Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Türk Sanatçılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Sanatçılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2021

Suna Kan

 Suna Kan (D: 21 Ekim 1936, Adana), Türk keman virtüözü.


"Harika Çocuk" olarak yeteneği küçük yaşta tespit edilen sanatçı, Türkiye'nin en iyi keman virtüözlerinden birisi olarak tanındı; uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda solist ve başkemancı olarak görev yaptı. 1971'den bu yana "devlet sanatçısı" unvanını taşımaktadır.

Yaşamı

1936 yılında, Adana’da dünyaya geldi. Babası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Viyola sanatçısı Nuri Kan’dır. Beş yaşında iken babasından keman öğrenmeye başladı; daha sonra aile dostları Hulusi Karsel’den keman dersleri aldı . Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını kazandı ve bu okulda Avusturyalı eğitimci Walter Gerhardt ile başladığı temel keman öğrenimini İzzet Nezih Albayrak ve Gilbert Back ile sürdürdü; son olarak Liko Amar ile çağdaş müzik eserleri çalıştı.

İlk resitalini 18 Nisan 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı'nın konser salonunda verdi. Mozart'ın 5. Keman Konçertosunu seslendirdiği bu resital nedeniyle “Harika Çocuk” olarak anıldı ve eğitimine Avrupa’da devam etmesi gerekliliği gündeme geldi. 1948’de isme-özel olarak çıkarılan “İdil Biret ve Suna Kan’ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun” (Harika Çocuk Yasası) ile yurt dışında öğrenim görmek için devlet bursu alma imkânı doğdu. Yasanın çıkmasından bir süre sonra ailesiyle birlikte önce Roma’ya gitti; birlikte çalışacağı eğitimcinin hayatını kaybettiğini öğrenince Paris Konservatuvarı’na gönderildi. Paris’te Gabriel Bouillon ile çalışan Suna Kan, 1952 yılında konservatuvarı birincilikle bitirdi.

Kemancı, okulu bitirdikten sonra da Gabriel Bouillon ile repertuvar çalışmalarına devam etti ve uluslararası yarışmalara katıldı. Cenevre Yarışması birincilik madalyasını (1954), Viotti Yarışması birincilik ödülünü (1955), Münih Yarışması İkincilik ödülünü (1956), Long-Thibaud Yarışması Paris Kenti ödülünü (1957) kazandı.

1957’de yurda döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. 1960 yılında müzisyen ve müzik eleştirmeni Faruk Güvenç ile evlendi. Bu evlilik Faruk Güvenç’in 1982’deki ölümüne kadar sürdü.

1960 yılında Türkiye'nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin'le kurduğu keman-piyano ikilisi ile yurdun pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili yurt dışında da çeşitli merkezlerde resitaller verdi. Daha sonra Almanya'da öğrenimini tamamlamış Gülay Uğurata ile bir ikili oluşturdu. Tam 29 yıl birlikte çaldılar.

Suna Kan, 1970'li yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve eşi Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrası'nın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi; çeşitli plaklar yaptı. Sanatçı, 1977-1986 arasında Ankara Oda Orkestrası'nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı.

Geniş bir repertuvarı olan ünlü kemancı, Türk bestecilerinin keman için ürettikleri repertuvarın önde gelen yorumcularından birisidir. Necil Kazım Akses'in Keman Konçertosu'nun ilk çalınışını gerçekleştirmiştir; sık sık yorumladığı Ulvi Cemal Erkin'in Keman Konçertosu'nun en iyi yorumcularından biri kabul edilir; Ahmet Adnan Saygun'un Keman Konçertosu'nu da birçok kez icra etmiştir. Türk sanatına katkı ve hizmetlerinden ötürü 1971'de Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü. Türkiye'nin ilk kültür bakanı olan Talât Sait Halman'ın Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu'nda düzenlemek istediği Itri konserine şiddetle karşı çıkmış, hatta Başbakan Nihat Erim'e mektup göndererek 'alaturka müzik o salonda icra edilirse devlet sanatçısı unvanımı geri iade ederim' demiştir. Talât Sait Halman'ın bütün uzlaşmacı çabalarını geri çevirerek Itri konserinin iptal edilmesine neden olmuş, bu olay sonucunda Talât Sait Halman Kültür Bakanlığı görevinden istifa etmiştir.


1988 yılında diplomat Halit Güvener ile evlendi ve sefire olarak Macaristan’da bulundu.

Sanatçı, 1996 yılında Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirildi. 1997 yılında Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı "Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman" adlı kitap Sevda - Cenap And Müzik Vakfı tarafından yayınlandı.

Mayıs 2017'de sağlık sorunları nedeniyle uzun bir súre konser vermediğini anımsatarak "Kemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattım" ifadelerini kullandı.

Ödülleri

Cenevre Yarışması (1954)

Viotti Yarışması (1955)

Münih Yarışması (1959)

Long-Thibaud Yarışması (1957) - "Paris Kenti Ödülü"

Vitring yarışması(1958)

Kulitibang yarışması(1965)

Temtobant yarışması(1956)

8. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri Onur Ödülü


Beraber Çalıştığı Orkestralar

Londra Senfoni

Los Angeles Filarmoni

Bamberg Senfoni

Moskova Senfoni

Fransa Ulusal Radyo Senfoni


Beraber Konser Verdiği Ünlü Şefler ve Solistler

Istvan Kertesz (Şef)

Walter Susskind (Şef)

Zubin Mehta (Şef)

Hans Rosbaud (Şef)

Louis Fremaux (Şef)

Gotthold Lessing (Şef)

Michel Plasson (Şef)

Yehudi Menuhin (Solist)

Igor Bezrodni (Solist)

Pierre Fournier (Solist)

Andre Navarra (Solist)

Frederick Riddle (Solist)

09 Ekim 2021

Osman Hamdi Bey


Osman Hamdi Bey
 (30 Aralık 1842, İstanbul - 24 Şubat 1910, İstanbul), Osmanlı arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün ilk belediye başkanı.

Sakız Adası'ndan ufak yaşta evlatlık olarak gelen Rum asıllı Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu, İstanbul Milletvekili, belediye başkanı, müzeci, kimyager ve felsefeci Halil Ethem Bey ve nümizmat İsmail Galip Bey’in ağabeyidir.

İlk Türk arkeoloğu kabul edilir. Bağdat’ta ilk arkeolojik çalışmalarını yaptıktan sonra asıl gerekli yasanın çıkarılmasını sağlayarak ve tüm arkeolojik çalışmaların kontrolünü üstlenerek modern arkeoloji biliminin Osmanlı'da temellendirilmesini sağladı. En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888'de gerçekleştirildiği Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahdi’ni bulmuştur.

