Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Yabancı Sanatçılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yabancı Sanatçılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2020

Rembrandt Hayatı ve Eserleri - 1

Rembrandt, 15 Temmuz 1606'da Leiden'de ren kıyısında bir yeldeğirmeni sahibi olan bu yüzdende ''Van Rijn'' (Renli) adıyla bilinen bir değirmencinin sekizinci oğlu olarak doğdu. Kökeni Katolik olan aile, sonradan Kalvenciliğe yöneldi. İşçi sınıfının bir üyesi olan ailenin en büyük oğlu, Rembrandt'ın abisi de babası gibi değirmenciydi, bir diğer kardeşi fırıncı, bir diğeri ise ayakkabı tamircisiydi. Yine de ailenin maddi durumu iyiydi ve Rembrandt'ı Leiden'deki Latin Okulu'na gönderdiler. Leiden, o yıllarda tanınmış üniverstesi, sanat ve bilim alanlarındaki muazzam altyapısıyla tam bir kültür şehriydi. 16 yüzyılın dikkate değer sanat okullarından biri de Leiden'de kuruldu. Flemenk'in en önemli ookulu olarak kabul edilen Leiden Okulu'nun baş sanatçısı Lucas van Leyden'di. Leyden, Rembrandt gibi usta bir gravürcüydü. Onun ayrıntılı titiz sanatı Rembrandt'ın da uyguladığı incelikli resim olarak nitelenen üslubun öncüsü sayılır.

Daha sonra Rembrandt, Amsterdam'da Pieter Lastman'dan ders almaya başladı. Altı ay sonra 1624'te eğitimini tamamladı. Lastman'ın çalışmaları, onu daha önce çalıştığı ressamlardan belirgin bir şekilde ayırmaktadır. Lastman'ın oturmuş tarzı, yetenekli öğrencisi üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Rembrandt, Lastman'ın resimlerini ayrıntılara inerek çalışmış kompozisyonlarını sabırla ve titizlikle kopya etmiştir. Böylece geniş sahneler yaratmada ve geçmişteki eserlere gönderme yapmada iyice ustalık kazandı. Hatta daha da ileri giderek Lastman'ın ulaşamayacağı kadar ustalaşarak ondan kopya ettiği resimlere geniş espaslar katarak kompozisyonları daha çarpıcı hale getirdi.

Lastman'ın yanındaki eğitimini tamamladıktan sonra profesyonel bir kariyer beklentisiyle Leiden'e dönen 19 yaşındaki ressamı parlak bir gelecek beklemekteydi. Kendisi gibi Lastman'ın öğrencisi olan Leiden'li Jan Lievens'le birlikte ortak bir atölye kurdular. Birbirlerine çok yakın üslupta çalışan iki genç sanatçı, Lastman'dan aldıkları ve Utrechtli ressamlata olan hayranlıklarını yansıtan incelikli resim üslubunda eserler verdiler. O dönemde, başarıları yaşadıkları şehirle sınırlı kalsa da, çok büyük çapta ün kazanmaları fazla uzun sürmeyecekti.

Rembrandt, Şubat 1628'de henüz 15 yaşındaki Gerrit Dou'yu ilk öğrencisi olarak aldı. Dou, Rembrandt 1632'de Amsterdam'a taşınana kadar onunla kaldı. Kendine has özgün bir usluba sahip Dou, Rembrandt'tan sonra incelikli resim geleneğinin en önemli temsilcisi oldu. Rembrandt ve ortağı Lievens'in kariyerindeki dönüm noktası, 1628 yılında Constantjn Huygens'in atölyelerini ziyaretiyle gerçekleşti. Bir diplomat olan Huygens'in sanat çevrelerinde hatırı sayılır bir nüfuzu vardı. Huygens bu genç iki ressamdan çok etkilendi ve Lievens'e kendi portresini, Rembrandt'a da erkek kardeşinin portresini sipariş verdi. Bir kaç yıl boyunca bu iki ressamın koruyuculuğunu üstlenip Lievens'in İngiltere'ye taşınmasını, Rembrandt'ın da saraydan siparişler almasını sağladı. Yapıtlarını uluslararası koleksiyonculara tanıttı. Ayrıca Rembrandt'ın dinsel ve mitolojik konulara yönelmesini de Huygens teşvik etmiştir.

