Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

















SON YAZILAR :
Loading...


14 Aralık 2021

Osmanlı'dan günümüze isyanlar - 3

Anadolu’da Abaza paşa ayaklanması 1622

Abaza Mehmet Paşa
Abaza Paşa ayaklanması, 1622'de Yeniçeriler tarafından öldürülen Padişah II. Osman'ın kanını dava ederek hareket eden Erzurum beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa'nın Anadolu'nun bir kısmında etkin olarak gerçekleştirdiği ayaklanmadır. II. Osman'ın öldürülmesi üzerine bulunduğu yerlerdeki yeniçerileri öldürterek cezalandıran Abaza Paşa, I. Mustafa ve IV. Murad devrinin bir sorunuydu. I. Mustafa'nın ikinci padişahlığı devrinde ayaklanan Abaza Paşa, yeniçerileri öldürtmekteydi. Doğu Anadolu'dan Sivas'a kadar hedef alınan yeniçeriler dehşete düşmüştü. Yeniçeriler diz kapağındaki yanık üzerinden tanınmaya çalışılınca ilgisiz halk da yeniçeri oldukları iddiasıyla Abaza Mehmed Paşa'nın adamlarınca öldürülüyordu. Ele geçirilen yeniçerilerin boyunlarını vurduran Abaza Mehmed Paşa, 1626'da Dişlenk Hüseyin Paşa'yı da öldürttü. Esir aldığı yayabaşı ve bölükbaşılarından ise dördünü dörder parça ettirip Erzurum Kalesi burçlarına astırdı. Abaza Paşa sorunu ile meşgul olan Damat Halil Paşa bu hususta bir başarı elde edemeyince 1628 yılında IV. Murad tarafından görevden alındı. Bu sırada Abaza Paşa'nın iki adamı İstanbul'da yakalanınca IV. Murad'ın emri üzerine oyulan omuz başlarına mumlar dikilip çarmıha gerilerek binek hayvanları üzerinde İstanbul sokaklarında teşhir edildiler. Sonrasında ise birinin başı kesildi, diğeri de çengele vurularak öldürüldü. Yeni sadrazam Hüsrev Paşa'nın 1628'de düzenlediği sefer neticesinde teslim olan Abaza Paşa, IV. Murad tarafından yine de bağışlandı ve Bosna beylerbeyliğine atandı. Böylelikle Osmanlı için yıllardır sorun olan bir meseleye son verilmiş olundu.

Cennetoğlu ayaklanması 1624 


Balıkesir bölgesinde bir tımarlı sipahi olan Cennetoğlu zamanla halk içine girerek sancakbeyi, kethüda ve ağaların yaptıkları zulümleri ortadan kaldıracağını bildirmek suretiyle taraftar toplayarak Osmanlı'ya baş kaldırmıştır.( 1624)

İlyas Paşa Ayaklanması 1632 

Balıkesir bölgesinde 1632 yılında İlyas Paşa ve çevresindekilerin gerçekleştirdiği ayaklanmadır.
Aslen Balıkesirli'dir. Karesi bölgesinde baş gösteren suhte ve celali isyanlarını bastırarak ün kazanmıştır. 1623'de Anadolu Beylerbeyi olmuştur. Hafız Ahmed Paşa' nın yanında İran seferine katıldı. 1626'da Rumeli beyleri olan İlyas Paşa bir yıl sonra bu görevinden azledildi. Hüsrev Paşa'nın sadrazamlığa getirilmesinden sonra emekliliğini isteyerek Balıkesir'e geçti. Burada etrafında önemli sayılabilecek bir güç toplamaya başladı. Paşa'nın bu hareketinden endişelenen devlet yönetimi kendisine vezirlik ile birlikte Şam beylerbeyliği görevi verdi. Ancak İlyas Paşa görev yerine gitmediği gibi daha fazla kuvvet toplayarak Balıkesir, Bergama, Kaz Dağı ve civarında denetimini sağladı. Osmanlı idaresi devlette yaşanan karışık durum nedeniyle İlyas Paşa'ya müdahale de bulunamamış, bundan dolayı da Paşa bölgedeki gücünü daha da arttırmıştır. Bunun devamında Manisa şehrini ele geçirdi. Bunun üzerine Osmanlı idaresi İlyas Paşa'nın üzerine Anadolu ve Karaman beylerbeylerinin idaresinde bir kuvvet yolladı. Alaşehir ovasında meydana gelen çarpışmada kuvvetleri bozulan İlyas Paşa, savaş meydanından çekilerek Bergama kalesine çekildi. Üç aylık bir kuşatmadan sonra, IV. Murad'ın kendisini affettiğini bildiren ferman üzerine 1636 yılında Anadolu Beylerbeyi Küçük Ahmet Paşa'ya teslim olarak İstanbul'a gitti. Padişahın huzuruna çıkan İlyas Paşa, burada yapılan kısa bir sorgulama sonrasında padişahın emri üzerine öldürüldü.
Şair Nef'i nin meşhur kasidesini yazdığı zattır.

