Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

Loading...
LÜTFEN KULAK VERİN "COVİD" TEHLİKELİDİR

















SON YAZILAR :
Loading...


Bilim Adamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilim Adamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2020

Isaac Newton

 Sir Isaac Newton (25 Aralık 1642 – 20 Mart 1726/27), İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve teolog.


1687’de yayınlanan kitabı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica, klasik mekaniğin temelini atmıştır ve tarihin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu çalışmasında Newton evrensel kütleçekimini ve hareketin üç kanununu ortaya koymuş ve sonraki üç yüzyıl boyunca bu bakış açısı bilim dünyasına egemen olmuştur. Newton dünyadaki nesnelerin hareketleri ile gökyüzündeki nesnelerin aynı doğal yasalar ile yönetildiklerini kendi kütleçekim kanunu ile Kepler’in gezegen hareketleri kanunu arasındaki tutarlılıklar ile göstermiştir. Newton ilk yansıtmalı teleskobu geliştirmiş, beyaz ışığın bir prizmaya tutulduğunda farklı renklerden bir tayf yapması gözlemi sonucu bir renk kuramı oluşturmuştur.

Newton bilim insanları tarafından tarihin en etkili insanlarından biri kabul edilmektedir. 1999'un sonlarında 100 ileri gelen fizikçiyle gerçekleştirilen milenyum oylamasında Newton, tüm zamanların en iyi fizikçileri arasında Albert Einstein'dan sonra 2. sırayı almıştır.

İlk yılları (1642 - 1661)

24 Aralık 1642'de (Gregoryen Takvimine göre 3 Ocak 1643) annesi Hannah'ın doğum sancıları başladı. Gece yarısından bir veya iki saat sonra, Noel sabahında, 25 Aralık 1642 tarihinde (Gregoryen Takvimine göre 4 Ocak 1643) bebek Newton doğdu . İngiltere'nin Grantham şehrinin yakınlarındaki Woolsthorpe’da bir erken doğum sonucu dünyaya geldi. Newton oldukça zayıf bir çocuktu ve hatta ilk günlerinde hayatta kalacağı beklenmiyordu. Babasını doğumundan önce kaybetmişti. Newton 4 yaşındayken annesi başka biri ile evlendi ve yeni kocasının yanına yerleşti. Annesi Newton'u anneannesine bıraktı ve Newton yedi yıl anneannesinin yanında kaldı.

Annesi kocası yedi yıl sonra ölünce, kendisine oldukça yüklü bir miras kalarak geri döndü. 12 yaşında Grantham'da King's School'da (Kralın Okulu) eğitime başladı ve 1661'de bitirdi. Bir dönem annesi onu çiftçi yapmak için okuldan aldı ama Newton çiftlik işlerine hiç ilgi duymuyordu. Annesi Newton'u çiftlik işleri ile uğraşıyor zannederken Newton aslında sürekli gökyüzünü inceliyor, kitaplar okuyor ve notlar alıyordu. Sonunda annesini okula gitmesi ve üniversiteye hazırlanması gerektiğine ikna etti ve okula geri döndü.

19 yaşındayken yerel bir eczacının üvey kızı olan Miss Storey ile nişanlanmış, fakat Newton'ın yoğun dersleri nedeniyle ilişkileri sonlanmıştır. Newton hayatı boyunca hiç evlenmemiştir, başka bir ilişkisi bilinmemektedir ve bu ilişkiyi hep hatırladığı söylenir.

Cambridge'deki yılları (1661-1665)

Newton 1661 yılında Cambridge'de Trinity College'e girdi. Okula "sizar" olarak girmişti, hem okulda çalışıyor hem de okuyordu. Cambridge'de Copernicus ve Kepler'in teorileri göz ardı ediliyor, Galileo'nun çalışmaları tanınmıyordu ve Aristoteles felsefesi hakimdi. Cambridge'deki üç yıl boyunca cebir, geometri ve trigonometri dersleri aldı, Latince ve Antik Yunanca'yı öğrendi. Bu dönemde Galileo ve Kepler'in eserleri ile tanıştı ve oldukça etkilendi. Ayrıca Descartes, Gassendi, Hobbes ve özellikle Boyle'ın felsefi çalışmalarını okudu. Fikirlerini yazdığı Quaestiones Quaedam Philosophicae (Bazı Felsefi Sorular) adlı defterinin başına Latince şu notu düşmüştür: "Plato arkadaşım, Aristoteles arkadaşım, ama en iyi arkadaşım gerçek."

Newton Cambridge'de geçirdiği yıllarda diğer öğrenciler arasında başarılı olarak sıyrılamamıştı ve dahiliğini veba salgını nedeniyle çiftlikte geçirdiği iki yılda göstermişti.

Çiftlikteki çalışmaları (1665-1667)


1665 Ağustos'ta Londra'da başlayan veba salgını nedeniyle Cambridge kapatıldı ve Newton 1667 Mart'a kadar Woolsthorpe'taki çiftlikte kaldı. Çiftlikte geçirdiği bu iki sene oldukça verimliydi ve bu dönemde kütleçekimi üzerinde düşünmeye başladı. Çiftlikteki çalışmalarında diferansiyel ve integral hesaplamalarının temelini attı. Geçmişte alan, yay uzunluğu, tanjant bulma gibi eskiden kullanılan yöntemleri diferansiyel hesaplamayı temel alarak birleştirdi. Çiftlikte karanlık bir odada güneş ışığını bir prizmaya tutarak ışık tayfı oluşturmuş ve beyaz ışığın tek başına bir birim olmadığını fark etmiştir.

Cambridge'e dönüşü (1667-1696)

1667'de Newton , üniversite tekrar açılınca Cambridge'e geri döndü ve iki yıl sonra matematik profesörü oldu. Newton yaklaşık 30 yıl Cambridge'de kaldı ve mektuplar yoluyla diğer bilim insanları ile konuşarak tek başına çalışmalarına devam etti. Bu yıllar boyunca en büyük eseri olan Principia kitabını hazırladı ve tamamladı. Işık ile ilgili çiftlikte yaptığı deneyler sonucu mercekli teleskopların kusurlar yarattığını fark etti ve kendisi bir yansıtmalı teleskop geliştirdi. 1668'de bu teleskop ile bilim dünyasının ilgisini çekti ve 1672'de Royal Society'nin üyesi oldu.



Principia (1687)

Newton tarihin en önemli bilim eserlerinden biri olan Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) kitabını Latince yayınladı. Kitapta ispatlar geometri ile yapılmış, evrensel kütleçekimi açıklanmış ve cisimlerin kütleleri ile doğru orantılı, mesafeleri ile ters orantılı birbirlerini çektiklerini açıklamıştır.

Kitap Newton tarafından üç ana bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde Galileo'nun deneylerinden övgü ile söz eder ve Kepler kanunlarını matematiksel olarak ispatlar. Bu bölümde kendi ismi ile anılan Newton hareket yasalarını açıkladı. İkinci bölümde akışkan içindeki hareketleri incelemiştir ve en iyi gemi tasarımı için öneriler koymuştur. Bu bölümde dalga hareketlerini matematiksel incelemesi ilgi çekmiştir.

Londra'daki yılları ve ölümü (1696-1727)


1696'da Newton'a Kraliyet darphanesinin müdürlüğü teklif edildi ve Newton kabul ederek Londra'ya yerleşti. Bu işini çok ciddiye almıştı ve özellikle sahte paralara karşı büyük bir mücadele başlattı. Newton Londra'daki yaşamı sevmişti ve artık akademik çalışmalar ile çok ilgilenmek istemiyordu. 1703'te Royal Society'nin başına getirildi ve ölümüne kadar bu görevde kaldı. 1705'te şövalyelik unvanı aldı. Newton 31 Mart 1727'de hayatını kaybetti ve Westminister Manastırı'nda gömüldü.


Opticks (1704)

1704'te ışık ve renkleri konu alan The Opticks kitabını yayınladı. Kitap Principia'da olduğu gibi Latince değil, İngilizce basılmıştır. Böylece Newton kitabı aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşabilmiştir. Kitapta yansıma ve kırınım hesapları, beyaz ışığın tayfın renklerine ayrılması, gözün çalışma yöntemi, merceklerle görüntü oluşumu, gökkuşağının renkleri, yansıma, teleskopunun yapımı gibi konulardan bahseder.

Newton'ın büyük bir eleştirilme ve yadırganma korkusu vardı; bu nedenle buluşlarını ilk düşündükten yıllar sonra yayınladığı düşünülmektedir. Bu yönü bazı bilim insanları ile sert tartışmalara girmesine de neden olmuştur. Leibniz'i kendi fikirlerini çalmak ile suçlamış, ününü ve gücünü kullanarak Leibniz'in kendisini savunmasına engel olmaya çalışmıştır. Başka bir fizikçi Robert Hooke ile çeşitli konularda tartışmaları olmuştur. Newton'ın Principia kitabını yayınlamak için Hooke'ın ölümü beklediği de söylenir çünkü Hooke'ın ölümünden bir sene sonra yayınlamıştır.

Bilimsel yöntemi

Principia kitabının giriş kısmında bilimin olması gereken amacını şu şekilde belirtmiştir: “Olgulardan doğanın kuvvetlerini keşfetmek, sonra da bu kuvvetler yardımıyla diğer olayları açıklamak." Önce olgular gözlemlenmeli, bu gözlemler sonucu doğanın yasaları keşfedilmeli ve oluşturulan kuram olayları açıklayabilmelidir.

Newton'a göre doğa matematiksel niteliklere sahip bölünemez küçük parçacıklardan yapılmıştır ve doğada her olay bu parçacıkların birleşmesi ve dağılması ile oluşmuştur. Ona göre bilimin amacı deneyler ile birlikte bu olayları matematiksel kuramlar ile genelleştirmektir.

Bilimsel çalışmaları

Matematik

Newton'un matematikte neredeyse her dalda katkıları olmuştur. Özellikle analitik geometride eğrilerin teğetleri (diferansiyel) ve eğrilerin oluşturduğu alanları (integral) hesaplamada yöntemler geliştirmiştir.[ Bu iki işlemin birbirlerine ters olduğunu bulmuş, eğimler ile ilgili çözümler geliştirmiş ve bunlara akış (fluxion) metotları ismini vermiştir çünkü niceliklerin bir boyuttan diğerine aktığını hayal etmiştir.

Matematikte (a+b)^n ifadesinin üstel seriye açılımını veren genel iki terimli teoremini buldu.

Leibniz ile kalkülüs tartışması

Newton, "akış" yöntemlerini 1666 yılında geliştirmişti ve sadece birkaç matematikçiye özel olarak göstermişti. 1675'te Paris'te Gottfried Wilhelm Leibniz da tamamen bağımsız olarak kendi diferansiyel yöntemini geliştirdi. Leibniz 1684'te kendi yöntemini yayınlayınca, bilim dünyasında bu yöntemi önce kimin bulduğuna dair sert bir tartışma başladı ve 1716'da Leibniz hayatını kaybettikten sonra bile tartışma devam etti. Günümüzde tarihçiler Newton ve Leibniz'in birbirlerinden tamamen habersiz bu yöntemleri geliştirdiklerini düşünüyorlar.

Mekanik

Newton'un bilime en büyük katkısı mekanik alanındadır. Merkezkaç kuvveti yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak kütleçekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları olarak bilinen eylemsizlik ilkesi, kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır.

Kütleçekimi

Newton denilince akla ilk kütleçekimi gelir çünkü fizik tarihinde bu fikir bir devrim yaratmıştır. Newton'dan önce Joannes Kepler, gezegenlerin eliptik hareketlerini salt matematiksel olarak açıklamıştı ama gezegenlerin neden yörüngede kaldıklarına dair bir açıklama getirmemişti.

Newton kütleçekimini ilk kez 1665 yılında düşündü ama Principia kitabını 1687 tarihine kadar yayınlamadı.

Newton öncelikle Kepler yasalarının doğru olması durumunda Güneş ve gezegenler arasında bir çekim kuvveti olması gerektiğini düşündü. Bu tür bir kuvvet olması durumunda gezegenlerin Kepler'in tarif ettiği şekilde hareket edeceğini düşündü ve kütleçekiminin matematiksel ifadesini verdi.

Devamı...


Newton mekaniği

Newton mekaniği yakın çevremizdeki hareketleri açıklayan bir bakış açısıdır, atom altı parçacıkları için kuantum mekaniği, galaktik hareketler için ise görelilik kuramları uygulanır. Newton mekaniği büyük yıldız ve gezegenlerin yörüngelerini hesaplarken bazı küçük sapmalara neden olmaktadır fakat dünyadaki küçük cisimler ve mühendislik hesaplamalarında bunlar tamamen göz ardı edilebilecek kadar küçüktür.

Newton hareket yasaları

Newton hareket yasaları olarak bilinen üç yasa şu şekildedir:

Hareketli bir cisim dışarıdan bir kuvvete maruz kalmazsa doğrusal hareketini sürdürür.

Kütlesi "m" olan bir cisme uygulanan "F" kuvveti ile "a" ivmesi arasında F=ma bağıntısı vardır.

Her etkiye karşı ona eşit bir tepki vardır.

Newton'ın hareket yasaları, evrenin bir düzen içinde ve deterministik olduğu sonucuna varmış ve sonrasında felsefeyi oldukça etkilemişti

Optik

Newton bir ışık kaynağından çıkan ışığın bir cisme çarpıp aydınlatması olayına farklı bakmış, ışığın hareket ettiğini ve sonlu bir hızı olduğunu düşünmüştür. Mercek ve prizmalar kullanarak bu ışık tayfını tekrar beyaz ışığa çevirmeyi de başarmıştır.


Newton karanlık bir odada küçük bir delikten gelen güneş ışığını bir prizmadan geçirerek bir renk tayfı oluşturmuş ve gökkuşaklarının nasıl oluştuğunu açıklamıştır.


Başlıca eserleri

Method

De Motu Corporum in Gyrum (1684)

Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687)

Opticks (1704)

Arithmetica Universalis (1707)

The System of the World, Optical Lectures, The Chronology of Ancient Kingdoms, (Amended) and De mundi systemate (published posthumously in 1728)

Observations Prophecies Of Daniel and Apocalypse of St. John (1733)

An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754)

Yerçekimi

07 Eylül 2020

Nikola Tesla

 Nikola Tesla ( 10 Temmuz 1856 - 7 Ocak 1943), Sırp kökenli Amerikalı mucit, elektrik mühendisi, makine mühendisi ve fütürist. Günümüzde alternatif akım (AC) elektrik kaynağı sistemine verdiği katkılarla tanınmaktadır.

Avusturya İmparatorluğu'nda doğup büyüyen Tesla, 1870'lerde mühendislik ve fizik alanında ileri bir eğitim aldı ve 1880'lerin başında telefonculukta ve Continental Edison'da yeni elektrik enerjisi endüstrisinde çalışırken uygulamalı deneyim kazandı. 1884 yılında vatandaşı olacağı Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. New York'ta kısa bir süre kendi yoluna koyulmadan önce Edison Machine Works'te çalıştı. Ortaklarının fikirlerini finanse etmeleri ve pazarlamaları için Tesla, New York'ta çeşitli elektrikli ve mekanik cihazlar geliştirmek için laboratuvarlar ve şirketler kurdu. Kendisinin alternatif akım (AC) indüksiyon motor ve 1888'de Westinghouse Electric tarafından lisanslanan ilgili çok fazlı AC patentleri kendisine önemli miktarda para kazandırdı ve şirketin pazarlayacağı çok fazlı sistemin temel taşı oldu.

Patentini alabileceği ve pazarlayabileceği icatlar geliştirmeye çalışan Tesla, mekanik osilatörler/jeneratörler, elektriksel deşarj tüpleri ve erken X-ışını görüntüleme ile ilgili çeşitli deneyler yaptı. Ayrıca ilk sergilenenlerden biri olan kablosuz kumandalı bir tekne inşa etti. Bir mucit olarak tanınan Tesla, laboratuvarındaki ünlülere ve zengin müşterilere başarılarını gösteriyordu ve halk konferanslarında şovmenliğiyle dikkat çekiyordu. Ayrıca sık sık Delmonicos'ta yemek yiyordu. 1890'lar boyunca New York ve Colorado Springs'teki yüksek voltajlı, yüksek frekanslı güç deneylerinde kablosuz aydınlatma ve dünya çapında kablosuz elektrik enerjisi dağıtımı konusundaki fikirlerini sürdürdü. 1893 yılında, cihazlarıyla kablosuz iletişim olasılığı hakkında açıklamalar yaptı. Tesla, bu fikirleri kıtalararası bir kablosuz iletişim ve güç ileticisi olan bitmemiş Wardenclyffe Kulesi projesinde pratik kullanıma sunmaya çalıştı, ancak bunu tamamlamadan önce parası tükendi.

Wardenclyffe'tan sonra Tesla, 1910'larda ve 1920'lerde çeşitli derecelerde başarıya sahip bir dizi icatla çalıştı. Parasının çoğunu harcayan Tesla, New York'ta birçok otelde yaşadı ve ödenmemiş faturaları geride bıraktı. Ocak 1943'te New York'ta öldü. Tesla'nın çalışması, onun ölümünden sonra 1960'larda Ağırlıklar ve Ölçüler Genel Konferansı'nda SI birimi olarak manyetik akı yoğunluğuna tesla adı verilene kadar göreceli belirsizliğin içine düştü. Bu durum 1990'lı yıllardan beri Tesla'ya duyulan ilginin yeniden ortaya çıkmasını sağladı.

