Emniyet Amiri yemeğe düşkün biriydi!
Eminönü’nde görev yapmasına rağmen, yemeklerini Beyoğlu’ndaki ünlü bir
lokantadan getirtirdi.
28 Nisan sabahı kahvaltı sonrası kahvesini yudumlarken telefon çaldı.
Arayan Beyazıt Karakol Amiri Başkomiseri’ydi.
İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin iktidar karşıtı gösteri için bahçede
toplanmaya başladıklarını haber veriyordu.
Emniyet Amiri “Hemen üniversiteye gidin. Diğer karakol amirlerine de emir
veriyorum, hepimiz orada olacagiz!” dedi.
Başkomiser “Ama rektörlükten talep yok. Onlar istemedikçe üniversiteye
giremeyiz amirim!” deyince, “İzin de ne demek?” diye çıkıştı. “Öğrenciler
Başbakanımızı, Cumhurbaşkanımızı protesto edecekler, biz de seyredeceğiz! Öyle
mi? Ne izni? Derhal göreve!”
Bu emri alan Eminönu Emniyet Amirliği’ne bağlı karakollardaki tüm polisler,
yarım saat içinde İstanbul Üniversitesi bahçesine gittiler.
Makam odasındaki tüm duvarları Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlarla
çekilmis fotoğraflarıyla süsleyen Emniyet Amiri, ekiplerin en önündeydi.
Atatürk Anıtı’nın çevresinde toplanan gençlerin marşlar söyleyerek
kendilerine doğru yürüdüğünü görünce “Silahlarınızı çekin!” dedi.
Amirler, polisler, bekçiler, tabancalarını çekip mermileri namluya
sürdüler. Biri hariç… Sadece bir Başkomiser silahını çekmemişti.
Amir hışımla ona dönüp “Emre niçin itaat etmiyorsun!” diye çıkıştı.
Başkomiser çok sakindi. “Kanunsuz emre itaat etmek zorunda değilim. Üstelik
gençler protesto haklarını kullanıyorlar. Silahları yok, şiddet yok. Ben niçin
tabancamı çekeyim? Silah göstererek onları tahrik etmekten kaçınmalıyız!” dedi.
Nitekim çok geçmeden korkulan oldu. Polislerin tabancalarını gören
öğrenciler, taş yağdırmaya başladılar. Üniversite bahçesi bir anda savaş
alanına dönmüştü.
Artık taşlar havada uçuşuyor, Beyazıt Meydanı tabanca sesleriyle
yankılanıyordu.
İşte o anda Rektör Ordinaryus Profesör Sıddık Sami Onar ve Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Naci Şensoy bahçede göründüler. Rektör merkez binaya doğru
ilerleyen Emniyet Amiri’nin önünü kesip “Yaptığınız müdahale kanunsuzdur. Üniversite
yönetiminin çağrısı olmadan buraya giremezsiniz. Hemen üniversiteyi terk edin!”
dedi.
Bu sözler Emniyet Amiri’ni çileden çıkarmaya yetmişti. Hiçbir şey
söylemeden Rektöre yaklaştı ve suratına okkalı bir tokat attı!
Ufak tefek yapılı Anayasa Profesörü Onar’ın yere düştüğünü görünce,
tabancasını çekmemekte direnen Başkomiser’e dönüp “Gördün mü? Koskoca rektörü
iskambil kağıdı gibi devirdim!” dedi.
Başkomiser sinirlenmemekte kararlıydı: “Devirdiğini sandığın o kişinin
senin boyun kadar kitapları var. Ayrıca kimin kimi devireceğini zaman
gösterir!”
Bu olay 28 Nisan 1960 günü yaşandı. Aynı gün Turan Emeksiz adlı üniversite
öğrencisi, seken bir kurşunla hayatını kaybetti.
Bir ay sonra da 27 Mayıs darbesi oldu.
Rektörü tokatlayan Emniyet Amiri Zeki Şahin tutuklandı.
Kanunsuz emre uymamakta direnip silahını çekmeyen Başkomiser ise babam
Osman Dündar’dı.
.
Uğur Dündar
0 Yorum:
Yorum Gönder