‘’ Pantolon ’’ genellikle belden ayak bileğine kadar uzanan ve her bacağı ayrı ayrı saran, iki parçadan oluşan bir giysidir. Pantolonların boyları uzun veya kısa, bacaklara yapışık veya bol, paçaları dar, geniş, kıvrık veya düz olabilir. Moda pantalonların biçimine büyük değişiklikler getirememiştir. Biçimi ne olursa olsun giyimin başlıca unsurlardan biri olan ‘’ Pantolon ‘’ daima aynı parçalardan meydana gelir...
PANTOLON TARİHÇESİ
İlk Çağdan Günümüze '' PANTOLON ''
Kalın kışlık paltolar,montlar ve ceketlerin altından erkek pantolonlarını şöyle bir gözlemleyelim... Tıraş bıçağı gibi keskin ütü izleri olan düz işadamı pantolonları, yanlardan pilili sarkık pantolonlar, gevşek inen keten pantolonlar, arkada dar popo kesimi ve önde gergin kabartısıyla kot pantolonlar, torbalı arka bölümüyle yıpranmış kahverengi bez pantolonlar, çizgili pantolonlar, rengarenk kareli pantolonlar ve son olarak, çok sevilen ama bir o kadar da sıradan olan eşofman altları...
Giysi, Kendini Sunma Biçimidir
Giysi, kendini sunma biçimi, insanın "ikinci deri"si, kumaştan yapılmış " ikinci kişiliği "dir. Bilinçli ya da bilinçsiz, onu taşıyan kişi hakkında mesaj ve işaret yollar.İnsanlar kıyafetiyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır. İşte bu yüzden, pantolonun kültürel geçmişine yönelik çalışmalarda belirtildiği gibi, "erkek cinsiyetinin sarılıp sarmalanması" çok özel bir anlam taşıyor. Bu yüzden pantolon, yalnızca basit bir pantolon değil... Erkek onu giymezse, bir gömlekle veya bir atletle kalıverir. Onsuz, tamamen iktidarsız olmasa da "zayıf” olarak algılanır. Ve pantolonun görünümü endişe kaynağı bile olabilir. Başka bir deyişle, pantolon kendi içinde bir bütünlük oluşturur.
Peki, İlkel İnsan Pantolonu Ne Zaman Buldu
Araştırmacı Gundula Wolter'e göre, taş devri kaya ressamları, pantolonun "10 bin yıl önce bilindiği"ni doğruluyor. Ünlü moda tarihçisi Ingrid Loschek'in tahminine göre, taş devri insanlarının yaşadıkları Güney Fransa ve İspanya'daki mağaralarda yer alan şaşırtıcı kaya resimleri, insan ve hayvan betimlemeleriyle dolu ve büyük ihtimalle Şamanların gerçekleştirdikleri ayinleri gösteriyor.
Bu yüzden Loschek, belki de tarihte ilk kez erkekleri ve kadınları pantolonlar içinde gördüğümüz Güney Fransa'daki de Cogul Mağarası'nda bulunan betimlemeleri şöyle yorumluyor: Bu "elbiseli" adamlarla "günlük yaşamdan bir sahne değil, şamanlar" gösteriliyor. Kaya resimlerinde, elbisesiz avcılar da bulunuyor. Şamanların amacı, kendilerini kabile halkından her zaman çok farklı sunmak... Bu nedenle, daima gösterişli özel dekorlar ve yerel giysiler içinde, toplumda göze çarpan kişiler olarak görülüyorlar.
Yunanlılar ve Romalılar, pantolon giyen Germenler, Galyalılar ve Keltler'i "barbar" olarak nitelendiriyorlardı. Ancak, 4. yy'ın sonlarına doğru, bu toplumlarla ilişki sonucu Romalı askerler de pantolonu benimsemeye başladılar...
" İlk " Pantolon Nasıl Bir Şeydi
İlkel pantolon, büyük ihtimalle, taş devri Şamanlarının ayinlerde giydikleri türden bir giysiydi. Hiçbir şekilde eski zamanlarda giyilen, alışılmış, günlük erkek giysilerinden değildi. Açık olan bir şey varsa, o da, taş devri pantolonlarının yalnızca amaca uygunluk düşüncesiyle geliştirilmediğiydi. Bu giysiler, başlangıçtan bu yana, erkeğin gücünün ve otoritesinin bir sembolü oldular ve bireyin toplumdaki konumunu gösteren bir araç olarak görüldüler.
