Sykes-Picot Antlaşması'na göre Fransa'nın kontrol alanı (mavi) ve etki alanı (açık mor rengi)
Tarih: Mayıs 1920 - Ekim 1921
Sonuç: Ankara Anlaşması ile Fransızların çekilmesi
Taraflar:
- Fransa ve Ermeni Lejyonu
- Kuvayi Milliye
Kumandanlar
- Henri Gouraud
- Şahin Bey
Türk-Fransız Cephesi veya Güney Cephesi Kurtuluş Savaşı Milli kuvvetlerin Fransız lejyoner birliklerine (Fransız, Cezayir ve Ermeni askerlerinden oluşan) karşı verdikleri savaşı kapsamaktadır.
Ermeni Lejyonu
Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İngilizler Antep, Maraş ve Urfa'yı; Fransızlar da Adana, Mersin ve Osmaniye'yi işgal etmişlerdi.
15 Eylül 1920'de iki ülke arasında yapılan bir anlaşmayla, ortadoğu bölgesi'ni aralarında manda yönetimleri altında paylaşılırken, Antep, Maraş ve Urfa da İngilizlerden Fransızlara geçmiştir. Fransızlar, 30 Ekim 1920'de Maraş ve Urfa'yı 5 Kasım 1920'de Antep'i İngilizlerden devralmışlardır.
Birinci Dünya Savaşı, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya devletleri arasında gizli antlaşmalar yapılmıştır. Fransızlar Sykes-Picot Antlaşması ile Suriye’den başka bütün Güney Anadolu’yu alacaklardı. Böylece Anadolu’da, İskenderun ve Mersin limanları ile Ergani bakır madenleri ve Kilikya (Çukurova) pamuk tarlaları Fransızlar’a bırakılıyordu. Fakat, İngilizler Musul petrollerini ellerinden kaçırmak niyetinde değillerdi. Bunun için işgal edecekleri Antep, Maraş ve Urfa illerini koz olarak tutmak kararı ile yaptıkları sözleşmenin uygulanması yönünde harekete geçtiler.
Fransa ile İngiltere 15 Eylül 1919’da ikili bir antlaşma yaparak Ortadoğu’yu nasıl paylaşacaklarını belirlediler. Irak ve Filistin İngiliz Mandası, Suriye, Lübnan da Fransız Mandası altına sokuldu. Antep, Maraş, Urfa da el değiştirerek Fransa’ya geçti. İngiltere işgal ettikleri yerler ile Çukurova’yı Fransızlar’a bırakarak aralarındaki anlaşmaya ters hareketle Musul bölgesini (Petrol Bölgesi) işgal ettiler. Musul bölgesinin işgali, Fransızlarla aralarının açılmasına sebep oldu.
Koloni olarak tasarladıkları yerlere Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Ermenileri yerleştirmeye başladılar. Ermenilerin bu bölgede örgütlenerek Fransaya bağlı bir koloni yaratma amacını görmektedirler. Bu devletin ismi Kilikya Devleti olarak adlandırılmaktaydı.
Çatışmalar
Mondros Ateşkes Andlaşması’nın koşullarına aykırı olarak İngilizler Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal ettiler. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye’yi işgal ettiler. Buna karşın savunma hatları oluşturuldu:
- * Ermeni saldırılarına karşı başlayan direniş hareketlerine, Sivas Kongresi’nde bu yöre için Kuvayı Milliye kurulmasına karar verilerek, halkın da katılımı sağlanmıştır.
- * Maraş’ta, Sütçü İmam’ın önderliğini yaptığı mücadeleye tüm Maraş halkı katıldı. Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920). Maraş adı TBMM kararı ile 1973’te Kahramanmaraş olarak değiştirildi.
- * Urfa şehrinde Ali Saip (Ursavaş) Bey tarafından teşkilatlandırılan Türk direnişi başarıyla sonuçlandı. Fransızlar 11 Nisan 1920’de şehri boşalttılar. Urfa’ya TBMM kararı ile 1984 yılında Şanlıurfa adı verildi.
