Jean Désiré Gustave Courbet (10 Haziran 1819 – 31 Aralık 1877), Fransız ressam. On dokuzuncu yüzyılda Fransa'yı gerçekçilik akımıyla tanıştırdı. Courbet hayat görüşünü şöyle açıkladı:“ Elli yaşındayım ve her zaman özgür yaşamak istedim. Hayatımı özgürlük içinde tamamlamama izin verin. Ölürken hakkımda "Hiç bir okula, kiliseye, enstitüye, akademiye ait değildi. Özgürlük rejimi haricinde hiçbir rejime ait olmadı." denmesine izin verin Courbet, gerçekçilik akımının yaratıcısı ve terimi literatüre kazandıran ressam olarak ün kazandı. Bir sanatçı olarak doğa manzaraları, deniz manzaraları ve mecazi kompozisyonlarla ilgilendi. Ayrıca, sosyal konuları işledi, fakirlerin zorlu çalışma şartlarına dikkat çekti. Eserleri ne romantizm ne de neoklasizm akımının içinde yer aldı. Courbet, gerçekçi bir ressamın görevinin sosyal aykırılıkları ve dengesizlikleri ortadan kaldırarak doğruyu açığa çıkarmak olduğuna inandı.Courbet için gerçekçilik sadece çizgilerde ve biçimde mükemmelliği yakalamak değildi. Ayrıca, doğadaki düzensizlikleri anlatan ressamların kendiliğinden gelişen ve kaba boyamalarını da içeriyordu. Hayatın sertliğini betimledi ve bunu yaparken çağdaş fikirler geliştirdi.Çalışmaları Honoré Daumier ve Jean-François Millet ile birlikte değerlendirildi ve Realizm (Gerçekçilik) olarak isimlendirildi.
Ornans'ta dünyaya gelen ressamın ailesi çiftçiydi ve oğullarının hukuk okumasını istiyordu. 1839 yılında Paris'e giden Courbet orada Steuben ve Hesse'nin stüdyosunda çalışmaya başladı. Stüdyodan bir süre sonra ayrılarak İspanyol, Flaman, Fransız ressamları inceleyip, eserlerinin kopyalarını çizerek kendi tarzını oluşturdu.İlk çalışmasında bir Cariye'yi betimledi. Fakat daha sonra gerçek hayatın etkileri üzerinde çalışmaya başladı. 1847 yılında, Hollanda'yı ziyaret etti. Rembrandt, Hals ve diğer Hollandalı ustaların eserlerinden etkilenerek ressamların çevrelerindeki hayatı anlatmaları gerektiğine inandı.Erken dönem çalışmaları arasında, kendi köpeğinin portresi ve Pipolu Adam ilgi çekti. Bu iki eseri de Paris Salonu sergilemeyi reddetti. Fakat, genç eleştirmenler hakkında pek çok yazı yazdılar ve 1849 yılında Courbet bilinen bir ressam haline geldi. Bu dönemde Ornans'taki Akşam Yemeğinden Sonra (Paris Salonu bu resmi ödüllendirdi) ve Loire Vadisi gibi eser üretti.
Ornans'ta Cenaze
Ressamın en önemli çalışmalarından biri de Ornans'ta Cenaze'dir. Bu resim, sanatçının Eylül 1848'de şahit olduğu bir olayı anlatır. Büyük amcasının cenazesini betimlediği bu eser gerçekçilik akımının en önemli parçalarından biri kabul edilir. Courbet, cenazeye katılan insanları tabloyu yaparken model olarak kullandı. Daha önceleri, tarihi olayları anlatmak için modeller, aktörler gibi kullanılıyordu. Burada ise Courbet "Cenazeye katılmış olan tüm kasaba halkını çizmeyi" tercih etti. Sonuç, Ornans'ta yaşamın ve yaşayanların gerçekçi bir temsili oldu. Eser hem eleştirmenlerin hem de kamuoyunun ilgisini çekti. 3,1x6,6 metrekarelik dev bir tabloydu. Sanat tarihçisi Sarah Faunce'a "Paris'te Defin kendini tarih resminin büyük geleneklerinin içinde buldu. Tıpkı kirli bir çizmeyle kibar bir partiye gidilmiş gibiydi ve gelenekselciler elbette ki resmi çok rahatsız edici buldular." dedi. Ayrıca, resim o dönem eserlerinden beklenen duygusal anlatımdan uzaktı. Ressamın karakterleri tiyatrosal hiçbir tepki vermemişler aksine yüzlerindeki ifade karikatürizeydi. Eleştirmenler, ressamı çirkinliği övmekle suçladılar. Fakat, romantizmin popülaritesini kaybettiği günlerde halkın bu yeni gerçekçi yaklaşım hoşuna gitti. Courbet, resmin önemini fark edip "Ornans'ta Cenaze, gerçekte romantizmin defni oldu." dedi. 1850 Salonu, 'Ornans'ta Cenaze ile birlikte 1945'de saldırıya uğrayan Taş Kırıcılar ve beş eserini daha sergiye kabul etti. Bu eserleri çoğunlukla yerel hayat ve arkadaşları ile ilgiliydi. Ressam gerçekçilik ile ilgili fikirlerini anarşizm ile birleştirdi ve belirli bir dinleyici kitlesi kazandıktan sonra demokratik ve sosyalist konuşmalar yapmaya başladı.
