Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Bilgi Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilgi Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2022

KARMİN NEDİR?

Hayvansal kaynaklı bir boya maddesi olan Karmin, binlerce yıldır kullanılmaktadır. Keşfi ise İspanyolların Latin Amerika'yı keşfine kadar dayanır. Avrupa'ya girişi de işte bu yıllarda gerçekleşir. Karmin'in kaynağı ise Mexiko ve Peruda yetişen ve besin maddesi olarak kaktüsü seçen Coccus cacti adlı böceğin dişisinin Scaharlach-Schildlaus kurutulup öğütülmesinden elde edilir Son günlerde gıda sektöründe arka arkaya gelen olumsuz haberler tüketicilerinin güvenini zedelerken, günlük hayatta çok sık kullanılan ürünlerde sağlığa zararlı maddelerin bulunması tüketicilerin tedirginliğini arttırıyor. Gıda skandallarına hergün bir yenisi eklenirken, piyasada satılan balların sahte olduğu yönünde çıkan haberleri zeytinyağda hile şüphesinin takip etmesinin ardından salam, sosis ve sucuklarda virüse rastlandığına yönelik haberler, tüketicilerin sektöre olan güvenini kaybetmesine neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde, Starbucks'ın, çilekli Frappuccino içeceklerinde hayvansal boya maddesi olan karmini kullandığını kabul etmesiyle farklı gıda maddelerinde kullanılan Karmin yeniden tartışmaya açılmış oldu. Konservelerde renklendirici olarak kullanılmasının yanısıra meyveli süt, yoğurt, bisküvi, dondurma, reçel, soslar, meyve suları, et ürünleri, şekerleme ve sakız gibi bir çok gıda ürününde kullanılan karminin tüketiciler tarafından çokça tüketildiği ortaya çıktı. ‘Cochineal’ adlı böcekten elde edilen ‘karmin’ isimli renklendiricinin şimdilik bilinen tek zararının alerjik reaksiyonlara yol açması olduğu bildiriliyor. Karmini en fazla kullanan markaların başında Ülker, Kent, Eti ve Dr Oetker geliyor.

TÜRKİYE'DE SATILAN VE KARMİN İÇEREN BAZI GIDALAR SÜTLÜ GIDALAR Danette, çilek aromalı puding, Danone Çilek aromalı süt, Danone Çilekli süt, Pınar İçim, çilekli puding, Ülker SAKIZ Vivident xylit Cube, nar ve fuji elma aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız Vivident xylit Aqua Gum, meyve aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız

Vivident xylit 2 Fruit, çilek aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız Big babol çilgın meyveler balonlu mega draje sakız Şıpsevdi, meyve aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent Bubbaloo Mega, karışık meyve ve kola aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent First, tatlı & ekşi çilek aromalı tatlandırıcılı şekersiz draje sakız, Kent Vivident, cilek ve mandalina aromalı şekersiz şerit sakız, Vivident, çilek ve karpuz aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız, Mentos, çilek ve limon aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız, ŞEKERLEME, BİSKÜVİ, KEK, GOFRET VE SOSLAR Lollipop, meyve aromalı karışık top şeker, Ülker Jelibon, karışık meyve aromalı yumuşak şeker, Kent

Kremini, meyve sulu toffe şekerleme çilekli, Ülker Pop Tip, Ahududu aromalı draje şeker, Kent Ufo, kakaolu draje, Ülker

Çokomel, çilek aromalı marshmallowlu bisküvi, Ülker Dankek, çilek soslu kek, Ülker Halk Bitanem, kırmızı meyveler kremalı sandviç bisküvi, Biskot Bisküvi Kaymaklım, çilek yoğurt kremalı sandviç bisküvi, Eti Çilek aromalı kremalı gofret, Ülker Kekstra çilekli kek, Ülker Böğürtlenli sos, Dr. Oetker 

Dr. Mustafa Lale / alıntıdır

21 Mayıs 2022

Süt

Sütdişi memelilerin yavrularını beslemek için memelerinden gelen, besin değeri yüksek olan beyaz bir sıvıdır. Ayrıca bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz suya ve erkek balığın tohumuna da süt denir.

M.Ö. 8000 yılına ait, Anadolu’da tapınak duvarlarında, evcilleştirilmiş, taşıma, süt ve et temini maksadıyla kullanılan sığırları gösteren çizimlere rastlanmıştır.

İnsanoğlu, 5000 yıldan beri süt içmektedir. Bu konudaki ilk kanıtlar Dicle ve Fırat ırmakları arasında kurulan Sümer Uygarlığı'nın Ur kentinde bulunmuştur. Büyük besin değerine sahip olan sütün, insan yaşamındaki yeri insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 26. yüzyıla ait Babil kabartmalarında süt ve süt kesiği temalarının işlendiğini görülebilir.

Yine MÖ 8. yüzyılda Homeros'un yazılarında süt, süt kesiği ve peynirle ilgili anlatımlara rastlanır.

İncil'de de İbrahim Peygamber'in üç meleğe tatlı ve ekşi süt sunduğu anlatılır. MÖ 4. yüzyılda Antik Trakya ahalisi, yoğurt ya da yoğurt benzeri "prokiş" dedikleri bir çeşit ekşi süt üretiyorlardı. Süt işleme tekniklerini bugünkü Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine tanıtanların da Türkler, Moğollar ve diğer göçebe kavimler olduğu tahmin edilmektedir. Sütün yüzyıllardır sağlığa yararlı bir içecek olduğu söylenir.


Kaliforniya Universitesi'nden Doktor Cedric Garland'ın 20 yıllık bir araştırması, süt tüketen kişilerin daha sağlıklı bağırsaklara sahip olduğunu gösterdi. 20 yıl boyunca 2000 kişiyi inceleyen Garland, günde 2-3 bardak süt içen kişilerde bağırsak sorunlarına, hatta bağırsak kanserine pek rastlamadığını belirtti. Bu yüzden Garland, bağırsak kanserini önlemek için günde 2-3 bardak süt tüketilmesini öneriyor. Tıpkı diğer bilim insanları gibi, Garland da sütün içerdiği kalsiyum ve D vitamininden dolayı bu kadar yararlı olduğunu ileri sürüyor. 1987 yılında yapılan bir araştırmada, Avusturya'da bol miktarda bağırsak kanserine rastlanması dikkat çekti. Haftada en az 2-3 bardak süt tüketmeyen kişilerde, bağırsak kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu tespit edildi.

