ABD'nin New York merkezli teknoloji
dergisi Tech Insider’ın seçtiği 'Dünyanın En Güzel 13 Okulu' arasına Mersin'den
de bir okul girdi
Lagos, Nijerya - Yüzen
okul
Melbourne, Avustralya
- Melbourne Üniversitesi Tasarım Okulu
Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye
Yolunacak Kaz?..
Sağlıcakla Kalın
FUTBOL |
ABD'nin New York merkezli teknoloji
dergisi Tech Insider’ın seçtiği 'Dünyanın En Güzel 13 Okulu' arasına Mersin'den
de bir okul girdi
Lagos, Nijerya - Yüzen
okul
Melbourne, Avustralya
- Melbourne Üniversitesi Tasarım Okulu
Timbuktu Batı Afrika ülkesi Mali'nin şehri. Mali'nin 8 idari bölgesinden biri olan Timbuktu Bölgesi'nin de başkentidir. Timbuktu, dünyanın yeni yedi harikasına aday gösterilmiştir.
Tarih
Timbuktu'da antik kalıntılar, ilk yerleşimin MÖ 5. yüzyılda başladığını göstermektedir. 11. yüzyıla kadar dönemsel bir yerleşim yeri olarak kullanılan Timbuktu, 12. yüzyılda kalıcı bir şehir haline geldi. Büyük Sahra'nın ticaret yollarının Timbuktu üzerinden geçişiyle tuz, altın, fildişi ticareti bölgede gelişti. Şehir, 14. yüzyılın başlarında Mali İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. 15. yüzyılda ilk yarısında Tuaregler bir süre için şehrin kontrolünü ele geçirdi. Ardından Songhay İmparatorluğu şehri topraklarına kattı. 16. yüzyılda Fas'lı Saadi Hanedanlığı Timbuktu'yu alarak başkent yaptı. 17. yüzyılda Fas'tan bağımsız bir yönetim kuruldu. Daha sonra Fransızlar'ın hakimiyetiyle 18. yüzyıla kadar önemli bir akademik eğitim ve kültür merkezi olan Timbuktu'nun altın çağı sona erdi. 1960'ta şu anki Mali Cumhuriyeti'nin bir şehri olana kadar geçen süreçte Fransız egemenliğinde kaldı.
Mali'nin resmi dili Fransızca olmasına rağmen, bugün Timbuktu'da yaşayanların çoğunluğu Songhay dili Koyra Chiini konuşmaktadır. 11. yüzyılda İslam'ın yayılmasıyla bölgeye gelen Arapça akademisyenlerin ve dinin dili olmuştur. Bambara dili, Mali'deki en büyük etnik grup olan Bambara halkı tarafından konuşulsa da, esas olarak ülkenin güneyiyle sınırlıdır.
Timbuktu, özellikle Mali İmparatorluğu ve Askia Muhammed'in egemenliği altında, 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar bir dünya merkeziydi. Timbuktu'nun 13. ve 14. yüzyıllardaki gelişmesi, Batı Afrika'dan birçok bilim insanını ve öğrenciyi buraya çekti. 15. ve 16. yüzyıllarda şehir, Kur'an, İslami ilimler, matematik, astronomi, hukuk, farmakoloji, felsefe ve sanat konusunda altın çağına ulaştı. Timbuktu halkı için okuryazarlık ve kitaplar zenginlik, güç ve bereket sembolleriydi. Güçlü bir medrese geleneği olan Timbuktu'da Djinguereber Camii, Sankore Camii ve Sidi Yahya Camii 15. yüzyıldan kalmadır. İslami eğitim Fransızların işgaliyle uzun yıllar baskı altına alınmış olsa da, İslami ilimler eğitimiyle öne çıkan Timbuktu Üniversitesi halen faaliyetine devam etmektedir.
Timbuktu'da asırlar boyunca yüzbinlerce el yazması eser toplanmıştır. Günümüzde 700.000 kadar el yazması kütüphanelerde muhafaza edilmektedir. Şehirde 60 tane özel ve halk kütüphanesi bulunmaktadır.
Tarım
Şehirde yağmurla beslenen ekinler için yeterli yağış yoktur. Tarım arazileri Nijer Nehri'nden sulanmaktadır. Ana tarımsal ürün pirinçtir ve nehir kıyısında yılın belli zamanlarında oluşan sel havzalarında yetiştirilmektedir. Alınan mahsulun neredeyse tamamı çiftçi ailelerin kendileri tarafından tüketilmektedir.
Aralık 1988'de UNESCO Dünya Mirası Komitesi (WHC) Timbuktu'nun tarihi merkezinin bazı bölümlerini Dünya Mirası Listesine aldı.
Listeye giriş kriterleri şöyle belirlendi:
Kriter II: Timbuktu'nun kutsal yerleri Afrika'daki erken İslamlaşma için hayati öneme sahipti.
Kriter IV: Timbuktu'nun camileri Songhay İmparatorluğu döneminde kültürel ve akademik bir altın çağ gösterir.
Kriter V: Halen çoğunlukla orijinal olan camilerin inşası geleneksel yapı tekniklerinin kullanımını göstermektedir.
Kum ve çamurdan geleneksel bir mimariyle inşa edilen tarihi yapılar süren kuraklık ve çöl fırtınaları sebebiyle günümüzde yıkılma riski taşımaktadır. Ayrıca bölgede bir dönem yaşanan iç savaş sonucu, UNESCO 2012'de Timbuktu'yu Tehlike Altındaki Dünya Mirası olarak duyurmuştur.