1850 yılında bir arkadaşına şöyle yazdı:
“ ...medenileşen toplumumuzda acımasız bir hayat yaşamam gerekli oldu. Devlete karşı bile özgür olmalıyım. Sempatimi kazanmış insanlara kendimi açık bir şekilde göstermeliyim. ”
Sanatçının Stüdyosu isimli tablosunu 1855 yılında yaptı. Bu tablo kendi hayatının bir betimlemesiydi. İçlerinde Charles Baudelaire'in de olduğu arkadaş çevresi ile birlikte kendini çizdi.
Şöhret
1860'ların sonuna doğru, Courbet bir grup erotik eser çizdi. Bunların arasında Koltuktaki Çıplak Kadın (Femme nue couchée) da vardı. 1866 yılında çizdiği Dünyanın Kökeni isimli resimde kadın cinsel organını betimledi. Uyku tablosunda ise iki kadını yatakta çizdi. Halka sergilenmesi yasaklanan bu eserler onun ününü daha da arttırdı.14 Nisan 1870'de Courbet, özgür ve sansürsüz sanat için bir bildiri yayınladı. Bu bildiriye imza atanlar arasında André Gill, Honoré Daumier, Jean-Baptiste Camille Corot, Eugène Pottier, Jules Dalou ve Édouard Manet vardı.
III. Napolyon'un vermek istediği şeref nişanını reddetmesi ile rejim karşıtları arasında popüler oldu. 1871 yılındaki devrim sırasında Paris'teki müzelerin korunması görevi ressama verildi ve ressam kalabalığın müzeleri yağmalamasına engel oldu. Resmi emir çıkartılarak Vendôme Column bölgesinin yıkmaya çalışanlara ayak diremesi sonucunda Versailles'da bir mahkeme tarafından altı ay hapis ve 500 frank para cezasına çarptırıldı.
1873'te yeni seçilen başkan Mac-Mahon, Vendôme Column'un bir daha inşa edilmesini istedi ve Courbet masrafları ödemekle cezalandırıldı. Ressam İsviçre'ye sığındı. 4 Mayıs 1877'de tahmini masraf açıklandı: 323.091 frank ve 68 sent. Courbet gelecek 33 sene boyunca her yıl 10.000 fran ödemeye mahkûm edildi.Courbet, 58 yaşındayken İsviçre'de La Tour-de-Peilz'de ağır alkol sebebiyle geçirdiği karaciğer rahatsızlığı sonucunda 31 Aralık 1877'de vefat etti.
Sergileri [değiştir]1882 yılında École des Beaux-Arts'ta çalışmalarından oluşan bir sergi açıldı.
2007 ve 2008 yıllarında Grand Palais (Paris), Musée Fabre (Montpellier) ve Metropolitan Museum of Art'ta (New York) önemli sergileri açıldı.
Etkileri
Courbet tarzı gerçekçilik arkasından gelen pek çok ressamı etkiledi. Bunların arasında Alman ressamlar Wilhelm Leibl,[6] James McNeill Whistler ve Paul Cézanne de yer alır. Ayrıca, Edward Hopper'ın "Paris'teki Köprü" (1906) ve "Şehre Yaklaşırken" (1946) çalışmalarında ressamın "Loue'nun Kaynağı" ve "Dünyanın Kökeni" resimlerine Freudyen bir yankılanma vardır. Hopper'ın 1920 yılında çizdiği "Les Deux Pigeons" isimli çalışması da Courbet ruhunu taşır. Bu eserde aşıklar bir taraçada birbirlerine sarılırken altlarında bir nehir ormana doğru özgürce akmaktadır
0 Yorum:
Yorum Gönder