Besinlerin sindirilmesi için bazı salgılara ihtiyaç vardır. Tükürük bezleri, karaciğer, safra kesesi ve pankreas salgıladıkları salgılarla sindirime yardımcı olur.
Tükürük Bezleri (Glandulae Salıvariae)
Tükürük bezleri, ağız boşluğu etrafında ve ağız mukozasında bulunur. Tükürük bezleri glandula salivariae olarak adlandırılır. Küçük tükürük bezleri ve büyük tükürük bezleri olarak ikiye ayrılır.
Küçük tükürük bezleri: Ağız mukozasında bulunur.
Dudak bezleri (Glandulae labiales)
Yanak bezleri (Glandulae buccales)
Dil bezleri (Glanduale linguales)
Damak bezleri (Glanduale palatinae)
Büyük tükürük bezleri
Kulak altı bezi - parotis bezi (Glandulae parotidae): En büyük tükürük bezi olan parotis, kulağın önünde ramus mandıbulae ile m.masseter?in üzerinde yer alır. Yaklaşık 25 gram ağırlığındadır. Tükürük salgısının büyük kısmını parotis salgılar. Parotis salgısını ducdus paraticus (stenon kanalı) denilen kanal vasıtasıyla ağız boşluğuna akıtır. Diğer bezlerden daha fazla pityalin salgılar.
Çene altı bezi (Glandulae submandibularis): Mandibula ile fossa submandibularis arasına yerleşmiştir. Ducdus submandibularis (wharton kanalı) adını alan 5-6 cm uzunluğundaki bir kanal vasıtası ile salgısını ağız boşluğuna akıtır.
Dilaltı bezi (Glandulae sublingualis): Dış yanda mandibula, iç yanda m.genioglossus arasında ağız tabanında, dilin altında m.mylohhyoidesun üzerinde yer alan bu bez 3–4 cm uzunluğunda 4 gram ağırlığındadır. Glandula sublingualis sayısız müköz bezlerden oluşmuştur. Birçok boşaltım kanallarına
sahiptir. Bu kanallar sayesinde koyu kıvamdaki sekresyonu ağız boşluğuna boşaltır.
Uyarılma sonucu parotis, mandibularis, submandibularis ve birçok küçük bezden günde yaklaşık olarak 1.5 litre tükürük (salya) salgılanır. Tükürüğün içinde nişasta parçalayıcı bir enzim olan pityalin bulunur.
Pityalin sayesinde polisakkaritlerin bir kısmının sindirimi ağızda başlar. Pityalin dışında flor iyonları (dişleri koruyan) ve rodonit (dezenfektan etkili) iyonları bulunur. Tükürüğün pH?ı 6.2–7.4 arasındadır. Tükürük oluşumunun vücudun su miktarı ile ilgisi vardır. Vücuttaki su miktarı azalırsa tükürük oluşumu da azalır. Ağız ve boğaz mukozası kurur. Tükürük salgılanması şartlı ve şartsız refleksle olur.
şartlı refleks sonradan öğrenilir. Örneğin çatal, bıçak sesi duymakla beyindeki tat ve dokunma bölümleri uyarılır. Tükürük salgılanmaya başlar. şartsız refleks Doğuştandır. Yiyeceklerin ağza alınmasıyla ağızdaki sinir uçlarının uyarılması ile tükürük salgısı salgılanmaya başlar. Tükürüğün içinde % 3 oranında protein vardır.
Tükürüğün görevleri
• Pityalin enzimi sayesinde karbonhidratların sindirimi ağızda başlar.
• İçinde bulunan lizozim gibi enzimler sayesinde doğal bağışıklamada etkilidir.
• Ağız boşluğunu ıslak tutarak kurumasını önler.
• Çok sıcak ve soğuk besinlerin ısısını ayarlayarak sindirim kanalını korur. Besin maddelerini sulandırıp yumuşak hâle getirerek yutmayı kolaylaştırır.
• Bileşiminde bulunan florur iyonları sayesinde dişlerin çürümesini önler.
• Miktarı azaldığında susama hissi uyandırır.
• Tükürük salgısı parasempatik sinirlerin etkisiyle artar, sempatik sistemin etkisiyle azalır.
Karaciğer (Hepar)
Karaciğer, sindirim sisteminin en büyük bezidir. Ağırlığı yaklaşık 1.5 kg. dır. Karaciğerin büyük bir bölümü karın boşluğunun sağ yukarı kısmında bulunur. Diyafragmanın altında, mide ve bağırsakların üstünde yer alır. Karaciğerin büyük bir kısmı da arkada, sağda ve önde kaburgaların altındadır. Karaciğerin bir bölümü önde karın duvarı ile temas eder. Diafragmaya değen kısım dışında kalan diğer kısımları peritonla örtülmüştür.
