Neptün, Güneş Sistemi'nin sekizinci, Güneş'e en uzak ve katı
yüzeyi bulunmayan gezegendir. Gaz gezegenler sınıfında yer alan Neptün, Jupiter
ve Satürn'e kıyasla farklı yapısından ötürü "buz devi" olarak da
sınıflandırılır. Güneş sisteminin Uranüs ile beraber en soğuk iki gezegeninden
biridir. Katı yüzeye sahip olmamakla birlikte gezegenin dış katmanı genel
olarak hidrojen ve helyumdan oluşur. İç katmanda ise gezegenin kütlesinin çoğu
kayalık bir çekirdeğin üzerindeki sıcak ve yoğun maddelerden (su, metan ve
amonyak) oluşur. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus'ten alan gezegen, çapına
göre en büyük dördüncü, kütlesine göre ise en büyük üçüncü gezegendir.
Dünya'nın 17 katı kütlesiyle ikizi sayılabilecek Uranüs'ten çok az büyük ve
daha yoğundur. Güneş'e olan uzaklığı ortalama 30 Astronomik birimdir (AU).
23 Eylül 1846'da keşfedilen Neptün, deneysel gözlemlerden
önce matematiksel tahminlerle bulunan ilk ve tek gezegendir. Alexis Bouvard,
Uranüs'ün yörüngesindeki beklenmeyen değişikliklere, bilinmeyen bir gezegenin
kütleçekimsel etkisinin sebep olduğunu öngördü. Daha sonra Neptün, Johann
Gottfried Galle tarafından Urbain Le Verrier'in tahmin ettiği pozisyonun çok
yakınında bir bölgede gözlemlendi. Kısa bir süre sonra da en büyük uydusu
Triton keşfedildi. Kalan 12 uydusu ise ancak 20. yüzyılda keşfedilebildi.
Neptün şimdiye kadar sadece Voyager 2 tarafından ziyaret edildi.
Uranüs'ün durağan atmosferinin aksine Neptün'ün atmosferi
hareketli ve göze çarpan hava olayları ile dikkat çekmektedir. Örneğin,
1989'daki Voyager 2 yakın geçişi sırasında gezegenin güney yarım küresinde
Jüpiter'deki Büyük Kırmızı Leke'ye benzer bir Büyük koyu leke vardı. Bu
atmosfer olayları, 2100km/s'e varan hızlara sahip Güneş Sistemi'ndeki en güçlü
rüzgârlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Güneş'e olan uzaklığı nedeniyle,
Neptün'ün üst atmosfer katmanları, -218°C'ye kadar düşen sıcaklığıyla Güneş
Sistemi'ndeki en soğuk yerlerdendir. Bununla birlikte, gezegenin merkezi yaklaşık
5000 °C kadar sıcaktır. Neptün, 1960'larda fark edilen ve 1989'da Voyager 2
tarafından kesin olarak onaylanan çok ince ve parçalı bir halka sistemine de
sahiptir.
Mitoloji
Neptün, Roma mitolojisi'sinde denizler, depremler ve atlar Tanrısıdır.
Dünya paylaşımında: Jüpiter'e Gökler, Neptün'e Denizler, Plüton'a Yeraltı
düşmüştür. Yunan mitolojisinde Poseidon olarak bilinir. Poseidon Yunanlar
tarafından saygı görmektedir (çünkü Yunanlar denizciydi) fakat Neptün Romalılar
tarafından hiç saygı görmemektedir (çünkü Romalılar denizden korkuyordu ve
denizcilikte başarılı değillerdi).
