TOKAT İLÇELERİ
Almus
Almus Karadeniz Bölgesinde Tokat iline bağlı, merkezi il merkezine 34 km mesafede bir ilçe olup, doğusunda Reşadiye ilçesi ve Sivas ili Hafik ilçesi, batısında Tokat ili, kuzeyinde Niksar ilçesi, güneyinde Sivas ili bulunmaktadır. Başlangıçta köy ve nahiye iken idari taksimatta bucak merkezi olmuş, 1 Mart 1954'te ilçe olmuştur. 2018 yılı nüfus sayımına göre Almus ilçe merkezinin nüfusu 28.413 kişidir.
Fatih Sultan Mehmet devrinde Rum eyaletinin bir kısmında mevcut seraskerliklerin şöylece dağıldığı görülmektedir. Amasya müstakil bir seraskerlik bölgesi sayıldığı halde, 1972 kayıtlarına göre Tokat-Yıldız-Tozanlı ile birlikte tek bir seraskerlik Gavurni-Kafirni (şimdiki Almus) ayrı bir seraskerlik görülmektedir.
Eyalet‘i Rum’daki 15. asır kalelerinden bahsedilirken Tozanlı nahiyesinde bir kale kaydı bulunmaktadır. Burasının Akarçay (Meğrelli) kasabası yaylasının üzerinde bulunan ve Akıncı Kalesi diye adlandırılan yer olması kuvvetle muhtemeldir. Yukarıdaki kayıtlara göre Almus‘un bulunduğu mıntıka yani Tozanlı'nın mevcudiyetini 1453’den öncelerine kadar götürmek mümkün olabilmekte, bundan öncelerine ait devirler hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.
Bugün ilçe hudutları dahilinde eski tarihe ışık tutacak kalıntılara, topraktan pişmiş mezar lahitleri, küp kırıklarına rastlamak mümkün olmaktadır. Buna göre Almus ve civarının Bizans ve ondan öncesi Roma İmparatorluğu devirlerinde meskun bir alan olduğu söylenebilir. Yerleşme alanlarının daha ziyade dere civarlarına veya tepelere dağıldığını kalıntıların buralarda bulunuşu teyit etmektedir.
İlçede bulunan yerleşimlerin önemli bir bölümü Roma ve Bizans döneminden kalan adlarını 1960'lara dek korumuş, ancak bu tarihten sonra tüm yerleşimlere Türkçe adlar verilmiştir. Ceget, Daduhta, Eftelid, Ekseri, Elpid, Filtise, Firedökse, Gibis, Leveke, Mamu, Meğelli, Muhad, Sideri, Tiyeri, Tomara, Varzil, Zora, Zuğri (Zevğari) gibi Yunanca kökenli eski köy adları hâlen halk arasında kullanılmaktadır.
Almus bölge adı Osmanlı kayıtlarında genellikle Amlus şeklinde yazılır. Bu adın kaynağı ve anlamı bilinmemektedir. Şimdiki ilçe merkezi olan Almus kasabası eski kayıtlarda Gavurini veya Kâfirini olarak anılır.Fuat Köprülü'nün Almus adını Bulgar (itil) Türklerinin hükümdarları olan Almış Han'dan türetme önerisi bilim çevrelerinde ciddiye alınmamıştır. Ramazan Durmaz'ın Eftelit (Yunanca Eftalithos, yani "yeditaş") adını İlk çağ'da bugünkü Afganistan'da hüküm süren Eftalit (Akhun) kavmine bağlama önerisi de spekülatif niteliktedir.
Ogurlar, Hunlar’la karışınca "karışmış" (Bulgamış) manasına gelen "Bulgar" adını aldılar. Eski Türk Bulgarlarının boylarından olan Varsaklar’dan bir ihtiyar, bize, kendilerinin "Abdallarla karışmış" olduğunu söylemişti. Bu noktada, Eftelit ile Almus / Almuş adını şöylece birleştirebiliriz: İdil Bulgarlarının hanı Almuş Han, Müslümanlığı kabul eden bir hükümdardı. Oradan, bazı İdil Bulgari oymaklarının buralara (Anadolu'ya) geldiği açıkça görülüyor. (Dipnot: Almış Han 921 yılında Müslümanlığı kabul eden İlk Türk hükümdarıdır)
Tokat ilinde eski adları ile; Almus (İtil Bulgarları/Almış Han) Kınık (24 Oğuz boyundan birisi), Avara, Yukarı Avara (Avar Türkleri), Eftelit (Eftalit/Akhun Türkleri), Çokabdal, Abdaldamı, Tomara (Kuman prenslerinden Tamara) Kımıza (Kımız) gibi, adları Eski Türk Tarihine atfedilmesi çok muhtemel yerleşim birimlerinin bulunması, Malazgirt'ten çok daha önceki devirlerde Bulgar, Avar, Oğuz, Kuman, Akhun gibi Türk boylarının Tokat Havzasına yerleştiğini gösteren etimolojik verilerdir. Tokat'ta bu konuya ilişkin olarak derinleştirilecek tarihi ve etimolojik araştırmalar ile Anadolu'daki Türk varlık başlangıcının, Malazgirt Zaferi'nden çok önceki yıllara götürüleceği ve bu varlığın Anadolu'daki ilk merkezlerinden birinin Tokat Platosu olduğunun bilimsel anlamda ispatlanacağı söylenebilir.
Coğrafi özellikleri
Kuzey yarımküresinde, enlemi: 40 derece, 22 dakika, boylamı: 36 derece 55 dakikadır. Yüzölçümü 750 km² olup, 832 m rakımlıdır. Almus‘un iklimi Karadeniz'in tesiri altında kalan sahalarla Orta Anadolu‘nun kara iklimi yanında geçiş teşkil eder. Yağış genellikle aylara dağılmıştır. Ortalama olarak yağış 5442 mm'dir. Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs aylarında maksimum dereceye yükselir. En az yağış düşen aylar Temmuz ve Ağustos’dur. Baraj yeri ilçenin en verimli arazileri üzerinde bulunmaktadır. Vadinin aşağı kısımlarına doğru kaya mütecanis massif ve ince taneli andezidik lavlardan müteşekkildir. Bu andezitler genellikle kütle halinde olup, üst kısımlarına doğru iyice tabakalaşmış, lav akıntıları breş, konglemera ve tüfleri ihtiva etmektedir. Almus Baraj Gölünde su tutulmayı Ekim 1966 da başlanmış olup yüzölçümü 3130 ha dır.
Nüfus
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
1965 | 25.638 | 4.110 | 21.528 |
1970 | 27.466 | 3.164 | 24.302 |
1975 | 29.715 | 4.225 | 25.490 |
1980 | 29.167 | 3.749 | 25.418 |
1985 | 28.830 | 4.491 | 24.339 |
1990 | 36.328 | 5.901 | 30.427 |
2000 | 43.470 | 6.197 | 37.273 |
2007 | 29.009 | 4.401 | 24.608 |
2008 | 29.136 | 4.682 | 24.454 |
2009 | 28.246 | 4.408 | 23.838 |
2010 | 28.014 | 4.820 | 23.194 |
2011 | 27.989 | 4.773 | 23.216 |
2012 | 29.802 | 5.315 | 24.487 |
2013 | 27.065 | 4.969 | 22.096 |
2014 | 26.589 | 5.003 | 21.586 |
2015 | 26.004 | 5.039 | 20.965 |
2016 | 27.683 | 5.063 | 22.620 |
Almus'un yemek kültürü oldukça zengin ve iştah açıcıdır. İlçede yöreye has pek çok miktarda leziz yemekler yapılmaktadır. Özellikle hamur işlerinden Çökelekli, Katmer, Cızlak, Haşhaşlı ve Cevizli Çörek, Mantı, Yuğurtmaç; çorbalardan tarhana, Kuskus, Bacaklı Çorba, Helle Çorbası, gendime Toygası Çorbası; pilavlardan Keşkek, Mercimekli Bulgur Pilavı; tatlılardan Zile Pekmezi, Cevizli Şeker Sucuğu (Köme) Tırtıl Baklavası, Yufka Tatlısı, Zambak Reçeli yöreye has yemeklerin başlıcalarıdır. Tokat ve Almus başta olmak üzere yerleşimde yaylacılık vardır. Yöre halkları yazın yaylalara yerleşirler. Köyleri Yayla Kültür Festivalleri olur. Yöresel oyunlar oynanır, halaylar çekilir.
Turizm
Tokat ili dahilindeki turizme en uygun bölge Almus ilçesidir. İlçenin hemen yanı başındaki baraj gölü geniş yüzölçümü ve kıyılarını çevreleyen çam, kayın, gürgen ve meşe ormanları ile bir tabiat harikasıdır. İlçede konaklama tesisleri bulunmaktadır. Almus Baraj Gölü kıyıları çadırlı kamp yapmaya da uygundur. Gölde doğal olarak yetişen sazan türleri ve yayın gibi balıklar yanında, çiftliklerde yetiştirilen alabalık temin etme imkânıda mevcuttur. Göl amatör olta balıkçılığına açık olup, amatör balıkçılardan herhangi bir ücret alınmamaktadır. Göl sürat motoru ve su kayağı gibi çeşitli su sporları içinde uygun bir ortam oluşturmaktadır.
Almus ilçesi yayla ve dağcılık turizmi içinde çok uygun doğal şartlara sahiptir. Özellikle ilkbahar ve yaz mevsiminde ilçeyi çevreleyen yayla ve dağlarda el değmemiş bakir bir doğayı yaşama imkânı bulabilirsiniz. Piknik ve mangal için çok uygun açık alanlarda tamamen doğal beslenme ile yetiştirilmiş kuzu ve dana etlerinden tadabilirsiniz. Dilerseniz gölün hiçbir sanayi artığı bulunmayan sularında yetişen balıklardan ızgara yapabilirsiniz.
Artova
Artova, Tokat il merkezine 37 km uzaklıktadır. 2018 yılı nüfus sayımına göre Artova ilçe merkezinin nüfusu 8.744 kişidir.
Tarihçe
Bazı tarihi kaynaklar Artova ilçesinin kuruluşunun Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran seferine dayandırmaktadırlar. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “ ... şimale doğru giderek Çamlıbel dağından, Sivas eyaleti toprağında mahsulü çok, mamur ve müzeyyen kasaba misali köylerden geçtik. Arıkova (Artova) kasabasına geldik. Oradan da yine şimale giderek Şeyh Nusrettin Tekkesine uğradık” kaydı bulunmaktadır. 1 Haziran 1944'te ilçe olmuştur.
Nüfus
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
1965 | 32.265 | 2.863 | 29.402 |
1970 | 34.256 | 2.783 | 31.473 |
1975 | 37.133 | 2.813 | 34.320 |
1980 | 37.968 | 3.588 | 34.380 |
1985 | 40.615 | 4.162 | 36.453 |
1990 | 17.688 | 4.429 | 13.259 |
2000 | 16.246 | 5.610 | 10.636 |
2007 | 11.073 | 3.323 | 7.750 |
2008 | 10.770 | 3.254 | 7.516 |
2009 | 10.220 | 3.131 | 7.089 |
2010 | 10.022 | 3.086 | 6.936 |
2011 | 9.805 | 3.117 | 6.688 |
2012 | 9.450 | 3.156 | 6.294 |
2013 | 9.384 | 3.257 | 6.127 |
2015 | 8.752 | 3.164 | 5.588 |
2016 | 9.275 | 4.474 | 4.801 |
İdari yapı
İlçeye bağlı 27 köy ve 1 beldenin toplam nüfusu 10.636, ilçe merkez ve köy nüfus toplamı ise 16.246 dır. İlçe merkezi nüfusunda 1990-2000 yılları arasında %21,1 artış olmasına rağmen, 1990-2000 yılları arasında köy nüfusunun toplamında %19,8 oranında bir azalma görülmektedir. İlçe merkez ve köylerinin genel olarak 1990-2000 yılları arasında toplam nüfusunda %8,2 lik bir azalma söz konusudur.
Ekonomi
2005 yılından itibaren ilçenin dönüm noktası sayılan çimento fabrikasıyla yeni bir atılım hamlesiyle ilçe son iki yıl içerisinde iyi bir ilerleme hızına erişmiş olup artık dışarıdan göç almaya başlamıştır. Hayvancılık sektöründe de ilerleme olduğundan dolayı ilerleyen tarihlerde Tokat`ın en gözde ilçeleri olmaya aday.
