Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

















SON YAZILAR :
Loading...


27 Mayıs 2022

VI. ve VII. Haçlı Seferleri

VI. HAÇLI SEFERİ

Altıncı Haçlı Seferi Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Friedrich tarafından yapıldı. II. Friedrich, daha önceki Beşinci Haçlı Seferi'ne Papa III. Honorius'un çeşitli siyasal entrikalar ile katılmasını sağlama uğraşlarına rağmen katılmamıştı. Ama II. Friedrich bir Haçli Seferi'ne katılama yemini etmişti. Papa III. Honorius'un ölümü ve IX. Gregorius'un Papa olması ile imparatora baskılar arttı. 1227'de bir sefere başlamak için ordusu ile Brindisi'den ayrıldı ama gemilerde salgın çıkması nedeniyle geri döndü. II. Friedrich'in özellikle Güney İtalya'daki topraklarında gözü olan ve İtalya'da imparatorluk gücünü azaltmak isteyen Papa IX. Gregorius bunu fırsat bilip II. Friedrich'i aforoz etti.

Buna rağmen II. Friedrich en nihayet 1228'de İtalya'dan gemiler ile Doğu Akdeniz'e çıkıp Altıncı Haçlı Seferi'ni başlattı. Önce Kıbrıs'a çıktı ve hanedanının akrabalık ilişkileri dolayısıyla Kıbrıs Kralı olduğu için adanın idaresini ele aldı ve o zamana adayı idare eden diğer Haçlılar hükumdarlıklarıyla yakın ilişkileri olan asilleri (özellikle vekilharç görevli Jean İbelinli'yi) kendi aleyhine döndürdü. İlk karısı İsabella/Yolanda dolayısıyla Haçlılar Kutsal Kudüs Devleti'nin de kralı idi ve Eylül 1228'de bu krallığın merkezi olan Akka'ya çıktı.

Mısır, Suriye ve Filistin'in büyük kısmı Eyyubiler elinde idi ve o zaman Eyyubiler Mısır Sultanı Kamil bin Adil üst Eyyubiler sultanı idi. II. Friedrich Arapça bilmesi ve Arap kültürünü derinden anlaması dolayısıyla Sultan Kamil ile imparator gayet geniş konularda birbirleriyle yazışma ilişkileri kurmuşlardı. Sultan Kamil'in Beşinci Haçlı Seferi sırasında Kudüs'ü Haçlılara vermeyi teklif ettiğini II. Friedrich bilmekte idi ve Sultan Kamil'in joepolitik nedenlerle iktidarının bazı olan Mısır'ı korumak için yine Kudüs'ü gözden çıkartabileceğini de anlamıştı. II. Friedrich Akka'ya çıktıktan sonra da bu karşılıklı ilişkiler devam etmişti. Sonunda II. Friedrich ile Sultan Kamil'in bir gizli anlaşmaya girdikleri kabul edilmektedir. II. Friedrich'in güneye Yafa'ya ilerlemesi gayet abartıp bir antlaşmaya zemin olduğunu herkese duyurdular. Yapılan gizli müzakerelerden sonra 18 Şubat 1229'da Eyyubiler ile Haçlılar arasında 10 yıl süreli bir barış antlaşması imzalandı. Buna göre Kudüs şehri; sahilden Kudüs'e bir yol koridoru ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Beytüllahim, Nasıra, Yafa ve Sayda Haçlı Kutsal Kudüs Krallığı idaresine bırakılacaktı. Ama Kudüs'teki Müslümanlara büyük imtiyazlar sağlanacaktı. Bu Haçlı seferi Hristiyan Haçlıların Kudüs'ü alma emellerine barışsal yolla yetiştikleri tek Haçlı Seferi oldu.

VII.HAÇLI SEFERİ

Yedinci Haçlı Seferi 1248 - 1254 yılları arasında Mısır'a yönelik olmuştur.


Kudüs şehri Altıncı Haçlı Seferi sonunda 10 yıllık bir anlaşma ile Kudüs Krallığı'na verilmişti. Bu anlaşma 1239'da yenilenmemiş olmakla beraber Kudüs Krallığı Kudüs'ü idare etmekte idi. 1245 yılı ortasında Eyyubiler Sultanı es-Sâlih Eyyûb ile ittifak halinde bulunan bir Harezmşahlar kalıntısı akıncı ordusu Kudüs'ü kuşattı; ele geçirdi; talan etti ve yakıp yıkıp harabeye döndürdü. Kudüs ne Müslümanlarca ne de Hristiyanlarca yaşanır bir şehir olmaktan çıktı. 17/18 Ekim 1245'te Kudüs Krallığı ordusu (Filip Montfortlu, Walter Brienneli ve Tapınak Şövalyeleri, Hospitalier Şövalyeleri ve Töton Şövalyeleri Büyük Ustaları komutasında) ittifak halinde oldukları Eyyubiler Kerek Emiri Nasır Davud ve Eyyubiler Humus Emiri Mansur İbrahim, Ürdün Arap bedevileri ile birlikte Harezmşahlar kalıntı ordusu ve müttefiki ile Eyyubiler Mısır Sultanlığı ordusu ile kuzeybatı Gazze'da Harbiye Muharebesi'ne girişti. Mısır Sultanlığı ordusu komutanı Memluklu emiri Baybars (aynı isimli sonradan Memluklu Mısır sultanı olan Zahir Baybars'tan değişik bir Memluklu) idi. Bu muharebede Mısır Sultanlığı ve müttefiki ordusu Haçlı Hristiyan, Suriye Eyyubiler emirleri ve bedeviler koalisyonu ordusuna karşı gayet büyük bir galebe kazandı. Kudüs Krallığı ordusu gayet büyük zayiat verdi (5000 Haçlı asker ölü 5000 Haçlı esir) ve komutanları Walter Brienneli esir alıp idam etti. Bundan sonra Kudüs Krallığı'nın hiçbir şekilde Kudüs'ü geri almayacağı ve geri verilse de bu şehri koruyamayacağı açıkça ortaya çıktı. Harabe halinde olan Kudüs şehri sonradan Şam'ı da eline geçiren Eyyubiler Sultanı es-Sâlih Eyyûb eline geçti.