Pantolon Giymekte Direnen Yunanlı ve Romalılar
Avrupa'da taş devri pantolonlarının benimsenmesi, belli bir sürenin geçmesini gerektirdi. Bedenlerini dalgalanan elbiseler içine gizleyen eski Yunanlılar ve Romalılar, pantolonlu Galyalılar'ı ve Germenleri "barbar" olarak algıladılar. Antik Yunanlıların sahne giysilerinde pantolon, barbarları, yani Yunanlı olmayanları niteliyordu. Galyalılar da, Romalılar tarafından, "Gallia bracata" diye adlandırılmışlardı. Bu ad, oralarda alışılmış bir erkek giysisini anlatan "bruch" (Germenlerin kısa pantolonları, Latince "bracata") sözcüğünden kaynaklanıyordu.
Barbar Gibi Pantolon Giymek Ayıp
4. yüzyılın sonlarında, Roma'da, "barbar pantolonlarını giymek ayıp sayılıyordu; yüksek sınıflara dahil insanların saray çevresinde bunları giymeleri, "sürgün ve mallarının ellerinden alınması" ile cezalandırılıyordu. Öte yandan, bu süre içinde, Romalı askerler arasında pantolon benimsenmeye başlamıştı bile... Romalı askerler bunları Galyalılar ve Germenlerden almışlardı. Pantolonun gelişmesi artık durdurulamazdı...
Germenler ve Keltler, bronz çağından beri kısa pantolon giyiyorlardı. Demir çağının sonlarında (yaklaşık M.Ö. 750) Germenler, ya doğrudan ya da Keltler aracılığıyla, güneydoğudaki komşu devletler (örneğin, İskitler, Traklar, İliryalılar) sayesinde, ayak bileğine kadar uzun pantolonları tanımışlardı. Aslında bu, sıkı ve iyice oturan ilk pantolonlara karşı bir gelişmeydi.
Ortaçağ’da Avrupalı erkekler, aşırı mini eteklerle birlikte bacakları sıkıca saran dar ve konçlu rengarenk çoraplar giyerken,dünyanın öbür ucundaki Hindistan’da ise erkekler pantolonla dolaşıyorlardı.
Pantolonun Kökeni Asya
Pantolon, tarih öncesi zamanlarda Asyalı toplumlar arasında epey yaygındı. Ayak bileklerine kadar uzayarak bacakları saran pantolonların, Çinliler, Moğollar; daha sonra Persler ve Medler, özellikle de bu toplumların savaşçıları tarafından giyildiği biliniyor. Yahudiler ve Fenikeliler de pantolonu tanıyorlardı. Sarmatlar, Daklar ve Lidyalılar, pantolonu büyük ihtimalle Persler'den almışlardı. Bir başka ilginç nokta da, sıradan askerlerin, daha sonra ise paralı askerlerin ve denizcilerin, pantolonun gelişiminde özel bir yere sahip olmalarıdır. Bunlar, sık sık eğilim belirleyiciler ve moda öncüleri olarak algılandılar.
Avrupa’da Uzun Çoraptan, Dar Pantolona Gelişim
Rönesans'ın başlangıcı olan 14. yüzyıl, bütün batılı erkek giyimini belirleyen bir dönüm noktası olmuştu. Birkaç yıl içinde, Ortaçağ'ın ayak bileklerine kadar sarkan erkek giysileri daralmış, aşırı kısa "mini eteklere geçilmişti. Bunlar, popo ve edep yerleri ile birlikte, vücudu vurgulayan dar ve uzun çorap konçlarını da ortaya çıkarıyordu. Bu çorap konçları, zamanla şekil değiştirip bir tür çoraplı pantolona dönüştü. Hiçbir erkek de, "resmi olarak", çoraplarını ulu orta sergilemek istemiyordu.
Bu yeni erkek modası son derece iddialıydı. Ne var ki, aşırı derecede gergin duran ve ikinci bir deriye benzeyen bu yeni pantolonlar, erkekler için bir sorun da yaratıyordu: Bu uzun çorap konçlarında, çok basit bir biçimde, edep yeri için yer yoktu. Böylece, uygulamaya yönelik gerekliliklerden ötürü, pantolonun ön kısmına bir tür kılıf veya bir parça eklendi.
