Plaka tektoniği teorisine göre, iki plakanın birbiriyle çarpışması sonucu, karadaki dağlar oluşur.
Bu hareketler okyanus tabanlarında başlar. Dış kuvvetlerin etkisiyle aşındırılarak okyanus tabanlarında biriken tortul tabakalar birbirine doğru hareket eden levhalar arasında kalarak sıkışırlar. Sıkışma sonucunda kıvrılma ve yükselme olur. Böylece kıvrım dağları oluşur. Kıvrılma ile yükselen yere Antiklinal, çukurlaşan yere de Senklinal denir.Orojenezle (Dağ Oluşumu) kıvrılma özelliği taşımayan sert tabakalar da kırılır. Bu kırılma yerlerine Fay (kırık hattı) hattı denir. Fay hattı boyunca yükselen yerlere horst, çöken yere de graben denir.
Dünyanın en uzun graben çukurluğu Doğu Afrika`da Mozambik sınırlarından başlar, Yurdumuzda Hatay çukurluğuna kadar uzanır (5000 km).Türkiye`de Horst ve Graben oluşumu en fazla Ege Bölgesinde görülür.
Grabenler: Bakırçay , Gediz, B. Menderes, K. Menderes ve Amik ovasıdır.
Horstlar: Kaz dağı, Madra dağı, Yunt dağı Bozdağlar, Aydın dağları ve Menteşe dağlarıdır. Dünya üzerindeki başlıca kıvrım dağları III. Zamanda oluşmuş Alp-Himalaya kıvrımları ile Amerika kıtasının batısındaki Kayalık ve And dağlarıdır.
Türkiye`deki dağların büyük bir kısmı III. zamanda Alp-Himalaya kıvrımları ile oluşmuştur. Bunlar kuzeyde Kuzey Anadolu Dağları ve güneyde Toros Dağlarıdır.
Kısacası Orojenez sonucunda;
Kıvrım dağları , Horst-Grabenler ve fay hatları oluşmuştur.
Dağlar, genel olarak üç ana sınıfa ayrılır:1-Volkanik dağlar
2-Kırık dağlar
3-Kıvrım dağlar
Volkanik dağlar, bir volkanik püskürme sonucunda oluşmaktadır. Bunlar karada veya okyanus tabanında, oluşabilir. And Dağları, bunun bir örneğidir.
Kırık dağlar, Büyük bir iç gerilim, yerkabuğunun dev parçalarını kırar ve büker. Böyle dağlar, bir yanda keskin olarak yükselir ve diğer yanda merdiven benzeri bir yapıya sahiptir.
Kıvrım dağlar, iki plakanın karşı karşıya geldiği zaman oluşur. Plaka kırıklarının, çarpışma olmayan türüdür. Böyle dağların tepeleri eğridir. Alp ve Himalaya dağları, kıvrım dağlardır. Kıvrılan tabakaların, aşağı doğru çanaklaşan kısımlarına senklinal, kubbeleşen kısımlarına antiklinal denir. Kıvrılmayla yükselen yerlerde, sıradağlar oluşur.
Volkan, yerkabuğundaki bir açıklıktan, magmanın yüzeye ulaşmasıdır. Sıcak magmanın geçtiği yola, volkanik baca denir. Magmaya yüzeye ulaştığında lav denir. Volkanın tepesindeki açıklığa krater denir.Bazı volkanlar, tepede çok büyük bir çukura sahiptir. Buna kaldera denir. Kaldera, bir volkanın tepesinden fışkıran lavların çökmesinin bir sonucudur. Bazen bir kaldera, bir çökmeden çok, şiddetli patlama ile oluşur. Bir volkanın lavı, dışarı aktığında, sıcaklığı 10000 °C' dir. Hızla soğur ve katılaşır. Lav, soğuduktan sonra, etrafındaki açıklığa toplanan malzemelere, volkanın konisi denir.
Türkiye'deki Dağların Oluşumu
Bu hareketler dar zamanda, dar olaylar olarak belirir ve tabakaların duruşunu bozarlar. Hareketler yatay ve dikey olmak üzere iki yönde gelişir. Genellikle, yatay (tanjansiyal) hareketler kıvrılma ve kıvrım dağlarına, dikey hareketler de (radial) kıvrılma ve kırık dağlarına yer verirler. Bununla birlikte, bu iki gurup arasında kesin bir sınır çizmek olanaksızdır. Çünkü, sert tabakalarda kırılma olurken, hemen yanındaki yumuşak tortullar kıvrılabilir. Bu nedenle kıvrım ve kırık dağları birbirinin içine girmiş olarak da uzanırlar. Diğer bir özellik de, yatay ve dikey hareketlerin aynı anda oluşmaları ya da birbiri ardınca gelmeleridir.