İlk yılları

Nikola Tesla, 10 Temmuz [E.U. 28 Haziran] 1856 tarihinde Avusturya İmparatorluğu'nda (günümüzde Hırvatistan) Lika ilçesinin Smiljan kasabasında Sırp kökenli olarak dünyaya geldi.Babası Milutin Tesla (1819-1879), Doğu Ortodoks rahibiydi. Tesla'nın annesi, kendi babası da Ortodoks rahibi olan Duka Tesla (kızlık soyadı Mandic; 1822-1892), evde zanaat aletleri ve mekanik aletler yapabilme becerisine sahipti. Sırp epik şiirlerini ezberleme yeteneği vardı. Duka hiç resmî bir eğitim almamıştı. Tesla, fotoğrafik hafızası ve yaratıcılık yeteneklerini annesinin genetiğinden aldığını ve ondan etkilendiğini düşünüyordu.Tesla'nın ataları Karadağ yakınlarındaki batı Sırbistan'dan geliyordu.


Tesla, beş çocuğun dördüncüsüydü. Milka, Angelina ve Marica adında üç kız kardeşi ve Dane adında bir ağabeyi vardı. Dane, bir ata binme kazasından dolayı öldüğünde Tesla beş yaşındaydı. 1861 yılında Tesla, ilkokulunu Smiljan'da okudu. Orada Almanca, aritmetik ve din dersi okudu. 1862 yılında Tesla'nın ailesi, Tesla'nın babasının kilise rahibi olarak çalıştığı Gospic, Lika yakınlarına taşındı. Nikola, ilkokulu bitirdikten sonra ortaokula başladı. 1870 yılında liseyi Higher Real Gymnasium'da okumak için Karlovac'ın kuzeyine taşındı. Okul Avusturya-Macaristan askerî sınırında olduğu için dersler Almancaydı.

Tesla daha sonra fizik profesörü sayesinde elektrik gösterilerine ilgi duyduğunu yazacaktı. Tesla, "gizemli olayların" bu gösterileriyle "bu harika kuvveti daha fazla bilmek" istediğini belirtiyordu. Tesla, kafasında integral hesabı yapabildiğinde öğretmenleri onun hile yaptığına inanıyordu. Dört yıllık eğitimini üç yılda tamamladı ve 1873'te mezun oldu.

1873 yılında Tesla, Smiljan'a döndü. Döndükten kısa bir süre sonra koleraya yakalandı. Dokuz ay yataklara düştü ve defalarca ölümden döndü. Bir umutsuzluk anında Tesla'nın babası (ilk başta Tesla'nın rahipliğe girmesini istemişti), hastalıktan kurtulduğunda oğlunu en iyi mühendislik okuluna göndereceğine söz verdi.

1874 yılında Tesla, Lika'nın güneydoğusunda bulunan Gracac yakınlarındaki Smiljan'daki Tomingaj'a kaçarak Avusturya Macaristan ordusuna zorunlu askerlikten kaçındı. Orada avcı kıyafeti giyerek dağları keşfetti. Tesla, doğa ile olan bu temasının onu hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha güçlü yaptığını söyledi. Tomingaj'dayken birçok kitap okudu ve daha sonra Mark Twain'in eserlerinin, önceki hastalıklarından mucizevi bir şekilde iyileşmesini sağladığını söyledi.

1875 yılında Graz, Avusturya'daki bir askerî sınır okulu olan Avusturyalı Politeknik okuluna girdi. Tesla, ilk yılında hiçbir dersini kaçırmadı.Mümkün olan en yüksek notları alarak dokuz sınavı (gerekenin neredeyse iki katı) geçti. Bir Sırp kültür kulübü başlattı, hatta teknik fakülte dekanından babasına, "oğlunuz ilk derecenin yıldızıdır" diyen bir övgü mektubu gönderildi. İkinci yılında Tesla, komütatörlerin gerekli olmadıklarını önerdiğinde gramme dinamosu üzerinden Profesör Poeschl ile bir tartışmaya girdi.

Tesla, Pazar günleri ve tatiller haricinde saat 03.00'dan 23.00'a çalıştığını söyledi. 1879 yılında babasının ölümünden sonra Tesla, profesörüden babasına gelmiş bir paket mektup buldu. Mektupta okuldan çıkarılmadığı sürece Tesla'nın çok çalışarak öleceği konusunda uyarılar vardı. İkinci yılının sonunda Tesla bursunu kaybetti ve kumar bağımlısı oldu. Üçüncü yılında ödeneği ve öğrenim parasıyla kumar oynadı. Daha sonra ilk zararlarını tekrar kumar oynayarak geri döndürdü ve paraları ailesine teslim etti. Tesla, "o zaman oradaki tutkusunu fethettiğini" söyledi ama daha sonra ABD'de tekrar bilardo oynadığı biliniyordu. Sınav zamanı geldiğinde, Tesla hazırlıksızdı ve çalışmak için uzatma istedi ancak onun bu istediği reddedildi. Üçüncü yılın son döneminde not alamadı ve hiçbir zaman üniversiteden mezun olmadı.

Aralık 1878'de Tesla, Graz'dan ayrıldı ve okulu bıraktığı gerçeğini gizlemek için ailesiyle olan tüm ilişkilerini kopardı. Arkadaşları onun Mora Nehri yakınlarında boğulduğunu sanıyordu. Tesla, Maribor'a taşındı ve orada ayda 60 florin için teknik ressam olarak çalıştı. Boş zamanlarını yerel halkla sokaklarda oyun oynayarak geçirdi.

Mart 1879'da Tesla'nın babası Maribor'a gelip oğlunun eve dönmesi için yalvardı, ama o kabul etmedi. Nikola, aynı zamanda sinir krizi geçirdi. 24 Mart 1879 tarihinde Tesla, ikâmet izni bulunmadığı için polis memurları eşliğinde Gospic'e iade edildi.

17 Nisan 1879 tarihinde Milutin Tesla, belli olmayan bir hastalığa yakalandıktan sonra 60 yaşındayken öldü.[24] Bazı kaynaklara göre kalp krizinden öldü. O yıl Tesla, Gospic'teki eski okulunda büyük bir öğrenci sınıfında öğretmenlik yaptı.

Ocak 1880'de Tesla'nın amcalarından ikisi, onun Prag'da okuyabilmesi için yetecek kadar para topladı. Charles-Ferdinand Üniversitesi'ne çok geç kaydoldu ve zorunlu bir ders olan Yunancayı hiç okumamıştı. Diğer bir zorunlu ders olan Çekçeyi ise okuyup yazamıyordu. Tesla, üniversitede denetçi olarak felsefe derslerine katıldı ancak dersler için not alamadı.

Budapeşte Telefon Borsasında çalışması

Tesla, 1881 yılında Macaristan Krallığı'ndaki Budapeşte'ye taşındı. Budapeşte Telefon Borsası adında bir telgraf şirketinde Tivadar Puskás'ın emri altında çalıştı. Çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra Tesla, yapım aşamasında olan bu şirketin işlevsel olmadığını fark etti. Bu yüzden Merkez Telgraf Ofisinde teknik ressam olarak çalıştı. Birkaç ay içerisinde şirket işlevsel duruma geldi ve Tesla baş elektrikçi pozisyonuna atandı. İşi sırasında Tesla, Merkez İstasyon teçhizatında birçok geliştirme yaptı ve hiç patentlenmemiş veya halka açıklanmamış bir telefon tekrarlayıcı veya amplifikatör geliştirdiğini söyledi.

Edison'da çalışması

1882 yılında Tivadar Puskás, Tesla'ya Paris'teki Continental Edison Company'de başka bir iş daha verdi. Tesla o zamanlar yepyeni bir endüstride çalışmaya başladı ve şehir genelinde elektrik santrali şeklinde bir akkor aydınlatma tesisi kurdu. Şirketin birkaç bölümü vardı ve Tesla, Paris'in Ivry-sur-Seine banliyösünde bulunan aydınlatma sisteminin kurulmasından sorumlu Société Electrique Edison'da çalıştı. Orada elektrik mühendisliği alanında birçok pratik deneyim kazandı. Yönetim, mühendislik ve fizik alanındaki ileri düzeydeki bilgisinin farkına vardı ve kısa süre sonra dinamo motorları ve motorlarının gelişmiş versiyonlarını tasarlayıp inşa ettirdi. Ayrıca Fransa ve Almanya'da inşa edilen diğer Edison tesislerinde mühendislik sorunlarını gidermesi için yine onu gönderdiler.

Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınması

1884 yılında, Paris kurulumunu denetleyen Edison müdürü Charles Batchelor, New York'ta bir üretim bölümü olan Edison Machine Works'ü yönetmesi için Amerika Birleşik Devletleri'ne geri getirildi. Batchelor, Tesla'nın da ABD'ye getirilmesini istedi. Tesla, Haziran 1884'te Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Neredeyse hemen Manhattan'ın Lower East Side mahallesindeki Machine Works'te çalışmaya başladı. Machine Works; birkaç yüz makinist, işçi, yönetici ve oradaki büyük elektrik hizmetini kuran 20 "saha mühendisi" işgücüne sahip kalabalık bir dükkândı. Paris'te de olduğu gibi Tesla, tesislerdeki sorunları gidermek ve jeneratör geliştirmek konusunda çalışıyordu. Tarihçi W. Bernard Carlson, Tesla'nın birkaç kez şirketin kurucusu Thomas Edison ile görüşmüş olabileceğini belirtti. Bu zamanlardan birinde Tesla'nın otobiyografisine göre Tesla, bütün gece okyanus gemisi SS Oregon'daki hasarlı dinamoları tamir ettikten sonra Batchelor ve "Parisli"lerin bütün gece dışarıda kaldıklarını söyleyen Edison'a rastladı. Tesla onlara tüm gece uğraşıp Oregon'u tamir ettiğini söyledikten sonra Edison, Batchelor'a Tesla'nın "lanet olası iyi bir adam" olduğunu söyledi. Tesla'ya verilen projelerden biri ark lambalı bir sokak aydınlatma sistemi geliştirmekti. Ark aydınlatması en popüler sokak aydınlatması türü olmasına rağmen yüksek voltaj gerektiriyordu ve Edison'un düşük voltajlı akkor sistemi ile uyumsuzdu. Bu da şirketin sokak aydınlatması isteyen şehirlerdeki sözleşmelerini kaybetmesine neden oldu. Tesla'nın tasarımları hiçbir zaman, muhtemelen akkor sokak aydınlatmasındaki teknik gelişmelerden veya Edison'un bir ark aydınlatma şirketi ile kestiği bir montaj anlaşması nedeniyle üretime alınmadı.

Tesla, Machine Works'ten ayrıldığında orada toplam altı ay çalışmıştı. Hangi olayın onun şirketten ayrılmasını hızlandırdığı belirsizdi. Jeneratörü yeniden tasarlamak veya rafa yayılan ark aydınlatma sistemi için alamadığı bir ödemeden dolayı ayrılmış olabilirdi. Tesla, Edison şirketinden daha önce hak ettiğine inandığı ödemeleri alamamıştı. Daha sonra kendi biyografisinde Tesla, Edison Machine Works yöneticisinin kendisine "yirmi dört farklı tip standart makine" tasarlaması için 50.000 $ ödeyeceğini söylediğini ama daha sonra "bunun şaka olduğu" cevabı aldığını belirtti. Sonraki kaynaklara göre Thomas Edison, bu teklifi yapmıştı ama daha sonra Tesla'ya "Amerikan mizahlarını anlamadığını" söylemişti. Her iki kaynakta da yapılacağı söylenen ödemenin miktarı şirketin elinde o kadar nakit parası (bugün 12 milyon dolara eş değer) bulunmadığı için garip olduğu söylendi. Tesla'nın günlüğündeki 7 Aralık 1884 ve 4 Ocak 1885 tarihlerini kapsayan iki sayfada "Edison Machine Works'e göre iyi" diyerek yazdığı notlarda çalışmasının sonunda ne olduğuna dair sadece bir yorum içeriyordu.

Nikola Tesla Elektrikli Aydınlatma Şirketi

Edison firmasından ayrıldıktan kısa bir süre sonra Tesla, muhtemelen Edison'da geliştirdiği ark aydınlatma sistemini patentlemek için çalışıyordu. Mart 1885'te Avukat Lemuel W. Serrell ile görüştü. Serrell, patentin sunulmasında yardım almak için Edison tarafından kullanılan aynı avukattı.Avukat, Tesla'yı ark aydınlatma üretim ve hizmet şirketi olan Tesla Electric Light and Manufacturing'i finanse etmeyi kabul eden iki iş adamı Robert Lane ve Benjamin Vail ile tanıştırdı. Tesla, yılın geri kalanında ABD'de kendisine verilen ilk patentleri ve Rahway, New Jersey'de sistemi inşa edip kurarak geliştirilmiş bir DC jeneratörlerini kapsayan patentleri almaya çalıştı. Tesla'nın yeni sistemi, gelişmiş özellikleri hakkında teknik basından yorumlar aldı.

Yatırımcılar Tesla'nın yeni tip alternatif akım motorlar ve elektrikli transmisyon ekipmanları hakkındaki fikirlerine fazla ilgi göstermedi. Kamu hizmetleri 1886'da çalışmaya başladıktan sonra, işletmenin üretim tarafının çok rekabetçi olduğuna karar verdi ve sadece bir elektrik tesisini işletmeye karar verdi.[60] Tesla'nın şirketini terk edip mucidi parasız bıraktılar yeni bir hizmet şirketi kurdular. Tesla, ürettiği patentlerin kontrolünü bile kaybetti, çünkü bunları hisse karşılığında şirkete atamıştı. Çeşitli elektrikli tamir işlerinde ve günde 2 dolara hendek kazıcı olarak çalışmak zorunda kaldı. İlerleyen zamanlarda Tesla, 1886 yılının bir bölümünde sıkıntılar çektiğini belirterek bilim, mekanik ve edebiyatın çeşitli dallarında kendi yükseköğreniminin alay konusu gibi göründüğünü yazdı.

Alternatif akım ve indüksiyon motoru

1886'nın sonunlarında Tesla, bir Western Union müfettişi olan Alfred S. Brown ve New York avukatı Charles F. Peck ile tanıştı. İki adam, şirketler kurmada ve icatların, patentlerin finansal kazanç için teşvik edilmesinde deneyimliydi. Tesla'nın termo-manyetik motor fikri de dahil olmak üzere elektrikli ekipman konusundaki yeni fikirlerine dayanarak, mucidi finansal olarak desteklemeyi ve patentlerini almayı kabul ettiler. Birlikte Nisan 1887'de Tesla Electric Company'yi kurdular. Üretilen patentlerin elde edilen kârın 1/3'ünün Tesla'ya, 1/3'ünün Peck ve Brown'a, kalan 1/3'ünün ise fon geliştirme olarak bölüneceği konusunda anlaştılar. Manhattan'daki 89 Liberty Street'te Tesla için bir laboratuvar kurdular. Tesla, burada yeni tip elektrik motorları, jeneratörler ve diğer cihazlar yapmak ve geliştirmek için çalıştı.

1887 yılında Tesla, uzun mesafeli, yüksek voltajlı iletimdeki avantajları nedeniyle Avrupa'da ve Amerika'da hızla genişleyen bir güç sistemi formatı olan alternatif akım (AC) kullanan bir indüksiyon motoru geliştirdi. Motor, motoru döndürmek için dönen bir manyetik alan üreten çok fazlı akım kullandı (Tesla'nın 1882'de tasarladığını iddia ettiği bir prensip). Mayıs 1888'de patentlenen bu yenilikçi elektrik motoru, komütatör gerektirmeyen basit bir kendiliğinden çalışan tasarımdı. Böylelikle kıvılcım ve mekanik fırçaların sürekli bakım ve değiştirme işlemlerinin yüksek bakımdan kaçınılmasını önledi.

Motorun patent almasının yanı sıra Peck ve Brown, motorun duyurulmasını sağladı. İşlevsel bir gelişme olduğunu doğrulamak için bağımsız testlerden başlayarak, patentle eşzamanlı olarak çalışacak makalelerin teknik yayınlara gönderdiği basın açıklamalarını takip etti. Motoru test eden fizikçi William Arnold Anthony ve Electrical World dergi editörü Thomas Commerford Martin, Tesla'nın AC motorunu 16 Mayıs 1888 tarihinde Amerikan Elektrik Mühendisleri Enstitüsü'nde göstermesini istediler. Westinghouse Electric & Manufacturing Company için çalışan mühendisler, George Westinghouse'a Tesla'nın uygulanabilir bir AC motoruna ve ilgili bir güç sistemine sahip olduğunu bildirdi. Hâli hazırda pazarladığı alternatif mevcut sistem için Westinghouse'a ihtiyaç duyuyordu. Westinghouse, İtalyan fizikçi Galileo Ferraris tarafından 1885'te geliştirilen ve Mart 1888'de kağıt üzerinde sunulan benzer komütatörsüz, döner manyetik alan tabanlı indüksiyon motoru için bir patent almaya çalıştı, ancak Tesla'nın patentinin muhtemelen piyasayı kontrol edeceğine karar verdi.

Temmuz 1888'de Brown ve Peck, Tesla'nın çok fazlı indüksiyon motoru ve transformatör tasarımları için George Westinghouse ile nakit ve stokta 60.000$ ve her bir motorun ürettiği AC beygir gücü başına 2,5$'lık bir lisans anlaşması için anlaşma sağladı. Westinghouse ayrıca Tesla'yı, Westinghouse Electric & Manufacturing Company'nin Pittsburgh laboratuvarlarında danışman olması için ayda 2.000$'lık bir ücret karşılığında (günümüzde 56.900$) işe aldı.