Tarihi Bulunuşu
Galileo'nun çizimlerine göre o, Neptün'ü 28 Aralık 1612 ve
27 Ocak 1613'te gözlemlemiş. Ama Galileo iki seferde de, Neptün'ü hareketsiz
görüntüsünden dolayı bir yıldız olarak değerlendirmiştir. Bu sebeple bu
gözlemler Neptün'ün keşfi olarak sayılmamaktadır. Tam Galileo'nun ilk gözlemini
yaptığı tarihlerde Dünya ve Neptün'ün yörüngedeki hareket yönleri tersine
dönmekteydi. Bu kısa zaman aralığı boyunca gezegenler gökyüzünde sabitmiş gibi
görünür. Bu da Galileo'nun o zamanki teleskobuyla gezegenin hareketini fark
etmesini iyice güçleştirmişti. Bununla birlikte, Temmuz 2009'da Melbourne
Üniversitesi'nden bir fizikçinin açıklamalarına göre Galileo gözlemlediği bu
gök cisminin hareketli olduğunu fark etmiş olabilir.
1821'de Alexis Bouvard, Uranüs yörüngesinin astronomik
çizelgelerini yayınladı. Takip eden gözlemler, hazırlanan çizelgelerde
kayda değer hataların olduğunu ortaya koydu. Bu da Bouvard'ı, Uranüs ile henüz
bilinmeyen bir gök cismi arasında olan kütleçekimsel etkileşimin buna sebep
olduğunu düşünmeye itti. John Couch Adams, 1843 yılında elindeki verilerden
yararlanarak Uranüs'ün yörüngesi üzerine çalışmaya başladı. Daha sonra George
Airy'den yeni veriler edindi ve çalışmalarını 1846 senesine kadar sürdürdü.
Yeni bir gezegenin varlığıyla ilgili bazı varsayımlar üretti fakat Airy'nin
Uranüs'ün yörüngesiyle ilgili talebine karşılık vermedi.
Aynı tarihlerde Urbain Le Verrier de Adams'tan bağımsız olarak kendi hesaplamalarını geliştirdi. 1846 Haziran'ında Le Verrier'in yayınladığı bulguları gören Airy, bunların Adams'ınkilerle örtüştüğünü fark etti ve Cambridge Gözlemevi müdürü James Challis'i bu öngörülen yeni gezegeni aramaya ikna etti. Challis Ağustos ve Eylül ayları boyunca gökyüzünü taradı fakat bir sonuç çıkmadı.
Bir taraftan Le Verrier de Berlin Gözlemevi astronomu Johann Gottfried Galle'den gezegeni araştırmasını istedi. Gözlemevindeki öğrencilerden Heinrich d'Arrest, Galle'ye Le Verrier'in tahmin ettiği bölgenin güncel çizelgelerdeki durumuyla o anki gökyüzünün durumunu bir gezegenin sabit bir yıldıza göre yer değiştirmesini de göz önüne alarak karşılaştırmasını önerdi. Le Verrier'in mektubunu aldıkları 23 Eylül 1846 gecesi Neptün, Le Verrier'in tahmin ettiği yerin sadece 1°(Adams'ın tahmininin ise 12° yakınında) uzağında keşfedildi. Challis ise sonradan söz konusu gök cismini Ağustos ayında iki kere gözlemlediğini fakat peşindeki gezegen olduğunu fark edemediğini anladı.
İsimlendirme
Keşfi ertesinde, Neptün, basitçe "Uranüs'ün ötesindeki gezegen" veya "Le Verrier'in gezegeni" biçiminde anılıyordu. İsim konusunda ilk öneri "Janus" olarak Galle'den geldi. Daha sonra Challis de Oceanus ismini önerdi. Keşfini isimlendirme hakkının kendisinde olduğunu söyleyen Le Verrier Neptün ismini önerdi. Daha sonra Ekim ayında, bu sefer kendi adı Le Verrier'i isim olarak önerdi ve bu öneri kendi ülkesinde destek de buldu. Fakat Fransa dışında kabul görmedi. Fransız almanaklarında Uranüs'ün adı Herschel(gezegenin kaşifi William Herschel'in adından) olarak değiştirildi ve yeni gezegen için de Leverrier ismi kullanıldı.
