Tirmizi (Arapça Arapça: أبو عيسى محمد بن عيسى السلمي الضرير البوغي الترمذي; Farsça Farsça: ترمذی; D: 824, Tirmiz - Ö. 9 Ekim 892, a.y.), 9. yüzyılda yaşamış Fars hadis bilgini.
Kütüb-i Sitte denilen muteber altı hadis kitabından Sünen-i Tirmizi'nin yazarıdır.
Hayatı
Günümüzde Özbekistan'da bulunan Tirmiz şehrinin Buğ köyünde 824 yılında doğdu. Ailesi Merv'den gelerek Tirmiz'e yerleşmiştir.
Kör olarak doğan ya da sonradan gözlerini kaybeden Tirmizî, ilk öğrenimini bitirio 849 yılından sonra çalışmalarını hadis ilmi üzerinde yoğunlaştırdı. Hadis derlemek amacıyla Horasan, Irak ve Hicaz'da geziler yaptı. Başta Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvûd olmak üzere birçok bilginden hadis aldı. Kendisinden de Heysem bin Kulâb el-Sâsî, Mekhul bin el-Fald, Muhammed bin Mahbub el-Mahbubî el-Mervezî gibi bilginler hadis rivayet ettiler.
Eserleri
Tirmizî Kitâb-u'l-İlel, Kitabu's-Semâil, Kitabu Esmâi's-Sahâbe, Kitâbu'l-Esmâ ve'l-Künâ gibi eserler bırakmışsa da büyük ününü es-Sünen de denilen el-Cami'u'l-Kebîr adlı eseriyle kazandı. Tirmizî, câmi' türündeki bu eserde yalnız hadisleri derlemekle kalmamış, her hadisten sonra "Ebû Îsâ der ki" diyerek hadise ilişkin düşüncelerini açıklamış, değerlendirmeler yapmıştır. Hadisleri İslâm hukukunun konularına uygun bir düzen içinde sınıflaması ve tekrarlardan sakınması, eserine yararlanma kolaylığı kazandırır. Hadis bilginlerine göre es-Sünen'in diğer hadis derlemelerine üstünlük sağlayan başlıca özellikleri şunlardır: Hadislerin güvenirlik derecelerini belirtmesi, taşıdığı zaaflara dikkat çekmesi, râvîlere ilişkin bilgi vermesi, hukukçuların hadislerden çıkardığı sonuçlara değinmesi ve mezheplerin görüşlerine yer vermesi.
Tirmizî, eseri hakkında şöyle der: "Ben bu Câmi'u'l-Kebîr'i yazıp bitirince onu ilkin Hicaz âlimlerine gösterdim. Hepsi de beğendiler. Daha sonra alıp Irak âlimlerine götürdüm. Onlar da ağız birliğiyle eseri övdüler. Nihâyet Horasan diyârı âlimlerine takdîm ettim. Onlar da memnun oldular, bilâhare eseri ilim âlemine sundum. Bu eser kimin evinde bulunursa orada konuşan bir Peygamber vardır."
Endülüs bilginlerinden birisi, Tirmizî'nin eserinin özelliklerini ve değerini yazdığı bir şiirle şöyle anlatır:
"Tirmizî'nin kitabı bir ilim bahçesidir. Çiçekleri âdetâ gökteki yıldızların parlaklığını aksettiriyor. O eser sâyesinde hadisler vuzuha kavuşur. Güzel lafızlara meydana konulmuş, âdetâ resim gibi yerli yerince tanzim edilmiştir."
"Hadislerin en yüksek nevî sahihlerdir. Onlar nurlu yıldızlar hâlinde her yanı aydınlatırlar. Hadislerin sahihini hasenleri takip eder. Sonra garîbler gelir. Hadislerin sahihi sakiminden ayrılmıştır. Tirmizî onları tek tek işâretleriyle ilim erbabına açıklamıştır. Bu hadisleri, sahih eserler hâlinde sıraya dizmiş, onları ciddî akıl sahipleri de beğenip seçmişlerdir. Onu beğenenler; fakihlerin ve bilginlerin en önde gelenleri fazilet erbâbının, doğru yola gidenlerin en üstünleridir."
"Tirmizî'nin kitabı böylece enfes bir eser; ilim erbabının takdir ettiği, okuyup konuştuğu bir çalışma olmuştur. Onlar, ruhlarına en yüksek faydayı bahşeden en kıymetli bilgileri, Tirmizî'nin kitabından iltibas etmişlerdir."
"Ondan, biz de hadisler yazdık; eseri biz de rivayet ettik. Bu işi, Cennet ırmağının suyundan kana kana içmek niyetiyle gerçekleştirdik."
"Düşünce, mânâ denizine daldı. Oradan en doğru mânâlara ulaştı. Rahman olan Allah, Ebû Îsâ et-Tirmizî'yi bu şerefli işinden dolayı hayır üstüne hayır vererek mükâfatlandırsın.
0 Yorum:
Yorum Gönder