Başçiftlik
Başçiftlik, Tokat ilinin bir ilçesidir. Tokat il merkezine 82 km uzaklıktadır. 2018 yılı nüfus sayımına göre Başçiftlik ilçe merkezinin nüfusu 7.058 kişidir.
Tarihçe
İlçenin İlkçağ ve kuruluş tarihi ile ilgili yeterli ve kesin bilgi bulunmamaktadır. Yörede arkeoloji kazıları ve yüzey araştırması yapılmamıştır. İlçenin kuruluşu ile ilgili bazı söylentiler bulunmaktadır. Ancak bunlar da belgelere dayanmamaktadır. Bir söylentiye göre ilçe, Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Trabzon İmparatorluğu’na açtığı seferden sonra kurulmuştur. Bir diğer söylentiye göre de Niksar ilçesinin doğusundaki Ayvazönü Mevkiine yakın bir yerde kurulmuştur. Nitekim o zamanki Başçiftlik mezarlığı da aynı isimle anılmaktadır.
Niksar çevresindeki bataklıklardan ve sivrisineklerden rahatsız olan halk doğuya doğru giderek ormanlık ve akarsuların bulunduğu bugünkü Başçiftlik ilçesinin olduğu yere yerleşmişlerdir. Bunlar geri döndüklerinde “Öyle bir yer bulduk ki, otu sümbül, kuşu bülbül” diye methetmişlerdir. Bunun üzerine köy halkından öncelikle beş hane, ardından da diğerleri buraya gelmiştir. Bu beş haneden ötürü de Beşçiftlik ismi bu yerleşime yakıştırılmış, zamanla bu isim Başçiftlik’e dönüşmüştür.
İdari durum
İlçe merkezi 1968 yılına kadar köy merkezi olarak, 1968 yılından sonra da belediye teşkilatının kurulmasıyla kasaba olarak örgütlenmiştir. 1997 yılında ise ilçe olmuş, kaymakamın atanmasıyla teşkilatlanmaya başlamıştır.
İlçede bir adet merkez belediyesi, 3 mahalle ve bağlı 8 köy 2 kasaba bulunmakta iken Karacaören kasabası 2009 yılı içinde Başçiftliğe mahalle orak bağlanmış bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla Alanköy, Asar, Aydoğmuş, Dağüstü, Erikbelen, Sarıağıl, Şahnalan ve Yeşilçam köyleridir. Kasabası ise Hatipli Kasabasıdır.
İlçenin kurulmasından bu yana İlçede; henüz teşkilatı bulunmayan daireler Askerlik Şubesi olup Adliye kurulup dosya sayısının fazla olmamasından dolayı kapatılmıştır. 2008 yılı içinde emniyet teşkilatı ve jandarma hale hazırda mevcuttur. İlçenin kuruluşu ile beraber “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” ve "Başçiftlik İlçesi Köylere Hizmet Götürme Birliği" kurularak faaliyete geçirilmiştir. İlçede sadece Ziraat Bankası faaliyet göstermektedir
İlçedeki İdari birimlerle halk arasında herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Genel olarak asayişe müessir olayların olmaması ve halkın kamu hizmetlerine katkısı dilek, ve şikayetlerini rahatlıkla yönetim kademelerine iletmeleri olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Bölge halkı kanunlara saygılı, devlet büyüklerini, amir ve memurlarını seven ve sayan munis tabiatlı, yardım seven kişilerdir
Nüfus
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
1990 | 6.477 | 3.722 | 2.755 |
2000 | 13.321 | 5.971 | 7.350 |
2007 | 5.093 | 1.759 | 3.334 |
2008 | 5.610 | 2.755 | 2.855 |
2009 | 6.931 | 3.840 | 3.091 |
2010 | 6.600 | 3.583 | 3.017 |
2011 | 6.290 | 3.283 | 3.007 |
2012 | 7.105 | 4.195 | 2.910 |
2013 | 6.081 | 3.369 | 2.712 |
2014 | 9.399 | 5.606 | 3.793 |
2015 | 10.610 | 6.060 | 4.550 |
2016 | 9.961 | 5.562 | 4.399 |
İlçe kırsal bir bölge olduğundan sürekli göç veren bölge konumundadır. Ancak yapılan nüfus sayımları sırasında ilçe nüfusuna kayıtlı olup, başka bölgelerde oturan insanların ilçeye gelerek, nüfus artış hızına pozitif yönde etki ettikleri görülmektedir. İlçede sanayi sektörü olmadığından genç nüfus büyük kentlere göç etmekte ve ilçede yaşayan nüfus her geçen gün azalmaktadır. Kalan nüfus genelde yaşlı ve kadın nüfustur. Önümüzdeki yıllarda istihdama yönelik çalışmalar yapılamayıp aynı hız ile göç devam ederse on yıla kadar bu gün yaşayan nüfusun yarısına düşeceği tahmin edilmektedir.
İlçe kırsal bir bölge olduğundan sürekli göç veren bölge konumundadır. Ancak yapılan nüfus sayımları sırasında ilçe nüfusuna kayıtlı olup, başka bölgelerde oturan insanların ilçemize gelerek, nüfus artış hızına pozitif yönde etki ettikleri görülmektedir. İlçede sanayi sektörü olmadığından genç nüfus büyük kentlere göç etmekte ve ilçede yaşayan nüfus her geçen gün azalmaktadır. Kalan nüfus genelde yaşlı ve kadın nüfustur. Önümüzdeki yıllarda istihdama yönelik çalışmalar yapılamayıp aynı hız ile göç devam ederse on yıla kadar bu gün yaşayan nüfusun yarısına düşeceği tahmin edilmektedir. Türkiye için ve Başçiftlik'e has olarak, hayvancılığın geliştirilmesi ve eski seviyesine getirilmesi ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır. Mera hayvancılığı için eşsiz bir alanı vardır. İlçe çevresi için de bu söylenebilir. Koyun ve sığır sayısı bugün için çok az olmakla beraber geliştirici çalışmalara önem verilmektedir.
Başçiftlik merkezinde, Karacaören, Alan ve Dağüstü köylerinde 20.000'e yakın koyun ve 8000'e kadar da sığır mevcuttur. Bu arada et tavukçuluğu "Koy-Tür" tipi denemelerde yapılır. Arıcılık, ilkbahar ve yaz ayları için, Başçiftlik ve yaylaları, özel bala müsaittir.
Çayır ve otlaklar Başçiftlik ve Karacaören için Türkiye'de örnek gösterilecek durumdadır. Ayrıca buralarda sulu tarım da oldukça yaygındır. Meyvecilik azdır, daha çok güneydeki köy gruplarında oldukça yaygındır. Armut ve elma yetiştiriciliğinden söz edilebilir.
Ortalama rakımı 1.400 m olan Başçiftlik, bu yüksekliğe rağmen oldukça bereketli topraklara sahiptir. "Katırbeli" nin bir yanı, "Kümbet Kırı"na kadar uzanır. Burası hayvancılığa çok müsait, kekik karışımı çimenlerin işgalindedir. Bu geniş alan, hayvancılık ve arıcılık için bulunmaz bir hazinedir. Patates yetiştiriciliği Baçşiftlik içinde söylenir.
Sebze olarak herkes kendi ihtiyacının bir kısmını karşılamakta ve bunun yanında fasulye ve lahana ekimi de yapılmaktadır. İlçe ve bağlı köylerinde mevcut (50.000) dekar arazinin yaklaşık 33.185 dekarda buğday, 4.867 dekarda arpa, 5.241 dekarda patates, 5.494 dekarda fiğ, 882 dekarda mısır, 353 dekarda nohut, 278 dekarda yeşil fasulye tarımı yapılmaktadır. İlçemizde bitkisel üretimin sınırlı yapılmasından dolayı hayvancılık ön plana çıkmıştır. Bu gün itibarıyla ilçede 7500 adet büyükbaş 8.000 adet küçükbaş hayvan varlığı mevcuttur.
Başçiftlik ekonomisi %30 nispetinde halıcılığa dayanmaktadır. 1971 yılında gerçekleştirilen halıcılık çalışmaları büyük bir ivme kazanarak çevreye dağılmış, hatta ilçemize yakın vilayetlere ve bölgelere dağılmış büyük bir iktisadi potansiyel oluşturmuştur. İlçe halıcığının hızı 1990 Körfez Krizinden sonra gerilemiştir. İlçe de daha önceki yıllarda ekonomi %75 halıcılığa dayalı iken bu gün %30 seviyelerine gerilemiş, buna paralel olarak da ilçe ekonomisi zayıflamıştır. Önceki yıllarda ilçe merkezinde 1200 olan tezgâh sayısı bu gün 300 civarlarına inmiştir. Dolayısıyla halı üretimi de gerilemiştir. Halıcılığın gerilemesinde 3 ana unsur etkisini hâlâ devam ettirmekte olup, bunlar malzemede bozulma imalatta bozulma ve ihracatta tıkanma şeklinde kendini göstermektedir. Buna rağmen ilçe halıcığın merkezi olma hüviyetini korumaktadır. Üretilen halıların %95”i ihraç malıdır.
Erbaa, Tokat ilinin Şubat 2021'de yayınlanan 2020 sonu ADNKS kayıtlarına göre 70.030 ilçe merkezi, 98.342 toplam nüfus ile hem ilçe merkez nüfusu hem de köylerle birlikte toplam nüfus bakımından Tokat'ın en büyük ilçesi olan; bereketli Erbaa Ovası, konumu, iş olanakları, sanayisi ve OSB gibi önemli etkenler sayesinde göç almaya devam eden bölgenin cazibe merkezi olmuş bir ilçesidir.
Buna göre Erbaa; Erek, Karayaka, Sonusa ve Taşâbat'ın genel bir adı olmuş, dördü birden sanki bir ilçe görünümünü almıştır. Hatta resmiyette Kaza-i Erbaa tâbiri de kullanılmıştır.Daha sonra Erek diğerlerine göre daha fazla gelişim gösterince, Erbaa adını tek başına alarak 1872'de ilçe olmuştur. Kalan üçü yani Taşâbat,Karayaka ve Sonusa ise Erek'e yani bugünkü Erbaa'ya bağlanıp onun köyleri olmuşlardır. Daha sonra 1944'te Taşabat'ın yani günümüzdeki Taşova'nın Erbaa'dan ayrılıp ayrı bir ilçe olmasıyla Sonusa da Taşova'ya bağlanmıştır.
Tarihçe
Tarihöncesi Dönem
2011 yılında Çorum'un Bayat ilçesinde bulunan ocağa kadar Anadolu'daki en eski yer altı maden işletmesi MÖ 5000 yılına ait olup Erbaa'nın Kozlu köyünde olarak kayıtlara geçmiş ve bilinmiştir. Bu maden ocağına "Eski Gümüşlük" olarak bilinen mevkiide yapılan sondaj destekli aramalar sayesinde ulaşılmış ve ODTÜ Fizik Bölümü Radyokarbon laboratuvarında yapılan C-14 analizleri sonucunda MÖ 5000 tarihine ulaşılmıştır. Araştırmacılar, yörede ihtiyaç duyulan bakır gereksiminin binlerce yıl boyunca bu maden ocağından karşılandığı ihtimali üzerinde durmaktadır.
İlk Çağ
Eski Tunç Çağı
Günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmekte olan ve müzenin en değerli parçalarından biri olan"Bebeğini Emziren Ana" heykelciği Erbaa ilçe merkezi sınırlarında bulunan Horoztepe Arkeolojik Sit Alanı'nda yapılan arkeolojik kazılar sırasında bulunmuştur. Hatti Uygarlığı'na ait MÖ 2400-2200 yılına tarihlenen ve bazı önemli buluntuları 1950'li yıllarda yurt dışına kaçırılan Horoztepe'de diğer bazı önemli buluntulara şunlar örnek verilebilir:
· Boğa heykelciği · Tunç mızrak ucu · Sistrum · Hançer; kama ve sap delikli baltalar · Şerit biçimli kulplar | · Geyik heykelciği · Emzikli çaydanlık, derin çanaklar, kulplu ve kulpsuz çanaklar · Ayna, güneş kursu, çalpara · Kirmen, kemer tokası; |
Horoztepe'de bulunan eserler, yöre halkının Alacahöyük'te olduğu gibi sanat ve madencilik uğraşlarının önemli düzeye ulaştığını, dönem insanının madeni işleme bilgisinin yüksek olduğunu ve göstermektedir.
