Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Dünya Kültürü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya Kültürü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Şubat 2022

Titanlar (Dünya Mitolojisi)

Titanlar, Yunan mitolojisine göre efsanevi Altın Çağ'da dünyayı yönetmiş olan güçlü tanrı ırkıdır.

Genellikle baz alınan Hesiod'un theogonisine göre en başta on iki Titan vardı. Bu Titanlar değişik kavramlarla özdeşleştirilmiştir. Örnek olarak, okyanus, hafıza, görüntü ve doğal kanun verilebilir. Baştaki on iki Titan daha sonra başka Titanları doğurdular. Bunlardan bazıları Prometheus ve Atlas'tı. Titanlar, babası Uranus'u tahttan atan Kronos tarafından yönetilmiştir. Titanlar ise Olimposlu tanrılar tarafından tahttan indirilmiştir.

On iki titanın genel özellikleri

İlk başta olan, orijinal on iki Titan ve simgeledikleri kavramlar aşağıdaki gibidir:

1. Kronos - Zaman


Kronos adını zaman anlamına gelen khronos sözcüğünden almaktadır. Gaia'nın doğurduğu son titan olmakla birlikte, zamanı yarattığı ve zamanlarda seyahat ettiği söylenir. Kronoloji sözcüğü Kronos isminden türemiştir. Roma mitolojisinde Satürn olarak da bilinir.


Uranüs ve Gaia'nın son oğlu olan Kronos titanlar soyundandır ve babası Uranos'un testislerine sapladığı orakla birinci kuşak tanrıların egemenliğine son vermiş, ikinci kuşağı başa geçirmiştir.

Kronos kız kardeşi Rhea ile evlenmiş ve daha sonra dünyaya hüküm sürecek olan Tanrı çocukları  (Hestia, Demeter, Hera adlı üç kızla Hades, Poseidon ve Zeus adlı üç oğlu) meydana gelmiştir.

Kronos, Uranüs'e yaptıklarından dolayı, aynı karşılığı çocuklarından da göreceğinden korkarak doğduklarından sonra çocuklarını yemiştir. Ancak Zeus yerine kundağı sarılmış bir taşla kandırılmış ve Zeus'la gireceği savaşı kaybedip Tartaros'a kapatılmıştır.

2. Okeanos - Okyanus


Okeanos, Yunan mitolojisinde, Uranus ile Gaia'nın ilk çocuğu ve ilk Titan'dır. Tüm okyanusların kişileşmiş hali olan Okeanos, genelde kaslı bir adamın uzun sakallı ve boynuzlu yüzüyle simgelenirdi. Okeanos'un alt kısmı bir yılanı andırıyordu.


Okeanos'un kardeşi olan bir başka Titan'la, Tethys'le zaman geçirmesi üçbin deniz nymphelerinin oluşmasına neden oldu. Okeanid olarak da bilinen bu nymphelerin her biri ayrı bir ırmak, çay, göl ya da havuzun hakimleri oldular.  
Bazı araştırmacılar Okeanos'un önceleri tüm tuzlu suları temsil ettiğini düşünüyorlar. Bunun nedeni de o zamanlar Akdeniz ve Atlantik Okyanus'un çok fazla bilinmemesiydi. Ancak daha sonra coğrafya geliştikçe, Poseidon neredeyse tamamı bilinen Akdeniz'i, Okeanos ise daha az bilinen Atlantik Okyanusu temsil etmeye başladı. En bilindik çocukları Metis, Amphitrite, Eurynome, Styks ve Klymore'dir.
Okeanos, Thetis ve Themis ile birlikte Olimposlularla, Titanların arasında geçen savaşa katılmamıştır.

3. Tethys - Yeraltı suları.


Tethys, denizin, bereketli okyanusun yansımasıdır. o da diğer titanlar gibi, Uranus ile Gaia'nın kızıdır. Kocası ve erkek kardeşi olan Okeanos'dan birçok çocuğu olmuştur.

Antik çağda onun dünyadaki büyük nehirlerin (Nil nehri vb) annesi olduğuna inanılırdı. Aynı zamanda Tethys Okeanos'dan çok güzel 3 bin kadar peri kızı doğurmuştur.

4. Hyperion - Güneş


Hyperion; Olimpos'lu on iki tanrı tahtı Titanların elinden aldıktan sonra Tartarus'a sürgün edilen on iki Titandan biridir. Kayıtlarda Işığın Titanı olarak da geçer. Ayrıca Helios (Güneş) ve Selene'nin (Ay) babasıdır. Titanlar Dünya'yı yönetirken Dünya'nın Doğu kısmını yönetmiştir ( Güneş Doğudan doğduğu için Şafağın Efendisi ve Işığın Lordu olmuştur ) ve daha çok Doğu'nun Titanı olarak bilinir.

5. Thei - Görüntü ve değerli taşlar


Yunan mitolojisinde Theia, Titanlar'ın aydınlıktan sorumlu olanıydı. Kardeşi ve kocası Hyperion'dan; Helios, Selene ve Eos'un annesidir. Thia veya Thea diye de anılır. Diğer bir görevi de değerli taşlar üzerinedir. Bu taşlar altın, gümüş ve mücevherlerdir. Bir diğer ismiyse Euryphaessa'dır.

6. Koios - Akıl ve Kuzey Kutbu


Yunan mitolojisinde Koios, akıl Titan'ıydı. Kız kardeşi olan zeka Titan'ı Phoebe ile birleşmişler ve Leto ile Asteria olmuştur. Leto, Zeus'la birleşmiş ve Artemis ve Apollo'yu doğurmuştur. Diğer Titanlar gibi, Koios da Zeus ve diğer Olimposlu Tanrılar tarafından tahttan indirilmiştir.

7. Phoebe - Karanlık ve Gizem


Geleneksel olarak ayla ilişkilendirilen Phoebe, Apollo ve Artemis'in anneannesidir. Koios'tan Leto ve Asteria'yi dogurmuştur. Çok güçlü bir kahindir. Delphi tapınağı ona aittir fakat torunu Apollo'ya doğum gününde hediye olarak devir etmiştir.

8. Rhea - Doğurganlık, Bereket, Dağlık Bölgeler.


Tanrıların anası ve Dağlık bölgelerin tanrıçası olarak bilinir. Önceleri çoğunlukla Gaia ve Kybele ile eş tutulurken sonradan, Olimpos Dağı'nda yaşamamasına rağmen, tanrı ve tanrıçalarının anası sayılmıştır.


Rhea ve Kronus'un 6 çocuğu olmuştur. Bunlar sırasıyla: Hestia, Demeter, Hera, Hades, Poseidon ve Zeus'tur. Kronos babasından öğrendiği üzere çocuklarını doğar doğmaz yutmaya başlamıştır. Rhea bu duruma artık katlanamaz hale gelmiş ve annesi ile babasından Zeus'u kurtarmak için yardım istemiştir. Bir plan yaparak bunu başarmışlardır. Bu plana göre Rhea Zeus doğduğunda onu İda Dağı'na saklamış ve Kronus'a bezlere sarılı taş yedirmeyi başarmıştır.