Tesla, yıl boyunca Pittsburgh'da çalıştı ve şehrin tramvaylarına güç sağlamak için alternatif bir mevcut sistem oluşturmaya yardımcı oldu. Diğer Westinghouse mühendisleriyle AA gücünün en iyi nasıl uygulanabileceği konusundaki tartışmalardan dolayı çok sinirlendiği zamanlar oldu. Bunlar arasında, Tesla'nın önerdiği 60 devirli bir AC sistemine (Tesla'nın motorunun çalışma frekansına uymak için) yerleştiler, ancak kısa sürede Tesla'nın indüksiyon motorunun sabit bir hızda çalışabildiğinden tramvaylar için işe yaramayacağını gördüler. Bunun yerine bir doğru akım cer motoru kullandılar.

Pazar karmaşası

Tesla'nın kendi indüksiyon motorunu göstermesi ve Westinghouse'un 1888'de patentini ruhsatlandırması elektrik şirketleri arasındaki aşırı rekabet döneminde gerçekleşti Üç büyük firma olan Westinghouse, Edison ve Thomson-Houston, yoğun bir iş dünyasında sermayelerini büyütmeye çalışırken birbirlerini finansal olarak engellemeye çalıştılar. Edison Electric'in doğru akım sistemlerini Westinghouse'un alternatif akım sisteminden daha iyi ve daha güvenli olduğunu iddia etmeye çalışan bir "Akım Savaşı" propaganda kampanyası bile vardı. Bu pazarda rekabet etmek, Westinghouse'un Tesla'nın motorunu ve ilgili çok fazlı sistemini geliştirmek için nakit ve mühendislik kaynaklarını sağlayamayacağı anlamına geliyordu.


Tesla sözleşmesini imzaladıktan iki yıl sonra Westinghouse Electric'in başı dertteydi. Londra'daki Barings Bank'in yakın zamanda çöküşü 1890 finansal paniği tetiklemesi sonrası yatırımcıların WE (Westinghouse Electric) şirketinden kredilerini çekmesine neden oldu. Ani nakit kıtlığı, şirketi borçlarını yeniden finanse etmeye zorladı. Yeni borç verenler Westinghouse'un Tesla sözleşmesindeki motor lisans başına telif hakkı da dahil olmak üzere diğer şirketlerin, araştırmaların ve patentlerin satın alınmasında aşırı harcama gibi görünen miktarları kesmesini istedi. Bu noktada, Tesla indüksiyon motoru başarısız olmuş ve geliştirilme aşamasında kalmıştı. Westinghouse, motorun az sayıda çalışan örneği olmasına ve bu motoru çalıştırmak için gerekli olan çok fazlı güç sistemlerinin daha az sayıda olmasına karşın yıllık 15.000 $ telif ücreti ödüyordu. 1981'in başında George Westinghouse, Tesla'ya malî zorluklarını kesin olarak açıkladı. Eğer borç verenlerinin taleplerini yerine getirmezse, Westinghouse Electric'i artık kontrol edemeyeceğini ve Tesla'nın da artık gelecekteki telif haklarını toplamak için "bankacılarla uğraşmak" zorunda kalmayacağını söyledi. Westinghouse'a sahip olmanın avantajları, motorun şampiyonluğunu sürdürmeye devam etmesi büyük olasılıkla Tesla'ya açık gözüküyordu ve şirketi sözleşmedeki telif ödeme koşulundan çıkarmayı kabul etti Altı yıl sonra Westinghouse, Tesla'nın patentini General Electric (1892 yılında Edison ve Thomson-Houston birleşmesinden oluşan bir şirket) ile imzalanan patent paylaşım anlaşmasının bir parçası olarak 216.000$'lık toplu ödeme için satın alacaktı.

New York laboratuvarları

Tesla'nın AA patentlerini lisanslamasından elde ettiği para, onu bağımsız olarak zenginleştirdi ve kendi hisselerini sürdürmesi için ona zaman ve fon sağladı. 1889 yılında Tesla, Liberty Sokağı'ndaki Peck ve Brown'un kiraladığı dükkândan taşındı ve gelecek 12 yıl boyunca Manhattan'daki bir dizi atölye ve laboratuvar alanında çalışacaktı. Çalıştığı alanlar arasında 175 Grand Street'teki (1889-1892), 33-35 Güney Beşinci Cadde'de dördüncü kattaki (1892–1895) ve 46 & 48 Doğu Houston Street'te altıncı ve yedinci katlardaki laboratuvarlar (1895-1902) bulunuyordu. Tesla ve onun işe aldığı çalışanları bu atölye çalışmalarında en önemli çalışmalarından bazılarını yürütecekti.

Tesla bobini

1889 yazında Tesla, Paris'teki 1889 Exposition Universelle'a yolculuk yaptı ve Heinrich Hertz'in radyo dalgalarını da içerdiği elektromanyetik radyasyonun varlığını kanıtlayan 1886-88 yılları arasındaki deneylerini öğrendi. Tesla bu yeni keşfi "canlandırıcı" buldu ve onu tamamen keşfetmeye karar verdi. Deneyleri tekrarlayarak ve daha sonra onları genişleterek Tesla, geliştirilmiş bir ark aydınlatma sisteminin bir parçası olarak geliştirdiği, yüksek hızlı bir alternatöra sahip Ruhmkorff bobinine güç vermeye çalıştı. Ancak yüksek frekans akımının demir çekirdeği aşırı ısıttığını ve bobindeki birincil ve ikincil sargılar arasındaki yalıtımı erittiğini buldu. Tesla, bu sorunu birincil ve ikincil sargılar ile bobinin içinde veya dışında farklı pozisyonlara hareket ettirilebilen bir demir çekirdek arasındaki yalıtım malzemesi yerine hava boşluklu Tesla bobini ile çözdü.[95]Ayrıca Tesla Bobini,Nicola Tesla tarafından 1891 yılında icat etmiştir.

Vatandaşlığı

30 Temmuz 1891 tarihinde Tesla, 35 yaşındayken Amerika Birleşik Devletleri'nin vatandaşı oldu.[97] Aynı yıl, kendi Tesla bobininin patentini aldı.

Kablosuz aydınlatma

1890'dan sonra Tesla, Tesla bobini ile üretilen yüksek AC voltajlarını kullanarak indükleyici ve kapasitif kavramayla güç iletmeyi denedi. Yakın alanda indükleyici ve kapasitif bağlantıya dayanan bir kablosuz aydınlatma sistemi geliştirmeye çalıştı ve Geissler tüplerini ve bir aşamadan itibaren akkor ampullerini yakarak halka açık gösteri yaptı. Son on yılın çoğunu, bu yeni aydınlatma şeklindeki varyasyonlar üzerinde çeşitli yatırımcıların yardımıyla çalışmak için harcadı, ancak bu girişimlerin hiçbirinden bulgularından ticarî bir ürün çıkarmayı başaramamıştı.


1893 yılında St. Louis, Missouri'de; Philadelphia, Pensilvanya'daki Franklin Institute ve National Electric Light Association'da Tesla, izleyicilerine "kabloları kullanmadan anlaşılabilir sinyaller gönderebileceğini veya her mesafeye güç aktarabileceğinden emin olduğunu" söyledi.

1892-1894 yılları arasında Tesla, günümüzde IEEE'nin (Radyo Mühendisleri Enstitüsü ile beraber) öncülüğünü yapan Amerikalı Elektrik Mühendisleri Enstitüsünün başkan yardımcılığını yaptı.

Buharla çalışan salınımlı jeneratör

Alternatif akım üretmek için daha iyi bir yol bulmaya çalışan Tesla, buharla çalışan pistonlu bir elektrik jeneratörü geliştirdi. 1893 yılında patentini aldı ve o yıl Chicago Kolomb Dünya Fuarı'nda tanıttı. Manyetik armatür yüksek hızda yukarı ve aşağı titreşti ve alternatif bir manyetik alan oluşturdu. Bu, tel bobinleri bitişik olarak yerleştirilen indüklenmiş alternatif elektrik akımıydı. Buhar motoru/jeneratörün karmaşık parçalarıyla uzaklaşsa da asla elektrik üretmek için uygun bir mühendislik çözümü olmadı.

Çok Fazlı Sistem ve Kolomb Fuarı

1893 yılının başında Westinghouse mühendisi Benjamin Lamme, Tesla'nın endüksiyon motorunun verimli bir versiyonunu geliştirmede büyük ilerleme kaydetti ve Westinghouse Electric, tüm çok fazlı AA sistemlerini "Tesla Çok Fazlı Sistemi" olarak markalaştırmaya başladı. Diğer AC sistemlerine göre Tesla'nın patentlerine öncelik veriyorlardı.

Westinghouse Electric, Tesla'nın şirketin elektrik sergilerine adanmış bir binada geniş bir alana sahip olduğu Chicago'daki 1893 Kolomb Dünya Fuarına katılmasını istedi. Westinghouse Electric, fuarı alternatif akımla aydınlatmak için bir teklif kazandı ve bu, Amerikalı kamuoyuna tam entegre bir alternatif akım sisteminin güvenliğini, güvenilirliğini ve verimliliğini gösterdiği için AA gücünün tarihinde kilit bir olaydı.Tesla, daha önce Amerika ve Avrupa'da gerçekleştirdiği bir gösteriyi kullanarak alternatif akımla ve kablosuz aydınlatma sistemiyle ilgili bir dizi elektriksel etki gösterdi. Yüksek voltajlı ve yüksek frekanslı alternatif akım kullanarak kablosuz bir gaz deşarj lambası aydınlattı.

İcatları

Nikola Tesla'ya göre bu doğru akım uygulanan doğru sistem değildir. Hem jeneratör (üreteç) hem de motordaki komütatörü ortadan kaldırmak ve alternatif akımı tüm sistemde kullanmak daha akla uygun gelmekteydi. Fakat hiç kimse alternatif akımda çalışabilen bir motoru oluşturmamıştı ve Nikola Tesla bu sorunu çok düşündü. 1882'nin Şubat ayında, Budapeşte'nin bir parkında Szigetti adında bir sınıf arkadaşı tüm elektrik endüstrisinde devrim yapacak olan "Dönen Manyetik Alan"ı bulmuştu. Dönen elemana bağlantı gereği olmayacaktı. Komütatör yoktu artık.

Daha sonradan tüm alternatif akım elektrik sistemlerini tasarladı. Alternatörler, elektrik enerjisinin ekonomik iletimi ve dağıtımı için gerilim yükseltici ve alçaltıcı transformatörler ve mekanik güç sağlamak için alternatif akım motorları. Dünyanın her tarafında harcanıp giden su gücünün bolluğundan esinlenip, gerekli olan yerlere enerji dağıtabilen hidroelektrik santralleriyle bu büyük gücün elde edilmesini tasarladı. Budapeşte'de "Bir gün Niagara Şelaleleri'ni elektrik elde etmek için kullanacağım" diyerek dinleyenleri şaşırttı. Üstelik, Tesla alternatif akımın (AC) güvenli olduğunu göstermek için bedenine tam 250.000 voltluk elektrik vermiştir.

Floresan , radar, MRI, Nikola Tesla'nın teorileri kaynaklık edinilerek yaratılmış projelerdir.

Kendi deyimiyle zihninde çakan şimşekler çoğu zaman rehberi olmuştur. Bunlardan ışık patlamaları olarak bahseder;

...Bu ışık patlamalarını hâlâ zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Ama artık eskisi kadar heyecan verici değil bu, eskiye nazaran daha etkisiz. Gözlerimi kapattığımda, ilk önce mutlaka çok koyu ve tek tonlu bir mavi fon görüyorum. Tıpkı açık ama yıldızsız bir gecede olduğu gibi. Birkaç saniye içinde bu alan parıltılar saçan ve bana doğru ilerleyen yeşil ışıltılarla doluyor. Neden sonra sağ tarafımda birbirine paralel ve yakın ışınların oluşturduğu iki ayrı sistem görüyorum. bu iki sistem birbirleri ile dik açı oluşturacak şekilde duruyorlar; sarı, yeşil ve altın renklerinin hakim olmasına karşın, her türlü rengi içeriyorlar. Sonra bu çizgiler daha da parlaklaşmaya başlıyor ve her yere parıltılar saçan belirgin noktalar serpiliyor. Bu resim yavaş yavaş görüntü alanımdan çıkıyor ve sola doğru kayarak yok olup gidiyor, yerini pek de hoş olmayan ölü bir griliğe bırakıyor. burayı çabucak kabaran ve kendilerine canlı formlar vermeye çalışıyormuş gibi duran bulutlar doldurmaya başlıyor. İşin ilginç yanı şu ki, ikinci aşamaya geçilinceye değin bu griliği belirgin bir şekle benzetemiyorum. Her seferinde, uyuyakalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin ya da insanların görüntüleri canlanıyor. onları gördüğüm anda anlıyorum ki bilincimi yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa ya da bunu reddediyorlarsa biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor...„

O günlerde genellikle doğru akım, ısıtmaya, aydınlatmaya, güç sağlamaya ve iletmeye en uygun yol olarak bilinirdi. Fakat doğru akımla direnç kayıpları o kadar büyüktü ki, her mil kare için bir güç santraline gerek vardı. İlk akkor ampuller (110 Volt'ta), güç santraline yakın olsalar bile parlak ve bir milden daha uzaklıktakiler ise kaybolan güce bağlı olarak sönük yanıyorlardı.

Elektrik mühendisliğini bırakıp, 1884'te cebinde sadece 4 sentle New York'ta gemiden ayrıldı. Tecrübesi onu doğru akım motorları ve dinamolardaki komütatör sorunlar yaratan, gereksiz bir karışıklık inandırmıştı. Doğru akım üretecinin bir komütatörle dış devrede tamamen aynı yöne akan dalga dizileri şeklinde alternatif akım oluşturduğunu gördü. Motorda dönme hareketini sağlayacak bir doğru akım elde etmek için, yöntem tersine çevrilmeliydi. Her elektrik motorunun endüvisi, motora alternatif akım beslemek için döndüğü anda manyetik yönlerini değiştiren, döner komütatöre sahipti.

Alternatif akım

Bir yıl boyunca, Tesla, bu yabancı ülkede açlıktan korunmak için mücadele etti. Bir süre çukur kazarak geçimini sağladı. Fakat birlikte çalıştığı çukur kazıcı, Western Union'un ustası, yemek saatlerinde Nikola Tesla'nın ilgilendiği yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek, bu konu üzerinde bir plan yaptı. Nikola Tesla'yı A.K.Brown adlı firmanın sahibiyle tanıştırdı. Nikola Tesla'nın parlak planlarıyla büyülenerek, Brown ve bir ortağı büyük bir atılım yapmaya karar verdiler. Ortaya belirli bir miktar para koydular ve Nikola Tesla, Batı Broadway'de bir deney laboratuvarı kurdu. Orada Nikola Tesla jeneratör, transformatörler, iletim (transmisyon) hattı, motorlar ve ışıklar gibi tasarladığı sistemlerin tümünün planlarını hazırladı. Hatta iki ve üç fazlı sistemleri de tasarladı.

Cornell Üniversitesi'nden Profesör W.A. Anthony yeni alternatif akım sistemini sınadı ve derhal Nikola Tesla'nın senkron motorunun en iyi doğru akım motoruna eşit yeterlikte olduğunu açıkladı.

O zaman Nikola Tesla bütün kısımlara sahip tek bir patent altında sistemini tescil ettirmek istedi. Patent Bürosu her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrar etti. Nikola Tesla, 1887'nin Kasım ve Aralık ayında dilekçelerini verdi ve daha sonraki altı ayda yedi tane ABD patenti aldı. 1888'in Nisan ayında çok fazlı sistemini de içeren dört ayrı patent için başvurdu. Bunlar da hızla, bekletilmeden verildi. Yılın sonuna kadar 18 patent daha aldı. Bunları, çeşitli Avrupa patentleri izledi. Bu kadar hızla dağıtılan bu patent çığırının, eşi görülmemişti. Fikirler ilginç ve bir o kadar farklıydı, bir çelişme ya da bir tahmin yoktu. Bu yüzden patentler tek bir tartışma bile yapılmadan verildi.

Bu sırada Nikola Tesla, New York'ta AIEE (Şimdiki IEEE)'nin bir toplantısında çok gösterişli bir konferans verip, tek ve çok fazlı alternatif akım sistemlerinin gösterisini yaptı. Dünya mühendisleri, muazzam gelişmenin kapısını açarak, telle yapılan elektrik enerjisi iletimindeki sınırlamaların giderilmiş olduğunu gördüler.

George Westinghouse, alternatif akım konusunda uzman olan çalışanı William Stanley, Jr. istifa edince, Nikola Tesla'nın çalışmalarını inceleyip ondaki potansiyeli fark etti. laboratuvarlarına gitti ve Nikola Tesla ile tanıştı. Westinghouse, alternatif akım patentleri için bir milyon dolar nakit ve her satış üzerinden 2,5 dolar teklif etti. Ve Tesla'yı 1 yıllık işe aldı.

Ülke çapındaki Westinghouse yatırımlarının başarısı, gelişen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için General electric, Westinghouse'dan bir lisans almak zorunda kaldı.

Bazı kaynaklarda Westinghouse'un iflasın eşiğine geldiği için Tesla'dan sözleşmesinden vazgeçmesi durumunda 1 Milyon dolar ödeme teklif etmiş, Tesla'nın teklifi kabul edip etmediğini bilinmese de kontrattan vazgeçildiği biliniyor.

1890'da, uluslararası Niagara komisyonu elektrik üretmek için, Niagara Şelalelerinin gücünü kullanmak amacıyla çalışmaya başladı. Bilgin Lord Kelvin, komisyonun başkanlığına atandı ve derhal doğru akım sisteminin en iyi olacağına dair açıklamasını yaptı. Fakat güç, 26 mil uzaklıktaki Buffalo'ya iletilecekti. Bu durumda alternatif akımın gerekliliğini kabul etti.

