Miken Uygarlığı
Bölge: Yunanistan
Girit uygarlığının aksine, Mikenlerin etki ve imparatorluklarını hem ticaret hem de fetihler ile neredeyse tüm Yunanistan bölgesini kaplayacak şekilde genişlettiğini söyleyebiliriz.
Miken medeniyetinin M.Ö. 1100 civarında
ortadan kaybolmadan önce tam 5 yüzyıl süresiyle bölgede güçlü bir hakimiyet
kurduğu iddia ediliyor.
Truva Savaşı’nda Yunan ordusunu yöneten
Kral Agamemnon gibi birçok Yunan miti bu uygarlığın etrafında gelişmiştir.
Mikenler, arkalarında birçok kalıntı bırakan hem kültürel hem de ekonomik
açıdan zengin bir uygarlıktır.
Tam olarak neden yok oldukları bilinmese
de işgal, deprem ya da köylü ayaklanmalarının buna
sebep olduğunu iddia eden birkaç teori bulunuyor.
Aksum Krallığı
Tarih: M.S. 100
Bölge: Etiyopya
Milattan sonra birinci yüzyılda kurulan Aksum İmparatorluğu, günümüz
Etiyopya’sını içeren bir bölgede bulunuyordu. Efsaneye göre bu bölge, Kraliçe
Şeba’nın doğduğu yer. Aksum doğal kaynaklar açısından da zengin oldukça önemli
bir ticari merkezdi.
Roma İmparatorluğundan Hindistan’a
birçok bölgeye altın ve tarım ürünü ihracatı bu
uygarlığın en önemli faaliyetlerinden biriydi. Kendi para birimini kullanan ilk
Afrika medeniyeti olarak da bilinen Aksum Krallığı, oldukça zengin bir topluma
ev sahipliği yapıyordu.
Bu medeniyetin en önemli kalıntıları arasında Aksum dikili taşları
gösterilebilir, devasa büyüklükteki bu oyulmuş obeliskler, kralların ve soylu
ailelerin cenaze törenlerinde önemli bir rol oynuyorlardı.
324 yılında kral II. Ezana döneminde bu
krallık Hıristiyanlığı resmi din olarak benimsemiş ve bu sebeple kültürlerinde
Hıristiyanlığın etkileri baskın olarak görülüyor.
Bir efsaneye göre, Yahudi kraliçe Yodit
tarafından bu krallık yıkılıyor, kilise ve kitapları da yıkılıp yakılıyor.
Khmer İmparatorluğu
Tarih: M.S. 1000 – 1400
Bölge: Kamboçya
Khmer İmparatorluğu kaybolup giden uygarlıkların en güçlülerinden biri olarak
görülüyor. İmparatorluk, Güneydoğu Asya bölgesinde, günümüz Kamboçya’sının da
topraklarını içeren bir bölgede kurulup gelişmiştir
Başkent Angkor, Kamboçya’daki en ünlü arkeolojik alanlardan biri olarak
kabul görüyor. Kalabalık bir topluma sahip olduğunu söylemek de yanlış
olmayacaktır.
Çünkü Khmer İmparatorluğu’nun nüfusu bir
milyona kadar çıkıyor. Bu uygarlık, Hinduizm ve Budizm gibi çeşitli dinleri
benimsediği için kültürel bir zenginliğe sahiptir.
Bu topluluk birçok tapınak, kule ve
ihtişamlı yapılar inşa etmiştir, Angkor’daki tanrı Vishnu’ya ithaf edilen
tapınak en meşhurlarından biridir. Birden çok faktörün bir araya gelmesi sonucu
Khmer İmparatorluğu yeryüzünden silinmiştir.
Güneydoğu Asya’daki en eski uygarlıktır. MÖ. 3000 dolaylarında kurulduğu düşünülen uygarlığın döneminde, 5 milyon kişiyi içinde barındırdığı düşünülmektedir. Bu sayı o dönemki dünya nüfusunun %10’una tekabül etmektedir. Şehir altyapısı, metalurji dükkanları ve dönem içerisinde düşünüldüğünde dev sayılabilecek yapı faaliyetleri ile üzerinde pek çok tartışma bulunan bu uygarlığın sadece insanların nasıl devasa bir uygarlık kurdukları değil, nasıl 5 milyonluk dev popülasyonun besin ihtiyacını sağladığı dahi bir muammadır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Toltek
Yucatan
Teotihuacan
Norte Chico
Modern Peru’nun
kuzey sahillerinde yaşayan Norte Chico uygarlığı MÖ 3000 yıllarında ortaya
çıkan büyük ölçekli yerleşim yerleri kurdular. Bu uygarlığın MÖ 1800 yıllarında
gerilemeye başladığı sanılıyor. Bu uygarlığa dair en iyi bilgi veren arkeolojik
kazı yeri Supe Vadisindeki Caral bölgesidir. Amerika’daki bilinen en eski
uygarlıklardandır.