Kudüs'ün Hristiyanların elinden çıkışı Batı Avrupa'da büyük yankılar yaptı. Papa IV. İnnocentius 1245'te Lyons Konsili'ni topladı ve Hristiyanlara yeni bir Haçlı Seferi çağrısında bulundu. Bu çağrıya Batı Avrupa hükümdarlar bu sefere çıkamayacakları şeklinde yanıt verdiler. Yalnız Fransa kralı IX. Louis yeni bir sefer arzusundaydı. Haçlı Seferi için büyük mali kaynaklar toplayıp büyük harcamalar yapan Kral IX. Louis Fransız ve İngilizlerden oluşan bir orduyla 1248'de gemiler ile Fransa güneyinden yola çıktı. Eylül 1249'da Kıbrıs'iı alıp oradan gemiler ile Mısır'a gittiler. Nil Nehri ağzında karaya çıkartma yaptılar. Dimyat kalesini zapt ettiler. Robert de Artois adlı haçlı kumandanı Mansura'ya bir sefer düzenlediyse de yenilip geri çekildi. Daha sonra bizzat Kral Louis Kahire üzerine yürüdü,

Fakat Eyyubiler Mısır Sultanlığı ordusuna yenilerek esir düştüyse de istenilen fidyeyi ödeyerek serbest bırakıldı.

Yeni bir Haçlı Seferi için arka plan

Kudüs'ün Harezmşahlar tarafından fethi ile talanı ve Eyyubiler eline geçmesi

Altıncı Haçlı Seferi ile 1229'da Eyyubiler Sultanı Kamil bin Adil ile Haçlıların komutanı olan Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Friedrich arasında müzakerelerden sonra barışsal yolla kutsal Kudüs Krallığı idaresine verilmiş olan Kudüs şehri bu antlaşma süresi 1230'da dolunca her iki tarafda başka önemli siyasi ve askeri uğraşlarla çok ilgili oldukları için bu antlaşma yenilenmemişti.

Cengiz Han'ın ülkelerini eline geçirip yerle bir etmesinden kurtulabilen Harezmşahlar ordusu kalıntıları Eyyubiler Suriye Sultanı es-Sâlih Eyyûb ile ittifak yaptıktan sonra onun tavsiyeleri ile 1245 yazında, Suriye ve Filistin üzerine bir talan akını yaptılar. Bu akının bir parçasında Temmuz 1247'da Harezmşahlar kalıntı ordusu Haçlılar Kudüs Krallığı'na bağlı olan Kudüs şehri üzerine yürüdü. Harezmşahlar Kudüs şehrini kuşatmaya aldıktan sonra eline geçirdiler. Ağustos'ta Harezmşahlar kalıntı ordusu şehri yakıp yıktı, talan etti ve yaşanmayacak şekilde bir harabeye döndürdü. Sonra da talanları ile şehri terk edip gittiler. Bu çapulcu ordusu ayrıldıktan sonra şehir ne Müslümanlar ne de Hristiyanlar tarafından yaşanacak bir yer olmaktan çıktı.

Kudüs şehri yeniden Eyyubiler Suriye Sultanlığı'na bağlandı. Kudüs şehri son iki yüzyılda iki defa Müslümanlarla Hristiyanlar arasında el değiştirmiş olduğundan bu haber batıya Avrupa'ya erişince Katolik Hristiyan batı Avrupalılara bu haber çok olağanüstü görülmeyip hiçbir şaşkınlıkla karşılamadılar.

Harbiye Muharebesi ve Kudus Krallıģı'nın askeri direnişinin sona erişi

Ana madde: Harbiye Muharebesi

Papa'nın Haçlı seferi çağrısı ve Avrupalı hükümdarlar

1245'te Papa IV. İnnocentius Kudüs'ün tekrar müslümanlar eline düşmesi üzerine yeni bir haçlı seferi ilan etmek istedi ve bunun için papazları, keşişleri ve asilleri Lyon'da bir Konsil tuplantısına çağırdı. Ne Avrupalı asiller ne de halk arasında yeni bir Haçlı seferine katılmak için pek istek bulunmuyordu.