Uzmanlar, sütte bulunan kalsiyumun bağırsaklardaki, kansere yol açabilen fazla asitleri yok ettiğini ve böylece sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalıştığını belirtmektedir. New York Kanser Araştırma Merkezi'nde kanser hastaları incelenip süt içen hastaların kanser hücrelerine bakıldığında, hücre gelişmelerinde yavaşlamaya rastlanmıştır. Böylece, kalsiyumun kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlattığı teorisi desteklenmiş oldu. Boston'lu bilim insanları, fermente sütün içerdiği "lactobacillus acidophilus" bakterisinin de bağırsak kanserine karşı etkili olduğunu savunmaktadırlar.

Japon araştırmacılar, her gün süt içerek mide kanserinden de uzak durulabileceğini öne sürmektedirler. Yapılan birçok uluslararası araştırmalarda, süt tüketen kişilerde akciğer kanserine de pek rastlanmadı. Johns Hopkins Üniversitesi araştırmacıları, süt içen kişilerde kronik bronşite pek rastlamadıklarını dile getirdiler. Uzmanlar sütün sigara, alkol ve bol miktarda kahve gibi bağımlılık yapan maddeleri tüketen kişileri bile koruduğuna dikkat çektiler. Yapılan araştırmalarda 1-2 paket sigara içen ve süt tüketmeyen kişilerde, kronik bronşite yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.

Bebeklik ve çocukluk döneminde süt tüketimi

Süt, insanların doğumlarından itibaren aldıkları ilk besindir. İlk günlerinde annelerinin sütüyle beslenen bebeklere, daha sonraları hem anne sütü hem de hayvani sütler verilir. Anne sütü, insan vücudu tarafından üretilemeyen esansiyel amino asitler ve yağ asitlerini içermesinden dolayı zengin bir besin kaynağıdır. Aynı zamanda içerdiği kalsiyum ile diş ve kemik gelişiminin tamamlanmasında birincil rol oynar.

Anne sütünden kesildikten sonra ekstra hayvani sütlerin tüketimi, çocukların ilerde laktoz intoleransı riskini arttırır. İnek sütü yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle, eğer tüketiliyorsa, çok dikkat edilmesi ve olabildiğince azaltılması gerekir.

Gençlerde süt tüketimi

Küçük bir yaşta süt tüketimine başlamak kemiklerde kırık riskini azaltmadığı gibi bu riski arttırdığı gözlemlenmiştir. ABD'de Harvard Üniversitesi 1997'de böyle bir araştırma yapmıştı. 77 bin kadın hemşire 10 yıl boyunca gözlemlendi. Ancak haftada bir bardak süt içenlerle iki ve daha fazla bardak içenler arasında kol ve kalça kırıkları vaka sayısı bakımından önemli bir fark görülmedi. Uppsala Üniversitesi ve Karolinska Enstitüsü'nün yaptığı araştırmada, insanlara önce 1987'de ne kadar süt içtikleri soruldu, daha sonra aynı soru 1997'de tekrarlandı. 2010'da bu insanlar arasında ölüm oranı incelendiğinde günde bir bardak süt içenlerde daha fazla kemik kırılması ve erken ölüm oranına rastlandığı görüldü. Ancak bu araştırmanın da bazı sorunları vardı. İnsanlara daha önceki yıllarda ne kadar süt tükettikleri sorulmuştu, bunu doğru bir şekilde tahmin etmek mümkün olmayabilirdi, zira süt tüketimi farklı şekillerde olabilirdi. Ayrıca bu tür araştırmalardaki en büyük sorun burada da kendisini gösteriyordu: İki olay birbiriyle gerçekten bağlantılı mı veya neden-sonuç ilişkisi gerçekten var mı?


Yetişkinlerde süt tüketimi

Zamanla süt tüketiminin (başlıca inek sütü) azaltılması yetişkinlik döneminde laktoz intoleransı ve dolayısıyla sütün sindirilememesinden kaynaklanan hazımsızlığa yol açabilir. Bu durumda vücutta gaz birikimi ve yumuşak gaitaya, karın ağrılarına yol açabilir. Hayvansal süt ve süt ürünlerinin özellikle 20'li yaşlarda tüketimi yaşlılık döneminde kalça kemiği kırığı/çatlağı riskini arttırdığı gözlenmiştir.

Yaşlılık döneminde süt tüketimi

Süt ve süt ürünlerinin uyumluluğu, çeşitliliği ve besleyici olması, bu ürünleri yaşlılar için de değerli kılmaktadır. Süt ve süt ürünleri gıdalara ilgisini kaybeden kişiler için özellikle önemlidir. Süt çeşitli gıdalarda çeşitli pişirme şekilleri ile kullanılabilir. Soslarda, puddinglerde, kahvaltılarda veya soğuk ve sıcak içeceklerde kullanılabilir. Süt ve peynir besleyiciliği arttırmak için diğer gıdalara eklenebilir (çorbalar, püreler gibi).


Bileşimi

Süt ve süt alternatifleri kompozisyonu analizi, 100 gram için:

BileşenlerBirimİnekKeçiBademSoya
Sug87,888,99088
Proteing3,23,10,53,3
Yağg3,2
Karbonhidratg5,14,9
Enerjikcal66692431
kJ275288100129
Şeker (laktoz)g4,84,400
Doymuşg2,42,700,3
Tek-doymamışg1,11,10,80.4
Çoklu-doymamışg0,10,10,21.1
Kolesterolmg141100
KalsiyumBRD(%)11,313,4015

Homojenize süt

Homojenizasyon sütün delikleri mikron ölçülerinde olan süzgeçlerden tonlarca basınçla geçirilmesidir. Böylece süt içerisinde yağ kürecikleri parçalanarak, kaymak oluşumu yani süt yağının sütün yüzeyinde birikmesi engellenir.

16 Mayıs 2022

İETT Otobüsleri

 Bir çok sembolünün yanısıra İstanbul'u simgeleştiren unsurlardan biri de hiç kuşkusuz İETT otbüsleri. Peki bu kentin caddelerini yıllar yılı hangi otobüsler renklendirdi?  

1920'ler

İstanbul'da toplu taşıma için kullanılan ilk otobüsler Renault marka Scemia model tahta kasalı ve uzun burunlu otobüslerdi. Bu otobüsler 1927 yılında hizmete girdiler ve sadece 4 adet mevcuttu.

İlk burunsuz otobüs

İstanbul burunsuz otobüs ile ilk kez Scania Vabis B41 ile tanıştı. İsveç malı bu otobüsler o ana kadar alınmış en konforlu otobüslerdi. Ancak bir kusurları vardı: İETT sağdan direksiyonlu modellerden alabilmişti. Bu da trafikte sorunlara sebep oluyordu.

1940'lar

1946 yılında Amerikan malı Twin Coach'lardan tam 8 tane alındı. Yolculuk konforu gittikçe artıyordu.

1950'ler

Almanya'dan ithal edilen Bussing'ler tam 100 adetti ve 1951-52 yıllarında hizmete girmişti.