9. Mnemosyne - Hafıza ve Hatıra


Yunan Mitolojisi'nde hafızanın yansıması olan Titandır. Yakışıklı bir çoban kılığına girmiş olan Zeus'la dokuz gece beraber olduktan sonra, ilham perileri olarak bilinen, dokuz kızları olmuştur.
Bunlar: 
Calliope - Epik Şiir
Clio - Tarih
Erato - Aşk Şiiri
Euterpe - Müzik
Melpomene - Tragedya
Calliope - Epik Şiir
Clio - Tarih
Erato - Aşk Şiiri
Euterpe - Müzik
Melpomene - Tragedya

10. Themis- Adalet ve Düzen


Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. İlahi adaletin temsilcisidir. Zeus'un Metis'ten sonraki ikinci karısıdır. Babaları Zeus olan, Horae ve Moirae'nin annesidir. 
Kendisi öfkeli veya cezalandırıcı değildir. Ona yeteri kadar saygı gösterilmediğinde veya adaletsizlik yapıldığında, o sessiz kalır ve onun yerine Nemesis gerekli karşılığı, cezayı verir.
İlk dönemlerde tam zıddı olduğu Eris ile beraber ve benzer resmedilmiştir. Son dönemlerde ve daha sonraki çağlarda ise gözleri bağlı elinde bir terazi ile resmedilmiştir.

11. Kriyus - Savaş


Eurybia'dan Perses ve Pallas isimli oğullara sahip olmuştur. Bu on iki Titan arasında hiçbir bilgiye sahip olunmayan daha doğrusu hakkında pek araştırma yapılmayan tek titan Krios'dur. Ne tanrısı olduğu belli olmayan bu titan hakkında pek çok tez ortaya atılmış fakat açıklık getirilememiştir.
Tarihi kaynaklarda kabul edilen özelliği ve hakkında bilgi olmamasının sebebi şöyle açıklanmaktadır:

Krios: Bir güç ve savaş tanrısıdır. Gaia ile Titanların lideri Uranüs'ün oğludur. Ve Nike'nin en büyük ata soyudur. Eurybia ile evlendikten ve Pallas isimli bir çocuk sahibi olduktan sonra diğer titanlar tarafından tehdit olarak görülmüş fakat gücü ve kudretiyle baş edemeyeceklerini bilen Titanlar, onu ailesiyle tehdit edip lanetlemiştir. Ve bütün bilgileri kaybolmuştur, bulunamamıştır. Krios'a tapan yüz binlerce insan onun kudretine ve gücüne hayrandır. Yunan mitolojisinde Kronos'tan daha güçlü olduğu sanılan tek Titan'dır.

12. Iapetos - Ölümlülük


İapetos veya İapetus, Okeanos ile Tethys'in kızlarından bir olan Klymene ile evlenmiş ve bunun sonucunda Atlas, Menoitios, Prometheus ve Epimetheus olmak üzere 4 çocuk meydana getirmiştir. Bunlar da ikinci kuşak titanlar arasında yer almaktadırlar.

14 Ocak 2022

Dövüş Sanatları

Boks
Dövüş sanatları veya savaş sanatları, çeşitli kurallara bağlanarak sistemleştirilmiş fiziksel mücadele ve talim geleneklerinin ve spor dallarının ortak adı. Günümüzde bu sporlar; fitness, kendini koruma, zihinsel disiplin, karakter gelişimi, kendine güven ve karşılıklı mücadele amacıyla yapılmaktadır. Bir kısmı özel silah ve ekipmanlar gerektirir.

Günümüzde çeşitli stilleriyle. Ninjutsu Wushu, Jujutsu, Lethwei, Kalarippayat, Pencak Silat, Aikijutsu, Taekyon gibi klasik, Karate, Tekvando, Judo, Aikido, Wing Chun gibi daha eski sistemlerin yakın dönemde yeni yorumları olan neo-klasik dövüş sanatlarının yanı sıra Kick Boks, Krav Maga, Jieishudan gibi çeşitli dövüş sanatlarından unsurların günümüz ihtiyaçları çerçevesinde bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş modern Melez savaş sanatları, Karma savaş sanatları da hem Kendini savunma hem de sağlık amaçlı çalışılmaktadır.

Bazı stiller

Sholin 
Adithada, Antik Güney Hindistan savaş sanatı. Pratisyenler çıplak elleri, ayak, diz, dirsek ve alınlarını kullanırlar.

Aikijujutsu Kelime anlamı olarak İç enerjinin dışa yansıtılması ile uygulanan jujutsu formu demektir.ilk olarak Aiki in yo ho öğretisi olarak 11.ci yüzyılda dizayn edilmiştir.Modern dünyaya ilk olarak tanıtan ve açan kişi Sokaku Takeda Dai Sensei dir.Sanatın Tam Adı Daitoryu Aikijujutsu'dur.Aikido Morihei Ueshiba'nın Aikijujutsu3 'dan türettiği savaş yolu formu.

Alpagut (Dövüş Sanatı) — Turan Dövüş Sanatı'nı kendinde birleştiren Dövüş Sanatıdır. Dünya Alpagut Federasyonu (DAF) (İngilizce: World Alpagut Federation (WAF)) bu Dövüş Sanatını Yürüten resmî organizasyondur.

Amarok Bir Hun Türk Dövüş Sanatı. Almanya da ünlü Türk film dublörü Hakan Haslaman tarafından kurulmuştur.

Amatör güreş atışlar ve rakibi ayakta ve yerde kontrol etme üzerinde durur. Greco-Roman güreş ve Serbest stil güreş kategorileri vardır.

Amerikan Kenpo Amerikalı savaş sanatçısı Ed Parker tarafından Çin ve Japon stillerinden geliştirilmiş savaş sanatı.

Baguazhang dahili bir Çin savaş sanatıdır.

Bando Burma'nın resmî Dövüş sistemi.

Bartitsu Tenjin-Shinyo Ryu Jiujitsu, Shinden-Fudo Ryu Jiujitsu, ilk dönem Kodokan Judo, the Vigny system sopa dövüşü, klasik boks ve savate gibi sistemlerden türetilmiş eklektik bir kendini savunma sistemi.

Brezilya Jiujitsusu Bazı Japon Juijutsu okullarının değiştirilmiş bir versiyonu. Yer dövüşü üzerinde daha fazla durulmaktadır. Kurucularından biri olan Gracie'ye atıfla Gracie Jui-Jutsu da denilmektedir.

Capoeira 16.yüzyılda Brezilya'daki Angola köleleri tarafından geliştirilmiş dans, dövüş oyunu.

Eskrima, Filipin kökenli savaş sanatı. Kali-Arnis adıyla da bilnmekte ve çoğunlukla bıçak-sopa dövüşüne yer vermektedir.

Güreş, Vuruşsuz olarak rakibi yere yıkma veya yerde çeşitli oyunlar icra etmeye dayalı bir savaş sanatıdır. Antik Yunan'da olduğu gibi çeşitli toplumlarda (Türkler, Ruslar, Moğollar vs.) da güreş benzeri savaş sanatları geliştirilmiştir.

Hapkido Daitoryu Aikijujutsu3  sanatının Sokaku Takeda Soke (koruyucu iletici) 'nin Koreli öğrencisi Young-Sool Choi tarafından Tekvando Bacak tekniklerinin ve vuruşlarının karışımıyla oluşturduğu Savaş yolu formudur.

Hung Gar Güçlü duruşları olan bir savaş sanatı.

Hwarangdo Joo Bang Lee tarafından geliştirilmiş Kore savaş sanatı.

Kırış Tekniği

Melez savaş sanatları
, değiş savaş sanatlarının bir araya getirilmesiyle oluşmuş sistemler. Jeet Kune Do ve Har-Ki gibi savaş sanatları.

Jeet Kune Do, Bruce Lee tarafından geliştirilmiş, Wing Chun temelli savaş sanatıdır. Çeşitli savaş sanatlarından teknikler içerir. MMA yani Karma Savaş Sanatlarının ilk örneği veya atası olarak bilinir.