Bu Konsilin toplanması Papa ile İmparator mücadelesinden de etkilendi. Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Friedrich Altıncı Haçlı Seferi'nden Avrupa'ya döner dönmez Papa IV. Innocentius ile imparator-papa mücadeleleri yine başlamıştı. İmparator II. Friedrich bu Birinci Lyons Konsili toplantısına kendisine bağlı olan ülkelerden katılmak isteyen papazları yakalatıp tutuklattırmaya başladı. Buna karşılık veren Papa IV. İnnocentius, II. Friedrich'i resmen Kutsal Roma İmparatorluğu tahtından attığını ilan etti. Papa IV. İnnocentius İmparatorluk tahtını bundan biraz önce Fransa Kralı IX. Louis'in kardeşi olan Kont Robert Artoislı'ya vermeyi teklif etmişti ama Fransa Kralı IX. Louis bu teklifin uygunsuz olduğunu Papa'ya bildirmişti. Bunun için II. Friedrich'in hükümdarlığını yaptığı Almanya, Güney İtalya ve Sicilya'da hiç papalık Haçlı seferi propagandası yapılamamakta idi ve bu yeni haçlı seferine hiç talip bulunmamaktaydı.

İngiltere'de kral III. Henry, 6. Leicester Kontu olan ve Fransa'da Katharlara karşı Albigeois Haçlı Seferi'ne komutanlık eden Simon de Montfort ile politik mücadele halinde idi ve Akdeniz'e bir Haclı Seferine iştirak etmesi mümkün değildi. Ayrıca sonradan bu yeni seferi komutanlığına yukselenen Fransa Kralı IX. Louis ile III. Henry'nin arası açıktı, ama Haçlı seferine pozitif bir katkıda bulunmak için III. Henry Fransa Kralı Haçlı seferi yapmakta iken Fransa ile hiçbir çarpışma yapmamaya yemin etti.

Macaristan Kralı IV. Bela ülkesinin uğradığı Moğol istilasının ve ülkenin tamamıyla talan edilmesinin zararlarını yeniden karşılamakta idi ve yeni haçlı seferi için ne zaman ne de para ve ne de asker kaynağı bulunmamaktaydı.

Norveç Kralı IV. Hakon'u Haçlı seferine davet etmek için Fransa Kralı IX. Louis bir İngiliz kronikçi-tarihçi olan "Matthew Paris"'i ona elçi olarak göndermişti ama bu elçi Norveç'in Haçlı seferine katılması için kralı inandıramadı.

Sonunda IV. İnnecentius'un yeni Haçlı Seferi'ne Avrupa hükümdarlarından şahsi destek sadece Fransa Kralı IX. Louis'den ibaret kaldı ve bu kral 1245'te Doğu Akdeniz'e Haçlı Seferine çıkacağına dair bir ferman ilan etti.

Fransa Kralı IX. Louis'in yeni Haçlı seferine katılma kararı

Aralık 1244'te Fransa Kralı IX. Louis çok ciddi bir dizanteri hastalığına yaklandı; yatağa düştü ve doktorları eğer bir mucize olmazsa bu hastalıktan kurtulamayıp ölmesini beklemeye koyuldular. Bu hastalık arasında IX. Louis tanrısına dua ederek eğer kendini bu hastalıktan ölmeden kurtarırsa ona şükürlerini sunmak için bir Haçli Seferine çıkıp Kudüs'ü tekrar Hristiyanlar eline geçireceğine yemin etti. Birkaç hafta sonra IX. Louis sanki bir mucize olmuş gibi hastalığından iyileşip yataktan kalktı. Hasta iken yaptığı Haçli Seferine gitme yeminini tutmaya karar verdi.

Fakat o günlerin kronik-tarihçisi olan ve Fransa sarayında önemli bir pozisyonda bulunan İngiliz asıllı Matthew Paris Haçlı Seferine gitmek için yapılan yeminin hasta ve kendinden geçmiş olarak yatakta olan Kral IX. Louis tarafından değil de annesi olan "Blanche Kastilli" tarafından yapıldığını bildirmektedir. Ona göre oğlunun bitkin kendinden geçmiş bir şekilde hasta yatağında görmekten çok etkilenen annesi oğlu iyileşirse onun bir Haçlı Seferi yapmasını sağlamak için yemin etmiştir ve oğlu iyileşince onu anne yemine uymaya zorlamıştır. Buna karşılık olarak diğer tarihçiler (örneğin bu seferin o günleri yaşayan ana tarihçisi olan Joinville) kralın annesi "Blanche Kastilli"'nin oğlunu sefere gitmeye zorlamak şöyle dursun; gerçekte onu sefere gitmekten alıkoyup vazgeçirmek için elinden gelen her şeyi yaptığını iddia etmektedirler.

Haçlı Seferinin askeri gelişmesi

Bu yeni bir Haçlı seferi konusu ortaya cıktıgı zaman Fransa devleti Batı Avrupa'da en güçlü devlet durumundaydı. Fransa'da Albigeois Haçlı seferi ile Provence eyaletinin idaresi ve gayet zengin devlet gelirleri Paris'teki merkezi hükûmetin eline geçmişti. Poitou eyaleti kralın kardeşi olan Poitiers Kontu Alphonso tarafından idare edilmekteydi ve bu kişi de 1246'de kardeşinin sevk ve idare ettiği Haçlı seferine katılacağını bildirmişti. Charles d'Anjou da Fransa Kralı'nın diğer bir kardeşi idi ve o da bu sefere katılacagını ilan etmişti.

