Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


02 Ocak 2020

Kartallar

 
 
“Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış. Bir kartal da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş.
Ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş. Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş.
Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış.
Bir gün, küçük kartal doğmuş. Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş. Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar. Ailesini de çok seviyormuş.
İçinden, bazen, “ben kimim?” sorusu geçiyormuş. Ama o bir tavukmuş. Bunu böyle bilmeliymiş.
Bir gün çiftlikte oyun oynarlarken, yukarı baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. "Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar.
Ben de onlar gibi uçmayı çok isterdim" demiş. Tavuklar, bu düşünceye hep birlikte gülmüşler. "Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar" demişler.
Küçük kartal, artık daha sık gökyüzüne bakıyor ve uçan kartallar gibi uçmak, özgür olmak istiyormuş.
Ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına, ailesine bahsetse, hep şu cevabı alıyormuş. "Sen bir tavuksun. Bırak bu hayalleri." Zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş.
Hayal kurmaktan vazgeçmiş ve hayatını bir tavuk olarak yaşamaya karar vermiş. Ve hayatının sonu geldiğinde de bir tavuk! olarak ölmüş.”
Kocaman gökdelenleri yapan, kanatsız olan insanı uçuran, televizyon denen küçük bir kutuyla dünyayı insanoğlunun ayağına getiren, yine insanın ayağını taşıma araçlarıyla yerden kesen, insanın vücudunu  neredeyse ikiye yarıp kalbini avuçları içine alıp onaran  ve bunun gibi mucizevi görünen bir çok şey insan aklının ürünüdür.
Zaman hızla geçiyor ve bizler her geçen gün “İnsanoğlu bunu da mı yaptı!” diyerek hayretler içerisinde gelişmeleri izliyoruz. Bizler bu aklın ne kadarını kullanıyoruz bilemiyorum ama, o aklın çok iyi ve amacına uygun kullanıldığında ortaya neler çıkabileceğini görüyoruz.
İnsanlığa faydalı icatlar yapabilmek için bilim insanı unvanına sahip olmamız  gerekmiyor. Bahçesinden akan suyla elektriğini üreten seksen yaşında amcalarımız, sıcak su ısıtmalı maşrapa icat eden ninelerimiz, su ile çalışan oyuncak kamyon icat eden çocuklarımız hala var şükürler olsun.
Oyuncaklarıyla bir şeyler üretmeye çalışan çocuğun kafasına vurup “mucit mi olucan” diyerek dalga gecen, evinde işe yaramaz şeylerle işe yarar aletler üreten ev hanımının zeka düzeyini tartışan eşler, ilkokula giden çocuğun akıl almaz sorularını geri zekalılık olarak değerlendiren öğretmenler, ve bunun gibi  çoğaltılacak bir çok örnek azımsanmayacak kadar çok inanın.
Her defasında sen tavuksun, kartal değilsin, uçamazsın, kendi haline  göre davran diyen bu insanlar tavuğun ta kendisi aslında. Bizler tavuk değiliz insanız ve Allah'ın bize bahşettiği olağan üstü bir akla sahibiz .Özümüze dönüp insan olduğumuzu hatırlamalı ve insanların tavukça dayatmalarına karşı dik durup aklımızla hareket etmeli ve bu mükemmel yapıyı sonuna kadar kullanmalıyız. Mevcut akılları kullanmak yerine, onlardan gerektiğinde ilham almalı, kendi aklımızı da bir kenara atmamalıyız.
İnanın insanoğlunun elinden ölüm dışında hiçbir şeyin kurtulmadığını o zaman anlayacağız ve aklımızı kullanarak elde ettiklerimizin lezzetinin ne kadar güzel olduğunu kavrayacağız.

01 Ocak 2020

Öylesine...

 
 
 
Hani diyorum şu insanoğlu!
Yılların,haftaların,günlerin arkasına sığınarak yaşamasa!
Kurulu düzen,kurulu saat gibidir.
Her yeni yıl,her yeni ay,her yeni gün yeni bir başlangıçtır aslında...
Örselenmiş duygular,toplumsal baskılar,sorgulanan düzen,kirlenen dünya,artan nüfus,trafik kazaları,geçim derdi ve daha binlercesi,yaşantımızı kâbusa çeviriyorsa biz tükenmişizdir!
...
Yaşantımızı kâbusa çeviren her ne ise aslında ilâhi anlamda bizim imtihanımızdır!
Dayanma gücümüzün,sabrımızın,hoşgörümüzün,vicdanımızın sınavıdır bir anlamda!
Siyahla beyazın,artıyla eksinin,doğruyla yanlışın,iyiyle,kötünün hesaplaşması gibi.
Her yeni günde "Hodri meydan"
der gibidir Tanrı!
Zamanın arkasına saklanmadığımız, mücadele edebildiğimiz kadar çalışkanızdır,karşı durabildiğimiz kadar üretkenizdir ve sevebildiğimiz kadar insanızdır!
Tanrı her saniye ve hatta kalp atışımızla birlikte;
Sadece ve sadece bizim manevi doğurganlığımıza alkış tutar!
Asıl oyun budur işte!