Dürzi emiri Manoğlu İsyanı 1635

1635'de, Lübnan'da isyan çıkaran Dürzi emiri Manoğlu Fahrettin ile oğlu idam edildi. 
Osmanlı'ya isyan eden Dürzi emir. Lübnan Dağlarındaki Dürzi ve Maruni halklarını birleştirmiştir.

Lübnan'ın ileri gelen ailelerinden olan Maanoğulları ailesinden Emir Korkmaz'ın oğlu olarak 1572'de doğdu. Ailesi I. Selim döneminde Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetini kabul etmiştir ve aileye sancak beyi statüsü tevdi edilmiştir. Aile üyeleri Osmanlı'nın onayından geçtikten sonra emirlik makamına geçebilmişlerdir.

Babasının 1585'te ölmesine üzerine Lübnan'da gücünü artırmaya başladı. Kuyucu Murad Paşa ile irtibat kurarak gücünü katbekat artırdı. Osmanlı kendisine Safed sancağını oğluna da Beyrut ve Sayda sancaklarını verdi. Zamanla rakiplerini bertaraf ederek topraklarını genişletti.

Osmanlı'nın İran ve Avusturya ile savaşlarını fırsat bilerek bağımsızlık girişiminde bulundu. Canbolatoğlu Ali Paşa'nın Şam'ı kuşatmasına destek vererek ilk isyan girişimini başlattı. Canbolatoğlu'nun 1607'de yenilgisi üzerine geri çekilerek Kuyucu Murad Paşa'dan af diledi. Affı kabul edilerek sancağı yeniden kendisine verildi. Emellerinden vazgeçmeyerek İtalya'daki Toskana Büyük Dükalığı ile ittifak arayışına girdi ve Marunilerle temasa geçti. Bu gelişmelerle birlikte verdiği vergiyi göndermemesi ve çevredeki sancakları itaati altına almaya çalışması üzerine 1613 yılında üstüne Hafız Ahmed Paşa gönderildi. Zor durumda kalan Fahreddin, emirliği oğlu ve kardeşine bırakarak İtalya'ya gitti.

İtalya'da Papa V. Paulus ile görüşmüş ve papadan büyük bir saygı görmüştür. 1618 yılında emirliğin oğlunda kalması ve hiçbir işe karışmaması şartlarıyla Lübnan'a dönmesine izin verildi. Geri döndükten sonra rakibi Ebu Seyf Yusuf ile anlaşma yaptı ve kızını kendisine nikahladı. Yusuf'un 1624'te ölümü üzerine gücünü daha da artırdı. Oğlu Hüseyin'i, Trablus beyliğine getirtti ve kendisi de Aclun, Nablus sancaklarını uhdesinde topladı. Osmanlı tahtının iç karışıklıklar ile çalkalandığı 1623 yılında Şam beylerbeyinin üzerine yürüyerek esir aldı ve daha sonra serbest bıraktı. Bu vaka ününü artırdı. Avrupa ülkeleri ile sıkı ticari ilişkiler geliştirdi.

Topraklarını Anadolu'ya kadar genişletmesi üzerine bölgenin ileri gelen Arap ailelerinin tepkisiyle karşılaştı. IV. Murad'un gücü eline almasıyla Fahreddin meselesiyle ilgilenmeye başladı. Üzerine Şam Beylerbeyi Küçük Ahmed Paşa gönderildi. Oğlu Ali ile yapılan savaşta oğlu mağlup oldu, kendisi dağlık bölgelere çekildi. Osmanlı'nın harekata devam etmesi üzerine saklandığı yerden çıkarak teslim oldu. Oğulları Mesud ve Hüseyin ile birlikte İstanbul'a gönderildi. 21 Şubat 1635'te ulaştığı İstanbul'da 13 Nisan 1635'te idam edildi. Oğlu Hüseyin İstanbul'da eğitim görerek ileride Osmanlı Devleti'nde önemli görevler ifa etmiştir.