Yeni Yedi Harika adaylığı
Dünyanın Yeni Yedi Harikası, İsviçre'de bir organizasyon tarafından Dünyanın Yedi Harikası'na alternatif olarak başlatılmış ve dünya genelinde insanların oylamaları sonucu 2007 yılında belirlenmiştir. Timbuktu şehri, harikalara aday gösterilmiş ve son 28 finalistinden birisi olmuştur.
Meridyen olarak tabir edilen kurgusal çizgilerin merkezi olarak kabul edilen Gözlemevi 0 noktası olarak kabul edilmektedir. Uluslararası Gün Değişim Yeri de denmektedir.
Greenwich Londra'nın güneydoğusunda yer alan bir semttir. Boylamların derecelendirilmesinde 0 olarak kabul edilir. Birleşik Krallık'ın en büyük 2. gözlemevidir. 51° 28′ 44″ kuzey enlemleri ve 0º 0' 0" doğu/batı boylamlarında bulunduğu varsayılır. Orta ılıman iklim kuşağında yer alır.
Başlangıç meridyeninin geçtiği yer olarak kabul edilir. Bunun nedeni meridyenleri İngilizlerin bulmasıdır. Bunun üzerine başlangıç meridyeninin kendi ülkelerinden geçtiğini söylemişlerdir. Aynı zamanda turistik bir kasabadır. Birleşik Krallık'ın en büyük deniz müzesi buradadır.
1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlı olarak görev yapan bir genel müdürlüktür.
Tarihçe
Türkiye'de ilk tapu oluşumunun 21 Mayıs 1847 yılında Mahmut Esat Efendi tarafından "Defterhane-i Amire Kalemi" adı altında ve taşınmaz mallara ait işlemlerin yapılması amacıyla kurulmasının ardından kurum, "Defterhane-i Hakani Emaneti" "Defter Eminliği" ve "Defterhane-i Hakani Nezareti" gibi değişik adlar altında etkinlik gösterdi. Cumhuriyetin ilanından sonra oluşturulan 1924 yılında Tapu Umum Müdürlüğü Teşkilatı'na dahil edilen ilk kurum, 29 Mayıs 1936 tarihinde bugünkü adını alarak, Maliye Bakanlığına bağlı hale getirildi. 1939 yılında denetimi Adalet Bakanlığı'na aktarılan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 1951 yılı Ağustos'unda Başbakanlığa bağlandı. 2002 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'na bağlı haline getirilen kurum, son olarak 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlanmıştır. Yasalarla belirlenmiş olan; taşınmaz mallarla ilgili akitler ve her türlü tescil işlemini yapmak, tapu sicillerinin düzenlenmesi için temel prensipleri tespit etmek, tesis kadastrosu yaparak, taşınmazların hukuki ve teknik durumlarını belirlemek ve bunları güncel tutmak gibi görevlerle ilgilenmektedir.
Birimleri
Ana Hizmet Birimleri
Tapu Dairesi Başkanlığı
Kadastro Dairesi Başkanlığı
Harita Dairesi Başkanlığı
Arşiv Dairesi Başkanlığı
Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı
İç Denetim Birimi Başkanlığı
Hukuk Müşavirliği
Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
Yardımcı Birimler
Personel Dairesi Başkanlığı
Taşınmaz Değerleme Dairesi Başkanlığı
Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı
Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü
Etkinlikleri
Kadastro hizmetleri
Tapulu gayrimenkullerin tapularının yenilenmesi,
Tapusuz gayrimenkullerin tapuya bağlanması,
Yaşatma, güncel tutma, Yenileme,
Tescile konu her türlü harita ve planların kontrolü ve arşivlenmesi,
Taleplerin karşılanması,
Kadastronun kapsamındaki hizmetler
Tapu hizmetleri
Akit Düzenlenmesi
Satış
Bağış
Ölünceye kadar bakma akdi
Taksim
Trampa
İpotek
İntikal
Kat mülkiyeti
Kat irtifakı tesisi
Tescil işlemleri
Cins tashihi
İfraz
Tevhit
İmar tescilleri
Kurumsal yapılanması
İmar ve Kentsel Dönüşüm Birimi
Gerçek ve Tüzel Kişi Tapu İşlemleri Birimi
Merkez ve Taşra Teşkilatı Tapu İşlemleri Birimi
Mevzuat Araştırma Birimi
Cevaplı Raporlar Birimi
Genel Denetim Birim
Özel Denetim Birimi
Yazı İşleri ve Arşiv Birimi
Lisanslama ve Tescil Birimi
Hizmet Geliştirme ve İstatistik Birimi
Planlama Koordinasyon ve Bütçe Birimi
Tapu İşlemleri İletişim Birimi
Kararlar Birimi
Yetki Alanı ve Yurt Dışı Tapu İşlemleri İle Elektronik Sicil Koordinasyon Birimi
Elektronik Bilgilendirme ve Çağrı Merkezi Birimi
Yerel kültürler, ekstrem aktiviteler ve sosyal medyada gördüğümüz o muhteşem manzaralar... Yeni nesil, sıradan tatiller yerine ömür boyu unutamayacakları seyahat deneyimlerini tercih ediyor. Peki, henüz gençken görülmesi gereken 10 destinasyonun hangileri olduğunu merak ediyor musunuz?