Sevgiyle kalın...
 

28 Aralık 2019

Ressam Halil Paşa

Türk resminin Asker Ressamlar kuşağından tanınmış bir ressamdır. Portreleri, İstanbul ve Kahire peyzajları ile tanınır.
1857 yılında İstanbul’un Beylerbeyi semtinde dünyaya geldi. Rodos kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası Selim Paşa, Mekteb-i Harbiye’nin kurucuları arasında yer alan tanınmış bir askerdi.

Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn (bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi)’u bitirdi. Mezun olur olmaz sarayda görevlendirildi, askeri liselerde de resim öğretmenliği yaptı. Israrlı ricaları sonucu, babası onu resim öğrenimi için Paris’e gönderdi. Sekiz yıl kaldığı Paris’te ünlü oryantalist ressam Jean-Léon Gérôme'nin atölyesinde çalıştı. 1889 yılı Paris Uluslararası Sergisi’nde sergilenen bir resmi ile madalya aldı.

Yurda döndükten sonra askeri okullarda resim öğretmeni olarak çalıştı. 1906’da Harbiye Mektebi'ne resim öğretmeni olarak atandığında "Paşa" unvanını aldı. Ancak, iki yıl sonra Meşrutiyet'in ilanıyla çıkarılan bir yasaya dayanılarak rütbesi albaylığa indirilince ordudan ayrıldı ve bütünüyle resme yöneldi Sanata meraklı öğrencilere resim dersi veren Halil Paşa’nın öğrencileri arasında ilk kadın resim öğretmeni olarak tarih geçen Müfide Kadri de vardı.

Ülkemizin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nde öğretmenlik yapan Halil Paşa, 1917-1918 yıllarında okulun müdürlüğünü üstlendi. Sanat eğitimi için gittikleri Fransa'dan I. Dünya Savaşı’nın patlaması üzerine geri dönen ve 1914 Kuşağı olarak adlandırılan genç ressamları bu okula alarak, okulda yeni bir anlayışla resim yapılmasını sağladı.

Hayatının son yıllarında Mısır'da hidiv ailesinin bir ferdi olan Abbas Halim Paşanın konuğu oldu. Son yıllarını resim yaparak geçiren Halil Paşa, “Mısır saraylarına resmi sokan sanatkâr” olarak tanındı.

1939 yılında İstanbul Beylerbeyi’nde dünyaya geldiği yalıda hayatını kaybetti.

Halil Paşa’nın 3 erkek çocuğu vardır. Büyük oğlu Selim, Mısır Kralı Fuat’ın eski eşi Prenses Şivekar ile evlenmiş, Fransa’da ticaret ile uğraşmıştır; ortanca oğlu Halim Bey genç yaşta hayatını kaybetmiş; küçük oğlu Ali Halil Bey (Sözel) ise Paris’te resim öğrenimi gördükten sonra resim öğretmenliği yapmıştır.


Halil Paşa’nın eserleri iki devreye ayrılarak incelenir. Paris’teki eğitimi sırasında etkilendiği klasik ve realist tarzın etkisindeki eserleri ve yurda döndüğünde yaptığı empresyonizm etkisindeki eserleri[4]. Sanatçı, ilk devre resimlerinden olan "Eldivenli Kadın (Madam X)" adlı tablosu ile Paris’te bir bronz madalya kazandı.

Yurda döndüğünde boğaz kıyılarını resimledi. Yalıların ve kayıkların durgun sulara vuran gölgelerini empresyonist bir anlayışla resmetti. Halil Paşa, Türk resminde ışık sorunu üzerinde çalışan ilk sanatçıydı.




Sahilde Paşa ve Ailesi (1892)
Peyzaj (1897)
Peyzaj (1899)
Madam X (1899)
Göksu Deresine Bakış (1902)
Göksu Deresi (1903)
Boğaz’dan Rumeli Hisarı’na Bakış (1903)
Göksu Deresine Bakış (1902)
Kervansaray Avlusunda Halıcılar (1908)
Kotra, Vapur, Deniz (1916)
Bahçede Kadınlar (1917)
Salacak (1928)


17 Aralık 2019

Bahçe Heykelleri

MD CT 0137 MD CT 0138 MD CT 0139 MD CT 0140 

MD CT 0142

MD CT 0143 MD CT 0146MD CT 0141

MD CT 0144 MD CT 0145  MD CT 0147 MD CT 0148 MD CT 0149 

 MD CT 0151 MD CT 0150

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!