Ahlatşahlar Beyliği
Ahlatşahlar Beyliği, Şah-i Ermen veya Sökmenliler Beyliği, 1100 ve 1207 yılları arasında Ahlat merkez olmak üzere Van, Erciş, Bargiri, Tatvan, Malazgirt, Muş ve Sason civarında hüküm sürmüş birinci dönem Anadolu beyliği.
Bölgenin Türkleşmesi ve Beyliğin Kuruluşu
Çağrı Bey'in 1016 ve 1021 yılları arasında yaptığı keşif gezisinden sonra 1040 yılından itibaren bu bölgeye Yabgulu Türkmenleri gelmeye başlamış ve buradan Diyarbakır ve Musul'a kadar yayılmışlardır. 1054 yılında Büyük Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, bölgeye düzenlediği seferde Van, Erciş, Adilcevaz ve Besni'yi Selçuklu hakimiyetine almış ve Türkmen yerleşimini hızlandırmıştır. 1071 Malazgirt Savaşı'nda bu bölge Selçuklu üssü olarak kullanılmıştır. Melikşah döneminde 1085 yılında Diyarbakır'ın alınmasından sonra Diyarbakır eyaletine bağlanarak yönetilmiştir. Azerbaycan Meliki İsmail Kutbeddin'in esiri olan Sökmen El-Kutbî, Selçuklu sultanı Berkyaruk'la kardeşi Muhammed Tapar arasındaki saltanat mücadelesinde Muhammed Tapar'a hizmet ettiğinden dolayı kendisine ikta olarak verilen Ahlat ve çevresinde 1100 yılında Ahlatşahlar Beyliği'ni kurmuştur.
Beyliğin Gelişimi ve Çöküşü
Ahlat'ta bulunan Hasan Padişah kümbeti
Berkyaruk'un ölümünden sonra tahta geçen Muhammed Tapar döneminde geçmişteki hizmetlerinden dolayı Sökmen Bey daha güçlü hale gelmiştir. 1108 yılında Azerbaycan Emiri İsmail Mevdud ve Sökmen Bey, Muhammed Tapar'ın emriyle Musul'u ele geçirmişlerdir. Bu başarının ardından Sökmen Bey, Diyarbakır eyaletinin en büyük kenti olan Meyyafakirin'i (Silvan) 1109 yılında beyliğine katarak bölge beylikleri arasında güçlü bir konuma gelmiştir. 1111 yılında Sökmen Bey, Azerbaycan Emiri İsmail Mevdud'la birlikte Haçlılar denetiminde olan Urfa ve Tilberaş Kalesi kuşatılmış ancak başarı olamamışlardır. Sökmen Bey bu seferde hastalanmış ve Ahlat'a dönerken yolda ölmüştür.
Sökmen Bey'in ölümünden sonra yerine geçen oğulları ve torunları döneminde Gürcülerle uzun süren mücadeleler yaşanmıştır. Artuklular ve Musul Hakimi İmameddin Zengi topraklarının bazı bölümlerine el konulmuştur. Eyyubiler ile çeşitli sorunlar yaşanmıştır. 1185 yılında Nasireddin Muhammed Sökmen varis bırakmadan ölünce Ahlatşahlarda köleler dönemi başlamış ve 1207 yılında Ahlat'ın Eyyubi hakimiyetine girmesi ile Ahlatşahlar Beyliği son bulmuştur.
Bilim - Kültür - Sanat
Ahlatşahlar, sanat ve mimaride büyük bir gelişme göstermişlerdir. Ahlatlı ustalar Ahlat'la birlikte bütün Anadolu'ya değerli eserler kazandırmıştır. Selçuklu dönemi eserleri arasında yer alan Divriği Ulu Camii, Alâeddin Camii, Tercan Mama Hatun Türbe ve Kervansarayı, Hacı Ahlati, Harzemşah el-Ahlatî gibi adı bilinen ünlü Türk mimarlarının eserleridir. Ahlat mezar taşları Türk taş işçiliğinin birçok örneğine sahiptir. Ahlat ve Bitlis arasında II. Sökmen'in eşi Şahbanu tarafından yaptırılan köprü, yollar ve büyük han sayesinde bu bölge döneminde, uluslararası ticaret yolu niteliği kazanmıştır. Önceleri Azerbaycan'ın çeşitli kasaba ve şehirlerindeki Türkmen esnaf ve sanatkarları arasında doğan Ahilik, Ahlatşahlar döneminde örgüt ve hiyerarşi kazanmış ve Anadolu'ya yayılmıştır. Ahi Evran adıyla ünlenen Nasırettin Mahmut, o dönemde Ahlatşahlar'a bağlı olan Hoy bölgesinde 1171'de doğmuştur.