- * Antep halkı 1 Nisan 1920’de Fransızlara karşı ayaklandı. Teğmen Mehmet Sait’in ‘Şahin’ takma adıyla Kuvayı Milliye Komutanlığına atanması halkı daha da örgütlü bir güç haline getirdi. Hiçbir yerden yardım alamayan Anteplilerin Fransızlara karşı direnişi yaklaşık 1 yıl sürdü. Antep şehri, tüm olanaksızlıkları yaşadıktan ve altı bin şehit verdikten sonra onurundan taviz vermeden 9 Şubat 1921’de teslim olmak zorunda kaldı. TBMM Antep’in direnişini ödüllendirmek için kente ‘Gazi’ unvanı vererek adını Gaziantep olarak değiştirdi.
- * Fransızlar halkın direnişleri sonucunda askeri harekatlarını durdurduktan sonra Sakarya Zaferi’nin arkasından TBMM ile Ankara Antlaşması’nı yaptılar ve işgal ettikleri yerleri boşalttılar.
Maraş Savunması
Fransız işgalinin İngiliz işgalinden daha katı olması, Ermenilerle işbirliği yapılması ve bunların yaptığı zulümlere göz yumulması bölgede Fransızlara karşı sert bir tepkinin doğmasına yol açmıştır. Bu tepki üzerine Fransızlar, Ocak 1920'de Maraş'taki asker sayılarını arttırmışlardır.
Getirilen bu yeni birlikler daha yolda iken yapılan saldırılarla yıpratılmaya başlanmıştı. Kentte kalabilmek için kuvvetlerini devamlı olarak takviye eden Fransızlar, halkın tahammül edemeyeceği taktiğe başvurmaya başlamışlardır. Kaledeki Türk Bayrağı'nı indirmeleri, sokaklarda kadınlara yaptıkları terbiyesizlikleri ve suçsuz kişileri katletmeleri tepkileri arttırmıştır.
Rıdvan Hoca'nın"kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınamaz" sözleri halkı Fransızlara karşı toplu isyana sevk etmiştir. Büyük bir kent savaşı başlatan Türk halkı elinde yeterince cephane olmamasına rağmen, modern silahlarla donatılmış Fransız birliklerine karşı kahramanca çarpışmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın yayınladığı bir bildiri ile de moral bulmuşlardır. Suriye'de de saldırılara maruz kalan Fransızlar, zor durumda kalmışlar ve İngilizler aracılığıyla Temsil Heyeti'ne müracaat etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa verdiği cevapta "Fransız birliklerinin işgal ettikleri yerleri boşaltmalarını" istemiş ve diğer Fransız işgal bölgelerindeki halkı da isyana sevk etmiştir. Bu sırada Maraş'ı terketmeye karar veren Fransızlar 11 Şubat 1920'de şehri boşaltmışlardır.
I. Dünya Savaşı’nin sonlarına doğru Müttefiklerinin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Anadolu'nun birçok yeri gibi Maraş'ta işgal altına girmesi ile işgal güçlerine karşı 11 Şubat 1920'de başlayan savunma 5 Mart 1920 tarihinde işgalin ortadan kalkması ile sonuçlanmıştır.
İngiliz Koloni Yönetimi
Maraş önce, İngiliz kuvvetleri tarafından 23 Şubat 1919’da işgal edildi. 8,5 ay süren İngiliz işgali sırasında pek kayda değer bir olay cereyan etmedi. Bunun da en büyük nedeni işgal kuvvetleri arasında çok sayıda Cezayir’li, Tunus'lu ve Hint’li Müslüman askerlerin bulunmasıydı. Ancak şehirde bulunan bazı Ermeniler bundan rahatsızlık duyuyorlardı. İşgal Komutanlıklarına yaptıkları başvuru neticesinde 29 Ekim 1919'da İngiliz işgali sona erdi. Şehir bu defa da Fransız kuvvetlerinin işgali altına girdi. Fransız kuvvetlerinin şehre girişleri bazı Ermeniler tarafından büyük bir coşku ve taşkınlıkla karşılandı. Bu durum yerli Maraş halkını çok rahatsız etti. Şehir içten içe kaynamaya başladı…
Çatışmaların Başlaması
Fransızlar'ın şehrin kalesindeki Türk Bayrağını indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, Maraş ileri gelenlerini tutuklamaları tepkileri artırdı. Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca'nın, "Kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınmaz" sözü, halkı Fransızlar'a karşı harekete geçirdi. İşgal güçlerinin şehirde yaptığı taşkınlıklar tam bir terör havası estirir. Olaylar bir türlü durmak bilmez. 27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan'ın evinde işgal komutanının şerefine bir balo tertiplenir. Balo da Komutanın dansa davet ettiği genç Ermeni kızı "Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi esarette hissediyorum Kale de Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem!" diyerek teklifini red eder. Bunun üzerine askerlerine derhal emir veren Komutan, Kaledeki Türk Bayrağını indirtir.