29 Aralık 1846'da Struve gezegen için Saint Petersburg Bilimler Akademisi'ne Neptün ismini önerdi. Daha sonra da Neptün ismi gezegenin uluslararası kabul görmüş ismi oldu. Roma mitolojisi'nde Neptün, deniz tanrısıdır. Dünya haricindeki tüm gezegenlerin ismi Roma mitolojisindeki tanrılardan geliyordu. Neptün için de bu ismin önerilmesiyle bu isimlendirme geleneği korunmuştur.
Greko-Romen kültürle doğrudan bir ilişkisi olmayan ülkelerde bile bu ismin değiştirilmiş şekilleri kullanılmaktadır. Örneğin, Çince, Japonca ve Korece'de gezegen için "Deniz Tanrısı'nın Yıldızı" anlamındaki yerel sözcükler kullanılmaktadır.
Yapısı
1.0243×1026 kg'lık kütlesi,[26] Dünya'nın 17 katı fakat
Jupiter'in 1/19'udur. Gezegenin yüzey kütleçekimini sadece Jupiter aşar.
Güneş Sistemi'nde yüzey kütleçekimi Dünya'dan fazla olanlar, sadece bu iki gaz
devidir. 24764 km'lik yarıçapı ile de Dünya'nın 4 katı kadardır.
İç yapısı
Neptün'ün iç yapısı Uranüs'e benzemektedir. Atmosferi toplam
kütlesinin %5-%10 kadarını ve dıştan merkeze doğru olan mesafesinin de yaklaşık
%10-%20'lik kısmını oluşturur. Atmosfer basıncı 10GPa'yı bulmaktadır. Metan,
amonyak ve su oranları atmosferin alt katmanlarında daha yüksektir.
Neptün'ün iç yapısı: 1. Üst atmosfer ve bulutlar 2. Hidrojeni helyum ve metandan oluşan Atmosfer katmanı 3. Su, amonyak ve metan buzlarından oluşan manto 4. Kayaç çekirdek (silikatlar, demir ve nikel) |
Bu daha koyu ve sıcak bölge, derinlere gittikçe yavaş yavaş
sıcaklığın 5000 °C'yi bulduğu, sıvı bir mantoya dönüşür. Manto, 10-15 Dünya
kütlesine denk; su, amonyak ve metanca zengindir. 7000 km derinlikten itibaren
çekirdeğe kadar ortam koşulları öyle bir hal alır ki metan, elmas kristallerine
ayrışır.
Neptün'ün çekirdeği ağırlıklı olarak demir, nikel ve silikatlardan oluşmaktadır, kütlesi 1.2 Dünya kütlesi kadardır. Basınç, merkezde 7Mbar(700GPa), sıcaklık ise 5400K civarındadır.
Atmosfer
Yüksek kısımlarında, Neptün atmosferi %80 hidrojen, ve %19 helyumdan oluşur.[8] Eser miktarda metan da vardır. Metan, ağırlıklı olarak elektormanyetik tayfın kızıl ve kızılötesi bölgesine denk gelen 600 nm ve daha uzun dalga boylu ışınları soğurur. Bu sebeple, tıpkı Uranüs gibi Neptün de mavi görüntüsüne kavuşur. Bununla birlikte, Neptün'ün azur mavisi görünüşüne karşılık Uranüs, hafif turkuvaza çalan bir görünüme sahiptir. Uranüs ve Neptün atmosferindeki metan miktarları çok benzer olduğu için bu farkın nedeninin atmosferlerdeki henüz bilmediğimiz bazı farklı bileşenler olduğu düşünülüyor.
Neptün atmosferi iki ana katmandan oluşur; içteki
troposferde sıcaklık yükseldikçe azalır ve dıştaki stratosferde ise sıcaklık
yükseldikçe artar. Bu iki katmanı ayıran tropopoz 0.1bar(10kPa) basınc
seviyesindedir. Stratosferden sonra ise, 0.0001microbar ve daha düşük
basınçtaki termosfer başlar. Ve son olarak termosferden sonra ekzosfer
bulunur.