Westinghouse, on tane 5000 beygir gücündeki hidroelektrik jeneratörü için ve General Electric ise iletim hattı için kontrat yaptılar. Bu sistem iletim hattı, yükseltici ve alçaltıcı transformatörler Nikola Tesla'nın 2 faz projesine uygundu. Hareket eden parçaları azaltmak için, dıştan dönen alan ve içi sabit armatürlü, büyük alternatörler planlanmıştı.

O zamana kadar bu büyüklükte bir proje yapılmadığı için, bu tarihi proje heyecan yarattı. Dakikada 250 devir yapan, her biri 1775 amper veren, 2250 Volt'luk on büyük alternatör, iki fazlı 25 Hz (Hertz)'de 50.000 beygir gücü veya 37.000 kW'lık çıkış oluşturuyordu. Rotorların her biri, 3 metre çapında, 4,5 metre uzunluğunda (düşey jeneratörlerde 4,5 metre yükseklik) ve 34 ton ağırlığındaydı. Sabit parçaların her biri 50 ton ağırlığındaydı. Gerilim, iletim için 22.000 Volt'a çıkarıldı.

Nikola Tesla, alternatif akım ve yüksek frekansla ilgili olarak aşağıdaki sözleri söylemiştir;

...Kendi alternatif akım ve yüksek frekans ile ilgili "frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. Ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. Sinir dokularına nüfuz edebilecek miliamperler öldürücü bir etki yaratabilir ama derinin üzerindeki amperler kısa süreler için zarar vermez. Derinin altına sızabilecek düşük akımlarsa, ister alternatif ister doğru akım olsunlar, ölüme yol açabilir...

Uzaktan radyo kontrolü

Sonradan, Telsiz denilen, radyo alanında Nikola Tesla'nın öncülüğü, Mors koduyla yapılan haberleşmeden de ileri gitti. 1898'de New York şehrinin Madison Parkı'nda (Madison Square Garden) telsiz ile uzaktan kontrollü, parlak bir gösteri düzenledi. Geleneksel Elektrik Fuarı'nın geliştiği yer ve genellikle Barnum-Bailey sirkinin çalıştığı büyük alanın ortasına büyük bir tank koydu ve suyla doldurdu. Bu küçük gölün üzerine, yüzmesi için, 1 metre uzunluğunda anten direği olan bir tekne koydu. Teknenin içinde bir radyo alıcısı vardı. Nikola Tesla, seyircilerin isteği doğrultusunda ileri gitme, sağa veya sola dönme, durma, geri gitme, ışıkları yakıp söndürme gibi çeşitli şeyleri uzaktan radyo kontrol sayesinde yaptı. Unutulmaz gösteri tüm seyircileri hayran bıraktığı gibi günlük gazetelerin ön sayfalarında yer aldı..

Yüksek frekans öncülüğü

Nikola Tesla, araştırmalarında yüksek gerilim ve yüksek frekansın bilinmeyen alanlarına daha çok yer verdi. Yüksek frekans cihazlarını kullanırken, bir elini daima cebinde tutardı. Bütün laboratuvar asistanlarına bu ön tedbiri almalarında ısrar ederdi ve bu kural, bugüne kadar daima gerilim bakımından tehlikeli cihaz etrafındaki uyanık araştırıcılar tarafından da uygulanmaktadır. O zaman yararlanılmamış olmasına rağmen, Nikola Tesla'nın yüksek frekans ve yüksek gerilim alanındaki keşifleri, modern elektroniğin yolunu açtı. Bir yüksek frekans transformatörü ile (Nikola Tesla Bobinleri - Nikola Tesla Coils) çıplak elinde tuttuğu gazlı tüpü yakacak şekilde vücudundan, zarar vermeden, yüksek gerilimli akım geçiriyordu. O günlerde Nikola Tesla, aslında neon tüpünün ve floresan lambanın aydınlatmasını gösteriyordu.

Bazen, frekans aralığının alt ve üst kısımlarında yaptığı denemeler, Nikola Tesla'yı keşfedilmemiş bölgelere yöneltti. Mekanik ve fiziksel titreşimlerle çalışırken, Houston Caddesi'ndeki yeni laboratuvarının etrafında hakiki bir depreme neden oldu. Binanın doğal rezonans frekansına yaklaşan, Nikola Tesla'nın mekanik osilatörü, eski binayı sarsarak tehdit etti. Bir blok ileride, polis karakolundaki eşya esrarengiz bir şekilde dans etmeye başladı. Böylece, Nikola Tesla, rezonans, vibrasyon ve "doğal 7 periyot"a ait matematiksel teorileri ispatladı.

Dünya çapında telsiz

Long Island'ın tepelik bölümünde, Wardenclyffe yakınında yavaş yavaş yükselen garip yapı bütün seyredenlerin ilgisini çekerdi. Tek parça olması dışında, büyük bir mantara benzeyen yapı, yerdeki kısmı geniş ve 62 metre yukarısındaki tepe noktasına doğru daralan, kafes şeklinde bir iskelete sahipti. Tepede 30 metre çapında bir yarım küreyle örtülüydü. İskelet, bronzdan kalın civata ve bakır lambalarla birbirine bağlanmış, sağlam ağaç kolonlarından yapılmıştı. Yarım küre şeklindeki tepe, üstten yüzeysel olarak bakır bir elekle kaplıydı. Tüm yapıda demir metali yoktu.

Mimar Standford White, konuyla o kadar ilgilendi ki, en iyi yardımcısı W. D. Crow'u görevlendirerek proje işini ücretsiz yaptı.

34'üncü caddedeki eski Waldorf-Astoria otelinde oturan Nikola Tesla, her gün taksiyle, çarklı araba vapuruna binerek Long Island şehrine giderek, oradan da Long Island demir yoluyla Shoreham'e aktarma yaparak inşaata gidiyordu. Proje kontrolünün aksamaması için, trenin yemek servisi onun için özel yemek hazırlıyordu.

Büyük kulenin yakınında, 30 metre karelik tuğla bina tamamlandığı zaman, Nikola Tesla Houston Caddesi'ndeki laboratuvarını binaya taşımaya başladı. Bu sırada radyo frekans jeneratörleri ve onları çalıştıran motorların yapımında bazı gecikmelerle karşılaşıldı. Birkaç camcı, planları hazır olan özel tüpleri şekillendirmeye çalışıyorlardı.

Dünya'nın en güçlü vericisi

Yüksek gerilim ve yüksek frekanslı elektrik iletimi konusundaki araştırmalar, Nikola Tesla'yı Colorado Springs yakınlarındaki bir dağın üzerine Dünya'nın en güçlü radyo vericisini kurup çalıştırmaya yöneltti. 60 metrelik direğin etrafında, 22,5 metre çapında, hava çekirdekli transformatörü yaptı. İç kısımdaki sekonder 100 sarımlı ve 3 metre çapındaydı. Üreticisi, istasyondan birkaç mil uzaklıkta bulunan enerjiyi kullanırken, Nikola Tesla ilk insan yapımı şimşeği oluşturdu. Bir direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır küreden, 30 metre uzunluğunda, kulakları sağır eden şimşekler çaktı. 40 km uzaklıktaki kasabalarda bile bu gök gürültüsünün işitildiği kaydedilmiştir. 100 milyon Volt değerinde gerilim kullanılıyordu.

İlk denemesinde, vericideki güç jeneratörünü yaktı. Fakat tamir ederek 26 mil uzağa, gücü telsiz ile iletebilince dek deneylerine devam etti. O uzaklıkta, toplam 10 kW'lık 200 tane akkor ampulü yakmayı başardı. Daha sonra, kendi patentleriyle meşhur olan Fritz Lowenstein, Nikola Tesla'nın yardımcısı iken bu gösterişli başarıya şahit oldu.

1899'da alternatif akım patentleri için Westinghouse'dan aldığı paranın sonunu harcadı. Albay John Jacob Astor, onu mali yönden kurtarmaya geldi ve Colorado Springs'deki denemeleri için 30.000 dolar destek verdi. Sonra bu para da bitti ve Nikola Tesla, New York'a geri döndü.

J.P. Morgan, gösterişli başarıları ve şahsiyeti dolayısıyla, Nikola Tesla'nını hayranı olmuştu. Nikola Tesla, kısa zamanda J.P. Morgan'ın sürekli misafiri oldu. Kusursuz giyinişli, birkaç dilde yaptığı kültürlü konuşması ve medeni davranışıyla gösterişli centilmen Nikola Tesla, New York sosyetesinin gözdesi oldu.

İyonosfer çalışmaları, radar ve türbinler

Nikola Tesla Dünya'nın katmanlarından biri olan iyonosferin insanlığın yararına kullanabileceğini söyleyen ve bunu ispatlayan bilim adamıdır. İyonosfer, 19. yüzyılda keşfedilmiştir, Dünya'nın üzerinde bulunan üçüncü sıra katmandır ve Nikola Tesla'yı ilgilendiren en önemli özelliği elektrik enerjisinin ve radyo, ses ve elektro manyetik dalgaların kablosuz olarak çok uzak bir noktadan diğer noktaya taşımasını sağlamaktadır.

Nikola Tesla, iyonosfer ile ilgili çok fazla araştırma yaparak ilk radyo yayın merkezi ve kablosuz elektrik taşıma merkezi olan Shoreham, Long Island'da 1901 ile 1905 yılları arasında Wardenclyffe Kulesi'ni inşa etti.

Radyo frekans alternatörü

1890'da Nikola Tesla yüksek frekans alternatif akım üreteçlerini yapmıştı. 184 kutuplu olan bir tanesi 10 kHz'lik çıkış veriyordu. Daha sonra, 20 kHz'e kadar yüksek frekansları elde etti. Ancak on yıl kadar sonra 50 kW çıkışlı radyo frekans üretecini Reginald Fessenden geliştirdi. Bu makine, General Electric tarafından 200 kilo Watt'a çıkarıldı ve Fessenden'in ilk alternatörlerini kuran, çalışmasını kontrol eden adamın adı verilerek, Alexanderson alternatörü satışa çıkarıldı.

Hemen hemen dünya kablolarının çoğunu elinde tutan İngiliz iş adamlarının, bu makineye ait patentleri elde etmek üzere olduklarını görünce, Amerika Birleşik Devletleri Donanması'nın acele çağrısıyla "Radio Corporation of America (RCA)" şirketi kuruldu. Yeni firmanın 1919'da kurulmasıyla, Marconi Wireless Telegraph Co. of America firmasının güçlü fakat yetersiz, Marconi kıvılcımlı vericileri, çok başarılı olan radyo frekans alternatörleri ile yer değiştirdiler.

Birincisi N.J. New Brunswick'te kuruldu. 200 kilo Watt'da ve 21,8 kilo Hertz frekanslı titreşim oluşturdu ve ticari işte kullanıldı. Bu ilk, sürekli, güvenilir Atlantik aşırı radyo servisiydi. Bu alternatörler, Nikola Tesla'nın kulesinin yerine, radyo merkezinin tüm güçlerini sağladı. Böylece Nikola Tesla'nın Dünya çapında telsiz hayali, 30 yıl sonra, icat ettiği vericinin kullanılmasıyla yeniden gerçekleştirildi.

Tesla'nın ölümünden 5 ay sonra Amerikan Yüksek Mahkemesi daha önce Amerikan Patent Ofisi tarafından Marconi adına onaylanan kablosuz iletişim tekniğinin geçersiz olduğuna ve patent hakkının Nikola Tesla'ya ait olduğuna karar vermiştir.

Uzaktan kumanda, kozmik ses dalgaları ve uzay

1898 yılında ilk defa uzaktan kumanda ile yönetim sistemini bir araca uygulamıştır. Mayıs, 1898'de Madison Square Garden'da dünyaya bu buluşunu tanıtmıştır. Bahsi geçen araç su üstünde hareket eden ve uzaktan kumanda ile yönetilebilen bir bottur. Projelerinin tanıtımında afili yöntemler uygulayan Nikola Tesla'yı izleyen herkes Nikola Tesla'nın bunu beyin gücüyle yaptığına inanmıştır. Daha sonra Nikola Tesla uzaktan kumandayı açıklamıştır.

Bir sene sonra Nikola Tesla uzaydaki hayatın varlığı ile de yakından ilgilenmiş. Dünya'da ilk defa 1899 yılının Mart ayında kendi laboratuvarından uzaya ses dalgaları göndermiştir. Uzaydan kozmik ses dalgalarının kaydını yapmıştır. Bunun duyurusunu yaptığında bilim çevresinden ilgi ve destek görememesinin sebebi o yıllarda kozmik radyo dalgalarının bilim camiasında yeri olmamasıdır.

1917'nin Ağustos'unda uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga darbeleri gönderip, yansıyan kısa dalga darbelerinin bir flüoresan ekran üzerinde toplanmasıyla izlenebileceklerini açıklamıştır.

Kişiliği

Nikola Tesla hiç evlenmemiştir. Bekar ve aseksüel olmasının bilimsel yeteneklerine yardımcı olduğunu düşünüyordu. Kolay öfkelenen Nikola Tesla ile Thomas Edison, Waterside Enerji Tesisi ve Allis Charmes Fabrikası'ndaki araştırmalarında onunla çalışan bazı mühendis ve yardımcıları arasında ortaya çıkan sürtüşme, aleyhine oldu. Bugün, düz rotorlu Nikola Tesla türbinlerinin sonucu hakkında hiçbir bilgimiz yoktur.

Yıllar geçtikçe, ondan, gittikçe daha az haber alınmaya başlandı. Bazen gazeteci ve biyografi yazarları onu arayıp röportaj yapmak istiyorlardı. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı, aldatıcı hayalciliğe yöneldi. Not alma alışkanlığı edinmemişti. Her zaman tüm araştırma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti. 150 yıl yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını yazacağını söyledi. II. Dünya Savaşı sırasında öldüğü zaman, kasasına askeri yöneticiler el koydular ve kayıtların cinsine ait herhangi bir şey duyulmadı.

Nikola Tesla'nın kendine özgü bir tutarsızlığı da, kendisine iki şeref unvanı verildiği zaman ortaya çıktı. Birini reddetti. 1912'de Nikola Tesla ve Thomas Edison'un 40.000 dolarlık Nobel Ödülü'nü paylaşmaya seçildikleri açıklandı. Nikola Tesla, bu ödülü de reddetti. Her nasılsa, Thomas Edison'u sevenler tarafından kurulan AIEE Edison madalyasını 1917'de Nikola Tesla'ya layık görüldüğünde, bunu kabul etmeye yanaşabildi.

...Beş duyusunun aşırı hassaslaşması ve bundan dolayı çektiği sıkıntılar konusunda şöyle demiştir; "Yakından ve uzaklardan gelen kükreyen sesler beni korkuya sürüklüyordu ve bunların ne olduğunu bir türlü ayırt edemiyordum. Güneş ışınlarının önü periyodik olarak kesildiğinde bu beynim üzerinde öylesine büyük bir güç alanı yaratıyordu ki kendimden geçiyordum. Bir köprü ya da bunun gibi bir yapının altından geçebilmek için tüm irademi zorlamam gerekiyordu çünkü kafatasım üzerinde dayanılmaz bir basınç hissediyordum. Karanlıkta bir yarasa kadar duyarlı olabiliyordum, metrelerce uzaklıktaki bir nesnenin varlığını alnımda hissettiğim bir ürperti sayesinde fark edebiliyordum...

Nikola Tesla ve Thomas Edison

Nikola Tesla'nın aradığı fırsat ve şans kolayca eline geçmedi. O zamanlar New York'ta Pearl Caddesi'ndeki ilk laboratuvarında akkor lambası için pazar aramakla meşgul olan Thomas Edison'a rastladığı zaman Nikola Tesla, gençlik heyecanıyla, kendisinin bulduğu alternatif akım sisteminin açıklamasını yaptı. Edison, "Sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun" dedi.

Tesla, Edison’a çalışmalarından ve alternatif akım planından bahseder. Edison alternatif akımla fazla ilgilenmez ve Tesla'ya bir görev verir.

Tesla, Edison tarafından kendisine verilen görevi her ne kadar sevmemiş olsa da Edison'un kendisine 50.000 dolar vereceğini öğrenince görevi birkaç ay içinde tamamlar. Doğru akım santralindeki sorunları çözmüştür. Edison’un kendisine söz verdiği ücreti talep ettiğinde, Edison şaşırmış bir şekilde “tam bir Amerikalı gibi düşünmeye başladığında Amerikan şakalarından da anlayabileceğini” söyler ve bir ücret ödemez. Tesla derhal istifa eder. Kısa süren birlikte çalışma dönemini, uzun süreli bir rekabet izleyecektir.

Nikola Tesla ve J.P. Morgan

1904'ün Mart ayında, Elektrik Dünyası ve Mühendisliği Dergisinde, Nikola Tesla, Kanada Niagara enerji firmasının telsiz enerji iletimi sistemini uygulamasını istediğini ve bunun için 10 milyon Volt'luk gerilimde 10.000 beygir gücü dağıtabilecek bir sistem kullanmayı istediğini açıkladı.

Niagara Projesi kâğıt üzerinde belirtildiği gibi asla gerçekleşmedi fakat küçük bir elektrik santrali kuruldu. Fakat, gösterişli Long Island'ın kaderine etki yaptı.

Tesla'nın en önemli projesi Kablosuz Enerji İletişimi idi. 20 adet ampulü kablo olmadan 25 mil uzaktan yakabildiği kayıtlara geçmiştir.

