Mâh-Peyker Kösem (1590 - 2 Eylül 1651), Osmanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Valide Sultan. Osmanlı padişahı I. Ahmed'in eşi olup, padişah IV. Murad ve I. İbrahim'in annesidir. Osmanlı tarihinin en güçlü kadın sultanlarındandır.
Osmanlı tarihinin etkili kadınlarından olan Kösem Sultan, 1590 yılında Yunanistan'da Anastasya adıyla doğdu. Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a kızlarağasına gönderildi. 15 yaşındayken Sultan I. Ahmet'e haseki oldu. Keskin zekasıyla padişahı etkisi altına aldı ve bütün saraya nüfuzunu kabul ettirdi. Kösem Sultan'ın dört erkek doğurdu: Murad Süleyman, İbrahim ve Kasım ve kızı Ayşe'dir.
Aklı ve zekası, güzelliği, hayrat ve hasenatı
ile meşhur, saliha, temiz bir hanım olan Kösem Mahpeyker Haseki, 28 yaşında
saltanat vekili oldu. Kimilerine göre Moralı Ortodoks bir rahibin
kızı Anastasya, kimilerine göre de Bosnalı ve Osmanlı Devleti’nin
saltanat vekili Mahpeyker Valide Sultanıydı. Daha hasekiliği zamanında
kendisine Kösem (sürüler önünde, rehber olarak giden) denilmiştir.
I. Ahmed’in dikkatini çekmeyi başaran Kösem Sultan, kısa sürede kendinden kıdemli hasekilerin önüne geçer, sarayın en güçlü kadını olur. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adlı şehzadeler ile Ayşe ve Fatma sultanları dünyaya getirir.
Çok şefkatli olan Mahpeyker Sultan, çevresindeki fakirlere bir daha kimseye muhtaç kalmayacak şekilde yardım etmiştir. Her sene Receb-i Şerif ayında kıyafet değiştirip araba ile hapishanelere gider, borç yüzünden hapse düşünlerin borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtarmıştır. Katiller hariç bütün mahkûmlara yardım elini uzatmıştır.
Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar’daki
Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide
Medresesi Mescidi’ni yaptırdı. Mekke ve Medine’deki fakirlere yardımlarda
bulunmuştur.I. Ahmed
Osmanlı tarihinde, oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmet döneminde uzun yıllar devlet idaresini ele almıştır.
Osmanlı kadın sultanlarının en meşhurlarından biri olan Kösem Sultan, zaman zaman Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Valide-i Atika, Valide-i Kebire sıfatıyla anılır.
I. Ahmed döneminde siyasi işlere fazla
karışmayan Kösem Sultan, yine de çoğu zaman sözünü yerine getirtmiştir. I.
Ahmed’in ölümüyle adet üzere eski saraya gider. Ancak I. Mustafa ve II.
Osman döneminde etrafına tesir etmiş, devlet işlerine karışmaya başlamıştır. I.
Mustafa’nın ikinci saltanat döneminde tahtan indirilişinde önemli etkisi olur.
Ve oğlu IV. Murad’ın tahta çıkmasıyla Kösem Sultan, Valide Sultan olarak Topkapı Sarayına yerleşir. IV. Murad’ın daha 11 yaşında olması, iktidar ihtirası olan Kösem Valide Sultan için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Padişahın yaşının küçüklüğünü kullanarak devleti perde arkasından idare etmeye başlar.
Mahpeyker Kösem Sultanın büyük nüfuz ve iktidarı, IV. Murad’ın idareyi tam olarak eline almasına kadar sürmüştür. IV. Murat idareyi tam olarak eline alınca da uzun süre etkisi altında kaldığı annesinin fikirlerine genel olarak kıymet vermeye devam etmiştir.
IV. Murad’ın, Kasım ve Süleymanı katlettirmesine mani olamayan Kösem Sultan, İbrahim’i ise aciz ve saltanat sürme iktidarından yoksun olduğunu ileri sürerek koruyabilmiştir.