Avrupa ile devamlı olarak dini, ticari ve siyasi ilişkilerini canlı tutmuştur. Fransa kralının isteğiyle manastır yapımına yardımcı olmuş ve eski bir kiliseyi tamir ettirmiştir. Hristiyan çiftçileri Lübnan topraklarına yerleştirerek tarımı canlandırmaya çalışmıştır. Hollandalı ve Fransız tacirlere geniş fırsatlar vererek Beyrut ve Safed'in gelişmesini sağlamıştır. Maruni bir aile yanında yetişmiş ve bir yardımcısı Maruni olmuştur. Marunilerle iyi geçinerek Dürzî Maruni siyasi birliğinin kurulmasını sağlamıştır.

Varvar Ali Paşa Ayaklanması 1648 

Varvar Ali Paşa İsyanı, 1647'de tayin edildiği Sivas beylerbeyiliği sırasında Varvar Ali Paşa'nın çıkardığı isyandır. Osmanlı Padişahı İbrahim'in İpşir Paşa'nın Sivas'taki eşi Perihan Hanım'ı kendisine istemesi ve İstanbul'a getirilmesini emretmesi üzerine Varvar Ali Paşa ayaklandı. Başka birinin eşini Padişah İbrahim'e getirmeyi kabul etmeyerek emri yerine getirmeyen Varvar Ali Paşa'nın görevinden alınıp öldürülmesine karar verildi. Varvar Ali Paşa, onu öldürmek için görevlendirilen askerleri bulunduğu şehre sokmadı. Başka bir yolla İstanbul'a davet edilerek Sivas'tan çıkartılmak istendiyse de bulunduğu yerden ayrılmadı. Ayrıca Varvar Ali Paşa'nın Celâlî olduğu ilan edilerek ona olan desteğin zayıflatılması hedeflendi.

Varvar Ali Paşa, eşini Padişah İbrahim'e vermeyi kabul etmediği İpşir Paşa'nın saldırısına uğradı. Bu saldırı karşısında Varvar Ali Paşa'nın ordusu dağıldı, kaçmaya çalıştığı esnada yakalandı. İpşir Paşa, onu idam ettirdi ve Varvar Ali Paşa'nın kesilen başı İstanbul'a yollandı. İpşir Paşa bunun üzerine Halep valiliği ile ödüllendirildi.

Sultanahmet olayı ve Sipahi ayaklanması 1648 
Atmeydanı Vakası, veya Atmeydanı Olayı ya da Sultan Ahmed Camii Vak‘ası olarak da bilinir, 1648 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da bulunan Sultanahmet Meydanı'nda gerçekleşen bir ayaklanmaydı.
Sultan İbrahim, 12 Ağustos 1648'de tahttan indirildi. Birkaç gün sonra öldürüldü. 6 yaşındaki oğlu IV. Mehmet (1648-1687 yılları arasında hüküm sürdü) tahta çıktı. Osmanlı İmparatorluğu'nda yeni padişah, tahta çıktığında askerlere cülûs bahşişi verilmesi bir gelenekti. Ancak, devam eden maliyetli Girit Savaşı nedeniyle, padişahın naipleri gerekli bahşişi ödeyemediler. Osmanlı Ordusunun ana süvari birlikleri olan sipahi birlikleri, bahşiş almadıkları için özellikle şikayetçiydi.

Ayaklanma
İki ay sonra hükûmeti yöneten Bâb-ı Âli divanı, Girit'e sipahi birimleri gönderme kararı aldı. Öfkeli sipahiler, diğer bazı haklarını almak için İstanbul'a geldi. Bazı yerel halk da onlara katıldı. Topkapı Sarayı'nın önünde bulunan Bizans dönemi'nden kalma hipodrom olan Atmeydanı adlı meydanda toplandılar. Rumen tarihçi Nicolae Iorga'ya (1871–1940) göre, Sultan İbrahim'in annesi Valide Kösem Sultan, güruhu gizlice destekledi. Bazı devlet adamlarının idam edilmesi talepleri de dahil olmak üzere talepler daha da aşırı hale geldi, ancak hükûmet bunların çoğunu başlangıçta olumlu karşıladı. Olay yerine gönderilen müzakerecilerden biri, aslında yeniçeri birliği üyesi, güruh tarafından öldürüldü. Bu durum karşısında saraya sadık yeniçeriler ile sipahiler arasında gerginlik ortaya çıktı. Daha iyi organize olmuş yeniçeriler, kanlı geçen çatışma sonrası sipahileri yendi.
Sonraları
Sipahilerin başlattığı ayaklanma bastırıldı. Ancak yeniçeriler daha fazla güç kazandı ve bu durum kısa süre sonra İstanbul'da huzursuzluk yaratmaya başladı. İmparatorluğun sıkıntılı yılları, 1656'da Köprülüler Devri'nin başlangıcına kadar sürdü.