Nikola Tesla, ilk defa elektriğin bir kaynaktan çevreye yayılarak kablosuz ve çok yüksek miktarlarda iletimini söylemiştir. Kağıt üstünde bunu ispatlayan Nikola Tesla daha sonra yaptığı deneylerle de bunu göstermiştir. Kendisinin elinde kablosuz yanan bir ampül tutan fotoğrafı bulunmaktadır. Bu projenin patentini aldıktan sonra Nikola Tesla'nın en büyük destekçisi J.P. Morgan bu kablosuz enerji iletimi ile şirketin ekonomisinin batacağını anlamış ve finansman desteğini kesmiştir. Eğer destek o gün kesilmeseydi, günümüzde insanlar elektriği ücretsiz bir şekilde kablosuz olarak kullanabilecekti.

Öngörü Yeteneği

Bu sırada Elektro-adam Nikola Tesla (1904), Mors koduyla sınırlı olan büyük endüstrinin geleceğine ait, uzak görüşünü açıklayan kuramsal broşürünü yayınladı. Bu broşür, Nikola Tesla'nın kahin olduğuna herkesi inandırdı. "Dünya çapında telsiz sistemi"nde, çeşitli olanakları sağlayacak olan özellikler açıklanıyordu. Broşürde, telgraf, telefon, haber yayını, borsa görüşmeleri, deniz ve hava trafiğine yardım, eğlence ve müzik yayını, saat ayarı, resimli telgraf, telefoto ve teleks hizmetleri ile, Nikola Tesla'nın sonradan oluşumunu gördüğü radyo sitesi anlatılıyordu.

Ölümü ve sonrası

Sıra dışı bir karaktere sahip olan Tesla, para yönetiminde hiçbir zaman başarılı olamadı. Hayatının son yıllarını borçlarından kaçmak için sürekli otel değiştirerek geçirdi. 7 Ocak 1943 tarihinde 86 yaşındayken New Yorker Oteli'nin bir odasında kalp yetmezliği sebebiyle hayata veda etti. Ölmeden önce Teleforce silahı adını verdiği bir çalışma yürütmekte olan Tesla'nın bütün dokümanlarına ABD hükümeti tarafından el konuldu.

Tesla'nın geride bıraktıkları ile en çok ilişkilendirilen kurum Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü oldu. Tesla'dan geride kalanlar üzerinde çalışmalara devam edildiği ve geliştirilen teknolojiler olduğu söylentileri bulunmaktadır.


Yayınlar

A New System of Alternating Current Motors and Transformers, American Institute of Electrical Engineers, May 1888.

Selected Tesla Writings, Written by Tesla and others,.

Light Without Heat, The Manufacturer and Builder, January 1892, Vol. 24

Biography - Nikola Tesla, The Century Magazine, November 1893, Vol. 47

Tesla's Oscillator and Other Inventions, The Century Magazine, November 1894, Vol. 49

The New Telegraphy. Recent Experiments in Telegraphy wih Sparks, The Century Magazine, November 1897, Vol. 55

Kitaplar

Adam Fawer'in yazdığı Empati adlı romanın bir bölümünde Nikola Tesla ile ilgili bilgi verilmektedir.

Anderson, Leland I., "Dr. Nikola Tesla (1856–1943)", 2d enl. ed., Minneapolis, Tesla Society. 1956.

Auster, Paul, "Moon Palace", 1989. Tesla'nın hikâyesini anlatır.

Cheney, Margaret, "Tesla: Man Out of Time", 1981. ISBN 0-13-906859-7.

Childress, David H., "The Fantastic Inventions of Nikola Tesla," 1993. ISBN

Glenn, Jim, "The Complete Patents of Nikola Tesla," 1994. ISBN

Jonnes, Jill "Empires of Light: Edison, Tesla, Westinghouse, and the Race to Electrify the World". New York: Random House, 2003. ISBN

Martin, Thomas C., "The Inventions, Researches, and Writings of Nikola Tesla," 1894 . ISBN X

O'Neill, John Jacob,"Prodigal Genius," 1944. Paperback reprint 1994, ISBN 978-0-914732-33-4. (ed. Prodigal Genius burada online olarak hazır durumda)

Lomas, Robert,"The man who invented the twentieth century : Nikola Tesla, forgotten genius of electricity," 1999. ISBN

Ratzlaff, John and Leland Anderson, "Dr. Nikola Tesla Bibliography", Ragusan Press, Palo Alto, California, 1979, 237 sayfa.

Seifer, Marc J., "Wizard, the Life and Times of Nikola Tesla," 1998. ISBN (HC), ISBN (SC)

Tesla, Nikola, "Colorado Springs Notes, 1899–1900", ISBN X

Trinkaus, George "TESLA: The Lost Inventions", High Voltage Press, 2002. ISBN 0-9709618-2-0

Valone, Thomas, "Harnessing the Wheelwork of Nature: Tesla's Science of Energy," 2002. ISBN

Hunt, Samantha, "The Invention Of Everything Else" , 2009 , ISBN 978-605-5162-02-3

Filmografi

David Bowie tarafından 2006 yılında "The Prestige" (Prestij) filminde canlandırıldı.

Tesla'nın hayatını anlatan en azından iki tane film var. Birincisi, 1977 yılında TV için yapılmıştır. Tesla'yı Rade Šerbedzija canlandırmıştır. 1980 yılında Orson Welles tarafından Tajna Nikole Tesle (Nikola Tesla'nın Gizli Yaşamı) tekrarda filme alınmıştır. Krsto Papic tarafından yönetilmiş, Petar Bozovic tarafından oynanmıştır.

Tesla: Master of Lightning, (Tesla : Yıldırım Ustası) Robert Uth tarafından 2003 yılında yapılıp, Stacy Keach Tesla'yı seslendirmiştir.

"Tesla: Master of Lightning" (Tesla : Yıldırım Ustası) 1999. ISBN (Kitap) ISBN (PBS Video)

Lost Lightning: The Missing Secrets of Nikola Tesla (Kayıp Yıldırım : Nikola Tesla'nın Aranan Sırları)( (Google Video'da)

2020 yılında Doctor Who adlı Britanya bilim kurgu dizisinin bir bölümünde Goran Višnjic tarafından canlandırılmıştır.

15 Temmuz 2020

Galileo Galilei

Galileo Galilei (15 Şubat 1564 - 8 Ocak 1642), İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçi. 



Rönesans'ın bilimsel devrimine büyük katkıda bulunan bilim insanına “gözlemsel astronominin babası”, “modern fiziğin babası” ve “bilimin babası” gibi isimler takılmıştır. Gözlemsel astronomiye katkılarının arasında Venüs'ün evrelerinin teleskobik kanıtı, Jüpiter'in en büyük dört uydusunun keşfi (Galileo'nun uyduları adı verilmiştir), güneş lekelerinin gözlemi analizi bulunmaktadır. Galileo ayrıca uygulamalı bilim ve teknoloji alanında da çalışmış ve geliştirilmiş bir askeri pusula gibi başka aletler icat etmiştir.

Galileo'nun güneş merkezciliği ve Kopernikçiliği yaşadığı dönemde daha çok dünya merkezcilik ve Tycho sistemi yaygın olduğu için tartışma konusu olmuştur. Astronomlar ona sık sık karşı çıkmış ve güneş merkezli bir sistemin yıldızsal paralaks gözlemlenmediği için mümkün olmadığını savunmuşlardır. Bu konu 1615 yılında Roma engizisyonu tarafından soruşturulmuştur ve bunun yalnızca bir olasılık olduğu sonucuna varılmıştır. Galileo daha sonrasında "İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog" kitabında bu görüşünü savunmuştur. Kitabın Papa 8. Urban'a ve Cizvitler'e bir saldırı niteliğinde olduğu düşünülmüş ve Galileo itibar kaybetmiştir. Engizisyon tarafından yargılanan Galileo'nun dalalet suçu işlediğinden şüphelenilmiş ve Galileo hem yazdıklarından caymaya zorlanmış hem de hayatının geri kalanını ev hapsinde geçirmeye mahkûm edilmiştir. Ev hapsindeyken en başarılı çalışmalarından olan İki Yeni Bilim'i yazmış ve bu kitapta kırk yıl öncesinde yaptığı kinematik ve maddelerin kuvveti ile ilgili çalışmalarına yer vermiştir.



Gençliği ve ailesi
Galileo, 15 Şubat 1564 tarihinde, o dönemde Floransa Dükalığı'na ait olan Pisa'da doğmuştur. Altı kardeşin en büyüğü olan Galileo'nun babası ünlü bir lavtacı ve müzisyen olan Vincenzo Galilei ve annesi Giulia Ammannati 1562 yılında evlenmişti. Galileo babasından erken yaşta lavta tekniği, otoriteyi sorgulama yetisini, dikkatli ölçüm ve deney yapma, ritmi müzikal bir şekilde irdeleme ve matematik ile deneysel yollarla sonuca ulaşma becerilerini aldı. Galileo'nun beş kardeşinden ikisi bebekken öldü. Diğerlerinden en küçüğü Michelangelo da yetenekli bir lavtacı ve müzisyen oldu, ancak Galileo'nun gençliğinde mali sıkıntılara yol açtı. Michelangelo babası tarafından kayınbiraderlerine söz verilmiş olan başlık paralarının kendine düşen kısmını ödeyemedi ve ona bu yüzden davalar açıldı. Galileo da zaman zaman kardeşine müzikal projeleri için borç verdi. Bu mali sıkıntılar Galileo'da erken yaşta para edecek buluşlar yapma isteği doğurmuştur.

Galileo sekiz yaşındayken ailesi Floransa'ya taşındı, ancak o iki yıl Jacopo Borghini ile yaşadı. Daha sonra Floransa'nın 35 kilometre güneybatısındaki Vallombrosa'daki Camaldolese Manastırı'nda eğitim gördü.

Galileo'ya büyük büyük dedesi Galileo Bonaiuti'nin adı verilmiştir. Bonaiuti 1370-1450 yılları arasında Floransa'da yaşamış olan bir doktor, üniversite hocası ve siyasetçi idi. 14. yüzyılın sonunda ailenin soyadı Bonaiuti'den Galilei'ye çevrilmiştir. Galileo, tıpkı kendinden 200 yıl önceki Bonaiuti gibi Floransa'daki Santa Croce Bazilikası'na gömülmüştür.

Koyu ve dindar bir Katolik olmasına rağmen Galileo Marina Gamba ile evlilik dışı üç çocuk yapmıştır. Virginia (1600) ve Livia (1601) adında iki kızları ve Vincenzo (1606) adında bir oğulları olmuştur.

Evlilik dışı doğdukları için Galileo kızlarını evlendirilemez olarak görmüştür. Bu durumun yol açacağı mali sıkıntıları düşünen Galileo kızlarını hayatlarının geri kalanını geçirdikleri Arcetri'deki San Matteo rahibeler manastırına vermiştir. Virginia buraya girdiğinde adını Maria Celeste olarak değiştirmiştir. 2 Nisan 1634'te ölen Virginia Galileo ile birlikte Santa Croce Bazilikası'nda gömülüdür. Livia ise Rahibe Arcangela adını almıştır. Hayatının çoğunu hasta olarak geçirmiştir. Vincenzo ise sonradan Galileo'nun yasal varisi haline getirilmiş ve Sestilia Bocchineri ile evlenmiştir.

Bilim insanı olarak kariyeri
Galileo gençken rahip olmayı ciddi şekilde düşünmüş, ancak babasının teşvikiyle Pisa Üniversitesi'nin tıp bölümüne başvurmuştur. 1581 yılında hava akımlarının harmonik harekete ittiği bir avizenin sallanma uzaklığı ne olursa olsun her zaman aynı hızda sallandığını fark etmiş ve eve döndüğünde iki eşit uzunlukta sarkaç alarak ikisinin farklı sallantı uzaklıklarında bile aynı süre içinde sallandıklarını izlemiştir. Ancak 100 yıl sonra Christiaan Huygens'ın bir sarkacın tautochrone hareketini açıklaması ile doğru bir saat yapılmıştır. Hayatının bu noktasına kadar Galileo ailesi tarafından, bir doktordan daha az para getiren bir kariyer olduğu için matematikten uzak tutulmuştur. Ancak bir geometri dersine girdikten sonra Galileo babasını tıp yerine matematik ve doğa felsefesi okumasına izin vermesi yolunda ikna etmiştir.1583 yılında, patronu olan Toskana Grandükünün emri ile, "3 zar atıldığında toplam 10, neden toplam 9'dan daha sık geliyor?" gibi soruları yanıtlamak üzere, "Zar oyunları üzerine düşünceler" yazısını yayınlayarak olasılık bilimine katkıda bulunmuştur. Termometrenin atası olan termoskopu keşfetmiş ve 1586'da kendi icat ettiği hidrostatik bir denge hakkında bir kitap yazarak bilim dünyasının dikkatini çekmiştir. Galileo ayrıca güzel sanatı kapsayan bir terim olan disegno kavramını da incelemiş ve 1588 yılında Floransa'daki Accademia delle Arti del Disegno'da perspektif ve chiaroscuro hocası olmuştur. Şehrin sanatsal geleneğinden ve Rönesans sanatçılarının yapıtlarından ilham alan Galileo sanatsal bir mentalite geliştirmiştir. Akademide genç bir hocayken Floransalı ressam Cigoli ile arkadaşlık kurmuş ve ressam Galileo'nun ay gözlemlerine bir tablosunda yer vermiştir.



1589 yılında Pisa'da matematik bölümü başkanı oldu. 1591'de babası öldü ve kardeşi Michelagnolo'nun bakımı Galileo'ya düştü. 1592'de Padova Üniversitesi'ne geçerek burada 1610'a kadar geometri, mekanik ve astronomi hocalığı yaptı. Bu dönemde Galileo hem temel bilimlerde (hareketin kinematiği ve astronomi gibi), hem de pratik uygulamalı bilimlerde (örn. maddelerin kuvveti ve teleskopun keşfi) birçok önemli ilerleme kaydetti. İlgi alanlarının arasında matematik ve astronomiye bağlı olan astroloji de vardı.

Galileo, Kepler ve Gelgit teorileri
Kardinal Bellarmine 1615 yılında Kopernik sisteminin 'güneşin dünyanın etrafında dönmediğinin fiziksel bir kanıtı' olmadan savunulamayacağını yazmıştı. Galileo ise kendi gelgit kuramının dünyanın hareketi için gerekli fiziksel kanıtı oluşturduğunu düşünüyordu. Bu kuram onun için o kadar önemliydi ki 'İki Ana Dünya Sistemi Hakkında Diyalog' kitabının başlığını önceden 'Denizin Gelgit Hareketi Üzerine Diyalog' olarak koymayı düşünmüştür. Gelgit hakkındaki kısım Engizisyon'un emriyle kaldırılmıştır.

Galileo için gelgit, dünyanın güneşin etrafında dönerken üzerindeki bir noktanın hızlanıp yavaşlaması nedeniyle denizin sularının ileri geri hareketinden ibaretti. Bu teoriyi ilk defa 1616'da Kardinal Orsini'ye sundu. Bu teori, okyanus havzalarının gelgit zamanlaması ve hızına olan etkisini gözler önüne serdi. Adriyatik Denizi'nin ortası ile uçlarındaki gelgit farkı gibi olayları açıklamakta başarılı olsa da teori gelgitlerin genel nedenini açıklama konusunda başarısızdı.

Teori doğru olsaydı, günde yalnızca bir met olurdu. Ancak Galileo ile çağdaşları bunun yanlış olduğunun farkındaydı, çünkü Venedik'te 12 saat aralıkla günde bir yerine iki met meydana gelmekteydi. Galileo bu hatayı denizin şeklinden ve derinliğinden kaynaklandığı yönünde yorumladı. Galileo'nun bu yorumunun kandırıcı olduğu iddiasına karşı Albert Einstein onun büyüleyici teorilerini geliştirerek bunları dünyanın hareketini kanıtlamak için sorgulamadan kabul ettiğini savunmuştur. Galileo çağdaşı Kepler'in ayın gelgitleri oluşturduğu yönündeki teorisini reddetmiştir. Ayrıca Kepler'in gezegenlerin yörüngesinin eliptik olduğu iddiasını kabul etmemiş ve bunun çember şeklinde olduğunu savunmuştur.

Meteor tartışmaları ve Il Saggiatore
1619 yılında Galileo Peder Orazio Grassi ile bir tartışma içine girmiştir. Meteorların doğası hakkında çıkan tartışma, Galileo'nun 1623'te Il Saggiatore kitabını yayınlamasıyla bilimin kendisi hakkında bir tartışmaya dönüşmüştür. Kitabın baş sayfası Galileo'yu Toscana Grandükasının filozofu ve 'İlk Matematikçisi' olarak tanımlamaktadır.

Il Saggiatore, bilimin nasıl uygulanması gerektiği konusunda Galileo'nun birçok fikrini içerdiği için onun 'bilimsel manifestosu' olarak tanımlanmıştır. 1619 yılının başlarında Peder Grassi anonim olarak '1618 yılının üç meteoru hakkında astronomik bir münazara' adlı broşürünü yayınlamış, o yıl Kasım'da görülen bir meteorun dünyadan sabit bir uzaklıkta bir çemberde, ve aydan daha uzakta hareket ettiğini açıklamıştır.

Grassi'nin görüşleri 'Meteorlar Hakkında Görüş' adlı makalede Galileo ve Mario Guiducci tarafından eleştirilmiştir. Çoğunlukla Galileo tarafından yazılan bu makalede özgür bir meteor teorisi sunulmamış ancak şimdi yanlış olduğu kabul edilen varsayımlara yer verilmiştir. Açılış paragrafında Cizvit Christopher Scheiner ve Collegio Romano'nun profesörlerine hakaret eden makale, Cizvitleri gücendirmiştir. Grassi, öğrencisi Lothario Sarsio Sigensano'nun ismini kullanarak yayınladığı "Astronomik ve Felsefi Denge" adlı makalesinde Galileo'ya karşı çıkmıştır.

