Ehrenfest paradoksu, görelilik teorisinde “biçimi bozulmaz” bir diskin dönme hareketini ele almaktadır. Paul Ehrenfest tarafından 1909 yılında özel görelelik kapsamında Born Biçimi Bozulmazlığı kavramıyla ilişkilendirdiği özgün formülasyonunda, kendi simetri ekseni etrafında
döndürülen bir ideal biçimi bozulmaz silindirden bahsetmektedir. Laboratuvar çerçevesindeki ölçümde R olan yarıçap her zaman harekete dik yönde olacağından dolayı, duran çerçevede ölçülen R0 yarıçapına eşit olmalıdır. Ancak, çevre (2πR) durmakta olandan daha küçük bir değere γ genel faktorünce Lorentz-Kısalmış olarak gözlenmelidir. Bu şöyle bir çelişkiye yol açmaktadır; R=R0 ve R<R0. Paradoks daha sonra Albert Einstein tarafından detaylıca incelendi, Einstein dış kenar çizgisi üzerine yerleştirilen ve dış kenar çizgisi ile birlikte dönen ölçüm aletlerinin kısalacağından çevre üzerine daha fazla yerleştirileceğini ve çevrenin 2πR den daha büyük görüneceğini gösterdi. Bu dönen gözlemciler için geometrinin Öklid-Dışı geometri olduğunu gösterdi ve bu gösterge Einsten’in Genel Görelelik Kuramı gelişiminde çok önemliydi. Gerçek malzemelerden yapılan içinde ses hızına yakın çapraz hız ile dönen herhangi bir biçimi bozulma nesne merkezkaç kuvvetinden dolayı Rupture noktasını aşacaktır çünkü merkezkaç basıncı malzemenin kesme katsayısını aşamaz.Burada ses hızı, yoğunluk ve kesme
katsayısıdır. Dolayısıyla, ne zaman ki ışık hızına yakın hızlarla bu
düşünüldüğünde bu sadece düşünce deneyi olacaktır. Nötron-yozlaşmış malzemeler
ışık hızına yakın hızlara olacak sağlanmaktadır çünkü, örneğin nötron-yıldız
salınımlarının hızı görece düzeylerdedir, ancak bu malzemeler kesin olarak
“biçimi bozulmaz” denecek türden değillerdir.
Paradoksun Gereksinimleri
Sabit açısal . hızıyla dönmekte
olan bir R yarıçaplı bir disk hayal edin. Referans çevçevesi diskin sabit kalan
merkezine sabitlenmiştir. Sonrasında, diskin çevresinde herkangi bir noktanın
görece hızının büyüklüğü ωR olacaktır. Dolayısıyla, çevre faktöründe bir
Lorentz-Kısalması’na uğrayacaktır. Ancak, yarıçap hareket yönüne dik olduğundan
dolayı herhangi bir kısalmaya uğramayacaktır. Dolayısıyla
.
Bu paradoks oluşturan bir sonuçtur,
çünkü Öklid-Geometrisine göre bu oran tam olarak π’ye olmalıdır.
Ehrenfest’in Savı
Ehrenfest dönmek üzere yapılmış ideal
bir Born-BiçimiBozulmaz silindir varsaymıştır. Silindirin hiçbir şekilde
esneyip uzamadığını veya büzülmediğini varsayarsak, yarıçapı sürekli aynı
kalacaktır. Fakat 2πR lik çevre boyunca yerleştirilen ölçüm çubukları durmakta
olanlara kıyasla γ faktörünce daha küçük bir değere Lorentz-Kısalmış olacaktır.
Bu şöyle bir paradoksa yol açmaktadır; biçimi bozulmaz ölçüm çubukları
Lorentz-Kısalmasından dolayı birbirleriyle ayrılmak durumda kalacaktır.
Ehrenfest tarafından ortaya koyulan bu uyuşmazlık Born-BiçimiBozulmaz
silindirin parçalanacığını önermektedir.
Dolayısıyla, Ehrenfest Born-BiçimiBozulmazlığı genel olarak özel görelelikle uyumlu değildir dieyip reductio ad absurdum kullanarak bir iddia ortaya koymuştur. Özel göreleliğe göre bir cisim Born-BiçimiBozulmazlığını korurken dönmeyen bir duruma bükülemez fakat böyle bir cisim sıfırdan farklı sabit bir açısal hız elde ettiğinde özel görelelikle çelişmeden Born-BiçimiBozulmazlığını korur ve sonrasında (Einstein’in sonradan gösterdiği gibi) disk üzerindeki bir gözlemci yarıçapı . olarak ölçecektir.