Alman otobüslerinin devri

Yine aynı marka Alman otobüslerinin bu sefer daha az kapasiteli ve küçük bir modeli olan 4500 TU.5 tercih edilmişti. 50 adet ithal edilen otobüs ile birlikte İETT filosu tam 202 araçlık kapasiteye ulaşmıştı.

İlk Mercedes

İETT envanterine giren ilk Mercedes'ler O321H modeli idi. 1955'te satın alınan bu otobüsler ile yeni bir döneme girilmişti.

İlk yerli otobüs

İlk yerli otobüs olarak hizmete giren Tosun, 2014 yılından beri restore edilmiş hali ile belirli saatlerde hizmet vermeye devam ediyor.

1960'lar

İngiltere'den 1968-1969 yılları arasında tam 300 tane ithal edilen bu otobüsler otomatik vitesi sebebiyle halk tarafından büyük ilgi ile karşılanmıştı.


1970'ler

1970-73 seneleri arasında Almanya'da 178 adet Büssing U-47 satın alındı.

Şehrin simgesi olan otobüsler

Macaristan'dan aldığımız bu otobüsler şehrin simgesi oldular. 305 adet alınan bu otobüs, uzun süre hizmet verdikten sonra emekliye ayrıldı.

İlk körüklü otobüsler

İstanbul'un ilk körüklü otobüsleri olan Ikarus IK-280'lerden 195 adet satın alınmıştı

1980'ler

1980 yılında Mercedes-Benz O302 12.RST otobüsünden 128 adet satın alındı

MAN'ın devri

Yine aynı dönemde MAN'ın SG-220 körüklü modelinden 140 adet satın alındı. Bu otobüsün en arkasında seyahat etmek fazla hareketli olduğundan halk tarafından oldukça seviliyordu.

1990'lar

1997 yılında alımına başlanılan Mercedes O345'ler çevreye duyarlı motorları sebebiyle diğer araçlardan ayrılacak şekilde yeşile boyanmışlardı ve toplam 481 adet satın alınmıştı.

Son İstanbul


Solo tipi gibi yeşil renkte bulunan Mercedes Benz O345/K'dan 82 adet satın alındı. Bu otobüsler ile alçak taban İstanbul'da bir standart haline geliyordu.


09 Mayıs 2022

İstatistik nedir ?

İstatistik veya sayıtım, belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme, sonuçları yorumlama, sonuçların güven derecelerini açıklama, örneklerden elde edilen sonuçları kitle için genelleme, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma, çeşitli konularda geleceğe ilişkin tahmin yapma, deney düzenleme ve gözlem ilkelerini kapsayan bir bilimdir. Belirli bir amaç için verilerin toplanması, sınıflandırılması, çözümlenmesi ve sonuçlarının yorumlanması esasına dayanır.


İstatistik doğa bilimlerinden sosyal bilimlere kadar geniş bir alanda uygulanabilmektedir. Aynı zamanda iş dünyası ve hükûmetle ilişkili tüm alanlarda karar almak amacıyla kullanılır. İstatistik yukarıdaki anlamıyla tekildir. Sözcüğün çoğul anlamı, "sistemli bir şekilde toplanan sayısal bilgiler"dir. Örnek olarak nüfus istatistikleri, çevre istatistikleri, spor istatistikleri, millî eğitim istatistikleri verilebilir.

İstatistiği öğrenmedeki amaç, bir araştırmada, elde edilen verilerin hangi istatistiksel yöntemler kullanılarak yorumlanacağını bilmektir.

İstatistiksel yöntemler, toplanmış verilerin özetlenmesi veya açıklanması amacıyla kullanılır. Bu tür bir yaklaşım betimsel istatistik adını alır. Buna ek olarak verilerdeki örtüşmelerin (kalıplar veya örüntüler), gözlemlerdeki rassallığı ve belirsizliği göze alacak şekilde, üzerinde çalışılan anakütle veya süreç hakkında sonuç çıkarma amacıyla modellenmesi, çıkarımsal istatistik adını alır. Hem betimsel istatistik hem de tahminsel istatistik, uygulamalı istatistiğin parçaları olarak sayılabilir. Matematiksel istatistik adı verilen disiplin ise konunun teorik matematiksel altyapısını inceleyen disiplindir.

İstatistiğin diğer bölümlerle olan ilişkilerinden doğan kavramlar şu şekilde gösterilebilir: Ekonomi+İstatistik = Ekonometri, Psikoloji+İstatistik = Psikometri , Tıp+İstatistik = Biyoistatistik , Sosyoloji+İstatistik = Sosyometri, Tarih+İstatistik=Kliometri.

İstatistiğin tarihçesi

İstatistik kelimesi Modern Latince'deki statisticum collegium (devlet konseyi) ve İtalyanca'daki statista (devlet adamı, politikacı) kelimelerinden türemiştir. Kelime ilk olarak Almanca'da Gottfried Achenwall tarafından devlete ait verilerin sunulduğu Statistik (1749) adlı eserde devlet bilimi anlamında kullanılmıştır. Bu tanımı içeren İngilizce terim ise o dönemde political arithmetic (siyasi aritmetik) olarak geçmekteydi. İstatistik kelimesi veri toplama ve sınıflandırma anlamını ise yaklaşık olarak 19. yüzyılın başlarında kazandı. Terim İngilizce'ye Sir John Sinclair tarafından aktarıldı. Statistik adlı eserin temel amacı hükûmet tarafından ve yönetimsel organlar tarafından kullanılacak veriler sunmaktı. Eyaletler, ve yerel bölgeler hakkında bilgi toplama işi ulusal ve uluslararası istatistik kurumları tarafından sürdürülmektedir. Daha dar anlamda nüfus hakkında düzenli bilgiler ise nüfus sayımları ile elde edilir.20. yüzyıl boyunca kamu sağlığı ile ilgili konularda (epidemiyoloji, biyoistatistik), ekonomik ve sosyal (işsizlik, ekonometri gibi) alanlarda daha titiz araçlara ihtiyaç duyulması istatistiksel uygulamalarda ilerlemeyi zorunlu kılmıştır. Bu ihtiyaç özellikle I. Dünya Savaşı sonucu gelişen, nüfusları hakkında derin bilgi sahibi olmak isteyen refah devletlerinde daha belirgin olmuştur. Bu anlamda "toplum yönetimi adına bilgi toplama isteği" filozof Michel Foucault tarafından biyogüç olarak nitelendirilmiştir, bu terim daha sonra pek çok yazar tarafından da kullanılmıştır. İstatistiğin matematiksel temelleri Pierre Fermat ve Blaise Pascal'ın 1654 yılına kadar giden olasılık kuramı hakkındaki yazışmalarına dayanır. Christiaan Huygens (1657) konunun bilinen ilk bilimsel uygulamasını sunmuştur. Jakob Bernoulli'nin Ars Conjectandi (posthumous, 1713) ve Abraham de Moivre'nin Doctrine of Chances (1718) adlı eserleri konuya matematiğin bir dalı olarak yaklaşmıştır.