Machu Picchu, Peru
Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan Machu Picchu Antik Kenti, Titicaca gölündeki yüzen adaları ve Amazon ormanları ile Güney Amerika ülkesi Peru’da bulunuyor. İnkaların yıllar sonra keşfedilen bu kayıp şehrine otobüsle ya da dört gün süren bir trekking sonrasında ulaşabilirsiniz. Tepeden göreceğiniz büyüleyici manzara, emin olun çektiğiniz uzun yolculuğu unutturacak!
Büyük Set Resifi, Avustralya
Dünyanın en büyük ve en eski resif sistemi olan Büyük Set Resifi, birbirinden ayrı 2,900 resif ve 900 adadan oluşuyor. Baş döndürücü çeşitlilikte deniz canlıları, yunuslar, tropik balıklar, mercanlar, deniz kaplumbağaları ve dev istiridyeler arasında dalış yapmak ömür boyu unutamayacağınız bir deneyim olacak.
Blue Lagoon, İzlanda
Muhteşem doğasından kaplıcalarına, karla kaplı dağlardan büyüleyici şelalelere doğanın cömert davrandığı bir ülke İzlanda. Kendinizi peri masallarında gibi hissedeceğiniz kasabaları ziyaret ettikten sonra günün yorgunluğunu Blue Lagoon'da atabilirsiniz. Eğer şanslı bir gününüzdeyseniz, turistlerin her yıl görmek için bölgeye akın ettikleri Kuzey Işıklarına bile denk gelebilirsiniz!
Giza Piramitleri, Mısır
Yıllardır gizemini koruyan görkemli Giza Piramitleri yediden yetmişe herkesin ölmeden önce yapılacaklar listesinde yer alıyor. Kahire'de yer alan dünyanın en ünlü piramit grubu, aynı zamanda Dünyanın Eski Yedi Harikası listesinde yer alıyor. 4,600 yıllık geçmişin kapılarını aralarken, heyecanınıza engel olamayacaksınız.
Büyük Göç, Tanzanya
Birçok ülkede safari yapabilirsiniz ancak yılın belli dönemlerinde gerçekleşen ve dünyanın en büyük görsel şölenlerinden biri olan Büyük Göç'e her yerde şahit olamazsınız. Tanzanya'da yer alan Ngorongoro Koruma Bölgesi ve Serengeti Ulusal Parkı’nda şahit olabileceğiniz bu muhteşem doğa olayı, uzun yıllar hafızanızdan çıkmayacak.
Gansbaai, Güney Afrika
Televizyonda izlediğiniz korkutucu köpekbalıklarını bir metreden az bir mesafeden görmek ister misiniz? Köpekbalığı popülasyonunun en yoğun olduğu bölgelerden Güney Afrika'nın Gansbaai kentinde kafes dalışı yaparak bu muhteşem deneyimi yaşayabilirsiniz. Okyanusun ortasında bir kafesin içindeyken etrafınızda dönen bu muhteşem canlıları izlemek adrenalin seviyenizi doruklara çıkaracak.
Angkor Wat, Kamboçya
Kamboçya’nın Siem Reap şehrinde yer alan gizemli tapınak Angkor Wat’ın yapımı 8. yüzyıla dayanıyor. Dünyanın ‘Sekizinci Harikası’ olarak da kabul edilen yapı, mimarisinden tasvirlerine, tarihinden gizemli hikayelerine büyüleyici bir yer. Seyahat edecek olanlar için tavsiyemiz bölgeyi gün doğumunda ziyaret etmeleri.
Tac Mahal, Hindistan
Dünya üzerinde bugüne kadar yapılmış olan en etkileyici yapılardan biri olan Tac Mahal, Şah Cihan tarafından Eşi Mümtaz Mahal için yaptırılmış. Hem mimarisi hem de hikayesinin etkileyiciliği sebebiyle birçok kez Dünyanın Yedi Harikası listesine girmiş olan yapıyı ziyaret ettiğinizde romantik geçmişinin de etkisiyle büyüleneceksiniz.
Himalayalar, Nepal
Dünyanın en mistik ülkelerinden biri olan Nepal, spiritüelliği kadar doğası ile de ziyaretçilerini büyülüyor. Doğa ve macera tutkunu gezginlerin listelerinde en üst sıralarda yer alan rotalardan biri olan Himalayalar’da, trekking yaparak ruhunuzu dinlendirmenizi öneriyoruz. Çünkü her adımda göreceğiniz muhteşem manzaralara bakarken zamanın içinde kaybolduğunuzu hissedeceksiniz.
Kyoto, Japonya
Muhteşem görsellikteki bahçeleri, doğası ve tapınakları ile Kyoto aklınızı başınızdan alacak. Bozulmamış kültürü ile Japon geleneklerini yakından tanıma imkanı sağlayan şehir, aynı zamanda ülkenin en önemli kültürel merkezlerinden biri. Gece hayatından mutfağına pek çok yeni keşif yapabileceğiniz şehirde ‘Bir Geyşanın Anıları’ filminde de görülen Fushimi İnari tapınağını ziyaret etmeyi unutmayın!
Varlığı 60 Küsur Yıl Sonra Açıklanan Gizli Amerikan Üssü: P. O. Box 1142
ABD'nin 60'lar ve 70'lerdeki uzay programlarını derinden etkileyen şey; Soğuk Savaş döneminin çok öncesinde, İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılan ilginç bir üs olan P. O. Box 1142'ydi.