Einstein ve Genel Görelelik
Genel göreleliği geliştirirken dönen
disk ve dönen diskin biçimi bozulmazlık ile bağlantısı Einstein içinde önemli
bir düşünce deneyiydi. Einstein 1912, 1916, 1917, 1922 yıllarındaki birkaç
yayınında bu düşünce deneyinden bahsetmektedir ve bu düşünce deneyinden dönen
çerçevedeki gözlemci için geometrinin Öklid-Dışı bir geometri olduğu sonucunu
çıkarmıştır. Einstein söyle yazmıştır (1922);
s. 66ff: “K' ın x'y' düzlemini merkez
alan bir daire çizildiğini ve yarıçapını hayal edin. Daha da ilerisi hayal
ederek, bize bir birine eşit çok sayıda biçimi bozulmaz çubuklar verildiğini
varsayın. Biz bunların K' a göre sabit duracak şekilde dış kenar çizgisi ve
yarıçap boyunca art arda konduğunu varsayalım. Eğer U dış kenar çizgisi boyunca
bu çubukların sayısı olacak olursa, D yarıçap boyunca olanların sayısı, sonra,
eğer K' K ye göre dönmüyor ise, biz şunu elde ederiz, . Fakat eğer K'
dönerse biz farklı bir sonuç elde ederiz. Varsayalım K'deki belirli bir zaman
olan t de biz bütün çubukların sonlarını belirledik. K ye göre dış kenar
çizgisi boyunca olan bütün çubuklar Lorentz kısalmasına maruz kalacaklar fakat
yarıçap boyunca olan çubuklar bu kısalmaya maruz kalmayacaklar. Dolayısıyla bu
bize şunu gösterir; .
Buradan şöyle bir sonuç çıkmaktadır ki K' a göre biçimi bozulmaz nesnelerin düzen yasaları biçimi bozulmaz nesnelerin K e göre olan Öklid geometrisi ile uygunluk gösteren yasalarıyla uyuşmamaktadır. Eğer, daha da ileri gidersek ve aynı özelliklere sahip iki tane (K' ile birlikte dönen) saatten birisini dış kenar çiezgisine birisine diğerini çember merkezine yerleştirirsek, K nin yorumu dış kenar çizgisinde olan saatin merkezdekine göre daha yavaş olduğu olacaktır. K' için zamanı tamamen doğal olmayan yolla tanımlarsak, aynı durum K' dan yorumlandığında da olacaktır, yani K' ın yasaları direkt olarak zamana bağlı hale geleceklerdir. Dolayısıyla, zaman ve mekan K' a göre özel görelelikte eylemsiz sistemlere göre tanımlandığı gibi tanımlanamaycak. Fakat, eşitlik prensibine göre, K' da yer çekim alanı içeren haraketsiz bir sistem olarak varsayılmalıdır. Dolayısıyla buradan biz şu sonucu çıkarmaktayız ki; yer çekimi zaman-mekan sürekliliğinin metrik yasalarını etkileyen hatta belirlemektedir. Eğer ideal biçimi değişmeyen nesnelerin düzeni geometrik olarak ifade edilirse, yer çekim alanın varlığında geometri Öklid geometrisi olmayacaktır.”
Kısa bir Tarih
·
1909: Max Born özel görelelikte biçimi bozulmayan hareket ifadesi ortaya
koydu.
·
1909: Born’un biçimi bozulmama ifadesini çalıştıktan sonra, Paul Ehrenfest
durağandan dönmeye başlayan bir silindir paradoksunu kullanarak geniş birçok
nesnenin hareketinin Born biçimi bozulmazlığına uygun olmadığını gösterdi.
·
1910: Gustav Herglotz ve Fritz Noether bağımsız şekilde Born’un modelini
incelediler ve (Herglotz-Fritz Kuramı) Born biçimi bozulmazlığının hareket halindeki
nesneler için üç derece özgürlüğe müsaade ettiğini gösterdiler. Örneğin, bir
biçimi bozulmaz nesnenin değişmeyen dönme hareketi göstermesi mümkündür, yine
de imveli dönme hareketi mümkün değil. Yani Ehrenfest’in sonuçlarını onaylar
şekilde, bir Born biçimi değişmeyen nesne durağan halden döner hale
getirilemez.
·
1910: Max Plank dönderilme sonucu bir diskin kısalmaya uğraması probleminin
disk üzerindeki gözlemcinin yapacağı ölçüm ile durağan gözlemcinin ölçümlerinin
karşılaştırılması problemi karıştırılmaması gerekliliğine dikkat çekti. Plank
ilk problemi çözmenin esneklik kuramını ele almayı ve biraz malzeme modeli
ortaya koymayı gerektirdiğini önerdi.
·
1910: Theodor Kaluza disk üzerindeki ve durağan gözlemcilerin çevre için
olan ölçümlerindeki farklılığın doğuştan gelen paradoksal hiçbir şey olmadığını
işaret etti. Kaluza bunun ancak sadece bir şeyi “dönen diskin geometrisi öklid
geometrisi değildir” ifade ettiğini ileri sürmektedir. Kaluza herhangi bir
kanıta dayandırmadan bu geometrinin sadece hiperbolik düzlem geometrisi olması
gerektiğini ileri sürdü.
·
1911: Max von Laue ivmelenen bir nesnenin sonsuz sayıda özgürlük derecesine
sahip olduğunu dolayısıyla hiçbir biçimi değişmeyen nesnenin özel görelelikte
var olamayacığını gösterdi.