Helenistik Dönem ve Roma Dönemi
Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak bilinen Amasyalı Strabon Roma Dönemi'ndeki adı Phanaroia olan Erbaa'nın coğrafyasını ve bitki örtüsünü şöyle tanımlamaktadır:
"Sidene ve Themiskrya Pharnika'ya sınır oluşturur.Bu bölgelerin yukarısında Pontus'un en iyi bölümü olan Phanaroia uzanır çünkü; Phanaroia bölgesinde zeytin yetişir,kaliteli şarap elde edilir ve bazı başka faydalar sağlanır. Doğu tarafta bölge uzantısıyla paralel gidişatta Paryadres yer alır, batı tarafta ise Lithros ve Ophlimos uzanır. Phanaroia oldukça uzun ve geniş bir vadidir. Topraklarını Armenia'dan Lykos ile Amaseia civarının dar geçitlerini aşarak gelen İris sular; iki ırmak vadinin yaklaşık ortasında birleşir."
Strabon yukarıdaki ifadesinde de görüleceği üzere günümüz Erbaa topraklarını tüm Pontus'un en iyi bölümü olarak ifade etmiştir. "Armenia'dan Lykos" olarak belirttiği ırmak günümüzdeki Kelkit Çayı'nın o dönemki adıdır. Yine Amaseia civarının dar geçitlerini aştığı belirtilen İris ise günümüzdeki Yeşilırmak'ın o dönemki adıdır. Bahsedilen iki ırmağın birleştiği yer ise günümüzde Erbaa'ya bağlı ve ilçe merkezine 13 km. uzaklıktaki Kale köyüdür. Bahsedilen Tozanlı ve Kelkit, Erbaa'da birleştikten sonra Yeşilırmak adı ile Çarşamba'da denize dökülür. Pontus kralı VI. Mithridates günümüzde "Boğazkesen" olarak bilinen bu birleşim noktasına Amasya'yı Niksar'a bağlamak için köprü yaptırmıştır ve bölgenein Phanaroia olan adını Opotorma olarak değiştirmiştir. Günümüzde tarihi köprünün ayakları sağlam biçimde durmaktadır. 2012 yılında Kale köyünde defineciler yaptığı kaçak kazılar ile buldukları iki kaya mezarını tahrip etmiştir. Bu kaya mezarlarının VI. Mithridates'in kızının kayıp mezarı olabileceği belirtilmiştir.
Erbaa'nın Hacıpazar köyünde 1983 yılında tesadüfen bulunan Bizans Dönemi'ne ait eserler Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde korunmaktadır.Gnaeus Pompeius Magnus Boğazkesen mevkiinin adını Magnapolis olarak değiştirmiş ve hükûmet merkezini bir süre Bağpınar köyüne taşımıştır. Günümüzde Erbaa'da Bizans dönemine ait kilise kalıntısı gibi eserler bulunmaktadır.
Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi
Erbaa,İslamiyet ile Danişmentliler Beyliği'nin öncüsü Melik Ahmet Gazi tarafından 1077'de fethedilmesi ile tanışmıştır. Bu fetih ile başlayan ve Osmanlı Devleti ile devam eden süreçte ise en önemli yapı bugün sağlam bir şekilde ayakta olan ve kullanılmaya devam eden Silahtar Ömer Paşa Camii'dir. Akça beldesinde bulunan camii, 1082 yılında Selçuklular tarafından yaptırılmıştır ve incelemeler sırasında onarım gördüğüne dâir 18 Eylül 1862 tarihli bir kiremit parçası bulunmuştur. Yine bu dönemde Yavuz Sultan Selim,Çaldıran Muharebesi'ne giderken Boğazkesen'de Helenistik Dönem'de yaptırılmış olan köprüden geçmiştir. Ancak Boğazkesen üzerindeki köprü Helenistik Dönem'den sonra bu dönemde tâdilat geçirmiştir.
Erbaa ilçe merkezinin yani o yıllardaki ismi ile Erek'in 1600'lü yıllarda çok küçük bir yerleşim yeri olduğu Evliya Çelebi'nin o tarihte yaptığı gezide bugün Erbaa'ya bağlı köy olan Koçak'a uğramış ve konaklamış olmasına rağmen Erbaa'ya uğramayıp Niksar'a geçmiş olmasından anlaşılmaktadır. Son olarak Osmanlı Devleti'nin döneminden günümüze ulaşan bir diğer yapıya ise Ravakbaba Türbesi ve Ravakbaba Camii örnek verilebilir. Erbaa 1872 yılında Amasya vilayetine tabii bir kaza olmuştur. Erbaa'nın 1904'teki nüfusunun cinsiyete göre etnik ve dinsel dağılımı ise şu şekildedir.
1904 Yılında Erbaa Kazası'ndaki Kadın-Erkek Nüfusunun Etnik ve Dinsel Dağılımı | ||||
Topluluk adı | Kadın | Erkek | Toplam | Yüzde |
Müslüman | 23.922 | 25.321 | 49.243 | 81,99 |
Rum Ortodoks | 3.327 | 3.992 | 7.319 | 12,19 |
Ermeni Gregoryen | 1.322 | 1.645 | 2.967 | 4,94 |
Protestan | 178 | 189 | 367 | 0,61 |
Kipti | 78 | 87 | 165 | 0,27 |
Toplam | 28.827 | 31.234 | 60.061 | 100 |
Cumhuriyet Dönemi
Erbaa'nın taşınması ve yeniden kuruluşu
Erbaa,üst üste yaşadığı 1939 Erzincan Depremi, 1942 Niksar-Erbaa Depremi ve 1943 Erbaa Depremi'nden sonra neredeyse tamamen haritadan silinmiştir. Bu afetler ve sonrasında yaşanan gelişmeler Erbaa'nın yerinin tamamen değiştirilmesine giden süreci ortaya çıkarmıştır.
1939 Erzincan Depremi
1939 Erzincan Depremi'nin ardından yapılan çalışmalar sonrası 4 Ocak 1940'ta belirlenen sonuçlarına göre ilçe merkezi ve köylerde 2276 bina yıkılmıştır. 921 kişi ölmüş, 585 kişi yaralanmıştır. Bu büyük felaket sonrası Kızılay, Erbaa'ya 200 yataklı bir sahra hastanesi kurmak için hazırlıklar yapmıştır. Bu felaket sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarındaki üstün gayretlerinden ötürü 24 Nisan 1940'ta Erbaa'dan 52 mahkûm affa uğramıştır. Depremden sonra yetim kalan çocuklardan 16 tanesi Malatya Çocuk Esirgeme Kurumu'na, 3 tanesi Adana Çocuk Esirgeme Kurumu'na, 17 tanesi ise Ankara Çocuk Esirgeme Kurumu'na gönderilmiştir.
1942 Erbaa-Niksar Depremi
20 Aralık 1942'de gerçekleşen ve depremin merkez üssünün yörenin kendisi olmasından ötürü Erbaa tarihinde yaşanmış en yıkıcı, en büyük depremdir. Bu deprem sonucunda Erbaa'da 2295 ev, 4 otel, 4 fırın, 127 dükkân, 8 kahvehane, 13 depo ve bir mezbahane ile Belediye Binası yıkılmıştır. Sadece bir hamam ile birkaç ahşap yapı ayakta kalabilmiştir. Toplam 534 kişi can vermiştir.
1943 Erbaa Depremi
Toplam 12 kişinin can verdiği bu deprem üst üste yaşanan depremlerden en hafif olanıdır. Bu depremlerin ardından zorunlu olarak Erbaa'nın zemini ile ilgili devlet eliyle ilgili çalışmaların başladığı sürece girilmiştir.
Erbaa'nın Taşınması
Üst üste üç büyük felaket yaşayan yörede, gelen heyetler tarafından jeolojik ve tektonik araştırmalar yapılmış ve şehir merkezinin Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın tam üstüne yapıldığı rapor edilmiş ve yerinin değiştirilmesi önerilmiştir. Bu rapor üzerine Bakanlar Kurulu toplanmış ve aldığı karar ile Erbaa'nın eski yerinin güneyinde ve İmbat Deresi'nin batısında "Ardıçlık" mevkiine taşınması hükme bağlanmıştır. Bu karar üzerine 15 Nisan 1944 tarihinde Hükûmet Konağı'nın törenle temelinin atılmasıyla Erbaa şehir merkezi yeni yerinde Alman bir şehir planlamacısının çizimleriyle düzenli bir yerleşimle yeniden kurulmaya başlamıştır. Bu nedenle günümüz Erbaa şehir merkezinde "tarihi eser" olarak nitelenebilecek bir yapı bulunmayıp en eski bina 1944 yapımıdır.
Coğrafya
Coğrafi konumu
Erbaa, İç Anadolu Bölgesi'nin, Orta Karadeniz Bölümü'nde yer alır. Kuzeyden Samsun'un Çarşamba ilçesi ile Ordu ilinin Akkuş ilçesi, batıdan Amasya'nın Taşova ilçesi, doğudan Tokat'ın Niksar ilçesi, güneyden Tokat merkez ve güneybatıdan Turhal ilçesi ile çevrilidir.
Coğrafi şekilleri
Rakımı ortalama 245 metre olan Erbaa, Tokat'ın en düşük rakım değerlerine sahip topraklarıdır.Bu rakım değerinin 32 km uzunluğa ve 10 km genişliğe sahip Erbaa Ovası ile birleşimi sonucu ise bugün Erbaa toprakları ziraate son derece uygundur. İlçe toprakları, kısmen Tozanlı çayı olmak üzere özellikle Kelkit Irmağı boyundaki bir ova ile bunu çevreleyen dağlık yerleri içine alan 1111 kilometrekarelik yüzölçüme sahiptir.Erbaa’nın kuzey kısmında yer alan Karınca dağı ile Güneyindeki Sakarat ile Boğatlı dağları aynı zamanda içerisinde oluşmuş, bu dağlar Kuzey Anadolu dağ silsilesi içerisinde bulunmaktadır. Bu dağlar ortalama yükseltileri olan 1000–1250 m ile Karadeniz Bölgesi ortalamasına göre gayet düşüktür ve denizellik etkisine imkân verir.
İklimi
Erbaa’nın mikroklima iklimi özelliği ile Erbaa’da narenciye hariç her türlü sebze ve meyvenin yetişmesi, organik tarım ve seracılık alanındaki gelişmeler ve Erbaa Üzüm Yaprağı'nın bir marka haline gelmesi ilçeyi Doğu Anadolu, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesi'nin sebze ve meyve ihtiyacının karşıladığı önemli merkezlerden biri haline getirmiştir.
Erbaa'da mevsimler tam hükmünü icra edemeden birinden diğerine geçmektedir. Bu durum bölgenin iklim tipinin belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Erbaa'da kara iklimi ile ılıman deniz iklimi arasında kalanlar geçit iklimi hüküm sürmektedir. Ayrıca bölgede bozulmuş Akdeniz iklimi ceyeran etmektedir. Çünkü, burada kuzey Anadolu'nun da silsilesi etkisini kaybettiğinden ve Yeşilırmak havasının batısında rutubetli rüzgarlara maruz kaldığından ılıman bir iklimin hükümküm sürdüğü görülmektedir. Bu nedenle kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Erbaa'da en uzun ve kararlı mevsim sonbahardır. Sonbahar ılık ve devamlı, kış kısa ve genelde ılımandır. Yazın en sıcak aylar temmuz- ağustostur. Bu aylarda sıcaklık ortalama 36-39 derecedir.
Kışın en soğuk aylar ocak ve şubattır. Ortalama sıcaklık 3-5 dereceye kadar düşmektedir. En fazla yağış mayıs ayında olup yıllık ortalama 580 mm, en az yağış ağustos ayında olup 8.03 mm olarak tespit edilmiştir. Ortalama nispi nem %59 olup en yüksek değerler %66'ya kadar çıkmaktadır. İlçenin iklimi son yıllarda çevrede yapılan barajların etkisiyle ılımanlaşmıştır.