Kimi tarihçilere göre Sultan IV. Murad, Osmanoğulları hanedanlığının devamının kesilmemesi için kardeşi İbrahim’i sağ bırakır.
Kimi tarihçilere göre de, IV. Murad’ın İbrahim’i
de öldürerek Kırım Hanının tahta geçirmeyi düşündüğünü ancak buna Kösem
Sultanın mani olduğunu bildirirler.
IV. Murad ölünce, padişahın öldüğü haberi İbrahim’e verilir. Ancak son üç yılında her an öldürülme korkusuyla yaşayan Sultan İbrahim, bunun bir oyun olduğunu düşünerek tahtta gözü olmadığını söyleyip, ağabeyinin sağlığını diler.
Bunun üzerine Kösem Sultan, korkudan kapısını dahi kilitlemiş olan İbrahim’in odasına gelerek ona padişahın öldüğünü, tahta geçme sırasının kendisine geldiği söyler. Sultan İbrahim zoraki odasından çıkarılır.
IV. Muradın yattığı odaya gelip Murad’ın cesedini görmesine rağmen, hala bunun bir oyun olabileceği düşünerek tahtta gözü olmadığını bir kez daha söyler.
IV. Murad’ın ölümünden sonra Osmanlı başkentinde yeni bir çekişme başlar. Kapıkulu, ulema, vezirler ve saray erkanı iktidarda daha fazla söz sahibi olmanın mücadelesini verirler . IV. Murad ve Sultan İbrahim’in annesi Valide Kösem Sultan, oğlu İbrahim’in saltanatı sırasında devlet işlerine daha fazla karışmaya başlar.
İbrahim’in ruhsal sıkıntısına çare olmak hem de erkek evlad sahibi olabilmesi için saraya üfürükçüler davet edilmiştir. Hele bunlardan bir tanesi vardır ki, İbrahim’in saltanatı sırasında çok ünlenmiştir. Safranbolulu Cinci Hoca lakaplı Hüseyin Efendi’dir. Cinci Hocanın üfürmeleri sonucu sultanın günden güne iyileşmesi Cinci Hocanın ününe ün katar. Cinci Hocanın saraydaki etkinliği o kadar artar ki, Cinci Hoca artık devlet idaresine dahi karışmaya başlar. Rüşvet almak ve medrese hocalıklarını satmak yoluyla epeyce zenginleşir. IV. Mehmed’in cülusünün dağıtımında hazinede para olmadığı için, sadrazam tarafından, kendisinden yardım dahi istenecek bir zenginliği vardır. Cinci Hocanın öldürülmesi ve mal varlığının hazineye aktarılması sonrasında cülus olarak askere dağıtılan paralar halk arasında uzun bir süre “Cinci Hoca Akçesi” diye anılmıştır.
Kösem Sultan, Zihni zaafından ve tecrübesizliğinden ıstırap ettiği oğlunu avutmak ve Osmanoğullarını, hanedanlığın sona erme tehlikesinden korumak amacıyla padişaha sürekli yeni cariyeler takdim etmiştir.
Zamanla sayıları artan hasekiler ve cariyeler , hazineye bir hayli yük olmuştur. Sarayda kadınlar arasında nüfuz çatışmaları başlamıştır. Kösem Sultana karşı cephe alanlar olmuştur. Şekerpare adındaki kadın, Kösem Sultana karşı kafa tutar bir davranışından dolayı Kösem Sultandan şiddetli bir dayak dahi yemiştir.
Ruhi rahatsızlıkları nedeniyle Sultan İbrahim’e söz geçirmekte zorlanan ve iktidarda etkisiz kaldığını gören Kösem Sultan, Topkapı Sarayından uzaklaşır, ancak devlet işleriyle uğraşmaya devam eder.
Sadrazam Salih Paşa, İbrahim’in tahammül edilmez bir hal aldığını, devlet işlerinin iyi gitmediğini, İbrahim’in tahtan indirilerek yerine Mehmed’i tahta çıkarmak lazım geldiğini Kösem Sultana gizlice iletir. Sultan İbrahim tarafından bu durumun öğrenilmesi sadrazamın sonunu getirir. Kösem Sultan da Florya’daki İskender Çelebi bahçesine sürülür.