Ünü ve ekonomik rahatlığı giderek artan Rembrandt, 1630'da babası da ölünce artık Leiden'den ayrılmaya karar verdi. 1632'de bir daha dönmemek üzere Leiden'den ayrılıp ülkenin en büyük ticaret ve sanat merkezi olam Amsterdam'a taşındı. Komisyoncu arkadaşı Hendrick van Uylenburch, ona kalacak bir oda ve atölye ayarlayarak seçkin müşterilerle tanıştırdı. Koleksiyoncular, sanat severler ve Flemenk'in en zengin müşterileri arasında adını duyurmak için, bir süreliğine yalnızca portre yapmak zorunda kaldı. 22 Temmuz 1634'te van Uylenburch'un bir akrabası olan ve oldukça seçkin bir aileden gelen Saskia ile evlendi. Bu evlilik, değirmencinin oğlu için toplumsal statüsünde belirgin bir yükselme demekti. Saskia, ressamın bir çok resminde modellik yaptı. Çiftin 1635'te Rombertus adında bir oğulları oldu. Ancak bebek ancak iki ay yaşayabildi.

Yaptığı başarılı evlilik ve ressamlıktan aldığı yüksek ücretler sayesinde neredeyse bir gecede yüksek sosyetenin üyeleri kadar zengin bir adam olmuştu. 1635'te henüz 29 yaşındayken van Uylenburch'un evinden ayrıldı ve Amstel kıyılarında şık bir eve taşındı. Ayrıca kendine bir çok öğrenci alabileceği kadar geniş bir atölye tuttu. Huygens'le de bağını koparmayan ressam, böylece Lahey'deki saray çevresinde de iyi tanınıyordu. Ayrıca açıkça herhangi bir dini inancı desteklememesi, hem Katolikler hem Mennonitler hem de Yahudilerden sipariş almasını sağlıyordu. Sanatçının, birden gelen bu lüks yaşamı ve seçkin çevresi eserlerinde yansıttığı şatafatlı sahnelerden de okunmaktadır.

Gelmiş geçmiş en büyük gravürcülerden biri olan Rembrandt, konularının çeşitliliği ve teknine olan kusursuz hakimiyetiyle bu alanda etkileyici eserler verdi. Gravürlerinde siyah-beyaz, ışık-gölge kontrastlarından yararlanarak tekniği yaratıcı bir şekilde kullanmıştır. Rembrandt, kazancının büyük kısmını gravürlerden elde etmiş olsa da bu onu gelecekteki iflastan kurtarmaya yetmeyecekti. Bu arada 1632 tarihli ünlü resmi ''Doktor Tulp'un Anatomi Dersi''nden sonra başka bir baş yapıta imza attı; ''Gece Nöbeti'' (1642) . Amsterdam Müzesi'nde bulunan bu tablo Rembrandt'ın en büyük ölçekli ve en çok bilinen resmi ve 17. yüzyıl Avrupa sanatının en önemli örneklerinden biridir.

Ancak ressamın ünü ve zenginliği talihsiz bir olaydan sonra düşüşe geçecektir. Karısı Saskia, doğduktan kısa bir süre sonra ölen üç çocuğunun ardından yeniden doğum yaptı. Ancak 4 doğumdan sonra zayıf düşen bedeni doğumun getirdiği yorgunluğa dayanamadı ve verem olarak öldü. Dünyaya gelen oğulları Titus 1641'de vaftiz edildi. Saskia'nın ölümünün ardından Rembrandt, küçük bir çocukla yapayalnız kalmıştı. Kısa bir süre sonra çocuğun dadısı ile yasak bir ilişki yaşamaya başladı. Yasak ilişkisi yüzünden toplumdan ve dini kesimlerden dışlandı. Öğrencileri ve dostları tarafından yavaş yavaş terkedilen Rembrandt, artık sık sık sipariş alamıyordu. Ayrıca tüm parasını da garip eşya koleksiyonlarına harcamaya başlamıştı. Bir süre mutlu giden dadı Geertje'yle olan ilişkisi de Rembrandt'ın Hendrickije Stoffels adında bir kadınla ilişkiye girmesiyle bitti. Geertje'de ressamı evlenme vaadinde bulunup sonra sözünden dönmekle suçlayarak mahkemeye başvurdu. Rembrandt, mahkemede suçsuz bulundu fakat her yıl 200 gulden nafaka ödemek zorunda kalacaktı. Avrupalı diğer koleksiyoncularla da çalışması, yerel halkın sırt çevirmesinden sonra mali durumunu zar zor dengeliyordu. Ancak, müşterilerin resimleri geri çevirmeye başlamaları ve ödedikleri ücreti geri istemeleri, Rembrandt'ın ekonomik durumunu iyiden iyiye çökertti ve en sonunda 1658'de tüm özel koleksiyonu ve evi üzerine gelen haciz sonucu satıldı.

