İNDETERMİNİZMİN ŞANS SERİLERİ (aLINTIDIR)
''indeterminizm
HAKTIR. Fakat gizli değişkenler savunucularının determinizmi de hortlatmaları
pahasına yaratılmanın da hak olduğunu gündeme getirirken, sadece lâfta kalan
"Gizli değişkenlerin" ne olduğuna ilişkin hiçbir fikirleri
olmayışları Bohr görüşündeki " Gizli değişkenleri" alaya almalarına
neden olmaktadır.
Biz, gizli değişkencilerin,
indeterminizm ilkesi uyarınca parayı attığımızda yazı yüzü geliyorsa,
gözlemlediğimiz sübjektif (Anomali) bir "Tura" da öteki evrende AYNI
ANDA gerçekleşmektedir.
Anomali. AYNI ZAMANDA
(Senkronize) fakat iki ayrı MEKANDA birbirine zıt pariter bir çift olayın
gerçekleştiğini bildirmektedir. P- simetrisinin kendisi olan pariter
paralellik, bir tek olayın eşit iki şansının aynı anda iki ayrı kozmosda
gerçekleşeceğini bildirmektedir.
·
Kesinsizlik ilkesi ya
bu tek paranın "Sayısız" kez atılmasıyla ya da sayısız parayı bir tek
kez (Veya daha çok sayıda) atarak ihtimali anket etmek ister. Dolayısıyla
ihtimal kavramı çok sayıda tekrarlanan olaylara uygulanır.
Bir zar atınca
istediğimiz sayının gelmesi ihtimali altıda- bire iner ve çok yüzlü bir zarda
yüzey sayısıyla orantılı olarak ihtimal sonsuza doğru azalır.
İhtimalin sıfır olması
için sonsuz sayıda yazı-tura, zar vb. atarsak, hep istediğimiz gelirse bu
gerçekleşir. "Determinizm bu olgudur."
Ya da kesin ihtimalin
bulunması için, bir tek paranın sayısız kopyasını çıkarıp çok sayıda alarak
"İhtimalin" kesin sonucunu bulurduk!
Bu şans serileri
evrene uygulandığında evrenin görüntüsü değişir. İhtimal kavramı yıkılırsa,
fizik yasaları da sarsılır. Başlangıcı olmayan bir evrenden gelmiş oluruz.
"Dışarıda hiç bir şey kalmaksızın ve dışarıdan bir şey eklenmeksizin
burada ne görüyorsak o tüm evren oluverir. Temel parçacıkların derinliğinde de
ihtimal olmayınca da başsız-sonsuz bir evren tek evren olmak" zorunda
kalırız.
Ama temel parçacıklar
ihtimalli tertipler üzerine kurulmuşsa, karşımıza kozmik bir karadeliğin
ardındaki ihtimal aralığı olan "Tünel" ve hata "Süper-uzay"
dolusu sayısız, sonsuz "Evrenler" olduğu ortaya çıkar.
En az ihtimale
indirgenen "Parite" teoreminde "Yukarıdaki ile
aşağıdakinin" aynı olduğu görüşü vardır. Maddenin eşleniği (Cebirin
negatif sayılan olan antimadde) ve cebirin soyut sayıları takyon kütlesi ve
bunun "Anti"si madde- enerji ikilsi, parçacık dalgacık düalitesi vb.
evrenin ikilemi olduğunu ortaya koyar. Parite kavramı da "Her şeyin çift
yaratıldığı" görüşündedir. Bu çiftleri de "bir tünel" bağlar.
Schwarzschild tüneli
böyle bir "Kanal-Tünel" olayıdır, İkilem dolayısıyla birbiriyle
"% 50'şer eşit şansa sahip" iki olay birden oluşur. Aralarındaki
belirsizlik, netsizlik bireysel ince ayrımlar ve gizli değişkenlerle kanal
olayını yaratır. "Karşı kanal" ile aramızdaki değiş- tokuş,
"Eşlenik karakterli" iki şey arasında oluşur. Buradan yapılan bir
nakil oradaki eşleniği dengeler ve böylece "Rosen ödemeler tüneli"
fikri ortaya çıkar.