Osman Hamdi Bey İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin 29 yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına ekletmiştir. Osman Hamdi Bey'i çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu sayanlar, bunu Osmanlı dönemindeki ilk Türk müze yöneticisi olmasıyla ve müzeyi geliştirmesiyle gerekçelendirirler.

Günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin de kurucusudur. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir.

Osman Bey'in çok yönlü yetişmesinde öncelikle ailesi rol oynamıştır. Babası Sadrazam İbrahim Ethem Paşa gibi kendisi de öğrenimini Avrupa’da görme fırsatı bulmuştur. Osmanlı'nın ilk maden mühendisi olan İbrahim Ethem, Sakızlı'daki bir isyanın bastırılmasından sonra devşirilen bir Rum[4][5] çocuk olduğu söylenir. İstanbul'a getirildiğinde Kaptan’ı Derya Hüsrev Paşa tarafından alınıp yetiştirilmeye başlamıştır. Çocuğu olmayan Hüsrev Paşa, yanına aldığı çocukları çok iyi yetiştirmeye gayret etmiştir. 1829 yılında İbrahim Ethem henüz 9-10 yaşlarındayken Hüsrev Paşa tarafından Fransa’ya eğitim için gönderilen ilk çocuklar arasına katılır. İbrahim Ethem Hariciye Nazırlığı, Ticaret Nazırlığı, Valilik, Berlin Elçiliği, Viyana Elçiliği, Tanzimat Meclisi üyeliği, Encümeni Daniş üyeliği, Şurayı Devlet üyeliği ve Sadrazamlık yaptı, Sultan Abdülmecit’in Fransızca öğretmeni oldu. Pasteur’ün sınıf arkadaşı olduğu da rivayet edilir.

Sultan Abdülmecit’in Yağlıkçılar Kâhyası Hacı Mustafa Ağa’nın kızı Fatma Hanım ile evlenen İbrahim Ethem'in bu evlilikten dört çocuğundan en büyüğü olan Osman Hamdi Bey'in üç kardeşinin adları Halil Ethem, İsmail Galip, ve Mustafa'dır. En küçük ve en az ünlü olan Mustafa Bey İstanbul Gümrük Müdürü olur.

Osman Bey'in kardeşi Halil Ethem Eldem (1861-1938) kimya okuduktan sonra felsefe doktorası yapmış, ardından müzecilik, Ser Askerlik Fabrikalar Nezareti Müşavirliği, Genelkurmay Dairesi Tercüme Şubesi görevliliği, İstanbul Şehremini, Asar-ı Atika Müzeleri Müdürlüğü, Darülşafaka, Mülkiye Mektebi, Darü’l-Muallimin ve Darülfünun Tabiiye ve Jeoloji Öğretmenliği, Sanayi Nefise Mektebi Müdürlüğü, Tarih-i Osmani Encümeni Üyeliği, Maarif Vekaleti Türk Tarih Encümeni Üyeliği, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Kurucu Üyeliği ve Asbaşkanlığı, TBMM IV.ve V. Dönem İstanbul Milletvekilliği ile IV. ve V. Dönem Kitaplık Encümeni Reisliği gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet göstermiştir.

Diğer kardeşi İsmail Galip Bey (1848-1895), Türkiye'de nümismatik bilimsel disiplininin kurucusu kabul edilir.

Kızı Nazlı Hamdi (1893–1958) bir Osmanlı diplomatı olan Esat Cemil ile evlenmiştir. Onların kızı Cenan Hamdi Sarç(1913-2012), İstanbul Üniversitesi rektörü Ömer Celal Sarç ile evlenmiştir.

Kardeşi İsmail Galip'in torunun oğlu Edhem Eldem, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesidir, misafir öğretim üyesi olarak Berkeley, Harvard, École des Hautes Études en Sciences Sociales, École Pratique des Hautes Études ve École Normale Supérieure’de ders vermiş, Berlin’de Wissenschaftskolleg’de araştırmacı olarak bulunmuş ve çok sayıda bilimsel eser vermiştir.

Yaşamı

30 Aralık 1842'de İstanbul'da dünyaya geldi. Ülkenin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa kadar yükselen bir devlet adamıydı. Ailenin ikisi kız altı çocuğundan en büyüğü Osman Hamdi’dir. Erkek kardeşlerinden Mustafa Bey İstanbul gümrük müdürü, İsmail Galip Bey Türkiye’de nümismatik biliminin kurucularından biri, Halil Ethem Bey ise müzeci olmuştur.

Osman Hamdi, ilkokul öğreniminin ardından, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. Daha 16 yaşındayken yaptığı kara kalem resimlerle çevresinin dikkatini çekti. Babası ile birlikte gittiği Viyana’da, müze ve sergilerle ilgilendi. Oğullarının yurt dışında öğrenim görmesini isteyen babası onu birkaç yıl sonra hukuk öğrenimi için Paris'e gönderdi. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca hukuk öğrenimini sürdürürken o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger'in atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. Onun Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdu. Osman Hamdi Bey, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen “Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını gönderdi. Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kaldı, Fatma ve Hayriye adlı iki kızları oldu.

Yurda döndükten sonra devletin farklı kademelerinde görev aldı. İlk görevi Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü idi. Mithat Paşa’nın Bağdat’a vali olması nedeniyle geldiği bu şehrin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilendi. O sırada vali Mithat Paşa’nın yardımcısı olan, geleceğin ünlü romancısı Ahmet Mithat Efendi ile tanışıp dost oldu.

İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katıldı. Viyana’da iken tanıştığı adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yaptı. Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem, Nazlı adlı çocukları dünyaya geldi.

1875 yılında Kadıköy'ün ilk şehremini (belediye başkanı) olarak görevlendirildi ve bu görevi bir yıl sürdürdü.

Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra devlet memurluğundan erken emekliliğe ayrılan Osman Hamdi Bey, Gebzeye bağlı Eskihisar köyünde bulunan evinde kendisini resim yapmaya adamıştır. 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine müze müdürü olarak baştan Osman Hamdi Bey düşünülmese de dönemin sadrazamlarının etkisiyle padişah tarafından bu göreve tayin edilmiştir.

1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğü ile görevlendirilmişti. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın inşası ve akademik kadronun kurulmasının ardından okulu 2 Mart 1883’te öğretime açtı.

Müze-i Hümayun müdürü olarak ilk işi eski eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük hazırlamaktı. Yürürlükte bulunan 1874 tarihli “Asar-ı Atika Nizamnamesi"ni 1883 yılında yeniden düzenledi ve yürürlüğe soktu. Bu yeni düzenleme ile Batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önledi.

Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina (Muğla, Yatağan) ve Sayda (Lübnan)'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda’da yaptığı kazılarda bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan İskender Lahiti de bulunmaktadır. Söz konusu eserler, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Osman Hamdi Bey, ona uluslararası ün getiren bu kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “ Une necropole a Sidon (Sayda Kral Mezarlığı)” adlı bir kitap yazmış ve 1892’de Paris’te yayımlatmıştır.

Osman Hamdi Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem Bey’in Tralles antik kentinde (Güzelhisar, Aydın) yaptığı kazılarda Antik Yunan tanrısı Artemis'e atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki kazılarının başında kardeşi Halil Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze memurlarından Makridi Bey, Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan,Langaza, Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü.

Osman Hamdi Bey, kazılar neticesinde artan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı ancak burası da yetersiz gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirdi. Üç aşamada tamamlanan müze binasının ilk kısmı 1899'da, ikinci kısmı 1903'te, üçüncü kısmı 1907 yılında ziyarete açıldı. Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırdı.

Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve "Esliha-i Askeriye Müzesi" adıyla düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ileride kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini mektebin büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.

Osman Hamdi Bey, müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmadı. Resimlerini genellikle Eskihisar, Gebze’deki evinde geçirdiği yaz aylarında yaptı. Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan ressamdı. Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak tarihi eşyaları kullandı. "Kaplumbağa Terbiyecisi" (1906), "Silah Taciri" (1908) Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Birçok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.

Sanatçı, 24 Şubat 1910 tarihinde Kuruçeşme’de(İstanbul) yalısında hayatını kaybetti. Ayasofya’da kılınan cenaze namazının ardından müzenin bulunduğu Çinili Köşk’e getirilen cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a götürülerek defnedildi. Mezarının başına Bakanlar Kurulu kararıyla iki isimsiz Selçuklu taşı kondu. Sanatçının Eskihisar'daki köşkü 1987’den bu yana müze olarak hizmet verir.

Anısına yapılanlar

Yönetmenliğini Umut Hacıfevzioğlu'nun yaptığı senaryosunu Emre Caner'in yazdığı "Kaplumbağa Terbiyecisi" belgeseli

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından anısına hazırlanan web sitesi

"Nazlı’nın Defteri, Osman Hamdi Bey’in Çevresi" adlı Prof.Dr. Edhem Eldem'in küratörlüğünü gerçekleştirdiği sergi ve aynı adı taşıyan kitap, Homer Kitabevi.

Fotoğraf Sanatçısı Neslihan Sağır Çetin, Osman Hamdi Bey'in eserlerini resmettiği mekanlarda modelli canlandırma yaparak fotoğraflamıştır. Resm'i Mekân adlı bu projenin ilk sergisi Bursa'da açıldı. www.resmimekan.com 

Eserleri

Arzuhalci (1910)

Kur'an Tilâveti (1910)

Naile Hanım Portresi (1910)

Şehzade Türbesinde Derviş (1908)

Silah Taciri (1908)

Beyaz Entarili Kız (1908)

Kahvedeki Bozayı (1908)

Kaplumbağa Terbiyecisi (1906)

Mimozalı Kadın (1906)

Feraceli Kadınlar (1904)

İlahiyatçı (1902) ve (1907)

Pembe Başlıklı Kız (1904)

Yaşlı Adam Önünde Çocukların Mezarları (1903), Orsay Müzesi, Paris

Mihrap (1901)

Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız I (1890)

Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız II (1890)

Cami Önündeki Kadınlar (1882)

Kız-Tevfika (1882)

Vazo Yerleştiren Kız (1881)

Leylak Toplayan Kız (1881)

Gebze Manzara (1881)

Haremden (1880)

İki Müzisyen Kız (1880)

Çarşaflanan Kadınlar (1880)

Kahve Ocağı (1879)

Kökenoğlu Rıza Efendi (1871)

Çıplak (1867)

Eşi Naile Hanım (?)

Halı Satıcısı (?)

Kur'an Okuyan Kız(1880) 

Gebze'de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi (1880'ler)

Yeşil Cami Önü (1882)


MD CH 0154 MD CH 0155

 MD CH 0156 MD CH 0157 

MD CH 0158

 MD CH 0159 MD CH 0160

 MD CH 0161

16 Eylül 2021

Tarık Akan

Tarık Tahsin Üregül ya da sahne adıyla Tarık Akan (13 Aralık 1949, İstanbul - 16 Eylül 2016, İstanbul), Türk oyuncu, yapımcı ve yazar.

 

1970 yılında Ses dergisinin oyunculuk yarışmasına katılarak birinci olmuştur. 1971 yılında ilk sinema filmi Solan Bir Yaprak Gibi ile oyunculuk kariyeri başlamıştır. Bir anda Yeşilçam'ın en yakışıklı oyuncularından birisi haline gelmiştir. Daha sonra 1972 yılında Suçlu adlı filmde oynayan Akan, bu filmle 1973 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştır. 1973 yılında Yeşilçam'ın en iyi duygusal filmlerinden birisi olarak bilinen Canım Kardeşim (1973) adlı filmde Halit Akçatepe ile başrol oynamıştır. 1974 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden uyarlanan Hababam Sınıfı (1975) adlı filmde Damat Ferit adlı karakteri canlandırmıştır, film 1975 yılında vizyona girmiş ve Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden birisi olmuştur. Ardından Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1976) adlı, serinin ikinci filminde rol almıştır. Film Akan'ın oynadığı son Hababam Sınıfı ve serinin gelmiş geçmiş en çok hasılat yapan filmi olmuştur. Gülşen Bubikoğlu ile oynadığı her filmde büyük başarı elde eden Akan'ın, 1975 yılında yine Bubikoğlu ile birlikte oynadıkları Ah Nerede adlı romantik-komedi filmi büyük başarı elde eder.

1970'li yıllarda oynadığı filmlerle adından sıkça söz ettirmiştir. Boyu, giyinişi ve saç stili ile 70'li yıllara damgasını vurarak Yeşilçam'ın büyük jönleri arasına adını yazdırmıştır. Yeşilçam'ın "cici çocuğu" olarak bilinen Akan, 1977 yılında Zeki Ökten'in yönetmenliğini üstlendiği başrollerini Melike Demirağ ve Tuncel Kurtiz ile paylaştığı Sürü adlı filmde oynamıştır. 70'li yıllardaki tarzından uzaklaşmış, artık bıyıklı olarak film çekmeye başlamıştır. Sürü adlı film ile çok büyük başarı sağlamıştır. Ardından 1978 yılında Cüneyt Arkın ile beraber başrol oynadığı Maden adlı film ile artık her türlü filmde oynayabileceğini kanıtlamıştır. 1982 yılında Şerif Gören ve Yılmaz Güney'in yönettiği Altın Palmiye ödüllü Yol filmi ile çok büyük başarı elde etmiş ve dünyaya adını duyurmuştur. Film 1982 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü alan tek film olmuştur ve Akan, En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday olmuştur. 1990 yılında başrolünü oynadığı Karartma Geceleri adlı film Yeşilçam'ın klasikleri arasında yer almıştır. Tarık Akan, Altın Portakal Film Festivali adlı ödül yarışmasında yedi ödül alan tek erkek oyuncudur.

