Mesudiye (Osmanlıca: ﻣﺴﻌﻮﺩ یه, anlamı: Mutluluk), Osmanlı donanması için 1871-1875 yılları arasında İngiltere'deki Thames Ironworks'te inşa edilmiş merkezî bataryalı zırhlı korvettir. İnşa edilmiş en büyük iki merkezî bataryalı zırhlı korvetten biriydi. Mesudiye'nin Hamidiye adında bir kardeş gemisi olması planlanmıştı; ancak bu gemi Kraliyet Donanması tarafından satın alındı ve HMS Superb adıyla görevlendirildi. Ana silahları merkezî zırhlı bir bataryada yer alan on iki 250 mm toptu.
Mesudiye, Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878) ve Osmanlı-Yunan Savaşı (1897) arasındaki yirmi yıllık dönem de dahil olmak üzere kariyerinin çoğunda yetersiz bakım gördü. Sonuç olarak, 1890'ların sonlarında çok kötü bir durumdaydı, Cenova'da modernize edilerek ön dretnot tasarımlarına benzer şekilde büyük bir ölçüde yeniden inşa edildi. Bu yeniden inşada geminin silahları elden geçirildi; ancak 230 mm silah taretlerinin topları hiçbir zaman monte edilmedi. Ayrıca gemi performansını önemli ölçüde artıran yeni bir tahrik sistemi de kuruldu.
Gemi, Birinci Balkan Savaşı (1912-1913) sırasında İmroz Muharebesi (Aralık 1912) ve Mondros Muharebesi (Ocak 1913) de dahil olmak üzere çok sayıda görevde yer aldı. İkinci angajman sırasında, bir Yunan topçu mermisinden aldığı önemli hasar nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldı. 1914'te I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin ardından Mesudiye, önemli ateş gücüne sahip olması nedeniyle Çanakkale Boğazı'na girişi engelleyen mayın tarlalarını koruması ve karadaki istihkâmlara yardımcı olması için yüzer tabya olarak için Nara Burnu'nda, Sarısığılar mevkiinde sığ suda demirledi. Savaşın başlarında, 13 Aralık 1914 sabahı teğmen Norman Douglas Holbrook emrindeki Birleşik Krallık denizaltısı HMS B11 mayın tarlalarından geçti ve Mesudiye'yi torpidoladı. Batan gemideki 598 kişilik mürettebattan 10 subay ve 15 er öldü. Gemideki silahlarının birçoğu kurtarılarak Çanakkale Boğazı'nın savunmasını güçlendirmek için kullanıldı. Geminin onuruna Mesudiye Tabyası olarak adlandırılan bu batarya, Mart 1915'te Fransız zırhlısı Bouvet'nin batırılmasına yardımcı oldu.
Tasarım
Genel özellikler ve makineler
Mesudiye 101,02 m uzunlukta ve 17,98 m genişlikteydi, su çekimi ise 7,9 metreydi. İlk inşa edildiği haliyle deplasmanı 8.938 metrik tondu. Gövdesi demirden yapılmıştı ve burunda bir mahmuz taşımaktaydı. Mürettebatı, 700 subay ve denizciden oluşmaktaydı.
Gücünü tek bir yatay, iki silindirli bileşik buhar motorundan alırken, buhar ise kömürle çalışan sekiz kutu kazan tarafından sağlanmaktaydı. Kazanlar geminin ortasında yer alan bir çift bacaya bağlıydı. 7.431 indike beygir gücü (5.541 kW) olarak derecelendirilen motorlar, gemiyi saatte 13,7 deniz mili (25,4 km/sa) hıza ulaştırabiliyordu. 1884 yılına gelindiğinde, on yıllık kötü bakımın ardından en yüksek hız saatte 10 deniz miline (19 km/sa) düşmüştü. Gemi 600 metrik ton kömür taşıyabiliyordu. Her ne kadar öncelikli olarak buharlı bir gemi olsa da Mesudiye'de, üç direkli bir barka yelken teçhizatı da bulunmaktaydı.