Parite kavramı iki %
50 ihtimali; indeterminizm de sonsuz sayıda ihtimali öngörür: Sonsuz
boyutlarımız olduğundan, sonsuz mekanlardaki, sonsuz boyutların kurduğu, sonsuz
evrenler gündeme gelir. Böyle olsa bile "Paralel evrenler" hep çift
parite göstermelidir. Yâni her iki evren alındığında bunlar birbirinin aynadaki
yansısı olmalı, aynı karakteristiği taşımalıdır.
İhtimal dalgası,
böylece bize belirsizlik sonuçları getirir "Tek ihtimal, mutlak kalıcı ve
nedensel değerler yerine" net- absolüt olmayan, belirsiz-kesinsiz bir
evren sunar. Kuantum teoremi de hiçbir parçacığın sonlu bir uzay içinde sonsuza
kadar kalamayacağını, öteye fırlayacağını öngörür.
Bu kargaşanın
"Kur'an" ile nasıl çözümlendiğini "Negatif anomali
ihtimaller" konusunda sunacağız. Böyle bir ihtimal de takyonik ya da soyut
(Esiri)'tur.
Örneğin paranın yazı
gelmesi % 50 ihtimaldir. (Nomali) Fakat soyut bir evrende bir paranın yazı
gelmesi %- 50 ihtimaldir (Anomali). Yâni SIFIRDAN KÜÇÜK (Eksi) ihtimaldir!...
Bunun ne anlama
geldiğini ve ALLAH'ın yaratmasının "İHTİMALİN SIFIR" olduğu,
"Levhi Mahfuz'da" önceden ve kumara yer verilmeksizin nasıl
başladığını sunacağız. Rabbin "Kumar oynamadığını" İHTİMALİN SIFIR
OLDUĞU DETERMİNE Bilinçli bir yaratılışla evreni var ettiğini anlayacağız. .Her
şey çift yaratıldığından ve Allah "İki doğu (yazı) ve iki batı (Tura)'nın
Rabbi olduğundan" %200 ihtimalin ASIL olduğu ve dörde bölündüğü (%50, %50,
%-50, %-50) yaratılışı ve Rabbin BİR=EHAD olan sayısının ( + +1 ), + +1 ), ( +
−1 ), ( − −1 ) ya da +1, - 1, +1i,-1i dörtlüsünden olacağını daha sonra
açacağız. Ayeti Kerimelerde geçen "Doğu ve batı" misali, sadece
pozitif ihtimal çifti için geçerlidir. "İki doğu ve iki batı" misâli
ise ayrıca NEGATİF (Sübjektif) ihtimallerin varlığının âlimlere göstergesidir. ALLAH,
"Hem iki doğunun hem iki batının RABB'idir" ki bu ÇİFT SONSUZUN hem
de bütün "Alemlerin RABBİ" olduğundan sonsuz evrenin Rabb'idir. Yâni,
iki doğu ve iki batı, aynı zamanda birçok (Sonsuz) âlemden sadece dördü olup,
Kur'an misâllerinde "Çiftin çifti" diye geçer. (Rahman süresindeki
dört cennet gibi...)
Yukarıdaki iki âyet
misâli nedeniyle, ihtimal hesaplarının sonucu, sonsuz sayıda evrenler olduğunu,
bunların sonsuz sayfalı dev bir kitabın karşılıklı sayfaları olduğunu
anlıyoruz. Bu kitaplar Süper uzay= Misâl âlemi Kütüphanesinde bulunmaktadır. Bu
demektir ki tek bir süper kâinat (Kütüphane) içinde sonsuz evren (Kitaplar) ve
uzay-zamanlar (Sayfalar) bulunmaktadır.
Ama, gizli
değişkenler, varlığına göre aynı zamanda, "Keyfi bir sonsuzluk"
yasaklanmaktadır. Çünkü "Sonsuz" terimi kısıtlanıp da arkasında
"Sonsuz ötesi" bir matematik daha keşfedildiğinden haberi olmayan
biri için sonsuzun sonu gelmez.
Oysa, sonsuz dediğimiz
her şeyin sonlu olduğu ve mutlak sonsuzun tekil, yani sadece ALLAH'a (C.C.) ait
olduğunu bize sonsuz ötesi matematik çoktan ispatlamıştı.