Bu askeri üste görev alacak askerler özel olarak seçiliyordu. seçilen askerler nazilerden kaçıp ABD'ye sığınan yahudilerden oluşuyordu. gözünüzde ilk anda muhakkak inglourious basterds sahneleri gibi şeyler canlanmıştır. röportaj yapılan gazileri dinlediğinizde fark ediyorsunuz ki onlar da öyle sanmışlar. ama olaylar başka şekilde ilerlemiş.
Sığınmacı yahudi (yeni Amerikan vatandaşı) askerler diğer asker adayları ile birlikte klasik askeri eğitimlerini tamamlarlar. görevlendirme zamanı geldiğinde orijinal ABD'li askerler çeşitli bölüklere, taburlara dağıtılırlarken, yahudi askerlerden bazıları hiçbir yere görevlendirilmezler. komutanları onları yanına çağırır. almanca düzeyleri iyi olanlara doğrudan gizli bir üste görevlendirildikleri bildirilir: 1142'de.
Askerlere ilk söylenen şey; burayı kimseye anlatamayacakları, bunun çok büyük bir gizli operasyon olduğudur. birkaç hafta sonra askerlere üsse nazilerin getirileceği söylenir. naziler üsse getirildiğinde askerlerin şaşkınlığı daha da artar. zulümden kaçan yahudi askerler yakalanan bu nazilerin neden ABD'ye getirildiğini, üstelik neden böyle bir üsse getirildiklerini anlamakta zorlanırlar. üs komutanları tarafından yahudi askerlere görevleri o gün açıklanır: "istihbarat toplayarak Birleşik Devletler'e yardım etmek".
O yıllarda alman roket bilimi zirve dönemini yaşamaktadır. naziler avrupa'daki birçok hedefi vurabilmektedir. fakat abd için esas risk; roketlerin daha da geliştirilmesiyle New York veya Washington'a saldırı yapılması ihtimalidir.
Yahudi askerler üsse getirilen nazi askerlerini ve üst düzey yetkililerini tek tek sorgulamaya başlar. özellikle roket teknolojisi üzerine bilgi almaya çalışırlar. 1142'nin en büyük başarılarından biri işte bu konuda elde edilir. Hitler'in v-2 roketlerini yaptırdığı bir bölge bu sorgular sonucu bulunmuştur. alman roket bilimi uzmanlarından Wernher von Braun ve diğer bilim insanları Peenemünde isimli gizli bir yeraltı fabrikasında bu projeler üzerinde çalışmaktaydılar. uçaklarla yapılan tespit çalışmaları ve 1142 sorgulamaları sayesinde yeri tespit edilir ve bölge bombalanır.
Savaşın bitmesiyle Pentagon'dan bazı yetkililer alman bilim adamlarını ABD'ye getirmek üzere çalışmalara başlarlar. çünkü onları ülkeye getirmezlerse geliştirilen tüm o teknolojinin heba olacağını düşünüyorlardı. operasyon riskliydi. çünkü sonunda bu yetkililerin hapsi boylama ihtimali bile söz konusuydu. sonraki günlerde bu plan doğrultusunda yasa dışı olarak birkaç yüz alman bilim insanı ABD'ye sokuldu. böylece nazi savaş gücünün olmazsa olmazı roket bilimcilerin, ABD savaş gücüne eklenmesi süreci başlatılmış oluyordu.
İşlerin daha da ilginçleştiği yer burada başlar. bu süreçten sonra, başta bahsettiğim yahudi askerler bir refakatçi, bir halkla ilişkiler personeli haline gelir. Avrupa'da savaş sona ermiştir. bu askerlerin görevleri bir anda bu insanları rahat ettirmek haline gelmiştir. moral subayı olmalarına karar verilmiştir. kaderin cilvesi... kendilerini öldürmek üzere hareket etmiş bir yapının önemli figürlerinin rahat etmesini sağlamak zorunda kalmışlardır.
Po box 1142'de Wernher vor Braun ve diğer alman bilim insanlarına oldukça iyi bakılır. yahudi askerler mümkün mertebe onlardan bilgi almaya devam ederler. öte yandan onlara refakat edip huzurlu hissetmelerini sağlamaya çalışırlar. verilen görev bu yöndedir.
Alman bilim insanlarından wernher von braun'un farklı ilgi alanları da vardır. Wernher için esas ilgi alanı roketler ve ay'a gitmekti. v-1 ve v-2 roketlerinin yapılmasını da uzaya gidiş açısından önemli bir gelişme olarak görüyordu. bu roketleri üretmesi nedeniyle sorumluluk hissediyor muydu peki? fabrikalarında çalışan yahudi işçilerin ne şartlarda çalıştığından, Auschwitz'den ve diğer gelişmelerden haberdardı. ama ne kadar sorumluluk hissediyordu, bunu röportajı veren askerler bile cevaplayamıyorlar.
1142'de görevli yahudi askerler bu insanlara savaş suçlusu gibi davranamıyordu. çünkü ordunun emirleri bu insanlardan maksimum faydalanmak üzerine kuruluydu. görevli askerler her gün bu zorlu ikilemi yaşamak zorunda kalıyorlardı. üstelik ABD bu operasyonu bir süre daha devam ettirmekte kararlıydı. çünkü savaş sonrası SSCB ve ABD arasında en çok alman bilim insanını kimin alacağı meselesi bir yarış haline gelmişti.
Wernher von Braun ve birçok alman bilim insanı ABD'nin değişik roket projelerinde görev aldılar. daha sonra Nasa ile yürütülen çalışmalar ile birlikte bu çalışmalar apollo programına dönüştü. aileleri ve yakınları ABD'ye getirildi. oldukça rahat bir hayat sürmeleri için imkanlar sağlandı.