Valdivia
Valdivia uygarlığı Ekvador sahilleri boyunca gelişmiştir.
Varlıkları günümüzde arkeolojik buluntular sayesinde keşfedilmiştir. Uygarlık
Amerika’daki en eski uygarlıklardan olup MÖ 3500 ile MÖ 1800 yılları arasında
varolmuştur. Valdivia uygarlığında kentler ortak bir merkezin etrafında
yuvarlak bir şekil oluşturacak şekilde inşa edilen evlerden oluşurdu. Yerleşik
hayata geçen Valdivialılar tarım ve balıkçılıkla geçinirlerdi, geyik
avladıkları da bilinmektedir. Buluntulardan mısır, bezelye, biber, pamuk tarımı
yaptıkları anlaşılmaktadır. Başlangıçta kaba olan Valdivia çömlekçiliği giderek
gelişmiş ve cilalı ürünler üretir hale gelmiştir. Seramik ve taş işlerinde
oldukça gelişmişlerdir.
Cañaris
Cañaris uygarlığı bugün Ekvador’un Cañar ve Azuay bölgelerinde yaşayan
bir uygarlıktır. Mimarlık ve teoloji alanında gelişmişlerdir. İnşa ettikleri
eserlerin çoğu İnka saldırılarında yakılmış ve zarar görmüştür. Başkentleri iki
kez yer değiştirmiş, ilkinde İnka şehri olan Tomipamba daha sonra Cuenca
olmuştur. Bu şehrin konkistadorlar tarafından altınla dolu olduğuna inanılan El
Dorado olduğu ileri sürülmektedir. Cañaris uzun yıllar boyunca İnka
saldırılarına direnmiş ancak İnka İmparatoru Tupac Yupanqui döneminde boyun eğmiştir.
Bu uygarlığın torunları hala hayattadır ve diğer ırklarla karışmayarak günümüze
kadar gelmeyi başarmışlardır.
Chavín
Chavin uygarlığı, yazıyı keşfedememiş bir Güney Amerika uygarlığıdır. Oldukça geniş bir ticaret ağı kurmuş ve MÖ 900 yıllarında tarımda ilerlemiş durumdadırlar. MÖ 900 – MÖ 300 arasında modern Peru’daki Chavin adı verilen bölgedeki arkeolojik buluntulara dayanan bu uygarlık hakkında çok bilgi bulunmamaktadır.
Çipça
Çipça (Chibcha) uygarlığı Kolombiya’da hüküm süren en
kalabalık, en çok araziye yayılan ve sosyo-ekonomik olarak en gelişkin uygarlıktır.
MS 3. yüzyılda Çipçalar hakimiyetlerini
And Dağlarının kuzeyine kadar genişletmiş ve bugünkü Panama’nın bir kısmını ele
geçirmişlerdi. Hakim olunan bölge Kolombiya’nın doğal zenginlikleri en çok olan
ve en verimli toprakların bulunduğu yerlerdi. Çipçalar, Mayalar ve İnkalar arasındaki
bölgedeki en kalabalık topluluktu. En göze çarpan yerleşik hayat biçimlerini
kuran bu kültür aynı Çipça dilini konuşan çok sayıda farklı kabileye ayrılmış
durumdaydı; Muiscalar, Guaneler, Lacheler, Cofanlar ve Chitarerolar.
Moçe ile Çimu
Mocheler MS 500 yıllarına doğru Peru’nun kuzey bögesinde yaşadılar. Bu uygarlığa ait bilinenler son zamanlarda ortaya çıkartılan mezarlar aracılığıyla olmaktadır. El sanatlarında ustalaşan Mocheler teknolojik olarak ileri seviyedeydi ve oldukça uzak bir bölgede bulunan Mayalarla bile ticari ilişkiler içindeydiler. Moche kültürüne dair bilinenlerin çoğu ürettikleri çömlekler üzerinde günlük hayatlarının resmedilmesinden öğrenilmektedir. Lima’daki Larco Müzesinde sergilenen bu eserler aracılığıyla Mochelerin din alanındaki pratikleri de öğrenilmektedir.
0 Yorum:
Yorum Gönder