Il Saggiatore Galileo'nun bu makaleye cevabı idi. Oldukça yıkıcı olan kitap, bir polemik edebiyat başyapıtı olarak kabul edilmektedir. Sarsi'nin argümanları ağır bir aşağılamaya maruz tutulmuş ve kitap itham edildiği Papa 8. Urban'ı ve genel halkı oldukça mutlu etmiştir. Urban on yıl kadar önce Roma'da Galileo'nun tarafını tutmuştur.

Galileo'nun Grassi ile olan polemiği birçok Cizvit'i gücendirmiş ve fikirlerinden soğutmuştur. Galileo ve arkadaşları daha sonra bu Cizvitlerin mahkûmiyetinde rol oynadığını düşünse de bu yönde fazla delil bulunmamaktadır.



Güneşmerkezcilik hakkındaki uyuşmazlık

Galileo'nun kilise ile münakaşasından önce Katolik dünyasında çoğu eğitimli insan ya Aristoteles'in dünyamerkezli görüşünü veya Tycho'nun güneş ve dünya merkezli teorilerin karışımı olan görüşlerini kabul etmekteydi. Güneş merkezli teorilerin ana sorunu, doğru olması durumunda yıllık bir yıldız paralaksı gözlemlenmesi gerektiği, ancak bunun var olmadığıydı. Bir yıldızın uzaklığıyla bu gözlemin zorluğunun doğru orantılı olması nedeniyle 19. yüzyıla kadar bu gözlemi yapabilecek hassassiyette aletler bulunmuyordu (ancak 17.yüzyılda sapınçın gözlemlenmesi güneşmerkezciliğin kabul edilmesini sağladı). Güneşmerkezci teoriler eski çağlardan beri var olsa da yakın zamanda Nicolaus Copernicus tarafından canlandırılmışlardı. Kopernik, yıldızların çok uzak olması nedeniyle paralaksın önemsiz olduğunu savundu. Ancak Tycho Brahe yıldızların ölçülebilir bir görünür büyüklüğü olması nedeniyle eğer güneşmerkezcilerin savunduğu kadar uzak olsalardı çok büyük olmaları gerektiğini ve güneşten veya herhangi bir gökcisminden daha büyük gözükmeleri gerektiğini savundu. Tycho'nun sisteminde yıldızların Satürn'ün hemen gerisinde olduğunu ve güneşle aynı boyda olduklarını düşünüyordu. O dönemde hiçbir kurum güneşmerkezciliği yalanlamıyordu ve hatta Papa 13. Gregory 1582'de bunu takvimi düzenlemek için kullandı.

Kopernik'ten sonraki yıllarda güneşmerkezcilik tartışmasız bir konuydu, ancak yıldızsal paralaksın yokluğu bunu kabul edilen bir teori olmaktan alıkoydu. Özellikle İtalyanlar için, Karşı Reformasyon'un ertesinde ve 30 Yıllık Savaşlara neden olan olaylardan sonra Papa'ya karşı gelmek tehlikeli bir şeydi. İncil'deki bazı kısımlar da dünyamerkezci teorileri desteklemekteydi. Galileo güneşmerkezciliğin İncil'e karşı gelmediğini savundu. Aziz Augustine'in görüşü olan şiir, şarkı ve eski yazıların her zaman olduğu gibi anlaşılmaması gerektiğini düşündü. Galileo yazarların güneşin doğup battığı sabit bir dünya sisteminden bahsettiklerini ve dönüş hareketi dışında hareketleri açıkladıklarını yazdı.

1615 yılı geldiğinde Galileo'nun güneşmerkezci yazıları Roma Engizisyonu'na verilmişti, ancak asıl suçu İncil'i tekrar yorumlamaya çalışmaktı. Bu Trent Konseyi'nin açık bir reddi ve Protestanlığa yakın bir hareketti. Galileo Roma'ya giderek kendini ve Kopernikçi ve İncil'le ilgili fikirlerini savundu. 1616 başlarında Monsignor Francesco Ingoli Galileo'ya Kopernik sistemini reddeden bir mektup yolladı. Galileo sonradan bu mektubun Kopernik karşıtı hareketi başlattığını düşünmekteydi. Maurice Finocchiaro'ya göre Ingoli büyük ihtimalle Engizisyon tarafından bu konuda uzman görüşünü bildirmek için görevlendirilmişti. Bu mektup güneşmerkezciliğe karşı 18 adet matematiksel ve fiziksel argüman içermekteydi. Öncelikle Tycho'nun argümanlarını ödünç alan mektup özellikle güneşmerkezcliğie göre yıldızların güneşten çok daha büyük olmalarını gerektirdiğini yazdı. Ayrıca dört teolojik argüman içeren makale, 1616'da Engizisyon'un güneşmerkezciliğin felsefi açıdan saçma olduğunu ve kafirce bir teori olduğunu açıklamasına yol açtı.

Papa 5. Paul Kardinal Bellarmine'ye bu bulguyu Galileo'ya ulaştırmasını söyledi ve güneşmerkezcilikten vazgeçme emri vermesini istedi. 26 Şubatta Galileo Bellarmine'nin evine çağrıldı ve 'güneşin evrenin merkezinde durarak dünyanın hareket ettiği fikrinden vazgeçme ve bu konuda hiçbir şey söyleyip yazmama' emri verildi.

Dizin Topluluğu, Kopernik'in De Revolutionibus ve diğer güneşmerkezci yapıtlarını düzeltilene kadar yasakladı. Bellarmine'nin emirleri Galileo'nun güneşmerkezciliği matematik ve felsefe yoluyla savunmasına engel olmuyordu, ancak bunu fiziksel bir gerçek olarak kabul etmesi yasaktı.

İlerdeki on yıl boyunca Galileo tartışmadan uzak durdu. 1623'te bu konuda kitap yazma projesini Kardinal Maffeo Barberini'nin 8. Urban olması ve teşviki ile yeniden canlardırdı. Barberini Galileo'nun arkadaşı ve hayranı idi ve 1616'da mahkûmiyetine karşı çıkmıştı. Galileo'nun kitabı, 'İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog' 1632'de Papa ve Engizisyon'un izniyle basıldı.

Papa Galileo'dan güneşmerkezcilik lehinde ve aleyhinde argümanlar yazmasını ve bunu sadece savunmamasını istemişti. Ayrıca kendi görüşlerinin de kitapta bulunmasını istemişti. Galileo yalnızca ikinci isteği yerine getirdi.

Bilerek veya bilmeyerek, kitaptaki Aristotelesçi karakter Simplicio birçok kez aptal durumuna düştü ve kendi hatalarına yenik düştü. Galileo kitabın başında Simplicio'nun meşhür Aristotelesçi filozoftan esinlendiğini yazsa da İtalyanca Simplicio “alık” anlamına da gelmektedir. Bu nedenle Diyalog Aristotelesçi dünyamerkezciliğe bir saldırı ve Kopernikçiliğin savunması gibi gözükmüştür. Ayrıca Galileo Papa'nın sözlerini Simplicio'nun ağzından yazarak onu sinirlendirmiştir.

Birçok tarihçi Galileo'nun kötü niyetli olmadığını ve kitabına tepkiye şaşırdığını düşünmektedir. Ancak Papa alenen alay edilmesini ve Kopernik savunmasını affetmemiştir.

Galileo en büyük destekçilerinden birini kaybederek Roma'ya savunma yapmaya çağrılmıştır. 1633 yılında Roma'ya gelmiş ve Vinzenco Maculani önüne yargılanmaya çıkarılmıştır. Galileo duruşması boyunca 1616'dan beri sözünü tutarak yasaklı fikirlerin hiçbirini savunmadığını söylemiştir. Ancak sonradan, Diyalog'u okuyan birinin bunun Kopernik savunması olduğunu düşünebileceğini kabul etmiştir. Galileo, 1616'dan sonra Kopernikçi fikirler savunmadığını söylemişse de bu inandırcı olmamıştır. 1633 Temmuzunda işkence tehditi altında bile iken bu savunmasını sürdürmüştür.

Engizisyon'un hükmü 22 Haziranda verilmiştir ve üç kısımdan oluşmaktadır:

-Galileo'nun ciddi kafirlik şüphesi altında olduğuna ve güneşin hareketsiz olarak evrenin merkezinde durması ve dünyanın hareket etmesi fikrine, İncil'e aykırı bulunmasından sonra bile inanması nedeniyle bu fikrini lanetlemesi ve vazgeçmesi gerektiğine,

-Engizisyon'un istediği gibi hapsedilmesine (bu sonraki gün ev hapsine çevrilmiş ve Galileo hayatı boyunca bu şekilde yaşamıştır),

-Diyalog'un yasaklanmasına ve diğer yapıtlarının (gelecekte yazacakları da dahil) basılmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.

Bir efsaneye göre Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü teorisini yalanladıktan sonra “Ama yine de dönüyor” gibi bir cümle sarf etmiştir. 1640'larda İspanyol ressam Bartolomé Esteban Murillo veya onun ekolünden bir ressam tarafından yapılan bir resimde Galileo, hapisteyken duvarda yazılı olan “E pur si muove” sözcüklerine bakmaktadır. Bu hikâye ölümünden yüz yıl sonra çıksa da Stillman Drake'e göre bu sözler Galileo ölmeden önce bile ona itham edilmiştir.

Bir süre Ascanio Piccolomini (Siena Başpiskoposu) ile kalan Galileo, 1634'te Floransa yakınlarındaki Arcetri'deki villasına dönmüş ve hayatını ev hapsinde geçirmiştir. Üç yıl boyunca haftada bir kere yedi pişmanlık ilahisi okuma emri verilmiş ancak kızı Maria Celeste bu görevi üstlenerek babasını kurtarmıştır.

Galileo ev hapsindeyken en başarılı çalışmalarından biri olan 'İki Yeni Bilim''i yazmıştır. Burada kırk yıl öncesinde yaptığı çalışmalara yer vermiş ve kinematik ile maddelerin kuvveti üzerine açıklamalar yapmıştır. Bu kitap Albert Einstein tarafından övülmüştür. Bu yapıt sonucunda Galileo'ya “modern fiziğin babası” adı verilmiştir. 1638'de tamamen kör oldu ve uykusuzluk ve fıtık şikayetleri yüzünden Floransa'ya tıbbi müdahale için gitmesine izin verilmiştir.

Dava Sobel'e göre Galileo'nun 1633'teki duruşması ve kafirlik hükmünden önce Papa 8. Urban kendi güvenliğinden ve devlet problemlerinden endişe duymuştur. Böylece Galileo sorunu papaya onun düşmanları tarafından sunulmuş ve kiliseyi savunmada güçsüzce hareket ettiği iddiası karşısında Galileo'ya karşı öfke ve korku ile saldırmıştır.



Ölümü
Galileo 1642 yılına kadar ziyaretçi kabul etmiştir. 8 Ocak 1642'de 77 yaşındayken ateş ve kalp çarpıntısı nedeniyle ölmüştür. Toscana Grandükası II. Ferdinando onu Santa Croce Bazilikası'na gömerek anısına mermerden bir mozole yapmak istemiştir.

Bu planlar Papa 8. Urban'ın ve yeğeni Kardinal Francesco Barberini'nin karşı çıkması sonucu iptal edilmiş ve Galileo'nun kafirliği neden olarak öne sürülmüştür. Böylece Bazilika'nın koridorlarından birinde küçük bir odaya gömülmüştür. 1737 yılında anısına bir anıt dikilmiş ve Bazilika'nın ana bölgesine gömülmüştür. Bu süreçte üç parmağı ve bir dişi alınmıştır. Üç parmağından biri şu an Floransa Bilim Tarihi Müzesinde sergilenmektedir.

Bilimsel metodları
Galilo hareket bilimine özgün katkılarda bulunmuş ve matematik ile deneyi birleştirmiştir. O zamanın daha yaygın bilimi William Gilbert'in niteliksel çalışmaları (manyetizma & elektrik) idi. Galileo'nun babası Vincenzo (lavtacı ve müzisyen) bilinen en eski çizgisel olmayan deneyi yapmıştır: çekilmiş bir telde ton, çekim gücünün karekökü ile birlikte değişmektedir. Bu gözlemler Pisagor müziğinin temelinde de yatmaktadır. Bir teli tam bir sayıya bölmek harmonik bir gam oluşturmaktadır. Kısıtlı bir miktar matematik böylece müziği ve fiziği birleştirmiş ve genç Galileo babasının gözlemlerinde bunu görmüştür.

Galileo doğanın kanunlarının matematiksel olduğunu söyleyen ilk modern düşünürlerden biridir. Il Saggiatore'de “Felsefe bu büyük kitapta yazmaktadır; evren matematiğin dilinde ve karakterleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik figürlerdir.” demiştir. Matematiksel analizleri geç skolastik doğa filozoflarının geleneklerini geliştirmiştir. Galileo bunu felsefe okurken öğrenmiştir. Onun çalışmaları bilimin felsefe ve dinden ayrılmasına katkıda bulunmuş ve insan düşüncesini ileriye taşımıştır. Galileo sıkça düşüncelerini gözleme bağlı olarak değiştirmiştir. Galileo deneylerini yapmak için zaman ve uzunluk standartları oluşturmuş ve farklı gün ve yerdeki deneyleri böylece harmonize etmiştir. Bu da matematiksel yasaları tümevarım yöntemiyle oluşturmanın önünü açmıştır.

Galileo matematik, teorik fizik ve deneysel fizik arasındaki bağlantığı iyi anlamıştır ve parabolü hem konik seksiyonlar hem de ordinat'ın (y) absis'in (x) karesine bağlı olarak değişmesi anlamında kullanmıştır. Ayrıca parabolün tek yönde hızlanan bir nesnenin hava rezistansı olmadığı durumlarda ideal yol çizgisi olduğunu bulmuştur. Bu teorinin kısıtlamaları (dünyanın büyüklüğünde bir yolun asla parabol olamayacağı gibi) olsa da, gününün topçuları için fırlatılan mermilerin parabolden çok az değişeceğini savunmuştur.

Astronomi
Hans Lippershey'in 1608'de Hollanda'da patentlemeye çalıştığı teleskopun silik bir anlatımından yola çıkarak Galileo bir sonraki yıl 3x büyütmeli bir teleskop yapmıştır. Daha sonra bunu geliştirerek 30x büyütmeli versiyonlar bulmuştur. Galileo teleskopu ile, dünya üzerinde büyütülmüş, düz görüntüler izlemek mümkündür. Ayrıca gökyüzünü incelemek için de kullanılabilir. Galileo bir süreliğine bu amaçla kullanılacak teleskopu üretebilen tek kişi olmuştur. 25 Ağustos 1609'de erken teleskoplarından birini (8x veya 9x büyütme) Venedikli hukukçulara göstermiştir. Bu teleskopları tüccarlara satarak da para kazanan Galileo, Mart 1610'da teleskobik astronomik gözlemlerini Sidereus Nuncius adlı yazısında yayınlamıştır.

Kepler'in süpernovası
Tycho ve diğerleri 1572'deki süpernovayı gözlemlemişlerdi. 15 Ocak 1605'teki mektubunda Galileo'ya bu konudan bahseden Ottavio Brenzoni sayesinde Galileo 1604'te Kepler'in süpernovasını izlemeye başlamıştır. Günlük paralaks gözlemlememesi sonucu Galileo bunların uzak yıldızlar olduğunu savunarak Aristoteles'in gökyüzünün değişmezliği teorisini yalanladı.

Jüpiter
7 Ocak 1610'da Galileo 3 görünmez, küçük ve sabit yıldızı teleskopuyla gözlemlemeye başladı. Bunların hepsi Jüpiter'in yakınında ve onun içinden geçmekteydi. Daha sonraki gözlemler bu 'yıldızların' Jüpiter'e kıyasla yıldız olsalar açıklanamayacak bir şekilde hareket ettiklerini gösterdi. 10 Ocak'ta Galileo birinin kaybolduğunu gördü ve Jüpiter'in arkasında olduğunu düşündü. Birkaç gün içinde bu objelerin Jüpiter'i yörüngelediğini buldu. Galileo gezegenin en büyük 4 uydusunun üçünü keşfetmişti. Dördüncüyü de 13 Ocak'ta keşfetti. Bu dördüne ilerideki efendisi Cosimo II de' Medici'nin şerefine 'Medici yıldızları' ismini koydu. Ancak sonraki astronomlar bunları Galileo'nun şerefine 'Galileo uyduları' olarak adlandırdı. Bu uyduların şimdiki isimleri Io, Europa, Ganymede ve Callisto'dur.

Jüpiter'in uydularının gözlemleri astronomine bir çığır açtı: daha küçük gezegenler tarafından yörüngelenen büyük bir gezegen, Aristoteles'in dünyamerkezci teorisine ters düşüyordu ve birçok astronom ve filozof başta buna inanmadı. Christopher Clavius'un rasathanesi bu gözlemleri kanıtlayınca Galileo 1611'de Roma'da bir kahraman gibi karşılandı. Galileo ilerdeki 18 ay boyunca uyduları gözlemledi ve evreleri hakkında (Kepler'in imkânsız dediği bir başarı) çok doğru bilgiler edindi.