Bitki örtüsü
Erbaa'nın zengin bir bitki örtüsü vardır. Narenciye harici tüm ürünler yetiştirilebilmektedir. Genellikle bölgeye hakim olan bitki türü orman formasyonlarıdır. İlçenin kuzey kısmında orman örtüsü 300 m'den başlar ve ilk sıralamalarda bir takım makilik ortamlarda yabani zeytin ağaçları, dişbudak ve kestane ağaçlarına rastlanır. Arazi yükseldikçe kızıl çam, meşe, gürgen, kayın gibi türler görülür. İklim tipi olarak bir geçiş yeri teşkil ettiğinden birçok türden bitki ve meyvenin yetişmesine imkân tanır. Bunlardan bazıları;
· A) Tarım yapılan bitkiler
Tütün, buğday, arpa, çavdar, yulaf, ayçiçeği, nohut, fiğ, mercimek, bakla, fasulye, bezelye, burçak, soğan, pırasa, sarımsak, ıspanak, lahana, turp, patates, domates, biber, salatalık, nane, dereotu, maydanoz, bamya, marul, çay ve şeker pancarıdır.
· B) Yetişen meyveler
Çilek, ceviz, erik, fındık, vişne, kiraz, kayısı, nar, üzüm, ayva, elma, armut, incir, kavun, karpuz, ivaz, ıhlamur, kızılcık, mahlep, muşmula ve dut, yenidünya, kivi, pepinodur.
Nüfus
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
1965 | 68.816 | 13.168 | 55.648 |
1970 | 74.692 | 15.606 | 59.086 |
1975 | 83.854 | 20.315 | 63.539 |
1980 | 91.263 | 25.243 | 66.020 |
1985 | 96.253 | 28.840 | 67.413 |
1990 | 99.596 | 33.554 | 66.042 |
2000 | 100.586 | 45.595 | 54.991 |
2007 | 95.658 | 56.810 | 38.848 |
2008 | 96.059 | 57.210 | 38.849 |
2009 | 97.561 | 58.845 | 38.716 |
2010 | 95.815 | 59.901 | 35.914 |
2011 | 97.365 | 60.546 | 36.819 |
2012 | 95.582 | 60.201 | 35.381 |
2013 | 93.834 | 60.742 | 33.092 |
2015 | 92.654 | 65.027 | 27.627 |
2016 | 92.906 | 64.941 | 27.965 |
Yükseköğretim
İlçede Bakanlar Kurulu kararıyla Gaziosmanpaşa Üniversitesi'ne bağlı 4 yıllık lisans seviyesinde eğitim veren Sağlık Yüksekokulu kurulmuştur ve yeni bölümler açma çalışmaları devam etmektedir. Barınma konusunda ise KYK ve tarafından ilçede var olan yurda ek olarak yaptırılan 300 kişi kapasiteli yeni ve modern yurt tamamlanmış ve faaliyete geçmiştir. Yine bu üniversiteye bağlı diğer yükseköğretim kurumları ve mevcut bölümler 2016 yılı itibarıyla şu şekildedir:
Erbaa Sağlık Yüksekokulu[
· Sağlık Yönetimi Bölümü
· Sosyal Hizmetler Bölümü
· Hemşirelik Bölümü
Erbaa Meslek Yüksekokulu[
· Bankacılık ve Sigortacılık · Bankacılık ve Sigortacılık (İ.Ö) · Basım ve Yayın Teknolojileri · Bilgisayar Programcılığı · Bilgisayar Programcılığı(İ.Ö) · Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı · Grafik Tasarımı | · Halkla İlişkiler ve Tanıtım · İşletme Yönetimi · İşletme Yönetimi (İ.Ö) · Moda Tasarımı · Muhasebe ve Vergi Uygulamaları · Tekstil Teknolojisi |
Erbaa Sağlık Hizmetleri M.Y.O
· Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik
· Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik (İ.Ö)
· Yaşlı Bakımı
· İlk ve Acil Yardım
· Çocuk Gelişimi
İlk ve ortaöğretim
2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı itibarıyla ilçe genelinde 115 kurum, 922 derslik, 20.195 öğrenci ve 1.204 öğretmen vardır.
İlçe merkezinde ise 1 Fen Lisesi,3 Anadolu Lisesi, 4 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, 2 İmam-Hatip Lisesi ve ilköğretim seviyesinde eğitim veren 20'nin üzerinde okul bulunmaktadır.
Sanayi
İlçe genelinde toplam fabrika sayısı 67’dır.Tekstil ve diğer iş kollarındaki yatırımların günümüzde de devam etmesiyle birlikte bugün ilçe genelinde toplam 67 adet fabrikada yaklaşık 7 bin 500 kişi çalışmaktadır.İlçemizde ana sanayi kolu toprak ve tekstildir. Tuğla ve kiremit fabrikaları halihazırda kapasitelerinin % 30 - % 40'ı civarında üretim yapmaktadırlar.Son yıllarda istihdam alanı olarak 1997 yılında kurulan Erbaa Organize Sanayi Bölgesi önem kazanmakta olup OSB’de 10 adet tekstil fabrikası, 1 adet ambalaj fabrikası, 1 adet çelik eşya fabrikası, 1 adet salamuralık yaprak paketleme fabrikası, 1 adet küvet ve duşakabin fabrikası, 1 adet ekmek fabrikası, 1 adet poşet fabrikası olmak üzere tahsis edilenler dahil 25 tesis vardır.
Şehrin muhtelif yerlerinde bu tekstil fabrikalarına hizmet veren 20 adet tekstil atölyesi bölgede hareketlenen yatırımların en temel göstergeleri olmuştur. Erbaa Meslek Yüksekokulu da Tekstil Teknolojisi bölümünü açarak bu yatırımlara insan kaynağı, aktif işgücü ve kalifiye elaman bakımından katkı sağlamıştır. Bunların yanında ilçemizde orman ürünlerine dayalı parke fabrikaları, kireç sanayi fabrikaları ve un fabrikaları mevcuttur.
İlçede ayrıca 1976 yılında kurulan ve 416 işyeri, 1 adet Kooperatif idare binası ve 1 adet Çıraklık Eğitim Okulu bulunan bir Küçük Sanayi Sitesi de bulunmaktadır.
Spor
Futbol
İlçenin Erbaaspor ve Erbaa Güreş İhtisasspor Erkek ve Kadın olmak üzere iki tane futbol kulübü vardır.
Güreş
İlçede ata sporuna ilgi kuvvetlidir. Kırkpınar'ın rövanşı olarak gösterilen ve 1995-1998 arası 4 sene Kırkpınar ağalığı yapan Erbaalı Hüseyin Şahin adına düzenlenen Geleneksel Hüseyin Şahin Yağlı Güreşleri bu durumu açıklamaktadır. Yine 2011 yılında faaliyete geçen Erbaa Yağlı Güreş Alanı 20.000 seyirci kapasitesine ulaşılabilirliği ile ilçe halkının güreşe olan ilgisini açıklamaktadır. İlçede il merkezi ve diğer ilçelerden gelen katılımcıların yer aldığı minikler güreş turnuvaları da düzenlenmektedir. Erbaa Güreş İhtisasspor futbol kulübü de adından anlaşılacağı üzere güreş branşı kökenlidir.
Yerel televizyonlar
İlçede kurulan ve 1994 yılından beri karasal yayında hizmet veren Erbaa Radyo Televizyonu (ERT) kanalı bulunmaktadır. Kanal günümüzde yalnızca radyo yayınlarına devam etmektedir.
Yerel gazeteler
2016 yılı itibarıyla ilçede 2 adet yerel gazete bulunmaktadır. Bunlar:
· Yeni Erbaa Gazetesi
· Kelkit Gazetesi
Yerel radyolar
2016 yılı itibarıyla Erbaa merkezli yayın yapan radyo kanalları ve frekansları şu şekildedir:
· Özlem FM (101.0)
· Yöre FM (102.5)
· ERT FM (90.0)
Niksar
Niksar, 1891 yılından beri belediye teşkilatına sahip
Pers İmparatorluğu’nun sona ermesiyle kurulan Pontus Krallığı döneminde Caberia adıyla anılan Niksar, sayfiye alanlarına pek çok tapınak, saray ve yerleşim birimi inşa edilmiştir. M.Ö. 72 yıllarında Romalılar'la Pontuslular arasında cereyan eden Mithridatis Savaşları'nın üçüncüsü Niksar’da yapıldı ve şehir Romalılar'ın hakimiyetine geçti. Romalılar, şehre Neocaesarea (Kayser'in yeni şehri) adını verdi ve Neocaesarea ismi, zaman içinde Niksar'a dönüşmüş.
Niksar, Romalılar döneminde ayrıca Diospolis, Sebaste isimleriyle anılmıştır. 1672 yılında Niksar’a gelen Evliya Çelebi ise Seyahatname’sinde Niksar ismi hakkında uydurulan şöyle bir hikâyeyi nakleder:
''Bu Niksar'ın doğusu Nik Hisar, yani iyi hisar olup, hafifletmek suretiyle yanlış olarak Niksar denir.''
Roma İmparatorluğu'nun MS 395 yılında ikiye bölünmesiyle Niksar, Bizans egemenliğine girdi. 11'inci yüzyılda Türkler'in Anadolu’ya yaptıkları akınlarda 1067 yılında Alp Arslan'ın komutanlarından Afşin Bey tarafından fethedildi, ancak 1068 yılında tekrar Bizans’ın eline geçti. Malazgirt Meydan Muharebesi sonrasında ise Artuk Bey tarafından fethedilen Niksar, 1073'te tekrar elden çıktı.
Niksar’ın asıl fatihi Danişmendli Devleti’nin kurucusu olan Gümüştegin Melik Ahmed Gazi oldu. Danişmend Gazi, fetihten sonra Niksar’ı sahil Rumlarına karşı mücadelede kendisine hem bir üs hem de bu devletin başkenti olarak seçmiştir. Bu dönemde Niksar ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.
1175’te II. Kılıçaslan zamanında Selçuklu topraklarına katılan Niksar, Moğol istilası ile 1341’de önce Eretna Devleti’nin daha sonra da Tacettinoğulları Beyliği’nin hâkimiyetine girmiş ve bu beyliğin merkezi olmuştur.
1387 yılında Niksar’ı ele geçiren Kadı Burhaneddin’in bir savaşta öldürülmesi üzerine bölge halkı Yıldırım Bayezid’tan yardım istemiş ve Yıldırım Beyazıt’ın oğul Süleyman Çelebi 1398’de Niksar’ı Osmanlı topraklarına katmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Seferi, Yavuz ve Kanun’nin doğu seferleri sırasında uğradıkları Niksar, Osmanlılar'ın son yıllarında Tokat sancağına bağlı bir kaza olarak varlığını sürdürdü.
Niksar, 1867'de Trabzon Vilayeti'nin kurulmasından sonra, bu vilayetin Canik sancağının Ünye kazasına bağlı bir nahiye oldu. Trabzon vilayetinin ilk salnâmesi olan 1869 tarihli salnâmeye göre, Niksar nahiyesinin sadece erkek nüfusu tespit edilmişti. Buna göre Niksar nahiyesinde 6.636 Müslüman erkek, 648 Rum erkek ve 665 Ermeni erkek yaşıyordu. Toplam erkek sayısı, 7.950 kişiydi. Bu tarihte sadece yetişkin erklerin tespit edildiği bilinmektedir. Bu durumda Niksar nahiyesinin tahmini toplam nüfusu yetişkin erkeğin dört katıdır. Buradan hareketle bu nüfusun 31.800 kişinden oluştuğu söylenebilir. Bu tarihte Niksar nahiyesi 116 köyü kapsıyordu ve nüfusunun yüzde 16,5'i Hıristiyanlardan oluşuyordu. Trabzon Vilayeti sınırları içinde yaşayan Rumlar, Trabzon Rum Metropolitliği’ne bağlıydı. Trabzon kentinde olan bu metropolitlik, dört piskoposluktan oluşuyordu. Bunlardan biri Niksar Piskoposluğu’ydu. Niksar'ın yanı sıra Ordu, Fatsa, Ünye ve Terme kazalarında yaşayan Rumlar, Niksar kasabasında bulunan bu piskoposluğa bağlıydı.