Edep Yeri Kapağı
Bu gelişmeler, o zamanın devlet makamlarını öfkelendirmişti. Çünkü zamanın zihniyeti ihtiyaçtan bir erdem yaratmıştı. Bütün Avrupa ülkelerinde, adı "edep yeri kapağı" olan bir kılıf veya parça adeta erkek giyiminin ana parçası oluşturulmuştu; erkekler sokaklarda gururla ve zafer kazanmış edasıyla bunları giyiyorlardı.
Eduard Fuchs, "Ahlak Tarihi" adlı yapıtında, "Erkekler o dönemlerde tamamen aşırı uçlara varan duygularla, bu giysi parçasından bir seyirlik ve gösteriş nesnesi yarattılar. Böylece, yalnızca ilk anda göze çarpmakla yetinmeyip, uygun bir biçimde bakışları doğrudan kendilerinde topluyorlardı" diye belirtiyor.
Edep Yeri Kapağına Yasak
Pek çok şehirde, bu cesur teşhircilik biçimine karşı yasak getirildi. Ama bu durum hiçbir şeyi değiştirmedi; söz konusu moda yaklaşık yarım yüzyıl sürdü, hemen hemen bütün halk arasında benimsendi. Saray çevreleri de, örneğin İngiliz Kralı VIII. Henri ve onun Fransız meslektaşı I. François, kendilerini çağdaşlarına, "ışıldayan giysili kahramanlar" olarak tanıttılar. Bu kişiler, "braguette"i (edep yeri kapağının Fransızcası; bugün ise pantolonun ön yırtmacına verilen isim) pahalı maddeler ve sıra dışı şekillerle aşırı biçimde güzelleştirdiler.
Uzmanlar bugün, bu gelişmeyi, "braguette"in "erkeğin hem seksüel hem de her türlü toplumsal alanda üstünlük iddiasının sembolü" haline gelmesi şeklinde yorumluyor. Eduard Fuchs, bu Rönesans modasının "kadınların debdebeli göğüs dekolteleri kadar az görülen, cesur, bireysel taşkınlıklar", özünde ise "zamanın maddeci ve edepsiz yaşam görüşünün zorunlu bir sonucu" olduğunu düşünüyor.
Dar Pantolonlardan Şalvara Geçiş “Edep Yeri Kapağı”nın Sonu
Söz konusu modanın zirveye ulaştığı ve pantolonların olabildiğince daraldığı bir noktada, kaçınılmaz bir biçimde hareket özgürlüğü de kısıtlanmıştı. Böylece, 15. yüzyılın sonunda, eğilim belirleyici görevini gören yabancı paralı askerlerin başlattıkları ani bir değişim yaşandı. Yeniden hiçbir engelle karşılaşmadan hareket edebilmek için, pantolon bacakları, ayrıca elbise kolları çeşitli yerlerinden ikiye kesildi. Bu kesiklerden dışarıya, bol ve gösterişli ipek kumaşlar fışkırıyordu. Böylece oluşan şalvar modasıyla, lüks kumaş bolluğunun sınırsız olanakları gözler önüne serilivermişti. Alman paralı askerleri ve İspanyol düklerinin giydikleri pantolonların yırtmaçları arasından ince ipek kumaştan dikilmiş astarlı pantolonlar öylesine çok fışkırıyordu ki, o zamanlarda yaşamış biri bunu "Pantolonlu kahramanlar geldiklerinde çevreyi, rüzgarın uğultusu gibi sesler kaplıyordu" şeklinde dile getirmişti.
Bu şalvar modası, önce paralı askerler daha sonra öğrenciler ve vatandaşlar arasında yayılan, gerçekte bütün sınıflarca giyilen, sonunda soylular sınıfında da benimsenen ilk örnekti. Çok geçmeden, edep yeri kapağını taşıma geleneği, şalvar modasıyla birlikte sona erdi. Bütün sınıfları kapsayan bu yeni pantolon modası, geleneksel giysi alışkanlıklarının gözler önüne serdiği sınıf farklılıklarım da yok ediyordu. Bu durum, Rönesans'ın kendi kendini hazırlayan toplumsal değişimlerinin açık bir göstergesiydi. 19. yüzyıl giysilerini inceleyen bir tarihçi, bu modaları, büyük yenilikçi ve özgürlükçü hareketlerin bir parçası olarak yorumluyor.