Judo Japon savaş sanatı.

Jujutsu Vuruş, atışlar, tutuşlar ve kilitlerin kullanıldığı silahsız savaş sanatları için kullanılan genel bir Japonca terim.

Kajukenbo Karate, Jujutsu, Kenpo ve Çin Boksunun 1947'de Oahu, Havai'de bir grup savaş sanatçısı tarafından bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.

Kalarippayat, Hindistan savaş sanatı. Ayurveda sağaltım sistemiyle de ilişkilidir.

Karate anlamı 'Boş El'dir. Okinava adasındaki dövüş sanatından modernize edilmiş bir spor ve savaş sanatıdır. Kyokuşinkai, Aşihara, Şotokan gibi alt türleri vardır.

Kateda Antik Tibet'de kökleri olduğu iddia edilen ancak son versiyonları Endonezya savaş sanatı Pencak Silat ve Kuntao sanatları olan bir savaş sanatı.

Krav Maga İsrail birlikleri tarafından oluşturulan savaş sanatıdır.

Kenjutsu Kılıcın kullanıldığı bir Japon savaş sanatı.

Kendo
Kendo Bambu sopaların kullanıldığı Japon Kılıç dövüşü sporu.

Kuk Sool Won Japon savaş sanatlarından etkilenmiş bir Kore dövüş sistemi.

Kung Fu ya da günümüzde daha çok kullanılan ismiyle Wushu. Çin'de geliştirilmiş çeşitli stilleri olan savaş sanatlarına verilen ortak ad.

Kulelkavido ya da İcyol yahut Chi Kung Tao. Sijo Yüksel Yılmaz'ın sistematize ettiği, Jeet Kune Do felsefesi üzerine bina edilmiş silahlı kalabalık dövüş tecrübelerinin pratik ve teorik sanatı.

Kuttu Varisai Tamil Nadu kökenli antik savaş sanatı.

Alpagut8  Türk savaş sanatı

Matrak Oyunu Osmanlı İmparatorluğu'nda Yeniçeri biriminin her gün kılıç-kalkan eğitimlerden önce ve sonra ısınma ve moral düzeltme adına oynadıkları geleneksel bir oyundur. Matrak Oyunu'na, Osmanlı ve Selçuklu imparatorluklarında şenliklerde de eğlence amacıyla yer verilmiştir.

Karma Dövüş Sanatları

Muay Thai Tayland Boksu adı ile de bilinen ulusal Tayland savaş sanatı. Kick Boks gibi dövüş sporları da aslen bu savaş sanatından esinlenilerek oluşturulmuştur.

Ninjutsu Ninjalar tarafından uygulanan Japon savaş sanatı. Bugün Ninjutsu adına Koga ve İga ekollerinden sadece birisi yaşamını sürdürmektedir. Ninjutsu, daha özel adıyla da bugün "Bujinkan Budo Taijutsu" adıyla bilinmektedir ve yaşayan son Soke'si Dr. Masaaki Hatsumi'dir.

Pradal Serey Kamboçya stili Kick Boks.

Sanguchi Türk mücadele sanatları ekolü.

Sambo Rusya'da geliştirilmiş bir güreş formu.

Shaolin Kung Fu Shaolin tapınağına bağlı olan rahiplerin savaş sanatı olan Kung-fu dallarının bütünü.

Sayokan Dünya literatüründe "Goshin Kaikan Karate" olarak bilinen Karate dalı. Türkiye'de ise Sayokan, yani "Savaşçının Yolu ve Kanı" adı ile bilinir ve kabul görür. Nihat Yiğit tarafından kurulmuştur.

Shorinji Kempo Japon savaş sanatı.

Pencak Sılat Malay dünyasında geliştirilmiş bir savaş sanatı. Endonezya, Malezya, Brunei ve Singapur'da farklı versiyonları uygulanmaktadır.

Sindo Endonezya Sılat'ın modern formu.

Sip Kwon Do modern melez bir savaş sanatı. Tekvando, Kick Boks gibi savaş sanatlarından geliştirilmiştir.

Systema Rusya kökenli bir sanattır.

Tai Chi,Günümüzde daha çok sağlık amacıyla kullanılan bir Çin savaş sanatı.

Taekyon, geleneksel Kore savaş sanatı.

Tekvando Güney Kore askerlerinin silahsız savaş sanatı. Günümüzde Olimpik ve Geleneksel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır ve Olimpik dalı, dünyanın neredeyse her yeride yapılmaktadır.

Tang Soo Do Karate'den gelen geleneksel bir Kore savaş sanatı. En ünlü uygulayıcısı Chuck Norris'dir.

Xingyiquan (Hsing I Ch'üan), Çin kökenli dahili bir savaş sanatı.

Vajra Mukti (Elmas yumruk). Kuzey Hindistan'da Vedik döneme kadar geri giden en eski savaş sanatlarından biri.

Varma Kalai (hayati noktalar sanatı),Güney Hindistan'da Tamil Nadu bölgesinden antik bir savaş sanatı. Tamil tıp bilimi Varma Cuttiram ile yakından ilişkili olan ve vücuttaki hayati noktalar üzerinde duran bir savaş sanatı.

Wakazamurai Türk Dövüş Sanatı. Hanshi Şefik Gülten tarafından kurulmuştur.

Wing Chun (Ving Tsun veya Wing Tsun), 18. yüzyılın başlarında çeşitli Kung-fu dallarıyla geliştirilmiş olan ve son haline gelen en çağdaş ve aslen en etkili Kung-fu ve savaş sanatı yöntemlerinden biridir.

Yağlı Güreş
Yağlı güreş Yağlı Güreş, geleneksel bir Türk sporudur. Güreşçiler vücutlarına yağ sürerek güreştikleri için bu şekilde adlandırılır. Er Meydanı denilen alanlarda yapılır.

Yesüken Goshin Kaikan Karate, yani Sayokan içinde geliştirilmeye devam eden kılıç sanatı.

Pervane Ryu Do Sanatı: 1979 yılında Prof. Dr. Ömer CAN tarafından ortaya atılmış Judo, Karate, Turon Ko-boss, Aikido, Tekvando ve Boks sentezleri ve temellerinden oluşmuş bir Türk dövüş stilidir

28 Kasım 2021

Şövalye


Şövalye (İngilizce: knight, Fransızca: chevalier, Almanca: Ritter) Orta Çağ Avrupa'sında seçkin ve profesyonel bir süvari sınıfı. Şövalyelik günümüzde, bazı ülkelerde önemli bir hizmet nedeniyle verilen bir unvana dönüşmüştür. Avrupa dillerinin çoğunda şövalye için kullanılan chevalier, caballero, cavaliere ve Ritter gibi sözcükler atlar ve binicilik ile ilişkilidir.

Etimoloji

Şövalye sözcüğü Türkçeye, Fransızcada aynı anlama gelen chevalier kavramından geçmiştir. Sözcüğün kökleri Orta çağ Latincesindeki caballus (yük atı) ve caballarius (atlı) sözcüklerine dayanır. Modern İngilizcedeki cavalry (süvari) sözcüğü de aynı kökten gelir.

Tarihçe

Orta çağdaki ilk şövalyeler profesyonel atlı askerlerdi. Bir kısmı feodal bir lordun veya hükümdarın -tımar sistemine benzer şekilde- toprak tahsis ettiği vasallardı ve gerektiğinde efendilerinin birliklerinde savaşırlardı; ancak toprak tahsis edilmeyen şövalyeler de vardı. Bazen efendi, şövalyeleri tek tek hizmetine alır ve onlara toprak tahsis ederdi; bazen de kendisine toprak tahsis edilen bir şövalye, yanında başka şövalyeleri getirirdi.