Yatay ve dikey hareketler sonucunda oluşan, kıvrılma ve kırık dağları yeryüzünün “Öz Yapı” yüzeyini oluştururlar. Aşağıda işleyeceğimiz yerkabuğu yaylanmaları (epirojenik hareketler) ile dağ oluşumu (orojenik) hareketinin ikisine birden yer kabuğunun yer sanatı (tektonik) öz yapı yüzeyini (strüktür) oluşturur. Dış güçler bu yüzeyi işler, değiştirir ve kendine özgü yer şekilleri doğururlar. Dağ oluşumu hareketleri iki yapı biçimi oluştururlar: Kıvrılma ve Kırılma.1.Kıvrılma Ve Kırılma Dağları
Jeolojik devirler boyunca iç güçlerin oluşturdukları kabarıklar, yine jeolojik devirler boyunca yine dış güçler boyunca aşındırılırlar. Kabarıklıklar aşındırıla aşındırıla dalgalı bir düzlük durumuna gelir. Bu dalgalı düzlüğe, “Yontukdüz (Peneplen)” adı verilir. Yontula yontula düzleşmiş arazi demektir. Tortullar derin deniz diplerindeki tortulanma alanlarına (jeosenklinallerde) biriktirilirler. Bazen de yeryüzündeki çukurluklarda ve Göl çanaklarında tortulanırlar. Yeniden aşındırma, taşıma ve biriktirmelerle çanaklar dolar.Yer yüzü çukurluğu düzleşir, deniz ya da gölün derinliğiazalır. Kimi zaman deniz ya da gölün o bölümü, bütünü ile dolarak karalaşır.
Tortullarla dolu olan bir tortulanma çanağı, dengesini yitirmiş ve birbirine yaklaşan iki yer kabuğu bölümü (şole) arasında kalacak olursa; sıkışır. Başka bir sözle, yan Basınçlara uğrayınca Hacmi daralır. İçindeki yumuşak tortullar daralan bu yere sığmayarak kıvrılır ve Su yüzüne çıkar. Bu olaya kıvrılma, oluşan dağlara da kıvrım dağları denir.
Tortulanma çanaklarının su altında ya da yer yüzünde olma özelliğine göre, kıvrılma iki biçimde gerçekleşir. Gerçek kıvrılma ve bükülme. Su altı tortulanma çanaklarında da yan Basınçların özelliğine göre, çeşitli kıvrılma biçimleri oluşur. Bunlar da genel olarak düzgün kıvrılma ve düzensiz kıvrılma diye iki grupta toplanır.
a-Düzgün Kıvrılma: Tortulanma çanağının kenarlarına yapılan Basınç eşit değerlerde ise, tabakalar düzgün olarak kıvrılır. Tabaka ya da kıvrım dağı kabarıklığı ve çukurluğu oluşur.
b-Düzensiz Kıvrılmalar: Tortulanma çanağının kenarlarına yapılan Basınçlar eşit değerlerde değil ise, “Düzesiz” kıvrılma olur. Basıncın çok olduğu yandaki tortullar, basıncın az olduğu yandaki tortulların üzerine eğilir, devrilir, biner ya da o tabakaların üzerine aşar. Basınç değerleri ayrıcalık çok değilse, basıncın çok geldiği yandaki tabakalar az geldiği yandaki tabakalara doğru eğilir ki, buna “Eğri Kıvrım” denir. Basınç ayrıcalığı çoğaldıkça, tabalar devrilir “Devrik Kıvrım”, birbiri üzerine biner “Binmiş Kıvrım”, biri diğeri üzerine aşar “Aşmış Kıvrım (Şaryajlı Kıvrılma)” biçimleri oluşur.
c-Bükülme (Fleksür): Katı yer kabuğunun çukurluklarında birikmiş olan tortullar yan basınçlarla etkilenirse, Herhangi bir yerinden bükülür. Bu olaya bükülme, oluşan şekle bükülmüş tabakalar (fleksür) ve bükülme sonucu oluşan basamağa bükülme basmağı denir. Bükülmede tabakalar süreklidir. Tabakalarda kırılma yırtılma olmamıştır. Basınç etkisi ile tabakaların bir bölümü aşağıda kalmış ve aralarındaki bir bölüm bükülmüştür. Bir yörede büküklü yapı çok yer tutarsa, buraya büküklü yöre adı verilir.