Yapılan çalışmalar Neptün troposferinin, yüksekliğe bağlı olarak değişen bileşimlere sahip bulutlar barındırdığını göstermiştir. Yüksek seviylerdeki bulutlar, sıcaklığın metanın yoğunlaşmasına izin verdiği 1 barın altındaki basınçlarda oluşur. 1 - 5 bar arasındaki basınçlarda amonyak ve hidrojen sülfür bulutlarının oluştuğuna inanılıyor. 5 barın üzerindeki basınçlarda ise bulutlar amonyak, amonyum sülfit( (NH4)2S ) ve sudan oluşuyor olabilir. Daha derinlerdeki su buzu bulutları, sıcaklığın 0 °C'ya kadar yükseldiği 50 bar civarındaki basınçlarda meydana geliyor olmalı. Daha da alt kısımlarda amonyak ve hidrojen sülfit bulutları bulunabilir.
Sebebi henüz bilinmeyen nedenlerden dolayı gezegenin termosferi 1000 °C gibi anormal derecede yüksek bir sıcaklığa sahiptir. Neptün, Güneş'ten morötesi ışınların bu sıcaklığı üretemeyeceği kadar uzaktadır. Atmosferle gezegenin manyetik alanındaki iyonların etkileşimi de olası sebeplerden biridir. Termosfer ayrıca eser miktarlarda karbondioksit ve su da içermektedir, bunun kaynağının da göktaşları ve tozlar olduğu sanılıyor.
Manyetosfer
Neptün manyetosferi de Uranüs'ünkine çok benzemektedir. Manyetik ekseni, dönme eksenine göre 47° eğiktir. Voyager 2, Neptün'e varmadan önce Uranüs manyetosferinin eğikliğinin gezegenin aşırı eğik dönme ekseninin bir sonucu olduğu tahmin ediliyordu. Ama iki gezegenin manyetik alanlarını karşılaştırdıktan sonra, bilim adamları artık bu aşırı eğikliklere, gezegenlerin iç kısımlarındaki akıntıların neden olduğunu düşünüyor.
Neptün'ün dipol manyetik momenti 2.2 × 1017 T·m³'tür. Gezegen yarıçapının yaklaşık 35 katı kadar ötesinde, manyetik alanı Güneş rüzgârlarını yavaşlatarak bir şok dalgası oluşturmaktadır. Güneş rüzgârları basıncının dengelendiği manyetopoz ise Neptün'den, kendi yarıçapının yaklaşık 25 katı kadar ileridedir. Manyetik alanın kuyruğu ise gezegen yarıçapının 72 katı kadar geriye uzanmaktadır.Neptün, hızları 600m/sn'ye kadar çıkabilen rüzgârlarla,
oldukça hareketli fırtına sistemlerine sahiptir. Bulut seviyelerinde
ortalama rüzgâr hızı, ekvator bölgesinde 400m/sn'den kutuplar civarında
250m/sn'ye kadar düşmektedir. Rüzgârların çoğu Neptün'ün dönüş yönünün
tersine esmektedir.
Atmosferdeki metan, etan ve asetilen yoğunluğu ekvatorda
kutuplardan 10-100 kez daha fazladır. Bu da, ekvatorda yükselme, kutuplarda ise
alçalma hareketlerine kanıt olarak yorumlanmaktadır.
2007'de ortalama −200 °C (70 K) sıcaklığıyla Neptün'ün güney
yarıküresinde, troposferin üst katmanlarının Neptün'ün geri kalanından 10 °C
daha sıcak olduğu keşfedildi Bu sıcaklık farkı da atmosferin geri kalanında
katı halde bulunan metanın gaz haline geçmesine yetmektedir. Bu
"sıcak" bölgenin sebebi ise bu aralar Güneş ışınlarının güney
yarıküreye vurması nedeniyle bu yarıkürenin "yaz" mevsimini
yaşamasıdır. İleride mevsimlerin değişmesiyle, güney yarıküre kararacak ve
kuzey yarıküre ışık almaya başlayacaktır ve böylece metan salınımı da, güneyden
kuzey yarıküreye geçecek.