Karaciğerin Yapısı
Karaciğerin iki kenarı ve iki yüzü vardır. Karaciğerin ön kenarı ince, arka kenarı ise kalın ve künttür. Karaciğer dokusunun dışı bağdokudan oluşan ince bir zarla sarılıdır buna glisson kapsülü denir.
Karaciğerin üst yüzü kubbe şeklindedir ve diafragmaya yapışıktır. Diafragmaya yapışık ve konveks olan bu yüzüne facies diyafragmatica denir. Facies diafragmatica peritonla örtülüdür. Peritondan oluşan
ligamentum falciforme denilen bağ karaciğer üst yüzünü lobus hepatis (heparis) dexter ve lobus hepatis (heparis) sinister olmak üzere iki loba ayırır.
Alt yüzü karın organlarının üstüne oturur. Bu nedenle bu organların izlerini taşıyan girinti ve çıkıntılar bulunur. Organlara bakan alt yüze facies visceralis denir. Karaciğerin alt yüzünde „H’ harfi şeklinde oluklar bulunur. Oluklar karaciğeri dört loba ayırır. Bunlar;
Sağ lop (Lobus hepaticus dexter),
Sol lop (Lobus hepaticus sinister),
Dörtgen lop (Lobus quatratus),
Kuyruk lop (Lobus caudatus) dur.
Karaciğer oluklarından ikisi (sağ ve sol) önden arkaya uzanır. Diğer oluk ise sağ ve sol oluğu birbirine bağlar. Sağ oluğun ön tarafında safra kesesi arka tarafında ise alt ana toplardamar bulunur. Sağ ve sol oluğu enine birbirine bağlayan oluğa karaciğer kapısı porta hepatis denir. Karaciğere giren ve çıkan bütün oluşumlar karaciğer kapısından geçer.
Karaciğer kapısından giren oluşumlar kapı toplardamarı (v.portae), karaciğer atardamarı (a.hepatica) ve sinirlerdir (karaciğer sinir ağı). Karaciğer kapısından çıkan oluşumlar ise lenf damarları, vena hepatica ve safra kanallarıdır. Karaciğere giren ve çıkan bütün oluşumlara karaciğer sapı denir.
• Karaciğerin mikroskobik yapısına bakıldığında dokusunda çok sayıda lobcuk olduğu görülür (Lobuli hepatis). Lobcuklar lobları meydana getirir. Lobcuklar karaciğer hücrelerinden oluşmuştur. 1-2 mm çapında olan lobcuklar enine kesit yapıldığında hücrelerin 6 köşeli olduğu görülür. Lobcuklar arasında bağdokudan yapılmış ince bir tabaka vardır. Bu tabakada kan damarlarının, safra kanallarının, sinirlerin ve lenf damarlarının dalcıkları bulunur. Karaciğer arteri ve kapı venine ait ince dalcıklar, lobcuklar içinde kapiller ağ yapar.
• Karaciğer kapillerinde kupffer yıldız hücreleri olarak adlandırılan hücreler bulunur. Bu hücrelerin fagosite etme özelliği bulunur. Kupffer hücreleri karaciğere gelen yaşlanmış eritrositleri parçalar, yabancı partikülleri ve hücre enkazlarını fagosite eder. Her lobcuğun merkezinde bir merkez ven,
vena centralis (santral ven) bulunur. Vena centralislerin kanı karaciğer veni olan vena hepaticaya dökülür. Vena hepatica da alt ana toplardamara açılır. Arteria hepaticanın dalları ise karaciğer hücrelerine oksijen getirir.
Karaciğerin Görevleri
Safra yapımı: Karaciğer hücreleri safra üretir ve salgılar. Günde yaklaşık 600– 1000 cc kadar safra, safra yolları aracılığı ile duodenuma boşaltılır. Yağların sindirim ve emiliminde rol alan safranın büyük bir kısmı, ince bağırsağın son kısmı olan ileumdan geri emilir. Geri kalan kısım ise gaita ile
dışarı atılır ve gaitanın rengini verir.
Karbonhidrat metabolizması: Karaciğer karbonhidrat ürünü olan glikozu
glikojene çevirerek depolar. İhtiyaç olduğunda tekrar glikoza çevirerek kana
gönderir.
Yağ metabolizması: Karaciğer yağ asitleri ve nötr yağların metabolizması ile kolesterolün metabolizmasında rol alır.
Plazma proteinleri sentezi: Karaciğer aminoasitlerden yararlanarak çeşitli proteinleri sentez eder. Albumin, fibrinojen, protrombin ve diğer pıhtılaşma faktörlerinin sentezini yapar.
Detoksifikasyon: Zehirsizleştirme anlamına gelen bu işlemde, vücut için zararlı olan maddeler zararsız hâle getirilir. Alkol, nikotin, barbütüratlar vb.
