Güzel Bir Hafta Sonu Dileriz

Kısa Kısa'da yeni bir Hikaye

Yolunacak Kaz?..

Sağlıcakla Kalın

×

















SON YAZILAR :
Loading...


03 Şubat 2020

Ömrün...

 

Ömrün altın kesesine benzer!
Zaman;  hepimizin en değerli hazinesidir. Halbuki çoğumuz en değerli hazinemizin para olduğunu zannederiz. Ama paramızı boşa harcasak bile, onu geri kazanmanın yolunu bulabilirsiniz. Halbuki, söz konusu olan zaman olunca giden gider. Hayatımızın bir kısmı da boşa gitmiş olur. Bakın Mevlânâ zamanın değerini bilme konusunda bizi nasıl uyarır: “Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır. Bilmeden, anlamadan sayar durur, nihayet kese boşalır, ay tutulur”  Dolayısıyla Mevlânâ’ya göre; “En büyük israf, ömrün boş yere harcanmasıdır. Çünkü bir saatlik ömür, yüz bin dinarla geri çevrilemez.”Gerçekten, bugün, her birimize 24 saat veya 1440 dakika veya 86 400 saniye sunar. Zenginlere de fakirlere de 24 saatlik fırsat verilir ve zaman, hiç kimseye ayrıcalıklı davranmaz. Yalnızca şunu sorar, ben buradayım benimle ne yapmayı düşünüyorsun?Bir batılı yazar da şöyle der; “ İnsanlar bana:  Bu kadar şeyi nasıl başarabiliyorsun?” diye sorduklarında, kaba olmak istemeyerek, onlara genellikle şöyle cevap veriyorum: “Siz nasıl bu kadar az şey yapabiliyorsunuz?” Bence insanların sınırsız bir potansiyeli var. Eğer kendilerine inansalar ve harekete geçseler, çoğu insan olağanüstü şeyler yapabilir. Ancak çoğumuz bunu yapmıyor. Televizyonun karşısına geçiyor ve yaşam sonsuza dek sürecekmiş gibi davranıyoruz.”Oysa, Mevlânâ aynı gerçeği çağlar ötesinden,“Zamanın değerini bil! Onu boş yere harcama! Yerinde ve güzel harca!”  diyerek çarpıcı bir şekilde dile getirir.
Anın oğlu ol!
Mevlânâ Mesnevi’de “Sufî, bulunduğu ânın oğludur. Dostum bu iş yarına kalsın demek, yolunun anlayışına uymaz” der. Ânın oğlu olmak, çocuğun babasına hizmet etmesi gibi, sizin de âna hizmet etmeniz anlamına gelir. Çünkü her ânın size yüklediği görevler vardır. Elinizdeki biricik zaman dilimi, içinde bulunduğunuz ândır. Her ne yapacaksanız şimdi yapmalısınız. Anın oğlu olmanın bir anlamı da, insanın tüm enerjisini bir âna toplaması, yoğunlaşması diğer bir ifadeyle konsantrasyon gücünü kullanmasıdır. Mevlânâ, bu gücü kullanmayı engelleyen zihni dağınıklığa karşı ise şöyle uyarır, “Aklını sen her tarafa dağıttın. Akıl suyunla her dikenin kökünü sularsan mana fidanı nasıl meyve verebilir.”
Ömrünü şu içinde bulunduğun bugün say !
Bilgece yaşamayı öğrenmek ve farkındalığımızı geliştirmek için en önemli ipucu, Mevlânâ’nın “Dün bitti, cancağızım yarın henüz gelmedi, bugünü yaşa!” ve “Dün geçti, evvelki gün de geçti.  Biz bugüne bakalım. Çünkü, gün, bugündür…”  tavsiyelerine uyarak, mümkün olduğunca bugünü yaşamaktır. Bunun için yapacağımız en önemli alıştırma, düşüncelerimizin müfettişi olup onu sık sık kontrol ederek, geçmişi irdelediğinde, ya da geleceğe kaygılandığında bunu farkedip tekrar âna odaklanmaktır.Mevlânâ bakın hepimizi nasıl şimdinin değerini bilmeye teşvik etmekte ; “sen aklını başına al da, ömrünü şu içinde bulunduğun bugün say. Bak bakalım, bugünü hangi sevdalarla harcıyorsun”“Zavallı insan, senin bütün ömrün ancak bugünkü yaşadığın ömürdür, başka gün değil! Geçip giden dünü, gelecek olan yarını düşünme! Bugününü iyi kullan. ”“Ömrünü, şu içinde bulunduğun bugün say”Ânı yaşayan ve şimdi önemli olan şeyler üzerinde yoğunlaşan insan, ufak şeyleri dert etmez. Psikolojisini ve moralini bozmaz. Mevlânânın şu sözüne kulak verir: “Bir pire için yepyeni kilimi yakma. Sineğin verdiği baş ağrısı yüzünden gününü zayi etme.”
Bir yepyeni sayfa aç da kurtul dünden!
