Gençliği yoksulluk içinde şehir merkezinin dışında New Orleans'ta geçti. Babası William Armstrong (1881-?), Louis küçük bir çocukken evi terketmişti. Annesi Mary Albert Armstrong (1886-1942) onu ve küçük kız kardeşi Beatrice Armstrong Collins'i (1907-1978) büyükanneleri Josephine Armstrong'un himayesine bıraktı.
Kornet çalmayı New Orleans Home for Colored Waifs adlı müzik grubunda öğrendi. İlk kornetini Karnofskys adlı göçmen bir Rusya Yahudisi aileden aldığı borç parayla almıştı. Burada birçok defalar kurallara uymadığı için problem yaşadı. Hatta yeni yıl kutlamalarında babasının silahını havaya ateşlemesi polis kayıtlarına geçti. Gençliğinde şehrin sık rastlanır bando gösterilerini takip etti ve her fırsat bulduğunda eski müzisyenleri dinledi. Bunk Johnson, Buddy Petit, hepsinin ötesinde kendisine akıl hocalığı yapan ve neredeyse bir baba figürü oluşturan Joe "King" Oliver'dan öğrenimini sürdürdü. Daha sonraları bandolarda ve New Orleons'ın nehir gemilerinde çaldı. Seyahat etmeye Mississippi nehrinde aşağı yukarı turlayan bir vapurda, tanınmış Fate Marable adlı grupla başladı. Marable ile geçirdiği bu dönemi daha sonra kendisine yazılı anlaşmalarla çalışma konusunda daha geniş bir deneyim kazandırdığı için "üniversiteye gitmek" olarak tanımladı. Joe Oliver 1919'da şehirden ayrıldığında Armstrong Kid Ory's band adlı şehirde en taze, hareketli caz grubu olarak kabul edilen grupta Oliver'ın yerini aldı.
1922'de Armstrong kendisini davet eden Joe "King" Oliver'ın yanına gitti ve onun Creole Jazz Band adlı grubuna katıldı. 1920'lerde Chicago caz müziğin merkeziyken Chigago'daki en iyi ve en etkili grup buydu. Armstrong 1923'te Oliver'ın grubunda ikinci kornet olarak çalarken bazı sololar dahil olarak ilk kayıtlarını yaptı. Armstrong Oliver ile çalışmaktan mutluydu ancak karısı piyanist Lil Hardin Armstrong onu adının afişlerde daha göz alıcı bir sırada olmaya çabalaması için zorladı. Bunun üzerine 1924 yılında Oliver ile dostça ayrıldılar ve Armstrong o zamanın en ünlü Afrikan-Amerikan grubu Fletcher Henderson orkestrasıyla çalmak için New York'a gitti. Armstrong trompetini kendi bölümündeki diğer müzisyenlerle daha iyi bir uyum haline getirdi. Bu dönem boyunca bir yandanda New Orleons'tan eski bir dostu, piyanist Clarence Williams ile birçok kayıtlar yaptı. Bunlara ikincil küçük caz grupları ve blues şarkıcılarına eşlikleri dahildir.
1925 yılında Chigago'ya döndü ve kendi ismi altında ünlü Hot Five and Hot Seven'ı hit şarkılar "Potato Head Blues", "Muggles" ve "West End Blues" kayıtlarına başladı ve caz müziğin yıllar boyunca sürecek gündemini, standardını belirledi. Armstrong'un "West End Blues"daki trompet girişi caz tarihindeki en meşhur doğaçlama olarak kabul edildi.
Armstorng 1929'da New York'a döndü, 1930'da Los Angeles'a gitti ve Avrupa'yı turladı. Birçok yılı yollarda geçirdikten sonra 1943'te kalıcı olarak Queens-New York'a yerleşti
Müzik yayımcıların'dan Tin Pan Alley ve Gangstervari'de işleyen müzik piyasasının etkileriyle değişime-iniş çıkışlara uğrasa da tarzını geliştirmeye devam etti.