Hata teorisi Roger Cotes'nin Opera Miscellanea (posthumous, 1722) adlı eserine dayanır , fakat teorinin gözlem hatalarına uygulanmasının ilk örneği Thomas Simpson tarafından 1755'te yazılan (basım: 1756) bir bildiride bulunur. Bu bildirinin 1757 yılındaki tekrar basımı pozitif ve negatif hataların eşit derecede olasılıklı olduğu aksiyomunu kabul ederken, bütün hataları içinde bulunduracağını varsayabileceğimiz belirli tanımlanabilir limitlerin varlığından söz ederek "sürekli hatalar"ı ve bir olasılık eğrisini sunar.

Pierre-Simon Laplace , olasılık teorisinin ilkelerine dayanarak gözlem kombinasyonları için bir kural geliştirmeye çalıştı (1774). Hata olasılıkları kanununu bir eğri ile gösterdi.

Quetelett; biyoloji, tıp ve sosyoloji'de istatistik metotlarını kullanmıştır.

Galton; kalıtım, varyasyon, regresyon ve korelasyon konularını incelemiştir.

Pearson ve Fisher biyoistatiksel genetik ve populasyon genetiği alanında çalışmışlardır.

Kavramsal Bakış

İstatistiğin bilimsel, endüstriyel veya toplumsal bir probleme uygulanmasında önce üzerinde çalışılan süreç veya anakütle ele alınır. Bu anakütle bir ülkedeki insanların nüfusu, kayadaki kristal miktarı veya belirli bir fabrikanın belirli bir dönemde ürettiği mallar olabilir. Bunun yerine farklı zamanlarda gözlenen bir süreç de olabilir; bu şekilde toplanan veri zaman serisi adını alır.

Pratik nedenlerden ötürü, bütün bir anakütle hakkında veri toplamak yerine genelde anakütleden seçilen bir altküme (örnek veya örneklem) üzerinde çalışılır. Örnek hakkındaki veri deney veya gözlem yoluyla elde edilir. Bundan sonra veri istatistiksel analize tâbi tutulur. Bunun iki amacı vardır: açıklama (betimleme) ve sonuç çıkartma.

Betimsel istatistik, örneklemi sayısal veya grafiksel olarak özetlemek amacıyla kullanılabilir. Sayısal göstergelere temel örnek olarak ortalama ve standart sapma gösterilebilir. Grafiksel özetler çeşitli türde grafik ve tabloları içerir.

Çıkarımsal istatistik verideki örtüşmeleri modellemek için kullanılır, olasılığı göze alır ve daha büyük bir istatistiksel yığın hakkında sonuç çıkarır. Bu sonuçlar, evet/hayır şeklinde cevaplar olabileceği gibi (hipotez testi), sayısal özelliklerin tahmin edilmesi (istatistiksel tahmin) gelecekteki değerlerin öngörülmesi (istatistiksel öngörü), veriler arasındaki doğrusal ilişkinin yorumlanması (korelasyon), veya bu ilişkilerin modellenmesi (regresyon analizi) şeklinde olur. Diğer belli başlı matematiksel modelleme teknikleri varyanslar analizi ANOVA, zaman serisi, ve veri madenciliğidir.

Burada özellikle korelasyon konusu ele almaya değerdir. Bir veri kümesinin analizi iki değişkenin beraber hareket ettiğini (yani ele alınan ana kütlenin iki özelliğinin benzerlik gösterdiğini) ortaya çıkarabilir. Örneğin yıllık gelirle yaşam süresini ele alan bir çalışma fakir insanların varlıklı insanlardan daha kısa bir yaşam süresine sahip olduğunu bulabilir. Burada gelirle yaşam süresi arasında bir korelasyon olduğu söylenebilir. Fakat buradan asla gelir yaşam süresinin sebebidir veya sonucudur anlamı çıkarılmamalıdır.

Eğer örneklem, anakütleyi temsil etme yeterliliğine sahipse, örnekten elde edilen sonuçlar ve çıkarımlar bir bütün olarak anakütle hakkında bilgi verebilir. Burada asıl problem seçilen örneklemin anakütleyi temsil kabiliyetine sahip olup olmamasıdır. İstatistik, örneklemde ve veri toplama sürecinde ortaya çıkan hataları gideren, örneklemin rassal olmasını sağlayan araçlar sunar. Aynı zamanda güvenilir deneysel sonuçların elde edilmesini sağlayan yöntemler de sunar.

Bu şekilde bir rassallığın anlaşılmasını sağlayan temel matematiksel kavram olasılıktır. Matematiksel İstatistik (İstatistik kuramı), İstatistiğin Matematiksel altyapısını incelemek için Olasılık kuramı ve Matematiksel Analizden faydalanan Uygulamalı Matematik dalıdır.

İstatistiksel yöntemler

Deneye ve gözleme dayalı çalışmalar

İstatistiksel araştırmaların ortak amaçlarından biri nedenselliği incelemek ve özelde tahmin edicilerdeki veya bağımsız değişkenlerdeki bir değişimin bağımlı değişken üzerindeki etkisini incelemektir. Nedenselliği ele alan temelde iki tür istatistiksel yöntem bulunur: deneysel çalışmalar ve gözleme dayalı çalışmalar. İki çalışma türünde de bağımsız değişken veya değişkenlerdeki farklılıkların gözlenen bağımlı değişken üzerindeki etkisi incelenir. Bu çalışma türlerinde oluşan fark ise yöntemin uygulanma biçimidir. Yöntemlerin ikisi de verimli sonuçlar ortaya koyabilir.

Deneysel yöntemde çalışılan sistem üzerinde bir takım ölçümler yapılır, sistem üzerinde oynamalar yapılır, ve bu oynamaların sistem üzerinde etkisi olup olmadığını anlamak için tekrar ölçüm yapılır. Gözleme dayalı yöntemde ise sisteme müdahale olmaz, bunun yerine veri toplanır ve tahmin edicilerle (bağımsız değişkenler) tepki değişkenleri(bağımlı değişkenler) arasındaki örüntüler araştırılır.