Kıvrım bölgelerinde ve kıvrım dağlarında kıvrılma biçimlerinin hepsi bir arada ve birbirinin içine girmiş olarak bulunur. l. Jeolojik Devirde oluşan Kaledoniyen, Hersiniyen ve lll. Jeolojik Devirde oluşan Alp-Himalaya sistemlerine bağlı dağlar, kıvrım dağları olarak oluşmuşlardır. Ancak, zamanımız kıvrım dağları yalnız Alpin (Alp-Himalaya) oluşumlarına bağlıdır. İleride görülebileceği gibi, Kaledoniyen ve Hersiniyen oluşumları kıvrım dağları özelliğini yitirerek, zamanımızın kırık dağları özelliğini kazanmışlardır. Genç kıvrım dağları olan Alpin sistem oluşumları, yeryüzünde Büyük Okyanus’u çevreleyecek biçimde ve büyük bir “H” harfi çizerek uzanır.
2.Kırılma Ve Kırık Dağları
Kıvrılma olayı yatay yönde yerkabuğu hareketleri sonucu oluşurken, kırılma olayı dikey yönlü hareketler sonucu oluşur. Ancak, kırılmanın olabilmesi için dikey yöndeki hareket yeterli değildir. Bu hareketle etkilenen tabakaların kıvrılamayacak kadar sert (berk, rijit) olması gereklidir. Eski yerkabuğu oluşumları bir yandan dış güçlerle aşındırılıp yontukdüz durumuna getirilirken, bir yandan da tabakaları oluşturan taşlar, başkalaşma gibi etkenlerle, sertleşir. İşte, yontukdüz durumuna gelmiş ve sertleşmiş tabakalar dikey yönlü basınçların etkisinde kalınca, daha önce kıvrılıp sertleşerek kıvrılma özelliğini yitirdiği için, yer yer kırılır, çöker ve yükselir. Bu kırılma sonucu oluşan dağlara da “Kırık Dağları” denir. Kırılmalarla oluşan yeryüzü çatlaklarına da “Fay” adı verilir.
Kırılmalarla kırık basamaklarında oluşur. Kırık basamakları da tabakaların bir bölümü kırık çizgisi boyunca yüksekte kalırken bir bölümü alçakta kalır. Kırk çizgisi boyunca kayan tabaka bölümlerinin her birine “kırığın kanadı” denir. Yüksekte kalana “yukarı giden”, alçakta kalana “alta giden” kanat adı verilir. Kırığın kanatları arasındaki basamak, “kırık basamağıdır”. İki kanat arasındaki yükseklik ayrıcalığı bir kaç olaya kırılma ve metreden, binlerce metreye kadar olabilir. Kırılmalara uğramış bir bölgede, kırık çizgileri ya birbirlerine paralel olarak ya da birbirlerini belirli açılarla kesecek biçimde uzanırlar ve kırık ağları oluştururlar. Kırık basamaklarında, tabakalar süreksizdir. Kırılma ve yırtılmalara uğramışlardır. Basamağın yukarı giden yüzeyi, sürtünme etkisi ile, parlar. Buraya fay aynası denir.
Sertleşmiş yontukdüzler basınçlarla etkilenince, yeryüzü çatlakları boyunca üç durum oluşur:
a-Basınç etkisinde kalan tabakalar bütünü ile yükselir. Ancak, kimi yari çok, kimi yeri az yükselir. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
b-Basınç etkisi ile sert tabakalar bütünü ile alçalır. Ancak, kimi yeri çok, kimi yeri az çöker. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
c-Basınç etkisinde kalan sert tabakaların kimi teri yükselirken, kimi yeri çöker. Kırılma ve kırık basamakları oluşur.
Her üç durumda da kırıklarla çevrili yükseklikler ve çukurluklar doğar. Yerkabuğu çatlakları ile çevrili yüksekliklere “Horst”, çukurluklara “Graben (Çöküntü Hendeği)” adı verilir. Bir kırık bölgesinde ya da kırık dağlarında horst ve gabenler birbirini izler. Ancak, horst ve grabenler birbirine eşit genişlikte olabileceği gibi, geniş horstlar dar grabenler ve dar horstlar geniş grabenler de oluşabilir.
Kırılma olayları genellikle sertleşmiş eski kütleler basınçlara uğrayınca oluşur. Zamanımızda, yeryüzünün ilk karaları olan kıta çekirdekleri l. Jeolojik Devrin kaledoniyen ve hersiniyen oluşumları kırılmalara ve kırık dağlarına yer verirler. Çünkü bu oluşumlar önce kıvrılmışlar, aşınmışlar ve sertleşmişlerdir. Alpin hareketleri ve tektonik hareketler sırasında yeniden basınç etkisinde kalınca, yer yer kırılmışlar, yükselmişler ve çökmüşlerdir. Kırk bölgeleri ve kırılma dağları günümüzde Atlas Okyanusu’nu çevreleyecek biçimde uzanırlar. Basınç etkisinin çok yeğin olması durumunda genç ve serleşmemiş oluşumlar da kırılmalara yer verilebilir. Türkiye’nin batısındaki kırık bölgeleri ve Kuzey Anadolu Çöküntü Hendeği gibi.
0 Yorum:
Yorum Gönder