Sonraki 30 yıl boyunca Armstrong yılda 300 kereden fazla müziğini sahnede icra etti. 1940'lar boyunca büyük grupların bilet satışları toplum zevkindeki değişiklikler sebebiyle azaldı. Dans salonları kapandı. Ayrıca televizyon ve diğer popüler hale gelen müzik türleri ile rekabet ortaya çıkmıştı. Böylelikle 16 parçadan oluşan büyük bir grubu geçindirmek, finanse etmek imkânsız bir hale geldi.
1950'lerde Armstrong grubunu 6 kişiye düşürdü ve meşhur ettiği Dixieland caz müzik türüne döndü. Grubun ismi The All Stars idi. Birçok defalar Barney Bigard, Jack Teagarden, Trummy Young, Arvell Shaw, Marty Napoleon, Big Sid Catlett, ve Barrett Deems'de dahil oldu. Bu dönemde birçok kayıtlar yaptı ve otuzun üzerinde filmde göründü. 1964 yılında Armstrong en çok satılan kaydı Hello Dolly'yi yaptı.
Armstrong yoğun tur programını ölümünden birkaç yıl öncesine kadar korudu.
Aynı zamanda Afrika, Avrupa ve Asya'yı da US State Department sponsorluğunda büyük bir başarıyla turladı ve "Büyükelçi Satch" adıyla anılır oldu.
Son yıllarında sağlığını kaybetmeye başlayınca çalışma planını kısıtladı ama bu kısıtlamalar altında çalışmalarına öldüğü güne dek devam etti.
Armstrong 1971 yılında bir kalp krizi sebebiyle 69 yaşında öldü.
Bir gün öncesinde bir şovu vardı. New York'ta Flushing Cemetery'de defnedildi.
Müziği
Erken döneminde, Armstrong en çok kornet ve trompetteki virtüözlüğü ile tanınıyordu. Kendisinin en iyi trompet kayıtları Hot Five ve Hot Seven kayıtlarında dinlenebilir. Bu kayıtlarda, New Orleans caz stantartlarında günün popüler şarkılarına yaptığı doğaçlamalar daha sonraki caz müzisyenlerininkilerle beraber günümüze dek geldi. Eski kuşak New Orleans caz müzisyenlerinin doğaçlamalarından sıklıkla melodiyi doğaçlama değiştirme olarak söz edilirken Armstrong'un doğaçlamaları bu dönem için yenilikçi-cesur, daha kompleks, çoğunlukla ince ayrıntılı ve melodiktiler. Sıklıkla çaldığı pop-tune'ları temelden yeniden besteleyerek daha ilgi çekici hale getirdi. Çalma şekli neşeli bölümlerle doluydu, orijinal melodilerden yaratıcı sıçramalara sahip, ince, yumuşak ya da enerjik ritimlerden ilham aldı. Bu yaratıcı bölümlerdeki asıl hüner, Armstrong'un trompetin ses erimini, tonunu ve kapasitesini arttıran sebatkar çalışmalarıyla bilenmiş icra tekniğindeki üstünlüktür. Bu kayıtlarda Armstrong caz solistinin görevini neredeyse tek eliyle yapmış kadar oldu. Temelde bir kolektif folk müziği alıp bireysel ifade tarzı için çok sayıda olasılıklar barındıran bir sanat biçimine dönüştürdü. Armstrong'un 1920'lerdeki performansı yeteneklerinin sonuna kadar kullanılmasıdır. The Hot 5 kayıtları, temelde, spontane çalma gayretiyle oluşan ve dinleme zevkini azaltan birçok küçük bozulma ve eksik nota barındırır. 1930'ların ortalarında neler yapabileceği ve mükemmeliyetçilik hakkındaki fikirlerini nasıl gerçekleştirebileceği konusunda sarsılmaz bir özgüven kazandı. Müziği geliştikçe ve popüleritesi arttıkça vokalistliğide önem arz etmeye başladı. Armstrong scat türünde şarkı kaydeden ilk kişi değildi ama bu konuda sözü geçen biriydi ve popülerize olmasına yardımcı oldu. Scat türünde söyleyişiyle "Heebie Jeebies" hit şarkısı oldu. "I'm A Ding Dong Daddy From Dumas" adlı şarkı kaydının ortasında "I done forgot the words/sözleri unuttum" seklinde şarkıyı söylemeye devam etti. Bu gibi kayıtları hit olurken scat türü şarkı söylemek performansının başlıca bölümü haline geldi. Bununla birlikte bundan uzun süre önce de Armstrong sesinde oynamalar yaparak, cümleleri kısaltarak ve uzatarak, doğaçlamalar ekleyerek sesini trompeti kadar yaratıcı biçimde kullanıyordu.