Vitamin metabolizması: Bazı mineral ve A, K, D vitaminlerini depolar. K vitamini protrombin sentezi için gereklidir.
Bağışıklık ve fagositoz: Retiküloendotelial sistemin % 60'ı karaciğerde bulunur. Karaciğerde bulunan ve fagositoz yapan kupffer hücreleri, kandaki yabancı hücreleri, parazit ve bakterileri fagosite eder.
Karaciğerin diğer görevleri
Vücut sıcaklığını ayarlar.
Kansızlık hâlinde alyuvar üretir.
Yaşlı alyuvarları parçalar. Parçalama ile biluribin pigmenti açığa çıkar.
Embriyo safhasında kan yapar.
Damar içindeki kanın pıhtılaşmasını önleyen heparin hormonunu salgılar.
Proteinlerin enerjiye dönüşmesinden oluşan amonyağı (NH3) üre ve ürik asidine çevirir. Ürik asidi parçalar.
Glikozu depolar.
Safra Kanalları
Karaciğer hücrelerinden yaklaşık olarak günde 1 litre safra üretilir. Safra, karaciğer lobuluslarındaki küçük safra kanalları aracılığı ile daha büyük safra kanallarına dökülür. Bu safra kanalları birleşerek
karaciğer kapısında ductus hepaticus dexter ve ductus hepaticus sinister denilen safra kanallarını oluşturur. Kanallar birleşerek 4-6 cm uzunluğundaki ductus hepaticus communis’i meydana getirir. Bu da safra kesesinden gelen 3-4 cm uzunluğundaki ductus cysticus ile birleşerek ductus koledekus (koledok kanalı) adını alarak duodenuma açılır. 6-8 cm uzunluğundaki koledeok kanalının duodenuma açılan bölümünde düz kas liflerinden oluşan oddi sfinkteri vardır. Oddi sfinkteri safranın duodenuma akışını kontrol eder.
Safra Kesesi (Vesica Fellea)
Karaciğerin altında fossa vesica fellea denilen çukura yerleşmiş kas ve zardan yapılı kesedir.
Karaciğerin alt kısmındaki çukurluğun içine bağ dokusu yardımıyla yerleşmiştir. Armut biçiminde, 8–10 cm uzunluğunda ve 3–4 cm genişliğindedir. İnce duvarlı bir yapıya sahip olan safra kesesinde konsantre edilmiş olarak 450–500 ml safra depolanır. Parasempatik uyarı safra kesesinde kontraksiyon, oddi sfinkterinde gevşeme oluşturur. Yağlı içeriğin duodenum mukazasına temasından sonra duodonumdan kolesistokin hormonu salgılanır. Kolesistokin safra kesesi duvarında bulunan düz kaslarda kontraksiyon oluşturur.
Bağırsaklarda yağlı besinlerin bulunması safra kesesi duvarının ritmik kontraksiyonuna ve oddi sfinkterinin gevşemesine neden olur. Bu gevşeme ile safra kesesi koledok kanalına boşalır. Kontraksiyonu başlatan vagus ve enterik sinir lifleri tarafından uyarılan kolesistokinindir. Safranın fazlası kesede depolanır. İhtiyaç olduğunda koledok kanalı vasıtası ile safra duodenuma boşaltılır.
Safra kesesinin en dışında peritondan oluşan seröz tabaka, orta kısmında çizgisiz kaslardan oluşan kas tabakası (tunika muscularis) ve en içte tek katlı epitelden oluşan mukoza tabakası (tunika mucasa) vardır. Mukoza tabakasında müküs yapan goblet hücreleri bulunur.
Safra kesesinin yeri |
Safra kesesi ve salgının boşaltımı |
Safranın Görevleri
Yağların mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
Yağda eriyen A - D - E - K vitaminlerinin emilimini artırır.
Mideden gelen asidik besinleri bazik hâle getirir.
Bağırsakta zararlı bakterilerin üremesine engel olur.
Bağırsak villuslarının hareketini artırır.
Pankreas (Pancreas)
Pankreas, 2. lumbal vertebrelar hizasında yaklaşık 15–18 cm uzunluğunda, 60–70 gram ağırlığındadır. Karın arka duvarında, sağda duedonumun konkav bölümünden, solda dalağa kadar transversal şekilde uzanan bir bezdir.
Pankreas dört bölümden oluşur.
Pankreas başı (caput pancreatis): Colomna vertebralisin sağında duodenum kavisi içinde yer alır.
Pankras boynu (collum pancreatis): Pankreasın dar bir bölümüdür.
Pankreas gövdesi (corpus pancreatis): Horizontal durumdaki pankreas gövdesi 1. ve 2.lumbal vertebralar hizasında yer alır. Pankreasın en büyük bölümüdür.
Pankreas kuyruğu (caudo pancreatis): Dalağa kadar uzanır, pankreasın en dar kısmıdır. Langerhans adacıklarının büyük bir bölümü buradadır.