IX. Louis'in bu Haclı Seferi için hazırlıkları için devlet gelir ve harcamalarının mali kontrol ve organizasyonu dönemine göre gayet ileri seviyelere erişti. 1245'ten 1248'e kadar üç yıllık dönemde Fransa kralı sırf Haçlı seferi harcamaları için kullanılmak için ülkesinde bulunan herkesten bir kilise vergisi olarak, genellikle tarım sektöründe bulunanlardan, gelirlerinin (1/10)ini (aşar (öşür) vergisi gibi) özel bir vergi olarak topladı. Bu toplanan ek vergilerin degeri yaklasık olarak 1,500,000 livres tournois  yekununa varmaktaydı. Bunun yanında IX. Louis'in haclı seferine katılan Fransa asilleri kendi kaynaklarından gelir sağlayıp ona göre harcamalar yapmaları gerekmişti. Bir asil için Hacli seferine gitmek için yapılması gereken harcamalar günune göre gayet yüksek meblağlara erişmektedeydi. Bu harcamalara geliri yetişmeyen Fransız birçok asil Krliyet Hazinesi'nden ödünç paralar almaya mecbur kaldılar.


1248 yılı sonunda yaklasık 15,000 kişilik bir ordu hazırlamıstı. Bu orduda yaklasık 3,000 agir suvari sovalyesi olan asker, yaklasık 5,000 kurmalı tatar yayı kullanan okçu asker bulunmaktaydı. Bu ordu Kral IX. Louis, I. Robert Artoisli, Artois Kontu Alphonso, Charles d'Anjou, Bretanya Duku ve Burgunya Duklu komutasında 25 Ağustos 1248'de sirf bu Hacli seferi için yaniden yaptırılmıs 36 gemi ile yine Hacli seferi için yeniden yapılmış olan Aigues-Mortes limanlarından ve Marsilya limanında Doğu Akdeniz'e gitmek için ayrıldı.

Bu filo önce Kıbrıs'a gitti ve Haçlı ordusu adanın içlerinde bir ordugahta kışı geçirdi. Bu arada IX. Louis kendisinden askeri destek isteyen çeşitli Doğu Akdeniz Hristiyan devleti ile muzakerelere geçti. Bunlar arasında 1204'te Dördüncü Haçlı Seferi'nde Konstantinopolis'te zapteden Haçlılara tarafından kurulmuş Latin İmparatorluğu Bizans'i ihya etmek isteyen İznik Rum İmparatorluğu; kendini Bizans'in varisi görüp yeniden Bizans İmparatorluğu kurmak isteyen İznik İmparatorluğu, Suriye'de Müslümanlara Sayda kalesini kaybeden ve bunu geri almak isteyen Tapınak Şövalyeleri ve Haçlılar Antakya Prensliği bulunmaktaydı. Fakat IX. Louis bunlardan hiçbirine yeni Haçlı ordusuyla destek sağlamamaya karar verdi. Mısır'in Haclilar ordusuna reel destek sağlamak için yeterli zahire ambarı ile ileride zahire yetiştirme kaynakları olduğunu ve mali gereksinimleri karşılamak için yeterli fiziksel sermaye ve servet, mali güç, para ve insan gücü kaynağı ihtiva ettiğini dusunmekteydi. Bunların yanında fethedilirse Mısır'i askeri baz olarak kullanarak Filistin ve Kudüs'ü ele geçirmenin daha kolay olacağını da düşünmekte idi.

Mısır'a çıkma ve Mısır'da askeri harekat

Bu nedenle Haçlı ordusu bir gemi filosu ile Kıbrıs'tan ayrılıp Mısır'a yöneldi. 5 Haziran 1249'da Nil Nehri deltasının Dimyat kalesi yakında ağzında karaya çıktılar. Bu sahili savuanan Eyyubiler ordu birlikleri ile çarpışmalar yapıldı ve birkaç Memluklu emir öldürüldükten sonra sahili korum birliği komutanı olan Emir Fahreddin geri çekilmek zorunda kaldı. Bu birlik Dimyat kalesine çekilmekten sakınıp daha güneyde bulunan Aşmun-Tann'ya çekildi. Askerlerin Dimyat'a girmekten sakındığını gören Dimyat halkı bir paniğe kapıldı ve bir tuzağa takılmaktan sakınmak için şehri ahalisi şehir terk etmeye başladı. 6 Haziranda Haçlı ordusu Dimyat kalesine girdi. Altıncı Haçlı Seferi sırasında Eyyubilerin büyük bir direniş gösterdikleri Dimyat kalesi pek az direnişten sonra Haçlılar elline geçti. Esas Eyyubiler Mısır ordusu daha güneye Mansure yakınlarına ordugah kurdu. Haçlı ordusunun bir kısmını bulunduğu gemiler bir fırtına dolayısıyla dağılmıştı. Haçlılara bunların birer ikişer gelmesini beklediler. Fakat bu bekleyiş sonunda Mansüre ve Kahire'ye nehir kenarından yürüyüp hücuma geçmek fırsatını kaybettiler. Haçlı ordusu Nil Nehri'inin mevsimlik sellerle kabaracağını ve nehir kenarınan yürüme imkânı olmayacağını planlarına almamışlardı. Bu nedenle sular çekilinceye kadar 6 ay Haçlı ordusu bu kalede kaldı. Bu sırada Eyyubiler Mısır ordusu Mnsüre'de daha düzene koluldü ve küçük çapta gerilla hücumları yapmaya başladı.