Mevsimsel değişiklikler yüzünden 1980'lerden bu yana,
bulutların gezegenin güney yarımküresinde yoğunlaştığı gözlenmiştir.Bu eğilimin
2020'lere kadar sürmesi bekleniyor. Uzun yörünge periyodu nedeniyle Neptün'de
mevsimler 40 yıl sürer.
Fırtınalar
1989 yılında, yaklaşık 86milyon km² alana sahip antisiklonik
bir kasırga olan Büyük koyu leke Voyager 2 tarafından keşfedildi. Kasırga,
Jupiter'deki Büyük kırmızı lekeyi andırıyordu. Bununla birlikte 5 yıl sonra
Hubble Uzay Teleskobuyla yapılan gözlemlerde bu leke gözlenemedi. Bunun yerine
büyük koyu lekeye çok benzeyen bir kasırga gezegenin kuzey yarımküresinde
görüldü.
Gene Voyager 2'nin 1989'daki geçişi sırasında büyük koyu
lekeye göre daha güneyde kalan ve siklonik bir kasırga olan Küçük koyu leke de
gözlemlendi.
İç ısısı
Neptün'ün Uranüs'e göre daha değişken hava koşulları, iç
ısısının görece yüksekliğine bağlanıyor. Neptün Güneş'e, Uranüs'e oranla
1.5 kat uzak olsa da ve Uranüs'ün aldığı günışığının %40'ını alsa da yüzey
sıcaklıklığı aşağı yukarı Uranüs'le aynıdır. Neptün troposferinin üst
kısımları −221.4 °C sıcaklığa kadar düşer. Atmosfer basıncının 1 bar olduğu
seviyede ise sıcaklık −201.15 °C'dir. Uranüs'te olduğu gibi bu ısının
kaynağı bilinmemektedir ama tutarsızlıklar daha fazladır: Uranüs'ün yaydığı
enerji, Güneş'ten aldığı enerjiye göre sadece 1.1 kat fazladır bununla
birlikte bu oran Neptün'de 2.61'dir. Neptün Güneş'ten en uzak gezegendir
ama barındırdığı enerji, Güneş Sistemi'nin en hızlı rüzgârlarını
besleyebilmektedir. Olası nedenler arasında gezegen çekirdeğinden gelen
radyoaktif bozunum kökenli ısı, yüksek basınç altında metanın hidrojen,
karbon(elmas) ve uzun zincirli hidrokarbonlara bozunumu sonucu ortaya
çıkabilecek enerji ve alt atmosfer katmanlarındaki konveksiyon sonucu
stratosferde oluşan hava dalgalarıdır.
Yörünge ve dönme
Neptün, Güneş'ten ortalama 4.5 milyar km uzaktadır ve Güneş
çevresinde bir turunu 164.79 yılda tamamlamaktadır. 12 Temmuz 2011 tarihinde
Neptün, 1846'daki keşfinden sonra henüz ilk turunu tamamladı bununla
birlikte, gökyüzünde tam olarak keşfedildiği noktada görünmeyecektir çünkü,
dünya kendi yörüngesinde o güne göre farklı bir yerde bulunacaktır.
Neptün'ün yörünge düzlemi Dünya'nınkiyle 1.77°'lik açı
yapmaktadır. 0.011'lik dışmerkezliği dolayısıyla Neptün'ün Güneş'e en yakın
olduğu uzaklıkla en uzak olduğu uzaklık arasında 101 milyon km fark vardır.