Haydaroğlu Mehmet Bey ayaklanması 1648

Haydaroğlu Mehmet, I. İbrahim ile IV. Mehmet’ in ilk yıllarını içeren dönemindeki Celali isyanları' nda önderlik etmiş kişilerdendir.

Bir kadıyı öldürdüğü için 1640’ta dağa çıkan ve daha sonra Eskişehir-İzmir arasında kervanları ve tüccarları soymaya başlayan eşkıya Kara Haydar’ın oğludur. Vezir-i azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa zamanında (1638-1644) üzerine asker gönderilen ve Uluborlu’da Veli Baba Tekkesi’ nde öldürülen babasının intikamını almak için eşkıyalığa başladığı rivayet edilir. İntikam duygusunun yanı sıra 1647’de Vezir-i azam olan Hezarpare Ahmed Paşa’dan birkaç defa sancak beyliği talebinde bulunmasına rağmen bu makamı elde edemeyişinin de eşkıyalığa başlamasında etkili olduğu söylenmektedir.

Haydaroğlu Mehmed’in eşkıyalığa başlama tarihi 1647 olarak belirlenmekle birlikte daha önce İran’dan, Arap topraklarından ve İzmir’den Bursa ve İstanbul’a giden kervanları Ankara, Saruhan ve Hamidili arasında yağmalama faaliyetlerinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Eskişehir’in kuzeyinde bulunan Söğütdağı’ nı kendisine merkez edinerek zamanının ünlü birçok eşkıyasını yanında topladı. Bunların en önde geleni Katırcıoğlu idi. Bir ara taraftarlarıyla birlikte devlet hizmetine girerek sancak beyi olmak isteyen Haydaroğlu, sadrazama önemli miktarda rüşvet göndermesine rağmen bu görevi elde edemedi. Bunun üzerine eşkıyalık faaliyetlerini artırdı ve Akşehir-Ilgın arasında hac kervanına saldırdı. Bu bölgedeki bütün yolların kontrolünü elinde tuttu. Bölgedeki çiftçileri ve ileri gelenleri kendisine tâbi olmak zorunda bıraktı.

Karaman Beylerbeyi İbşir Mustafa Paşa serasker tayin edildi ve Anadolu Beylerbeyi İbrahim Paşa ile yardımlaşarak Haydaroğlu’nun isyanını bastırmakla görevlendirildi Emrindeki kuvvetlerle Haydaroğlu’na karşı harekete geçen İbşir Mustafa Paşa Söğütdağı’nda kuşatmasına rağmen onu ele geçiremedi (1648). IV. Mehmed devri başlarında Anadolu Beylerbeyi Ahmed Paşa Haydaroğlu üzerine gönderildi. Ahmed Paşa Afyonkarahisar yakınlarında yenildi (1648) ve Katırcıoğlu tarafından öldürüldü. Ahmed Paşa’nın safında yer alan güvensiz sarıca ve sekban bölükleri Haydaroğlu tarafına geçtiler. Haydaroğlu’nun gücü, prestiji hayli arttı ve bu durum merkezdeki yöneticileri endişeye sevketti. Ketenci Ömerpaşazâde Mehmed Paşa Anadolu beylerbeyliğine tayin edildi ve sınırsız yetkilerle donatılarak Haydaroğlu meselesini halletmesi istendi. Haydaroğlu, kendisine bir görev verilmesi şartıyla eşkıyalığı bırakmayı teklif ettiyse de bu teklif hükûmet merkezi tarafından kabul edilmedi. Bunun üzerine Haydaroğlu Afyonkarahisar’ı yağmaladı ve Isparta’ya geçti.

Hamidili sancağı mütesellimi Abaza Hasan Paşa Haydaroğlu’nun kuvvetlerini Isparta yakınlarında ani bir baskınla dağıttı, çıkan çatışmada Haydaroğlu ayağından yaralandı. Yaralı olduğu halde kaçmayı başardıysa da fazla uzaklaşamayarak yakın bir köye sığındı. Bu durumu haber alan Abaza Hasan Paşa köyü kuşatıp Haydaroğlu Mehmed’i teslim aldı. Haydaroğlu daha sonra İstanbul’a getirildi ve 1648’ de Parmakkapı’da idam edildi.


Gürcü Nebi İsyanı 1649

Başlıca Celali ayaklanmalarında biridir. 1649 yılında Gürcü Nebi tarafından başlatılmıştır.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!