Haçlı ordusu Dimyat kalesi depolarında bulunan büyük erzak ve iaşe stokları dolayısıyla hiç levazım sıkıntısı çekmediler. Kalede bulunup ele geçirdikler diğer ganimet malları ile vakitlerini geçirdiler. Haçlı ordusu eğer Dimyat'ı eline geçirirse bu kalenin idaresinin Akka başkentli Kudüs Krallığı'na teslim edileceğine dair bir anlaşma yapmıştı. Fakat Fransa Kralı bu anlaşmaya uymayarak kalede Katolik Kudüs Latin Patriği altında bir kardinallik ihdas etti ve kaleyi Suriye'de bulunan Müslümanlara karşı askerî harekâtta bulunmak için bir katolik üssü olarak kullanmaya başladı.

Mısır Eyübiler Sultanı ile IX. Louis birbirleriyle gayet hakaret edici mektuplar göndermişlerdir. 15. yüzyıl Mısır tarihini yazan Arap tarihçi Makrizi İX. Louis'in Mısır Eyyubiler Sultanı olan es-Sâlih Eyyûb'a gönderdiği şu mektubu tarih eserine koymuştur:

Sen bir Müslüman devlet hükümdarı olduğuna karşılık, bildiğin gibi ben de bir Hristiyan devletin hükümdarıyım. Endülüs ülkesi halkı biz onları sığır sürüsü gibi sürmekte iken bana hediyeler ve paralar verdiler. Biz onların erkeklerini öldürdk ve kadınlarını dul bıraktık. Kız ve erkek çocuklarını esir olarak aldı. Evlerini boşaltıp bıraktık. Sana yeterce bilgiler verdim. Sonunda şimdi sana nasihat vereyim. Bana gayet güçlü yeminler verirsen; Hristiyan papazlar ve kesişlere gidersen ve gözlerinin önünde elinde mumlar yakılı olarak ıstavroza inanıp ona tapan olan bir Hristiyan olsan bile bütün bunlar senin dünyada en sevdiğin noktada bile sana yetişip seni orada öldürmeden vazgeçmeme hiç mani olmayacaklardır. Eğer bu araziler benimse bunalar bana lütuflu hediyelerdir. Eğer bu araziler sana ait olacaklarsa beni yenilgiye uğrat ve o zaman istediğini yapmak senin elinde olacaktır. Sana söyledim ve sena bana itaat eden askerlerim hakkında ikazlar verdim. Onların sayısı deniz sahilerindeki çakıl taşları gibi çoktur; açık tarla, kır ve dağları doldurabilirler. Onlara ellerinde yoledici yıkım yapan kılıçlarla senin üzerine gönderileceklerdir.

Bununla beraber Sultan es-Sâlih Eyyûb ile Haçlı IX,. Louis arasında yazılı müzakereler de devam etti. Sulan es-Sâlih Eyyûb eğer Haçlı ordusu Dimyat kalesini terk edip çekilirse buna karşılık Eskalon, Tiberias ve hatta Kudüs şehrinin bile onlara geri verilebileceğini bildirdi. Ama Haçlılar bu şartları kabul etmediler.

24 Ekim 1249'da Fransa kralının kardeşi Poitiers Kontu Alphonse de Poitiers Dimyat'a geldi. Tam bu sıralarda Nil Nehri suları inmeye başladı. Bir Krallık tavsiye konsili toplandı ve ne yapılacağı bu toplantıda incelendi. Alteratifler ya İskenderiye ya Kahire üzerine yürümekti. Bu toplantıdan bulunanların çoğunluğu bir liman olduğu ve Avrupa ile ilişkilerin daha kolay olacağı için İskenderiye'ye yürümeyi tercih etmekteydiler. Fakat bu hücümun Eyyubileri daha uygun barış şartlarına zorluyacağı gayet şüpheli idi. Haçlı hedefini daha şiddetli hücumla Mısır Sultanına bildirmek için Kahire üzerine yürümek tercih edildi.

20 Kasım 1249'da IX. Louis Dimyat kalesinden Haçlı ordusunu büyük bir kısmı ile çıkarark Kahire'ye karşı yürüyüşe geçti. Tam bu sırada Eyyubiler Sultanı es-Sâlih Eyyûb öldü. Bu kaleden ayrılan bir diğer Haçlı ordusu Tapınak Şövalyeleri ile Robert Artoisl komutasından Gidelya'da bulunan Mısır ordusuna hücum etti ve Mansura'ya doğru ilerledi. Fakat bu Haçlı ordusu Mansura Muhareesi'nde Mısır ordusu tarafından yenilgiye uğratıldı ve Röbet Artoislı bu muharebede öldürüldü.

Bu sırada IX. Louis komutasındaki Haçlı ordusu yürüyüş sırasında Emir Fahreddin'in organize ettiği bazı hücumlaraa hedef oldu. 7 Aralık günü 600 kişilik bir Mısır süvarı birliği Fariskur ve Sarımsah arasında Haçlı yürüyüş birliğine hücum etti ama geri püskürtüldüler. IX. Louis ordunun yürüyüşünü aksatmamak için karşı hücumlar yapılmaması hakkında sıkı emirlerine rağmen Haçlılar kaçan süvari birliğini kovalayarak bu birliğe büyük zayiat verdirdiler. 21 Aralık'ta Haçlı ordusu Mansura kalesi önüne geldi. Fakat kale ile ordunun varış mevkii arasında Nil Nehri'nin bir kolu olan "Bahr el-Sagır" bulunmaktaydı. Emir Fahrettin Haçlı ordusunun kale önüne gelebilme için gereken tüm nehir geçişlerini güçlü birliklerle korumaktaydı. Fakat nehrin birkaç kilometre aşağısına doğru Bedevi Arapların bulunduğu Salamun adlı bir geçiş yeri bulunduğunu IX. Louis öğrenmişti.