Şövalye efendisine korumalık yapar, keşiflerde eşlik eder, şatosunda bekçilik yapar ve gerektiğinde onun adına savaşlara katılırdı. İngiltere'de sadece hükümdarın şövalye istihdam etmesine izin verilirdi. Fransa'da ise diğer soylular da şövalye istihdam edebilirdi. Bu durum zamanla bazı soyluların çok güçlenmesine neden oldu.

Önceleri şövalyeler yılda sadece 40 gün çalışırlardı. 12. yüzyıldan itibaren şövalye sayısında azalma görüldü ve hizmet süreleri uzadı. Şövalyeler askerî hizmet yerine scutage (koruma parası) denen bir vergiyi vererek, seferlere katılmamaya başladı. 14. yüzyıla gelindiğinde, savaşta süvarilerin öneminin azalması, paralı askerlerin tercih edilmesi, toprak kiracılarının isteksizliği gibi nedenlerle şövalye sayısında ciddi bir azalma görüldü.

Eğitim


Şövalye olarak yetiştirilecek olan bir erkek çocuğu, yaklaşık 7 yaşındayken babasının evinde page (ayakçı) olarak çalışmaya ve eğitim almaya başlardı. Page eğitimi, muharebenin yanı sıra -çocuğun ailesinin sosyal sınıfına da bağlı olarak- avcılık, dans, müzik gibi konuları da kapsardı. Çocuk yaklaşık 12 yaşındayken efendisinin evine taşınır ve eğitimine -daha kapsamlı olarak- burada devam ederdi. Bu dönemde aday damoiseau veya valet (Almanya'da knappe) olarak adlandırılırdı. Bir seferde efendisinin kalkan veya zırh taşıyıcısı veya bir şövalyenin yardımcısı squire olarak görev yaptıktan sonra, şövalyeliğe uygunsa ve gerekli silah, zırh ve ekipmanları alacak parası varsa şövalyeliğe terfi edilirdi.

Tören

Şövalyelik unvanı bir törenle verilirdi. Tören bazen bir festival veya bayram günü, gösterişli şekilde bazen de -şartlara bağlı olarak- muharebe alanında basit bir tören gerçekleştirilirdi. Unvan verilirken genellikle kılıcın bir yüzü, efendi tarafından, şövalyenin omzuna değdirilirdi. Bu gelenek günümüzde de devam ettirilmektedir.

Şövalyelik yemini

Aldıkları eğitimin hakkını veren adaylar şövalye ilan edilir edilmez o andan itibaren kendilerine öğretilen teknikleri, doğruları ve değerleri hayatlarına tatbik edeceklerini, ayrıca üzerindeki sorumlulukları en iyi şekilde yerine getireceklerini sözle ifade ederek herkesin önünde bir yemin ederdi. Dönemlere ve krallara göre değişiklik gösteren yemin için tek ve kesin bir metin mevcut değildir. Ancak içerik itibarıyla hepsinde şövalyelerin aynı konulara hassasiyet gösterecekleri ve benzer durumlarda benzer şekilde hareket edecekleri belirtilmektedir. Örnek bir yemin metni olarak şunu verebiliriz:

Kiliseyi savunacağıma, kötülerin karşısında olacağıma, papazlara ve papazlık kurumuna saygı göstereceğime, kadınları ve zayıfları koruyacağıma, ülkenin refahını sağlayacağıma ve devam ettireceğime ve diğer şövalye kardeşlerimin uğruna kanımın son damlasına kadar savaşacağıma, ıssız yerleri düzenleyip bu düzeni devam ettireceğime, yanlışın ve haksızlığın öcünü alacağıma ve erdemlerimi koruyacağıma ant içerim.

Şövalyelik, 1170 ile 1220 yılları arasında geliştirilen gayri resmi, değişen bir davranış kurallarıdır. Orta çağ Hristiyan şövalyelik kurumuyla ilişkilendirilmiş olup şövalyeler ve efendilerinin davranışları şövalyelik sosyal yasaları tarafından yönetilirdi. Şövalyeliğin idealleri orta çağ edebiyatında, özellikle de Charlemagne'nin efsanevi yoldaşları ve onun silahlı adamları, paladinler ve Geoffrey tarafından bilgilendirilen Fransa'nın Meselesi olarak bilinen edebi çevrelerde popüler hale getirildi. Historia Regum Britanniae, Kral Arthur efsanesini ve Yuvarlak Masa Şövalyelerini popüler hale getiren 1130'larda yazılmıştır. Bunların tümü, 19. yüzyılda modern bilim anlayışının başlangıcına kadar tarihsel olarak doğru kabul edildi.


Günümüzdeki durumu

Birleşik Krallık

Birleşik Krallık'ta günümüzde de, sanat, iş, siyaset, spor vb. her alandan üstün hizmetlerde bulunmuş başarılı kimseler şövalyelik nişanı ile ödüllendirilirler.

Ödüllerini ve unvanlarını törenle kraliçeden alırlar ve erkekler isimlerinin önünde sir, kadınlar ise dame unvanını taşımaya hak kazanırlar. Örneğin müzisyen Paul McCartney ve dağcı Edmund Hillary şövalye unvanına sahip ünlülerdendir.

09 Ağustos 2021

Pisa Kulesi

Pisa Kulesi, İtalya'nın kuzeyindeki Pisa şehrinde Piazza dei Miracoli'de (İtalyanca Mucizeler Meydanı) yer alan ve 1063-1090 yıllarında yapılan şehir katedralinin çan kulesi, ana yapıdan ayrı olarak 1173'te yapılmıştır.


Kule üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun dizisinden meydana gelmiştir. 56 metre yüksekliktedir. Üzerine 294 basamaklı bir merdivenle çıkılır. En üstteki çanların bulunduğu 8. kat silindir biçimindedir.

Pisa Kulesi bitirildiği tarihten itibaren güneye doğru eğilmeye başlamıştır. Bunun sebebi temeldeki yumuşak zemindeki bir çökmedir. Günümüzde, kulenin tepesinden güney yönünde aşağı sarkıtılan bir çekül 4,3 metre açığa inmektedir. Ancak yapının ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için kule devrilmemektedir. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 0,7 cm) eğilmektedir. Kulenin şu andaki eğimi 5,5° kadardır.

Kule, Pisa'nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü olarak Cenova ve Venedik'e rakip olarak yapılmıştır.

Galileo'nun, bütün cisimlerin aynı hızla ve aynı fizik kanununa uyarak düştüklerini farklı ağırlıklardaki iki top güllesini bu kuleden aşağı bırakarak gözlemlediği iddia edilmiştir. Bilginin kaynağı Galileo'nun bir öğrencisi olmasına rağmen bu iddia geniş çevrelerce bir efsane olarak kabul edilir.

Kule 1990-2001 yılları arasında onarım için kapalı tutulmuştur.

Bulunduğu zemindeki çökme nedeniyle yıkılma aşamasına gelen İtalya’nın ünlü Pisa Kulesi, 20 milyon sterlinlik projeyle kurtarıldı. Birkaç yıl içinde yıkılacağı uyarısında bulunulan kule, proje kapsamında yapılan 45 cm’lik bir düzleştirme çalışmasıyla eski haline getirildi.