Rembrandt oğlu Tirus'a adeta tapmaktaydı. Sonradan Hendrickije Stoffels'ten bir kız çocuk daha sahip oldu ama Titus, ölen sevgili eşi Saskia'nın buruk bir hatırasıydı. Ressam oğluna olan düşkünlüğünü ve sevgisini yansıtan bir çok portresini yapmıştır. 1663 yılında ikinci karısı da ölen Rembrandt moralman iyice çökmüştü. Ne var ki beş yıl sonra hayattaki tek varlığı oğlu titus'u da kaybetti. Genç yaşta ölen Titus, 22 Mart 1668'de göz yaşları içinde toprağa verildi. 1668 tarihli ''Savurgan Oğulun Dönüşü'' adlı tablosunu oğlu Titus'a adadı. Bir kaç yıl sonra İkinci karısından olan kızını da kaybeden ressam hayatta yapayalnız kalmıştı. Kendini resimlerine vererek acısını unutmaya çalıştı.

Rembrandt, kayıplarının acısıyla kararan yaşamındaki son resimlerini, yani bir anlamda yaşamı boyunca tuttuğu günlüğün son sayfalarını kendi portrelerine ayırdı. Uslup bakımından da giderek Tiziano'ya yaklaşan ressam 1669'da öldü.

İlk yıllarından itibaren tür olarak tarihsel resimleri tercih etti ve İtalyan Rönesansıyla karşılaştırılabilecek, dinsel mitolojik ve yazınsal içerikli öykülere dayanan çalışmalar yaptı. Yetkin bir portre ressamı olmasına rağmen daha çok büyük konuları tercih etmiştir. Portrelerindeki güçlü anlatımla 20. yüzyıl empresyonistlerine ilham kaynağı olan ressam, ışık gölge kullanımı ve geniş espas anlayışıyla Flaman resmini en üst seviyeye çıkarmıştır.

MD FST 005 (1626-Anna-Accusee-Par-Tobit-Du-Vol-De-Chevreau) MD FST 006 (1626-Bapteme-D-Ennuque) 

MD FST 007 (1626-Lapidation-De-St-Etienne) MD FSU 003 (1629-Judas-Rapportant-30-Deniers)MD FST 008 (1627-La-Fuite-En-Egypte) MD FST 009 (1627-L-A-Potre-Paul-En-Prison) MD FSU 001 (1627-Parabole-De-L-Homme-Riche) MD FSU 002 (1628-Pierre-Et-Paul) MD FSU 004 (1629-Saint-Paul-A-Sa-Table-De-Travail) 

MD FSU 005 (1630-Jeremie-Pleurant-Sur-Jerusalem) MD FSU 006 (1631-La-Resurrection-De-Lazare) MD FSU 007 (1631-Presentation-Au-Temple) MD FSU 008 (1634-Le-Predicateur-Johannes Elison) MD FSU 009 (1634-L-Incredulite-De-St-Thomas) MD FSV 001 (1635-La-Sainte-Famille)

Part 2 MD FOF 004

09 Temmuz 2012

Gustave Courbet (Fransız Ressam)