Silahlar ve zırh
Mesudiye'nin ana silah gücü, hepsi merkezî bir bataryaya monte edilmiş on iki RML 10 inç 18 ton toptan oluşan bir ana bataryaydı. Her yandaki altı toptan dördü borda ateşi için yanlara bakacak şekilde; biri başa, biri ise kıça doğru açılı olmak üzere monte edilmişti. Üst güvertede ayrıca ikisi ileriye, biri kıça doğru konumlandırılmış üç RML 7 inçlik top bulunmaktaydı. 1891'de altı 76 mm ve altı 25,4 mm seri ateşli top daha monte edildi.
Zırh koruması demir plakalardan oluşuyordu. Kemer zırhının makine ve mühimmatın yer aldığı orta kısımda maksimum 305 mm kalınlıktaydı, uçlara doğru ise önce 127 mm, sonra 76 mm kalınlığa düşmekteydi. Kemerin en kalın kısmı su hattının 1,5 m altına ve 1,2 m üstüne dek devam etmekte ve üç zırhlı plakadan oluşmaktaydı. Ortadaki en kalın plaka 254 mm kalınlığındaydı, alt plaka ise 230 mm'den 150 mm'ye incelmekteydi. Alttaki 254 mm, üstteki 178 mm kalınlığında olmak üzere topçu bataryası iki zırh plakasıyla korunuyordu.
Hizmet geçmişi
Sipariş ve faaliyetsiz dönem
Rus filosunun Sinop'ta tüm Osmanlı filosunu tahrip ettiği Kırım Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu, bir donanma inşa programına başladı. Program, Osmanlı ekonomisinin kronik zayıflığı nedeniyle sınırlı büyüklükteydi. 1860'larda ve 1870'lerde başta Birleşik Krallık ve Fransız tersanelerinden olmak üzere çeşitli zırhlı savaş gemileri sipariş edildi. Fon sıkıntısına rağmen 1870'lerin sonlarına doğru Osmanlılar, on üç büyük zırhlı ve dokuz küçük zırhlı savaş gemisinden oluşan bir filo satın almıştı. Mesudiye Edward Reed tarafından yakın zamanda inşa edilen Birleşik Krallık zırhlısı HMS Hercules temel alınarak tasarlanmıştı.
1871 yılında sipariş edilen Mesudiye'nin inşasına ertesi yıl Londra'daki Thames Ironworks tersanesinde başlandı. 28 Ekim 1874'te denize indirilmesinin ardından Aralık 1875'te deniz denemelerine çıktı. Kardeş gemi olarak planlanan Mahmudiye, yapım aşamasındayken Hamidiye olarak yeniden adlandırıldı;; ancak gemi tamamlanmadan önce Birleşik Krallık tarafından satın alınarak Kraliyet Donanması'nda HMS Superb adıyla hizmete girdi. Mesudiye ve Superb,inşa edilmiş en büyük kazamatlı zırhlı korvetlerdir. Eylül 1876'da Mesudiye, Osmanlı Karadeniz Filosunun amiral gemisi oldu; ancak Nisan 1877'de patlak veren 93 Harbi'nde bir çatışmaya girmedi.
93 Harbi'ndeki Osmanlı yenilgisinden sonra filo Haliç'e çekildi ve sonraki yirmi yıl boyunca büyük ölçüde gözetimsiz bırakıldı. Bu hareketsizlik döneminde Mesudiye, Haliç'teki Tersâne-i Âmire'de bir modernizasyon geçirdi. Şubat 1897'de Osmanlı-Yunan Savaşı'nın başlangıcında Mesudiye'nin, filodaki diğer büyük savaş gemilerinin çoğu gibi savaşa hazır olmadığı görüldü. 15 Mayıs'ta Mesudiye ve diğer birkaç savaş gemisi daha çok mürettebat moralini arttırmayı amaçlayan bir eğitim tatbikatı düzenledi.