Yaşam öyküsü

Asıl adı, Tarık Tahsin Üregül olan oyuncu 13 Aralık 1949 tarihinde İstanbul'da bir abla ve bir ağabeyden sonra üçüncü çocuk olarak doğmuştur. Akan, bir dönem subay olan babası Yaşar Üregül'ün görevi nedeniyle Erzurum, Dumlupınar'da yaşamıştır. Babasının başka bir yere tayini üzere Kayseri'ye taşındılar ve Akan ilkokulunu da burada tamamladı. Babasının

emekliliği üzerine İstanbul'a tekrar taşındılar ve Bakırköy'e yerleştiler. Bakırköy'e taşındıktan sonra ortaokul ve liseyi burada tamamlamıştır. Lise'yi bitirdikten sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi'ne girdi ve burada makine mühendisliği bölümünü okudu. Sinemaya geçmeden önce Bakırköy'deki plajlarda can kurtaranlık yapmaya başladı. Aynı zamanda sokaklarda işportacılık da yapmaya başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, Makina Mühendisliği okuduktan sonra Gazetecilik Yüksek Okulu'na girdi ve bu okuldan mezun oldu. 1969 yılından sonra, 1970 yılında Ses dergisinin düzenlediği Sinema Artist Yarışması adlı yarışmaya katılarak birinci oldu. Yarışmada birinci olduktan sonra 1971 yılında ilk kez Filiz Akın ve Ekrem Bora'nın başrol oynadığı sinema filmi Emine ile oyunculuk kariyeri başlamış oldu. 1979 yılında askerlik görevini yedek subay olarak Denizli'de yaptı. Sinemacılığın kötü gittiği 1978-1981 yılları arasında ticari taksi alarak kiralama sistemi ile ticaret hayatına devam etti. Tarık Akan, 1980 yılında 12 Eylül Darbesi'nde 12 yıl hapis cezası ile yargılanmış ancak 2,5 ay hücre hapsi cezası almıştır. 7 Ağustos 1986 tarihinde Yasemin Erkut ile evlenmiştir. Bu evlilikten 1986 yılında Barış Zeki Üregül dünyaya gelmiştir. Ardından 1988 yılında ikiz olan Yaşar Özgür ile Özlem dünyaya gelmişlerdir. 1991 yılında Bakırköy'de olan Taş Mektep adlı ilkokulun ortaklarından birisi olmuştur.

1995 yılında Aziz Nesin'in vefatından sonra görevini devralan oğlu Ali Nesin'den Nesin Vakfı başkanlığını devralmıştır. 2002 yılında Anne kafamda bit var isimli bir kitap çıkarmıştır. Kitabında 12 Eylül Darbesi'nden sonra yaşadıklarını kaleme almıştır.

Yazları fırsat bulduğunda Bodrum, Akyarlar'da Manço kulüp yanında taştan bir Rum evini restore edip dostlarını da ağırladığı yazlık evinde kalmayı tercih etmiştir.

Kariyeri

1970-1976: İlk yıllarBüyük başarı ve Şöhret

Tarık Akan 1970 yılında Ses dergisinin düzenlediği Sinema Artist Yarışması'na katılarak birinci olmuş, daha sonra oyunculuk kariyeri başlamıştır. Tarık Akan, 1971 yılında Mehmet Dinler'in yönettiği Fatma Girik ve Münir Özkul'un başrolleri paylaştığı Solan Bir Yaprak Gibi adlı filmde Murat karakterini canlandırarak Yeşilçam'a adımını atmıştır. 1972 yılında vizyona giren diğer filmi, Beyoğlu Güzeli adlı filmde Hülya Koçyiğit ile başrolde oynamıştır. Ertem Eğilmez ile


ilk kez çalışırken, aynı zamanda 1970'li yıllarda kendisiyle eşleşmiş olan "Ferit" adlı karakteri oynadığı ilk filmidir. 1971 yılında Vefasız ve Melek mi, Şeytan mı? adlı filmlerde yer almıştır. 1972 yılında ise ilk olarak Sisli Hatıralar adlı filmde Türkân Şoray ile başrol oynamıştır. Ardından Azat Kuşu ve Kaderimin Oyunu adlı filmlerde oynamıştır. Aynı yıl ilk romantik-komedi filmi olan Mehmet Dinler'in yönettiği Suçlu adlı filmde Fatma Belgen ile başrol oynamıştır. İlk büyük başarısı bu filmle olmuştur. Filmde oynayan Akan, 1973 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En iyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştır. Ardından Yeşilçam'ın büyük talep gören oyuncuları arasına girmiştir. Yakışıklılığı, uzun boyu, giyim tarzı ve saç stiliyle aranan oyuncu haline gelmiş ve kısa zamanda büyük bir ilerleme kat etmiştir. Bu başarısının ardından ParaAşkların En Güzeli ve Üç Sevgili adlı filmlerde oymamıştır. 1972 yılında Hülya Koçyiğit, Adile Naşit, Münir Özkul ve Hulusi Kentmen gibi büyük oyuncuların yer aldığı Sev Kardeşim adlı filmde oynamıştır. Aynı yıl Kemal Sunal ile birlikte oynadığı ve Sunal'ın ilk filmi olan Tatlı Dillim adlı filmde Filiz Akın ile başrol oynamıştır. Filmde Halit Akçatepe, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Münir Özkul gibi oyuncular da yer almıştır. 1972 yılında oynadığı son film olan Feryat adlı film ise Emel Sayın ile ilk defa başrol oynadığı film olmuştur. 1973 yılına gelindiğinde ilk olarak Yeryüzünde Bir Melek adlı filmde oynamıştır. Ardından Necla Nazır ile birlikte başrol oynadığı Umut Dünyası adlı filmde yer almıştır. Daha sonra Emel Sayın ile birlikte Yalancı Yarim adlı filmde başrol oynamıştır. 1973 yılında Halit Akçatepe ve dönemin çocuk oyuncusu olan Kahraman Kıral ile birlikte Canım Kardeşim adlı filmde başrol oynamıştır. Film Yeşilçam'ın klasikleri arasına girmiş ve en iyi dram filmlerinden birisi olmuştur. 1973 yılında son olarak Bebek Yüzlü adlı filmde oynamıştır.