MD HVE 005Jean Désiré Gustave Courbet (10 Haziran 1819 – 31 Aralık 1877), Fransız ressam. On dokuzuncu yüzyılda Fransa'yı gerçekçilik akımıyla tanıştırdı. Courbet hayat görüşünü şöyle açıkladı:“ Elli yaşındayım ve her zaman özgür yaşamak istedim. Hayatımı özgürlük içinde tamamlamama izin verin. Ölürken hakkımda "Hiç bir okula, kiliseye, enstitüye, akademiye ait değildi. Özgürlük rejimi haricinde hiçbir rejime ait olmadı." denmesine izin verin Courbet, gerçekçilik akımının yaratıcısı ve terimi literatüre kazandıran ressam olarak ün kazandı. Bir sanatçı olarak doğa manzaraları, deniz manzaraları ve mecazi kompozisyonlarla ilgilendi. Ayrıca, sosyal konuları işledi, fakirlerin zorlu çalışma şartlarına dikkat çekti. Eserleri ne romantizm ne de neoklasizm akımının içinde yer aldı. Courbet, gerçekçi bir ressamın görevinin sosyal aykırılıkları ve dengesizlikleri ortadan kaldırarak doğruyu açığa çıkarmak olduğuna inandı.Courbet için gerçekçilik sadece çizgilerde ve biçimde mükemmelliği yakalamak değildi. Ayrıca, doğadaki düzensizlikleri anlatan ressamların kendiliğinden gelişen ve kaba boyamalarını da içeriyordu. Hayatın sertliğini betimledi ve bunu yaparken çağdaş fikirler geliştirdi.Çalışmaları Honoré Daumier ve Jean-François Millet ile birlikte değerlendirildi ve Realizm (Gerçekçilik) olarak isimlendirildi.
Ornans'ta dünyaya gelen ressamın ailesi çiftçiydi ve oğullarının hukuk okumasını istiyordu. 1839 yılında Paris'e giden Courbet orada Steuben ve Hesse'nin stüdyosunda çalışmaya başladı. Stüdyodan bir süre sonra ayrılarak İspanyol, Flaman, Fransız ressamları inceleyip, eserlerinin kopyalarını çizerek kendi tarzını oluşturdu.İlk çalışmasında bir Cariye'yi betimledi. Fakat daha sonra gerçek hayatın etkileri üzerinde çalışmaya başladı. 1847 yılında, Hollanda'yı ziyaret etti. Rembrandt, Hals ve diğer Hollandalı ustaların eserlerinden etkilenerek ressamların çevrelerindeki hayatı anlatmaları gerektiğine inandı.Erken dönem çalışmaları arasında, kendi köpeğinin portresi ve Pipolu Adam ilgi çekti. Bu iki eseri de Paris Salonu sergilemeyi reddetti. Fakat, genç eleştirmenler hakkında pek çok yazı yazdılar ve 1849 yılında Courbet bilinen bir ressam haline geldi. Bu dönemde Ornans'taki Akşam Yemeğinden Sonra (Paris Salonu bu resmi ödüllendirdi) ve Loire Vadisi gibi eser üretti.


Ornans'ta Cenaze



MD HVH 006 (Ornas ta Cenaze)



Ressamın en önemli çalışmalarından biri de Ornans'ta Cenaze'dir. Bu resim, sanatçının Eylül 1848'de şahit olduğu bir olayı anlatır. Büyük amcasının cenazesini betimlediği bu eser gerçekçilik akımının en önemli parçalarından biri kabul edilir. Courbet, cenazeye katılan insanları tabloyu yaparken model olarak kullandı. Daha önceleri, tarihi olayları anlatmak için modeller, aktörler gibi kullanılıyordu. Burada ise Courbet "Cenazeye katılmış olan tüm kasaba halkını çizmeyi" tercih etti. Sonuç, Ornans'ta yaşamın ve yaşayanların gerçekçi bir temsili oldu. Eser hem eleştirmenlerin hem de kamuoyunun ilgisini çekti. 3,1x6,6 metrekarelik dev bir tabloydu. Sanat tarihçisi Sarah Faunce'a "Paris'te Defin kendini tarih resminin büyük geleneklerinin içinde buldu. Tıpkı kirli bir çizmeyle kibar bir partiye gidilmiş gibiydi ve gelenekselciler elbette ki resmi çok rahatsız edici buldular." dedi. Ayrıca, resim o dönem eserlerinden beklenen duygusal anlatımdan uzaktı. Ressamın karakterleri tiyatrosal hiçbir tepki vermemişler aksine yüzlerindeki ifade karikatürizeydi. Eleştirmenler, ressamı çirkinliği övmekle suçladılar. Fakat, romantizmin popülaritesini kaybettiği günlerde halkın bu yeni gerçekçi yaklaşım hoşuna gitti. Courbet, resmin önemini fark edip "Ornans'ta Cenaze, gerçekte romantizmin defni oldu." dedi. 1850 Salonu, 'Ornans'ta Cenaze ile birlikte 1945'de saldırıya uğrayan Taş Kırıcılar ve beş eserini daha sergiye kabul etti. Bu eserleri çoğunlukla yerel hayat ve arkadaşları ile ilgiliydi. Ressam gerçekçilik ile ilgili fikirlerini anarşizm ile birleştirdi ve belirli bir dinleyici kitlesi kazandıktan sonra demokratik ve sosyalist konuşmalar yapmaya başladı.