Tarihî geçmişinin simgesi olarak Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmendli ve Osmanlı Devleti’nden kalma pek çok eser hala şehrin tabii bir parçası olarak ayaktadır. İstiklal Savaşı sırasında Rum ve Ermeni çetelerinin baskılarıyla karşılaşan Niksar, diğer taraftan memleketimizi işgal eden düşmanlara karşı, 16 Haziran 1919’da İzmir’in İşgali'ni protesto etmek amacıyla Anadolu’daki ilk mitinglerden birini gerçekleştirerek, cumhuriyetten bugüne kadar varlığını sürdürmektedir.
20 Haziran 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine Tokat’taki ilk miting Niksar’da yapıldı. Binlerce kişinin katıldığı miting sonunda Redd-i İlhak Cemiyeti Reisi Hacı Mahir Bey’in imzası ile İtilaf Devletleri temsilcilerine aşağıdaki metinle telgraf çekilmiştir.
« Niksarlılar! Hukûkun hâmisi olduğunu iddia eden Wilson’a ve diğer devletlere müracaat ediyoruz. Artık bizim feryadlarımıza kulak tıkamayınız. Bizim tamamiyet-î mülkiyemize, mevcudiyet-î millîyemize tecâvüze devamı kastediyorsanız, en kısa yol bizi öldürmektir. Geliniz, öldürünüz! Biz Türk olarak en küçük vatan parçasının Türk kalmasını istiyoruz, siz de buna söz vermiştiniz. Şimdi ise sözünüzde durmadığınızı görüyoruz. Anadolu’ya uzatılacak bir tecavüz bizi öldürmek için uzatılan bir adımdır. » | |
· Niksar Ulu Camii
· Taşmektep
· Talazan Köprüsü
· Yağıbasan Medresesi
· Melikgazi Türbesi
· Kırkkızlar Türbesi
· Akyapı Kümbeti
· Kulak Tekkesi
· Niksar Kalesi
· Çıkrıkçı Baba Türbesi
· Erzurumlu Emrah Türbesi
· Leylekli (Yılanlı) Köprü
· Kaya Mezarlar
Coğrafi konum
Niksar'ın rakımı ortalama 350 metre olup kuzeyinde Canik Dağları, güneyinde Dönek Dağı ve bu iki dağın arasında ise Niksar Ovası yer almaktadır. Canik Dağları Karadeniz’e paralel uzanan platolarla kaplıdır. Bu platolardan Çamiçi Yaylası yalnız Niksar’ın değil Tokat’ın da en önemli yaylalarındandır.
Akarsular bakımından oldukça zengin olan Niksar topraklarını Kelkit Çayı ve bu çayın irili ufaklı kolları sular. Kelkit Çayı’nın suladığı ve taşıdığı alüvyonlarla bereketine bereket kattığı Niksar Ovası, Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ovalarından birisidir.
Tarım arazisi bakımından elverişli bir ovaya sahip olan ilçenin %53’ü orman ve fundalıklarla, %12’si çayır ve meralarla kaplıdır. İlçe topraklarının %32’si ekilip dikilirken, yalnızca %3’ü tarıma elverişli değildir.
Niksar’ın kuzeyindeki yüksek kesimlerde kayın, çam, gürgen, ladin; alçak kesimlerdeki düzlüklerde kavak ve söğüt; ovada otsu bitkiler; vadilerde ise meyvelikler bitki örtüsünü oluşturur.
Dağ ve ormanlarda yaşayan başlıca av hayvanları sansar, tavşan, kurt, tilki, vaşak, ayı ve domuzdur. Kuş türleri içinde ise keklik, yaban ördeği ve bıldırcın önemli yer tutar.
İklim
Niksar, Karadeniz iklimiyle, İç Anadolu'nun karasal iklimi arasında bir geçiş bölgesindedir. Kışlar genellikle ılık ve yağışlı, yazlar sıcak geçer. Her ay yağış alan ilçenin yıllık yağış ortalaması 563 mm., yıllık sıcaklık ortalaması ise 13,9 derecedir.
Ekonomik ve sosyal hayat
İlçede ekonomik hayat geniş ölçüde tarıma dayalı olmakla birlikte, son yıllarda sanayide de önemli ölçüde ilerlemeler kaydedilmiştir. Kelkit ırmağının suladığı Niksar ovası tümüyle tarıma ayrılmıştır. Ayrıca Karadeniz ile İç Anadolu arasında bir geçit bölgesinde yer alan ilçede iklim şartları da tarımsal üretime elverişli bir ortam yaratır. Ekime elverişli alanların % 37,8 gibi büyük bir bölümünde tahıl üretimi yapılmaktadır. İlçede tahıl üretimi yapılan alanları sırasıyla meyvelikler, endüstri bitkileri, sebzelikler ve baklagil üretimi yapılan alanlar izlemektedir. İlçede yetiştirilen başlıca tahıllar; buğday, arpa ve mısırdır. Bunun yanında şekerpancarı, tütün, ayçiçeği, patates ve mahlep gibi sanayiye hammadde olan ürünlerde üretilmektedir. İlçede en çok yetiştirilen meyveler; üzüm, elma, kiraz, şeftali ve cevizdir. Cevizin Niksar’da önemli bir yeri vardır. İlçe ekonomisine büyük bir katkı sağlayan ceviz, kırım atölyelerinde içleri çıkarıldıktan sonra genellikle yurtdışına satılmaktadır.
Tokat’taki ormanların % 12'si Niksar ilçesi sınırları içerisinde kalır. Niksar’da büyük ölçüde kavak üreticiliği de yapılmaktadır.
Çamiçi Yaylası ile yayla turizminin önemli merkezlerinden biri olma yolunda ilerleyen Niksar geçmişte düzenlemiş olduğu Yayla Şenlikleriyle bu konuda önemli adımlar atmıştır.
Önceleri daha çok tarıma ve küçük sanayiye dayanan sanayi yapısı günümüzde büyük ölçüde gelişme göstermiş, başta gıda, konfeksiyon, dokuma ve ağaç işleme sanayiinde birçok işyeri kurularak önemli ölçüde istihdam sağlayan teşebbüsler haline gelmiştir.
Dünyanın en yumuşak ve içimi en leziz olan Niksar Ayvaz Suyu'nunda ilçe ve ülke ekonomisine büyük bir katkısı vardır. Dolum tesislerinde şişelenen sular yurdun her bölgesine dağıtılmakta ve yurt dışına ihraç edilmektedir.
Nüfus
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
1965 | 64.411 | 12.577 | 51.834 |
1970 | 72.062 | 17.424 | 54.638 |
1975 | 78.115 | 19.156 | 58.959 |
1980 | 82.224 | 23.655 | 58.569 |
1985 | 86.985 | 28.348 | 58.637 |
1990 | 84.932 | 35.201 | 49.731 |
2000 | 90.672 | 44.808 | 45.864 |
2007 | 64.941 | 34.262 | 30.679 |
2008 | 64.076 | 32.675 | 31.401 |
2009 | 64.930 | 33.682 | 31.248 |
2010 | 64.095 | 33.490 | 30.605 |
2011 | 62.791 | 33.090 | 29.701 |
2012 | 63.724 | 32.692 | 31.032 |
2013 | 63.140 | 31.978 | 31.162 |
2015 | 62.735 | 37.143 | 25.592 |
2016 | 64.553 | 39.338 | 25.215 |
· Sovyetskiy, Ukrayna
Pazar
Pazar, İl merkezine 25 km
mesafede yer almaktadır.
Tarihçe
Kazova (Kazabad) yöresi, antik çağda Kral Yolu üzerinde olup Dazimonitis olarak anılmıştır. Yörenin en önemli yerleşimi olan Kazabad Nahiyesi'nin ise yeri tam olarak bilinmemekle beraber buraya çok yakın olduğu söylenen Pazar, 1520 yılına kadar İnepazarı olarak anılmış olup bu tarihten sonra Ezine Pazarı adını almıştır. 17. yüzyılda yazılan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ise Eski Aynapazarı olarak geçmiştir. Bu sürede eski isimleriyle de anılan Pazar, nihai ismine 1903 yılında kavuşmuştur.
1073 yılında I.Melikşah ile Selçuklu idaresine giren bölge çeşitli beylikler arasında el değiştirdikten sonra 1399 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Coğrafi Konum
Pazar, Tokat il merkezinin batısında Kazova üzerinde yer almaktadır. İl merkezine 25 km mesafededir. İlçenin yüzölçümü 276 kilometre karedir. Rakımı 623 metredir. Doğusunda Tokat il merkezi, kuzey batısında Turhal ilçesi, batısında Zile ilçesi ve güneyinde Artova ilçesi yer almaktadır. İlçenin güneyinde doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar, kuzeyinde ise Yeşilırmak ve Kazova yer almaktadır. İlçeye bağlı iki belde ve on beş köy vardır. Pazar ilçesi Karadeniz iklimi ile İç Anadolu'nun karasal iklimine geçiş bölgesinde yer almaktadır. İlçe arazisinin önemli bir kısmı Yeşilırmak tarafından sulanmaktadır.
Turizm
İlçe sınırları içinde yaklaşık 10'a yakın yapay tepe (höyük) bulunmakta olup bunlardan ilçenin doğu tarafında bulunan Endiz Höyüğü Hellenistik Döneme tarihlenmektedir. Pazar'ın doğu çıkışında Anadolu Selçuklu Devleti döneminde I. Alaeddin Keykubad'ın birinci eşi Mahperi Hatun tarafından 1238 yılında yaptırılmış bir kervansaray ve 3 km ilerisinde Yeşilırmak üzerine kurulu yine aynı döneme tarihlenen Tavukçu Köprüsü olarak da bilinen kesme taştan bir köprü bulunmaktadır. İlçe merkezinde halk arasında "Cuma Cami" olarak da bilinen Halil Bey Cami ise caminin doğu girişi üzerinde bulunan kitabesine göre, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han zamanında Hüseyin oğlu Hacı Mehmet tarafından 1334 yılında yaptırılmıştır. İsminde dolayı cami ile aynı döneme tarihlenen ve halen kullanımda olan Halil Bey Hamamı bulunmaktadır. Hamamın hemen önünde 1884 yılından kaldığı tahmin edilen eski bir çınar ağacı vardır. İlçenin batı çıkışında şu an harabe halinde bulunan Beyobası Hamamı ise 15.yüzyılın ilk yarısında Hacı İvaz Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yine ilçe merkezinde Osmanlı Dönemine ait Hacı Sinan bin İbrahim tarafından 1534 yılında yaptırılan Hacı Sinan Cami bulunmaktadır.
İlçe Merkezinin 7 kilometre güneyinde yaşı yaklaşık olarak 3,4 milyon yıl olarak belirlenen Ballıca Mağarası, büyüklüğü ve jeolojik özellikleri ile dünyadaki benzerlerinin içinde özel bir konuma sahiptir. Mağaranın hemen bitişiğinde ise Ocaklı Şelalesi bulunmaktadır.Kaz Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ise göl ekosistemine sahip olup mevsimsel olarak yerli ve göçmen kuşların uğrak yeridir.
Eğitim
Pazar ilçesinde toplam 19 ilköğretim okulu mevcuttur. Bunlardan 4'ü ilçe merkezinde 15'i ise belde ve köylerde yer almaktadır. Pazar ilçesinde toplam 2 adet çok programlı lise vardır. Bunlardan biri ilçe merkezinde, diğeri ise Üzümören beldesinde yer almaktadır. Ayrıca ilçe merkezinde Gaziosmanpaşa Üniversitesine bağlı bir adet yüksekokul bulunmaktadır. Yüksekokulun kampüsü yoktur. 4+4+4 sistemi gereği yeni imam hatip ortaokulu açılmıştır
Kültür
İlçenin gelenek, görenekleri İlçeye Yıllar önce göçen Malatya, Bayburt, Sivas ve Ş. Urfa'dan gelen halkımız sayesinde karma görenekleri vardır, Bazen düğünlerde Bayburt asıllı halk oyunu Deli Güsün, Bazen Malatya kökenli Keklik oynanır ve yemekleri Bat, Keşkek, Gaygana, Mücürüm ve Toyga, Helle çorbalarıdır.