Sultan İbrahim daha da ileri giderek, annesini Rodos’a sürdürmek istemişse de buna engel olunmuştur.
Saraydan uzaklaştırılan Kösem Sultan boş durmaz.
Oğlunun bu hareketine karşılık Ocak Ağalarının ve yeteneksiz vezirlerin sebep
olduğu yolsuzluklardan oğlunu sorumlu tutup, oğluna karşı propaganda hareketine
girişir.
Gözlerini iktidar ihtirası bürüyen Kösem Sultan daha da ileri giderek, Sadrazam Ahmet Paşaya, “Bu beni ve seni sağ komaz, alem harap oluyor; devlet elden gidiyor bunun hakkından gelelim de şehzadeyi cülus ettirelim.” diyerek planını açıklar.
Sadrazam Ahmet Paşanın bu oyuna alet olmak istememesi üzerine, Kösem Sultan tekrar ümidini Ocak Ağalarına bağlar. Ocak Ağaları da ilk hedef olarak Sadrazamı azlettirerek, onun yerine kendilerine yakın ve işlerini yaptırabilecekleri birini sadrazamlığa getirtmek isterler. Daha sonra padişahı tahttan indirmeyi planlarlar. Halkın sevgisini kazanmış padişaha karşı doğrudan cephe almaktan çekinmişlerdir. Çünkü halk, Genç Osman’a yapılanları unutmamış ve bundan dolayı da Ocağa karşı kin beslemektedir.
Ağalar ve askerler anlaşarak sadrazamın azli ve katli için Şeyhülislamın kapısını çaldılar ve ondan fetva istediler. Durumu öğrenen padişah, Şeyhülislama bir haseki göndererek durumun aslını öğrenmek ister ve askerlerin dağılmasını söyler. Ancak Şeyhülislam haseki vasıtasıyla Padişaha, sadrazamın teslimi için haber gönderir. Bununla da yetinmeyen Şeyhülislam makamına yakışmayacak bir tarzda Padişahın sadrazamı teslim etmemesi halinde sonunun iyi olmayacağı yönünde tehditvari bir haber de gönderir.
Ocak Ağaları, askerler ve Şeyhülislam’ın işbirliği sonucu sadrazamlığa Mehmet Paşa getirilir. Padişah Sultan İbrahim, Mehmet Paşa’ya, Ahmet Paşayı sadrazamlıktan azlettiğini, ancak ona bir şey yapılmamasını söyler. Yeni Sadrazam Mehmet Paşa ise, Ocağın bunu kabul etmeyeceğini, Ahmet Paşa’nın öldürülmesini istediklerini söyler. Padişah da kendisine kızarak, tüm olanlardan kendisinin sorumlu olduğunu, askerin dağılmasından sonra kendisiyle hesaplaşacağını söyler. Korkuya kapılan sadrazam, evine kapanıp sadaret mührünü Ocak Ağalarına teslim eder. Ağalar da kendisine padişahtan korkmamasını, esas amaçlarının padişahı tahttan indirmek olduğunu, endişelenmesine gerek olmadığını sadrazama iletirler.
Eski sadrazam can korkusuyla saklanmak ister
ancak birçok kapıdan geri çevrilir. Sonunda kendisine kapısını açan birini
bulur ancak onun da ihanetine uğrar ve bu kişi tarafından yeri isyancılara
bildirilir. Ahmet Paşa isyancılar tarafından öldürülür ve cesedi At
Meydanında çınar ağacının altına çıplak olarak bırakılır.
Sultan İbrahim, sarayda on iki bin muhafızı silahlandırdığını, dağılmadıkları takdirde üzerlerine yürüyeceğini isyancılara bildirir. Bundan çekinen ve korkan isyancılara destek Valide Kösem Sultan’dan gelir. İsyancılara korkmamaları gerektiğini, saray muhafızların komutanı ile işbirliği içinde olduğunu, padişahı tahttan indirmeleri için onlara saraya gelmelerini bildirir.