Teknik bilgiler

  • Miracoli Meydanı Yüksekliği : Yaklaşık 2 metre
  • Yükseklik: 55,863 metre (183 ft 3 inc), 8 kat
  • Dış Çap: 15,484 metre.
  • İç Çap: 7,368 metre
  • Eğim açısı: 5.5° derece veya 4.5° derece (düşeyden)
  • Ağırlık: 14.700 t ( ton)
  • Duvar kalınlığı : 2,4 metre (8 ft)
  • Toplam Çan sayısı: 7, Gamlı tuned, saat yelkovanı yönünde.
    • 1. çan: L'assunda 1564 dökümü,yapan Giovani Pietro Orlandi ağırlık 3.620 kg (7.981 lb)
    • 2. çan: il crocifisso 1572 dökümü, yapan vincenzo Possenti ağırlık 2.462 kg (5.428 lb)
    • 3. çan: san Ranieri, 1719-1721 dökümü, yapan Giovanni Andrea Moreni ağırlık 1.148 kg (3.192 lb)
    • 4. çan : La Terza (birinci küçük) 1473 dökümü,ağırlık 300 kg (661 lb)
    • 5. çan: La Dasquereccio, 1262 dökümü, yapan Lattering ağırlık 1.014 kg (2.235 lb)
    • 6. çan : il Vespruccio (ikinci küçük) 14.nci yüzyıl dökümü tekrar 1501, yapanNicola di Jacobo ağırlık 1.000 kg (2.205 lb)
    • 7. çan: Del Pozzetto, 1606 dökümü ağırlık 652 kg (1.437 lb)
  • Çan kulesine adımlar: 294

Yapı Bilgileri
Konum:Campo dei Miracoli,Pisa
Ülke: İtalya
Koordinantlar:43°.7231 Kuzey,10°.3964 Doğu
yapım Tarihi:9 Ağustos 1173
Stil:Roma Mimari Tarzı
Yükseklik:55,9 metre (183 ft)

Pisa Kulesi’ne nasıl gidilir

Pisa Kulesi’ne en kolay ulaşım, Floransa’dan 20 dakika arayla hareket eden trenlerle, yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından Pisa’ya gelmek. İstasyondan yaklaşık 15 dakikalık yürüyüşle Mucizeler Meydanı’nda olmanız mümkün. Meydana geldiğinizde, tüm ihtişamı ile sizi karşılayan Pisa Kulesi’nin tepesine çıkıp şehri panoramik olarak seyredebilirsiniz.

04 Temmuz 2021

Milet (Miletos)

Milet (Klasik Yunanca:  Milētos ve Latince Miletus Hititçe: Millawanda) Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde (klasik adı Meander olan) Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'in Didim İlçesi'nde Akkoy'un 5 km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.


Tarihçe

Antik şehrin ilk yerleşim temel kalıntıları ve tarihçesinin başlangıcı tekil olarak değil ancak İyonya bölgesi ile birlikte incelenebilmektedir.Antik temellerin Neolitik dönem izlerine işaret ettiği bölge olarak bilinen Milet antik şehir,Milet’te ilk yerleşimin M.Ö. 2000 ortalarından başlamak üzere Myken kolonisi varlığı ile görüldüğü bilinmektedir. Milet, Atina Kralı Kodros’un oğlu Nekus önderliğindeki İonialılar tarafından tekrar kurulmuştur. İonia’nın 12 şehrinden en önemli şehir limanlarından birisidir. Dört limanı vardır. En parlak dönemini M.Ö 7. ve 6. yüzyılda yaşamıştır. Özellikle M.Ö. 650’den sonra Karadeniz ve Akdeniz’deki kolonileri sayesinde çok zenginleşmiştir. M.Ö. 546’da Perslerin eline geçmiştir. Daha sonra Roma döneminde de bağımsız bir kent olmuştur.Erken Hıristiyanlık döneminde de önemli bir merkez olan Milet’te, yerleşim yeri küçülmüş, 13. yüzyılda Selçuklu egemenliğine, daha sonra da Osmanlı egemenliğine geçmiştir.

Cilalı Taş Devri

Miletos'un taş devrinden beri yerleşim olduğu bilinmektedir. Fakat Miletos ve etrafında bulunan adalarda taş devrinde yaşayanlar hakkında arkeolojik delil bulunmamaktadır ve bu Ege Denizi'nin sularının yükselmesine ve Büyük Menderes'in ağzının birkaç kere değişmesine atfedilmektedir. Arkeolojik araştırmalarla elde edilen bilgilere göre ise Miletos ilk olarak MÖ 3500-3000 yıllarında Cilalı Taş Devri'ni yaşayanların bir yerleşimi olmuştur. Bafa Gölü dibinden alınan sondaj örneklemlerinde yapılan polen sayımlarına göre Büyük Menderes vadisinde Miletos'tan daha içeride bulunan alanlarda yaprak döken ağaçlıklı çayırsal alanlar bulunmakta ve cilalı taş devri yerleşimleri için hayvancılık yapmaya uygunluk sağlamaktadır. Cilalı taş devri yerleşimlerinin su kaynaklarına yakın, stratejik olarak iyi korunabilecek (örneğin Büyük Menderes kenarında ve sahilde yüksek uçurumlu) mevkilerde ve ada kıyılarında bulunduğu, hayvancılık ve deniz ürünleri ile geçindikleri kabul edilmektedir.

 


Bronz devri ve Girit Minos ilişkileri

Miletos'ta Bronz Devri arkeolojik kalıntıları M.Ö 1900 civarında ticaret ile ele geçirilmiş olan Girit, Minos Uygarlığı tarafından üretilmiş bronz eşyalar halinde görülmektedir. Bundan çıkarılan sonuca göre, Miletos bu devirde, Anadolu'nun içleriyle ilişkilerle değil, Ege Denizi'nden gelen ilişkileri ile gelişmiştir. Antik Miletos şehrinin bulunma efsanesine göre şehrin ilk yaşayanları Girit üzerinden gelmiştir. Çok ünlü Roma zamanında yaşamış (D: M.Ö 63/64 – Ö: M.S 24) Yunan geografyacısı Strabon'a göre 

Ephorus şunu bildirmiştir: Miletos'un bulunduğu yere yakın, denizden epeyce yüksek bir tepe mevkinde ilk defa Giritliler tarafından bir yerleşim kurulmuş ve bu onlar tarafından tahkim edilmiştir. Eskiden Lelegler tarafından yerleşilmiş olan ve onların elinde bulunan şimdiki Miletos mevkindeki araziler üzerine, Sarpedon eski Giritliler tarafından kurulan şehirden getirdiği koloniciler ile yeni bir şehir kurmuş ve bu yeni kurulan şehir Miletus anısına adlandırılmıştır.

Diğer antik şehirlerin aksine olarak, Miletos hakkında eski klasik tarihçiler ve coğrafyacılar şehrin kurulması hakkında daha renkli efsaneler anlatmamaktadırlar.



Hitit dönemi

Miletos hakkında ilk yazılı arkeolojik kaynaklar Geç Bronz Dönemi'ne ait olup bunlar Hitit kaynaklıdır. Kent Hitit kaynaklarında Millavanda olarak geçmektedir. Ahhiyava kontrolündeki kent, III. Hattuşili döneminde Hititli bir hain olan Piyamaraddu’nun Hitit aleyhine faaliyetlerine yataklık etmektedir.