Nüfus
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1990 |
21.625 |
5.669 |
15.956 |
2000 |
20.295 |
5.301 |
14.994 |
2007 |
15.361 |
5.023 |
10.338 |
2008 |
15.261 |
5.021 |
10.240 |
2009 |
15.158 |
4.986 |
10.172 |
2010 |
15.048 |
4.975 |
10.073 |
2011 |
14.948 |
4.953 |
9.995 |
2012 |
15.426 |
4.979 |
10.447 |
2013 |
14.712 |
4.841 |
9.871 |
2014 |
14.117 |
4.783 |
9.334 |
2015 |
13.804 |
4.837 |
8.967 |
2016 |
13.824 |
4.684 |
9.140 |
2017 |
13.570 |
4.635 |
8.935 |
2018 |
14.335 |
4.826 |
9.509 |
2019 |
13.330 |
4.656 |
8.674
|
Reşadiye, Karadeniz'in orta kesiminde Kızılırmak yayı içinde
kalan Kapadokya arazisi içerisinde
yer alan bir Tokat ilçesidir. Kelkit Çayı'nın kenarında, E E80 karayolu
üzerindedir. Reşadiye kuzeyinde Ordu, güneyinde Almus, batısında Niksar ve Başçiftlik, güneydoğusunda ise Sivas ile çevrilmişir.
2020 TÜİK verilerine göre
toplam nüfusu 43.870'dir.
Eski Kapadokya arazisi elden ele geçmiş, değişik milletler bu arazide medeniyetler kurmuşlardır. Sırasıyla Hititliler, Persler, Makedonyalılar, Pontus Krallığı, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Danişmendliler, Kadı Burhanettin ve Akkoyunlular bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Sonraları da bu arazi Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetine geçmiş Reşadiye'nin eski ismi olarak bilinen İskefser'in tarihi 15. yüzyıla kadar gitmektedir. Bu bölgeden geçerek Erzurum’a giden yine aynı güzergahtan İstanbul’a dönen meşhur Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatname'sinde bu bölgeden bahsetmektedir. O yüzyıllarda Doğu ile Batı arasında kara ulaşımının yapıldığı Şark Yolu diye adlandırılan yolun Reşadiye’den geçtiği Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde belirtilmektedir. Bu yol üzerinde eskiden kalma büyük mezarlıklar hâlen mevcuttur.
Reşadiye'nin
coğrafi özellikler bakımından çam ormanlarıyla kaplı olması, kışın sert geçen iklim
koşullarından fazla etkilenmemesi, köylerin konumuna göre merkezi bir yerde
olması, sağlığa yararlı kaplıcalarının bulunması, Kelkit Vadisi üzerindeki Şark
Yolunun buradan geçmesi ilçe merkezi olarak seçilmesini etkileyen nedenlerdir.
1939 yılında 26 Aralık' 27 Aralık'a bağlayan gece sabaha karşı tarihte 1939 Erzincan Depremi olarak da bilinen
deprem Reşadiye ve köylerinde etkili olmuş ve bu depremde Reşadiye’de ayakta
tek bir bina kalmamıştır. Bu haliyle ilçe merkezi ve köyleri uzun bir süre
kendi kaderine terk edilmiştir. Köylerle birlikte toplam 2100 kişinin öldüğü resmî
kayıtlarda mevcuttur.Zamanın Tokat valisi
İzzeddin Çağpar, ilçe Kaymakamı Necati Gökmoğol ve oluşturulan kurulun uzun
tartışmaları sonucu yeni Reşadiye’nin yerleşim yeri eski yerleşim yerinin
kuzeyine dağ eteğine kaydırılmıştır.
1966
yılından sonra zamanın idarecilerinin yoğun çalışmaları ve Reşadiye halkının da
katkılarıyla yeni bir atılım ve yapılanma ortaya çıkmış, önce maddi sorunlar
aşılıp, günün şartları içinde son derece önemli yatırımlar gerçekleşmiş,
1970'li yıllarda ise tüm Türkiye'de olduğu gibi Reşadiye de yurt dışına çok
sayıda işçi göndermiştir. Bu işçiler kazançlarını ilçelerine aktarmışlar
böylece ilçe merkezi hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir. ayrıca altıparmak
köyü yakınında köyün güneyinde kalecik adlı bir mezranın bulundugu ama kalenin
gün ışıgına çıkmamış kalıntıları ve yüksekligi gözler önündedir. Bugüne kadar
Reşadiye'de Romalılara, Bizanslılara ve Türklere ait çeşitli seramik eşya, sikke, yayla ve köylere yayılmış tarihi mezarlar
bulunmuştur. Köylerde yer yer bozulmuş kale kalıntılarına rastlanır. Çoğunun
temel harabeleri kalmıştır. Göllüköy, Çamlıkaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen
Kalesi, Kaledüzü, Kızılcaören, Turaç Köyü yaylasında Bizans
dönemine ait olan ve sonraları Müslümanların da defnedildiği
tarihi bir mezar alanı vardır.
Danişmendliler Dönemi
Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun kapıları Türkler'e açılmış, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın komutanlarından Danişmend Gazi de Anadolunun fethinde görev almıştır. Melikşah, Danişmend Gaziyi Sivas dolaylarına göndererek alacağı yerleri kendisine vereceğini vadetmiştir. Gazi Ahmet Danişmend, Sivas ve yöresini alarak Anadolu'da ilk Türk Danişmendiye hükümetini kurmuştur. 1080 yılında da Sivas'ı devlet merkezi yapmıştır. Gazi Ahmed Danişmend, Türklerin Salur Boyundandır, Harizm'den gelmiştir. Danişmend Gazi Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıçarslan'la birlikte Haçlılara karşı başarılı savaşlar çıkartmıştır.
İstatistiki bilgiler
·
Kuruluş yılı: 1906
·
Toplam nüfus: 43.870
· İlçe nüfusu: 11.504
·
Yüz ölçümü: 1.162 km²
· Belediye sayısı: 6 (İlçe merkezi dahil)
· Köy sayısı: 75 (2019 itibarı ile son sayı)
Coğrafi Konum
Reşadiye,
Orta Karadeniz Bölgesi'nde yer alır. Doğusunda Koyulhisar ve Mesudiye; batısında Niksar ve Başçiftlik; kuzeyinde Aybastı ve Gölköy; güneyinde Almus ve Doğanşar ilçeleri bulunmaktadır. Coğrafi olarak
400 31' kuzey enlemleri ile 370 06' doğu boylamları arasında bulunmakta ve
Kelkit Irmağı kıyısında kurulmuş bulunan Reşadiye'nin en yüksek tepesi 2.183
metre ile Erdem Baba Tepesi'dir. Bunu, Küçük Erdem Tepesi (2.113 metre),
Kabaktepe (2.037 metre), Çal Tepesi (2.022 metre), Mektep Tepesi, Tömbül Tepesi
ve Lalelik Tepesi izler. Bu yüksekliklerin tümü Günüş
Dağı'nda bulunmaktadır. Zinav Gölü ilçe sınırlarında yer alır.
İlçenin
arazi yapısının dağlık olması nedeniyle geniş ovası bulunmamaktadır. Ancak
ovacık, meydanlar, yazı ve düzlükleri ekim ve dikime müsaittir. Reşadiye ilçesi
yaylalar yönünden oldukça zengindir. 44 yaylanın içerisinde en çok bilinen
yaylaları Cimban, Selemen, Gedik, Batmış'tır.
Yer şekilleri
Reşadiye,
yer şekilleri bakımından çeşitlilik gösteren bir yerleşim merkezidir. İlçe,
Tokat'ın diğer ilçeleriyle karşılaştırılırsa eğim ve engebenin burada oldukça
fazla olduğu görülür. Arazi kırık; eğimi fazla ve yer yer platolarla
çevrilidir. Ortalama yükseltisi 1.500 metrenin üzerindedir, ilçe merkezinin
rakımı ise 450 metredir.
Dağlar
Reşadiye
Orta Karadeniz Bölgesiyle, İç Anadolu Bölgesi arasında bir geçiş alanı
oluşturur. Karadeniz'in tamamının oluşumu gibi burası da üçüncü ve dördüncü
jeolojik zamanda oluşmuş, yer yer oturmasını tamamlamamış bir bölümdür. Bu
bölümdeki dağların büyük çoğunluğunu sıradağlar oluşturmaktadır. İlçe Konale
Fay Hattı üzerinde yer alır. 1.Derece deprem kuşağı üzerindedir ve bu
faylar hâlen diridir. Reşadiye'de yükseltinin en fazla olduğu yöre, Çamlıkaya
sınırıları içerisinde yer alan Erdem Baba Tepesi'dir (2.183 m).
Bunu; Küçük Erdem Tepesi (2.113 m), Kabak Tepe (2.037 m), Çal Tepesi (2.022 m),
Mektep Tepesi (2.002 m), Tömbül Tepesi (2.000 m), Lalelik Tepesi (1.922 m) izlemektedir.
Mağaralar
Reşadiye'nin
köylerinde gerek doğal oluşum, gerekse insan eliyle yapılmış mağaralara
rastlanır. Başlıcaları şunlardır:
·
Çamlıkaya Köyü sınırları
içerisinde Kokurdan Mağarası,
·
Baydarlı Kasabası sınırları
içerisinde; Güngerit ve Tilkidibi Mağarası,
·
Demircili Kasabası sınırları
içerisinde Kızıl Mağara,
·
Cimitekke-Kavaklıdere arasında;
Deliklikaya Mağarası,
·
Yolüstü Beldesi sınırları içerisinde; İnkaya Mağarası,
·
Nebişeyh Beldesı-Kapaklı Köyü arasında;
Kayadibi Mağarası,
·
Büşürüm Beldesi sınırları içerisinde; Abudeliği Mağarası
bulunmaktadır.
İlçenin başlıca boğaz ve gedikleri şunlardır
·
Döğüş Gediği Abdurrahmanlı-Esenköy arasında bulunur.
·
Konak Boğazı Demircili Köyü yöresindedir.
·
Gedik Boğazı Yolüstü-Bereketli arasındadır.
·
Kaya Boğazı Kapaklı köyünü Taşlıca köyüne bağlar.
İklim
İklim
bakımından İç Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinin geçiş noktasında
bulunan Reşadiye'de, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçmektedir.
İlçe merkezinin kış aylarında fazla kar tutmamasına karşın
yüksek rakımdan oluşan ilçe genelinde kış şiddetli geçmektedir.
İlçede
hava durumunun uzun yıllar içindeki seyri incelendiğinde şu genel özelliklerin
ortaya çıktığı görülür:
·
Yazlar sıcak ve kurak.
·
Kışlar soğuk ve sert geçer.
·
En fazla yağış ilkbaharda görülür.
·
En düşük yağış yaz aylarındadır.
Nüfus
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1965 |
55.537 |
4.546 |
50.991 |
1970 |
61.802 |
7.159 |
54.643 |
1975 |
68.513 |
9.022 |
59.491 |
1980 |
60.495 |
5.640 |
54.855 |
1985 |
65.863 |
10.083 |
55.780 |
1990 | 61.166 |
12.321 |
48.845 |
2000 |
101.900 |
16.389 |
85.511 |
2007 |
40.319 |
8.892 |
31.427 |
2008 |
42.952 |
9.108 |
33.844 |
2009 |
45.436 |
9.027 |
36.409 |
2010 |
39.880 |
8.673 |
31.207 |
2011 |
39.457 |
8.730 |
30.727 |
2012 |
42.365 |
8.835 |
33.530 |
2013 |
37.454 |
9.260 |
28.194 |
2014 |
38.870 |
11.478 |
27.392 |
2015 |
35.790 |
10.136 |
25.654 |
2016 |
37.959 |
9.273 |
28.686 |
2017 |
37.729 |
9.434 |
28.295 |
2018 |
41.178 |
9.130 |
32.048 |
2019 |
43.870 |
11.504 |
32.366 |
Kaplıca turizmi
Reşadiye Belediyesi bünyesinde hizmete sunulan, şifa kaynağı olan kaplıca suyunun faydalı olduğu rahatsızlıkların başında romatizma, nevralji (sinir ağrıları), nefrit (böbrek iltihabı hastalıkları), kireçlenme, kırık-çıkık sekalleri ve cilt-kadın hastalıkları gelir. Bu sularda radon gazı bulunmamakta ve Türkiye'de radon gazının olmadığı tek su olup, debisi kaynağında 30 lt/sn dir.
