Francis Scott Key Fitzgerald (D: 24 Eylül 1896; St. Paul, Minnesota – Ö: 21 Aralık 1940, Hollywood) İrlanda asıllı Amerikalı romancı, deneme yazarı, senarist ve kısa öykü yazarı. Kendisinin popüler hale getirdiği Caz Çağı'nın ihtişamını ve aşırılığını anlatan romanlarıyla tanındı.
Hayatı boyunca dört roman, dört kısa öykü derlemesi ve çeşitli dergilerde yayımlanan 164 kısa öykü yazdı. 1920'lerde ilk romanı ile sağladığı popülerite ve geçici bir servet elde etmesine rağmen, Fitzgerald asıl ününü ölümünden sonra kazandı.Yirminci yüzyılın en büyük Amerikan yazarlarından biri olarak kabul edilir ve 1890'larda doğup, I. Dünya Savaşı sırasında yetişen neslini "Kayıp Kuşak" olarak tanımlar.
Yaşamı
Fitzgerald, Minnesota'da üst orta sınıf bir ailede doğdu, Çocukluğunun ilk yıllarını New York ve Batı Virginia’da geçirdi. Ailesinin Katolik olması nedeniyle bir süre Katolik okullarına devam etti.Princeton Üniversitesi'nde öğrenimine devam etti. Burada geleceğin yazarları ve edebiyat eleştirmenleriyle arkadaşlık kurdu. Yazıları Triangle, Nassau Lit ve Princeton Tiger gibi dergilerde yayımlandı. Ancak kötü giden bir ilişki ve dersler yerine zamanını yazmaya ayırdığı için okulu bıraktı. 1917'de henüz I. Dünya Savaşı sürerken orduya katıldı.
İlk roman taslağı Romantik Egoist, yayıncının kitapta gördüğü eksiklikler ve savaş döneminin yarattığı maddi sıkıntılar sebebiyle basılamadı.
Evliliği ve ilk romanı
Askeri eğitimler için Alabama'da bulunduğu sırada, Alabama’da Zelda Sayre ile tanışması ve ona âşık olması, Fitzgerald’ın hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Zelda’yı evlenmeye ikna etti; ancak nişandan kısa bir süre sonra Zelda bu evlilikten vazgeçti. Zelda'nın Yargıç olan babası, Fitzgerald’ın gelirinin, ikisini geçindirmeye yetmeyeceğini düşünüyordu ve bu da ayrılmalarına sebep oldu.
Zelda, mali durumu nedeniyle başlangıçta onu reddetmesine rağmen ilişkileri düzenli şekilde devam etti. Genç kadın, Fitzgerald'ı yazmaya yönlendirdi. Savaş sona erdiğinde New York'a dönen Fitzgerald, bir süre bir reklam ajansında yazar olarak çalıştı ve içine düştüğü bunalımlı dönemden çalışmakta olduğu ajanstan ayrılıp ilk taslağının ismi Romantik Egoist, olan romanına yoğunlaştı. Romanın eksik yanlarını düzeltti ve dönemin en önemli editörlerinden biri olan Max Perkins'e romanını kabul ettirmeyi başardı. Okurlar tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanan Cennetin Bu Yakası (This Side of Paradise) Fitzgerald’ın edebiyat kariyeri için muhteşem bir başlangıç oldu. 1920 yılında yayımlanan kitabın ardından kazandığı ticari başarı ile Zelda ve Sayre ailesi fikir değiştridi ve hemen evlendiler. 1921’de çiftin ilk ve tek çocukları dünyaya geldi.
1920’lerde sık sık Paris’e gidip gelen Fitzgerald, kendilerine "Kayıp Kuşak" denilen modernist yazarlarından ve sanatçılarından ve gördüklerinden çok etkilendi. Burada yaşayan Amerikalı edebiyatçılarla arkadaş oldu. Bu arkadaşlarının en önemlilerinden biri, Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından Ernest Hemingway’di. Ne var ki Hemingway, Zelda’yla hiç iyi anlaşamıyordu; çünkü ona göre Zelda, kocasının çok içmesine ve yazamamasına sebep oluyordu.