1850 yılında bir arkadaşına şöyle yazdı:


“ ...medenileşen toplumumuzda acımasız bir hayat yaşamam gerekli oldu. Devlete karşı bile özgür olmalıyım. Sempatimi kazanmış insanlara kendimi açık bir şekilde göstermeliyim. ”
Sanatçının Stüdyosu isimli tablosunu 1855 yılında yaptı. Bu tablo kendi hayatının bir betimlemesiydi. İçlerinde Charles Baudelaire'in de olduğu arkadaş çevresi ile birlikte kendini çizdi.


Şöhret


MD HVH 004  (Koltukta Çıplak Kadın)1860'ların sonuna doğru, Courbet bir grup erotik eser çizdi. Bunların arasında Koltuktaki Çıplak Kadın (Femme nue couchée) da vardı. 1866 yılında çizdiği Dünyanın Kökeni isimli resimde kadın cinsel organını betimledi. Uyku tablosunda ise iki kadını yatakta çizdi. Halka sergilenmesi yasaklanan bu eserler onun ününü daha da arttırdı.14 Nisan 1870'de Courbet, özgür ve sansürsüz sanat için bir bildiri yayınladı. Bu bildiriye imza atanlar arasında André Gill, Honoré Daumier, Jean-Baptiste Camille Corot, Eugène Pottier, Jules Dalou ve Édouard Manet vardı.



MD HVF 007III. Napolyon'un vermek istediği şeref nişanını reddetmesi ile rejim karşıtları arasında popüler oldu. 1871 yılındaki devrim sırasında Paris'teki müzelerin korunması görevi ressama verildi ve ressam kalabalığın müzeleri yağmalamasına engel oldu. Resmi emir çıkartılarak Vendôme Column bölgesinin yıkmaya çalışanlara ayak diremesi sonucunda Versailles'da bir mahkeme tarafından altı ay hapis ve 500 frank para cezasına çarptırıldı.


1873'te yeni seçilen başkan Mac-Mahon, Vendôme Column'un bir daha inşa edilmesini istedi ve Courbet masrafları ödemekle cezalandırıldı. Ressam İsviçre'ye sığındı. 4 Mayıs 1877'de tahmini masraf açıklandı: 323.091 frank ve 68 sent. Courbet gelecek 33 sene boyunca her yıl 10.000 fran ödemeye mahkûm edildi.Courbet, 58 yaşındayken İsviçre'de La Tour-de-Peilz'de ağır alkol sebebiyle geçirdiği karaciğer rahatsızlığı sonucunda 31 Aralık 1877'de vefat etti.


Sergileri [değiştir]1882 yılında École des Beaux-Arts'ta çalışmalarından oluşan bir sergi açıldı.


2007 ve 2008 yıllarında Grand Palais (Paris), Musée Fabre (Montpellier) ve Metropolitan Museum of Art'ta (New York) önemli sergileri açıldı.