28 Kasım 1919 Cuma günü Maraş'ın kara sabahıdır. Yatağından kalkan Maraş'lılar, asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan Şanlı Bayraklarını göremezler. Bu olay şehri infiale sürükler. Savcı - Avukat Mehmet Ali Kısakürek derhal kaleme sarılarak "Alem-i İslam'a Hitap" beyannamesini yazarak şehrin muhtelif yerlerine dağıttırır. Halkı Bayrağın indirilmesine tepki göstermeye davet eder. Bir Milletinin İstiklaline son verilmesi anlamına gelen Bayrağının indirilmesi karşısında Maraş'lılar sesiz kalmazlar ve Cuma namazı vakti Ulu Cami’de halk toplanır. Ezan Okunduktan sonra, Cami'de toplanan halk "Bayraksız Namaz kılınmaz" diye bağırır. O esnada Cami İmamı "Aziz Cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir Millet Hürriyet'ini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde Cuma namazı kılmak caiz değildir" diyerek dağıtılan beyannamenin doğuru olduğunu tasdik eder. Bunun üzerine Maraş’lılar topluca Kaleye hücum ederek, indirilen Bayrağı yeniden Kale burçlarına diker ve Cuma namazı orada eda edilir.
Bayrak olayının ardından şehir adım adım savaşa sürüklenir. Aslanbey Başkanlığında kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, her mahallede kurularak faaliyete geçer.
20. ve 3. Kolordudan subayların gelişi ve Mustafa Kemal'in Ankara'dan yayınladığı bildiriler neticesinde Maraş Halkı 11 Şubat 1920'de mücadeleye başladı. 72 gün süren mücadele sonunda Fransızlar yenilgiye uğratılır ve şehir Fransızlar'dan temizlenir.
Bir taraftan da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile temasa geçerek direniş hazırlığına başlanır. 21 Ocak 1920 günü Şehir Harp'i başlar. 22 gün ve gece süren bir Mücadeleden sonra Maraş’lılar 7 den 70'e silaha sarılarak tek yürek tek bilek halinde bütün mevcudiyetini ortaya koyar. Sonunda kendisini yok etmek isteyen düşmanı yerli işbirlikçileri ile birlikte mağlup ederek, büyük bir zafere imzasını atar. Bu uğurda pek çok evladını Şehit verir. Maraş'ın düşman istilasından kurtulması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın da ilk hareketini teşkil eder. Maraş’lılar, daha o tarihte "Kendini Kurtaran Şehir" unvanı ile anılmaya başlamakla birlikte, çevre illerinde yardımına koşarak Milli dayanışmanın en güzel örneklerini verir.
Urfa Savunması
Güneyde Fransızlara karşı başarılı savaşların yapıldığı Urfa'dır. Ekim 1919'da İngilizlerden sonra Urfa'ya giren Fransızlar burada da Maraş'takine benzer uygulamalarda bulunmuşlardır. Bununla yetinmeyerek, Haçlı Seferleri sırasında kurulun Urfa Haçlı Kontluğu'na kadar geriye giden bir takım haklar ileri sürmüşlerdir.