Sizin geçmiş olarak düşündüğünüz şey eski bir şimdi’nin zihinde depolanmış halidir. Siz geçmişi hatırladığınızda, bir anıyı yeniden canlandırırsınız ve bunu şimdide tekrar yaşarsınız.Sadece iki şey, ânı yaşamanın keyfini çalabilir; geçmişe ilişkin olumsuz düşünceler ve geleceğe ilişkin gereksiz ve olumsuz kaygılar ya da düşünceler. Onun için Mevlânâ “Şu, içinde bulunduğun tek anlık ömrünü fırsat bil ve onunla meşgul ol. Ne geçmişle üzül, ne gelecekten kork” diye seslenir.Ayrıca, o; “Geçene acınmak hatadır…..Gitti mi gitti gider ! Gayri onu anmanın hiç bir faydası yoktur!“,“Geçmiş gitmiş şeye üzülme. Fırsatı kaçırdın mı hayıflanma artık.”ve“Geçmişi bırak da, eldekini ara” diyerek geçmişin zihinsel ve psikololojjik yüklerinden kurtulmaya çağırır.Geçmişi değiştiremezsiniz. Ancak geçmişten dersler çıkarabilirsiniz. Benzer bir durum ortaya çıktığında, benzer şeyleri farklı yapabilirsiniz. Geçmişten ne kadar çok şey öğrenirseniz, yaşadığınız pişmanlıkların sayısı o kadar az olur. Böylece yaşadığınız ânın tadını daha fazla çıkarabilirsiniz. Mevlânâ’ya kulak verelim; « Pişman olmayı adet edinirsen boyuna pişman olur durur, nihayet bu pişmanlığa da daha fazla pişman olursun! Ömrünün yarısı perişanlıkta geçer, öbür yarısı da pişmanlıkta heder olur gider. Bu fikri, bu pişmanlığı terk et de, daha iyi bir hal, daha iyi bir dost, daha iyi bir iş ara! »
Geleceği düşünme, geleceğe bakma da, az sızlan, az kederlen!
Gelecek dediğimiz hayal edilen bir şimdidir, o zihnin bir projeksiyonudur. Gelecek geldiğinde, şimdi olarak gelir.Mevlânâ’nın “değersiz şeyleri altın yapan bir simya“ olarak gördüğü hayal gücünüzün ve düşüncelerinizin kontrolünü kaybetmek, sizin bu anı değerlendirmenizi engeller. Örneğin, misafirlerin ne düşündüğünü, amirinizin size ne kadar kızdığını, yarınki sınavdan kalacağınızı, söylediğiniz yanlış bir sözü, davranışı, hoşlanmadığınız bir hareketi ve daha pek çok olayı düşünmek şu anı kaçırmanıza yol açar. “Anı yaşa”, hayatı eğlenerek, çılgınlık yaparak, sorumsuzluk içinde ya da umursamazca yaşamak anlamına gelmez. Anı yaşamak, zihninizin içinde, gelecek korkusu ve geçmişin izleri arasında kaybolmadan şimdiki zamanı yaşamak, geçirdiğiniz zamanın farkına varabilmektir. Sadece geleceği düşünüp gelecekte yaşamak doğru değildir; çünkü o zaman endişe ve gerginliklere kapılıp gidersiniz. Mevlânâ’nın tavsiyesine kulak verelim, “Geleceği düşünme, geleceğe bakma da, az sızlan, az kederlen. ”Ancak, gelecek için plan yapmak önemlidir. Bu korkuları ve belirsizlikleri azaltır. Geleceğe hazır olursanız, bugün daha az endişe ve gerilim yaşar, içinde bulunduğunuz ânın tadını çıkarırsınız. Bugün yapmanız gereken şeyler üzerine yoğunlaşırsanız, geleceğinizi istediğiniz gibi kurma olasılığınız artar. Mevlâna’nın uyarısına kulak verelim: “Sakın yarın deme. Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin, uyanık ol!”
Sonuç
Mevlânâ’nın mesajına kulak vererek  ânın oğlu olur da, eğer kendinizi tamamen yaptığınız işe verirseniz, daha üretken, daha yaratıcı, daha kalıcı olursunuz. Bu da başarı ve huzuru getirir. En zor koşullarda bile, bütün bunlar insana gerekli enerjiyi, güveni ve motivasyonu sağlar. Vaktin oğlu olduğunuzda, patoloji (hastalık), depresyon ve evham, güneş altındaki buz gibi eriyip gider.
Mevlânâ’ya göre; “Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir.” Dolayısıyla, gelecekte ve geçmişte yaşamamak, sadece içinde bulunduğumuz dakikaları iyi değerlendirmek gerekir.
Dostlar, sonuç olarak, şu içinde yaşadığımız anın ne kadar önemli olduğunun farkına varalım, her şey şu yaşadığımız dakikalarda oluyor ve  bu ânı ne kadar iyi değerlendirirsek, geçmişten elde ettiğimiz deneyimler o derece değerli ve geleceğimiz de o ölçüde iyi olacaktır.
Yüce milletimizin yaşadığımız son depremde üzüntüsü büyüktür. Ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağolsun...

 
 

0 Yorum:

Yorum Gönder

Türkiye Şehirleri Türkiye Coğrafyası Dünya Şehirleri Dünya Coğrafyası Ülkeler



  • Blog Yazıları


    Email
    KISA KISA
    X



    Folower Button

    Takipçiler

    Company Info | Contact Us | Privacy policy | Term of use | Widget | Advertise with Us | Site map
    Copyright © 2020. merhancag . All Rights Reserved.

    Bilgi Mesajı

    Duvarı Aşamıyorsan Kapı Aç

    Kıssadan hisse Kısa Kısa'da sizi bekliyor...

    facebook sayfamızı takip edebilirsiniz!