Bu demektir ki.
evrendeki sonsuz ihtimalli sonsuz paralel evrenin ötesinde, bütün bu evrenleri
denetleyen "SONSUZ ÖTESİ' tek kâinat vardır: Burada her şey ihtimalsiz ve
tek ihtimâlle yaratılmıştır. (ARŞ'ın Kürsileri, Levhi Mahfuzları, Kalemleri bu
sonsuz ötesi ihtimalsizliğin ya da ihtimalin sıfır olduğu katmanlardır. Çünkü
sonsuzdan ötededir.)
Arz'ın sonsuzu ise
küre gibi bir evrende kısıtlanmıştır. Evren küçük bir sonsuzdur. Kaç tane evren
olursa olsun, her bir kavramın (Madde, evren vb.) mutlaka bir paritesi
karşılığı vardır. Bu karşılık eşleniktir. (Kuanta ters kutuplanan öteki kuant,
elektron spinlerinin bakışıklığı, elektrona karşı pozitron; anti atoma karşı
atom ve evrene karşı, karşı-evren gibi...)
Sonsuz kavramı böylece
ÇİFT ÇİFT olduğu için YARIYA indirebiliriz. Bir varlığın karşısında mutlaka
onun karakteristiğini taşıyan eşleniği vardır. (Dünya ve karşı-dünya yâni
Arasat.)
Böylece (Determinist)
"Gizli değişkenler" ile (indeterminist) "Sonsuz ihtimal"
yanlılarının "Uzlaşımı" ÇİFT ÇİFT- TAKIM SONSUZ SETLERE olarak
birlenebilmektedir.
Determinizm,
"Bireylerin kaderiyle ilgilendiğinden" bunu başarmak "Bizim
haddimiz" değildir. Örneğin bir okyanus dolusu su moleküllerinin her
birini ayrı ayrı denetleyemeyiz. Ya da trafik anarşisinin en sevdiği ülke olan
yurdumuzda yılda kaç kişinin can vereceğini D.İ.E. yaklaşık hesaplayabilir ama
kurbanların "KİMLER" olacağını belirleyemez. Fakat LEVHİ MAHFUZ, bunu
belirlemiştir ama onu YAZANDAN gayrisi asla okuyamaz.
Dolayısıyla fizik
evrende "Bireysel kader olan DETERMİNİZMİN" savunması çok saçmadır!
Evren bir yaratık olduğundan kendisi bir istatistik toplumdur. Evren bireyle,
tekille değil; popülasyon (çoğulla ilgili olan KESİNSİZLİK ilkesiyle
yönetilmektedir. Çünkü bireylerin (Nefislerin) kaderi sadece YARATICI ALLAH'ın
işidir. Rabb'in âyetleri, "Kendi katında yalnızca kendisinin saptadığı,
dilediği (İrade buyurduğu) bir determinizmden söz eder.
Örneğin "Zerre
ağırlığında, bundan küçük ve büyük her özün (Bireyin) Levhi Mahfuz'a kesinkes
kayıtlı" olması âyetinin ilâhi MİSALİ bize "ALLAH KATINDA
DETERMİNİZMİN" hak olduğunu, oradaki bireysellik bize göre GAYB; fakat
Gaybın sahibi ALLAH'a göre hiçbir şey gayb değildir. Her şey O'nun, katında
İNDETERMİNİZMİN geçerliliğinin nedeni insan ALLAH gibi tam anlamıyla
hükmederek, takdir ederek değil; fakat evren istatistikleri olarak
"Yaklaşık" bilebilmek yetkisine sahiptir. (Buna BİLİM deniyor.)
ALLAH'ın İRADELİ
KÜLLİYESİ determinist ve kesinkes; kulun iradei cûziyyesi ise kesinliksiz,
belirsizlik ilkesine uyar. Determinizm sadece ALLAH KATINDA, indeterminizm ise
kul katında bir ilke olarak evrenselleşmiştir
ALLAH katında bizatihi
kendisinin tâbi olduğu hiçbir yasa ve ilke yoktur. ALLAH ilke ve yasaları
kendisi yaratır, koyar ve yaratıkları o ilkeye tâbi olurlar. (Levhi Mahfuz
tutanağı ve ona yazan KALEM misâlleri budur!)