Uzun kariyeri boyunca dönemin en önemli enstrümentalistleri ve vokalistleri ile çaldı ve söyledi. Bunların arasında Jimmie Rodgers, Bing Crosby, Duke Ellington, Fletcher Henderson, Bessie Smith ve özellikle Ella Fitzgerald sayılabilir.
Bing Crosby üzerindeki etkisi sonradan ortaya çıkan popüler müziğe göre daha önemlidir. Crosby Armstrong'a hayrandı ve tarzını kopyalıyordu. Buna delil olarak erken dönem kayıtları ve özellikle "Just One More Chance" (1931) gösterilebilir.
Armstrong, Ella Fitzgerald ile üç albüm kaydetti.Ella Fitzgerald ile kaydettiği albümlerin içindeki en bilinen şarkılardan biri de dream a little dream of me isimli parçadır. Birlikte kaydettikleri albümler sırasıyla şunlardır;
- Ella and Louis
- Ella and Louis Again
- Porgy and Bess
1950'lerdeki kayıtları Satch Plays Fats, all Fats Waller tunes, ve Louis Armstrong Plays W.C. Handy muhtemelen onun son büyük yenilikçi kayıtlarıydı ama Disney Songs the Satchmo Way bile müzikal bir öneme sahip olmayı başardı. Ancak sonraki yapıtları aşırı derecede basitçe ve kendini tekrarlayan olduğu gerekçesiyle eleştirildi.
Armstrong "Stardust", "What a Wonderful World", "When The Saints Go Marching In", "Dream a Little Dream of Me", "Ain't Misbehavin'", ve "Stompin' at the Savoy" gibi birçok hit parçaya imza attı. "We Have All the Time in the World" parçası James Bond filmi "On Her Majesty's Secret Service'te kullanıldı.
1964 yılında Billboard Top 100 Chart'ta Beatles'i "Hello, Dolly" adlı çalışmasıyla 1 numaradan indirdi ve yerine geçti. Böylelikle 63 yaşında bir müzisyen olarak ABD müzik listelerinde 1 Numaraya yerleşmiş şarkı sahibi en yaşlı insan olarak rekor kırmış oldu.
Armstrong 1968 yılında İngiltere'de son bir hit parça daha yapmayı başardı. Bu bir ay boyunca İngiltere listelerinde 1 Numarada kalan hayli duygusal şarkı "What a Wonderful World"tür. Ancak şarkı asıl popüleritesini 1987 yılında Günaydın Vietnam filminde kullanılmasından sonra kazandı ve birçok ülkede listebaşı şarkı oldu.
Filmografi
- Ex-Flame (1930)
- A Rhapsody in Black and Blue (1932) (kısa film)
- I'll Be Glad When You're Dead You Rascal You (1932) (kısa film)
- Pennies from Heaven (1936)
- Artists & Models (1937)
- Every Day's a Holiday (1937)
- Dr. Rhythm (1938)
- Going Places (1938)
- Cabin in the Sky (1943)
- Show Business at War (1943) (kısa film)
- Jam Session (1944)
- Atlantic City (1944)
- Pillow to Post (1945)
- New Orleans (1947)
- A Song Is Born (1948)
- Young Man with a Horn (1950)
- I'm in the Revue (1950)
- The Strip (1951)
- Glory Alley (1952)
- The Road to Happiness (1953)
- The Glenn Miller Story (1953)
- High Society (1956)
- Satchmo the Great (1958) (belgesel)
- The Night Before the Premiere (1959)
- The Five Pennies (1959)
- The Beat Generation (1959)
- La Paloma (1959)
- Kærlighedens melodi (1959)
- Jazz on a Summer's Day (1960)
- Paris Blues (1961)
- Auf Wiedersehen (1961)
- When the Boys Meet the Girls (1965)
- Hello Dolly! (1969)
0 Yorum:
Yorum Gönder