Benzerlerini ancak Nice, Monte Carlo ve Paris gibi dünyaca ünlü turizm kentlerinde görebileceğiniz olağanüstü köşkler var Adada.
Birbirinden
zarif elliye yakın köşk arasında en güzel örnekleri sizler için derledik…
1. SABUNCAKİS / SABUNCU KÖŞKÜ
Sabuncakis Köşkü; Sultan II. Abdülhamit
döneminin meşhur masonlarından Halepli Yorgi Sabuncakis tarafından 1904 yılında
inşa edilmiştir. Grek tarzında inşa edilen ve yazlık mason locası olarak
kullanılan köşkün süslemesinde ve mimari detaylarında masonluğun sembolleri
kullanılmıştır.
Köşkün bahçesi ve zemini yoldan aşağıya kaldığı için,
küçük bir köprü vasıtasıyla birinci kattan giriş yapılır. Bu yüzden köşke
Köprülü Ev de denilmiştir.
Aynı zamanda Antik Yunan tapınaklarına benzeyen bir
giriş cephesine sahip olan bu köşkteki üçgen alınlığın üst kısmında, ışıklar
saçan bir göz resmi vardır. Tanrı’nın her şeyi gören gözünü simgeleyen ve yine
masonluğun sembollerinden biri olan bu göz sebebiyle köşke “Gözlü Ev” de
denilmiştir.
Üçgen alınlığın köşelerinde küçük akroterler, en tepesinde de üzerinde bir akroter bulunan sivri kemerli bir stel mevcuttur. Stelin alt kısmında yan yana beş akasya ağacı üstünde de aralarında bir kovan ve bir arı kabartması bulunan taçlı bir erkek ve bir kadın figürü vardır. Ayrıca dökme demirden yapılmış bahçe kapısında da 10 adet arı figürü mevcuttur. Bütün bu sembolleri ve unsurları sebebiyle halk arasında köşke Köprülü Ev, Gözlü Ev ve Arılı Ev de denir.
Agopyan
Köşkü; 1900 başlarında Marten Agopyan
tarafından inşa ettirilmiş.
Büyükada Agopyan Köşkü 1918 tarihlerinde
otele çevrilmiş ve zaman
sürecinde Hotel des Princes, Hotel Beler,
Hotel Çankaya isimlerini almıştır. Yapı daha sonra
çok tahrip olduğu için yıkılıp
kagir olarak tekrar yapılmıştır.
Köşkün en üst katındaki yarım daire şeklindeki alınlık binanın en güzel detayıdır. Yapı, Çankaya Meydanı’ndaki ahşap, dıştan at nalı kemerler ve Selçuklu süsleme sanatından esinlenmiş geçmeli yıldızlarla bezeli bir yapıdır.
3. FABİATO KÖŞKÜ
Toskana estetiği taşıyan ve günümüzde Kültür Evi adıyla bir kır gazinosu olarak kullanılan Fabiato Köşkü, 1878 tarihinde inşa edilmiştir.
Köşkün ilk
sahibi İtalyan ressam Gemma Giuliana Pavlina hayatının sonuna kadar bu köşkte
yaşamış. Daha sonra bu köşk 1910 tarihinde torunu Banker Guiseppe Spiridon
Fabiato’ya kalmış ve köşk de ismini bu mal sahibinden dolayı almıştır. 1941
yılında İtalyan Aurora Agapiu Scotta’ya geçti. Scotta’nın varisi olmadığından
dolayı vefatından önce Büyükada San Pacifico Latin Kilisesi’ne bağışlanmış.
1878
tarihinde yapılan köşk bir dönem otel olarak hizmet vermiş. Köşkün
salonlarından birinde ise ressam Gemma Giuliana Pavlina’nın kendi portresi
bulunmaktadır.
1998 tarihinde Turing Otomobil Klübünce satın alınıp Kültür Evi olarak kullanılmaktadır.
4. HACAPULOS KÖŞKÜ
Fotoğraf : Muammer Özal |
Hacopoulos Köşkü; günümüzde Hükümet Konağı olarak kullanılmaktadır.
Büyük bir
bahçe ortasındadır. 1900’lerin başında yapıldığı sanılmaktadır. Yapının bahçesi
yol kotundan aşağıda olduğu için yapıya caddeden Mermer döşeli bir köprü ile
girilir. Odaların ve sofaların tavanları kabartma ve kalemişi nakışlarla
süslüdür.
Hacapulos’un
ülkeyi terk etmesi üzerine Hazineye intikal etmiş daha sonra da Murat
Pinyatoğlu tarafında satın alınmıştır. I. Dünya Savaşından sonra tekrar
Hazineye intikal eden bu köşk, İstanbul’un işgali sırasında “Büyük Emperyal
Oteli” olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyetin
ilanından sonra 1929 tarihlerinde Hükümet Konağı olarak kullanılmaya
başlanmıştır.Limanı ve rıhtımı bulunan köşkün denize kadar uzanan bahçesi
eskiden, çam, palmiye, meyve ve çiçek ağaçları ile süslüymüş.
5. AGASİ EFENDİ KÖŞKÜ
Bina bir
çok defa el değiştirmiştir. Efezade Mahmut Bey zamanında sazlı sözlü meclisler
tertip edilmiştir. Hafız Sadettin Kaynak, Hafız Ferit, Ahmet Refik, Neyzen
Tevfik gibi devrin önemli kişileri bu toplantılara katılmıştır.
