Telif hakkı Alamy |
John Milton'ın destansı şiiri Kayıp
Cennet, etkisi bakımından İngiliz edebiyatında Shakespeare'in ardından ikinci
sırada gelir. Milton'ın bu eseri ne anlatıyordu, neden önemliydi?
Milton'ın Kayıp Cennet adlı eseri bugün
pek okunmuyor. Ama bu ay 350 yılını dolduran bu destansı şiir, bugün bile
İngiliz edebiyatını şekillendiren eşsiz eserlerden biri olmaya devam ediyor.
10.000 mısrayı aşkın bu destanda cennete
girme savaşı ve insanın cennetten kovulmasının hikâyesi anlatılır. Onlarca
bölümde cennetin kaybedilmesini, gözden düşen Şeytan'ın ve insanın gözüyle
anlama çabası görülür. Dinin eskisi kadar etkili olmadığı laik bir çağda bile
bu destan okura isyan, hasret ve kefaret arzusu konusunda etkili bir tefekkürü
ifade eder.
Michael Munkacsy bu resminde Milton'ı Kayıp Cennet'i kızlarına yazdırırken resmetmiş.
Avrupa'da Milton, İngiltere'deki radikal
yeni rejimin ve Cumhuriyetin bilge savunucusu olarak ün kazanmıştı. Fakat
gözleri iyi görmediği için diplomatik seferlerini sınırlamak zorunda kaldı. 1654'te
tamamen kör olmuştu. Yaşamının son 20 yılında şiirlerini kendisi söylemiş,
başkaları yazmıştı.
Kayıp Cennet'te Milton kör peygamberlerin
ruhunu çağırmak için klasik Yunan şiirinden, Homeros'tan yararlanır, aklın
gözüyle gören Teb kâhini Tresias'tan yardım umar.
Milton 1658'de Kayıp Cennet'i yazmaya
başladığında yastaydı. O yıl hem 23. Sonesinde ölümsüzleştirdiği ikinci
karısını, hem de Koruyucu Lord unvanı ile Cumhuriyet döneminde İngiltere'yi
yöneten Oliver Cromwell'i kaybetmişti. Onun ölümü cumhuriyetin yıkımını
hızlandırmıştı. Kayıp Cennet işte bu yıkılan dünyaya bir anlam verme, Tanrı'nın
işlerini insanın ve Milton'un kendi gözünde meşru kılma çabasıydı.
Fakat bu kişisel özellikler, şiirde
teolojinin tuttuğu yeri gölgeleyemez. Edebiyat eleştirmeni Christopher Ricks'in
dediği gibi "Sanat sanat için midir? Sanat Tanrı içindir." Milton'ın
bugün fazla okunmamasının nedeni, 'yıkılan' bir dünyayı dini bir lafızla
açıklamaya çalışmasıdır. Zira onun döneminde gözde olan bu dinsel ifadeler artık
kullanım dışıdır. Püriten Milton hoşgörü, boşanma ve kurtuluş gibi çok çeşitli
konularda teolojik tartışmalarla geçirmişti ömrünü.
John Martin'in bu resmi Kayıp Cennet'te cehennemin başkenti olarak anılan Pandemonium'u gösteriyor. |
Kayıp Cennet "Hain Melek"
olarak bilinen Şeytan'ın yaratıcısı Tanrı'ya karşı isyanının ardından cehenneme
gönderilmesi ile başlar. "Cennetin Tiranlığı" olarak gördüğü şeye
itaat etmeyi reddeden Şeytan, Tanrı'nın yarattığı insanı günaha teşvik ederek
intikam alır. Milton kurtuluş yolunu göstermeden önce "İnsanın İlk
İtaatsizliği"nin canlı bir dökümünü verir.
Rick Kayıp Cennet'in "Tanrı'nın
adaleti konusunda ateşli bir tartışma" olduğunu ve Milton'ın Tanrı'sının
katı ve zalim olduğunu söylüyor. Tersine Şeytan'ın ise karanlık bir karizması
("kulağa hoş gelir sözleri") ve kendi kaderini eline alma gibi
devrimci bir talebi vardır. Konuşmalarını demokratik yönetim diliyle,
"özgür tercih", "rıza", "halkoyu" gibi
kavramlarla süsler ve "Cennette kul olacağıma Cehennemde kral olurum"
der.
Cromwell gibi Milton da görevinin
Tanrı'nın yeryüzündeki krallığında yol göstermek olduğuna inanıyordu.
'Kralların kutsal hakkı' konseptinden nefret etmekle birlikte, Benjamin
Franklin'in ifadesiyle "Tiranlara Karşı İsyan Tanrı'ya İtaattir" düşüncesiyle
Milton kendisini Tanrı'ya teslim etmektedir.
Milton'ı "gerçek bir şair" olarak anan William Blake Kayıp
Cennet'ten çok sayıda ilüstrasyon yapmıştı. |
Kayıp Cennet çoğunlukla siyasi ve dini
tartışmalara konu olsa da aslında aşk da içerir. Milton'a göre Havva biraz da
Adem'e yakın olmak için günaha girmiş, Adem de "seni kaybetmek kendimi
kaybetmektir" sözleriyle onu takip etmiştir.
Kayıp Cennet 1667'de Londra'da
yayımlandığında Milton artık gözden düşmüştü. 1660'ta Stuart hanedanlığı yeniden
tahta geçmeden birkaç ay önce Milton bir bildiri yayınlayarak krallığı
reddetmişti. Bunun üzerine eserleri yakılmış, Londra Kalesi'nde hapsedilmiş,
idamdan kıl payı kurtulmuştu.
Oysa Kayıp Cennet kraliyet yanlıları
tarafından bile övgüyle karşılanmıştı. "İnsan beyninin ürettiği en üstün
eserler" arasında yer aldığını söyleyenler vardı.
Milton ayrıca sansüre karşı duruşuyla
bilinir. "Bilme, konuşma ve vicdanıma göre özgürce tartışma özgürlüğü
olmalı" diyordu bir yazısında. Şiir dili de yeniydi; kendi ifadesiyle
"kafiyenin sıkıntılı ve modern sınırlarından arınmış" bir tarz
kullanıyordu.
Philip Pullman'ın 'Altın Pusula' adıyla filme çekilen 'His Dark
Materials' kitabı da Kayıp Cennet'ten esinlenmişti. |
Frankenstein'ın yazarı Marry Shelley'nin Kayıp Cennet'ten esinlendiği, ünlü İngiliz şair Wordsworth'un de ünlü Londra 1802 sonesine başlarken Milton'a yakardığı bilinir.
Ancak 20. yüzyılda bir "Milton
Tartışması" çıktı ortaya ve onun mirasını eleştirenler oldu. Bunlar
arasında TS Eliot ve "Milton en kötü zehirdir" diyen Ezra Pound da
vardı. Destekçileri arasında ise CS Lewis gibi inançlı Hristiyanlar da "Bu
destanın bu kadar iyi olmasının nedeni Tanrı'yı kötü gösterdiği içindir"
diyen William Empson gibi ateistler de vardı. Malcolm X de hapisteyken Kayıp
Cennet'i okumuş, Şeytan'a sempati duymuştu.
Son yıllarda Kayıp Cennet yeni hayranlar
yarattı. Bazıları kelime kullanımı ve müzikalite bakımından Milton'ın
Shakespeare'i aştığını iddia ediyor.
Milton'ın mısralarıyla bitirecek olursak:
"Akıl kendi mekânın yaratır, kendi başına cehennemi cennete, cenneti
cehenneme çevirebilir."
Benjamin Ramm BBC Culture
0 Yorum:
Yorum Gönder