MD HVF 001 MD HVF 002



Etkileri



Courbet tarzı gerçekçilik arkasından gelen pek çok ressamı etkiledi. Bunların arasında Alman ressamlar Wilhelm Leibl,[6] James McNeill Whistler ve Paul Cézanne de yer alır. Ayrıca, Edward Hopper'ın "Paris'teki Köprü" (1906) ve "Şehre Yaklaşırken" (1946) çalışmalarında ressamın "Loue'nun Kaynağı" ve "Dünyanın Kökeni" resimlerine Freudyen bir yankılanma vardır. Hopper'ın 1920 yılında çizdiği "Les Deux Pigeons" isimli çalışması da Courbet ruhunu taşır. Bu eserde aşıklar bir taraçada birbirlerine sarılırken altlarında bir nehir ormana doğru özgürce akmaktadır



MD HVE 007 MD HVE 008



Diğer Eserleri için gidiniz

01 Haziran 2012

Leonard Baskin (1922 – 2000)

imagesCA78Y4YP Leonard Baskin (1922 – 2000) Amerikalı heykeltraş, kitap illüstratörü, grafiker, grafik sanatçısı, yazar ve öğretmen.
Yaşamı ve Çalışmaları
Leonard Baskini Amerikalı modern dansçı ve koreograf Sophie Maslow'un ilk kuzenidir.


Yale Üniversitesi'nde öğrenci iken iyi kitap üretiminde uzmanlaşmış küçük özel bir matbaa olan Gehenna Press'i kurmuştur. 1953'den 1974'e kadar Northampton, Massachusetts'deki Smith College'de baskı ve heykel dersleri vermiştir.


Hayatının büyük bölümünde A.B.D.'de yaşamış fakat dokuz yılını, "Crow" (Karga) isimli şiir kitabının illüstrasyonunu yaptığı arkadaşı Ted Hughes'a yakın Tiverton yakınlarındaki Lurley Manor, Lurley,
Devon'da geçirmiştir. Sylvia Plath, The Colossusdaki (1960) sondan bir önceki şiir olan "Sculptor" (Heykeltraş) şiirini Leonard Baskin'e ithaf etmiştir.


121 Leonard Baskin, Franklin Delano Roosevelt Anıtı, Washington, DC., (ithaf 1997), ayrıntıKamusal sipariş eserleri arasında Franklin Delano Roosevelt Anıtı için bir kabartma ve 1994 yılında Ann Arbor'daki Holokost Anıtı için dikilen bronzdan oturmuş bir figür vardır.


Çalışmaları Metropolitan Sanat Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi, Modern Sanatlar Müzesi, Chicago Sanat Enstitüsü, Boca Raton Sanat Müzesi, British Museum, Honolulu Sanat Akademisi ve Vatikan Müzesi gibi birçok ünlü müzede yer almaktadır.


Baskin 3 Haziran 2000'de 77 yaşında ölmüştür.


Portland Sanat Enstitüsü Baskin anısına bir anıta ev sahipliği yapmaktadır.


Ödülleri
Leonard Baskin, Holokost Anıtı Ann Arbor, MichiganGuggenheim Bursu
American Academy of Arts and Letters Altın Madalyası
Amerikan Grafik Sanatları Enstitüsü Özel Liyakat Madalyası
Ulusal Dizayn Akademisi Altın Madalyası



170px-LBAAHol2 images imagesCA3AI9KD imagesCA6J750S imagesCA8LVSXV imagesCAAMGPAJ imagesCAH19NGC imagesCAI7S30A imagesCALMLTPK imagesCAS1V0GT imagesCAX406L0 imagesCATPY0MR baskin-theodule-ribot LB-FDR-Memorial-2

25 Mayıs 2012

Jean Arp (Strasbourg, 1887-Basel, 1966)

MD HKL 008 Fransız heykelcisi ve ozanı (Strasbourg, 1887-Basel, 1966). Strasbourg Uygulamalı Sanatlar Okulu'nda ve Mimar Güzel Sanatlar Okulu'nda öğrenim gören Jean Arp, çağdaş resme ve şiire tutkuyla bağlandı. 1911'de, Matisse ile Picasso'nun tablolarının da yer aldığı bir sergiye katıldı. Kandinsky ve Delaunay'le, Birinci Dünya sava*şından önce de Max Ernst, Modigliani ve Apollinaire'le dostluk kurdu. Savaşa karşı olduğundan İsviçre'ye geçti ve 1915' te Sophie Taeuber'le tanışarak evlendi. Kuruluşundan başlayarak dadacılığın etkinlikleri*ne katıldı. Kolajlar ve duvar halıları yaptı; şiirler yazdı; 1917'de heykel*ciliğe yöneldi. 1925'te Meudon'a yerleştikten sonra, kesilip üst üste konmuş çokrenkli ya da tekrenkli ağaç ya da karton panolardan oluşan ilk "kabartmalar"nıı yaptı, jean Arp'ın, dadacı akıma uyduğu bu dönemden kalma yapıtları ara*sında Fleur-marteau (1917), Ast-te-nombril et fourchettes (1923) ve Horloge (Duvar Saati, 1924) sayılabilir.
MD HKL 009 MD HKM 001 MD HKM 002