Saraya gelen isyancıları Kösem Sultan karşılar ve hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranır. Vaziyet hakkında bilgi ister ve Sultan İbrahim’i savunur gibi görünür. Sonunda Şeyhülislamın da fetvasıyla 7 yaşındaki Mehmed’in cülusüne karar verilir. Hal kararı padişaha ulema ve askerler tarafından bildirilir. Hal’lini kabul etmeyen Sultan İbrahim ulemaya tepki gösterir ancak zorla tahttan indirilir ve hapsedilir.
Ruhsal sıkıntısı olan Sultan İbrahim yapılan haksızlıklar yüzünden mahbesinde büsbütün sıkılmıştır. Zindandan farkı olmayan mahbesinde gece gündüz feryadı figan eden Sultan İbrahim’e bu mahbesi dahi çok görülerek, mahbesin kapısı ve pencereleri Kösem Sultan tarafından ördürülerek tam bir mezara çevrilir. Sultan İbrahim’in feryatları saray halkını sabaha kadar uyutmaz. Saray halkı onun bu durumuna gözyaşları döker.
Saltanat makamının üç-beş ocak ağasının elinde oyuncak olduğunu düşünen halk, saray ağaları ve askerin bir kısmı; bu olaya sebep olan Kösem Sultan, Ocak Ağaları ve ulema aleyhinde kin beslemeye başlar. Sultan İbrahim’in tekrar tahta çıkarılma fikri seslendirilir. Bu durum Sultan İbrahim’i tahttan indiren işbirlikçileri korkutur ve kendilerinin yaşaması için Sultan İbrahim’in öldürülmesinin şart olduğu kararlaştırılır.
Kösem Sultanın işbirlikçileri Sadrazam Sofu Mehmed, Şeyhülislam Abdürrahim ve yandaşları, Sultan İbrahim’in katli için saraya gelirler. Saray halkı cinayete seyirci olmak istemeyip kaçışır. Hatta Sultan İbrahim’i katledecek olan Cellad Kara Ali dahi kaçmış, ancak yakalanarak Sadrazam tarafından dövülmüş, Sultan İbrahim’in hapsedildiği yere kadar da sürüklenerek götürülmüştür.
Elinde Kur’an-ı Kerim ile isyancıları karşılayan
Sultan İbrahim Şeyhülislama “Bak’a Abdürrahim, Yusuf Paşa bana senin için
dinsiz, imansız, fitnekar bir heriftir, sağ bırakma demişti; seni öldürmedim;
çünkü Allah’tan korktum; meğer sen beni öldürecekmişsin. İşte Kitabullah, beni
ne hüküm ile öldürürsünüz, zalimler!” diye bağırır. Ve Sultan oracıkta canice
öldürülür.IV.Murat
Sultan İbrahim’in öldürülmesi büyük üzüntüye sebep olur. Çünkü halk dertlerini dinleyen, türbelere giden, şeyhlerle sık sık görüşen padişahını sevmektedir. Ve şairler, katledilen Sultanın dili olur. Tarihçi solakzade Hemdemi,
“Nasib oldu şehadet akıbet ol şah-ı mazluma,
Ne çare bu imiş hod ta ezel
takdir-i yezdani”
beytiyle Sultan İbrahim’in katledilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir.
Sultan İbrahim’i tahttan indiren ve onu katledenler bu olayı meşru göstermek için onu “DELİ” olarak damgalamışlar ve kadın düşkünü olarak göstermeye çalışmışlardır.
Tarihimizde “DELİ” diye anılan Sultan İbrahim bu lakabını Can düşmanı olan Şeyhülislam Karaçelebizade Abdülaziz Efendinin Ravzatü’l Ebrar adlı tarihinden mülhem olarak II. Meşrutiyet devrinde yaşamış bazı tarihçilerin, özellikle Mizancı Murad’ın işgüzarlıklarına borçludur. M. Çağatay Uluçay’ın “Sultan İbrahim deli mi yoksa hasta mıydı?” başlıklı incelemesinden ve dönemindeki faaliyetlerden Sultan İbrahim’in ruhi bir rahatsızlığının olduğu ancak kesinlikle deli olmadığı anlaşılıyor.