Pankreasın sindirim enzimlerini taşıyan iki kanalı vardır. Bunlar kuyruk kısmında başlayıp duodenumun büyük papillasına (papilla duodoni major) açılan wirsung (ductus pancreaticus) kanalı ve duedonumdaki küçük papillaya (p.duodoni minör) açılan santorini (ductus pancreaticus accessorius) kanalıdır. İki kanal sistemi arasında sıklıkla bağlantı vardır.
Pankreasın Görevleri
• Pankreas hem endokrin hem ekzokrin salgı yapan bir bezdir.
• Pankreas iç salgı olarak insülin ve glukagon salgılar ve direkt kana verir. Pankreasta bulunan langerhans adacıklarından beta hücreleri insülin hormonu, alfa hücreleri glukagon salgılar. Her iki hormonda kandaki glikoz düzeyine göre salgılanır. Bu hormonların yetersizliği veya organizmada
kullanılamaması diyabete (şeker hastalığı) neden olur.
• Pankreas, dış salgı olarak sindirim enzimleri salgılar ve bunları duodonuma boşaltır. Dış salgı görevi akinus keseciklerine aittir. Bu salgı kesecikleri, pankreas salgısı denen ve onikiparmak bağırsağına dökülen alkali bir sıvı salgılar. Salgı içinde çeşitli enzimler bulunur. Enzimler, proteinlerin sindiriminde kullanılan tripsin, kimotripsin ve karboksipeptidazdır. Bunlara proteolitik (parçalayıcı ) enzimler de denir. Diğerleri ise karbonhidratların sindiriminde rol alan amilaz, yağların sindiriminde rol alan pankreatik lipaz ve nükleik asidin yıkımını sağlayan nükleaz enzimleridir. Pankreasın sindirim enzimlerini salgılaması için duodenumdan salgılanıp pankreasa gelen sekretin hormonu tarafından
uyarılması gerekir. Yetişkin bir insanda, günde 1.5-2 litre pankreas özsuyu salgılanır.
Pankreas ve salgıları |
Karın Boşluğu (Cavum Abdominis) ve Periton
Karın boşluğu insan vücudundaki en büyük boşluktur. Bu boşluk üstte diyafragma, arkada omurga ve sırt kasları, yanlarda lateral karın kaslarıyla önde ise ön karın kasları ile sınırlanmıştır. Periton; karın ve
leğen boşluğu duvarlarının iç yüzü ve boşlukların içindeki organların etrafını saran seröz bir zardır. Peritonun toplam yüzeyi yaklaşık olarak 1.7 ile 2 m² arasındadır. Karın zarının arasında retroperitoneal boşluk vardır. Periton'nun karın ve pelvis boşluğunu saran katına paryetal, karın içi organlarının üzerini saran katına visseral periton denir. Visseral periton karın içi organlarını sarmak için paryetal peritondan
ayrılır, sonra yeniden birleşir. Ayrıldıkları yerlerde bir boşluk oluşturur. Boşluğa periton boşluğu (cavum peritonealis) denir. Bu boşlukta sıvı (liguor peritonei) bulunur. Sıvı organların hareketlerini kolaylaştırır.
Periton boşluğu, asıl periton boşluğu ve bursa omentalis diye ikiye ayrılır.
Periton iki farklı tabakadan oluşmuştur. Bunlardan üstteki tunica seroza, içteki tunica subserozadır. Seroza salgıladığı salgı ile organlara kayganlık sağlar. Tunica subseroza bağ dokudan oluşmuş ve serozanın altında yer alır. Peritonda sayısız sinir ve damar ağı bulunur. Bu damar yapısı sayesinde yüksek salgı yapma ve emme yeteneğine sahiptir. Peritonun bazı yerlerde katlanıp kalınlaşmasından mezenter denen yapılar oluşur. Organlar mezenter (mezo) denen yapı sayesinde karın duvarına yapışır. Bir iç organdan diğer bir organa atlayan periton yapraklarının bir araya gelmesiyle omentum denilen yapı oluşur. Midenin küçük eğriliği ile karaciğerin organlara bakan visseral yüzünde ve midenin büyük eğriliği ile transvers kolon arasında omentum bulunur.
Parietal periton ile karın duvarı arasındaki boşluğa retroperitonial denir. Bu bölümdeki organlara retroperitonial organlar denir. Böbrekler, pankreas, üreter vb.
Periton organları sarıyorsa bu organlara intra peritonieal organlar denir. Mide, jejunum, ileum,
caecum, apendex, transvers ve sigmoid colon gibi.
Periton bir organın ön yüzünü sarıyorsa bu organlara da mesoperitoneal = sekonder retroperitoneal organlar denir. Pankreas, colon acendens, colon decendes vb.
0 Yorum:
Yorum Gönder