·
1916: Genel Görelelik Kuramını yeni yazdığı zamanlarda Einstein disk
üzerindeki gözlemcinin daha büyük bir çevre ölçeceğini fark etti, C′ =
2π r √(1−v2)−1. Bunun sebebi uzunluk eksenine paralel hareket eden ölçüm
aletleri durağan gözlemciye daha kısa gözükecektir. Disk üzerindeki gözlemciler
durağan gözlemcilere göre çevreye verilen bir uzunluğa ait daha küçük ölçüm
aletleri sığdırabilmektedir.
·
1922: A.S. Eddington ufuk açan kitabı "The Mathematical Theory of
Relativity" (p. 113) da dönen diskin yarıçapının (duran göre olan oranla)
‘Lorentz-kısalması’ faktörünün çeyreği çevreye etki etmektedir.
·
1935: Paul Langevin esasen şimdilerde Langevin gözlemciler olarak
adlandırılan disk üzerindeki gözlemciler ailesine karşılık gelen bir hareket
eden çerçeve (modern terminalojide çerçeve alanı) tanımladı. Paul ayrıca
yakındaki Langevin gözlemcilerince ölçülen uzunlukların belirli Riemannian
metrike, şimdilerde Langevin-Landau-Lifschitz metrik, karşılık geldiğini
gösterdi.
·
1937: Jan Weyssenhoff Langevin gözlemcilerin hiperyüzey dik olmadığın fark
etti. Bu sayede, Langevin-Landau-Lifschitz metrikin, Minkowski uzay-zamanın
hiperdilimi olmadığını her hayat çizgisinin bir nokta ile yerdeğiştirilmesi ile
elde edilen bir oran uzay üzerinde elde edildiği, tanımlandı. Bu metrik yapıyı
eklediğimizde Riemannian manifolt haline gelen üç boyutlu pürüssüz manifolt
vermektedir.
·
1946: Nathan Rosen Langevin gözlemcileri ile birlikte aynı anda hareket
eden eylemsiz gözlemcilerinde Langevin-Landau-Lifschitz metrik tarafından
verilen küçük uzunlukları ölçeceğini gösterdi.
·
1946: E. L. Hill (kaba ifadeyle) ışık hızının ses hızına eşit olduğu
malzemelerde göresel stresi analiz etti ve bunların merkezkaç kuvveti kaynaklı
dairesel genişlemeyi neredeyse ortadan kaldırdığını gösterdi. Hill Arthur
Eddington ve diğerlerinin önceki hesaplamalardaki hatalarını da açıkladı.
·
1952: C. Møller dönen gözlemciler bakış açısından anlamsız geodesikleri
çalışmayı denedi. (fakat yanlışlıkla uygun bölüntü uzay yerine dilimler
kullanmayı deneyerek)
·
1968: V. Cantoni paradoksa direkt ve tamamen kinematik bir açıklama
sağladı.
·
1975: Øyvind Grøn paradoksun çözümleri üzerine klasik derleme makalesi
yayınladı.
·
1977: Grünbaum ve Janis başta dönmeyen bir diskin spin-upına
uygulanabilecek “biçimi-değişebilir” fiziksel gerçekleştirilebilir bir kavram
ortaya koydu. (Bu kavram disk yapılabilcek gerçek malzemeler için fiziksel
olarak gerçekçi değil, düşünce deneyleri için geçerli)
·
1981: Grøn Hooke yasasının Lorentz dönüşümleri ile uyumlu olmadığını fark
edip, göreleliğe dayalı genellemesini ortaya koydu.
·
1997: T. A. Weber ayrı olarak Langevin gözlemcileri ile ilişkili çerçeve
alanı tanımladı.
·
2000: Hrvoje Nikolić dönen diskin her bir kısmı kendi eylemsiz olmayan
çerçevesinde yaşayarak ayrıca alındığında paradoksun ortadan kalktığını
gösterdi.
· 2002: Rizzi and Ruggiero (ve Bel) ayrı ayrı yukarıda bahsedilen bölüntü manifoltu ortaya koydular.
Paradoksa çözüm önerileri
Grøn paradoksun çözümüne dönen
çerçevelerdeki saatlerin eşlenmesindeki imkansızlığın set çektiğini ifade
etmektedir. Modern çözümler şu şekilde özetlenebilir:
1. Disk üzerindeki gözlemcilerce ölçülen küçük uzaklıklar Kaluza’nın iddia ettiği gibi hiperbolik düzlem geometrisi tarafından hakkaten çok iyi (küçük açılar için) yakımsanan Langevin-Landau-Lifschitz metrik tarafından açıklanabilir.
2. Fiziksel olarak gerçekçi malzemeler için, gerçek bir disk merkezkaç kuvvetleri yüzünden spin-up fazı boyunca genişler; görecelik etkisi kısmen karşı gelse de bu Newtonsal etkiyi ortadan kaldırmaz. Sabit-durum dönmesi elde edildikten sonra ve disk sakinleşmeye bırakıldıktan sonra, ‘küçüklerde’ geometri yaklaşık Langevin-Landau-Lifschitz metrik tarafından verilmektedir.
0 Yorum:
Yorum Gönder