Diğer romanları
Genç çift tamamen eğlence odaklı bir hayat sürüyor, bu da maddi açıdan zorluk yaşamalarına yol açıyordu. Sürekli değişken bir ruh hali sergileyen ve eşi ile çok sert kavga eden Zelda’ya en sonunda şizofreni tanısı konması üzerine, yaşadıkları zorluklar biraz daha arttı. İkinci romanı Güzel ve Lanelti (Beautiful and Damned, 1922), onu New York Şehri seçkinlerine itti. Bu süre zarfında yaşam tarzını korumak için dergiler için pek çok hikaye yazdı. Fitzgerald'ın bu dönemlerde kaleme aldığı ve otobiyografik nitelikler taşıyan, şöhret ve Zelda ile olan ilişkisinden ilham aldığı Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby, 1925) ve Buruktur Gece (Tender Is The Night, 1934) ne okurlar ne de eleştirmenler tarafından beğenildi.
Ölümü
Tüm bunların etkisiyle Fitzgerald zor günler geçirmeye başladı. Sık sık hastaneye yatırılıyordu; sürekli içiyordu ve kendine bakamaz haldeydi. Ekonomik olarak zor günler geçiren Fitzgerald, Hollywood'da senaryo yazıp, başkalarının yazdığı senaryoları düzelterek yaşamını sürdürdü. Rüzgar Gibi Geçti, Madam Cruie, Three Comrades gibi dönemin önemli filmlerinde replik yazarlığı yaptı. Bu dönemi için daha sonra "Hollywood, sıhhi tesisat bakımı için bir heykeltraşı işe almıştı" yorumu yapılacaktı. 1930’lu yılların sonlarında iki kez kalp krizi geçiren Fitzgerald, 1940’ta, 44 yaşındayken yine kalp krizi sebebiyle yaşama veda etti. Zelda ise 1948’de, kaldığı akıl hastanesinde çıkan bir yangında yaşamını yitirdi.
Ölümünden sonrası
Fitzgerald'ın beşinci ve bitmemiş romanı Son Düş (The Last Tycoon, 1941) Edmund Wilson tarafından tamamlandı ve Fitzgerald'ın ölümünden sonra yayınlandı.
Fitzgerald öldüğünde, okurları tarafından çoktan unutulmuş durumdaydı. Ancak Edmund Wilson'ın son romanını tamamlaması ve kitabın yayımlanması ile Fitzgerald ve daha önce basılan kitapları yeniden ilgi çekmeye başladı. Roman, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Amerikan birlikleri için basılan Silahlı Hizmetler Baskılarının bir parçası olarak seçildi ve daha da popülerlik kazandı. Kızıl Haç ile yapılan bir düzenleme sayesinde, bazı Fitzgerald'ın romanları Japon ve Alman savaş esiri kamplarına bile gönderildi. 1945 yılına gelindiğinde, Muhteşem Gatsby'nin 123.000'den fazla kopyası Amerikan askeri birliktler arasında dağıtılmıştı. Savaştan sonra okul müfredatına dahil edilen romanları ve öyküleri, sonraki yıllarda Elia Kazan'dan David Fincher'e pek çok yönetmen tarafından sinemaya uyarlandı.
Başlıca eserleri
Cennetin Bu Yakası (1920)
Otobiyografik özellikler taşıyan Cennetin Bu Yakası, egoist, hassas, toy ve hayalperest üniversite öğrencisi Amory Blaine’in hayatı tanımasının hikâyesini anlatıyordu. I. Dünya Savaşı’nın sebep olduğu huzursuzlukla mücadele eden Amerika’da, Amory hayallerinin peşine düşüyor, büyük yenilgiler alıyor, âşık oluyor, kaybediyor ama hepsinden önemlisi kendini keşfediyordu. Caz Çağı’nın getirdiği değişim ve bu değişimin bireyler üzerindeki yansımasını ustalıkla anlatan etkileyici roman, insanlığın değişime duyduğu ihtiyacın ve korkunun zamansızlığını da ortaya koyuyordu. Kitap basılır basılmaz okuyucu tarafından büyük ilgi gördü ve ilk iki hafta içinde 20.000 kopyadan fazla sattı.