Haçlı ordusu 8 Şubat 1250'de bu geçişe yöneltip bedevileri ortadan kaldırıp karşı tarafa geçmeye başladı. Haçlı ordusunun nehri geçen ilk öncüleri yakında bulunan Emir Fahrettin'in kampına hücum ettiler ve Emir Fahreddin öldürüldü. Ama Artois Kontu esas haçlı ordusunun nehri geçip gelmesini bekleyeceğine Tapınak Şövalyeleri ile birlikte Mansura kalesine girip sokak muharebesine başladı. Mısır yaya ve hafif süvari askerleri bir Memluklu emiri (sonradan Memluklu Sultanı olacak) Baybars etrafında toplanıp kaleye girmiş olan bu Haçlı öncü birliğini imha edip kaleden çıkarttılar. Sonra da hiç durmadan nehri geçmekte olan Haçlı ordusuna yüklendiler. Mısır ordusunu durabilecek Haçlı kurmalı Tatar yaylı birlikler daha nehirde bulunup karşıya geçmemişlerdi. IX. Louis bu birlikleri kurtaramnak için bir ağır süvarı hücumu yapmak zorunda kaldı. Haçlı okçular bu hücum sırasında nehrin üzerine bir köprü kurup orada mevzilediler ve böylece Mısırlıların yaya ve hafif süvari hücumlarını önlediler. Bu köprüyü pekiştiebilen IX. Louis yaya Haçlı birliklerini de nehrin karşısına geçirmeyi başarabildi. Böylece "Mansura Muharebesi" pek sonuçsuz bitti görüntüsü verdi.

11 Şubat'ta Mısırlılar gayet şiddetli bir taarruza geçtiler. Haçlılar bu taarruzu gayet zorlukla ve büyük zayiatla durdurabildiler.

Bundan sonra IX. Louis Dimyat'a savunmaya çekilebilirdi. Fakat birkaç ay emrindeki ordu ile Mansura kalesini kuşatmayı tercih etti. Fakat orduların durumu değişmekteydi. 28 Şubat'ta yeni Eyyubiler Mısır Sultanı olan Turanşah Mısıra'a yetişmişti ve Haçlılara karşı Mansura kuştamasının komutasını üzerine aldı. Mısırlılara Nil Nehri kollarını istedikleri yerde ve zamanda geçebilmek için bir mavnalar filosu getirmişlerdi. Kuşatmacı Haçlı ordusunu levazım ve ıaşesi imkânsız hale geldi ve kuşatmacı Haçlı ordusunda açlık başladı. Bunun yanında kampta salgın hastalıklar da zayiata neden olmaktaydı. Açlık ve ölümlerden dolayı Haçlı ordusu gayet zayıf düştü.

Sonunda Mart 1250'de IX. Louis Mansura kuşatmasını bırakıp Dimyat kalesini dönmeye karar verdi. IX. Louis çok ciddi dizanteriye yakalanmıştı ama geri çekilmeye katıldı. Haçlı ordusunun öncüleri Fariskur'a yetiştikleri ve artçıları Kral IX. Louis ile Samarşah'a vardıkları zaman çarpışmalar başladı. Yapılan Fariskur Muharebesi'nde Haçlılar ordusu büyük bir yenilgiye uğradı ve imha edildip ordu olmaktan çıktı. Kral IX. Louis Saramsah'da Nevers Kontu Gaucher de Nevers koruması altında bir eve sığınmak zorunda kaldı. Fakat Nevers Kontu bir Memluklu tarafından öldürülünce savunmasız kaldı. Kudüs Krallığı baronları Haçlı ördusunun teslim olması için Memluklu emirleri ile müzakereler giriştiler. Mısırlılar o kadar çok Haçlı esir almışlardı ki Haçlı ağır yaralılarına bakım yapmaları imkânsız olmuştu. Müzakerlerde Eyyubiler Mısır Sultanı Turanşah Haçlıların Fransız Kralı'nın hayatını bağışladı ama esaretten kurtulması için 500.000 altın fidye vermesi gerekti.

Fakat esir iken IX. Louis tekrar bir dizanteri hastalığı geçirdi ve Arap hekimler tarafından tedavi edildi.

Louis'in vermesi gereken fidyenin yarısının ödenmesi, Kral salıverilip Mısır'dan ayrılmasından önce yapılacaktı. Bu ödeme Mayıs'ta yapılarak Kral IX. Louis Mısır'dan ayrıldı. Kralın salıverilmesinin diğer bir şartı olarak da Dımyat kalesini Haçlılar tarafından teslim edilip boşaltılması idi. Bu da aynı ay yapıldı. Kral IX. Louis Mısır'dan Kudüs Krallığı merkezi olan Akka'ya gitti.