SOMUT SANAT
1930 yılında alçı ve mermerden heykeller yapmağa başlayan Jean Arp, fransızca yazdığı ilk şiir kitaplarını da yayımladı. Aynı yıl, yakın arkadaşı Theo van Doesburg, Art concret (Somut Sanat) adlı bir dergi çıkarmaya başladı: O dönemde, non-figüratif resim yapan bazı sanatçılar, yapıtlarının soyut terimiyle nitelendirilmesine karşı çıkmaktaydılar. Özellikle Arp, heykellerinde soyut hiçbir yan bulunmadığım, bu yapıtların gerçeğin bir kopyası değil, gerçeğin bir parçası olduğunu ileri sürerek şöyle diyordu: "Biz doğayı kopya etmek, var olan bir şeyi çoğaltmak istemiyoruz... Biz bir bitkinin meyve vermesi gibi doğrudan doğruya üretmek istiyoruz. Sanatımızda en küçük biı soyutlama izi bulunmadığından, onu somut sanat diye adlandırıyoruz. Temelde böyle bir görüşü benimse Jean Arp, Concretions (Somutlamalar) adını verdiği bir dizi heykel yapmaya girişip, gereçleriyle, hacimleriyle, doğa nesnelerine benzeyen, doğa nesneleriyle karışan biçimler yaratmaya çalıştı. Denizin cilaladığı çakıl taşlarından, bulutların yuvarlaklığından ve kadın bedeninden büyük ölçüde etkilenerek Torse (Gövde, 1931), Bourgeons: (Tomurcuklar, 1938), Sculptun concrete "Mirr" (Somut Heykel "Mirr", 1949), Torse de Choree ( (1958), vb. adlı yapıtlarım ortay koydu.
MD HKM 003 MD HKM 004 MD HKM 005


Kendini bütünüyle sanatına ve şiirlerine adayıp, toplumdan uzak bir yaşam süren Arp, daha yoğun, daha gelişmiş heykeller yaparken, şiirlerinde de dadacılığın bütün özelliklerini ortaya koydu; hattâ düşünce ve estetikte her türlü hareketsizliği alaya aldı. İkinci Dünya savaşından sonra dünyanın bütün sanat çevrelerinde ilgi gör*meye başlayan sanatçının yapıtları, çeşitli yerlerde sergilenirken, şiirle*ri de yeniden yayımlandı; 1954'te Venedik ikiyıldabir Sergisi'nde Uluslararası Heykel Ödülü'nü kazandı. Yaşamının son yıllarında, yakalandığı kalp hastalığı taşı yontmasını engellediği için, sanat yaşamının ilk yıllarındaki gibi alçı ve ağaç yont*maya ve resme yönelen Jean Arp, yeni kabartmalar yaptı: Tete bouteille (1956); Reveil (1957), vb. Heykellerinde ve şiirlerinde,yepyeni bir biçim arayışı içine giren Arp, modern sanatçıların başlıcalarından biri sayılmaktadır.


MD HKM 006 MD HKM 007 MD HKM 008
BAŞLICA YAPITLARI
Heykel: Cobra-Centaure (mermer*den, 1952); Outrance d'une outre mvthique (kireçtaşından, 1952); Torse (Gövde; mermerden, 1953); uatique (mermerden, 1953); Personnage preadamite (Ademöncesi Kişi; ağaçtan, 1952).
Şiir:Le ge de l'air (1946); On my way (Yolumun Üstünde, 1947); Le Voilier dans la foret (Ormandaki Yelkenli, 1957).Ayrıca, Unesco'nun Paris'teki mer*kezi için 15 m uzunluğunda bir ba*kır kabartma yapmış ve birçok şairin (özellikle Tristan Tzara'nın) şiir kitaplarını resimlemiştir.











MD HKM 009 MD HKN 001 MD HKN 002 MD HKN 003 MD HKN 004

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!