16.yy da "Trampet"i Andıran Pantolonlar Moda
Rönesans'ın kat kat, rengarenk, "edepsiz" pantolon modası, 16. yüzyıl boyunca gelişen karşı hareketin güçlenmesiyle kökten geriledi. Artık bir kez daha hırsın, ölçülülüğün ve sıkılığın hakimiyeti aranıyordu. Bütün Avrupa'da "trampet"i andıran pantolonlar moda oldu. Bir tür yuvarlak davul gibi şişirilmiş kısa pantolonlar, bir koruma bendi gibi erkek kalçalarını örtüyor ve vücudu iki şekilsiz küre halinde bölüyordu. İspanyollar'ın saray törenlerinde aranan dik yürüyüş ve ölçülü duruş kuralları yüzünden bu tür daha da güçlenerek yayıldı.
17.yy da Kısa Pantolon Modası
Ne var ki, bu gösterişli pantolonlar yalnızca kısa bir süre gözde olabildi. 17. yüzyıl boyunca sadelik egemenliğini korudu. Orta Avrupalı erkekler, geniş ve kapitone pantolonlardan uzaklaşarak, pamuklu şişliklerin ve edep yeri kapağının olmadığı, dizlere kadar uzayan dar kısa pantolonlar giymeye başladılar. Ama çok yakında kökten bir değişim yaşanacaktı. 1660 yılında Paris'te etekli bir adam, moda tarihinde yeni bir sayfa açtı. Hollanda elçisi Rheingraf Salm, hayal ürünü erkek pantolonları dizisinin en yüksek ve son noktasını oluşturan etek-pantolona adını veren kişi oldu. "Rheingraf pantolonları", kısa sürede, bol süslü, eteğe benzeyen bir nesneye, bir etek-pantolona dönüştü ve Fransa saray çevresinde çılgın yandaşlar edindi.
Aynı dönemlerde Fransa Kralı XIV. Louis'nin sarayındaki Avrupalı soylular, bu modanın tanıtımını çok iyi yaptılar. Dolayısıyla, bütün Avrupa'da soylu erkekler arasında "Rheingraf” pantolonları, uzun kıvırcık peruklar ve kurdeleyle süslü yüksek ökçeli ayakkabılar yaygınlaştı... Böylece Fransa, erkek pantolonları tarihinde ilk kez modayı belirleyen bir numaralı devlet oluyordu. Gerçekten de bu lüks moda, yalnızca soylu çevrelerle sınırlı kalan katı bir tarz olarak yaşadı. Vatandaşlar, inşaat işçileri ve zanaatkarlar, sıradan, geniş ve kısa pantolonlarını giymeye devam ettiler.
"Culotte" (Külot) Pantolonlar
Daha sonra yaşanan Rokoko döneminde, erkek giysilerinde, yalnızca etek-pantolonlarla yetinilmedi; kadın giysilerine aşırı benzeyen, hatta daha zengin ve renkli modeller ortaya çıktı. Erkekler ince dantellerden, parfümlerden ve allıktan hoşlanıyorlardı. Bu yüzden, çok geçmeden, zengin görünümlü "Rheingraf pantolonlarının yerini, onun yarısı kadar bol olan "Culotte" (sözlük anlamı "popo örtüsü", çeviri anlamı "dize kadar inen kısa pantolon") aldı.
"Culotte" (Külot) pantolonları, kısa sürede daralarak vücuda yapışan çoraplı pantolonlara dönüştü. Artois Dükü, bu daracık pantolonları yalnızca üstten giyebildiğini belirtiyordu. Hatta Pek çok uşak bu giysiyi tutmakla görevliydi. Söz konusu hantal giyim tarzı, "Ancien regime"in (eski düzen) ince zevkine uymuyordu.
Fransız İhtilali ile İşçi ve Gemicilerin Pantolonu Modası
18. yüzyılın kapris dolu modası, özellikle de erkek modası, bir süre sonra kriz noktasına gelmişti. Çünkü modada süse düşkünlük, lüks ve aşırı oyunbazlık, artık eskimiş bir siyaset biçimi olan monarşinin kalıntısıydı. Kısacası, ahlakı bozuk, kadınsılaştırılmış monarşi, Fransız İhtilali'yle birlikte, erdeme önem veren erkeksi bir cumhuriyetle karşılaştı. Bu düzen, dar ama sade giyimden yanaydı ve süs düşkünlüğünün ulu orta sergilenmesini kınıyor; doğal olarak modanın da süsten arındırılmasını istiyordu.