Tarihi tespit edilen Miletos ismi geçen ilk yazılı belge Miletos'un Millawanda şehri adıyla Hitit Kralı olan II. Murisili'nin vakanamelerinde bulunmaktadır. Yaklaşık M.Ö 1320 de Milliwanda şehri Arzawa'lı Uhha-Ziti'nin isyanına destek göstermiştir. II. Murisili generalleri olan Mala-Ziti ve Gulla'ya Milliwanda'ya hücum etmelerini emretmiş ve onların hücumu sırasında şehrin bazı kısımları yanmıştır. Miletos'ta yapılan arkeolojik kazılarda söz konusu döneme ait tabakalarda büyük bir yangın olduğu açığa çıkarılmıştır

Hitit Boğazköy arşivlerinde Miletos hakkında tarihleri tam olarak saptanamayan çivi yazısı vesikalar da bulunmuştur. Bu vesikalarda Miletos ismi değişik şekillerde (Milawata, Milwata) yazılmıştır.

Manapa-Tarhunta mektupları serisinde bulunan Tawagalawa mektubuna göre Milawata'nın valisinin ismi Atpa olup bu vali Ahhiyawa idaresi altındadır (Ahhiyawa'nin Miken Yunan devleti olduğu sanılmaktadır). Aynı mektuba göre Atriya adlı bir şehir de Atpa'nın Milawata'daki idaresi altında bulunmaktadır. Manapa-Tarhunta serisindeki bir başka mektupta da Atpa adı anılmaktadır. Bu mektubun ilgilendiği ana olay birçok maceradan sonra Milawata'ya gelen Piyama-Radu adlı bir eşkıya, Atpa önünde Manapa-Tarhuntayı çok rencide eden sözlerle rezil etmiştir; bu mektubu yazan bundan şikayet etmektedir. Bir Hitit alt kralı Piyama-Raduyu Milawanta'ya kadar kovalamış gelmiştir. Tawagalawa mektubuyla bu eşkıyanın kendilerine verilip Hatti hukukuna göre yargısının sağlanması istenmektedir.

İkinci seri ise Milwata mektupları olarak Miletos'u adlandırır. Bu seriye göre Hitit kralı ve ona bağlı olan bir Luvi alt kralı (büyük olasılıkla Mira'lı Kupanta-Kurunta) ile birlikte Milwata üzerine bir sefer düzenlemişlerdir. Bu Milwata'nin Miletos'un yeni Hitit ismi olduğu kabul edilmektedir. Bu mektubun devamına göre de Milwata ve Atriya o zaman Hitit idaresine geçmiş bulunmaktadır.

Antik çağlarda

Yunan eserlerine göre Miletos'ta ilk yaşayanlar Karyalılar ve Leleglerdir. Homeros'un yazdığına göre Troia Savaşı sırasında Miletos bir Karya şehri idi. Troya savaşının sonlarında Pylos'ta bulunan iç kalede Miletos'tan gelmiş "Mil[w]atiai" asıllı kadın esirler bulunduğu da belirtilmiştir.

Tunç Çağı döneminin sonunda ortaya çıkan denizden gelen kavimler (Mısır'da Hiksoslar) göçleri ile Milet'in tekrar zarar uğradığı ve yanıp yıkıldığı bildirilmektedir.

Yunan tarihsel karanlık çağlarında Herakles oğullarının geri dönüşünden sonra efsane yazanlara göre Yunanistan'dan Anadolu'ya yeni koloniciler gelip yerleşmişler ve bunlar Yunanca konuşan İyonya halkını oluşturmuşlardır. Miletos şehri efsanesine göre Atinalı Kodros'un oğlu Neleus koloniciler başında Miletos'a gelmiş ve Miletoslu erkeklerin hepsini öldürerek onların karılarını alıp Miletos'u bir koloni olarak yeniden kurmuşlardır. Efsaneye göre Miletoslu kadınlar bundan hoşlanmamış ve yeni kocaları ile bir masaya oturmamaya karar vermişlerdir.

Antik Yunan çağlarında bir bağımsız şehir olan Miletos önce Neleus soyundan geldiklerini iddia eden krallar tarafından idare edilmiş; M.Ö 800'den sonra şehri idare eden aristokrat soylular olmuştur. M.Ö 687'den itibaren şehrin idare şekli, tiran adı verilen tek olarak mutlak idareci, diktatörlere geçmiştir. Miletos şehri, Anadolu'da on iki İon şehrinin kurmuş olduğu İonia Birliği üyesi olduğu görülmektedir. M.Ö 8. yüzyılda yapılan Lelantin Savaşları'a katılan İonia şehirlerinden biri Miletos'tu.

Kendisi bir koloni olarak kurulan Miletos M.Ö 6. yüzyılın ilk yarısında bir deniz imparatorluğu merkezine dönüşmüştür. Miletos, Karadeniz kıyısında, içinde Trabzon, Sinop ve Kırım'ı da kapsayan, kendine bağlı 98 adet koloni kenti kurarak muhteşem bir güce ulaşmıştır.

Klasik Yunanistan daha yeni gelişmekte iken, İyonya'da merkez durumundaki Miletos, Anadolu kıyılarında birdenbire bir sanat, ilim ve felsefe merkezi olarak parlamıştır. Antik Yunan medeniyetinin bilimde ilerlemesi Miletos ekolu yoluyla başlamıştır. Klasik çağların çok ünlü Miletos asıllı tabiat alimleri arasında Thales, Anaksimenes, Anaksimandros, ve Hekataios sayılabilir. Thales MÖ 582'de güneş tutulmasını önceden hesaplayıp astronomi ve geometride yeni teoriler üretmiş; Anaksimenes varoluşu açıklamaya çalışmış; Anaksimandros tanrılara dayanmayan evrensel kanunları taşlara kazdırmış; Hekataios coğrafyada üstünlük göstermiştir. Birbirine paralel ve birbirine dik sokaklardan oluşup bir ızgara gibi dikdörtgen bloklar ortaya çıkaran yeni şehir planlama sistemi Milet şehri planlamacısı Hippodamos tarafından geliştirilmiş, Milet'e uygulanmış ve sonra Roma İmparatorluğu'nun özellikle ordu merkezi ve ordu mensuplarının kurduğu koloni yeni şehirlerinde uygulanmıştır.

Miletos Lidya'nın gelişmesi ile Lydia kralı ile özel ilişkiye girmiş; fakat M.Ö 547-546'da Lidya Kralı Kroisos Pers Ahameniş İmparatorluğu'na yenilince Pers idaresi altına girmiştir. M.Ö 502'de Naksos Adasında başlayan Perslere karşı İyonya İhtilali'ne Miletos tiranı Aristagoras önce Perslere yardım etmek üzere Naksos Adasına hücum etmekle başlamış; fakat bu adayı ele almada başarı kazanamayınca Perslere karşı olan isyanın lideri olmuştur. Persler bu isyanı çok şiddetle bastırmış ve Miletos'i yakıp yıkıp ağır cezalandırmışlardır. Bütün İyonya ve Yunanistan bunun acısını çekmiştir. Örneğin bir yıl sonra Atina'da bir yazar Miletos'in Zaptı adlı bir oyunu sahneye koymaya girişince, oyunun yazarı büyük kayıpları hatırlatma sucu ile para cezasına çarptırılmıştır.