Sultan İbrahim tahta çıktığında sarayın yiyici
takımını dağıtmış, etrafındakilerin fazla servet edinmesine mani olmuştur. Halk
arasındaki bir gezintisinde, fırın önünde ekmek kuyruğu bekleyenleri görünce,
bu duruma razı olmamış ve sadrazamdan bu durumu çözmesini emretmiştir. Sultan
İbrahim bazı hatlarında reayanın sıkıntılarından duyduğu ızdırabı ve bazen
sabahlara kadar uyuyamadığını da dile getirmiştir.
Kösem Sultan, Sultan İbrahim’in tahtan indirilmesi ve Mehmed’in tahta çıkmasından sonra, adet üzere eski saraya taşınması gerekirken, IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultanın gençliğini ve tecrübesizliği bahane ederek yeni sarayda kalmaya devam etmiştir.
İktidar hırsı her geçen gün artan Kösem Sultan, 7 yaşındaki IV. Mehmed’in tahta çıkmasıyla bu defa padişahın annesi Valide Turhan Sultan ile mücadele edecektir.
IV. Mehmed’in ilk yıllarında eski gücüne kavuşan Kösem Sultan “Valide-i Muazzama” diye hürmet görmüştür. Yeniçeri ocağından aldığı destek ile hükümdar gibi saltanat sürmüştür.
Ancak , Turhan Sultan valide sultanlık sırasının kendisine geldiğini, Büyük Validenin artık kenara çekilmesi gerektiğini düşünür ve yavaş yavaş devlet işlerine karışmaya başlar. Böylece Valide Sultan ile Büyük Valide Sultanı karşı karşıya gelir. Saray ağaları arasında dahi bu iki kadın yüzünden iki cephe oluşur. İki cephe arasında zıtlaşmalar ve kavgalar saray içinde huzursuzluğu artırır. Hatta bu çatışma ortamında devlet işlerine yeterli derecede önem verilememiş ve Anadolu’da yer yer isyanlar çıkmıştır.
Sadrazam Siyavuş Paşa ile ocak ağalarının arası da açıktır. Bu ortamda hem ocak ağaları hem de sarayda can korkusuna düşen Kösem Sultan, işi kökünden halletmeye karar verirler. Turhan Sultandan kurtulmak için IV. Mehmed’i tahttan indirerek yerine Süleyman’ı çıkarmayı düşünürler. Süleyman tahta çıkarsa Kösem Sultan kendisine rakip bir valide sultanın olmayacağını düşünür. Çünkü Süleyman’ın annesi Dilaşub Sultan, kendisine karşı koyabilecek bir kişilikte ve güçte değildir.
Ve plan hazırlanır. Kösem Sultan gece sarayın kapılarını açık bıraktıracak, Yeniçeri ağaları adamlarıyla birlikte içeri girecek Süleyman’ı tahta çıkaracaklardır. Turhan Sultan ve adamlarını alıp götürecekler, IV. Mehmed’i de zehirli şerbet ile zehirleyeceklerdir.
Ancak Yeniçeri Ağaları ve Kösem Sultan
tarafından hazırlanan bu plan Padişah ve annesi tarafından öğrenilir. Planın
ortaya çıkması üzerine Turhan Sultan, derhal harekete geçer ve adamları
tarafından Kösem Sultanın öldürülmesi için hazırlık yapılır. Kösem Sultan
odasında yandaşları Yeniçeri ağalarını beklerken kapıda Turhan Sultanın
adamlarını görür, can havliyle kaçmağa çalışır ancak son çırpınışlar fayda
etmez. Zülüflü baltacılardan Küçük Mehmed celladı olur ve Kösem Sultanı
oracıkta boğar.
0 Yorum:
Yorum Gönder