P.O Box 1142 işlevini tamamladıktan sonra 1946 yılında imha edildi. tüm gizli kayıtlar ya yok edildi, ya da gizlendi. Yahudi askerler gizlilik yemini etmişti. pek çoğu hikayelerini mezara götürdüler.
Eyfel Kulesi (Fransızca: La tour Eiffel [la tuʀ ɛˈfɛl]), Paris'teki demir kule. Kule, aynı zamanda tüm dünyada Fransa'nın sembolü halini almıştır. İsmini, inşa ettiren Fransız mimar Gustave Eiffel'den alır. En büyük turizm cazibelerinden biri olan Eyfel Kulesi, yılda 6 milyon turist çeker. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır.
Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin 'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Meslektaşı Emile Nouguier ile beraber ilk tasarımları yapmıştır. Kulenin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihinden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır.
3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur.
Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya'nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule'ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi. Bu bağlamda Eyfel Kulesi radyo yayıncılığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Eyfel Kulesi, radyo dalgalarını çok uzun mesafelere yayabilmesi avantajıyla, l. Dünya Savaşı’nda sinyal kesici ve bozucu olarak da kullanılmıştır. Eyfel Kulesi, günümüzde Paris'in en çok ziyaret edilen noktası olsa da, en tepedeki 27 metrelik radyo vericisiyle halen bir verici istasyonu olarak kullanılmaktadır.
Teknik özellikler
Eyfel Kulesi 300 m yüksekliktedir. Zirvesindeki televizyon vericileri 27 m daha yükseklik kazandırır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan çelik yerine demirden inşa edilmiş, özel teknikler sayesinde günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.
200.000 metrekare alanda bulunan Eyfel Kulesi her 7 yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25 boyacı görev yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem sırasında 1.500 fırça, 5.000 zımpara kağıdı ve 1.500 iş tulumu tüketilir. Ayrıca güvenlik maksadıyla toplam 50 km güvenlik halatı, 20.000 metrekare koruyucu ağ kullanılır. Boyama maliyeti yaklaşık 3 milyon Euro tutar. Zaman içinde kulenin rengi kırmızımsı kahveden, sarımsı kahveye, daha sonra kestane kahvesinden bugünkü bronz tonuna dönüşmüştür. Kule 3 renk tonunda boyanır. En açık renk zirvede kullanılırken, en koyusu zeminde kullanılır.
Kulede intihar olayları da yaşanmaktadır. Şu ana kadar 400 kişi bunu gerçekleştirmiştir. Zamanla, intiharların önüne geçmek maksadıyla platformların çıkış noktalarına demir parmaklıklar yerleştirilmiştir.
22 Temmuz 2003 tarihinde, kısa devre sonucu, kulenin zirvesinde, hemen en üst ziyaretçi platformunun üstünde yangın çıkmıştır. Yangın bir saat gibi bir sürede kimse yaralanmadan söndürülmüştür.
Manzara platformları
Kamuya açık platformlar 57 m, 115 m ve 276 m yükseklikte bulunur.
Ziyaretçiler, üç asansörle kuzey, batı ve doğu kanatlarından ilk iki platforma ulaşır. İlk ve ikinci katlarda lokantalar mevcuttur. Ayrıca ilk katta, Eyfel Kulesinin tarihinin anlatıldığı bir sergi bulunur. En üst platforma ulaşmak isteyen bir ziyaretçi, ikinci katta aktarma yapar ve başka bir asansöre geçer. En üst platform hem çatılı hem de üstü açık bir alana sahiptir.
Kulenin açılışından sonra, ilk platforma kadar 50 yolcu taşıyan iki hidrolik asansör kullanıma girmişti. Bunlar için gerekli hidrolik presler 16 sütuna monte edilmişti. Kuzey kanadından başka bir asansörle ikinci kata ulaşılıyordu. 2. Dünya savaşı sırasında, işletim sistemindeki hasarlar sebebiyle bunlar devre dışı kalınca, Adolf Hitler kuleye yaya olarak çıkmak zorunda kalmıştı.
Taklitleri
Dünyanın en çok tanınan ve ziyaret edilen turistik noktalardan birisi olan Eyfel Kulesi, inşa edildiği günden beri farklı ülkelerdeki pek çok yapıya doğrudan veya dolaylı olarak ilham kaynağı olmuştur. Kuleden esinlenerek inşa edilen ilk yapı örneklerinden biri, günümüzde Birleşik Krallık sınırları içerisinde bulunan Blackpool Kulesi'dir. Dönemin Blackpool belediye başkanı John Bickerstaffe, 1889 yılında Paris'e yaptığı bir gezi sırasında Eyfel Kulesi'nin heybetinden oldukça etkilenmiş ve bunun bir benzerini de kendi kasabasına inşa ettirmek istemiştir. Günümüzde halen ayakta olan bu kule, yaklaşık 158 metre uzunluğuyla tamamlandığı dönemde Birleşik Krallık'ta insan eliyle inşa edilmiş olan en uzun yapı unvanını sahipti. Ayrıca; 1891 yılında Londra'da da benzer bir kule inşa etmek amacıyla bir proje başlatılmış, fakat Watkin's Tower adı verilen yapı çeşitli sebeplerden ötürü 1907'de yıkılmıştır.