Ahlatşahlar Beyleri
- Sökmen El-Kutbî (1100 - 1111)
- Zahireddin İbrahim (1111 - 1127)
- Ahmed (1127 - 1128)
- Nasireddin Muhammed Sökmen (1128 - 1185)
- Seyfettin Baytimur (1185 - 1193)
- Bedreddin Aksungur (1193 - 1197)
- Malik el Mansur Muhammed (1197 - 1206)
- İzzettin Balaban (1206 - 1207)
Alâiye Beyliği bugünkü Alanya taraflarında kurulmuş bir Türkmen beyliğidir. Kökleri Afşar boyundan gelmektedir. Kuruluş yılı 1293'tür. Kurucusu Mecdüddin Mahmud'dur. 1471 yılında Osmanlı egemenliği altına girmiştir.
Kuruluşu
Selçuklu sultanlarından Üçüncü Gıyâseddîn Keyhüsrev zamânında, devletin nüfuzu sarsılmaya başladı. Alâiye, sık sık Karamanoğullarının baskınına uğruyordu. Selçuklular, bu baskınları önlemek için kaleyi devamlı tahkim ettiler. 1276 senesinde Karamanoğlu Mehmed Bey, büyük bir ordu ile Alâiye ve çevresini ele geçirdi ise de, ölümü üzerine, Sultan Üçüncü Gıyâseddîn Keyhüsrev Alâiye’yi geri aldı.
İkinci Mes’ûd zamanında, Selçuklu Devleti’nde hızlı bir çöküş devri başladı. Alâiye, bu dönemde Kıbrıs şövalyelerinin tehdidi altına girdi. Bu tehlikeyi önlemek isteyen Karamanoğulları, Mısır Memlûk Sultanlığı'nın da desteğini sağlayarak Alâiye’yi almaya karar verdi. 1292 senesinde harekete geçen Kerimüddin Karaman Bey'in oğlu Bedreddin Mahmud Bey, Alâiye’yi alarak burada küçük bir beylik kurdu.
Bedreddin Mahmud Bey, Alâiye’nin fethinde büyük yardımlarını gördüğü Memlûk sultânı Meliku'l-Eşref Sultan Salahuddin Halil’e tâbiiyetini arz ederek, hutbeyi onun adına okuttu.
Alâiye beyleri, önce Karamanoğulları'na, sonra da Memlûklar'a bağlı kaldıklarından, beylik olarak kaydolunmamıştır.
Artuklu Beyliği
Artuklu Beyliği ya da diğer adıyla Artuklular, Mardin, Hasankeyf ve Harput bölgelerinde 1102-1409 yılları arasında hüküm sürmüş bir Oğuz Türkmen Beyliğidir.
Artuklular, 1102 yılında, Güney ve Doğu Anadolu'da Artuk Bey tarafından kurulmuş bir beyliktir. İsmini Türkmen beyi olan Artuk Bey'den almıştır. 1086 yılında Kudüs'ü alan Artuk Bey aynı yıl burada öldü. Daha sonrasında Artuklular Hasankeyf, Mardin ve Harput olmak üzere üç ana koldan idare edildiler.
Hasankeyf kolu, Artuk Bey'in oğlu Sökmen Bey tarafından kurulmuştur. Başkenti Hasankeyf, daha sonra da Diyarbakır olarak belirlenmiştir. 1231 yılında Eyyubiler tarafından yıkılmışlardır.
Mardin kolunun kurucusu İlgazi Bey'dir. Sırasıyla Anadolu Selçuklu, Eyyubi ve Moğol hakimiyetine girmişler, 1409 yılında Karakoyunlular tarafından yıkılmışlardır.
Harput kolunun kurucusu Mardin Artuklularından Melik İmameddin Ebubekir'dir. 1224 yılında I. Alaaddin Keykubad, Harput'u alarak bu kola son vermiştir.