1974 yılında vizyona giren Oh Olsun filminde Hale Soygazi ile birlikte başrol oynamıştır. Ardından Lütfi Ömer Akad'ın yönettiği Esir Hayat filminde Perihan Savaş ile başrol oynamıştır. MemleketimKanlı Deniz gibi filmlerde oynadıktan sonra, Mahçup Delikanlı ve Boşver Arkadaş adlı filmlerde boy göstermiştir. 1975 yılında Yeşilçam'ın en iyi filmlerinden birisi olarak gösterilen ve büyük oyuncu kadrosunun yer aldığı Mavi Boncuk adlı filmde yer almıştır. Filmdeki Emel Sayın'ı kaçırma sahnesi ise Yeşilçam'ın akılda kalan büyük sahnelerinden birisi olmuştur. Ardından Yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en büyük komedi filmlerinden birisi olarak kabul edilen Hababam Sınıfı adlı filmde "Damat Ferit" adlı karakteri canlandırmıştır. Film 1975 yılında gişede hasılat rekoru kırmıştır. Film İmdb adlı internet sitesinde 9.5/10 alarak tarihin en yüksek puanlarından birini almış, büyük başarılara imza atmıştır. Filmdeki her karakter ve her sahne hafızalara kazınmıştır. Filmden Kel MahmutHafize AnaGüdük NecmiDamat FeritTulum HayriHayta İsmailDomdom AliDeli BedriBadi Ekrem ve Kemal Sunal ile özdeşleşmiş olan İnek Şaban gibi karakterler çıkmıştır. Hababam Sınıfı'nın ardından, Ateş Böceği adlı romantik-komedi filminde Necla Nazır ile başrol oynamış, film vizyona girdiğinde büyük başarı göstermiştir. Ardından, Çapkın Hırsız ve Gece Kuşu Zehra gibi filmlerde başrol oynamıştır. Bu filmlerin ardından 1975 yılında art arda üç romantik-komedi filminde oynamıştır. Delisin ve Evcilik Oyunu filmlerindeki büyük başarısından sonra Yeşilçam'ın bilinen en iyi romantik-komedi filmlerinden birisi olarak kabul edilen Ah Nerede adlı filmde Gülşen Bubikoğlu ile başrol oynamıştır. Film vizyona girdiği dönemde büyük bir hasılat elde etmiştir. 1976 yılında Yeşilçam sinemasının en kalabalık kadrolarından birisi olarak kabul edilen Bizim Aile adlı filmde rol almıştır. Film klasikler arasına adını yazdırmıştır ve en iyi Türk filmlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Aynı yıl Gizli Kuvvet ve Cani adlı filmlerde oynamıştır. 70'li yıllarda Gülşen Bubikoğlu ile oynadığı romantik-komedi filmleri ile büyük sükse yapmıştır. Bubikoğlu ile Kader Bağlayınca adlı bir filmde daha oynamıştır. 1976 yılında son olarak Öyle Olsun ve Aşk Dediğin Laf Değildir adlı filmlerde rol almıştır.

1977-1989: Tarz değişimi ve Ödüller

1976 yılından sonra ciddi bir karar alarak değişme kararı almıştır. Oynadığı romantik-komedi filmleri ile büyük ün kazanmıştır. Romantik-komedi filmlerinin çizgisinden çıkıp daha ciddi filmlerde oynama kararı aldığında henüz 28 yaşındadır. 1977 yılından sonra bıyık bırakarak daha ağır rollerde oynamıştır. 1977 yılında az da olsa yine romantik-komedi ve komedi filmlerinde oynamıştır. Bunlardan ilki 1970'li yıllarda Gülşen Bubikoğlu ile birlikte oynadığı son romantik-komedi filmi Bizim Kız adlı film olmuştur. Aynı yıl Öztürk Serengil ve Robert Widmark ile bir komedi filminde rol almıştır. 1970'li yıllarda oynadığı son komedi filmi ve oynadığı son bıyıksız film Sevgili Dayım adlı film olmuştur. Bıyıklı olarak oynadığı ilk film Baraj adlı dram, gerilim filmi olmuştur. Ardından Nehir adlı filmde rol almıştır. 1978 yılında Şeref Sözü adlı Perihan Savaş ile oynadığı dram filmi vizyona girmiştir. Daha sonra Maden adlı filmde Cüneyt Arkın ile başrol oynamıştır. Film çok büyük başarı elde etmiştir. Yeşilçam tarihinin en iyi filmlerinden birisi olarak kabul edilmiştir. Bu büyük başarının ardından, Seninle Son Defa adlı filmde oynamıştır. Filmin bir bölümü Kıbrıs'ta çekilmiştir. Ardından Erden Kıral'ın ilk uzun metrajlı filmi olan Kanal adlı filmde oynamıştır. Filmin müzikleri, 1979 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Müzik Ödülü'nü almıştır. Bu filmden sonra, 1978 yılında çekimlerine başlanan ve 1979 yılında vizyona giren, Zeki Ökten'in en iyi filmlerinden birisi olarak bilinen Sürü adlı filmde Melike Demirağ ve Tuncel Kurtiz ile birlikte başrolleri paylaşmıştır. Film büyük yankı uyandırmış ve Yeşilçam'ın en iyi filmleri arasına girmeyi başarmıştır. Film, 12 Ekim 2011 tarihinde düzenlenen Altın Portakal Film Festivali'nde Geç Gelen Altın Portakallar gecesinde En İyi Film ödülünü almıştır. Ödülün filmden 31 yıl sonra alınmasının nedeni ise, 12 Eylül Darbesi'nden dolayı 1980 yılında ödül gecenin düzenlenememesidir. 1978 yılında son olarak Lekeli Melek adlı filmde rol almıştır. 1979 yılına gelindiğinde, ilk olarak Atıf Yılmaz'ın yönettiği Adak adlı filmde Necla Nazır ile başrol oynamıştır. Ardından, Demiryol adlı filmde usta oyuncu Fikret Hakan ile birlikte başrol oynamıştır. Film, Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Film", "En İyi Yonetmen" (Yavuz Özkan), "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" (Sevda Tolga) ve "En İyi Erkek Oyuncu" (Fikret Hakan) dalında dört ödül alarak büyük başarı göstermiştir. 1980 yılında 12 Eylül Darbesi'nden dolayı Yeşilçam'da çok az film çekilmekteydi. Tarık Akan, bu nedenle bu yıl içerisinde hiçbir filmde rol almamıştır. 1981 yılında ilk olarak Müjde Ar ile başrol oynadığı Deli Kan adlı filmde oynamıştır. Filmin yönetmeni Atıf Yılmaz, filmi Zeyyat Selimoğlu'nun 1976 yılında yayınlanan Deprem adlı hikâye kitabından uyarlamıştır. Ardından, Herhangi Bir Kadın adlı filmde yer almıştır. Bu filmden sonra Yılmaz Güney ve Şerif Gören'in birlikte yönetmenliğini üstlendiği Yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden birisi olan Yol adlı filmde Şerif Sezer ile birlikte başrol oynamıştır. Film, senaryo aşamasındayken adı Bayram olarak belirlenmiş, fakat sonradan değiştirilmiştir. Film 1982 yılında dünyanın en prestijli ödül törenlerinden birisi olarak kabul edilen Cannes Film Festivali'nde en büyük ödül olan Altın Palmiye'yi alarak Türkiye'ye bir ilki yaşatmıştır. Film dünya çapında gösterime girmiştir. Tarık Akan, Cannes'a "En İyi Erkek Oyunu" dalında aday gösterilmiştir. Filmi, 1983 yılından sonra izlemek yasaklanmıştır. Fakat, 1999 yılında İmaj stüdyoları tarafından tekrar restore edilerek aynı yılın Şubat ayında gösterime girmiştir.

