Seramiğin sert ama aynı zamanda hassas yapısı, İstenilen şekle kolayca sokulabilmesi sanatçıların üretimlerine ve yaratıcılıklarına ilham veriyor.
Seramik ile yepyeni bir gerçekliğe taşınan insan bedenleri ve nesneler
1960 doğumlu Johnson Tsang, 20’li yaşlarından itibaren farklı materyallerle sanatını icra ediyor. Ancak kendisi için dönüm noktası seramikle tanıştığı anda oluyor. Malzemenin dokusunun ve yapısının kendisini oldukça rahatlattığını söyleyen sanatçı, her dokunuşta farklı bir detay yaratabilmesi nedeniyle bu malzeme üzerinde çalışmaktan oldukça haz duyuyor.
Johnson Tsang eserlerinde genellikle insan yüzüne odaklansa da bedenin farklı bölümlerini de görmek mümkün. Tuhaf yüzler, hayal gücünün sınırlarını zorlayan bedenler, hareketli bir anın dondurulmuş halini yansıtan nesneler kışkırtıcı ve aynı zamanda etkileyici bir yaklaşım sunuyor.
Bebek yüzlerini karikatürize ettiği, onları gerçeğin dışına çıkardığı çalışmaları sanatçının en çok dikkat çeken işleri arasında. Bebeklerin dünyaya ve diğer canlılara karşı umursamaz tavrı Tsang’ın fantastik bebek yüzlü seramiklerine ilginç bir şekilde yansıyor.
İnsanların duygularının yansımalarını seramik heykellerinin üzerine işlemek, bu duyguların akışkanlığını yakalayıp dondurmak izleyeni içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Sürrealist bakışını yenilikçi ve beklenmedik yaklaşımıyla birleştirerek soyut ve figüratif sanat arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor.
Sanatçının işleri 1993 yılından bu yana Hong Kong’dan Kore’ye, İsviçre’den İspanya’ya kadar farklı ülkelerde sergilendi. Johnson Tsang, eserlerini ve çalışma süreçlerini genellikle Instagram ve Facebook hesabından paylaşıyor. Çok aktif olarak kullanmasa da Twitter , Behance ve internet sitesinde de diğer işlerini görmek mümkün.
0 Yorum:
Yorum Gönder