Ali Saip Bey'in jandarma komutanı olarak atanmasından sonra yapılan çalışmalarla 3 bin kişilik bir kuvvet meydana getirildi. Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu başkanlığında oluşturulan Kuva-i Milliye ordusu 7 Şubat 1920'de şehirdeki Fransız komutana bir ültimatom vererek 24 saat içinde Urfa'yı boşaltmalarını istedi. Fransız komutanın zaman kazanmaya yönelik cevabı ve devreye İngilizleri sokarak Osmanlı Hükumetine baskı yapmaya kalkışmaları üzerine 8-9 Şubat gecesi Fransızlara karşı taarruza geçildi. Çarpışmalar 10 Nisan'a kadar devam etti. Bu tarihte Fransızlar, birliklerinin yarısını kaybetmiş olarak Urfa'yı terk ettiler.
Maraş ve Urfa'da yapılan kent savaşlarıyla Fransızların yenilgiye uğratılması bölge halkına moral vermiştir. Ermeni faaliyetlerinin en yoğun olarak görüldüğü Antep'te de Fransızların Ermenileri kullanmaları,Akyol Câmi'ndeki Türk Bayrağını indirmeleri ve kadınların çarşaflarına saldırmaları halkı Fransızlara karşı savaşmaya yöneltmiştir. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin şubesinin açılması, Üsteğmen Salih'in "Şahin" takma adıyla buraya gönderilmesi ve buradaki Kuva-i Milliye Komutanlığı'na atanması tepkiyi örgütlü hale getirmiştir.
Maraş'ta savaşan Fransız birliklerine yardıma giden askerlerin yol üzerindeki köylerde halka kötü davranmaları ve mallarını yağmalamaları üzerine halk, kendilerinden silah ve sayıca çok üstün olan Fransız ve Ermenilere karşı saldırıya geçti. Bu arada Mart 1920'de Antep'e karşı büyük bir saldırı başlatan Fransızlara karşı Şahin Bey savaşmış ve şehit olmuştur. Şahin Bey'den sonra bölgeye Kılıç Ali Bey gönderilmiştir. Antep halkı 1921 yılına kadar kentini savunmuştur. Bu arada Fransızlardan gelen teklif üzerine kısa süreli bir ateşkes yapılmış fakat bu ateşkes yine Fransızlar tarafından bozulmuştur. Tekrar başlayan savaşta bölge halkı direnmeye devam etmiştir. bu direniş TBMM tarafından Antep'e "GAZİ" unvanı verilmiştir.
Antep Savunması
Tarih: Mart 1920 - 9 Şubat 1921
Sonuç: Fransa'nın zaferi
Taraflar
· Fransa
· Kuvay-ı Milliye
Fransızlar'ın teşvik ve desteğiyle şehirde bir Ermeni Polis Örgütü oluşturuldu. Akyol Camii'ne asılan Türk Bayrağı indirildi ve kadınlara saldırılarda bulunuldu. Annesinin başörtüsünü açmak isteyen Fransız askeri kıyafeti giyen bir Ermeni komitacısını döven Mehmet Kamil Fransız askerleri tarafından şehit edilince Şehit Kamil'in cenaze töreninde halk galeyana geldi. Bu durum üzerine, Ankara'dan Adana'ya gelen Umum Kuvva-i Milliye Komutanı Ali Fuat Paşa tarafından Kuvayı Milliye Teşkilatı kuruldu ve Üsteğmen Mehmet Said Şahin, Şahin Bey adıyla Kuvva-ı Milliye Komutanlığına getirildi. Şehir 27 bölgeye ayrıldı.
Antepliler, Ermeni kıtalarının şehirden çıkarılması, Türk idaresine Fransızlar'ın karışmaması şeklindeki taleplerini Fransızlara bildirdiler. Fransızlar bu notayı reddettiler. Mart 1920'de 8000 piyade, 200 süvari ve l topçu ile 16 makineli tüfekten oluşan bir kuvvetle Antep'e saldırdılar. Şahin Bey ve grubu büyük bir direnç gösterdiler. Şahin Bey'in şehit olmasından sonra Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Kılıç Ali Bey bölge sorumluluğuna getirildi.