Artuklulardan günümüze kadar gelen tarihi eser, hâlen ayakta durmakta olan Malabadi Köprüsü'dür. Malabadi Köprüsü 1147 yılında yapılmıştır. Malabadi Köprüsü dünyanın en büyük taş kemerli köprüsüdür ve Ayasofya'nın kubbesini içine rahatlıkla alabilecek kadar büyüktür.
Tarihçe
Sökmen Bey ve İlgazi Bey, Selçuklu Sultanlığı ile çatışmaya girdikleri El Cezire'de Diyarbakır, Mardin ve Hasankeyf'e yerleştiler. Mardin beyi Sökmen, 1104 yılında Harran Muharebesi'nde Haçlıları mağlup etti. İlgazi Bey, Mardin'de Sökmen'in yerini aldı ve 1118'de kadı İbnü'l-Aşşab'ın isteği üzerine Halep'in kontrolünü ele geçirdi. 1119 yılında, Ager Sanguinis Savaşı'nda Antakya Prensliği İlgazi Bey tarafından mağlup edildi.
Haçlılarla İlgazi Bey, Edessa İlçesini yağmaladıktan sonra barıştı. 1121'de, kuzeye Ermenistan'a gitti ve aralarında kayınpederi Mazyad Dubais II ibn Sadaqah ve Gence Sultanı Melik'in liderliğindeki adamlar da dahil olmak üzere tahmini 15.000-20.000 asker vardı. İlgazi Bey Gürcistan'ı işgal etti ancak 1121 Didgori Savaşı'nda Gürcistan kralı IV. Davit tarafından yenilgiye uğradı. İlgazi Bey 1122'de öldü ve yeğeni Belek Gazi nominal olarak Halep'i kontrol etmesine rağmen, şehir gerçekten İbn El-Keşşab tarafından kontrol ediliyordu. İbn-i Keşşab 1125'te suikastçılar tarafından öldürüldü ve Halep, 1128'de Musul'un atabeyi İmadeddin Zengi'nin kontrolüne geçti.
Belek Gazi'nin ölümünden sonra Artuklular Harput, Hasankeyf ve Mardin arasında bölündü. Hasankeyf beyi Sokman'ın oğlu Rukn el-Daula Dāʾūd 1144 yılında öldü ve yerine oğlu Kara Aslan geçti. Kara Aslan, Zengiler'e karşı Edessa Kontu II. Joselin ile ittifak kurdu ve Joselin 1144'te uzaktayken Zengi Devleti, düşen ilk Haçlı devleti olan Edessa'yı geri aldı (bkz. Urfa Kuşatması). Hasankeyf, Zengi Devleti'nin de vasalı oldu. Kara Aslan'ın oğlu Nūr al-Dīn Muḥammad, kızı Nuraddin Muhammed ile evlenen Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'a Eyyubi sultanı Selahaddin ile ittifak yaptı. II. Kılıç Arslan ile barış anlaşmasında Selahaddin, Artukluların teknik olarak hala Selahaddin'in henüz kontrol edemediği Musul'un vasalları olmasına rağmen, Artuklu topraklarının kontrolünü ele geçirdi. Bununla birlikte, Artuklu desteğiyle Selahaddin, nihayet Musul'un kontrolünü de ele geçirdi ve yönetimi 1180'lerin sonlarına doğru Selçuklu İmparatorluğu'ndan Eyyubi Sultanlığı'na devretti. Selçuklu İmparatorluğu bundan kısa bir süre sonra 1194'te tamamen dağıldı.Artuklu hanedanı, Cezire'nin nominal komutasında kaldı, ancak Eyyubi yönetimi altında güçleri azaldı. Hasankeyf şubesi 1198'de Diyarbakır'ı fethetti ve merkezi buraya taşındı, ancak 1231'de Selçuklularla ittifak kurmaya çalışınca Eyyubiler tarafından yıkıldı. Harput kolu, Eyyubiler ile Selçuklular arasındaki kaygan bir politika nedeniyle Anadolu Selçuklu Sultanlığı tarafından tahrip edildi. Mardin kolu daha uzun süre hayatta kaldı, ancak Eyyubiler, Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlılar ve Timurluların bir vasalı olarak hayatta kaldı. Kara Koyunlular Mardin'i ele geçirdi ve sonunda 1409'da Artuklu egemenliğine son verdi.
0 Yorum:
Yorum Gönder