Deneysel çalışmaya örnek olarak Western Elektrik Şirketi'nde aydınlatmanın çalışanlar üzerindeki etkisini araştıran Hawthorne deneyi verilebilir. Deneyde önce santraldeki üretim ölçülmüş, daha sonra kayan bant etrafında çalışan işçilerin aydınlatma koşulları değiştirilmiştir. Bütün deney sonuçları aydınlatmanın verimliliği arttırdığını göstermiştir. Ne var ki bu çalışmanın sonuçları deneysel yöntemdeki hatalar sebebiyle ciddi eleştiriler almıştır. Örneğin çalışmada kontrol grubu kullanılmamıştır.

Gözleme dayalı çalışmaya örnek olarak sigara kullanımı ve akciğer kanseri arasındaki bağınıtıyı inceleyen bir araştırma gösterilebilir. Bu tür çalışmada ilgi alanları hakkında bilgi toplamak için anket yöntemini kullanır ve sonra bilgiler istatistiksel analiz altında incelenir. Bu örnekte araştırmacılar sigara içen ve sigara içmeyen gruplardan bilgi toplar ve her iki gruptaki kanser vakası sayısı ele alınarak karşılaştırılır.

Bir deneyin temel adımları:

1. Araştırmanın planlanması, bilgi kaynaklarının, araştırmanın konusunun belirlenmesi, öne sürülen yöntemdeki ahlaki yönlerin ele alınması.

2. Sistemin modellenmesi, bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiye odaklanma.

3. Bir gözlem grubunu ortak yönlerini ele alacak şekilde özetlemek.

4. Gözlemlediğimiz dünya hakkında sayıların bize neler söylediğini açıklamak.

5. Çalışmanın sonuçlarını belgelemek ve sunmak.

Ölçülme ölçekleri

Bakın: Stanley Stevens "Scales of measurement" (1946): isimsel, sırasal, aralıksal, oransal

İstatistik verileri sayılar halinde olup bu sayılar için dört çeşit ölçülme ölçeği şeklinde elde edilme olabilirliği vardır. Bu verilerin dört çeşit ölçülme ölçeği olabileceğini ilk defa 1946'da Amerikan istatistikçi Stanley Stevens ortaya atmıştır. Stevens'in dört ölçülme ölçeği şunlardır: isimsel, sırasal, aralıksal ve oransal. Her bir değişik ölçülme ölçeğine göre elde edilen istatistiksel veriler değişik matematiksel güçte olup her biri için kullanılabilecek matematik işlemler ve betimleyici ve çıkarımsal istatistiksel işlemler ve analizler değişiktir.

İsimsel ölçekte verilerde sayılar sadece birbirinden karşılıklı ayrılık gösteren kategorilere verilen adlardır ve bu isim/sayı sırası ve aralığı veya orijini için hiçbir matematiksel özellik yoktur. Bu çeşit ölçekte verilere ancak çok zayıf istatistik betimleyici ölçüler ve çıkarımsal analizler uygulanabilir.

Sırasal ölçek verilerdeki sayılar birbirinden karşılıklı ayrantılı kategorilere isim verdiği gibi, bu kategoriler arasındaki rütbe ve sıralı düzeni de açıklarlar. Sayı değerleri arasındaki sırasal düzen değiştirilemeden her kategoriye atıf edilen gerçek sayı değiştirilebilir (yani monotonik dönüşüm uygulanabilir.) Sayılar arasında büyüklük farkı önemli olmadığı için değişik kategori sayıları üzerinde uygulanan bir basit aritmetik işlem (toplama, çıkarma, çarpma veya bölme) anlamsız sonuçlar verebilir.

Aralıksal ölçekte veri sayıları gerçekten sayı olup aralarındaki değişikler basit aritmetik işlem için bile anlamlıdır. Ancak aralıksal ölçekde veri değerleri için sayıların başlama orijini (yani 0 değer) keyfidir. Örneğin ısı derecesi olarak elde edilen veriler aralıksaldır. Ölçüm ölçeği santigrad olabilir; ancak değişik 0 orijin değerleri olan fahrenhayt da olabilirler.

Oransal ölçekte veriler hem değişik ölçümler arasında farklar anlamlıdır ve hem de bunlar için gerçek bir 0 başlangıç noktası mevcuttur. Yine ısı derecesi örneği verilirse Kelvin derecesi oransal ölçektedir; çünkü orijin (-273 °C mutlak sıfır) 0°Kelvin olur; bu bir gerçek ) noktasıdır ve bu ısı derecesi altında ısı olamaz.

İsimsel veya sırasal ölçekle ölçülen değişkenler için veriler birlikte kategorik değişkenler olarak anılmakta ve aralıksal veya oransal ölçekte olan veriler kantitatif niceliksel değişkenler olarak adlandırılmaktadır.


Bilgisayar ile istatistiksel araştırma

20. yüzyılın ikinci yarısında bilgisayarların hesaplama gücü ve hızının inanılamayacak bir şekilde artması ve bilgisayar kullanımı yaygın bir hale gelmesi istatistik biliminin pratik uygulaması ve hatta teorik gelişmesi üzerine çok büyük etki yapmıştır. Pratik istatistik hesaplamanın çok zor olması dolayısıyla veri analizi devamlı olarak hesaplamanın kolaylaştırılması üzerine odaklanıp daha çok doğrusal modellere dayanmıştır. Çok yaygın kullanılan ve çok güçlü bilgisayarların kullanılmaya başlanılması ve sayısal algoritmaların geliştirilip bilgisayar yazılımları geliştirilmesi ile yeni doğrusal olmayan modeller (örneğin doğrusal olmayan regresyon, genelleştirilmiş doğrusal modeller, çok-seviyeli model gibi) pratikte kullanılmaya başlanmıştır.

Bilgisayar devrimi tekrar örnekleme yöntemi, özyükleme yöntemleri, Gibbs örneklemesi, permütasyon testleri gibi çok bilgisayara dayanan teknikler kullanılmaya başlamıştır. Diğer taraftan istatistik gibi temeli ileri matematiğe bağlı olmayan ve büyük bilgisayar gücüne dayanan (yapay sinir ağları veya veri madenciliği gibi) araştırma ve pratik veri inceleme yöntemleri gelişmiştir.

İstatistik biliminin geleceği 20. yüzyıl başındaki teorik gelişmelerden sonra, daha empirik ve pratik bir yaklaşım haline gelmektedir. Bu yaklaşımda genel hesaplama yazılım ve paketlere istatistik yöntemlerinin eklenmeleri (örneğin kutuzzilim programlarının istatistiksel bölümleri) ve özel şekil de hazırlanmış istatistiksel paketlerinin yaygın şekilde kullanılabilmesi büyük bir rol oynayacağı şüphesizdir.