Öte yandan Eyfel Kulesi'nin en ünlü kopyalarından birisi de Japonlar tarafından 1958 yılında inşa edilen Tokyo Kulesi'dir. Yaklaşık 4000 ton ağırlığında olan ve 333 metre yüksekliğindeki bu kule, dünyanın en yüksek kendinden destekli çelik kulesi ve Japonya'nın en uzun insan ürünü yapısıdır. Bunun dışında Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı bir eyalet olan Nevada'da da Eyfel Kulesi'nin yarı ölçeğinde bir kopyası inşa edilmiş ve Paris Las Vegas adıyla 1993 yılında ziyarete açılmıştır. Eyfel Kulesi'nin Mason, Virginia ve Durango gibi diğer Amerika şehirlerinin yanı sıra Asya ve Avrupa'daki çeşitli ülkelerde 50'den fazla gerçek, yarı veya farklı ölçeklerde kopyaları bulunur. 2011 yılında National Geographic tarafından yayımlanan bir televizyon serisi olan Pricing the Priceless programında yapılan bir araştırmaya göre günümüzde Eyfel Kulesi'nin birebir benzerinin inşa edilebilmesi için 480 milyon Amerikan dolarından daha fazla bir bütçeye sahip olunması gerekmektedir ve bu rakam orijinal kulenin inşa edildiği dönemde yapılan masrafın (yaklaşık 8 milyon Frank) 12 katına eşittir.
Arslanhane Camii veya halk arasında bilinen adıyla Ahî Şerafeddin Camii; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir camidir. Şehrin en eski ve önemli yapılarından birisi olan cami, Ankara Kalesi'nin güney ucunda yer alır. Hangi tarihte ve kimin adına yaptırıldığı ise tartışmalıdır. Caminin kuzeydoğusundaki Ahi Şerafeddin Türbesi'nin dış duvarında bulunan aslan heykelinden dolayı bu isimle anılmaktadır.
Tarihçe
Arslanhane Camii’nin yapım tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte; yapıda bulunan iki adet kitabe doğrultusunda farklı fikirler ortaya atılmıştır. Caminin batı cephesinde, kırık bir taş parçası üzerinde yer alan kitabede “Esirgeyen Allah’ım, Emir el-merhum Seyfeddin” ifadesi yazılıdır. Söz konusu yazıtı inceleyen Paul Wittek, kitabenin yazı stili bakımından 13. yüzyılın başlarına tarihlenebileceğini ve bahsi geçen kişinin de I. İzzeddin Keykâvus’un emirlerinden Seyfeddin Ayaba olduğunu söylemiştir. Fakat Emir Seyfeddin aynı dönemde Kayseri'deyken öldürülmüştür ve bu yazıtın da devşirme malzemeden yapıldığı göz önünde bulundurulunca, bunun ancak bir mezar taşı olabileceği ve sonradan getirilip camiye konduğu düşünülmektedir. İç mekanda, minberin aynalık kısmında bulunan kitabede ise caminin 1289-1290 yılları arasında, Ahi Hüsameddin ve kardeşi Ahi Hasaneddin tarafından inşa ettirildiği yazar. 80x30 cm boyutlarında olan kitabe Selçuklu sülüsüyle yazılmıştır ve yapının banisi, inşa tarihi ve devrin sultanı hakkında bilgiler verir. Ayrıca bu kitabenin "Bu mübarek cami..." şeklinde başlaması da yapının gerçek inşa kitabesi olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Ankara’da Arslanhane Camii diğer adıyla Ali Şerafettin cami olarak bilinen yapı, Altındağ’da, Ulus Samanpazarı semtinde, Kılıçaslan Mahallesinde, Kurnaz Sokak ile Can Sokak arasında bulunmaktadır.
Yanın maalesef bir inşa kitabesi yoktur bu yüzden de tarihi net olarak bilinmiyor. Ancak yapı malzemeleri ve süsleme teknikleri gibi unsurlara bakılarak Anadolu Selçuklu ya da Beylikler döneminde 13.yüzyıl civarlarında inşa edildiği söylenebilir. Ayrıca yapının kitabesi yok ama minberin bir kitabesi bulunuyor. Bu kitabede yapının 1289-1290 yılları arasında yenilendiği yazıyor.
Yapı hayrat olarak Ankara Ahilerinden Ahi Hüsameddin ve kardeşi Ahi Hasaneddin tarafından yaptırılmıştır. Ahi Hüsameddin’in oğlu Ahi Şerafettin ise 1290 yılında ahşap ustası olan Dülger Ebubekir oğlu Mehmet’e tamir ettirmiş ve yapının boyutlarını büyütmüştür.
Plan Tipi
Tek katlı cami 24 ahşap ayak üzerinde duruyor. Plan tipi için; dikdörtgen planlı Bazilikal diyebiliriz. Ya da Kufe planlı bir cami diyebiliriz. Ayrıca bir de mahfili bulunmaktadır.
24 ahşap ayak ceviz ağacından yapılmıştır ve bu ayakların yani sütunların her birinin sütun başlıkları devşirme mermer Roma-Bizans malzemelerinden oluşmaktadır. Bu sütun başlıkları mermer oyma tekniği ile yapılan Dor ve Korinth tipi sütun başlıklarıdır.
Yanın iç kısmında karşılaştığımız bu ahşap sütunlar (ayak) oldukça etkileyicidir. Yapının ahşap işçiliğinin çok iyi olduğunu söylemiştim. Bu ahşap işçilik ile; minberde, pencerelerde, korkuluklarda ve bütün çatıda karşılaşıyoruz. Yapının mihrabında ise alçı ve çini malzeme bir arada kullanılmıştır.