ALLAH, zamandan,
mekândan ve indeterminizmden beridir (Sübhanallah). Çünkü hiçbir hız, konum,
takvim O'nu bağlamaz, "O" bildiğimiz bir atomaltı yapıdan ya da başkaca
(Nur gibi) birimlerden yapılmadığından uzay-zamana bağımlı değildir. Zaman
kavramı içine giren nedensellik (Öncelik sonralık sıralaması) ilkesi ALLAH'I
bağlamaz. Zâten belirsizlik ilkesi, NEDENSELLİK MEKANİZMASININ gereği vardır.
Nedensellikli bir evren dinamiktir, yâni zerre kadar bir noktasında her an
değişen bir fizik vardır. Bu nedenle evrenin maddi tarafı, sadece indeterminizm
ilkesiyle yönetilmektedir. Çünkü bu ilke sadece "Zaman boyutunun"
olduğu yerde (Mekânda) geçerlidir.
Zaman içinde öncelik
sonralık sıralaması olan nedensellik ilkesi ışık hızı aşıldığında da peşimizi
bırakmaz, TERS döner, bu kez önce "SONUÇ onu izleyecek "NEDEN"
ortaya çıkar.
Nedenselliğin '
tersine dönmesiyle bu kez ANOMALİ denen negatif belirsizlik matrisleri işbaşına
gelir.
Fizik evrende
belirsizlik; fakat fizik-aşırı evrende belirlilik ikisi birden vardır. Yani iki
tarafında belirsizliklerden bir. belirlilik ÜST SİSTEMDE denetlenir. Allah
gaybına kimseyi ortak etmez.
Gayb ise ALLAH'a sır
değildir; çünkü Gayb'ı yaratan ALLAH'tır. Gayb âlemi, türkçemizdeki
'KAYIP" kelimesine karşılık tutulmakla birlikte, KUR'AN MİSAL anlamı,
evrende yaratılan her şeyin mutlaka "LEVHİ MAHFUZ isimli DETERMİNASYON
DEFTERİNE KAYITLI OLMASI" dışında kalan, akla gelebilecek, yaratılmamış,
gerçekleşmemiş her ihtimalin toplu mekânına GAYB ALEMİ demekteyiz.
Yaratılanlar (Mânâ,
misâl vb.) âlemlerinden; yaratılmamışlar ise GAYB âlemi sakinleridir. Gayb
âleminin diğer gizli bir adı da "ŞEYLER=EŞYA" âlemidir. Yaratılanlar
ise varlıklar, nefislerden olup "LEVHİ MAHFUZ" kaydından olanlardır.
Her bir özkimliğin
(Zerre, kürre, insan, atom hücre vb. gibi tüm nefislerin) Levhi Mahfuz'da özel
bir yeri vardır ki, bu özel yeri bir başkası daha bilemez. (Bunun için ALLAH
İLE KUL ARASINA RESULULLAH DAHİL, ÜÇÜNCÜ BİR ŞAHIS GİREMEZ! Şefaat eden
ALLAH'tır; Resulullah sadece vekildir. Eğer peygamberler şefaat edebilseydi Hz.
Nuh âsi oğlu YAM (Kenan)'a şefaat ederdi.)
ALLAH.Arş'ı İSTİVA
etmiştir. Arş'ın dibinde, evrene bakan yüzünde ise Levhi Mahfuz denen sonsuz
çarpı sonsuz bir matris (Vefk) bulunmaktadır. Bu sonsuz vefkin her bir kutusu
bir varlığa aittir, onun yazgısını içermektedir. ALLAH "işlerini,
işlevlerini ARŞTAN ARZ'A doğru, tavandan tabana yönetmektedir. Bunu bize birçok
âyet bildirmektedir. Her varlığın özel modülünden (Vefk bölümünden) varlığın
kendisine bir ŞAHDAMARI gibi "RIZK NEFES İKMAL" tüneli bağlantısı
vardır ki, bu tünelden "ÜFÜRÜLÜR".