1982 yılında Nazmi Özer'in Arkadaşım adlı filminde oynamıştır. Daha sonra, Fatma Girik ile birlikte başrollerini paylaştığı Kaçak adlı filmde oynamıştır. Filmin ilk versiyonunu 1962 yılında Lütfi Ömer Akad, Üç Tekerlekli Bisikler adıyla çekmiştir. 1983 yılında ilk olarak Derman adlı filmde Hülya Koçyiğit ile birlikte başrol oynamıştır. Ardından, Çocuklar Çiçektir ve Gecenin Sonu gibi filmlerde rol aldıktan sonra, Beyaz Ölüm adlı polisiye-suç filminde Ahu Tuğba ile başrol oynamıştır. 1984 yılında ilk olarak Zeki Ökten'in yönettiği Pehlivan adlı filmde oynamıştır. Akan, bu filmdeki performansı ile 21. Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazanmıştır. Sonra, oyuncu kadrosunda Ahu Tuğba, Nuri Alço, Diler Saraç ve Şemsi İnkaya gibi isimlerin bulunduğu Yosma adlı filmde oynamıştır. Ardından, Damga ve Kayıp Kızlar adlı filmlerde oynamıştır. 1984 senesinde oynadığı son film, 70'li yıllarda oynadığı her filmle olay olduğu partneri Gülşen Bubikoğlu ile birlikte Alev Alev filmiyle olmuştur. Filmin bir diğer başrol oyuncusu ise usta aktör Cüneyt Arkın olmuştur. 1985 yılında Muammer Özer'in yönettiği Bir Avuç Cennet adlı filmde Hale Soygazi ile birlikte başrol oynamıştır. Türkiye-İsveç ortak yapımı olan film yurt içi ve yurt dışında toplam beş ödül kazanmıştır. Bunlardan birisi "İsveç Göçmen Filmleri Festivali", Özel Ödülü'dür. Filmin ardından, 1985 yılında oynadığı ikinci film Kan adlı filmde "Haydar Ali" rolünü canlandırmıştır. Daha sonra, Hülya Avşar'la birlikte başrol oynadığı Tele Kızlar adlı filmde "Şahin" karakterini canlandırmıştır. 1985 yılında son olarak Son Darbe ve Paramparça adlı filmlerde oynamıştır. 1986 yılında Halkalı Köfte, Adem ile Havva, Acı Dünyalar, Ses ve Kıskıvrak gibi filmlerde oynadıktan sonra, Erdal Özyağcılar ve Oya Aydoğan ile birlikte başrol oynadığı Beyoğlu'nun Arka Yakası adlı filmde oynamıştır. 1987 yılı içerisinde Yağmur Kaçakları, Skandal, Su Da Yanar gibi çeşitli filmlerde oynamıştır. Fakat aynı yıl oynadığı Çark adlı film çok büyük bir çıkış yapmıştır. İşçi sınıfının en örgütsüz ve en çok ezilen kesimlerinin yaşantısına ışık tutan özelliğiyle dönemin en dikkat çekici filmlerinden birisi olmuştur. 1987 yılında son olarak Kızımın Kanı adlı filmde oynamıştır. 1988 yılında sadece üç filmde rol almıştır. Bunlar El Kapıları, Dönüş ve Üçüncü Göz adlı filmlerdir. 1989 yılında İkili Oyunlar, İsa, Musa, Meryem, Leyla ile Mecnun ve Kimlik adlı filmlerde oynamıştır, bunlardan en çok ses getireni Meral Konrat ile birlikte oynadığı "İsa, Musa, Meryem" filmi olmuştur.

1990-2016

1990'lı yıllarda daha az sinema filmlerinde yer almıştır. 1990 yılında Bir Küçük Bulut, Devlerin Ölümü ve Berdei gibi filmlerde oynadıktan sonra aynı yıl oynadığı son film Karartma Geceli adlı filmde Nurseli İdiz ile birlikte başrol oynamıştır. Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan film 1991 senesinde senesinde yut içinde ve yurt dışında birçok ödül almıştır. 1991 yılında Bir Kadın Düşmanı ve Uzun İnce Bir Yol adlı filmlerde oynadıktan sonra, aynı yıl oynadığı Siyabend ile Heco adlı, iki kürt gencin aşk yaşamını anlatan filmde bir kez daha dikkatleri üzerine çekmiştir. 1992 yılında hiçbir filmde oynamamış, fakat ilk kez bir televizyon dizisinde rol almıştır. Taşların Sırrı adlı dizide "Kuray" adlı karakteri canlandırmıştır. Dizi Star'da yayınlanmıştır. 1993 yılında ise ne TV dizisinde ne de sinema filminde oynamamıştır. 1994 yılına gelindiğinde Yolcu ve Çözülmeler adlı iki sinema filminde oynamıştır. 1995 yılında ise beş yönetmene ait beş kısa filmden oluşan Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey adlı filmde rol almıştır. 1996 yılında hiçbir filmde rol almayan oyuncu, 1997 yılında bir yıllık bir sürenin ardından Mektup ve Antika Talanı adlı iki filmde oynamıştır. 1998 senesinde de hiçbir filmde rol almamıştır. 1999 yılında ilk olarak Hayal Kurma Oyunları adlı filmde Ayşegül Aldinç ile başrol oynamıştır. Ardından aynı sene oynadığı 1980 darbesinin bir aile üzerindeki etkisini anlatan Eylül Fırtınası adlı filmde Zara, Nejat İşler, Hazım Körmükçü, Kutay Özcan ve Deniz Türkali ile beraber oynamıştır. 2000 ve 2002 yılları arasında oyunculuğa ara veren Akan, 2002 yılında tekrar beyaz perdeye geri dönmüştür. İlk olarak Gülüm adlı filmde oynamış, daha sonra Abdülhamid Düşerken adlı, kadrosunda büyük oyuncuların yer aldığı ve Yeşilçam tarihinin 1 milyon doları aşan bütçesiyle o zamana kadar çekilmiş en pahalı filminde oynamıştır. Ardından TRT 1'de yayınlanan gençlik dizisi Koçum Benim'de başrol oynamıştır.