Yeniden inşa
Savaşın sona ermesinin ardından hükûmet, bir donanma yeniden yapılanma programı başlatmaya karar verdi. Programın ilk aşaması Mesudiye de dahil olmak üzere eski zırhlı savaş gemilerinin modernizasyonu için teklif toplamaktı. Teklif istekleri yabancı tersanelere gönderildi. Ekim 1898'de Cenova'daki Gio. Ansaldo & C. tersanesi Mesudiye ve Asar-ı Tevfik gemilerini inceleme izni istedi. Her iki gemi de Ocak 1899'da Cenova'ya gönderildi ve 28 Ocak'ta vardılar; ancak Ansaldo sadece Mesudiye'nin modernizasyon ihalesini aldı. Mesudiye, burada ön dretnot tipte bir gemi olacak şekilde yeniden inşa edildi.
Gövdenin radikal bir şekilde yeniden inşasını içeren modernleştirme çalışmaları kapsamında, gövdenin burun ve kıç kısımları kesilerek birer adet 230 mm 40 kalibre Vickers top taşıyan iki taret monte edildi. Taretlerin ön yüzleri 230 mm kalınlığında zırh sahipti; ancak topları hiçbir zaman monte edilmedi ve bunun yerine taretlere tahtadan sahte toplar yerleştirildi. Eski namludan dolma topların yerine on iki adet 150 mm QF toptan oluşan bir ana batarya takıldı ve ayrıca on altı 76 mm QF top üst bataryaya monte edildi. Bunların yanı sıra on adet 57 mm ve iki adet 47 mm top da eklenmişti.
Geminin ortasına büyük bir üstyapı ve 200 mm zırha sahip yeni bir kumanda kulesi inşa edildi. Geminin deplasmanı normal yükte 9.120 metrik ton, tam yükte ise 9.710 metrik tona yükseldi. On altı kömür yakıtlı Niclausse kazan tarafından beslenen iki adet üçlü genleşme motoru kurularak güç sistemi tamamen değiştirildi. Geminin iki pervanesi birbiriyle örtüşecek şekilde, iskele pervanesi sancak pervanesinin biraz önünde kalacak şekilde yerleştirildi. Motor gücünün 11.000 indike beygir gücü (8.200 kW) seviyesine yükseltilmesiyle geminin son hızı 17 knot (31 km/sa; 20 mph) seviyesine ulaştı. Modifikasyonlar sonucunda mürettebatı 800 kişiye yükseldi. Mesudiye, 15 Mart 1904'te deniz denemelerini tamamladı ve ardından İstanbul'a döndü.
Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları
1909'da Mesudiye, yirmi yıldır Osmanlı donanması tarafından yürütülen ilk filo manevrasına katıldı. Temmuz 1911'den başlayarak Mesudiye, Beyrut'a yapılan rutin yaz gezisinde doruğa çıkan bir dizi egzersiz için dört muhrip, ön dretnotlar Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis ile bir torpido botuna katıldı. Filo, 29 Eylül 1911'de İtalya Trablusgarp Savaşı'nı ilan ettiğinde İstanbul'a dönüyordu. Mesudiye ve filonun geri kalanı 2 Ekim'de Nara Burnu'nda demirledi ve ertesi gün İstanbul'a döndü. Daha sonra Mesudiye, yeniden inşa edilen zırhlı korvet Asar-ı Tevfik ve torpido kruvazörü Berk-i Satvet ile beraber yedek tümene atandı. Osmanlı donanması savaşı limanda geçirdiğinden herhangi bir çatışmaya girmedi. Bu kısmen Balkan Savaşları öncesinde Balkanlarda artan gerilimlerden kaynaklanıyordu; Osmanlılar filolarını limanda tutarak olası bir çatışmaya hazırlık yapıyorlardı.
Ekim 1912'de Balkan Birliği, Trablusgarp Savaşı'nın sona ermesinden bir ay önce Osmanlılara savaş ilan etti. Savaş ilan edildiği esnada Mesudiye, Büyükdere'de torpido botlar Hamidâbad ve Kütahya ile beraber bekçi gemisi olarak görevlendirilmişti. Aralık'ta Osmanlı filosu yeniden düzenlendi ve Mesudiye, Ramiz Naman Bey komutasında yeni kurulan Savaş Gemisi Tümeni'ne katıldı. Bölümde ayrıca Barbaros Hayreddin, Turgut Reis ve Asar-ı Tevfik de vardı. Gemi, 15 Kasım'da Büyükçekmece'ye giderek filonun geri kalanına katıldı. İki gün sonra Mesudiye ve Barbaros Hayreddin, Çatalca Hattı'nı tutan Osmanlı birliklerini desteklemek için kıyı bombardımanları düzenledi. Bombardımanlar, saldıran Bulgaristan'a önemli bir maddi zarar vermedi; ancak Osmanlı moralini artırdı.