M.Ö 479'da Yunanların Perslere karşı Mykale (günümüzde Dilek Dağı) deniz savaşında galip gelmelerinden sonra Yunanistan yarımadası ve İonia (bu arada Miletos) tekrar Pers nüfuzundan kurtulmuştur. Bu dönemde Miletos, Atina devlet adamı Perikles'in metresi olan yüksek sınıf hayat kadını Aspasia'nın ve Yunan edebiyatında çok açık saçık şakalarla ve hareketlerle dolu oyunlar yazarı olarak tanınan Aristides'in doğum yeri olarak ün yapmıştır. Aynı devirde Miletos yeniden Hippodamos şehir planlaması teorilerine göre inşa edilmiştir. Ama MÖ 403'ten sonra Miletos tekrar Pers idaresi altına girmiş ve M.Ö 4. yüzyılda Perslere bağlı olan Karia satrapları tarafından idare edilmişlerdir.

Hellenistik, Roma ve Bizans dönemleri

Milet M.Ö 304'te Büyük İskender tarafından Perslerin elinden alınmıştır. Büyük İskender'in ölümünden sonra M.Ö 313'te Antigones ve M.Ö 301'de Selevkoslarlar eline geçmiştir. M.Ö 188'de Miletos şehri tekrar bağımsızlığını kazanmıştır. Fakat M.Ö 133'te Pergamon'un son Kralı ülkesini Romalılara miras olarak verdikten sonra Miletos bağımsız kalmamış Roma'ya bağlanmıştır.

Roma'nın cumhuriyet ve imparatorluk devirlerinde Miletos şehri merkezi Bergama'da olan Asia Eyaleti'nin parçası olmuştur. Günümüzde görülen kalıntılar daha çok Roma dönemine aittir. 15.000 seyirci alabilen tiyatrosu, Anadolu'nun en büyük Roma hamamı ve Faustina Hamamı, şaşırtıcı büyüklükteki Agoralar (pazar yerleri) Miletos'un görkemini gözler önüne serer.

Hristiyanlığı ana kitabı olan Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit kitaplarında Miletos'un ismi birkaç defa geçmektedir. Tarsuslu Pavlus'un M.S 57'de üçüncü misyonerlik seyahatinde Pavlus'un Miletos'ta Liman Anıtı önünde oturup Efes'ten gelen ilk Hristiyan liderleri ile konuşup onlara orada veda ettiği bildirilir. Pavlus daha sonra da M.S 65/66'da Miletos'u ziyaret etmiştir.

İmparator Diocletianus'un M.S 297'de yaptığı Roma yörel idare reformlarına göre Miletos şehri merkezi Efes olan Asiana Diakos idaresine ve yine aynı şehir merkezli Asya eyaletine bağlanmıştır. Roma İmparatorluğu'nun uzun idaresi altında genel olarak eyalet merkezi olmayan şehirlerin önemlerini kaybettiği bilinmektedir. Fakat Miletos önemli bir liman şehri olduğu için bu süreç diğer Asia eyaleti şehirlerine kıyasla çok daha yavaş olmuştur.

I. Konstantin Roma İmparatorluğu'nu ikiye böldüğü zaman Miletos konumu nedeniyle Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu idaresinde kalmıştır. Hristiyanlığın resmi din olması Büyük Constantinus  kabulü ile Konstantinopolis Patrik'ine bağlanmıştır. Miletos'ta bir Hristiyan psikoposluk kurulmuştur. Miletos, Bizans İmparatorluğu içinde iken hem önemli idare merkezi olmadığı hem de limanının Büyük Menderes tarafından doldurulması dolayısıyla şehrin önemi gittikçe azalmış ve şehir küçülmeye devam etmiştir. Böylece şehir açık hava tiyatrosu arkasında bulunan Palatia adı ile anılan Bizans kalesi çevresine çekilmiştir.

11. yüzyıl sonlarında Selçuklular Anadolu'yu işgal etmeye başlamışlar ve Türkmen göçmenler Ege kıyılarına da yerleşmeye başlamışlardır. Selçuklular zamanında Miletos limanı yine Venediklilerle ticaret için liman olarak kullanılmıştır. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra Bizanslılar Ege kıyılarını tekrar ellerine geçirmişlerdir.

Selçukluların Moğollara Kösedağ Savaşı'nda yenilip devletleri dağılmaya başladığında Miletos'un Menteşe Oğulları eline geçtiği bilinmektedir. Sonunda Osmanlıların eline geçen Miletos limanının kullanımının devam ettiği bilinmektedir. 1494'te Menteşe Beyleri soyundan İlyas Bey Miletos'ta bir cami, medrese ve oluşan bir külliye yaptırmıştır. Fakat liman dolmasıyla Miletos terk edilmiş şehir harabeleri bugün deniz kıyısından 10 km kadar içeride kalmıştır. Fakat yine de bir koy ismi olarak Balat (Palatia'dan alınma) koyu bulunmaktadır.

Arkeolojik kazılar ve kalıntılar

Miletos'ta ilk arkeolojik kazılar 1873'te Fransız arkeolog Olivier Rayet tarafından yapılmıştır ve onu Alman arkeolog Theodor Wiegandın yaptığı kazılar takip etmiştir. Fakat kazılar devamlı yapılmamış; zaman zaman savaşlar ve diğer nedenlerle aksamıştır. Şu anda Miletos'ta kazılar Almanya Bochum'daki Ruhr Üniversitesi tarafından organize edilmektedir.

20. yüzyıl başında Theodor Wiegand arkeolojik araştırma ve kazılarına ait eserinde Miletos'ta bulunan Hellenistik ve Roma döneminden kalma eserler şöyle sıralanmıştır:

Buleuterion: 1.500 kişi kapasiteli şehir senatosunun toplantı salonu.

Kuzey ve Athena tapınağı yanında bulunan Batı Agorası

Güney Agorası: Bu pazar yerine girişte yapılmış olan giriş anıtı parçalarına bölünerek Berlin'e taşınmıştır.

Nymphaeum: Heykellerle bezenmiş mermerden üç katlı halk havuzu ve çeşmesi

Delphinion: Apollon Delphinios için yapılan yüksek duvarlarla çevrili tapınak ve sığınma yeri. Şehrin ana tapınağı. Ortasında Helenistik devirden kalan bir yuvarlak bir kahraman anısına yapılmış anıt-bina (heroon) bulunmaktadır.

Stadion: 230 m uzunlukta 74 m genişlikte olup bir düzlük arazide şehrin en eski binaları üzerine etrafına kemerler kuşaklar halinde üzerine seyirci oturma yerleri ile yapılmıştır .

Faustina Hamamı: Roma devrinde (M.S. 161-180) de Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un karısı Faustina tarafından verilen para ile yapılmıştır.

Diğer eserler de şöyle sıralanabilir:

Roma Hamamı: M.Ö 1. yüzyılda yapılmış; üstü açık atletik egzersizler için bir palaistra ve büyük bir avlu etrafında 5 büyük odadan ve bazı küçük odalardan oluşmaktadır.

Tiyatro : 15.000 kişilik. M.Ö 4. yüzyılda yapılıp; Helenistik devride genişletilmiş ve şimdiki şeklini Roma döneminde almıştır. 140 m çapında bir yarim daire seklinde olup seyirci oturma yerleri bir tepenin güney tarafında olup tiyatronun üst katlarından şehrin 4 limanı da görülmekte; önünde 30m yükseklikte bir şimdi yıkık giriş ve sahne arkası ve ama şimdi tam olarak bir sahne yeri bulunmaktadır.