Koçum Benim adlı dizisi devam ederken, 2001 yılında çekilen Vizontele adında klasik olmuş olan filmin, 2004 yılında çekilen ikinci filmi Vizontele Tuuba adlı filmde "Güner Sernikli" adlı karakteri canlandırmıştır. Aynı yıl Koçum Benim adlı dizisi bittikten sonra Gece Yürüyüşü adlı televizyon dizisinde oynamış fakat dizi fazla sürmemiştir. 2006 yılında Ankara Cinayeti adlı filmde oynamıştır. Aynı yıl dördüncü televizyon dizisi olan Ahh İstanbul adlı dizide oynamıştır, fakat bu dizisi de fazla sürmemiştir. Oyunculuğa iki yıl ara veren Tarık Akan, 2009 yılında Şerif Sezer ile birlikte Yol filminin ardından Deli Deli Olma adlı sinema filminde oynamıştır. Film iyi bir hasılat elde etmiştir. Filmde Akan'ın gençliğini büyük oğlu Barış Zeki Üregül oynamıştır.

Özel yaşamı

1986 yılında Yasemin Erkut ile evlenen oyuncunun aynı yıl Barış Zeki Üregül adlı oğlu dünyaya gelmiştir. İki yıl sonra, 1988 yılında Yaşar Özgür Üregül ve Özlem Üregül adındaki ikiz çocukları dünyaya gelmiştir. Oyuncu, evlendikten üç yıl sonra 1989 yılında boşanmıştır. 1990 yılında, Acun Günay ile birlikte yaşamaya başlamıştır ve birliktelikleri ölümüne kadar devam etmiştir. Akan'ın, ilk çocuğu olan Barış Zeki Üregül 2009 yılında Tarık Akan'ın da oynadığı "Deli Deli Olma" adlı filmde babasının gençliğini oynayarak oyunculuk hayatına atılmıştır. Ekim 2009'da trafikte bir sürücünün saldırısına uğramıştır.

Ölümü

Akciğer kanseri olan Akan, tedavisini İstanbul'da sürdürmekteyken 16 Eylül 2016 tarihinde hayatını kaybetti.Cenazesi için 18 Eylül 2016 tarihinde Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda düzenlenen anma etkinliği sonrasında, Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Bakırköy Mezarlığı'na defnedildi.

Siyasi görüşü ve 1980 darbesi

Tarık Akan, siyasi görüşünü şu ifadeler ile açıklamaktadır. "Sanatçı dediğin andan itibaren; dünyaya bakışı, yaşamı, görüşleri, her şeyi politiktir. Bu politik düşünce hiçbir zaman gerici, muhafazakâr, tutucu bir politika değildir." 1978 yılından itibaren Maden filmi ile sosyal mesaj içerikli filmlerde ağırlıklı rol almaya başladı. Özellikle, Yılmaz Güney'in projeleri olan Sürü ve Yol filmleri ile politik filmlerde oynayabileceğini göstermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan darbelere ilişkin "27 Mayıs ve 28 Şubat darbe değildir. Birincisi önümüzü açtı, yeni düşüncelerle tanışmamızı sağladı. Çünkü laik Cumhuriyet'ten uzaklaşmamızın önünü kapattı. 1971 darbe teşebbüsü ve 1980 Darbesi faşist darbelerdir. Türkiye'yi bugünkü noktaya taşıyan hareketler. 1980 son vuruştur emperyalizm için. TSK bu ülkenin her şeye rağmen en önemli kurumu." ifadelerinde bulunmuştur.

1979 yılında İzmir'de Nâzım Hikmet'in doğum yıl dönümüne katılmak ve Barış Derneği’ne üye olmak suçlarından yine yargılanır. Spor salonunda yapılan o doğum yıl dönümüne binlerce insan katılmışken bir tek Tarık Akan'a dava açılmıştır. 1987 yılında davadan beraat etmiştir. Tarık Akan, 1980 darbesinden sonra, Almanya'da yaptığı bir konuşma sonrası yurda dönüşünde tutuklandı ve 2,5 ay ceza evinde kaldıktan sonra 31 Mart 1982’de beraat etmiştir. 2013 yılında yapılan Gezi Parkı protestoları destek vermek için protestolara iştirak etmiştir.

Kitap

Tarık Akan 12 Eylül Darbesi'nin ardından Almanya'daki konuşmasından ötürü tutuklanarak cezaevinde kaldığı süreyi ve yargılama sürecini kaleme aldı. Dönemin önemli olaylarına da değindiği anı kitabı ilk kez 2002'de yayımlanmış ve daha sonra da onlarca yeni baskıları yapılmıştı. Kitabın bir bölümünde de Yol filminin yapım öyküsüne yer verilmiştir.


·         "Anne Kafamda Bit Var"(12 Eylül Anıları), Tarık Akan, Can Yayınları, İstanbul, 2002.


Filmografi

Akan, toplam 111 filmde ve 4 televizyon dizisinde oynamıştır.

Yıl

Film

Rol

Notlar

1971

Solan Bir Yaprak Gibi

Murat Sayman

Rol aldığı ilk sinema filmi

1971

Melek mi, Şeytan mı?