İstatistiğin yanlış kullanılması

İstatistiğin yanlış kullanılması güç fark edilen ama çok ciddi tanımlama ve açıklama hataları ortaya çıkarabilir. Bu hatalar ciddidir çünkü ortaya yıkıcı hatalı kararlar çıkabilir. Örneğin sosyal siyaset, doktorluk ve tıp uygulamaları, köprüler gibi yapılar için yapısal güvenilirlik için veriler hep istatistiğin hatasız uygun şekilde kullanılmasına dayanır.

İstatistik doğru olarak uygulansa bile bu konu üzerinde pek az bilgi ve tecrübesi olanların istatistiksel sonuç çıkarımlarını yorumlayıp açıklaması çok zor olabilir. Veri setindeki bir trendin istatistiksel anlamlılığının (yani trendin bir örneklemde her ne kadar rastgele değişim tarafından ortaya çıkacağını açıklanabileceğinin) incelenmesi, bu anlamlılık kavramının sezgi yoluyla ortaya çıkmasıyla aynı olabildiği gibi, çok kere de değişiktir. Bu demektir ki sezgiye dayanan çıkarımlar uygun olmayan kararlara yol açabilir. Kişilerin istatistiksel cahilliğinden ayrılıp günlük yaşamlarında veriler ve enformasyon ile uygun şeklide uğraşmaları için yeterli derecede istatistiksel beceriye sahip olmaları (ve yeter derecede kuşkulu olmaları) için hiç olmazsa düşük bir seviyede istatistik eğitiminden geçmeleri ve istatistiksel okur-yazarlık niteliği kazanmaları gerekir.

İstatistik bilgisinin hatalı ve yanlış kullanıldığına dair epeyce geniş bir algı bulunmaktadır. Bu yetmezmiş gibi, çok kere yapılan hataların ve yanlış kullanılmanın bilinçli ve kasıtlı yapıldığı hissi doğmaktadır. Hatalı analiz sonucu alınan kararın istatistiksel sonuçları sunan kişiye yarar sağlayabilmesi imkânı olduğu bilinmektedir. Bir 19. yüzyıl İngiliz başbakanı olan Benjamin Disraeli'ye atıf edilen "Üç türlü yalan bulunmaktadır: yalanlar, lanetli yalanlar ve istatistikler." cümlesi nerede ise atasözü gibi kullanılmaktadır. Amerikan Harvard Üniversitesi Başkanı "Lawrence Lovell" 1909’da istatistik "börek gibidir ve ancak kimin tarafından yapıldığı bilinirse ve içindekilerden insan emin olabilirse o zaman tatmin edicidir" sözleri de bu kasıtlı bilinçli istatistik hatası yapma algısına biraz daha açıklama katar.

İstatiksel değerlendirme

İstatistiksel değerlendirme temelde 4 farklı metot uygulanır:[kaynak belirtilmeli]

Katılım grafikleri,

Kontrol listeleri,

Sıklık dağılımı,

Sıklık çizelgeleri.

27 Nisan 2022

İletişim

İletişim, gönderici ve alıcı konumundaki iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen duygu, düşünce, davranış ve bilgi alışverişidir.

Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için çevresindekilere iletişime geçer. Ayrıca ruhsal - bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir.

Toplumsal kanun ve kuralları sağlıklı işletebilmek için iletişim şarttır. Bu da gösteriyor ki iletişim, bir insanı yakın ve uzak çevresine bağlayan halkadır.

İletişim Türleri:

"Dille gerçekleştirilen iletişim,

jest ve mimiklerle gerçekleştirilen iletişim,

resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen iletişim,

simgelerle gerçekleştirilen iletişim."

İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi, dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim; resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanışlıdır.

İletişimin Öğeleri Şunlardır:


Gönderici (Kaynak): Duygu, düşünce ve isteklerin aktarılmasında sözü söyleyen kişi veya topluluktur. Alıcı: Duygu, düşünce ve isteklerin iletildiği, aktarıldığı kişi ya da topluluktur.

İleti: Göndericinin alıcıya aktardığı duygu, düşünce, istek ve mesajlardır.

Kanal: Göndericinin, iletiyi alıcıya gönderirken kullandığı yol veya araçtır.

Bağlam: İletişim unsurlarının birlikte meydana getirdikleri ortamdır.

Dönüt (Geri bildirim): Alıcının göndericiye verdiği her türlü yanıttır.

Şifre: Gönderici, iletisini yazıyla, resimle, rakamla vb. aktarabilir. İşte bunlardan her biri şifredir.

Bir iletişimde "gönderici-ileti-alıcı" öğeleri mutlaka bulunur, iletişimi başlatan unsur; göndericidir. İletişimin sağlıklı olabilmesi için gönderici durumundaki kişinin, alıcıyı ve onun durumunu göz önünde bulundurması gerekir. Aksi taktirde iletişim, başarısız olur.

İletişim etkinliğinde gösterge temel kavramlardan biridir. Çünkü iletişimde varlık ve objeler değil; onların sembolü olan göstergeler kullanılır. En yaygın ve en kullanışlı göstergeler, dil göstergeleridir. Ayrıca dil göstergeleri çok anlamlıdır, yan anlam kazanabilir.

Gösterge nedir?

Kendi dışındaki bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, sözcük, nesne, görünüş veya olgulara gösterge adı verilir. Sözcük, resim, şekil, işaret vb. diğer öğelere de gösteren denir. Gösteren, akılda birtakım görüntüler oluşturuyorsa, bu da gösterilendir.

Göstergeler, dil göstergeleri ve dil dışı göstergeler olmak üzere ikiye ayrılır:

1. Dil Göstergesi

Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü etkinlik, eylemdir. Örneğin her sözcük, bir dil göstergesidir. Ancak "resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler" dil dışı göstergelerdir.

2. Dil Dışı Göstergeler

Doğal gösterge: İlkbaharda ağaçların yeşermesi gibi her türlü doğal durum, doğal göstergedir.

Sosyal gösterge: Görgü kuralları, trafik lambaları gibi unsurlar, sosyal göstergedir.

Dil dışı göstergeler ve özellikleri:

Belirti: Amacı olmayan, istem dışı gelişen doğal göstergelerdir. Belirtide gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki nedenlidir. Gece bir evin ışığının yanması, insanların yatmadığının belirtisidir, dumanın görülmesi ateşin olduğunu gösterir.

Belirtke: İletişim kurma, bir ileti aktarma, bir bilgi verme amacı içeren göstergelerdir. Gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki nedensiz ve uzlaşımsaldır. Trafik levhaları bu göstergelerdendir.

İkon: Dili kullanmadan bilgi ve iletileri aktaran görsel araçlardır. Resim, heykel, fotoğraf vb.

Simge: Bir toplumda gösterenle gösterilen arasında sürekliliğini koruyan uzlaşımsal ve genellikle nedensiz ilişkiye dayanan görsel biçimdir. Bayrak, güvercin, zeytin dalı vb.