Yapının mihrabında geometrik figürlü çini işlemeler göze çarpar. Minberi de aynı şekilde geometrik motiflerle süslü ve oyma tekniğinde yapılmıştır. Burada bulunan vaaz kürsüsü ise sonradan eklenmiştir, döneme ait değildir.
Mihrap
Mihrabından biraz bahsedecek olursak;
Anadolu’daki en önemli çini mozaik örneklerinden birine sahiptir bu mihrap. Çini mozaik ile alçı kabartma teknikleri bir arada kullanılmıştır. Hatta bu özelliğiyle Anadolu’da ilk örnektir. Alçı kabartmaları 12 ve 13. yüzyıl Büyük Selçuklu alçı kabartma işçiliğinin bir yansıması gibidir.
Mihrap alınlığının orta kısmında alçı kabartma tekniğinden yapılmış bir rozet bulunmaktadır. Rozet üzerinde rumi ve şakayık bezemeler derin oyma tekniği ile oluşturulmuş ve ışık-gölge etkisi başarılı bir şekilde yakalanmıştır. Mihrabın üst kısmı yani tepelik kısmı da alçı kabartma tekniği ile yapılmış ve gölge-ışık efekti kullanılmıştır. Burada soyut ejderha figürü görülmesi bakımından ise yine önemlidir.
Minber
Ceviz ağacından yapılma minberi dönemin en güzel örneklerindendir. Minber günümüzde de iyi durumdadır ve Selçuklu minber geleneğini yansıtır. Sadece şerefe ve külah kısmı yenilenen minberin yan ayakları ve şerefe altındaki kısmı Selçuklu döneminin meşhur bir tekniği olan Kündekarinin başarılı bir taklididir.
Tavan İşlemleri
Yapının tavanı ise yine muhteşem bir görünme ve işçiliğe sahip. Ahşap işlemeli tavan çantı tekniği ile yapılmıştır. Çantı tekniği ise çivi kullanılmadan ahşap geçme tekniği kullanılarak yapılan bir tekniktir.arslanhane camii
Dış Cephe
Dış cephede moloz taş ile örgülü olan caminin Kuzey cephesinde yer alan kapısı ise mermerdendir ve kavsaralıdır. Ayrıca yine kuzeyde bulunan kapıda mihrabiyeler ve sütunçeler bulunur. Kuzey kapıdan girildiğinde caminin mahfiline gidilir. Bu mahfilin hemen altında ise müezzin mahfili bulunmaktadır. Batı ve Doğu cephesinde bulunan kapılar ise firuze ve patlıcan moru renklerine sahip çinilerle ve tuğla ile yapılmıştır.
Minare
Yapının minaresi yine devşirme malzemelerin görüldüğü bir yerdir. Burada Roma ve Bizans devşirme malzeme ile birlikte moloz taş birlikte kullanılmıştır.arslanhane camii
Günümüzde;
Yapı günümüzde ibadete hala açıktır. Caminin bulunduğu nokta pek çok şey bulabileceğiniz ufak tefek dükkanların bulunduğu eski birr yerleşim yeridir. Yapının kuzey kısmında Kurnaz Sokak ile Can Sokak arasında At Pazarına çıkan caddenin kesiştiği noktada Ali Şerafettin’in türbesi bulunmaktadır.
Yapı 14-15. yüzyıl cami mimarisi kategorisine girmektedir. Bu güne kadar oldukça iyi gelen yapıyı Ankara’da yaşayan Sanat Tarihçi ve sanatseverlerin ziyaret etmelerini tavsiye ederim. Özellikle Roma-Bizans devşirme malzemelerin İslam sanatı ile ne kadar uyum içinde kullanıldığını görmelisiniz.
Kaynak :https://www.tarihlisanat.com/arslanhane-camii-ve-turbesi/
Laboratuvar (halk dilinde lab), laboratuvar araştırması, bilimsel veya teknolojik araştırmaların, deneylerin ve ölçümlerin kontrollü koşullarda gerçekleştirilmesini sağlayan tesistir.
Genel Bakış
Laboratuvarların organizasyonu ve içeriği, bünyesinde çalışan uzmanların farklı gereksinimlerine göre belirlenir. Bir fizik laboratuvarında bir parçacık hızlandırıcı veya vakum odası bulunabilirken, metalurji laboratuvarında döküm veya rafine etmek için metaller veya mukavemetlerini test etmek için aparatlar bulunabilir. Kimyager veya biyolog ıslak laboratuvar kullanabilirken, psikoloğun laboratuvarında tek yönlü aynalar ve davranışları gözlemlemek için gizli kameralar olan bir oda olabilir. Bilgisayar bilimcilerince yaygın kullanılanlar gibi bazı laboratuvarlarda bilgisayarlar (bazen süper bilgisayar'lar) simülasyonlar veya veriler için analiz yapar. Diğer alanlardaki bilim adamları, başka laboratuvar türlerini de kullanırlar. Mühendisler teknolojik cihazları tasarlamak, inşa etmek ve test etmek için laboratuvarları da kullanır.