Antep'in Düşmesi
1 Nisan 1920'de Fransız taarruzları yeniden başladı. 1921 yılına kadar mücadeleyi sürdüren Antep halkı, 6.317 kayıp verdi ve 9 Şubat 1921'de Fransız kuvvetleriyle savaşacak cephesi, yiyeceği olmadığından ve salgın hastalıklarından da başlamasından da dolayı şehir Fransız kuvvetlerine teslim oldu.
9 Şubat 1921'de Antep'in teslimiyle Fransız Ordusuna esir düşen Türkler
Çukurova (Adana ve Pozantı) Savunması
Tarih: 1 Ocak 1919 - 9 Mart 1921
Sonuç: Türk zaferi
Taraflar:
· Fransa
· Kuvay-ı Milliye
Fransızlara karşı güneyde savaşılan başka bir yer de Adana-Pozantı bölgesidir. Fransızların Maraş, Urfa ve Antep'teki uygulamaları buralarda da görülmüştür. Bölgede Ermenilerle işbirliği yapmanın Türklerin tepkisini çektiğini önemsemeyen Fransızlar, burada Ermeni çetelerinin köyleri basmalarına da göz yummuştur. Halkın, Ermeni ve Fransız baskısı sonucu Toroslara çekilmesini fırsat bilen Fransız askerleri Pozantı'ya kadar ilerlemişlerdir. Burada Kuvâ-yı Milliye ile zorlu çarpışmalar agirişen Fransız birliklerine ağır kayıplar verdirilmiştir. Fransızlar Türk direnişini kırmak için bir binbaşı komutasında yeni bir birlik bölgeye sevk etmiştir. Bu binbaşı, kendisini çeviren Kuvâ-yı Milliye birliklerinin çemberini kırmayı başarmışsa da, köylülere esir düşmüş ve Kuvâ-yı Milliye'ye teslim edilmiştir (28 Mart 1920). Bu bölgede Fransızlarla direniş Ankara Anlaşmasına kadar devam etmiştir.
Adana Savunması veya Çukurova savunması Frans' nın Adana ilini ve ilçelerinde hakimiyet kurma ve Ermenilerin bu bölgeye yerleştirilmesi politikalarına karşı çıkan bir halk haraketi sonucu oluşmuştur. 1 Ocak 1919 başlayan işgal 9 Mart 1921'de T.B.M.M.'in Ankara Antlaşması'yla sona ermişdir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak, Güney Anadolu’yu denetimi altında tutacak olan Fransızlar 17 Aralık 1918’de Mersin’e çıkarma yaptılar. Mersin’i işgal ettiler. 18 Aralık 1918’de Tarsus, 20 Aralık 1918’de Adana işgal edilmiştir. Eylül 1919’aa gelindiğinde ana merkez Çukurova da olmak üzere Urfa, Antep, Maraş ve Kayseri’nin Develi Kazası'nın 20 km. yakınlarına dek ilerlemişlerdi. Zamantı suyunu sınır kabul etmişler ve Bakırdağ Nahiyesi'ni denetimleri altına almışlardır.
Fransa bu bölgeyi kendi kolonisi ilan ederek, 1 Ocak 1919'da Fransız valisi Édouard Brémond'u atamış, bu valinin Ermeni politikaları halk karşıtlığı doğurunca 4 Eylül 1920'de bu valiyi Eylül 1920'de Julien Dufieux'le değiştirmiştir.
Birinci Kavaklıhan Muharebesi
Tarih: 27 Aralık 1918-11 Nisan 1920
Sonuç: Türk zaferi
Taraflar:
· Fransa
· Kuvay-ı Milliye
Fransızlar, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra işgal ettikleri Çukurova bölgesini işgal etmeye başlamışlardı. Aralık 1918'de Fransızlar Orta Toros Geçitleri'ni ele geçirip, 27 Aralık 1918 günü de Binbaşı Mesnil ile taburu Pozantı'ya yerleştirilmişti. Ancak, bu kuvvetler Türk direnişi karşısında bölgede tutunmanın zor olduğunu kısa sürede anlayacaklar ve buraya hakim olabilmek için her türlü tedbiri almaktan kaçınmayacaklardı. Nitekim Verdün'de Almanlara karşı büyük başarılar kazanan ve Legion D'honneur nişanı ile ödüllendirilen seçme Fransız birliklerinden birisi olan Mesnil taburuPozantı'ya yerleştirildiği gibi, işgal komutanı Mesnil de tel örgülerle modern siperler ve silahlarla bölgeyi büyük ölçüde tahkim etmiş, adeta zabtedilemez bir hale getirmişti.