Günümüzde dünyanın hemen her yerinde görülen, sade, gösterişsiz, evrensel erkek bacak giysisi düz pantolonları, Fransız İhtilalini gerçekleştiren "pantolonsuzlar"a (Sansculottes) borçluyuz. Soylu "Culotte"ların (dize kadar inen kısa pantolon) yerine uzun pantolonlar giyen Fransız işçileri ve gemicileri, Fransız İhtilalinde bunlarla yürümüşlerdi. Böylece, kendilerinden sonraki nesiller için, en azından pantolon konusunda "eşitlik" olmasını sağladılar.
Pantalon 18. yüzyılda, o zamana kadar giyilen, diz boyuna uzanan giysilerin stilize edilmiş bir biçimi olarak Amerika kıyılarına ulaştı. İsmi de kısaltılarak ' pants ' oldu. Fransız Devrimi sonrasında erkekler yüksek ökçeli ayakkabı ve ipek külotlu çorap giymekten ve pudralı peruk takmaktan vazgeçtiler ve pantalonu sahiplendiler
Erkeklerin Süs Düşkünlüklerini Tatmin Eden Oyuncağın Son Hali
Hayal ürünü zengin erkek pantolonları devri kapanmıştı. Pantolonlar, kısa ya da uzun, dar ya da geniş, bağcıklarla süslü, ikiye bölünmüş ya da aşırı biçimde şişirilmiş olsun; yüzyıllarca, erkeklerin süs düşkünlüklerini tatmin eden bir oyuncak oldu. 1800'de ve özellikle 19. yüzyılda, Sanayi Devrimi'nin getirdiği gelişmelerle birlikte hayal ürünü nesneler yaratmak zorlaştı.
Modern Avrupalı erkek, artık gözle görülür derecede işlevsel ve kesinlikle süsten uzak bir giyim tarzını tercih ediyor. Günümüzde şehir insanı, moda rüzgarlarıyla yönlendiriliyor ama modern erkeğin bile, 17. ve 18. yüzyıllarda soylu erkek modasının ne kadar zengin ve renkli olduğunu tahmin etmesi zor...
Bu Arada Kadınlar İçin de Bir Fırsat Doğdu… Kadın Hakları Gösterileri İçin Giydikleri Erkek Pantolonlarını Ele Geçirdiler
19. yüzyılın sonlarında Kadın Hakları Hareketi, pantalon konusunu gündeme getirdi ve eteğin kadınların rahat davranmasını önlediği konusunda tartışma başlattı. Feminist eylemci Amelia Bloomer kadınların her ortamda giyebilecekleri pantalonlar tasarladı. 19.yüzyılda kadınlar ata binerken pantalon giyiyorlardı ama binicilik dışında pantalonlarını kabarık eteklerinin altında gizliyorlardı. Bugüne kadar kadınlar, süslü erkeklerin gölgesinde kalmışlardı; şimdi güzelliklerini sergileme sırası onların... Bu yüzden kadınlar, erkek pantolonlarını ele geçirdiler bile... Önceleri, kadın hakları savunucularının ya da birkaç kadın sanatçının gösteri unsuru olarak kullandıkları pantolon, artık günlük kadın giyiminin bir parçası durumunda...
Pantolonun Son Hali “ Ütülü Pantolon ” Devri
Erkekler, pantolonda aşırı süsten vazgeçmek zorunda kaldılar. Böylece, gizli yırtmaçları örten pantolon kapakları işlevini yitirdi. Bunlar, ahlaka uygun bir şekilde süslü kumaşlarla gizleniyor, altlarında ise bir tür fermuar saklı bulunuyordu. 1900' ün ilk on yılı içinde bir rastlantı sonunda ütünün icadı, pantolonda düzgün hatların ortaya çıkmasını da sağladı. Erkekler, sonunda en uygun giysi şeklini bulmuş görünüyor. Yıldan yıla renginde ya da biçiminde küçük değişiklikler olsa da, bugün giyilen pantolon galiba "amaca en uygun giysi" olmayı başardı...
Birkaç yıldan bu yana moda tasarımcıları, "Acid", "Techno" ya da "Punk" gibi yabancı modaların etkisiyle, erkekler için yeniden renkli ve süslü modeller sunuyorlar. Çünkü bugün, cesareti olan herkese her şey için izin var. Ama modern ve iş sahibi erkekler için neredeyse bir asırdır vazgeçilmez, gri siyah ve lacivert en uygun renkler...
0 Yorum:
Yorum Gönder