Laboratuvar terimi ayrıca, bilimsel amaç gütmeyen ama içerdiği alet, edevat ve çalışma yöntemleri bakımından bir bilim laboratuvarına çok benzeyen tesisler için de kullanılmaktadır. Örnek olarak aşağıdaki laboratuvarları sayılabilir:
Mekanik test laboratuvarı
Film laboratuvarı veya fotoğraf laboratuvarı
Dil laboratuvarı
Suç laboratuvarı
Endüstriyel laboratuvar
Halk sağlığı laboratuvarı
Bilgisayar laboratuvarı
Tıbbi laboratuvar veya medikal laboratuvarlar
Temiz oda
Kimya laboratuvarları
Yangın test laboratuvarları
Laboratuvar alanları günümüzde birçok sektöre girmiştir. Sağlık, besin ve kullanılan birçok maddede testler yapılmaktadır.
Teknikler
Laboratuvar teknikleri, kimya, biyoloji, fizik gibi doğa bilimlerinde bir deney yapmak için kullanılan, tümü bilimsel yöntemi izleyen prosedürler dizisidir. Bazıları laboratuvar kapkacakları, elektrikli cihazlara kadar karmaşık laboratuvar ekipmanlarının kullanımını içerirken, diğerleri daha özel veya pahalı sarf malzemeleri gerektirir.
Isıtıcılar ve Kurutucular
Alkol yakıcı
Bunsen brülörü
Desikatör
Isıtma örtüsü
Sıcak plaka
Sıcak hava fırını
Meker–Fisher brülörü
Teclu brülör
Laboratuvar su banyosu
Vakumlu kuru kutu
Karıştırıcılar ve Çalkalayıcılar
Kemostat
Homojenizatör
Sıvı düdük
Manyetik karıştırıcı
Havan ve tokmak
Laboratuvar çalkalayıcı
Statik mikser
Karıştırma çubuğu
Vorteks karıştırıcı
Yıkama şişesi
Kepçeler ve tutucular
Beher kelepçesi
Kelepçe tutucu
Tripod
Büret kelepçesi
Uzatma kelepçesi
Şişe kelepçesi
Huni desteği
Demir halka
Sıkıştırma kelepçesi
İmbik standı
Vidalı kelepçe
Test tüpü tutucusu
Tüp askısı
Tel gazlı bez
Laboratuvar kurutma askısı
Konteynerler ve depolama
Agar plağı
Kriyojenik depolama dewar
İnkübatör
Laminer akış kabini
Mikrotitre plakası
Petri kabı
Pikotiter plakası
Buzdolabı
Tartı teknesi
Tartı çanağı
Diğerleri
Aspiratör
Otoklav
Denge fırçası
Mantar delici
Pota
Filtre kağıdı
Dosya
Forseps
Santrifüj
Mikroskop
Boru üçgeni
Spektrofotometri
Splint
Laboratuvar kauçuk tıpası
Skupula
Spatula
Tüp fırçası
Tel fırça
Aşı iğnesi
Aşı döngüsü
Ampermetre
Akım kaynağı
Fonksiyon üreticisi
Galvanostat
Ölçü aleti
Ağ analizörü
Osiloskop
Darbe üreteci
Potansiyostat
İzgesel çözümleyici
Zaman alanlı reflektometre
Gerilim kaynağı
Voltmetre
Laboratuvar santrifüjü
Termal ısıl döngüleyici
Fotometre
Evrensel test makinesi
ULT dondurucu
Biyoreaktör
Biyogüvenlik kabini
Sıralama makinesi aletleri
Rutubetlendirici
Terazi
Reaktif
Pipet uçları (tedarik)
Laboratuvar kapkacakları
Dean-Stark aparatı
Soxhlet ekstraktörü
Kipp aygıtı
Winchester şişesi
Kondenser
Soğuk parmak
Liebig yoğunlaştırıcı
Buharlaşan çanak
Petri kabı
Siraküza yemeği
Laboratuvar kabı
Şişe
Büchner
Vakum (Dewar)
Erlen
Fernbach şişesi
Fleaker
Floransa şişesi
İmbik
Yuvarlak tabanlı şişe
Schlenk şişesi
Hacimsel matara
Büchner hunisi
Büchner hunisi
Bırakma hunisi
Ayırıcı huni
Büret
Konik ölçü
Küvet
Gözlük
Eudiometer
Mezür
Ostwald viskozimetresi
Pipet
Cam tüp
Kurutma
Cragie tüpü
NMR tüpü
Thiele tüpü
Dedikeni tüpü
Deney şişesi
Çan kavanozu
Gaz şırıngası
Flakon
Güvenlik
Birçok laboratuvarda tehlikeler mevcuttur. Laboratuvar güvenliği önemli bir haldir. Laboratuvar tehlikeleri arasında zehirler; bulaşıcı ajanlar; yanıcı, patlayıcı veya radyoaktif maddeler; hareketli makineler; aşırı sıcaklıklar; lazerler, güçlü manyetik alanlar veya yüksek voltaj yer alabilir. Bu tehlikelerden kaçınmak için kişisel koruyucu ekipman, laboratuvar önlüğü, yüz koruyucu maske, respiratör, kauçuk önlük, aside dayanıklı eldivenler, eldiven kutusu, tıbbi eldivenler, nitril eldivenler, güvenlik gözlükleri, koruma gözlükleri kullanılmalıdır.
KISA KISA |
Copyright © 2011 merhancag. All Rights Reserved. Merhancag theme designed by Themes by maktaren.com. Bloggerized by Free Blogger Template. Powered by Blogger. Created By SoraTemplates | Distributed By Gooyaabi Templates
Copyright ©
merhancag.
Designed by OddThemes
|
Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç
Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...
facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!