İmroz Deniz Muharebesi
Gemiler, 16 Aralık 1912'de 93 Harbi'nden bu yana büyük savaş gemilerini içeren ilk Osmanlı deniz çatışması olan İmroz Deniz Muharebesi'ne katıldı. Osmanlı donanması saat 09.30'da Çanakkale Boğazı'ndan ayrıldı; küçük gemiler Boğaz çıkışında kaldı, zırhlılar ise kıyıyı takip ederek kuzeye doğru yola çıktı. Limni adasından kalkan zırhlı kruvazör Georgios Averof ve üç Hydra sınıfı zırhlı korvet içeren Yunan filosu, Osmanlı savaş gemilerinin ilerlemesini engellemek için kuzeydoğuya doğru yön değiştirdi. Osmanlı gemileri 09.40'ta 14.000 metre mesafeden Yunanlar ateş açtı. Beş dakika sonra, Georgios Averof Osmanlı filosunun diğer tarafına geçti ve Osmanlıları her iki taraftan da ateş altında kaldıkları elverişsiz bir pozisyonuna düşürdü.
Saat 09.50'de Yunan filosunun yoğun baskısı altında, Osmanlı gemileri rotalarını tersine çeviren 16 noktalık bir dönüşü tamamladı ve boğazların güvenliğine yöneldi. Dönüş başarısız bir şekilde yürütülmüştü, gemiler formasyonu kaybederek birbirlerinin ateş alanlarını engelleyen pozisyonlarda kaldılar. Barbaros Hayreddin, Turgut Reis ve Mesudiye çatışma sırasında birkaç isabet aldı; ancak sadece Barbaros Hayreddin önemli ölçüde hasar gördü. 10.17'de her iki taraf ateş etmeyi bıraktı ve Osmanlı donanması Çanakkale Boğazı'na çekildi. Boğazlara yaklaştıklarında, Mesudiye ve Asar-ı Tevfik, hasar gören ön dretnotların geri çekilmesini koruyacak şekilde pozisyon aldı. Gemiler saat 13.00'te limana ulaştı ve yaralılarını hastane gemisi Reşit Paşa'ya nakletti.
Mondros Deniz Muharebesi
Aralık ayı sonlarında Osmanlılar, son zamanlarda Yunanlar tarafından ele geçirilen adalara karşı Ege Denizi'nde baskın ve devriye operasyonları başlattı. Osmanlı ordusu, Aralık sonunda Yunanistan'ın savaşta daha önce ele geçirdiği Bozcaada'ya çıkartma yapmayı planlamaya başladı. Mesudiye ve Savaş Gemisi Tümeni'nin geri kalanı 4 Ocak 1913 sabahı Çanakkale Boğazı'ndan ayrıldı; ancak Yunan filosunun gözlemlenmesinin ardından operasyon durduruldu. 10 Ocak'ta filo başka bir saldırı operasyonu başlattı, bu sefer Gökçeada'ya bir baskın düzenledi. Yunan muhripleriyle kısa ve sonuçsuz bir çatışmadan sonra filo tekrar Çanakkale Boğazı'nın güvenliğine çekildi. Sekiz gün sonra, savaşın ikinci büyük deniz çatışması olan Mondros Deniz Muharebesi'ne yol açan başka bir filo operasyonu başladı. Osmanlıların planı, hızlı Georgios Averof'u Çanakkale Boğazı'ndan uzağa çekmeyi içeriyordu. Bu amaçla Hamidiye kruvazörü, Yunan ablukasını atlatarak Ege Denizi'ne çıktı ve Yunan kruvazörünü kendisini takip etmeye zorlamaya çalıştı. Kruvazörün tehdidine rağmen, Yunan komutanı Georgios Averof'u filodan ayırmayı reddetti.