Venüs, Satürn ve Neptün
Eylül 1610'dan itibaren Galileo,Venüs'ün tıpkı ay gibi evreleri olduğunu gördü. Güneşmerkezli modele göre tüm evreler, Venüs'ün güneş etrafındaki yörüngesi nedeniyle aydınlık yüzünün dünyadan görülmesi ile izlenebilirdi. Aynı şekilde güneşin ön tarafındayken karanlık olması Kopernik'in teorisinin diğer bir tahminiydi. Diğer taraftan Ptolemaios'un dünyamerkezli modelinden hiçbir gezegenin yörüngesinin güneşi taşıyan küresel kabuğu kesmesi imkânsızdı. Venüs'ün yörüngesi başta tamamen güneşin yakın tarafında olarak düşünülmüş ve sadece hilal ve yeni evreler gösterebileceği kabul edilmişti. Ancak sonradan güneşin diğer tarafında da olabileceği düşünülmüş ve burada da tam veya tama yakın evreler olabileceği tahmin edilmiştir. Galileo'nun hilal, yarı tam ve tam evreleri gözlemlemesinden sonra Ptolemaios'un modeli çürütülmüş oldu. Böylece 17. yüzyılın başında bu buluştan sonra birçok astronom dünya ve güneşmerkezciliği birleştiren modelleri kabul etmeye başladı (Tychonic, Capellan, Uzatılmış Capellan). Tüm bu modeller dönen bir dünya ve Venüs'ün evrelerini, yıldızsal paralakstan bahsetmeden kapsıyordu. Galileo'nun Venüs çalışmaları dünya merkezcilikten karma teorilere ve oradan güneşmerkezciliğe geçmekte çok yararlı olmuştur.

Galileo Satürn'ü gözlemledi ve halkalarını gezegen sandı. Daha sonra gözlemlerinde halkalar direkt dünyaya dönüktü ve diğer gezegenlerin yok olduğunu düşündü. 1616'da tekrar ortaya çıkan halkalar kafasını daha da karıştırdı.

Galileo 1612'de Neptün'ü de gözlemledi. Defterlerinde sönük birçok önemsiz yıldızdan biri olarak geçer. Bunun gezegen olduğunu fark etmedi ancak onu gözden kaybetmeden önce hareketini not aldı.

Güneş lekeleri
Galileo güneş lekelerini gözlemleyen ilk Avrupalılardan biriydi, ancak Kepler bilmeden 1607'de bir tanesini görüp Merkür sanmıştı. Charlemagne zamanında görülen ve Merkür sanılan bir gözlemi de tekrar yorumladı. Güneş lekelerinin varlığı da geleneksel Aristotelesçi astronomiyi zor durumda bırakıyordu, çünkü gökyüzünün değişmezliği anlamsız kalıyordu. Lekelerin hareketindeki yıllık değişimler Francesco Sizzi tarafından 1612-3'te bulundu ve hem Ptolemaios hem de Tycho'nun sistemini çürüttü. Galileo Cizvit Christoph Scheiner ile güneş lekelerinin keşfi üzerine bir polemik yaşadı.

Gerçekte ikisinden de önce David Fabricius ve oğlu Johannes bunu keşfetmişti. Scheiner Kepler'in 1615'teki teleskop dizaynını benimsedi; bu dizayn daha fazla yakınlaştırma ancak ters resimler sunuyordu. Galileo bu dizaynı hiç kullanmadı.

Ay
Galileo teleskopunu yapmadan önce Thomas Harriot, İngiliz matematikçi ve gezgin, ayı gözlemlemek için 'perspektif tüpü'nü kullanmıştı. Bu gözlemlerde ayın hilalindeki garip noktaları tanımlayan Harriot nedenini anlamamıştı. Chiaroscuro ve sanatsal bilgisi sayesinde Galileo, bu ışık ve gölge desenlerinin topografik işaretler olduğunu, ve nedeninin ayın yüzdeyindeki dağlar ve kraterler olduğunu anladı. Çalışmasında topografik grafiklerle dağların yüksekliğini tahmin etti. Böylece ayın ne bir gezegen, ne de şeffaf ve mükemmel bir küre olduğu anlaşıldı (Dante: “gök kubbeye muhteşem bir şekilde yükselen ebedi bir inci”).

Samanyolu ve yıldızlar
Galileo Samanyolu'nu gözlemledi ve önceki gibi bulutsal olmadığını, birçok yıldızın bir arada olduğu için öyle gözüktüğünü buldu. Çıplak gözle görülemeyecek kadar uzak olan birçok yıldız keşfetti. 1617'de Büyük Ayı'daki çift yıldız Mizar'ı izledi.

Sidereus Nuncius'ta Galileo yıldızların saf bir ışık alevi olduğunu ve teleskopta görüntülerinin değişmediğini, buna karşılık gezegenlerin disk şeklinde gözüktüğünü yazdı. Ancak kısa bir süre sonra güneş lekeleri hakkındaki yazılarında gezegenlerin de yuvarlak olduğunu yazdı. Bu noktadan sonra teleskopların yıldızların yuvarlaklığını gösterdiğini ve bunların çapının birkaç ark saniyesi olduğunu savundu. Ayrıca teleskop olmadan bir yıldızın görünen büyüklüğünü ölçmek için bir yöntem geliştirdi. Diyalog'da anlattığı gibi bu yöntem, yıldızla arasına bir ip asmak ve yıldızın gözden kaybolduğu maksimum mesafeyi not almaktı. İpin kalınlığı ve bu uzaklıktan yıldızın görüş noktasında yansıttığı açıyı bulabiliyordu. Diyalog'da ilk büyüklükten bir yıldızın en fazla 5 arksaniye büyüklüğünde, altıncı büyüklükten bir yıldızın ise 5/6 arksaniye olduğunu yazdı. Birçok çağdaş astronom gibi Galileo da ölçtüğü büyüklüklerin yapay olduğunu ve atmosferin ışığı bükmesinden meydana geldiğini fark etmedi. Galileo'nun bulguları yine de Tycho'nun en parlak yıldızların ölçümlerinden daha azdı ve Galileo'nun anti-Kopernikçi argümanlara bu yıldızların yıllık paralakslarının ölçülemez olması için aşırı büyük olmaları gerektiği şeklinde cevap verdi. Başka astronomlar (Simon Marius, Giovanni Battista Riccioli, Martinus Hortensius) da benzer ölçümler yaptı ve Marius ve Riccioli daha küçük büyüklükler bulunmasının Tycho'nun argümanını yalanlamak için yeterli olmadığına karar verdi.

Mühendislik
Galileo fiziğe yaptığı katkıların yanı sıra mühendisliğe de katkılarda bulunmuştur. 1595 ve 1598 yılları arasında Galileo Geometrik ve askeri bir pusula geliştirmiştir. Bu pusula topçular ve silahşörler tarafından kullanılmıştır. Bu cihaz  Niccolò Tartaglia  ve Guidobaldo del Monte yaptığı aletin geliştirilmiş halidir. Bu cihaz top kullanımı daha keskin ve daha güvenli bir hale getirdi. Barutun türüne ve top güllelerinin cinsine göre ne kadar barut koyacaklarını hesaplayabiliyorlardı. Geometrik bir cihaz olaraksa, herhangi bir çokgen şeklin ya da çember şeklin ve benzeri hesapların yapılmasında kullanılıyordu. Galileo’nun direktifleri altında  Marc'Antonio Mazzoleni bu cihazlardan yüzden fazla üretmiştir. Galileo cihaz için elli lire, kullanım kılavuzu için ise 120 lire istemiştir.

1593 yılında Galileo bir termometre geliştirmiştir. Bu termometre bir tüpün içerisindeki hava baloncuklarının genişlemesi prensibi ile çalışmaktadır.

1609 yılında bir İngiliz olan Thomas Harriot ve diğerleri ile beraber mercekli teleskop ile ilk gözlemini yaptı. Teleskobu kullanarak ayı,yıldızları ve gezegenleri gözlemledi. Teleskop ismi Yunanca “Tele” yani uzak ve “skopein” bakmak, görmek kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. 1610 yılında teleskobu ayrıca böcekleri parçalarını incelemek için kullandı

1624 yılında Galileo mikroskop benzeri bir cihaz geliştirdi. Bu cihazlardan birtanesini o yılın mayıs ayında Bavyara dükü olan Cardinal Zollern’e tanıtması için verdi. Başka bir tanesini ise eylül ayında Prens Cesi’ye yolladı. Linceans üyesi olan Giovanni Faber Galileo'nun icadına Yunanlar tarafından üretilmiş olan mikroskope adını taktı. Mikro Yunanca’da küçük Skopein ise bakmak anlamına geliyordu. Bu kelime yapı olarak teleskopa benziyordu. Galileo mikroskobu kullanarak böcek çizimleri yapıp bunu 1625 yılında yayınlamıştır, mikroskobun kullanılması ilk olarak bu çizimlerle belgelenmiştir.

1612 yılında Galileo jüpiterin uydularının belli periyotlarla döndüğünü tespit etti, eğer yörüngeleri ile ilgili yeterince bilgi toplayabilirse pozisyonlarını evrensel saate göre hesaplayabilceğini öne sürdü. Ve bu sayede tul dairesini belirliyebilmeyi olası kılıyordu. Zaman zaman bunun üzerine çalışıyordu fakat pratik olarak birkaç problem vardı. Bu metot ilk defa 1681 yılında Giovanni Domenico Cassini taradından başarılı bir şekilde uygulanıldı ve sonrasında Fransa’da ve Orta Amerika’da da kullanıldı. Deniz ulaşımında yol bulmak için, teleskobik gözlem yapmapıp tul dairesini bulmak çok zordu ve bunu olası kılmak üzere John Harrison tarafından Marine chronometer geliştirildi.

Hayatının ilerleyen safhalarında Galileo tam anlamıyla kör olduğunda, sarkaç saati için bir saat maşası dizayn etti. Fakat bu maşa 1650 yılında Christiaan Huygens tam anlamıyla çalışan sarkaç saatini yapana kadar kullanılmadı.

Fizik
Galileo teorik ve deneysel olarak Kepler ve Rene Decartes’ten bağımsız olarak hareket eden cisimler üzerinde çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar ileride Newton tarafından klasik fizik adı altında geliştirilicektir. Galileo sarkaçlarla alakalı deneyler yaptı. Genel bir inanışa göre Pisa kulesindeki şamdanın sallanmasını kendi kalp atışını kullanarak izlemesiyle başlamıştır. Two New Sciences kitabında diğer deneylerinden bahsetmiştir. Galileo basit sarkaçların izokron oldukları iddiasında bulunmuştur. Bu salınımların büyüklüğe bağımsız olarak hep aynı süre zarfında gerçekleştiği anlamına gelmektedir.  Christiaan Huygens’in bulunduğu keşfe gore bu çıkarım doğrudur. Galileo ayrıca sarkacın periyodunun, sarkacın uzunluğu’nun karesi ile doğru orantılı olduğunun farkına varmıştır. Galileo’nun oğlu Vincenzo, babasının 1642 yılındaki teorilerine dayanarak bir saat resmi çizmiştir. Bu saat hiçbir zaman yapılamadı çünkü çok büyük bir Verge escapement parçasına ihtiyaç duyuyordu, ve kötü bir kronometre olurdu.

Çok bilinmemekle birlikte, Galileo sesin frekansı olduğunun farkına varan ilk kişi olmuştur.  Keskiyi farklı hızlarda sürterek, oluşan sesin yüksekliğini keskinin boşluklarıyla bağdaştırarak, frekansı ölçmüştür. 1638 yılında Galileo ışığın hızını ölçmek için deneysel bir yöntem ortaya atmıştır. Ellerinde  ışığı kapatıcak kepenk sistemi ile donatılmış fener bulanan iki gözlemci, belli bir uzaklıktan birbirlerinin fenerlerini gözlerler, ilk gözlemcinin fenerini kapattığını gördüğü anda ikinci gözlemci fenerini kapatır, bu aralıkta geçen zaman iki gözlemci arasındaki zaman ile oranlanıp ışığın hızı bulunur şeklindeydi. Galileo bu deneyi bir buçuk kilometre mesafeden yaptığını fakat ışığın bir anlık görünüp görünmediğini gözlemleyemediğni belirtmiştir. Accademia del Cimento ‘daki bir grup öğrenci Galileo’nun  ölümü ve 1667 arasında ışık deneyinin benzerini bir buçuk kilometrenin üzerinde bir mesafede gerçekliştirmişlerdir ve kifayetsiz sonuçlara ulaşmışlardır. Bugün biliyoruz ki ışığın hızı böyle bir yöntem için çok fazla hızlı kalmaktadır.

Galileo, Galile Değişmezliği’ni ilerletmiştir. Bu değişmeze göre fizik kanunları ne olursa olsun her sistem için aynıdır sabit hız ve düz bir hat üzerinde ilerler, cismin hızının ve yönünün bir önemi yoktur. Buna göre tam anlamıyla hareket ve sabit duruş söz konusu değildir. Bu prensip Newton’un hareket kurallarının ve Einstein’ın özel görecelik teorisinin yapı taşlarını oluşturmuştur.

Düşen Cisimler
Galileo’nun öğrencisi Vincenzo Viviani tarafından yazılan biyografide, Galileo Pisa kulesinden attığı farklı ağırlıklı fakat aynı maddeden oluşan topların aynı zamanda yere düştüğünü yazmıştı. Bu durum Aristo’nun düşünceleri ile ters düşmekteydi, o durumun ağırlıkla doğru orantılı olduğunu söylemişti. Bu deney hikâyesi birçok kez tekrar anlatılmıştır, fakat Galileo’nun deney hakkında hiç bahsetmemiştir ve birçok tarihçi bu deneyin hiç gerçekleşmediğini Galileo’nun aklından gerçekleştirdiği bir deney olduğunu düşünmektedir. Bir istisna olarak Drake, deneyin az çok Viviani’nin bahsettiği gibi  gerçekleştiğini düşünmektedir. Bu deneyin asıl olarak 1956 yılında  Simon Stevin tarafından  adhering to the standards of the day. Delft’deki kilisenin kulesinde yapılmıştır. Ancak yaptığı deneylerde eğimli yüzey kullanmıştır buda hem zamanlamada hem de hava sürtümesinde azalmaya neden oluyordu.

1638 yılında Galileo’nun Discorsi de bulunan karakteri Salviati, Galileo’nın sözcüsü , kütleleri aynı olmayan cisimlerin havasız ortamda aynı hızda düşeceğini öne sürmüştür. Fakat bu fikir daha öncesinde Lucretius ve Simon Stevin tarafından öne sürülmüştür. Cristiana Banti sarkaçlar ile yaptığı deneyde ağırlıkların farklı olmasına rağmen hareketlerin birbirine benzer olduğunun farkına varmıştır.

Galileo düşen bir cismin ivmesinin düzenli olduğunu öne sürmüştür, tabi bu durum vakumlu bir alanda düşerken veya düşerkenki direnç orta düzeyde ya da yok sayıldığında geçerliydi. Ayrıca Galileo, ivme altındaki cisimlerin aldığı mesafenin hesaplanmasını sağlayacak bir kinematik yasa üretmiştir-alınan yolun ,zamanın karesi ile doğru orantılı olduğu( d ∝ t 2 ). Galileo’dan önce, 14. Yüzyılda Nicole Oresme, düzenli ivmede zamanın karesi formülünü üretmiştir ve 16. Yüzyılda Domingo de Soto homojen bir ortamda cisimlerin düzgün hızlarak düştülerini öne sürmüştür. Galileo zamanın karesi kuralını, o günün standartlarındaki matematik ve geometrik kurallarla açıklamıştır.

Ayrıca cisimlerin bir engel bulunmuyorsa hızlarını koruduğunun kanısına varmıştır, sonuç olarak Aristonun ortaya koyduğu “doğal olmayan hareket” “zorla oluşan hareket” gibi hipotezlerin hepsi “hareket halinde olan” ile ters düşmektedir ve anlamlarını kaybetmişlerdir. John Philoponus ve Jean Buridan tarafından atalet hakkına filozofik düşünceler ileri sürülmüştür. Galileo atalet hakkında şunları demiştir; bir parçacık yatay bir yüzeyde hareket ettiğini hayal edin, sonrasıdan önceki sayfalarda açıkladığım gibi bu parçacık eğer düzlemin sonsuz ve sürtünmesiz olduğunu varsayarsak, aynı hızda konumda sonsuza kadar hareket edicektir” demiştir. Bu görüş sonrasında Newton yasalarına dahil oldu.

Matematik
Galileo matematiği deneysel fiziğe uygularken, gününün standart matematiksel metodlarını kullanmaktadır. Bu metodlar ters orantı ve  karekök Fibonacci ve Archimedes’den miras kalmıştır.

Analizleri ve ispatları Öklid Elementlerinin beşinci kitabında geçen Eudoxian oran teorisine dayanıyordu. Bu teori sadece bir asır öncesinde ortaya çıkmıştı ve Tartaglia ve diğer dillere doğru olarak çevrilmişti. Teori Galileo’nun ölümüne kadar kabul görmüştür, sonrasında Descartes’in cebircel yöntemlerine yerini vermiştir.

Bu Galileo paradoks olarak anılan kavram özünde onunla alakalı değildir. O sonucu sonsuz sayıların karşılaştıralmayacağı yönünde vermişti. Artık bu yönerge işe yarar olarak görülmemektedir.

Yazıları
Galileo'nun bilimsel aygıtları tanımlayan erken yapıtları 1568'de yayınlanan 'Küçük Denge' (hava veya sudaki objelerin tartılması ile ilgili) ve 1606'da yayınlanan 'Geometrik ve Askeri Pusulanın Kullanılması' adlı yapıtları içermektedir.