Ulaşım
Bazı Yurt İçi Merkezlere Olan Mesafe |
|||
Güzergah |
Mesafe(km) |
||
Reşadiye-Tokat |
89 |
||
Reşadiye-Erzurum |
410 |
||
Reşadiye-Erzincan |
219 |
||
Reşadiye-Ankara |
472 |
||
Reşadiye-İstanbul |
831 |
İlçe
Merkezi'nde
·
1 Fen Lisesi
·
1 Anadolu Lisesi
·
1 Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
·
1 Kız Meslek Lisesi
·
1 Ticaret Meslek Lisesi
·
1 Anadolu İmam Hatip Lisesi
·
Bozçalı Kasabasında 1 Çok Programlı Lise
·
Bereketli Kasabasında 1 Çok Programlı Lise olmak üzere toplam 8
adet ortaöğretim kurumu, ilçe merkezi'nde 5 adet ve köylerde 19 adet İlköğretim
okulu olmak üzere toplam 24 adet ilköğretim okulu ve 1 Ana Okulu ile eğitim
öğretim faaliyetleri sürdürülmektedir.
Sulusaray
Sulusaray, Tokat il merkezine
69 km, Artova ilçe merkezine
30 km, Yeşilyurt ilçe
merkezine 11 km uzaklıkta olan, 31 Aralık 1986'da Artova'ya bağlı bir
belde, 20 Mayıs 1990 tarihinde ise ilçe olmuş yerleşim
yeridir. İlçe, etrafı dağlarla çevrili bir ova üzerinde, Çekerek Çayı kenarındadır.
Roma döneminin en büyük şehirlerinden biri olan "Sebastopolis" burada
bulunmaktadır.
Sebastapolis antik kenti ilk olarak 1980'lerde bazı küçük çaplı kazılarla ortaya çıkarılmaya başlanmış, ilerleyen yıllarda kısa dönemler halinde kazılar yapılmış ve çıkan önemli eserlerin çoğu başka yerlere gönderilmiştir. Antik kentin açığa çıkarılan bölümleri açık hava müzesi olarak halka hizmet sunmaktadır. Müzede bir hamamla bir kilise bulunmaktadır.
Ekonomi
İlçe halkı geçimini tarımla sağlamaktadır.
Nüfus
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1990 |
17.945 |
4.377 |
13.568 |
2000 |
11.202 |
4.160 |
7.042 |
2007 |
9.595 |
3.491 |
6.104 |
2008 |
9.863 |
3.888 |
5.975 |
2009 |
9.297 |
3.462 |
5.835 |
2010 |
9.071 |
3.408 |
5.663 |
2011 |
8.914 |
3.409 |
5.505 |
2012 |
8.838 |
3.374 |
5.464 |
2013 |
8.455 |
3.409 |
5.046 |
2014 |
7.835 |
3.365 |
4.470 |
2015 |
8.442 |
5.131 |
3.311 |
2016 |
8.610 |
4.554 |
4.056
|
Turhal
Turhal, Tokat ilinin il merkezine
46 km uzaklıkta olan ve Ocak 2016'da yayınlanan 2015 ADNKS kayıtlarına göre ilçe merkez nüfusu 61.726, köylerle birlikte ise nüfusu
80.171 olan bir ilçesidir. Turhal, hem ilçe merkez hem de köylerle birlikte
toplam nüfus bakımından Erbaa'dan sonra Tokat'ın ikinci büyük ilçesidir.
Yeşilırmak havzasında, Karadeniz bölgesinin orta bölümünün yerleşime en müsait yerinde kurulan Turhal, İç Anadolu Bölgesi'ni Karadeniz'e, Doğu Anadolu Bölgesi'ni batıya bağlayan yolların kesiştiği yerde kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusuyla küçük bir yerleşim yeri iken 1944 yılında ilçe olan Turhal;konumu, ekonomik yapısı ile Türkiye'nin en hareketli yerleşim yerlerinden birisi haline gelmiş, adı geleceğin vilayetleri arasında geçer olmuştur
Antik
çağlarda Pontus Galatikus, Ustus Polemoniakus, Komona
Pontiki gibi adlarla anılmış olan Turhal'ın tarihinin binlerce yıl ötelere
gittiği anlaşılmaktadır. MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya'da yaşayan Sümer alfabesi ile yazılmış iki kitabenin
Turhal Kalesinde bulunduğundan söz edilmesi, Turhal'ın tarihinin 5000 yıl
önceye gittiğini göstermektedir. Kesin olmamakla beraber Turhal, Kasiura,
Gayura, Turnalit isimleri taşımıştır.
Turhal
binlerce yıldan beri ilgi odağında olmasının neticesinde sayısız savaşların
sonucunda farklı yönetimlerde kalmıştır. MÖ 745 yıllarında Asurlular MÖ 7000 yılarında Kimmerler, MÖ 612
yıllarında Medler, MÖ 546 yıllarında ise İran asıllı Persler bu çevreyi (yöreyi) yönetimleri altına
almışlardır. İskender'in ortadoğu seferi ardından büyük bir baskı dönemi
yaşayan Anadolu eyaletleri, komutanlar arasında bölüşülmüş; Pers soylularından
Ariaretes, Gaziura'yı başkent yapmıştır. Bizans sınırları
içerisinde olduğu yıllarda küçük bir yerleşim birimi olan Turhal, Beylikler
döneminde Eratna Beyliği sınırları içinde idi. 1399'da ilk kez Osmanlıların
eline geçti. Ankara savaşından sonra Timur'un çekilmesi ile birlikte
1413'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 19. yüzyılın II. yarısında
yöreyi etkileyen en önemli olay göçmenlerin gelişi idi. 1854-1878 Kırım savaşı, 1855-1859 Şeyh Şamil
ayaklanması ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Anadolu'ya gelen Balkan ve
Kafkas göçmenlerinin bir bölümü Turhal yöresine yerleştirilmişlerdir. Mütareke
ve milli mücadele yıllarında Turhal, Mustafa Kemal'in önderliğinde tüm varlığını
ortaya koymuş, Kurtuluş Savaşında yüzlerce şehit vermiştir.
Zengin ve engin bir tarihe sahip olan bu ilçe, Cumhuriyet döneminde de önemli olaylara şahit olmuştur. Yurt ekonomisinde önemli bir yere ve paya sahiptir. Temeli 1933'te dönemin Sanayi Bakanı Celal Bayar tarafından atılan ve açılışı 1934 yılında İsmet İnönü tarafından yapılan ve dünyanın en kaliteli şekerini üreten Turhal (Muammer Tuksavul) Şeker Fabrikası, Turhal Makine Fabrikası yöreye hayat vermiştir. Son yıllarda Toprak sanayi (Tuğla ve Kiremit Fabrikaları) konfeksiyon (tekstil) alanında gerçekleşen yatırımlar, Antimuan madeni, Kevser süt ve yem fabrikaları ülke ve ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır
Coğrafi Konum
Turhal, Karadeniz Bölgesi'nin, Orta Karadeniz
Bölümü'nde yer almaktadır. Turhal 40'-18' kuzey enlemi ile 36'-06 Doğu
boylamının kesiştiği yerdedir. Yüzölçümü 911 km² dir. Şehir merkezi rakımı
493'tür. Yeşilırmak vadisinde bulunan Turhal ilçesi ; etrafı dağlar ve
yüksek tepelerle çevrili 3 km genişliğinde 9 km uzunluğunda, adını
ilçeden alan bir ova üzerinde bulunmaktadır. Çevredeki belli
yükseltiler Kesicik
Tepe (1450 m), Kamalı
Çal Tepe (1200 m), Mercimek
Tepe (1201 m) Yeşilırmak Havzasında her yönden önemli olan
Turhal çöküntü alanı, Yeşilırmak ve Yeşilırmak'a karışan yan derelerin
getirdiği malzeme ve alüvyonların birikmesinden meydana gelmiştir. Turhal
Ovasındaki yükseltiler batıdan itibaren sıralanan İskele
Tepe, Kale Tepe, Varvara
Tepesi, Eğer Tepe dikkati çeker.
Kuzeyinde
Amasya ili Erbaa ilçesi, güneyinde Pazar ilçesi, batısında Zile ilçesi,
doğusunda Tokat il merkezi yer almaktadır. Türkiye'nin en uzun akarsularından
biri olan Yeşilırmak Turhal'ın şehir merkezinden geçmektedir. İlçede mevcut
ormanlık ve fundalık alanların toplamı 40,386 hektar, tarım alanlarının toplamı
35,380 hektar, çayır ve meraların toplamı 8908 hektar, tarım dışı arazilerin toplamı
6426 hektardır.
Turhal,
Tokat sancağına bağlı bir bucak merkezi iken 1923 mülki taksimatında da Tokat
vilayeti sınırları içinde bucak olarak yer almıştır. Cumhuriyetin ilk
yıllarında kale etrafında kümelenmiş, 6 mahallesi ve nüfusu 3000 civarında bir
yerleşim yeri iken 1934 yılında şeker fabrikasının hizmete girmesinden sonra
her alanda önemli gelişmeler kaydeden Turhal, 1942 yılında ilçe olmuştur. Dünün
küçük kasabası, bugünün 30 mahallesi ile geniş bir alana yayılmış; Yeşilırmak'ın
her iki yakasında genişlemeye devam etmektedir. Şeker fabrikası yapılıncaya
kadar geçen süre zarfında Turhal'ın nüfusu net olarak bilinmemekle beraber
yeterli gelişme ve nüfus artışının olmadığı ortadadır. Ancak 1935 yılı
itibarıyla 5687 olan nüfusun yıllar itibarıyla hızlı bir artış gösterdiği
görülmektedir.
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1965 | 72.760 |
22.658 |
50.102 |
1970 |
83.138 |
28.948 |
54.190 |
1975 |
97.216 |
39.170 |
58.046 |
1980 | 105.562 |
46.864 |
58.698 |
1985 |
119.902 |
60.097 |
59.805 |
1990 | 106.014 |
68.384 |
37.630 |
2000 |
130.985 |
95.536 |
35.449 |
2007 | 87.553 |
63.181 |
24.372 |
2008 |
87.826 |
62.352 |
25.474 |
2009 |
87.233 |
64.090 |
23.143 |
2010 |
86.327 |
64.139 |
22.188 |
2011 |
85.391 |
63.987 |
21.404 |
2012 |
85.923 |
63.600 |
22.323 |
2013 |
83.036 |
62.596 |
20.440 |
2014 |
81.813 |
62.476 |
19.337 |
2015 |
80.171 |
61.726 |
18.445 |
2016 |
80.239 |
62.425 |
17.814 |
2017 |
77.906 |
62.566 |
15.340 |
2018 |
77.963 |
61.973 |
15.990 |
2019 |
77.713 |
62.579 |
15.134 |
2020 |
77.909 |
63.133 |
14.776 |
Turhal
iklim özelliğinde; denize olan uzaklığın ve yükseltinin etkisi önemlidir.
İlçede orta Karadeniz iklimi ile iç Anadolu bölgesi iklimi arasında bir geçiş
iklimi görülür, bu nedenle genelde ılıman bir iklime sahiptir. Genel olarak yaz
mevsimi alçak alanlarda sıcak ve kurak yüksek yerlerde serin geçer. Yeşilırmak
vadisi boyunca iç kesimlere ulaşana Karadeniz'in nemli havası beklenmedik
zamanda yağışa dönüşebilir. Kış mevsimi soğuk ve kar yağışlıdır. Kuzeyden
güneye yükseltinin artması nedeniyle önemli farklılıklar görülür. Güneye doğru
kış mevsimi daha sert bir karakter gösterir. En soğuk aylar ocak, şubat en
sıcak aylar temmuz ve ağustos dur. Yıllık ortalama sıcaklık 12-9 derecedir. En
az yağışı yaz mevsiminde alan Turhal da yıllık yağış miktarı 413,3 mm'dir.
Yaz aylarında poyraz kuzeyden eserken, bazen güneyden samyeli rüzgarı eser.
Kışın kuzeybatıdan karayel kuzeyden yıldız eser ilk baharda ise lodos görülür.
Geçiş bölgesi iklim özelliklerini Taşıması nedeniyle, Turhal ve çevresinde, Karadeniz iklim özelliklerini yansıtan ormanlar (çam, kayın, ceviz, çınar, meşe, kızılcık, dağ kavağı vb.) görülür. Karasal iklimin görüldüğü yerlerde ise bozkır bitki örtüsünün çeşitleri hakimdir. Genel olarak her iklim türünde görülen tarım ürünleri yetiştirilebilir.