Osmanlı donanması 18 Ocak sabahı saat 08.20'de Çanakkale Boğazı'ndan ayrıldı ve 11 knot (20 km/sa; 13 mph) hızda Limni adasına doğru yola çıktı. Barbaros Hayreddin, formasyonun her iki tarafında bir torpido botu filosuyla savaş gemilerine liderlik etti. 11:55 civarında Osmanlı filosunun 8.000 metre menzilde ateş açması ile iki saat sürecek uzun menzilli topçu düellosu başladı. Osmanlı filosu atışlarını Georgios Averof'a yoğunlaştırırken Yunan gemisi 12.00'de karşı ateş açtı. 12.50'de Yunanlar, Osmanlı filosuna karşı T geçişi manevrası yapmaya çalıştı; ancak Barbaros Hayreddin Yunan manevrasını engellemek için kuzeye döndü. O sırada Mesudiye, 15 cm'lik toplarından üçünü hizmet dışı bırakan bir isabet aldı. Bu hasar, kazan sıkıntısıyla birleşince Osmanlı komutanının gemiyi filodan ayırmasına ve limana geri göndermesine yol açtı.
5 Şubat'ta Mesudiye, Marmara Denizi'ndeki Şarköy operasyonlarını destekleyerek şehri işgal eden Bulgar birliklerini bombaladı. Bu, gemi tarafından yapılan son savaş zamanı operasyonuydu. Üç gün sonra Şarköy'e yapılan amfibi saldırıya katılmadı. Osmanlı donanması, savaşın kalan aylarını limanda geçirdi. Nisan'da ilan edilen ateşkes ile çatışmalar sona erdi.
I. Dünya Savaşı
Temmuz 1914'ün sonlarında Avrupa'da I. Dünya Savaşı patlak verdi. Osmanlılar savaşın ilk döneminde tarafsız kaldı. 6 Eylül 1914'te Mesudiye, Çanakkale Boğazı'nın girişinde yer alan mayın tarlalarını korumak üzere mayın gemisi Nusret ve römorkör İntibah desteğinde Nara Burnu'na gönderildi. Osmanlılar ve Çanakkale Boğazı'na girişte devriye gezen bir Birleşik Krallık filosu arasındaki gerilim, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan ettiği 5 Kasım'a kadar giderek arttı.
13 Aralık sabahı Teğmen Norman Holbrook komutasındaki Birleşik Krallık denizaltısı B11, Çanakkale Boğazı'na girdi. 11.30 civarında demirlemiş halde olan Mesudiye'yi gözlemledi ve 750 metre mesafeden tek bir torpido ateşledi. Torpido geminin kıç tarafına çarparak gemiye hasar verdi. Mesudiye'nin topları bir süre B11'in periskopuna ateş açtı. Mesudiye, aldığı yara sonucu alabora olarak sığ suda battı. Bu arada B11, Çanakkale Boğazı'ndan başarıyla çıkarak limana döndü. Mürettebatta kayıplar görece hafifti, 10 subay ve 27 bahriyeli öldü. Bir kurtarma çabası ile 150 mm ve 76 mm toplar sökülerek Çanakkale'nin savunmasını güçlendirmek için kullanıldı. B11'in kaptanı Holbrook, Mesudiye'yi batırdığı için Victoria Haçı ile ödüllendirildi.
Mesudiye'den kurtarılan 150 mm toplar, Çanakkale'de kıyıya yerleştirilerek "Mesudiye Tabyası" kuruldu. Bu silahlar, 18 Mart 1915'te Çanakkale Deniz Savaşı'nda kullanıldı. Tabya, Fransız savaş Bouvet'ye sekiz kez isabet sağladı, bu isabetlerden biri geminin ön taretini devre dışı bıraktı.[30] Bouvet daha sonra bir mayına çarparak battı, mürettebatının büyük kısmı öldü
0 Yorum:
Yorum Gönder