Neptün'ün eksen eğikliği 28.32°'dir, bu açı Dünya(23°)
ve Mars'ınkine(25°) çok benzerdir. Bunun sonucu olarak bu gezegen de benzer
mevsimsel değişiklikler geçirir. Ama çok uzun yörünge periyodu dolayısıyla bir
mevsimi 40 Dünya senesi sürer. Kendi ekseni etrafında bir turu ise kabaca
16.11 saat sürer. Neptün katı bir yapıya sahip olmadığı için, atmosferi
enleme göre farklı hızlarda döner. Ekvatoral bölgenin bir tam tur dönüşü, 18
saate kadar çıkmaktadır. Kutup bölgelerinde ise bu süre 12 saate kadar
düşmektedir. Güneş Sistemi'ndeki gaz devleri arasında, bölgeler arası dönüş
farkı en fazla olan gezegendir. Bu büyük farklar da enlem bölgeleri
sınırlarında çok güçlü rüzgârlar yaratır.
Yörüngesel rezonans
Neptün, hemen ardından gelen Kuiper kuşağı üzerinde güçlü
bir etkiye sahiptir. Kuiper kuşağı Mars'la Jupiter arasındaki ateroid kuşağına
benzer olarak ufak, buzlu gök cisimlerinden oluşan bir halkadır. Güneş'e 30AU
uzaktaki Neptün yörüngesinin hemen ardınan başlayıp yaklaşık 55AU uzaklığa
kadar devam eder. Nasıl ki, Jupiter'in kütleçekimi asteroit kuşağını
şekillendiriyorsa, Neptün kütleçekimi de Kuiper kuşağını şekillendirmektedir.
Güneş Sistemi varolduğundan beri, Kuiper kuşağının belli bölgeleri Neptün
kütleçekimi tarafından dengesizleştirilmekte, belli bölgelerde boşluklar
oluşturulmaktadır. 40. ve 42. AU'lar bunun örnekleridir. Bununla beraber
Güneş Sistemi'nin oluşumundan bugüne, bu bölgelerde varlığını sürdüren gök
cisimleri de vardır. Varlıklarını ise 1:2 veya 3:4 gibi yörüngesel rezonanslara
borçlular. Bu şu anlama gelmektedir: Eğer iki gök cisminden biri,
Güneş'etrafında bir turunu tamamladığında diğer gök cismi yörüngesinin tam
yarısını katetmişse bu iki gök cismi arasında 1:2'lik rezonans söz konusudur.
Neptün'ün her 3 turuna karşılık 2 tur anlamına gelen 2:3'lük rezonans, Kuiper
kuşağındaki 200 gök cisminde görülür. Bu, Kuiper kuşağı cisimleriyle Neptün
arasındaki en yaygın yörüngesel rezonanstır, Plüton da bu gök cisimlerinden biridir.
Eliptik yörüngesi nedeniyle bazen Neptün yörüngesine çok yakın geçmesine rağmen
bu rezonans sayesinde Neptün'e hiçbir zaman çarpmayacaktır.
Oluşumu
Neptün ve Uranüs'ün oluşum süreçlerini doğru şekilde
açıklamak şu anki bilgilerimizle çok zordur. Günümüzdeki modellere göre ilk
zamanlarında Güneş Sistemi'nin dış bölgelerinde bu büyüklükteki yapıların
oluşumu için yeterli madde miktarı yoktu. Bu nedenle sürekli etrafındaki
kütleyi çekerek büyümeye dayalı geleneksel varsayımların yerine farklı modeller
geliştirildi.
Bu varsayımlardan birine göre bu gezegenler maddenin daha
yoğun olduğu Güneş'e yakın bölgelerde oluştular ve yavaş yavaş günümüzde
bulundukları yörüngelere kaydılar. Şu anda Kuiper kuşağındaki küçük
cisimlerin çokluğunu da açıklayabilen bu varsayım gök bilimciler arasında en
çok kabul gören varsayımdır. Göç eden Neptün'ün ve diğer gaz devlerinin
Kuiper kuşağı üzerindeki etkilerini araştıran bu hipotez, Nice modeli olarak
bilinir.
