Anadolu
arkeolojisine önemli katkılar sağlayan Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü
(BIAA) eski müdürü, arkeolog David French, geçtiğimiz Mart ayında hayatını
kaybetti. Klasik filoloji ve edebiyat eğitimini, arkeoloji tecrübesi ve engin
Türkiye bilgisiyle harmanlayan French, Anadolu’yu birçok bilimciye göre çok
daha iyi anlayan ve yorumlayan biriydi.
Türkiye’ye ilk kez 1956 yılında gelen French, önce
Ankara yakınlarında Gordion, ardından Burdur’da Hacılar kazılarına katıldı.
Özellikle tarihöncesi yerleşimlerin keşfi ve onların tanıtımına yönelik
çalışmalarıyla adını duyurdu. İlk Tunç Çağı’nda Ege Bölgesi ile Anadolu
Arasındaki Bağlantılar başlıklı teziyle 1968 yılında doktor unvanını alan David
French, İngiltere ve Amerika’da süreçsel arkeoloji kapsamında geliştirilen
modern veri toplama, dokümantasyon ve analiz tekniklerinin Türkiye’de
tanınmasını sağladı. Balıkesir, Manisa, İznik, Konya ve Karaman’da
gerçekleştirdiği araştırmalar, şimdiye kadar Türkiye’de yapılan en eski
sistematik yüzey araştırmaları arasında yer aldı.
Dünyada arkeolojinin yalnızca kazılan yerleşimlerden
elde edilen verilerin analizi olduğunun düşünüldüğü bir dönemde David French,
arkeolojik topografya ve peyzaj değişiklikleriyle insan toplulukları ve doğal
çevre arasındaki ilişkilere büyük ilgi duydu. Çumra ve Karaman ovalarında
gerçekleştirdiği jeoarkeolojik incelemeler, Türkiye’deki peyzaj arkeolojisinin
en erken uygulamaları arasında yerini aldı; Can Hasan Neolitik ve Kalkolitik
Dönem kazılarıyla tarihöncesi Anadolu çalışmalarına oldukça önemli katkılar
sağladı. Bu kazılar Çatalhöyük’teki çalışmaları tamamlayıcı ve bazı açılardan
da düzeltici nitelikteydi. French, buluntular üzerinde çalışmak yerine
buluntuların bulunduğu ortamın ve arkeolojik süreçlerin yeniden inşasına
yönelerek arazi çalışmalarında bir devrim yarattı; ayrıca Can Hasan kazıları
Türkiye’de tabaklanma metodunu tam olarak benimseyen ilk kazı çalışmalarından
biri oldu.
Sebastian Payne’nin yardımlarıyla ilk defa uygulanmaya
başlanan kuru elek yöntemiyle gözden kaçacak küçüklükteki hayvan kemikleri ve
bitki kalıntılarının ilk defa sistematik bir şekilde kayıtlara geçirilmesini
sağladı. Keban Barajı kurtarma projesi kapsamında su altında kalacak Aşvan’da
arkeolojik kalıntıların karşılaştırılabilmesini sağlayacak bir model
geliştirmek için modern yerleşimin ve çevresinin mimarisini, yerleşim planını,
tarım ve hayvancılık uğraşılarını detaylarıyla inceleyecek uzman bir ekip
oluşturdu. Proje kapsamında büyük miktarda tahıl, ekili bitki ve tarıma
alınmamış türler toplandı ve Anadolu’daki bir yerleşimde ilk defa karbonlaşmış
tahıl tanelerini toplamak için flotasyon denilen suda yüzdürme yöntemi
kullanıldı. 1970’li yıllarla birlikte hayatının geri kalanını dolduracak Küçük
Asya Roma Yolları Projesi’ne başladı. David French bu çalışmaya başladığında
450 miltaşı bilinirken 2016 yılına gelindiğinde sayıları 1.200’den fazlaydı.
French’in becerileri ve arkeolojiye kazandırdığı yeni
kazı yöntemleri pek çok genç arkeoloğa örnek oldu. David French, tüm köyleri ve
kasabalarıyla Türkiye’ye ve halkına derin bir sevgiyle bağlıydı. İyi bir
dilbilimci olarak modern Yunancayı ve modern Türkçeyi yüksek lisans
öğrencisiyken öğrenmiş ve hayatının uzun bir bölümünü geçirdiği Türkiye’yi
hiçbir zaman ikinci evi olarak görmemişti, Türkiye onun hep gerçek eviydi. Tüm
bu çalışmalarını modern Türkiye’nin hızlı gelişimine paralel olarak kaybolan
pek çok kültür mirası henüz yok olmadan gerçekleştirdiği için de çok şanslıydı.
Yazı: Stephen Mtichell / Michelle Massa
Fotoğraf: İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Arşivi
0 Yorum:
Yorum Gönder