katline büyük tepki gösterir.
Genç Osman |
aradan bir ay bile geçmez. 9
şubat 1621'de İstanbul ahâlîsi gözlerine inanamaz. insanlar, boğazın bir
yanından öbür yanına donmuş denizin üzerinde yürüyerek gidip gelmektedir. haliç
de donmuştur. gemiler mecburen açıkta beklerler ve boğaza gelemezler. devrin
bazı şairleri "ateş donduran soğuk" diye bahsetmiştir bu
kıştan. tabii deniz donmadan önce de müthiş bir soğuk ve kar yağışı vardır
haftalarca süren. İstanbul'da yiyecek sıkıntısı başlar.
yatsı namazına gidenlerin
yürürken çarıklarını kardan zar zor kaldırdıklarından bahseden tarihçiler
vardır. Haşimî çelebi, "yol oldu Üsküdar'da bin otuzda Akdeniz dondu"
der boğazın donmasıyla ilgili. Hüseyin Tûgî, Musibetnâme adlı eserinde Üsküdar
ile Beşiktaş arasının kara parçası hâline geldiğini söyler. eserin adının
musibetnâme olmasının sebebi bu olay değil, bizzat ikinci Osman'ın kendisidir.
sadece Tûgî değil, İstanbul halkı
da padişahı uğursuz olarak görmeye başlar. yeniçeriler tarafından zaten
sevilmeyen padişah Osman, artık halk tarafından da sevilmez. 20 mayıs 1622'de
başı açık, üstü başı yırtık, perişan hâlde bir eşeğe bindirilir ve dövülerek,
hakaretlere uğrayarak Yedikule'ye götürülüp burada öldürülür. burnu ve
kulakları kesilip amcası Sultan Mustafa'nın annesine gösterilir askerler
tarafından.
tabii daha sonra en çok hayranlık duyduğum padişah; Fatih-i Bağdat, Sultan Dördüncü Murad, ulemayı da ahâlîyi de askeri de
öttürecektir. uğursuzluğu o zaman görecektir millet.
24
Şubat 1954'te İstanbul Boğazı Nasıl Oldu da Buz Tuttu?
İstanbul Boğazı'nın buz tuttuğu
fotoğraflara mutlaka internet ortamında rastlamışsınızdır. Evet, o gördüğünüz fotoğraflar
gerçekti fakat bu olay nasıl gerçekleşti?
yetkili agizlardan
bilgi aktaralim:
bakin konuyla ilgili istanbul
üniversitesi deniz bilimleri enstitüsü öğretim üyesi doç. dr. cem gazioğlu ne
diyor:
çünkü kuzey buz denizi ve civarında hava sıcaklığı -45, deniz suyu sıcaklığı ise -10’larda seyrediyor. boğaz suyunun donma sürecinin başladığı -4 derecenin altına inmesi için istanbul’daki hava sıcaklığının -25 derece olarak ölçülmesi gerekiyor.”
Meteoroloji Yüksek Mühendisi Gökhan Abur’a ne diyor peki;
"İstanbul son yüz yılda kandilli kayıtlarına göre -13,8, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’ne göre -16 dereceyi gördü. termometreler -20’leri henüz
kaydetmedi. 1900’lerden önce hava sıcaklığının -25’lere kadar düşüp düşmediği
bilinmiyor; ama bilim adamları düşmediği görüşünde."
türk deniz araştırmaları vakfı başkanı prof. dr. bayram öztürk ise,
boğaz’ın donması için 15 gün boyunca aralıksız kar yağmasının gerekli olduğunu,
boğaz’daki 1,5 metrelik dalgaboyu ve poyraz nedeniyle donmanın mümkün
olmadığını söylüyor.
peki bu fotograflar ne?
1954 yilinda cekildigi iddia edilen bu fotograflar aslinda tuna
nehri'nden gelip karadeniz uzerinden bogaza yonelen buz parcalarinin
olusturdugu goruntuler. gordugunuz gibi vapurlar ve gemiler calismaya devam
ediyor. cunku sadece suyun uzerinde buz parcalari yuzuyor. insanlar ise,
kiyidaki birikmis buzlarin uzerinde duruyor. karsiya gecme olayi falan da yok.
0 Yorum:
Yorum Gönder