Uyduları
Üstte Neptün ve
altta uydusu Triton |
Neptün'ün
bilinen 14 uydusu vardır. Bunların içinde açık farkla en büyüğü; William
Lassell tarafından, Neptün'ün keşfinden sadece 17 gün sonra gözlenen, Neptün
etrafında dönen toplam kütlenin %99.5'ini oluşturan, ve ayrıca küresel şekle
sahip olabilecek kadar kütleye sahip tek gök cismi olan, Triton'dur. İstisnai
olarak, Güneş Sistemi'ndeki diğer tüm uydulara göre ters yönde bir yörüngeye
sahiptir. Bu özelliği onun olduğu yerde oluşmadığını, Neptün tarafından
yakalandığını gösteriyor. Eski bir Kuiper kuşağı cüce gezegeni olabilir. Triton
yörüngesinde eş zamanlı olarak döner, yani Neptün'e hep aynı yüzü dönüktür.
Gelgit ivmelenmesi nedeniyle de gezegenine git gide yaklaşmakadır, 3.6 milyar
yıl sonra Roche limitine ulaştığında da parçalanarak yok olacaktır. 1989'da
yaklaşık −235 °C (38 K) sıcaklığıyla Triton,. Güneş Sistemi'ndeki en soğuk gök
cismiydi.
Neptün'ün ikinci
keşfedilen uydusu, Güneş Sistemi'ndeki en eliptik uydu yörüngesiyle Nereid'tir.
0.7512'lik dışmerkezliğiyle; enöte uzaklığı, enberi uzaklığının 7 katıdır.
Neptün'ün uydusu Proteus |
1989'da, Temmuz'dan Eylül'e kadar Voyager 2 altı yeni uydu
daha keşfetti. Bunlar gezegenin ikinci büyük uydusu Proteus, en içteki dört
uydusu Naiad, Thalassa, Despina ve Galatea ve en uzak uydusu Larissa'dır. Beş
yeni, küçük ve düzensiz uydu 2004 yılında duyuruldu. Neptün, adını Roma
deniz tanrısından aldığı için uydularına da daha küçük deniz tanrıları ve
perilerinin isimleri verilmiştir. Neptün'ün 14. uydusu S/2004 N 1'in keşfi
15 Temmuz 2013'te duyuruldu.
Gözlem
Neptün'ü, Jüpiter'in Galileo uyduları ve cüce gezegen
Ceres'den bile düşük olan +7.7 ila +8.0 kadirden arasında değişen
parlaklığı sebebiyle çıplak gözle göremeyiz. Bir teleskop veya
güçlü bir dürbünle ufak mavi bir disk olarak gözlemlenebilir.
Dünya'mıza olan uzaklığı sebebiyle görünür boyutları da
oldukça küçüktür. Bu da gezegen üzerinde görsel verilere dayalı
çalışmaları iyice güçleştirmişti. Hubble Uzay Teleskobu'ndan önce
teleskoplardan elde edilen veriler oldukça sınırlıydı..
Keşif ve araştırmalar
Voyager 2'nin Neptün yakın geçişi, 25 Ağustos 1989 tarihinde
gerçekleşti. Daha sonra aynı gün içinde Triton'a da bir yakın geçiş
yapıldı. Gezegenin manyetik alanının özellikleri, kendi ekseni etrafında
dönüş süresi, hareketli atmosferi, uyduları ve halkaları hakkında birçok bilgi,
Voyager 2'nin bu ziyareti sırasında edinildi.
2003 yılında NASA'nın Neptün'e yollanacak bir uzay aracı önerisi yayınlanmıştı. Uzay aracının 2016 yılında fırlatılması öngörülüyordu ama şu anda projenin geleceği belirsizdir.
0 Yorum:
Yorum Gönder