Yani;

İletişim nedir?

Bizim başkalarını, başkalarının da bizi bizi anlamasına yarayan bir SÜREÇTİR.

Düşünme ve görüşlerin sözlü olarak karşılıklı alışverişidir.

Sözcüklerin, resimlerin figürlerin grafiklerin, vb.sembollerin kullanılarak bilgi, düşünce, duygu ve becerileri aktarılması sürecidir.

Organizmanın bir uyarana verdiği ayrımcı bir tepki olarak; gücün gösterilmesine yarayan bir mekanizmadır.

Bir kaynağın davranışlarını kasıtlı bir biçimde etkilemek üzere bir alıcıya mesajlar iletmesi, bir kişinin ya da grubun tekelindeki bilgi ve becerilerin başka bir kişi ya da gruplarla ortak kullanmasını sağlayan bir süreçtir.

Bir zihnin diğer zihinleri etkileme yollarının tümüdür.

İletişim; sadece, yazılı ve sözlü konuşmaları değil müzik, resim, heykel, Tiyatro, bale, dans gibi bütün insan davranışlarının içine alır.

Kendimizi doğru ifade edebilmek, dünyayı doğru algılayabilmek için sağlıklı iletişim kurabilme becerilerimizi geliştirmeliyiz. İletişimin önkoşullarından biri de" dinlemenin "önemini kavramak ve gereklerini yerine getirmek yönünde davranışlar sergilemektir. Hepimizin " anlaşılmadığımızı " düşündüğümüz çağımızda - dinlemek - için ayrı bir parantez açmak gerekir...

Günlük yaşamda karşılıklı konuşurken, bir tartışma programında katılımcılar görüşlerini dile getirirken; sözünün kesilmesinden, dinlenilmediğinden şikayet eder ve ses tonu gittikçe yükselir. Bir süre sonra taraflar kırgınlık, kızgınlık ve bıkkınlık içinde iletişimi kesmeye yönelik davranışlar gösterir.

Halbuki dinlemeyi bir öğrenebilsek ve dinlediğimizden konuşan taraf emin olsa, ilişkilerimize bambaşka bir güven, huzur ve mutluluk yansıyacaktır. İletişim kopuklukları ve kazaları ortadan kalkacaktır. Bilgi düzeyimiz yükselecektir. Eski Sirach yazıtına göre " Dinlemeyi seversen, bilgi kazanırsın ve eğer kulak kabartırsan akıllı olursun. " 

Geliştirilmesi gereken iletişim becerilerinden belki de en önemlisi dinleme becerisidir. Çocuklarımız ile, eşinizle, arkadaşınızla konuşurken " can kulağı " ile din lendiğiniz duygu ve düşüncesi mutlu olmanızı sağlayacaktır. Mesajların iletilmesi kadar alınması da önemlidir. Aktif bir dinleyici olmak için neler yapmalıyız, bunları inceleyelim:

Etkili İletişim için Öneriler:

1- Sabırlı olun ve karşınızdaki insanın iletmeye çalıştığı mesajına saygı duyun.

2- Konuşan kişiye dikkatinizi verin, dikkatinizi dağıtacak başka şeylerle ilgilenmeyin.

3- Konuşan kişinin söylediklerini, zaman zaman kendi cümlelerinizle özetleyin ve karşınızdan teyit alın.

4- Önyargısız dinleyin. Herkesten yeni bilgiler edinebilirsiniz.

5- Egonuzu ön plana çıkarmayın. Egosu kuvvetli kişiler, kendilerini konuşan kişiden daha üstün görüp, onun söylediklerini dinlemeyebilir.

6- Konuşan kişinin beden diline dikkat edin. Söylediklerini beden dili tamamlıyor mu?

7- Nasıl söylendiğini değil, ne söylendiğini dinlemeye çalışın.

8- Konuşanın anlattıklarını sonuna kadar hiç araya girmeden dinleyin.

9- Önemli noktaları not alın. Yazmak, dikkatinizi daha kolay toplamanızı sağlayacaktır.

10- Karşı taraf konuşurken onun söylediklerine vereceğiniz cevapları değil onun ifade etmek istediklerini düşünün.

Dinlemeyi başardığınızı varsayalım. Konuşan kişiyi dinlediğinizi, bir de beden dilinizle gösterdiğinizde, konuşan kişinin saygısını ve güvenini daha kısa zamanda kazanabilirsiniz.

Dinlerken bedenle hafifçe öne doğru eğilmek, baş sallamak, göz temasında bulunmak, iyi dinleyici olduğunuzu karşınızdaki kişiye gösterecektir. Sözel olarak da dinlediğinizi belirten sesler çıkarabilir; " evet, hımm, anlıyorum,tabii " gibi sözcüklerle, dinlediğinizi gösterebilirsiniz. Bu sözel teyitler, özellikle birbirimizi görmediğimiz, sadece dinleyebildiğimiz telefonla iletişim halinde iken mutlaka dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Dinlemek karşınızdaki kişiye " saygı duymanın, sana değer veriyorum " mesajı vermenin en iyi yoludur. Konuşmak için bir nedeni olan herkesi, dinlemek için de bir neden, mutlaka vardır.

İLETİŞİMİN NERESİNDEYİZ?

Toplumun içinde yaşayan insanın kendisini ve çevresini daha iyi tanımasına ve başkaları ile uyumlu ilişkiler gerçekleştirmek için etkileşim kurabilme,yaşayan ve artık yaşamayan kişilerin miras olarak bıraktıkları bilgilerden yararlanılmasına yardım eden özel bir becerisi vardır. İşte bu beceri iletişimdir.

Temelde insanlar, varoluşlarının başlangıcından bu yana çevrelerini etkilemeye çalışmışlardır. Ancak, doğal olarak çevrelerini etkilemeye çalışınca kendileri de etkilenmişlerdir. Bu bağlamda önce kim veya kimler arasında bir iletişimin olduğunu bilmek gerekir. İletişimde bulunanlar arasında karşılıklı güven ve anlayış sağlanamamışsa,sorunlar çoğalacak ve iletişimde ki etkinlik gerçekleşmeyecektir. Çünkü, iletişimin sağlıklı gerçekleştirilmesinin koşulu güven ve etkileşimdir.

Aynı toplumsal yapı içinde bulunan insanlar bile değişik yapılara sahiptirler. Her bireyin iletişim şekli ve davranışı farklıdır. İletişim ilk koşulu her bireyin farklı olduğunu ve farklı iletişim şekillerinin bulunduğunu kabul etmekle başlar. Bu koşulun gerçekleşmesi içinde bir iletişim sürecinin olması gerekir.