Ulaşım
Samsun-Amasya'dan gelip Turhal'dan geçerek Tokat'a giden karayolunun Milli Mücadele ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki önemini unutmamak gerekir. Atatürk 26 Haziran 1919'da Turhal'a eski Amasya yolu güzergahından gelmiş, bucak Md. Nazif Engin ve Hacı Mustafa Lütfi Bilgen'e Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulması emrini vermiş ve Tokat'a hareket etmiştir. 18 Ekim 1919, 25 Eylül 1924, 18 Eylül 1928 ve 22 Kasım 1930'da Atatürk karayolu ile Turhal'a uğramıştır.
7
Kasım 1933 tarihinde Bakan M. Celal Bayar, Turhal Şeker Fabrikası'nın temel
atma töreni için, karayolundan Turhal'a gelmiştir.
Havayolu
Turhal'a
25 km yakında bulunan Tokat Havalimanı ile bağlantısı
önemli bir avantajdır.
Karayolu
Turhal'dan
Türkiye'nin her yerine, Türkiye'nin her yerinden Turhal'a kara yolu ile ulaşım
çok kolaydır. Turhal'daki otobüs işletmelerinin Türkiye'nin her yerine her gün
seferleri vardır. Aynı zamanda Türkiye'nin her yerinden de buraya otobüs
kaldırılmaktadır. Özellikle büyük şehirlere aynı gün içinde değişik saatlerde
birçok sefer yapılmaktadır.
Demiryolu
İnsanlığın
hizmetine sunulduğu günden bu yana gelişen değerde önemi artmıştır. Demiryolu
Turhal'ın ekonomik ve sosyal yaşantısında önemli bir yer tutar. Cumhuriyetin
ilk yıllarında ülkeyi baştan başa "demiryolu ağı ile örme
projesi"nden bu ilçe de hissesine düşeni almıştır.
ile23
Ağustos 1928'de Turhal Demiryolu İstasyonu açılmıştır. Bu demir yolunun da
önemli yolcuları olmuştur. Gazi Mustafa Kemal, 22 Kasım 1930'da Tokat'tan
Turhal'a gelerek kendisini bekleyen özel trenle Turhal Tren İstasyonu'ndan Amasya'ya
hareket etmiştir.
Yeşilyurt
Yeşilyurt, Tokat ilinin bir ilçesidir. Resmî adı, 1987'de
ilçe olmasından önce, Arabacımusa idi. Ancak halk arasında Musaköy olarak
bilinirdi. Adı değişmeden önce tren istasyonunda bulunan levhada Musaköy
yazmaktaydı. Ardından resmî adı Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1990 |
8.736 |
5.598 |
3.138 |
2000 |
14.511 |
6.455 |
8.056 |
2007 |
11.921 |
5.630 |
6.291 |
2008 |
11.817 |
5.600 |
6.217 |
2009 |
11.610 |
5.479 |
6.131 |
2010 |
11.556 |
5.557 |
5.999 |
2011 |
11.359 |
5.354 |
6.005 |
2012 |
11.785 |
5.268 |
6.517 |
2013 |
11.458 |
5.249 |
6.209 |
2014 |
10.291 |
5.079 |
5.212 |
2015 |
9.565 |
4.678 |
4.887 |
2016 |
9.402 |
4.642 |
4.760 |
Zile
Zile, Tokat ilinin 67 km batısında yer alan
bir ilçedir. Zile ilçesinin doğusunda Turhal ilçesi, güneyinde Artova ilçesi ve Yozgat iline bağlı Kadışehri ilçesi, batısında Yozgat ilinin Çekerek ilçesi ve Amasya'nın Göynücek ilçesi, kuzeyinde ise Amasya ili
bulunmaktadır.Zile ilçesi coğrafi konumu itibarıyla 40 derece 19 dakika kuzey
enlemi, 35 derece 45 dakika doğu boylamı arasında yer almaktadır. Zile'nin
bağlı olduğu Tokat ili, Karadeniz Bölgesinin orta Karadeniz
bölümünde yer almaktadır. İl toprakları 35° 27’ ve 37° 39’ doğu boylamları ile
39° 52’ ve 40° 55’ kuzey enlemleri arasında kalır. Kuzeyden Samsun, kuzeydoğudan Ordu, güneyden Sivas ve Yozgat, batıdan Amasya illeriyle çevrilidir. Trafik kod
numarası 60’tır. Tokat il merkezine 66 km uzaklıkta olup, Anadolu'nun en
eski yerleşim merkezlerinden birisidir.
Jül Sezar'ın "Veni, vidi,
vici" yani "Geldim, gördüm, yendim" sözünü söylediği yer olduğu
iddia edilmektedir.
MÖ.50. yıllarında yaşayan ve coğrafyanın piri sayılan Amasya’lı STRABON; bu şehrin Ninova Melikesi SEMİRAMİS tarafından MÖ.1600 yıllarında kurulduğunu kaydeder. Bu tarihi kayda göre Zile’nin 3600 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.
MS.XI.YY.da Danişmend, daha sonra Selçuklu Türklerinin bilahere İlhanlıların, Ertana ve nihayet 1335’de Kadı Burhanettin’in eline geçen Zile, 1397’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
3600 yıllık uzun geçmişi içinde; Hitit, Frig, Pers, Pontus, Roma ve Bizans kültürlerinin tesiri altında kalan Zile’de bugün çeşitli devirlere ait olmak üzere Hititler, Selçuklular, Frigler, Persler, Romalılar, İlhanlılar, Danişmentliler, Ertanlılar ve Osmanlılara ait tarihi eserleri görmek mümkündür.
Tarihi eserler içinde Zile Kalesi, kalenin doğu yönündeki kayaların oyulmasıyla yapılan ve Roma döneminden kaldığı anlaşılan Tiyatro (Anfi tiyatro), Kalenin Kuzey-Doğu tarafında bulunan Kaya Mezarlığı, Çaypınarı, İmam Melikiddin Türbesi, Şeyh Musa Fakih Türbesi, Ulu Camii, Beyazıt-ı Bestami Camii ve türbesi, Hoca İshak Camii, Boyacı Hasan Ağa Camii, Elbaşı Camii, Çifte Hamam, Yeni Hamam, Maşat Höyük, Namlı Hisar Kalesi, Anzavur Mağaraları, Hacı Boz Köprüsü, Koç Taşı ve Kuruçay’daki Manastır harabeleri görülmeye değer tarihi eserler arasındadır.
Roma hakimiyetine karşı ayaklanan Pontus Kralı MİHRİDATE VII.’in ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. PHARNEKE ile Roma diktatörlerinden JUL SEZAR (Julius Caesar) arasında Zile’de tarihi bir savaş yapılmıştır. Sonuçta, II.PHARNAKE’yi yenilgiye uğratan SEZAR, zaferin sevincini Zile’den Roma’ya yazdığı kısa ama anlamı büyük olan mektupla bildirmiş ve mektubundaki “VENİ-VİDİ-VİCİ” “GELDİM-GÖRDÜM-YENDİM” sözlerini bir taşa yazdırmıştır.Yakın zamana kadar Zile Kalesinde olan taşın nerede olduğu bilinmemektedir.
Zile ismi tarih boyunca Zela, Zelitis, Zelid, Anzila, Gırgıriye (Karkariye),Zeyli, Silas olarak çeşitli değişikliklere uğramıştır.
1872 yılında kaza merkezi, 1923 Mülki ve İdari taksimatında Tokat İli’ne bağlı İlçe statüsüne kavuşan Zile, 1855 ve 1922 yıllarında iki büyük yangın geçirmiştir.
İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 710 m olup yüzölçümü 1511 Km2. dir.
İdari Yapı
İlçemizde geçmişte çok yaygın olan geleneksel aile tipi son yıllarda çekirdek aile tipine dönüşmeye başlamıştır. Ancak bazı köylerimizde ataerkil aile halen devam etmektedir.
Örf ve adetlerine oldukça bağlı olan İlçemiz halkının akraba ilişkileri ve sosyal yardımlaşma gelenekleri halen sürmektedir. Bu birleşme ve dayanışmayı bilhassa düğünlerde, cenaze törenlerinde ve önemli günlerde görmek mümkündür.
Zile halkı gelenek ve göreneklerine örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı bir kenttir. Günümüze kadar bu yapının devam ettirilmesinde rol oynayan en önemli faktörlerden birisi de Zile’nin göç alan değil, göç veren bir kent konumunda olmasıdır. Zile’den dışarıya sürekli göç olayı yaşanmaktadır. Bugün Türkiye’nin neresine giderseniz gidin, mutlaka bir Zile’li ile karşılaşırsınız. Turhal İlçesinin % 40’ı Zilelidir .
Günlük kıyafet olarak giyilmeye devam edilen yöresel özellikler taşıyan giysiler İlçemizin bazı köylerinde otantik yapısı içinde yaşamaya devam etmektedir.
Meşhur Zile Pekmezi ve undan yapılan helle çorbası, erişte makarna ile şifa niyetiyle baharda toplanarak yenen kaba pancar ve madımak en çok bilinen yöresel yemeklerdendir. Ayrıca Zile Batı, duru pekmez, kuşburnu meyvesinden yapılan kuşburnu reçeli, çökelekli, Çerkeş pastası, hıngel, çılbır, kuskus ve haşıl yöreye özgü diğer yemek türleridir.
Zile Kültürünün zenginleştirilmesinde geçmişten günümüze kadar mesleki çalışmalarıyla yurt içi ve yurt dışında ün yapmış çok sayıda Zile’nin yetiştirdiği önemli şahsiyetler mevcuttur. Günümüzde adından sıkça söz edilenlerden bazıları şunlardır. Sadık DOĞANAY (Aşık),Arif KILIÇ (Müftü), Cahit KULEBİ (Yazar), Nihat AKYUNAK (Ressam), Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU (Yazar), Fikret TARHAN (Yazar,Ressam), Hasan SEVİNÇ (Güreşçi), Prof.Dr. Mümtaz TOPBAŞ (Rektör), Prof.Dr. Ahmet ERBİL (Bilim Adamı).Sadık DOĞANAY (Aşık)
İlçemiz ve köylerinde halkın adak kurbanı kesip zaman zaman ziyaret ettiği pek çok ziyaretgahlar mevcuttur.Bunlar arasında en çok tanınan ve ziyaret edilenler; Çeltek Baba, Şeyh Ahmet, Ömer Dede, Arap Dede, Huy kesen, Ayna Dede, Pervane Baba, Abdal Musa, Kara şeyh Baba, Şıheylik Baba’dır.
İlçemizde 1 adet mahalli gazete, (Özhaber ) çıkarılmakta olup 200 civarında trajı vardır.
Nüfus
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1927 |
53.478 |
15.377 |
38.101 |
1935 |
50.385 |
15.168 |
35.217 |
1940 |
52.479 |
14.873 |
37.606 |
1945 | 55.149 |
16.290 |
38.859 |
1950 | 61.468 |
17.121 |
44.347 |
1955 |
77.367 |
21.415 |
45.952 |
1960 |
74.120 |
21.339 |
52.781 |
1965 |
81.793 |
26.113 |
55.680 |
1970 | 83.758 |
27.429 |
56.329 |
1975 |
92.144 |
32.157 |
59.987 |
1980 |
90.288 |
30.637 |
59.651 |
1985 |
98.596 |
37.097 |
61.499 |
1990 |
107.973 |
46.090 |
61.883 |
2000 |
110.139 |
52.640 |
57.499 |
2007 |
68.937 |
36.154 |
32.783 |
2008 |
67.224 |
35.017 |
32.207 |
2009 | 65.245 |
35.417 |
29.828 |
2010 |
63.201 |
35.717 |
27.484 |
2011 |
61.619 |
35.330 |
26.289 |
2012 |
61.765 |
34.442 |
27.323 |
2013 |
59.744 |
34.708 |
25.036 |
2014 |
58.147 |
34.291 |
23.856 |
2015 |
56.727 |
34.204 |
22.523 |
2016 |
56.185 |
34.100 |
22.085 |
0 Yorum:
Yorum Gönder