11 Nisan 1920 tarihinde Ankara'dan verilen bir emirle Tekelioğlu Sinan Bey'in müfrezesi, bölgesinde bulunan 11. Tümene bağlanmıştı. Sinan Bey işgal altında bulunan Pozantı bölgesine çok önem veriyordu. Daha Nisan 1920 başlarında, Pozantı'dan Tarsus'a kadar giden bütün yollar Türk kuvvetleri tarafından denetim altına alınıp, Fransızların geri ile irtibatları tamamen kesilmişti. Artık iyice sıkışan Fransız birliği, Pozantı'dan çıkmak için fırsat kolluyor ve canlarını kurtarmak için ne yapacaklarını bilemiyorlardı.
Mesnil'in sadece havadan uçaklarla bağlantısı kalmıştı. Türk birliklerinin taarruzu karşısında bir süre dayanabilmişti. Bu taarruzlar birçok defa tekrar edildiyse de iyi tahkim edildiğinden Pozantı ele geçirilememişti. Bundan sonra Fransızlar bu taburu kurtarmak üzere taarruza geçmeye kararlaştırmışlardı.
Bu karar üzerine Fransızlar Mesnil'e yardım yapabılmek için 11 Nisan 1920 günü Kavaklıhan'a taarruza geçtiler. Türk kuvvetleri buna şiddetle karşı koydular .Burada müfreze komutanlarından Cemal Efe'nin anılarından öğrendiğimize göre, Fransız kuvvetlerine nazaran Türk birlikleri çok az ve teçhizatları yalnız mavzerden ibaretti. Fakat bunların hepsi birçok savaşlar görmüş, yetişken kahramanlar olduklarından, yaptıkları manevralarla üstün düşman kuvvetlerini yenmişlerdi.
İkinci Kavaklıhan Muharebesi
Tarih: 19 Mayıs 1920-22 Mayıs 1920
Sonuç: Türk zaferi
Taraflar:
· Fransa
· Kuvay-ı Milliye
İkinci Kavaklıhan Muharebesi, Birinci Kavaklıhan Muharebesinde başarıya ulaşamayan Fransızlar, 19 Mayıs 1920 tarihinde başlayıp, üç gün süren yeni bir taarruza girişmişlerdi. Bu taarruzdan da Fransızların amacı; Pozantı yolunu açarak, kuşatılmış olan Fransız işgal komutanı Mesnil kuvvetleriyle irtibat sağlamak ve bu kuvvetleri kurtarmak idi. Fransızların bu taarruzu üzerine, Millî Kuvvetler bazı tedbirler almışlardı. Yolların dar yerlerinde hendekler açılıp, üzerleri kapatılmıştı. Üstelik yol boyunca çeşitli yerlere silahlı kişiler yerleştirilmişti.
Millî Kuvvetler tarafından alınan bu ciddi tedbirler üzerine, Fransızların bu taarruzu üç gün sürmüş, neticede Millî Kuvvetler tarafından geri püskürtülerek, Adana'ya çekilmek zorunda kalmışlardı . Bu savaşın en önemli tarafı ise, Fransızların top, tank ve uçaklarla takviyeli bir tugayına karşılık ve onların onda birinden az olan Türk'ün düşmana ağır kayıplar verdirmiş olmasıdır .
Bu savaşlardan sonra Fransızların Pozantı ile irtibatı tamamen kesilmişti . Bunun yanında Fransız kuvvetleri büyük moral çöküntüsüne uğramışlardı. Ayrıca Millî Kuvvetlerin de moralleri yükselmiş ve saflarını da sıklaştırmışlardı.
0 Yorum:
Yorum Gönder