Milet Tiyatrosu

M.Ö. 240 yılında Helenler tarafından birinci bölümünü yapılmıştır ve M.S. 302'ye kadar sahne ve kaveaları büyütülerek inşa edilmiştir. Romalılar döneminde 15,000 kişilik bir kapasiteye ulaşmıştır.[2] Bir yamaç üzerine oturmuştur. Auditorium ve orkestra yarım daire biçimlidir. İmparatorluk döneminde skeneye bir kat daha eklenerek üç katlı hale getirilmiştir. Sahne sütunlar ve kabartmalarla süslenmiştir. Yine bu dönemde anıtsal giriş ve merdivenler ile auditorium üzerine sütunlu galeri eklenmiştir. Oturma sıralarının orkestradan daha yüksek bir seviyede başlaması burada venationes denilen gladyatör-vahşi hayvan dövüşleri düzenlenmiş olduğunu gösterir (aynı özellik Ksanthos Tiyatrosu'nda da görülmektedir). Ayrıca venationes sahnelerinin canlandırılmış olduğu friz parçaları ele geçmiştir. Bununla birlikte üzerinde bir üç ayaklı kazanın iki yanında duran iki antitetik grifonun betimlendiği bir Dionysos sunağı bulunmuştur. Yaklaşık 15.000 kişi kapasitelidir.

Atena Tapınağı: M.Ö 5. yüzyılda yapılan bir İonik usulde tapınak ve anıttır. Şehrin en eski binasıdır.

Kutsal Yol: Bu sokak 100m uzunlukta ve tretuvarlar hariç 28m genişliktedir. Kaldırım taşları Roma İmparatoru Traian zamanında tamir görmüştür.

Kutsal Kapı: Demir Kapı olarak bilinmekte; şehir savunma kapısı olup Kutsal Yola açılmaktadır. M.Ö 5. yüzyılda yapılıp Roma İmparatoru Trajan (M.S. 98-117) zamanında restore edilmiştir.

Liman Anıtı: M.Ö 31'de yapılan Actium Deniz Savaşı anısınadır ve yarı balık yarı insan bir Triton rölyefi halindedir.

Diğer tapınma binaları: Şehrin tarihsel önemini ve kozmoplit yaşamını gösteren çeşitli tarihi tapınma yerleri bulunmaktadır:

Serapis: Mısır'da Ptolemaios hanedanının resmi dini olup eski Mısır tanrılarını ve tapınma gelenek ve göreneklerini de içerlemektedir. M.Ö 3. yüzyılda bazilika planına göre yapılmış olup önünde üç sütunlu bir anıtsal kapı bulunmakta.

Asklepios tapınağı. Sağlık için tapınak. Bouleuterion'un hemen sağında bulunan bina.

Sinagog:Liman Anıtının kuzeyindeki iki küçük tepe arasındadır.

Bizans kiliseleri:

Roma Hamamı güneyinde Piskopos Sarayı ve yanındaki Bizans kilisesi.

Delphinion yanında yüksek duvarları kısmen restore edilmiş bir Bizans kilisesi.

Nymphaion'nun hemen doğusunda geniş bir apsis ile üç iç yoldan oluşan bir büyük Bizans kilisesi

İlyas Bey Camii: 1494'te Menteşe Beyi İlyas Bey tarafından yaptırılmış olan külliyeden tek kalan parça. Agora'dan 200 m, Kutsal Yol'dan 1 km uzaktadır. Tek minareli ve tek kubbelidir. Mimberi ve mihrabı çok güzel işçilikle yapılmıştır. Duvarlar ve taban mermerle kaplıdır. Selçuklu devleti çöküşü ile ortaya çıkan ufak beyliklerde İslam-Türk sanat anlayışının kaybolmadığına bilakis geliştiğine çok güzel göstergedir.

20 yy. başlarında, yapılan Theodor Wiegand idaresindeki Alman arkeolojik araştırma ve kazıları sonunda hemen hemen tümüyle Güney Agorasi için anıt şekilde olan Milet Pazar Kapısı taş taş parçalara ayrılmış; taşlar Almanya'ya taşınmış ve yapı yeniden birleştirilmiştir. Ortaya çıkan bu şaşaalı antik eser Berlin'de Bergama Müzesi'nde özel bir odada gösterilmektedir.

Miletos'ta bulunan birçok eser yurt dışına (özellikle Paris Louvre Müzesi'ne) götürülmüştür. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde de Miletos'tan çıkarılan bazı eserler bulunmaktadır. Sonraki kazılarda çıkan diğer önemli eserler 1963'ten beri Didim, Aydın'da bulunan Miletos Müzesi'nde saklanıp gösterilmektedir.

30 Mayıs 2021

HASHIMA ADASI, GUNKANİJMA “BATTLESHIP ISLAND”


Japonya’da Nagazaki’ye 15 km mesafedeki adada 1887 yılında kömür bulunduğundan itibaren kaderi değişti. Kömür çıkartmak amacıyla kurulan tesislere sürekli göç almasıyla bir anda dünyanın en küçük ve kalabalık şehri unvanına sahip oldu. Toplamda 76 dönüm büyüklüğü olan arazide nüfus 5300 kişiye kadar çıktı. Çalışan Japon halkının dışında savaşlarda esir edilmiş insanların da madenlerde çalıştırıldığı biliniyor.

Hashima adasından çıkartılan kömürün kalitesindeki yükseklik nedeniyle Mitsubishi firması adaya talip oldu. Firma adaya sahip olduktan sonra çıkartılan kömür maksimum verimliliğe yükseldi. Denizin 1100 metre altına kadar inen ocaklardan çıkartıldı kömür madeni.

Adanın inşası sırasında tsunamiden ve tayfunlardan etkilenmemesi için adanın etrafı beton duvarlarla çevrildi. Bu sırada dünyada ilk kez en yüksek bina 9 katlı olarak bu adada yapıldı. Adanın şekli ve yapılan binaların uzaktan görüntüsü ile adaya savaş gemisine benzemesinden dolayı Battleship Island (Savaş Gemisi Adası) adı da verilmişti.

1900 lü yıllara gelindiğinde petrolün keşfi kömüre olan talebin azalmasına ve sonra yok olmasına sebep oldu. Bu adanın sonunu getirdi. Mitsubishi firması 1974 yılında adadaki tesisleri kapatma kararı aldı. Adada yaşayan nüfus Hashima’yı terketme kararı alınca ada ıssızlaştı. Mitsubishi 38 yıl kullandıktan sonra bedelsiz olarak adayı Nagazaki kent yönetimine bıraktı.

Bugünlerde ada turizm açısından önemli gelir elde eden bir yer. Üstelik Unesco adayı Dünya Mirası Listesine dahil etti.

Sedat Karadayı

22 Mayıs 2021

ANKARA Kore Anıtı

Anıt; Başkent Ankara'mızda, insanlığın bağımsızlığı uğruna savaşmış Türk askerlerinin şanlı ve unutulmaz zaferlerini (Kumyangjang-Ni Zaferi) ölümsüzleştirmek için hazırlanmıştır. Bir adı da Kore Bahçesidir. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla gerçekleştirilmiş ve Türkiye Cumhuriyetinin 50. Kuruluş Yıldönümü dolayısiyla Güney Kore Cumhuriyeti tarafından 29 Ekim 1973 yılında Türk Ulusuna armağan edilmiştir.

MD DUR 005 MD DUR 003

Anıt... Kazım Karabekir Caddesi ve Hipodrum Caddesi'nin keşiştiği yerdedir. Girişe göre; Sağında TCDD işletmesi Genel Müdürlüğü, Solunda Havaş ve 19 Mayıs Stadyumu, Arkasında Paraşüt kulesi bulunur.

MD DUR 009 MD DUS 001 MD DUR 004 MD DUR 006 MD DUR 007 MD DUR 008

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!