Her varlığın bir
karakteristiği (Dublesi vb.) vardır, ikisi arasında ise GİZLİ DEĞİŞKENLER denen
bir ÖDEME-DENGELEME ve RIZK-NEFS İKMAL ETME kablosu correlation.u vardır. Bu
sayede gizli değişkenler değiş-tokuş edilebilmektedir.
Sayılı rızkımız P
(Parite eşlenlik paralelliği) simetrisine ve sayılı nefesimiz ise zaman
simetrilerinden dördüne birden uymaktadır. PT birleşik simetrisinin anlamı, iki
eşit; fakat eşlenik ihtimallerin birbirini tamamlaması, bir olayı karşı tünel
olayının dengelemesi, bu olayın aynadaki hayâlinin olmasıdır.
C simetrisi, determinist
simetrisi olduğundan ve fizik evrende geçerli olmadığından, hiç bir -varlık
mutlaka birbirinin eşi değildir. Nasıl ki 130 milyar insan hiçbiri birbirine
KESİNKES benzemiyor (Sadece bazıları, ikizler birbirini andırıyorsa) hiçbir
atom da birbirine benzemez; Örneğin, iki hidrojen atomunun insanların parmak
izleri gibi bilinmedik İNCE AYIRIMLARI vardır.
Evrende bu
"Tıpatıp benzerliği" sadece P simetrisi (Parity) verebilir. Yâni
tıpatıp bizim en ince ayrımlarımıza kadar karakteristiğimize sahip olan
İKİZİMİZ (Dublemiz), sadece NEGATİF ANOMALİ uyarınca BAŞKA BİR KOZMOS'da vardır.
(Bunun doğruluğunu dinimiz verileri işaret etmektedir. Nitekim, gerek Levhi
Mahfuz'da gerekse hyper uzay dediğimiz Mutlak misâl âleminde "Varlıkların
büstleri" bir heykel gibi kazınmıştır.)
Böylece determinist
C-simetrisine göre bir ikizimiz olmamasına karşılık, indeterminist
P-simetrisine göre bir eşlenik, antiparalel ikizimiz vardır ama, onunla asla
yan yana gelemeyiz. (Madde-antimadde annihilationu sonucu yok alma değilse de
öteki) ikizimizle buluşmaya gittiğimizde, "Aynı anda" o da bizim
evrene geçeceğinden yâni polarize olacağımızdan ikimizi asla gittiğimizde-göremeyeceğiz.
Çünkü, hemzemin geçit olan GİZLİ DEĞİŞKENLER TÜNELİNDE bir saniyenin
trilyonlardan birinden kısa zamanlarda birbirimizi görmeden karşılıklı öteki
evrene deplasman ya da transfer oluruz.
CT-İ simetrisine göre,
her ikimiz de zamanda ALTERNATİF AKIM misâli önce öne, sonra geriye
gideceğimizden bu paralel hareket zıt fazlar nedeniyle ya çıkacak ya da aynı
fazda toplanacak fakat birbiriyle kesişmeyecektir, böylece ikizimizle asla görüşemeyeceğiz.
Dublemizle görüşmemizi
sağlayan tek bilimsel yöntem CPT-IV birleşik simetrisi olup, onun sonu bizim
başımız; bizim başımız onun sonu olarak AYNI NOKTADA birleşebilmektedir. Daha
doğrusu yaratılma öncesi aynı mekânda iken, yaratıldığımız aynı anda; fakat
ayrı mekânlarda kaderimizi yaşamaktayız. Sonra aynı anda ölüp, yine aynı mekâna
dönebileceğiz. (*)
___________________________________________________________________________
(*) İkimiz (Dublemiz)
örneğin AHİRETTE mahşerde bizimle bir araya gelebilecektir. O zaman
hükmettiğimiz ve sahiplendiğimiz her şeyin "Bize itaat etmediğini"
göreceğiz. Örneğin, hırsızlık yapıp çaldığımız bir şeyi dil ve bilinç olarak
inkâr ettiğimizde, onu çalan ellerimiz "Evet çaldım!" diye itiraf
edince "Size ne oluyor, benim iradem dışında niçin ve nasıl
konuşuyorsunuz?" diye organlarımızı azarlamaya kalkışacağız.''
Hans von Aiberg
0 Yorum:
Yorum Gönder