Güzel ve Lanetli (1922)
Güzel ve Lanetli, 1910'ların New York'unda sosyetik ve büyük bir servetinin küstah varisi olan Anthony Patch'in hikâyesini anlatıyor. Gloria Gilbert ile olan karmaşık evliliği; çiftin zenginlik ve statü ile ilgili rahatsız edici deneyimi; Patch'in I.Dünya Savaşı sırasında ordudaki kısa hizmeti ve çiftin alkol ve partilerde yaşadıkları romanın ana aksını oluşturur. Gloria ve Anthony'nin hikâyesi, özellikle her biri diğerinin bencil tavırlarına ters düştüklerinde bir ilişkinin zorluklarıyla süregider. Çiftin birbirlerine olan sevgisi ortadan kalktığında, birbirlerine zarar veren farklılıklarını görmeye başlarlar. Diğer romanlarında olduğu gibi Fitzgerald'ın bu romandaki karakterleri de karmaşık, materyalisttir ve sınıfsal durum, evlilik ve yakınlık açısından önemli sorunlar yaşarlar. Eserin genellikle Fitzgerald'ın eşi Zelda Fitzgerald ile olan ilişkisine ve evliliğine dayandığı düşünülmektedir.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi (1921-1922)
F. Scott Fitzgerald tarafından yazılmış bir kısa öyküdür. İlk olarak 27 Mayıs 1922'de Collier's Magazine dergisinde yayınlandı. Daha sonra, Fitzgerald'ın The Curious Case of Benjamin Button ve Other Jazz Age Stories olarak yayımlanan Tales of the Jazz Age adlı kitabına da alındı. Öykü, 1860 Baltimore'da, konuşma yeteneğine sahip ve 70 yaşındaki bir adamın fiziksel görünümüyle doğan Benjamin'in terse dönmüş yaşamına odaklanır. Benjamin zaman geçtikçe gençleşmekte ve zaman geçtikçe yetişkin bir erkek, genç bir adam, yaramaz bir çocuk ve küçük bir bebeğe dönüşür.
Muhteşem Gatsby (1925)
Diğer romanları gibi otobiyografik özellikler taşıyan Muhteşem Gatsby, 1922 yazında zengin Long Island'daki hayali West Egg kasabasında, gizemli genç milyoner Jay Gatsby ile saplantılı şekilde âşık olduğu Daisy Buchanan arasında geçen olayları, bir başka roman karakterinin gözünden (Nick Carraway) anlatır. Fitzgerald, kendi ifadesi ile "yeni ve olağandışı, aynı zamanda hem basit hem de karışık motifler taşıyan bir eser ortaya koymak istiyordu". Uzun süren yazma serüveni ardından Nisan 1925'te ilk defa yayınlandığında kitap,değişik tepkiler aldı ve çok az satıldı. İlk yılın sonunda yalnızca 20.000 kopya satılmıştı. Fitzgerald başarısız olduğu hissine kapıldı ve çalışmasının unutulacağını düşündü. II.Dünya Savaşı sırasında kitabın yeniden keşfedilişini, Amerikalı lise müfredatına girişini ve takip eden on yıllar boyunca dizi ve film olarak yeniden uyarlanışını göremeden öldü.
Buruktur Gece (Tender is the Night, 1934)
F. Scott Fitzgerald'ın 1934’te yayımlanan ve tamamlayabildiği son romanı olan Buruktur Gece, tüm hayatını bir kadına adayan bir erkeğin, adım adım tükenişini anlatıyor. Herkesin imrendiği, görür görmez âşık olduğu Dick ve Nicole Diver çiftinin ilişkisi, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar çetrefillidir. Nicole'ü bir anlamda Dick var etmiştir ve şimdi, aklıselimle delilik arasında gidip gelen süreçte, kendi benliğini kaybetmektedir. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda, Fransa'nın güneyinde geçen Buruktur Gece, Scott ve Zelda Fitzgerald çiftinin evliliklerinin yankılarını taşıyan, diğer tüm romanları gibi otobiyografik bir eser.
Son Patron (The Last Tycoon, 1941)
Roman 1930'ların Hollywood'unu anlatmaktadır. F. Scott Fitzgerald'ın çok yakından tanıdığı sinema dünyasının acımasız iç yüzünün ortaya serildiği romanın baş karakteri Monroe Stahr, gerçek hayatta MGM Film Stüdyosunun ünlü genç yapımcısı olan Irving Thalberg'den alınmıştır. Ortam, yazarın bizzat tanıdığı, acımasız stüdyo patronları, yitik senaryo yazarları, yıldızcıkları ile ’30’lar Hollywood’u. Fitzgerald, en ünlü romanı Muhteşem Gatsby’de olduğu gibi burada da iktidar ve hayal kurma, yanılsama ve aşk, para ve masumiyet karşıtlıklarının bir insan hayatında yan yana durup duramayacaklarını soruyor.
0 Yorum:
Yorum Gönder