IX. Louis Filistin'de

IX. Louis esaretten kurtarıldıktan sonra Filistin'e Akka'ya döndü. Burada Mısır'da gayet fena yenilgisine rağmen, özellikle Lübnan'dan gelen binlerce Maroni Hristiyan tarafından, gayet hararetle karşılandı. Akdeniz sahillerinde bir küçük şeride dönüşen Kudüs Krallığı'nın geleceği ile yakından ilgilenmekte idi ve bu krallığı savunulur bir hale sokmak için Müslümanlarla savaşmak isteyip böylece Tanrısına karşı yaptığı Müslümanlarla savaşma yemini yerine getirmekistemekteydi. Diğer taraftan resmen Kudüs Kralı olan II. Konrad Avrupa'da bulunmaktaydı ve Filistin'e dönmek hiç istememekteydi. Mısır'da yeni kurulan Memluklüler Devleti ile ticareti olan Venedik, Cenova ve Pisa gibi İtalyan denizlerarası ticaret şehirleinin menfaatlerini korumaktaydı. Doğu Akdeniz'de bulunan Haçlı Frank asıllı Hristiyanlar ve onlara kaderlerini bağlamış (Lübnanlı Maroniller gibi) Arap Hristiyanlar imparatorun kendilerini savunacağına inanmamaktaydılar. Koyu bir Katolik Hristiyan olan İX. Louis'in Filistin'de kalmasını desteklemekteydiler.

IX. Louis, Fransa'da taht naibi olan annesi Blanche Kastıllı'nın oğlunu tekrar görüp onu tekrar Fransa idaresi sorunları ile uğraşmasını istemesine rağmen ve yanında sefere iştirak etmiş olan Fransız asillerinin ülkelerine biran evvel dönmek arzu ve tavsiyelerine rağmen Akka'da 4 yıl kaldı. Bu uzunca dönemde Kudüs Kralı Almanya'da bulunan Hohenstaufen Hanedanından II. Konrad olmakla beraber, efektif olarak IX. Louis Kudüs Krallığı hükümdarı olarak bu ülke üzerine krallık yaptı.

Bu sırada Müslümanlarla barış halinde bulunmaktaydı. Mısır'da Eyyubiler devleti yıkılmış ve ülke yeni kurulmakta olan Memluklu Devleti elinde idi. Eyyubiler Halep Emiri olan Nasır Yusuf'un Şam'ı eline geçirmesi ile Eyyubiler Suriye Sultanı olması ile Suriye Eyyubiler eline geçmişti. Suriye Eyyubiler Sultanı olarak Nasır Yusuf Mısır'a hücuma hazırlanmakta idi. Eyyubiler Suriye ordusu ile Nasır Yusuf Mısır'a yürüdü. Bu sırada Mısır'da Memluklu Sultanı olarak ilan edilen Aybeg güya tek başına sultanlıktan feragat ederek ortak nominal sultan olarak Eyyubilerden 10 yasında Eşref Musa ile birlikte ortak Mısır sultanı ilan edildi; ama effektif iktidar gücü Aybeg elinde kaldı. Mısır Memluklu ordusu 2 Şubat 1251'de "Abbasa İ. Muharebesi"'nde Suriye Eyyubiler ordusunu yenilgiye uğrattı ve Eyübilerin Mısır'dan çıkmalarInı sağladı ise de bu galibiyetten sonra Suriye'ye gidemedi.

Suriye Eyyubileri ile Mısır'daki Memluklular Devleti arasındaki çatışmalar döneminde Akka'da Kudüs Krallığını effektif olarak idare eden IX. Louis hangi tarafla ittifak yapacağına karar vermesi gerekmekteydi. Suriye Eyyubileri Kudüs şehrini hala ellerinde bulundurmaktaydılar. Akka'ya bir elçi göndererek Kudüs'e Hristiyan hacıların rahatça gidebilmeleri için Louis ile bir barış anlaşması yapmak istediklerini belirttiler. Fakat İX. Louis buna yanaşmadı. Çünkü Manşüre'de teslim olmuş olan Haçlı ordusundan esirlerinin fidyeleri daha ödenmediği için esirlerin büyük bir kısmı Mısırlı Memlukluların ellerinde kalmışlardı. İX. Louis siyasi durumu kendi lehine kullanarak Mısır'daki Memluklulara bir ültimatom vererek eğer ellerinde kalan Haçlılar ordusu esirleri geri verilmezse Suriye Eyyubileri ile bir ittifak anlaşması yaparak onlara Mısır'ı işgal için asker ve diğer yardım yapacağını bildirdi. Mısır'daki Memluklular buna razı oldular. Ek olarak eğer IX. Louis Memluklularla ittifak yaparsa ve Suriye Eyyubileri Memluklular tarafından yenilirlerse Kudüs'ün statüsü ve hatta Hristiyanlara geri verilmesi üzerine müzakerelere geçebileceklerini bildirdiler. Bunun üzerie IX. Louis Memluklular ile Mart 1252'de bir ittifak anlaşması yaptı.

Eyyubiler ve Memluklulra arasında devamlı mücadelenin Haçlı Hristiyanlar tarafından kendi lehlerin kullanılacağı her iki taraftan Müslümanlarca gayet açık olarak anlaşılmıştı. Bağdat'ta bulunan Abbasiler halifesi Mutasım arabulculuğu yolu ile Suriye Eyyubileri ile Mısır'daki Memluklular arasında bir anlaşma sağlandı. Böylece Memluklular Haçlı Kudüs Krallığı , yani IX. Louis, ile Kudüs'ü Hristiyanlara teslim hakkında müzakerelere girişmediler. IX. Louis'in diplamatik yolla Kudüs'ü ele geçirme hayalleri de böylece kayboldu.