Sedat

1972

Sisli Hatıralar

Hakan

1972

Beyoğlu Güzeli

Ferit Aker

1972

Emine

Metin

1972

Vefasız

Halil

1972

Azat Kuşu

Hakan

1972

Sev Kardeşim

Ferit Çalışkan

1972

Kaderimin Oyunu

Bülent Akman

1972

Suçlu

Hakan

Ödül aldığı ilk film
Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü

1972

Tatlı Dillim

Ferit

1972

Aşkların En Güzeli

Ali Yanyalı

1973

Bebek Yüzlü

Murat

1973

Feryat

Ferdi

1973

Üç Sevgili

Ali

1973

Para

Murat

1973

Canım Kardeşim

Murat

1973

Umut Dünyası

Ahmet

1973

Yalancı Yarim

Ferdi

1974

Oh Olsun

Ferit Haznedar

1974

Yeryüzünde Bir Melek

Ömer Mutlu

1974

Boşver Arkadaş

Ferit

1974

Esir Hayat

Mühendis Aydın

1974

Kanlı Deniz

Ahmet

1974

Mahçup Delikanlı

Metin

1975

Mavi Boncuk

Yakışıklı Necmi

1975

Memleketim

Mehmet

1975

Çapkın Hırsız

Orhan

1975

Yaz Bekarı

Orhan Güven

1975

Ah Nerede

Ferit

1975

Ateş Böceği

Tarık

1975

Delisin

Ferit

1975

Gece Kuşu Zehra

Ferit

1975

Hababam Sınıfı

Damat Ferit

1976

Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı

Damat Ferit

1976

Evcilik Oyunu

Adnan

1976

Bizim Aile

Ferit

1976

Öyle Olsun

Ferit

1976

Aşk Dediğin Laf Değildir

Yakup

1976

Gizli Kuvvet

Türk-İtalyan ortak yapımı film

1976

Kader Bağlayınca

Murat

1977

Babanın Evlatları

Fırıldak Ömer

1977

Bizim Kız

1977

Sevgili Dayım

Tarık

1977

Cani

Murat

1977

Baraj

Orhan

1977

Nehir

Sinan

1978

Şeref Sözü

Sedat

1978

Lekeli Melek

Salih

1978

Seninle Son Defa

Uğur

1978

Maden

Nurettin

15. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

1978

Sürü

Şivan

17. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

1979

Kanal

Kaymakam

1979

Adak

Mümin

17. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

1980

Demiryol

Bülent

1982

Herhangi Bir Kadın

Cemal

1982

Deli Kan

Sefer

1982

Yol

Seyit Ali

Adaylık: Cannes Film Festivali, "En İyi Erkek Oyuncu"

1983

Arkadaşım

Ali

1983

Kaçak

Habip

1983

Beyaz Ölüm

Yılmaz

1983

Derman

Şehmuz

1983

Gecenin Sonu

Kadir

1983

Çocuklar Çiçektir:Kuduz

Topal Yakup

1984

Damga

Cengiz

1984

Kayıp Kızlar

Komiser Yılmaz

1984

O'na Çirkin Kral Derlerdi

Kendisi

Yılmaz Güney belgeselinde fotoğraflarıyla yer almakta

1984

Pehlivan

Bilal

21. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu
Mansiyon: 
Berlin Film Festivali

1984

Yosma

Kerem

1984

Alev Alev

Murat

1985

Bir Avuç Cennet

Kamil

1985

Kan

Haydar Ali

1985

Paramparça

Tayfun

1985

Tele Kızlar

Şahin

1986

Acı Dünya

Yusuf

1986

Adem ile Havva

Münir Kozan

1986

Son Darbe

Nazmi

1986

Kıskıvrak

Yılmaz

1986

Halkalı Köle

Sefer

1986

Ses

Adem

1987

Kızımın Kanı

Cemil

1987

Beyoğlu'nun Arka Yakası

Haydar Rıza

1987

Skandal

Çetin

1987

Su da Yanar

Damat Ferit/Fero

1987 yılında Tokyo'ya gönderilmesinden 1 yıl sonra festival tarafından negatifin kaybolduğu bildirildi.
O günden beri bulunamamıştır. Filmin sadece negatifleri yok olmuş fakat daha sonra filmin Betacam video kopyasından 35mm negatif master çıkarılmıştır.

1987

Yağmur Kaçakları

1987

Çark

Rauf

İlk senaryo yazdığı film

1988

Dönüş

Arif

1988

El Kapıları

Zeynel

1988

Kimlik

Sadettin

1988

Üçüncü Göz

Tunç

Yapımcılığını üstlendiği ilk film
26. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

1989

İkili Oyunlar

Tarık Dede

1989

İsa, Musa, Meryem

Musa

1989

Leyla İle Mecnun

Mecnun

1990

Bir Küçük Bulut

Saycan

1990

Karartma Geceleri

Mustafa Ünal

27. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu
6. Altın Koza Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

1990

Berdel

Ömer

1990

Devlerin Ölümü

Yönetmen, Hoca, Dava Vekili ve Ağa

1991

Bir Kadın Düşmanı

Ziya

1991

Siyabend ile Heco

Siyabend

1991

Uzun ince Bir Yol

Müşfik

1994

Yolcu

Makasçı

1994

Çözülmeler

Uğur

1995

Adana - Paris

Kendisi

Yılmaz Güney belgeseli

1996

Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey

1997

Antika Talanı:Karun Hazinesi

Anlatıcı

1997

Mektup

Ragıp

1999

Hayal Kurma Oyunları

Baba

2000

Eylül Fırtınası

Hüseyin Efe

2003

Gülüm

Ali

40. Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu

2003

Abdülhamid Düşerken

Mahmut Şevket Paşa

2004

Vizontele Tuuba

Güner Sernikli

2009

Deli Deli Olma

Mişka Dede

2009

Karşıyaka Memleket

Nazım Hikmet Ran


Televizyon

Yıl

Şov

Rol

Notlar

1992

Taşların Sırrı

Kuray

Oynadığı ilk TV dizisi

2002-2004

Koçum Benim

Koç Can

2004

Gece Yürüyüşü

Chuck

2006

Ahh İstanbul

Marmara Eşref

2013

Geç Gelen Ödüller

Kendisi

Ödülleri

Yıl

Ödül

Kategori

Film

Sonuç

1973

1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Suçlu

Kazandı

1978

1978 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Maden

Kazandı

1980

1980 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Adak ve Sürü

Kazandı

1982

Cannes Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Yol

Aday

1984

1984 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Pehlivan

Kazandı

1985

Berlin Uluslararası Film Festivali

Gümüş Ayı

Pehlivan

Mansiyon

1989

1989 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Üçüncü Göz

Kazandı

1990

1990 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Karartma Geceleri

Kazandı

1992

1992 Adana Altın Koza Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Karartma Geceleri

Kazandı

1996

1996 Antalya Altın Portakal Film Festivali

Yaşam Boyu Onur Ödülü

2003

2003 Antalya Altın Portakal Film Festivali

En İyi Erkek Oyuncu

Gülüm

Kazandı

2006

Sinema Yazarları Derneği Ödülleri

Onur Ödülü

2007

Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği Ödülleri

Sinema Emek Ödülü

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!