Dinamik, hareket bilimi ve mekanik hakkındaki erken çalışmaları 1590'da Pisa'da basılan 'Hareket Üzerine' ve 1600 çevresinde Padua'da basılan 'Mekanik' idi. Hareket üzerine yaptığı çalışmalar Aristoteles-Arşimet sıvı dinamiğini kapsıyordu ve sıvının içindeki yerçekimsel düşüş hızının o objenin sıvıdan ne kadar ağır olduğuyla orantılı olduğunu açıkladı. Bir vakumda ise objeler ağırlıkları ile orantılı hızda düşmektelerdi. Ayrıca Philopon'un enerji dinamiğini de benimsiyordu (enerji kendini dağıtmakta ve bir vakumda serbest düşüşün baştaki hızlanmadan sonra ağırlıkla bağlantılı bir esas hızı vardır).

Galileo 1610'da yazdığı Sidereus Nuncius, ilk teleskobik gözlem kitabıdır. Bu kitapta aşağıdaki buluşlara yer verilmiştir:

-Galileo uyduları

-Ayın yüzeyinin pürüzlülüğü

-Gözle görülemeyen birçok yıldızın bulunması (özellikle Samanyolu'nun görüntüsünü oluşturanlar)

-Gezegenlerle yıldızların görünüşündeki farklar (gezegenler disk gibi görünürken yıldızlar büyütülmemiş ışık noktaları olarak gözüküyordu)

Galileo 1613'te güneş lekeleriyle ilgili bir yazı yazdı ve burada güneşin ve gökyüzünün bozulabileceğini savundu. Bu yazı ayrıca 1610'da yaptığı Venüs'ün evrelerinin teleskobik gözlemini ve Satürn'ün kafa karıştırıcı eklentilerini ve bunların yok oluşunu içeriyordu. 1615'te Galileo 'Grandüşes Christina'ya Mektup' adlı bir el yazması hazırladı (1636'ya kadar basılmamıştır). Bu mektup Castelli'ye yolladığının gözden geçirilmiş bir versiyonu olup Engizisyon tarafından Kopernikçiliği fiziksel ve dinsel bir gerçek olarak tanımladığı için kınanmıştır. 1616'da Engizisyon'un Kopernik'i savunmama emri üzerine Galileo Kopernik'in dünya teorisi hakkındaki 'Gelgit Teorisi Üzerine''yi basmış ve bunu Kardinal Orsini'ye göndermiştir. 1619'da Galileo'nun öğrencisi Mario Guiducci Galileo'nun derslerinden birini yayınlayarak (Meteorlar Üzerine Söylem) Cizvitlerin meteor teorilerine saldırıda bulunmuştur.

1623'te Galileo Il Saggiatore'yi yayınlayarak Aristotelesçi teorilere saldırmış ve matematiksel formül ve deneyleri bilimsel fikirlerin oluşmasında kullanmayı desteklemiştir. Bu kitap çok başarılı olmuştur ve kilisenin yüksek basamaklarında bile saygı görmüştür. Bu başarıdan sonra Galileo 'İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog''u yayınlamış ve 1616'daki yasakları çiğnememeye dikkat etse de bu kitaptaki Kopernikçi ve güneşmerkezci teoriler Galileo'nun yargılanmasına ve kitabının yasaklanmasına neden olmuştur. Bu yasağa rağmen Galileo 1638'de Engizisyon'un yetki sınırları dışında olan Hollanda'da 'İki Yeni Bilime Dair Söylem ve Matematiksel İspatlar' kitabını yayınlamıştır.

Galileo'nun yayınlanmış yapıtlarının listesi
Galileo'nun ana yapıtları aşağıdakilerdir:

-Küçük Denge (1586)

-Hareket Üzerine (1590)

-Mekanik (1600 civarı)

-Sidereus Nuncius (1610)

-Süzülen Cisimler Üzerine Söylem (1612)

-Güneş Lekeleri Üzerine Mektuplar (1613)

-Grandüşes Christina'ya Mektup (1615, basım 1636)

-Gelgitler Üzerine Söylem (1616)

-Meteorlar Üzerine Söylem (1619)

-Il Saggiatore (1623)

-İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog (1632)

-İki Yeni Bilime Dair Söylem ve Matematiksel İspatlar (1638)

Mirası
Galileo’nun Sonraki yıllarda kilise tarafından yeniden değerlendirilmesi

Galileo meselesi, Galileo'nun ölümünden sonra büyük ölçüde unutulmuş ve tartışmalar dinmişti. Galileo’nun üzerindeki olan yasak 1718 yılında kaldırılıp yeniden düzenlenmiş halinin basım  izni alınmıştı. 1741 yılında Papa Benedikt Galileo'nun tam bilimsel çalışmalarının tamammını içeren bir baskısı olan Diyalog’un biraz sansürlenmii basımının yayınlanmasına izin vermiştir. 1978 yılında günmerkezliliği savunan kitapları bile yasaklı kitaplar arasından çıkarıldı. Fakat Dialogue ve Copernicus's De Revolutionibus sansürsüz hallerinde özel bir yasak etkisini sürdürmeye devam etti. 1835 yılında kilisenin gücünü kaybetmesi ile günmerkezliliğe karşı olan her şey ortadan kayboldu. Galileo meselesi, 19. Yüzyılın başlarında Protestan polimikçiler tarafından Romalı Katoliklere saldırmak adına yeniden gün yüzüne çıkarılmıştır. Olay gerçekleştiğinden beri ilgi zamanla azalmış ve tekrar yenilenmiştir.Papa XII.Pius’un 1939 yılında Pontifical Bilim Akademi’sinde yaptığı konuşmada Galileo’yu şu cümlelerle özetlemiştir; “Araştırmanın en cesur kahramanı… yolundaki hiçbir tehlikeden korkmamıştır, ne mezardan ne günahtan” Papa’nın 40 yıllık danışmanı Profesör Robert leiber “Pius XII bilime yakın olmama noktasında çok dikkatli davranmıştır. Fakat konu Galileo olduğunda heycanlı ve üzüntü hal almıştır.”

15 Şubat 1990 yılında Cardinal Ratzinger’in(sonrasında Pope Benedict XVI olmuştur) Roma Spienza Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada Galileo meselesi hakkında bazı güncel görüşleri ile şu sözleri söylemiştir; “ bulgu niteliğinde bir durumdur ki bizi modern çağda bilimin ve teknolojinin bugün nereye geldiğini görerek derin düşüncelere sürüklemiştir”. Bazı görüşleri  Felsefeci Paul Feyerabend’den alıntı yaprak şu sözleri eklemiştir; ““Galileo zamanındaki kilise Galileo’dan çok daha fazla sebebe yakın durdu, ve o Galileo’nun öğretilerinin de sosyal ve etik sonuçlarını dikkate aldı. Galileo’ya karşı aldığı karar mantıklı, adil ve bu kararın revizyonu sadece politik fırsatların ne olduğu gerekçesi üzerine haklı çıkarılabilir.” Kardinal Feyerabend’in iddiasıyla aynı fikirde olduğunu veya olmadığını açıkça belirtmedi. Fakat yine de “Bu tür düşüncelerin temeline düşüncesiz özür inşa etmek aptallık olur.” dedi.

31 Ekim 1992’de Pope John Paul II Galileo meselesinin ele alınış şeklinden pişmanlık duyduğunu açıkladı, ve Galileo Galilei’nin Pontifical Council for Culture tarafından yönetilen bir çalışma sonucu bilimsel pozisyonunu yargılayan Katolik Kilisesi mahkemesinin işlediği hataların kabulünü belirten bir beyanname çıkardı. Mart 2008’de  Pontifical Acadeny of Sciences’ın (PAS) başı, Nicole Cabibbo,  Galileo’nun Vatican duvarları içerisinde bir heykelini dikerek Galileo’yu onurlandırmayı amaçlayan bir tasarı açıkladı. Aynı yılın aralık ayında, Galileo’nun en eski teleskobik gözlemlerinin 400. Yıl dönümü aktivitelerinde, Papa Benedict XVI Galileo’nun astronomiye katkılarını övdü. Bir ay sonra, bir şekilde, Pontifical Council for Culture’ın başı, Gianfranco Ravasi, Vatikan içine dikilecek olan Galileo heykeli planının askıya alındığını meydana çıkardı.

Modern Bilime etkisi

Stephen Hawking Galileo’nun modern bilimin doğmasında, modern bilimin babası olarak kabul edilen Einstein’dan daha fazla etkisi olduğunu söylemiştir.

Galileo’nun astronomik eşifleri ve araştırmaları kopernik teorisi için kalıcı miraslar olmasını sağlamıştır. Galileo tarafında keşfedilen dört büyük Jüpiter Galilean Moons olarak bilinen uyduları (Io,Europa,Ganymede ve Callisto) miraslar içerisindedir. Başka bilimsel çalışmalar ve ilkelerde Galileo ismiyle anılmıştır. Jupiter’in yörüngesine yerleştirilen ilk uzay aracına Galileo spacecraft adı verilmiş bunun yanı sıra,

Queen grubunun “Bohemian Rhapsody” isimli şarkısının bir kısmında Galileo’nun ismi geçmektedir. Indigo girls tarafından yapılan “Galileo” ve Amy Grant’ın Heart in Motion albümünde ismi geçmektedir.

1943 yılında Alman Yazar Berltolt Brecht tarafıdnan Galileo’nun yaşamı Life of Galileo adı altında yazıya aktarılmıştır,1975 yılında Berrie Stevis tarafından yazılan Lamp of Midnight sinemaya aktarılmıştır.

2009 yılında Kim Stanley Robinson tarafından Galileo’nun Rüyası adında bir bilim kurgu romanı yazılmıştır. Romanda Galileo’yu bilimsel felsefedeki karışıklığı çözmesi adına kendi zamanı ve gelecek arasında bir geleceğe taşımıştır ve bunun yanı sırı büyük oranda biyografik bilgi içermektedir.

Galileo Galilei son zamanlarda çok değerli madeni para koleksiyon için bir ana motif olarak seçildi. 25 avro değerinde International Year of Astronomy commemorative coin koleksiyonuna katılmıştır.  Ayrıca bu madeni para Galileo’nun teleskobu icat etmesinin 400. yılını anmak içindir. Ön tarafında portresi ve telekobu, arka tarafında ise çizdiği ilk ay yüzeyi çizimi bulunmaktadır. Gümüş çemberinde ise Isaac Newton teleskobu, Kremsmünster Abbey deki gözlem evi, bir moden teleskop, bir radio teleskobu ve bir de uzay telekobuna yer verilmiştir. 2009 yılında Galileoscope adı altında bir teleskop piyasaya sürüldü.Çok sayıda , ucuza mal edilmiş eğitim amaçlı kaliteli bir teleskoptur.

Zaman çizelgesi
1543 - Nicalus Copenicun Gök kürelerin devinimleri üzerine isimli yazısını yayımlar, Ptolemy'nin Geosantrizm sisteminin çıkmasıyla ortaya çıkan sorulara karşı altenatif bir sistemi anlatmaktadır
1563 - Ebeveyleri Vincenzo Galilei ve Giulia Ammanati evlendi
1564 - Dünya'ya geldi
1570 - Thomas Digges Teleskobun nasıl yapılacağını anlatan Pantometria yayınlandı
~1573 - Tycho Brahe Aristo'nun sabit gök küreler ve ayın üzerinde değişmez sınırsız mükemmel gökyüzü bulunuğu fikrine karşı çıkan,Yıldız Üzerine adlı yayını yayınladı
1576 - Giuseppe Moletti, Padua'daki matematik hocası, cisimlerin şekil ve netden yapıldıkları önemsiz olup aynı hızda düştükleri hakkında raporu yayınladı
1581 - Babası, Vincenzo Galilei Dialogo della musica antica et moderna isimli müzik teorilerini formüle eden bir kitap yayınladı
1581 - Pisa Üniversitesine yazıldı
1582 - Ostilio Ricci'nin Matematik dersine katıldı, fizik ve bilim üzerine çalışmaya karar verdi
1585 - Üniversiteyi mezun olmadan bıraktı ve özel öğretmen olarak çalışmaya başladı
1586 - Hidrostatik dengeyi icat etti ve  La Balancitta( küçük denge) isimli kitabı yazdı
1586 - Simon Stevin 10 metreden attığı kurşunların sonuçlarını yayınladı
1588 - Tycho Brahe kuyrukluyıldızlar ile ilgili ve içinde dünyanın güneş sistemine benzer Tychonic system bir kitap yayınladı
1589 - Pisa Üniversitesi'nde matematik bölümünün başına geçti
1590 - Hiç yayınlamadığı, Du motu ismindeki kitabın bir kısmını tamamladı
1591 - Babası Vincenzo'nun ölümü
~1593 - İlk termometresini icat etti, ne yazık ki hem sıcaklığa hem de basınca tepki veriyordu
~1595 - Balistik hesaplamayı geliştiricek geometrik ve askeri pergel icat etti,ilerde bu cihazı haritacılık ve genel hesaplamalar için geliştirecekti
1597 - Kepler'e Copernican System hakkındaki düşüncelerini içeren bir mektup yazdı
1600 - İlk çocuğu Virginia doğdu; ~1600 Le Meccaniche (mekanik) kitabı
1600 - William Gilbert, De Magnete isimli içerisinde Copernican system 'e destek çıkan cümlelerin bulunduğu kitabı yayınladı
1600 - Roma engizisyonu Giordana Bruno'nun bir Copernican system destekçisi olduğunu öğrendi, Kutsal üçlü ruya karışı geldiğini öne sürüp onu suçlu buldu ve sivil yetkileler tarafından yakılarak idam edildi
1601 - Kızı Livia'nın doğumu
1604 - Süpernovanın yerini hesapladı, yeni bir yıldız için paralaks olmadığını gösterdi
1605 - Eniştesi tarafından kardeşine çeyiz parası vermediği için dava açıldı
1606 - Oğlu Vincenzo doğdu.
1606 - Kendi hesap pusulası için kullanma kılavuzu yayınladı
1607 - Rotilio Orlandini Galileo'nun arkaşı Paolo Sarpi'ye suikast düzenlemeye çalıştı
1608 - Hans Lippershey mercekli teleskopu icat etti.
1609 - Bağımsız olarak Hans Lippershey'in açıklamalarına bakarak teleskobunu geliştirdi
1609 - Kepler Astronomia nova isimli ilk iki kanunu içeren kitabını yayınladı, ve ilk defa Kopenik'in modelinin Ptolemaic modelden daha doğru olduğunu navigasyon ve tahmin ile açıklamıştır
1609 - Thomas Harriot Galileo'dan 4 ay önce Ay'ı teleskopla gözlemleyip çizimlerini yapmıştır
1610 – Sidereus Nuncius’u (Yıldızlı Haberci) yayımlar, ayımızın dağlarını, kraterlerini ve Jupiter’in en parlak 4 ayını gözlemler.
1610 – Martin Horki, Galileo’ya karşı Brevissima Peregrinatio Contra Nuncium Sidereum’u yayımlar
1610 – Kepler Galileo’nun teleskop ve lenslerinden bir tanesini talep eder, fakat Galileo fazladan olmadığını ve yenisini yapmak için çok meşgul olduğu cevabını verir
1610 – Padova Üniversitesi’nde ömürboyu kalıcı matimatik pozisyonu, ve Cosimo II, Grand Duke of Tuscany için matematikçi ve filozof
1611 – venüs fazlarını keşfeder;  papa ile verilen seyirci; Lincean Academy üyesi yaptı
1611 – Jesuit College tarafından Roma’da onursal bir derece ile ödüllendirilir
1611 – David Fabricius Christoph Schenier ve Galileo’nun konuyla ilgili yayımlanmış çalışmalarından önce Güneş Üzerinde Gözlemlenmiş Noktalar ve onların Güneş ile Bariz Rotasyonları Üzerine Hikâyeler’i  yayımlar
1612 – Jupiter’in ayının olası boylam belirlemesi için evrensel saat olarak kullanılabileceğini ileri sürdü
~1612 ve 1613 – Francesco Sizzi yıllık güneş lekeleri hareketleri çeşitliliğini keşfeder
1613 – Güneş Lekeleri üzerine mektup
1615 – Grand Duchess Christina’ya mektup (1636’ya kadar yayımlanmadı)
1616 – Kilise tarafından Kopernik Sistemini korumaması ve barındırmaması üzerine resmi uyarı yapılır
1616 – Katolik kilisesi De revokutionibus orbium coelestium’u Yasak Kitaplar Listesi’ne yerleştirir, bekleyen düzeltme
1616 – Discourse on the Tides gizli mektubu
1617 – Bellosguardo’ya –Batı Floransaya, kızının manastırının yakınına- taşınır ve orada Ursa Major’da Double Star Mizar’ı gözlemler
1619 – Kepler kendisinin 3. Kanununu tanıtan Harmonices Mundi’yi yayımlar
1619 – Kuyruklu yıldızlar konuşması
1623 – The Assayer’i yayımlar
1624 – Onu öven ve onurlandıran Papa’yı ziyaret eder, oradan Birleşik bir mikroskopu kullanarak yaptığı Copernican vs. Ptolemaic Systems çalışmasını yayımlamak için kabul izni ile ayrılır.
1625 – Galileo’nun mikroskopu kullanılarak çizilen böcek çizimleri yayımlandı
1630 – Dialogue Concernin the Two Chief World Systems’i tamamladı ve sonradan Kilise sansürü onayı aldı
1632 – Dialogue Concernin the Two Chief World Systems’i yayımladı
1633 – 1616 kesin emri ihlali sebebiyle şiddetli sapıklık şüphesiyle Engizisyon Mahkemesi tarafından hapis hükmü verildi, ev hapsine hafifletildi.
1633 – Katolik Kilisesi Dialogue Concerning the Two Chief World Systems’i Yasak Kitaplar Listesi’ne yerleştirir.

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!