IX. Louis 4 yıl Akka'da bulunduğu sırada Kudüs Krallığı'nın diğer sorunları ile de ilgilendi. Kudüs Krallığı'nın eline bulunan arazilerin daha kolayca savunulması sorununa eğildi. Kudüs |Ktrallığı elinde bulunan Akka, Yafa, Kaşarıya ve Sayfa kalelerinin surlarını daha pekiştirip bu kaleleri daha korunaklı hale getirtti. Bu tedbirlerin uygunluğu Suriye Eyyubileri ile Mısır'daki Memluklular arasında anlaşma yapıldıktan sonra iyice anlaşıldı. Eyyubiler Suriye Sultanı ile yapılan anlaşmaya göre Gaza şehrinde bulunan Suriye Eyyubileri komutası altındaki bir bedevi aşireti Gaza'den ayrılmak zorunda kaldı. Bu aşiret kuzey'e çekilmekte iken devamlı çapuulculukla yolları kenarındaki Hristiyanlara ait arazileri taciz ettiler. Yolları Yafa kalesi önünden geçmekteydi ve eğer bu kale duvarları pekiştirilmemiş olsa idi, bu şehrin tele geçirilip talan edeileceği muhakkak gibi idi. Pekiştirilmiş surlar bu felaketin önüne geçebildi. Fakat bu bedevi birliği Akka'yı da kısa müdddet için kuşatmaya aldı. Sayda kalesi yukarı mahalleleri için kale duvarları daha yapılmakta idi ve Sayda'nın bu yukarı mahalleleri talan edildi. Buna karşılık vermek için Hristiyan Haçlılar Arap Paneaş kasabasını ellerine geçirmek için hücum ettiler; ama bunda başarısız kaldılar.

Bir başka içişleri meselesi ise VI. Boemondo'nun Antakya Prensi olarak kabul edilmesi ile ortaya çıktı. Bunu kabul etmek istemeyen küçük Kilikya Ermeni Krallığı'na karşı, IX. Louis Antakya prensliğini koruma altına aldığını ilan etti ve bunu açıkça göstermek için Antakya'da Fransa Krallığı'nın "beyaz zambaklı çiçek (Fleur de Lys)" armasının gösterilmesini kabul etti.

IX. Louis Akka'daki Kudüs Krallığı'nın yirmi yıldır bir krallık otorioitesi ülkede bulunmadan idaresinden sonra, ülke içinde bulunan bir kralın otoritesi altında yaşamını sağladı. Özellikle kendi başlarına bildikleri gibi hareket etmeye alışmış olan Tapınak Şövalyeleri, Hospitalier Şövalyeleri ülkede bulunan kralın otoritesine uygun hareket etmelerini sağladı. IX. Louis güya bağımsız olan Antakya Prensliği siyasetine de devamlı karıştı. Bu edenle taht naibi olarak bağımsız hareket etmeye alışkın olan naip Lucienne di Segni'yi naiplik görevinden uzaklaştırdı. IV. Beomondo'yu Antakya Prensi olarak kabul etti. Antakya Prensliği ile Kilikya Ermeni Krallığı arşında olan anlaşmazlık ve çatışmaların önüne geçmek için iki devlet arasında bir barış anlaşması müzakereleri açtı ve kabul edilen barış anlaşmasını uygulanmasını daranti etti.

Mısır Memlukluklarui ile Suriye Eyyubileri ile yapılan barış anlaşmadan sonra ortaya çıkan güçler dengesizliğini düzeltmek için İran'da bulunan Moğol İlhanlılar Devleti Hanına Fransa adına bir elçi göndermişti. Fakt bu neticesi kalmıştı. Çünkü Fransa elçisi İran'dan Fransa'ya geri döndüğünde IX. Louis Haçlı seferine çıkmıştı. Fakat bu Haçlıların İlhanlı Devletine bu yakınlaşma politikası ileride Hristiyan Antakya Prensliği ve Kilikya Ermeni Krallığı'nın İlhanlılarla ile yaptığı ittifakka zemin sağlamış oldu.

IX. Louis'in Filistin'den ayrılışı

IX. Louis'in Fransa'dan ayrı kaldığı dönemde Fransa'da taht naipliği yapan annesi Blanche Kastilyalı 27 Kasım 1252'de öldü. Ülkesinin naipsiz yani krallık idarecisiz kalmasının geçici olmasını sağlamak için IX. Louis 24 Nisan 1254'te Akka'dan Fransa'ya gitmek üzere gemi ile ayrıldı. Geride Akka'yı ve Kudüs Kralığı'nı idare etmek için "Krallık Vekilharcı" unvanı ile Geoffroy de Sargınes'i Akka'da bıraktı. Ona destek sağlamak için 100 şövalye ve 100 çavuştan oluşan bir Fransız gücü de Akka'da kalmıştı. Bu Fransız garnizonu Fransa tarafından finanse edilmekte idi ve 1291'de Akka'nın Memluklular tarafından ele geçirilmesine kadar Akka'da savunma gücü olarak kaldı.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!