İletişim, bireyler arası ilişkinin her türünü, örgütleri ve giderek toplumları belirleyen, yaratan ve bir arada tutar. Grup halinde düşünüp davranmamızı, toplumsal ilişkilerde rol yapmamızı ve hareket etmemizde hep iletişime borçlu olduğumuzu söylemek mümkündür.

Toplumsal yaşamda insanlar çevrelerinden aldıkları iletilere göre davranışlarını oluştururlar. Bireyler bu süreçte kişiliklerini tanımlarlar. Sadece çevrelerinin etkisinde kalmazlar, etkileşim olayının bir doğal sonucu olarak da çevrelerini de değiştirmeye çalışırlar.

Çok genel olarak iletişim; bir başkası ile konuşmaktır. Günlük hayatımızda yer etmiş olan televizyondur, bilgiyi yaymadır, giyiniş ya da saç biçimidir... (Kemal GÖKCAN /Sosyal Hizmet Uzmanı)

Peki biz iletişimin neresindeyiz?

Aslında iletişim sözcüğü bir çok davranış biçimlerini kapsaması nedeni ile "sevgi" sözcüğüne de benzemektedir. İletişim bireyin varlığının kendisidir.

Bilgi teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak çağımızda yeni ve çok hızlı iletişim araçları gelişmiştir. Cep telefonları, Internet bu iletişim araçları ile insanlar bir birleri ile çok hızlı iletişim kurmaktadır. Küreselleşmeyi bu süreçte birlikte ele aldığımızda, artık iletişim davranışları değişmiş, farklı bir iletişim kültürü oluşmuştur. İnsanlar bir birleri ile kurduğu iletişimde farklı teknikler oluşturmuşlardır. Hızla gelişen teknoloji "sevgi" iletişimini yok etmektedir. İnsanlar, yüz yüze konuşmadıkları ya da o cesareti kendinde bulamadıkları zaman sanal ortamda varlığını hissettirme çabası içine girmişlerdir.

Karizma, Kariyer, İmaj gibi kavramlar çok öne çıkmış olup, insanlar bu kavramlar ile yeniden bir kültür oluşturmuşlardır. Artık karşılıklı iletişim kuramayan birey,imajı ile iletişim kurmaktadır. Yeni kıyafeti ve saç modeli o bireyin kendini ifade etme yöntemi olmuştur. Saatlerce Internet ortamında sohbetler yeni bağımlılıklar yaratmış "Otistik" davranışlar oluşmuştur.

Ülkemizde, Edebiyat Çağı yaşanmamış olup, okuma alışkanlığı edinilmemiştir. Romanı okumadan, İnsanlar sanal ortamda sohbeti çok hızlı yaşamış ve etkili iletişim kurma becerisini azaltmışlar, farklı davranış kalıpları gösteren gençler oluşmuştur. İletişimin tüm nesnel öğeleri gittikçe yitirmekteyiz.

Nasıl İletişim?

Etkili İletişim, yani yüzyüze iletişim,

Birey değil, bireyselliğimizi keşif etmek,yeteneklerimizi öğrenmek ve geliştirmek,

Dinlemek, dinlemeden asla konuşmamak,

Hayır diyebilmek,

Somut olmak,

Kitap okumak, Şiir Okumak,

Özgürlüğümüze inanmak,

Empati kurmak,

İletişim kurduğumuzun kişinin sosyal düzeyinin bulunduğu yerden başlamak,

Konuştuğumuz kavramları bilerek konuşmak, anlamını bilmediğimiz sözcükleri ve kavramları kullanmamak,

İletişim kurduğumuz kişinin konuşurken yüzüne bakmak,

İmaj,kavramını abartmamak. Fakat kendi yeteneğimize uygun imaj oluşturmak,

Çok konuşmamak,

Ve ön yargılarımızdan uzaklaşmak.

İletişimin 50 Kuralı

İnsanlarla İletişim Kurarken Dikkat Etmemiz Gereken İlkeler

1. Karşınızdakini dinlemesini bilin.

2. Sabırlı olun.

3. Esnek olun.

4. Sizi dinleyenlerin anlayacağı sözcükler seçin.

5. İnsanların gönlünü almaktan korkmayın.

6. Sinirlerinize hakim olun.

7. Şaka yapacağınız zaman iyi düşünün.

8. Sorulara karşılık verin.

9. Konunuzu iyi bilin.

10. Düşünmeden konuşmayın.

11. Sürekli dert yanan, şikâyet eden, mızmızlanan biri olmayın.

12. Karşınızdakilerin tepkilerine dikkat edin.

13. Kaybetme ihtimalini de göz önünde bulundurun.

14. Gereksiz eleştirilerden kaçının.

15. Görüşlerinizi başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmayın.

16. Gürültü yapmayın, ancak sesinizi duyurun.

17. Yüz ifadenizi kontrol edin.

18. Ayaklarınızı masaların üstüne koymayın.

19. Biri sizinle konuşurken işinizle meşgul olmayın.

20. Birisi konuşurken, önünüzdeki kağıtlara çiziktirmeyin.

21. Birisi konuşurken, başkalarıyla fısıldaşmayın.

22. Sözü başkalarının ağzından kapmayın.

23. Duman makinesi olmayın.

24. Yerinde duramayan biri olmaktan kaçının.

25. Aynı sözcükleri dilinize dolamaktan vazgeçin.

26. İnsanlara ne yapacaklarını öğretmek merakından vazgeçin.

27. Çift anlamlı sözcüklerden kaçının.

28. Ne zaman susmak gerektiğini bilin.

29. Sözünüzü güçlü bir tonla bitirin.

30. Başkalarını kötülemeyin.

31. Öğütlediğiniz şeyleri kendiniz de uygulayın.

32. Yüksekten atmayın.

33. Herkesin işine burnunuzu sokmayın.

34. Size akıl danışılmadıkça öğüt vermeyin.

35. Olduğunuz gibi görünün.

36. Gereksiz yere zıtlık yaratmayın.

37. Adil davranın.

38. Böbürlenmeyin.

39. Başkalarının canını sıkacak esprilerden kaçının.

40. İnsanları terslemeyin.

Telefonda Konuşurken;

41. Telefonda önce kendinizi tanıtın.

42. Ahizenin içine doğru konuşun.

43. Karşınızdakinin sözünü kesmeyin.

44. Arada bir şeyler söyleyerek dinlediğinizi belli edin.

45. Telefonda konuşurken bir şey yemeyin.

Mektup Yazarken;

46. Gereksiz şeyler yazmaktan kaçının.

47. Yazdığınızı hiç değilse bir kez okuyun.

48. Ağdalı sözcükler kullanmayın.

49. Kötü haberleri yumuşak dille iletin.

50. Yazınızı, olumlu, gönül alıcı bir cümleyle tamamlaya çalışın.

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!