Sultan II.
Abdülhamit döneminde Recaizade Mahmut Ekrem zoraki olarak burada ikamet
etmiştir.
1935 yılından sonra yazlık olarak kiraya verilen bu köşkte Adnan Menderes, Fatih Rüştü Zorlu, Teyfik Rüştü Aras gibi devlet adamları kiracı olmuştur.
6. CON
PAŞA KÖŞKÜ
Con Paşa Köşkü veya John
Avrimidis Köşkü; 1880 tarihinde Midilli doğumlu olan Con Paşa tarafından
yaptırılmıştır. Köşkün mimarı Achileus Policis’tir.
Con Paşa aslında
Venedik’li bir aileden gelir. Con Paşa’nın yöneticisi olduğu İdare-i Mahsusa
ilk Kadıköy Adalar seferlerini başlatmıştır. O dönemin vapurları Bağdat, Basra
ve İhsan idi.
Çağının mimari
özelliklerini bünyesinde toplayan değişik üsluplardaki dış süslemeleriyle
seçmeci veya eklektik bir yapı olup başka bir eşi yoktur.
Con Paşa ölünce evi
Avusturyalı eşine ve çocuklarına kaldı. Osmanlı Devletinin Berlin Büyükelçisi
Osman Niyazi Paşa ise Con Paşa’nın kızı Alis ile evliydi 1.Dünya Savaşı
başlayınca Con Paşa Almanya’da ve çocukları da Avusturya’da idi. Savaş sonrası
aileden bir haber alınmayınca, Maliye köşke el koydu ve satışa çıkardı. Ev
sırasıyla Emanuel Karasu, Hristo Draganis, Dr. Michal Kuromenos, Ahmet
Borovalı ve Müzehher Borovalı’ya intikal etmiştir.
Köşkün etrafında ahşap
sütunlu balkonlarla donatılmıştır. Çatı kuleleri ve ahşap süslemeler çok göz
alıcıdır. Bahçesinde çeşit çeşit heykeller yer alır.
7. ARVANITIS KÖŞKÜ
Arvanitis Köşkünün mimarı ve yapım yılı ile
ilgili kesin bir bilgi yoktur. Ama ilk inşa ettiren Yunanlı armatör
Arvanitis’dir.
Köşkün kırmızı tuğlalı bir kulesi
bulunmaktadır. Yapı daha sonra İstanbul Mezarlıklar Müdürü Süleyman Fuat
Hararlı tarafından satın alınmıştır. Daha sonraları bir dönem Kaymakamlık
Lojmanı olarak kullanılmıştır.
Köşkte alışa gelmemiş bir çatı konstrüksiyonu kullanılmıştır. Bu görünüm tuğla kule ile birleştiğinde bir köşkten ziyade bir şato gibi görünür.
8. MEZİKİ KÖŞKÜ
Meziki
Köşkü; 19. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır.
Levantenlere
ait olan Meziki Köşk’ü 20. yüzyılın başlarında Şahbaz ve daha sonra da Karayan
ailelerinin mülkiyetine geçmiştir. Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen bu
yapı caddeden geride yer alıp, üç katlı ve bir de çatı katından oluşmaktadır.
İtalyan
mimarisine benzeyen köşkün cephelerinde ampir ve neo rönesans üslubu
görülmektedir.
Meziki
köşkü 1.sınıf tarihi eser olduğundan korunması gereken kültür varlıkları
listesinde yer almaktadır. Yapının odaları dekorasyonu orjinal dokuya sadık
kalınarak dönemin mobilyalarıyla dekore edilmiştir.
Köşk; bir dönem televizyonda yayınlanan Dudaktan Kalbe dizisi ve birçok reklam filminde mekan olarak kullanılmıştır.
Mizzi Köşkü; İngiliz uyruklu George Mizzi tarafından inşa
ettirilmiştir. Daha sonra oğlu Avukat Giovanni Mizzi’ye kalan köşk, sonra
defalarca el değiştirmiştir.Fotoğraf : Muammer Özal
1930 yılından sonra San Remo oteli ismiyle on yıl faaliyet göstermiştir. İkinci Dünya Savaşında kapalı olan köşk, 1952 yılından itibaren sayfiye köşkü haline gelmiştir.
Solda bulunan kulesi kırmızı yığma tuğladan yapılmıştır.
Bundan dolayı Kırmızı Kuleli Köşk olarak adlandırılmıştır.
Fotoğraf : Muammer Özal |
Bina görünüş olarak Ortaçağ şatolarına benzer. Köşkün girişi ön cephede geriye çekilmiş sütunlu bir verandanın arkasında yer alır. Giovanni Mizzi’nin kulenin tepesine yaptırdığı ve yaz gecelerinde teleskopla yıldızları seyrettiği camakenla döner rasathanesi artık yok. Köşk, şimdilerde her bir odası ayrı ayrı kiraya verilen yazlık bir apart otel olarak kullanılmaktadır.
10. TARANTO KÖŞKÜ
Taranto Köşkü Judit Taranto tarafından
yapılmıştır. Mehmetçik caddesindeki köşk adanın en şirin köşklerinden biri
olup Ermeni Katolik Kilisesinin bitişiğindedir. Bu köşk bahçesindeki
Begonvillerle beraber adanın simge yapılarından biridir.
0 Yorum:
Yorum Gönder